Temizlik Bahsi taharet 49 By: sumeyye Date: 02 Mayýs 2010, 13:04:53
AÇIKLAMA:
Bu hadislerle ilgili açýklama 3827 numarada geçti. Nevevî´nin orada kaydettiðimiz görüþü, bilahassa sonuncu rivayete müstenid olmalý.[557]
ـ3831 ـ10ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنَّ رسولَ اللّهِ # قَامَ: إذَا وَقَعَ رَجُلٌ بِأهْلِهِ وَهِىَ حائِضٌ فَلْيَتَصَدَّقْ بِنِصْفِ دِينارٍ[. أخرج أصحاب السنن .
10. (3831)- Ýbnu Abbâs radýyallahu anhümâ anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kiþi, hayýzlý karýsýyla cinsî münasebette bulunursa (hatasýna kefaret olarak) yarým dinar tasadduk etsin."[558]
ـ3832 ـ11ـ وفي رواية قال: ]إذَا أصَابَهَا أوَّلُ الدَّمِ، وَالدَّمُ أحْمَرُ فَدِينَارٌ، وَإنْ أصَابَهَا فِى انْقِطَاعِ الدَّمِ، وَالدَّمُ أصْفَرُ، فَنِصْفُ دِينَارٍ[.قال الترمذي: قد روى هذا الحديث عن ابن عباس موقوفاً .
11. (3832)- Bir rivayette ise þöyle denmiþtir: "Kiþi hayýzlý hanýmýna, hayýz halinin baþlangýcýnda, kan kýrmýzý renkte iken temas ederse bir dinar tasadduk etsin. Kanýn kesilmeye yüz tutup akýntýnýn sarardýðý zaman temas eden, yarým dinar tasadduk etsin."
Tirmizî der ki: "Bu hadis Ýbnu Abbâs radýyallahu anhümâ´dan mevkuf (kendi sözü) olarak da rivayet edilmiþtir."[559]
ـ3833 ـ12ـ وفي رواية أبي داود: ]عَن النّبىِّ # في الَّذِى يَأتِى أهْلَهُ وَهِىَ حَائِضُ. قالَ: يَتَصَدَّقُ بِدِينَارٍ أوْ نِصْفِ دِينارٍ[. قالَ أبو داود: هكذا الرواية الصحيحة .
12. (3833)- Ebu Dâvud´un bir rivayetinde hayýzlý karýsýna temas eden kimse hakkýnda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm´)ýn: "Bir veya yarým dinar tasadduk etsin" dediði kaydedilmiþtir.
Ebu Dâvud der ki: "Bu rivayet (yani Ýbnu Abbâs´ýn "bir veya yarým..." diyerek yaptýðý rivayet) sahihtir, ( diðer "...yarým dinar..." diyen rivayet bu kadar kavî deðildir.)"[560]
ـ3834 ـ13ـ وفي رواية قال: ]إذَا أصَابَهَا فِي الدَّمِ فَدِينَارٌ، وَإذَا أصَابَهَا فِى انْقِطَاعِ الدَّمِ فَنِصْفُ دِينَارٍ[ .
13. (3834)- Bir rivayette þöyle denmiþtir: "Kiþi hanýmýna kanama halinde temasta bulunmuþsa bir dinar, kanýn kesilme halinde temas etmiþse yarým dinar tasadduk eder."[561]
AÇIKLAMA:
1- Kaydettiðimiz son dört rivayet, hayýzlý hanýmýna hataen temasta bulunmanýn hükmü ve müeyyidesi üzerinedir. Hadislerin hepsi aslýnda birdir ve mahreci Ýbnu Abbâs´týr, ancak metinde ve isnadýnda ýzdýrab vakî olmuþtur. Hadis bazan merfu bazan mevkuf olarak rivayet edilmiþtir.
2- Hanýmýna hayýzlý iken temas eden kimse hakkýnda Ulemanýn hükmü de farklý olmuþtur. Hattâbî der ki: "Ulemanýn ekserisi "bu kimseye bir þey gerekmez, Allah´a istiðfar eder" diye hükmetmiþtir."
Bunlar "Bir þey gerekmez" derken metindeki ýzdýrabý gösterirler, çünkü hadisin muhtelif vecihlerinde farklý müeyyideler gelmiþtir. Þöyle ki:
* Bir rivayette: "Bir dinar, yarým dinar" diye tereddütlü gelmiþtir.
* Bir rivayette: "Bir dinar tasadduk eder, bulamazsa yarým dinar" denir.
* Bir rivayette: "Kanama hali ile kanýn kesilmesi haline göre bir veya yarým dinar" tefriki yapýlýr.
* Bir rivayette: "Kan kýrmýzý ise bir dinar, sarý ise yarým dinar" denir.
* Bir rivayette: "Kan yeni ise bir dinar tasadduk eder, sarý ise yarým dinar..." denir.
Ancak bazý âlimler, ýzdýraba raðmen hadisin bütün vecihlerinde bir müeyyidenin zikredilmiþ olmasýný gözönüne alarak: "Bu hadisler, hayýzlý kadýna temasta bulunan erkeðe kefaretin vacib olduðuna delildir" demiþtir. Hattâbî, bu hükme varanlar meyanýnda Katâde, Ahmed Ýbnu Hanbel, ve Ýshak Ýbnu Râhûye´yi kaydeder. Ýmam Þâfiî merhum da kavl-i kadîminde bu görüþü iler sürmüþ, sonra kavl-i cedidinde "Bir þey gerekmez" demiþtir.
Bir þey gerekmez diyenlerin ileri sürdükleri bir fikirlerine göre, hadis sahih bir senetle merfu olarak rivayet edilmemiþtir, mürsel veya Ýbnu Abbas´a göre mevkuftur, "Kesin bir hüccet olmadýkça insanlar müeyyideden berîdir" demiþlerdir.
Ýbnu Abbâs ise þöyle hükmediyordu: "Kanamanýn baþýnda hanýmýna temas eden kimse bir dinar tasadduk eder, kanamanýn sonlarýnda temas etmiþ ise yarým dinar." Katâde: "Hayýz halinde temas eden bir dinar, kadýn yýkanmazdan önce temas eden yarým dinar tasadduk eder" derdi. Ahmed Ýbnu Hanbel´in de: "O kimse bir dinarla yarým dinar arasýnda muhayyerdir" dediði rivayet edilmiþtir. Hasan Basrî hazretleri ise: "Bu kimseye, hanýmýna ramazan ayýnda temas eden kimseye terettüp eden ceza terettüp eder" demiþtir.[562]
ـ3835 ـ14ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كُنتُ أغْسِلُ رَأسَ النَّبىِّ # وَأنَا حَائِضٌ[. أخرجه الستة .
14. (3835)- Hz. Âiþe radýyallahu anhâ "Ben hayýzlý iken Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm´ýn baþýný yýkardým" demiþtir.[563]
ـ3836 ـ15ـ وعنها رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كَانَ النّبىُّ # يَتَّكِئُ فِى حِجْرِى وَأنَا حَائِضٌ فَيَقْرأُ القُرآنَ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي .
15. (3836)- Yine Hz. Âiþe radýyallahu anhâ anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), ben hayýzlý iken kucaðýma yaslanýr ve Kur´an okurdu."[564]
ـ3837 ـ16ـ وعنها رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قالَ لِى رسُولُ اللّهِ # نَاوِلِىنِى الخُمْرَةَ مِنْ المَسْجِدِ فَقُلْتُ: إنِّى حَائِضٌ. فقَالَ: إنَّ حَيْضَتَكِ لَيْسَتْ فِى يَدِكِ[. أخرجه الخمسة إ البخاري.»الخُمْرَةَ«: حصير صغير من ليف أو غيره بقدر الكف، وهو الذى يتخذه اŒن الشيعة للسجود.»والحِيضَةُ«: بكسر الحاء: الحالة التي تلزمها الحائض، وبفتحها الدفعة الواحدة من دفعات الحيض .
16. (3837)- Yine Hz. Âiþe radýyallahu anhâ anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (bir gün) bana (kendisi mescidde iken) "Humra´yý bana getiriver!" buyurdular.
"Hayýzlýyým" diye cevap verdim.
"Senin hayýzýn elinde deðil ki!" dediler."[565]
ـ3838 ـ17ـ وعن ميمونة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # يَضَعُ رَأسَهُ فى حِجْرِ إحْدَانَا فَيَتْلُوا الْقُرآنَ وَهِىَ حَائِضُ، وَتَقُومُ إحْدَانَا بِخُمْرَتِهِ إلى الْمَسْجِدِ فَتَبْسُطْهَا وَهِى حَائِضٌ[. أخرجه النسائي .
17. (3838)- Hz. Meymûne radýyallahu anhâ anlatýyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bizden biri hayýzlý olduðu halde onun kucaðýna baþýný koyar, Kur´an okurdu. Bizden birimiz hayýzlý iken Resûlullah´ýn humrasýný mescide taþýr ve yayardý."[566]
ـ3839 ـ18ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنَّ جَوَارِيَه كُنَّ يَغْسِلْنَ رِجْلَيْهِ وَيُعْطِينَهُ الْخُمْرَةَ وَهُنَّ حُيَّضُ[. أخرجه مالك .
18. (3839)- Ýbnu Ömer radýyallahu anhümâ´dan rivayete göre, "câriyeleri hayýzlý olduklarý halde ayaklarýný yýkarlar, humrasýný kendisine verirlerdi.[567]
AÇIKLAMA:
1- Kaydettiðimiz son beþ rivayette hayýzlý iken kadýnlarýn yapabileceði bazý iþlerle, hayýzlýnýn yanýnda yapýlabilecek bazý iþlere örnek verilmektedir.
* Ýlk rivayette, Hz. Âiþe, Resûlullah´ýn baþýný yýkamýþtýr. Demek ki hayýzlý bir kadýn, baþkasýnýn baþýný yýkayabilmekte, bu çeþit temizlikler yapmasýna hayýz hali bir ma´ni teþkil etmemektedir.
* Müteakip rivayette hayýzlý olan Hz. Âiþe´nin kucaðýna baþýný koyan Resûlullah Kur´an okumaktadýr. Hatta Nevevî, bu rivayete dayanarak: "Kur´an-ý Kerim´i, yatarak, hayýzlý kadýna yaslanarak, necasete yakýn bir yerde bulunarak okumaya cevaz vardýr" demiþtir.
* 3837 numaralý hadiste, hayýzlý kadýnýn mescidin haricinde olduðu halde, mescidden bir þey alýp, bir baþkasýna verebileceðini göstermektedir. Bu baþkasý mescidin içinde veya dýþýnda olmasý farketmez, her ikisi de caizdir.
2- Hadiste geçen humra, üzerine secde etmeye mahsus küçük bir seccadedir. Onun humra diye tesmiyesi, namaz kýlan kimsenin yüzünü yere karþý örtmesidir. Bazýlarý bunun yüzü isti´ab edecek büyüklükte, secde etmeye mahsus küçük bir örtü olduðunu söylemiþ ise de üzerine oturulabilecek kadar büyük olana da humra dendiðini te´yid eden rivayetler vardýr. Humra hasýr da olabilir, kumaþ da. Günümüzde þiîler, Kerbela topraðýndan yapýlmýþ avuç içi büyüklüðünde bir parçayý beraberlerinde taþýyarak namazda secdelerini onun üzerine yaparlar. Bu tatbikat humra´yý andýrmaktadýr.
Þunu da belirtelim ki, 3837 numaralý hadis´te Hz. Âiþe humra´yý mescidden mi getirecek, yoksa, mescidde olan Resûlullah´a dýþarýdan mý uzatacaktý, ihtilaf edilmiþtir. Hadis, iki þekilde anlaþýlmaya müsaittir. Kadý Ýyaz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn mescidde, itikafta, olduðunu hücresinde olan Hz. Âiþe´ye oradan seslenerek humra´yý vermesini taleb ettiðini, Hz. Âiþe hayýzlý olmasý sebebiyle elini mescide uzatmaktan korktuðunu söyler. Resûlullah onun endiþesinin yersiz olduðunu belirtmek için: "Hayýz elinde deðildir" buyurur. Ayný görüþte olan Nevevî der ki: "Hz. Âiþe´ye mescide girip humrayý oradan getirmesini emretmiþ olsaydý betahsis elini zikretmesinin bir ma´nâsý kalmazdý."
Ancak, Ebu Dâvud, Nesâî, Tirmizî, Ýbnu Mâce, Hattâbî ve imamlarýn çoðu, aksi kanaattedir. Yani humra´nýn mescidden getirilmesi istenmektedir. Hayýzlý kadýn bu durumda mescide girecek deðildir. Humra´yý bir baþkasý mescidden ona uzatacak, o da mescidden eve getirecektir. Veya elini mescide uzatarak humra´yý (seccadeyi) alýp getirecektir. Hatta âlimler bir hadise dayanarak demiþtir ki: "Bir kimse falan eve girmeyeceðim, falan mescide girmeyeceðim diye yemin etse, o eve ve o mescide gidip eliyle içeriden bir þey alsa hânis olmaz, çünkü, bir parçasýnýn girmesi, kendisinin girmesi demek deðildir."[568]
ـ3840 ـ19ـ وعن أم سلمة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]بَيْنَا أنَا مُضْطَجِعَةٌ مَعَ رَسُولِ اللّهِ # فِى الخَمِيلَةِ إذْ حِضْتُ فَانْسَلَلْتُ فَأخَذْتُ ثِيَابَ حَيْضَتِى فَلَبِسْتُهَا. فقَالَ لِى رسولُ اللّهِ #: أنَفِسْتِ؟ قُلْتُ: نَعَمْ فَدَعَانِى فَاضْطَجْعتُ مَعَهُ فِى الْخَمِيلَةِ[. أخرجه الشيخان والنسائي.»اَلْخَمِيلَةُ«: كَسَاءٌ لَهُ خَمَلَ أوْ إزَارَ .
19. (3840)- Ümmü Seleme radýyallahu anhâ anlatýyor: "Ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte kadife bir örtünün altýnda yatýyordum. Ay halimin baþladýðýný farkettim. Hemen örtünün altýndan kayýp hayýz elbisemi bulup giyindim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Hayýz mý oldun?" buyurdular. "Evet!" dedim. Beni yanýna çaðýrdý. Örtünün altýnda beraber yattýk."[569]
AÇIKLAMA:
1- Bu rivayet, sarih bir þekilde, ümmühâtu´lmü´mînîn´den her birinin bir hayýz elbisesi olduðunu göstermektedir. Bunun, diðer elbiselere nazaran daha geniþ olduðu önceki bir rivayette (3825) geçmiþ idi.
2- Bu rivayet, hayýzlý kadýnlarýn kocalarýyla beraber ayný örtünün altýnda kalacaklarýna bir baþka delil olmaktadýr. Ebu Dâvud´un bir rivayetinde Hz. Âiþe radýyallahu anhâ buna ters düþen bir beyanda bulunur: "Ben ay hali olduðum zaman yataktan hasýrýn üzerine inerdim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da bana yaklaþmazdý. Ben de temizleninceye kadar ona yaklaþmazdým." Bazý âlimler bunun mensuh olduðunu kabul ederler, çünkü aksini ifade eden rivayetler fazladýr. Bazý âlimler de bunu tenezzüh ve ihtiyata hamletmiþtir. Ýbnu Abbâs radýyallahu anhümâ, ay hali baþlayýnca hanýmýndan ayrý yatarmýþ, Resûlullah´ýn zevcelerinden Meymûne radýyallahu anhâ -ki Ýbnu Abbâs´ýn halasýdýr- bunu iþitince, haber göndererek: "Sen Resûlullah´ýn sünnetinden yüz mü çeviriyorsun? Allah´a kasem olsun, O (aleyhissalâtu vesselâm), hayýzlý kadýnlarýndan biri ile yatar, aralarýnda dizleri geçecek kadar bir örtüden baþka bir þey bulunmazdý" demiþtir. Müteakib hadis de bu hususta muknî bir örnek olacaktýr. Âyet-i kerimede gelen "Hayýz halindeki kadýnlardan uzak kalýn!" (Bakara 222) emri, cima yapmayýn ma´nâsýnda anlaþýlmýþtýr.[570]
ـ3841 ـ20ـ وعن عمارة بن غراب: ]أنَّ عَمَّةً لَهُ حَدَّثَتْهُ أنَّهَا سَألَتْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها فَقَالَتْ: إحْدَانَا تَحِيضُ وَلَيْسَ لَهَا وَلِزَوْجِهَا إَّ فِرَاشٌ وَاحِدٌ؟ فَقَالَتْ عَائِشَةُ: أُخْبِرُكِ مَا صَنَعَ رَسُولُ اللّهِ #: دَخَلَ لَيًْ وَأنَا حَائِضٌ فَمَضى إلى مَسْجِدِه قَالَ أبو داود: يعنى مَسْجِدَ بَيْتِهِ فَلَمْ يَنْصَرِفْ حَتّى غَلَبَتْنِى عَيْنَاىَ وَأوْجَعَهُ الْبَرْدُ: فقَالَ: أدْنِى مِنِّى. فَقُلْتُ: إنِّى حَائِضٌ. فقَالَ: وَإنْ اكْشِفِى عَنْ فَخِذَيْكِ. فَكَشَفْتُ فَخِذَىَّ. فَوَضَعَ خَدَّهُ وَصَدْرَهُ عَلى فَخِذَىَّ، وَحَنَيْتُ عَلَيْهِ حَتّى دَفِئَ فَنَامَ[. أخرجه أبو داود.»حَنى عليه« يحنى إذا أنثنى عليه مائ، وحنا عليه يحنو إذا عطف عليه وأشفق .
20. (3841)- Umâre Ýbnu Gurâb´ýn anlattýðýna göre, bir halasý kendisine Hz. Âiþe radýyallahu anhâ´dan þöyle sorduðunu anlatmýþtýr: "Birimiz hayýz olduðumuz zaman kocamýzla ayrý yatmamýz mümkün deðil, tek yataðýmýz var."
Hz. Âiþe þu cevabý vermiþtir: "Ben sana Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm´ýn yaptýðýný anlatayým: "Bir gece eve girdi. Ben o sýrada ay hali görüyordum. Mescidine geçti. -Ebu Dâvud der ki: "Bundan maksad evindeki namazgahýdýr.- (Orada namaz kýldý), fakat bir türlü ayrýlmadý. Derken benim gözlerim kapanmýþ, soðuk da onu üþütmüþ. Gelip "Bana yaklaþ!" dedi. Ben de: "Hayýzlýyým!" dedim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Öyle de olsa! Uyluklarýný aç!" dedi. Uyluklarýmý açtým. Göðüs ve yanaðýný uyluklarýmýn üzerine koydu. Ben de üzerine eðildim. Isýnýp uyuyuncaya kadar böyle durduk."[571]
ـ3842 ـ21ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت:]كُنْتُ أشْرَبُ مِنَ ا“نَاءِ وَأنَا حَائِضٌ ثُمَّ أُنَاوِلُهُ النّبىَّ # فيَضَعُ فَاهُ على مَوْضِعِ فِيَّ[. أخرجه مسلم بهذا اللفظ .
21. (3842)- Hz. Âiþe radýyallahu anhâ anlatýyor: "Ben hayýzlý iken su içer, sonra kabý Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a verirdim, O da aðzýný, aðzýmýn deðdiði yere koyardý."[572]
ـ3843 ـ22ـ وأبو داود والنسائي، ولفظهما: ]كُنْتُ أتَعَرَّقُ الْعَرْقَ وَأنَا حَائِضٌ فَأعْطِيهِ رَسُولَ اللّهِ # فَيَضَعُ فَمَهُ فِى الْمَوْضِعِ الَّذِى وَضَعْتُ فَمِىَ فِىهِ[ .
22. (3843)- Ebu Dâvud ve Nesâî´de de þu rivayet gelmiþtir: "Ben ay halinde iken etli kemiði diþleyerek yer, sonra da Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a uzatýrdým. O da aðzýný, tam aðzýmý koymuþ bulunduðum yere koyar(ak yer)dý."[573]
ـ3844 ـ23ـ وفي أخرى للنسائى: ]أنَّ شُرَيحَ ابْنَ هَانِئِ سَألَ عَائِشَةَ: هَلْ تَأكُلُ المرأةُ مَعَ زَوْجِهَا وَهِىَ طَامِثٌ؟ قَالَتْ: نَعَمْ، كَانَ رسولُ اللّهِ # يَدْعُونِى فَآكُلُ مَعَهُ وَأنَا عَارِكٌ فَكَانَ يَأخُذُ الْعَرْقَ فَيُقْسِمُ عَليَّ فِيهِ فَأخُذُهُ فَأتعَرَّقُ مِنْهُ وَيَضَعُ فَمَهُ حَيْثُ وَضَعْتُ فَمِى مِنَ الْعَرْقِ فَيُقْسِمُ عَليَّ فِيهِ فَأخُذُهُ فَأشْرَبُ مِنْهُ، ثُمَّ أضَعُهُ فَيَأخُذُهُ فَيَشْرَبُ مِنْهُ فَيَضَعُ فَمَهُ حَيْثُ وَضَعْتُ فَمِى مِنَ الْقَدَحِ[ .
»الطامِثُ« المرأة الحائض، وهى العارك.وَ»العَرْق« العظم عليه بقية اللحم.و»تعرَّقه« أكل اللحم الباقي عليه .
23. (3844)- Nesâî´nin bir diðer rivayeti þöyle: "Þureyh Ýbnu Hâni, Hz. Âiþe radýyallahu anhâ´ya: "Bir kadýn hayýzlý iken kocasý ile birlikte yemek yer mi?" diye sordu. Hz. Âiþe "Evet dedi, benim kanamam varken Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm beni çaðýrýrdý, ben de onunla birlikte yerdim. (Bu sýrada) etli kemiði alýr, (bana uzatýr, önce benim baþlamam için) bana yemin verirdi. Ben de onu alýr ve bir miktar diþler (sonra Resûlullah´a uzatýrdým). O da aðzýný, kemikte tam benim aðzýmý koyduðum yere koyar(ak yemeye baþlar)dý. Ýçecek bir þey istediði olur, getirince ondan önce benim içmem için bana yemin verirdi, bunun üzerine ben de kabý alýr bir miktar içer, sonra býrakýrdým. Bu sefer onu Aleyhissalâtu vesselâm alýr, kabýn tam benim aðzýmý koyduðum yerine aðzýný koyarak içerdi."[574]
ـ3845 ـ24ـ وعن عبداللّه بن سعد ا‘نصارى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَألْتُ النّبىَّ # عَنْ مُؤَاكَلَةِ الحَائِضِ فقَالَ: وَاكِلْهَا[. أخرجه الترمذي .
24. (3845)- Abdullah Ýbnu Sa´d el-Ensârî radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a hayýzlý kadýnlarla beraber yemek hususunda sordum. "Onunla beraber yiyin!" buyurdular."[575]
AÇIKLAMA:
Bu rivayetler, Ashab arasýnda hayýzlý iken kadýnlarla beraberlikler hususunda bazý tereddütlerin yaygýn olduðunu ve hatta bunun sonradan devam bile ettiðini göstermektedir. Belki de yahudilerdeki tatbikat buna sebep olmuþtur. Bahsin baþýnda da geçtiði üzere yahudiler, hayýz gören kadýnlarý tam bir tecride tabi tutuyor imiþler. Ancak Ýslam, hayýzlý kadýný, onlarla cinsî münasebette bulunma yasaðý koyma dýþýnda beþerî münâsebetlerden uzaklaþtýrmamýþtýr. Yeme, içme ve yatmada beraberliði esas aldýðý gibi mübâþerette bulunmaya bile ruhsat tanýmýþtýr. Ýbadet hususunda sýnýrlamaya sebep olan hades halinin, maddî deðil, hükmî bir pislik olduðunu, kadýnýn eli veya dudaðýyla dokunmasý sebebiyle dokunduðu þeylere bu pisliðin geçmeyeceðini kabul eder. Bu sebepledir ki, Resûlullah Hz. Âiþe´ye hayýzlý halinde baþýný yýkatmýþ, su içtiði kaptan aðzýný aðzýnýn deðdiði yere koyarak su içmiþ, kemik üzerindeki etten ýsýrdýðý yerden ýsýrarak yemiþtir.
Bütün bunlar, hayýzlý kadýnla münasebetlerin nerelere kadar caiz olduðunu gösterir.[576]
ـ3846 ـ25ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها: ]أنَّ امْرَأةً قَالَتْ لَهَا: أتُجْزِى إحْدَانَا صََتُهَا إذَا طَهُرَتْ؟ فَقَالَتْ: أحَرُورِيَّةٌ أنْتِ؟ كُنَّا نُحِيضُ مَعَ النَّبِىِّ # فَنُؤْمَرُ بقَضَاءِ الصَّوْمِ وََ نُؤمَرُ بِقَضَاءِ الصََّةِ[. أخرجه الخمسة.»الحَرورية«: جماعة من الخوارج نزلوا قرية تسمى حروراء؛ وقولها أحرورية أنت؟ تريد أنها خالفت السنة وخرجت عن الجماعة كخروج أولئك عن جماعة المسلمين .
25. (3846)- Hz. Âiþe (radýyallahu anhâ)´nýn anlattýðýna göre, bir kadýn kendisine: "Temizlendiðimiz zaman kýldýðýmýz mutad namaz bize yeter mi (hayýzlý iken kýlamadýklarýmýzýn kazasý gerekir mi?)" diye sormuþ, o da þu cevabý vermiþtir:
"Sen Harûriyye (Hâricî) misin? Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm´la beraberken ay hali gördüðümüzde, tutamadýðýmýz oruçlarý kaza etmemizi söylerdi, fakat namazlarýn kazasýný söylemezdi."[577]
AÇIKLAMA:
1- Harûrî (müennesi: Harûriyye) Kûfe´ye iki mil mesafedeki Harûra köyüne mensup demektir. Burasý, Hâricîlerden bir fýrkanýn Hz. Ali´ye karþý ilk defa bir araya gelip teþkilatlandýklarý yer olduðu için Hâricî ma´nâsýnda Harûrî denmiþtir.
Hz. Âiþe´nin, kendisine soru soran kadýna: "Sen Harûriyye misin?" demekle, "sen sünneti terk mi ediyorsun, herkesin müþterek tatbikatýndan ayrý mý kalmak istiyorsun? Sünnete göre, hayýz halinde kýlýnmayan namazlarýn kazasý yoktur!" demek istemiþtir. Hâricî fýrkalarýn hepsinde müþterek olan bir umde (prensip) Kur´an´da geleni esas alýp, sünnetin ilave ettiklerini reddetmektir.
Hz. Âiþe radýyallahu anhâ, kendisine soru tevcih eden kadýna -ki bazý rivayetler Mü´âze diye tesmiye eder- istifham-ý inkarî tevcih etmiþ, sorusunun yersiz olduðunu belirtmiþtir.
2- Yeri gelmiþken þunu belirtelim ki, hayýzlý kadýnýn orucu kaza etmekle birlikte namazý kaza etmeyiþini Ulema þöyle izah eder: "Namaz her gün tekerrür etmektedir, zorluk sebebiyle kazasýna gerek yoktur. Halbuki oruç öyle deðil, o hergün tekerrür etmez, senede bir aydýr. Öyleyse onun kazasý gerekir."
Ancak Hz. Âiþe, meseleyi: "Resûlullah, ay halinde kýlmadýðýmýz namazlarýn kazasýný emretmedi" diyerek, daha kestirmeden izahla yetinmiþtir.[578]
ـ3847 ـ26ـ وعن أم بُسَّة واسمها مُسَّة ا‘زدية قالت: ]حَجَجْتُ فَدَخَلْتُ عَلى أمِّ سَلَمَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها. فَقلْتُ: يا أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ، إنَّ سَمُرَةَ بنَ جُنْدبٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه يأمُرُ النَّسَاءَ أنْ يَقْضِينَ صََةَ الْمَحِيضِ. فَقَالَتْ: َ يَقْضِينَ. كَانَتِ المَرأةُ مِنْ نِسَاءِ رسولِ اللّهِ # تَقْعُدُ فِي النِّفَاسِ أرْبَعِينَ لَيْلَةً َ يَأمُرُهَا النَّبِىُّ # بِقضَاءِ صََةِ النِّفَاسِ[. أخرجه أبو داود .
26. (3847)- Ýsmi Müssetü´l-Ezdiyye olan Ümmü Büsse anlatýyor: "Hacc yapmýþtým. Hacc sýrasýnda Ümmü Seleme radýyallahu anhâ´ya uðradým. Kendisine, "Ey mü´minlerin annesi, Semüre Ýbnu Cündüb radýyallahu anh, kadýnlara, hayýz sýrasýnda kýlýnmayan namazlarýn kazasýný emrediyor (ne dersiniz)?" diye sordum, þu cevabý verdi: "Hayýr, kaza etmezler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kadýnlarýndan biri, nifas sebebiyle kýrk gece (namaz kýlmadan) dururdu da, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) nifas namazýný kaza etmesini emretmezdi."[579]
AÇIKLAMA:
1- Hadiste geçen "Resûlullah´ýn kadýnlarý" tabiriyle zevcelerinin kastedilmediði belirtilir. Kadýnlarý diye çevirdiðimiz nisa kelimesi zevce dýþýndaki kýzlar, cariyeler ve yakýn akrabalarý da içine alýr.
2- Tirmizî der ki: "Sahabe, Tâbiîn ve daha sonrakilerden ehl-i ilim, nifas gören (doðum yapan) kadýnlarýn kýrk gün namazý terkedeceklerinde icma etmiþlerdir. Yeter ki, daha önce temizlik hâsýl olmasýn. Bu taktirde kadýn temizlendiðini farkedince yýkanýr ve namazýna baþlar. Kýrk günden sonra kan görmeye devam ederse, âlimler çoðunluk itibariyle: "Kýrktan sonra görülen kan sebebiyle namazý terketmez" demiþtir. Süfyan Sevrî, Ýbnu´l-Mübarek, Þâfiî, Ahmed Ýbnu Hanbel, Ýshak Ýbnu Râhûye hep böyle hükmetmiþtir."
Hasan Basrî´nin: "Kan devam ederse elli gün namazý býrakýr" dediði, Atâ ve Þa´bî´nin "altmýþ gün býrakýr" dediði rivayet edilmiþtir.
Bu görüþlerin en doðrusu ve delili en kuvvetli olaný kýrk gün diyendir. Ekalli (asgarî müddeti) için kesin rakam yoktur, temizlenir temizlenmez yýkanýp namaza baþlar.[580]
ـ3848 ـ27ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها: ]أنَّهَا قَالَتْ فِى المَرأةِ الحَامِلِ تَرَى الدَّمَ: أنَّهَا تَدَعُ الصََّةَ[. أخرجه مالك بغاً .
27. (3848)- Hz. Âiþe radýyallahu anhâ, kanama gören hamile kadýn hakkýnda þunu söylemiþtir: "Böyle bir kadýn namazý býrakýr."[581]