Temizlik Bahsi taharet 45 By: sumeyye Date: 02 Mayýs 2010, 12:59:07
AÇIKLAMA:
1- Hadisin Sahîheyn´den kaydedilen vechinde yer alan "cünüb olmasanýz dahi cuma günü yýkanýn!" emri þöyle açýklanmýþtýr: "Cuma günü, cünübseniz yýkanýn, cünüb deðilseniz cuma için yýkanýn."
2- Bu hadisten bazý âlimler þu hükmü çýkarmýþtýr: "Cuma günü cenâbet´ten yýkanmak, cuma guslü´nün de yerine geçer, cuma güslü´ne niyet etmiþ olsa da olmasa da." Bunu þu sebeple kaydediyoruz: Bazý âlimler baþka rivayetlerden hareketle, cenâbet´ten temizlenmek için yapýlan guslün cuma guslü sayýlmayacaðý, cuma için müstakil bir gusül gerektiði hükmünü çýkarmýþtýr.
Bu mesele münakaþalý ise de, Ulema umumiyetle þu hususta müttefiktir: "Fecir doðmazdan önce yapýlan gusül cuma guslü sayýlmaz."
3- "Cuma günü yýkanýn" emrini, "baþlarýnýzý da yýkayýn" emrinin takip etmesinin mübalaða ve te´kid için olacaðý ifade edilmiþtir. Yani "Vücudunuzu tam olarak yýkayýn, baþa su döküp geçmek kafi deðil, þayet örgülü ise saçlarýnýzý da açarak yýkamayý tam yapýn, cuma guslü için de böylesi bir gusül muteberdir" denmek istenmiþtir.
4- Cuma guslü´nün emrediliþi ile alakalý olarak Ýbnu Abbâs radýyallahu anhümâ´nýn yaptýðý açýklama cuma guslü´nün mahiyet ve gayesini anlamada manidardýr. Bir kýsým âlimler, buna dayanarak cuma guslü´nün vacib olmamaktan öte, koku sürünerek, ter vs. kokusunu bastýrmanýn da bu guslün yerine geçebileceðini söylemiþtir. Ancak bu çeþit aþýrý iddialar reddedilmiþtir.
Bir kýsým hadisler, yýkanmayý emretmekle kalmamýþ, koku sürünmeyi de emretmiþtir. Öyleyse birinin, diðerinin de yerini tutmasý makul olamaz. Dinde esas olan, maslahatý sebebin yerine ikâme etmek deðil, o iþin asýl sebebi olan emr´i yerine getirmektir. Öyleyse Resûlullah´tan vârid olan emir, cuma günü gusletmektir, bunu bu niyetle yapan, sünnete uyarak ibadet yapmýþ olma ecrini alacaktýr. "Ben zaten nazifim" düþüncesiyle koku sürünmekle iktifa eden kimse, bu ibadeti terketmiþ ve faziletinden mahrum kalmýþ olur. Sýrat-ý müstakim münferid fetvalarda deðil, cumhurun fetvalarýndadýr.
5- Ýbnu Abbâs radýyallahu anhümâ´nýn cuma günü koku da sürünme hususuyla ilgili soruya "Bilmiyorum!" diye cevap vermesi, ne kadar büyük de olsa Ashabtan bazýlarýnýn sünnette gelen her meseleyi bilmediðini, bilmeyince de hiç çekinmeden "Bilmiyorum!" dediðini, böyle bilmemelerin onlarýn yüceliðine nâkisa olmadýðýný gösterir.[511]
ـ3802 ـ9ـ وعن سمرة بن جندب رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رَسُولَ اللّهِ # قَالَ: مَنْ تَوَضَّأَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ فَبِهَا وَنِعْمَتْ، وَمَنِ اغْتَسَلَ يَوْمُ الجُمُعَةِ فَالْغُسْلُ أفْضَلُ[. أخرجه أصحاب السنن .
قوله »فبها ونِعمتْ« أى فبهذه الخصلة، يعنى الوضوء ينال الفضل.وقيل فبالسنة أخذ ونعمت السنة هذه .
9. (3802)- Semüre Ýbnu Cündeb radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cuma günü kim abdest alýrsa bununla (o, sünneti yerine getirmiþ, fazilete ermiþ) olur ve (sünneti yapmýþ olma) nimetine erer. Ama cuma günü kim de guslederse (bilsin ki) gusül daha faziletlidir."[512]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, cuma guslünün vacib olmadýðýný, abdest almanýn da onun yerine geçebileceðini ifade eden hadislerden biridir. Bazý âlimler فَبِهَا deki zamiri Sünnet olarak te´vil edip فَبِهَا ifadesini "Sünneti iþlemiþ olur" diye açýklýða kavuþturmuþtur. Ýbnu´l-Esir, ayný ifadeyi "Abdestle fazilete erer" diye yorumlamýþtýr. Zamirin müennes olmasý göz önüne alýnarak sünnet, haslet, fiil (amel) gibi ma´nâlara da te´vil edilmiþtir.
Hadisin son cümlesi olan "Cuma günü kim de guslederse (bilsin ki) gusül daha faziletlidir" ifadesini deðerlendiren Hattâbî: "Burada çok açýk olarak abdestin cuma için kifayet edeceði beyan edilmiþtir" der ve devamla: "Yine açýktýr ki cuma guslü bir fazilettir, farîza deðil" diye hükmeder. Tirmizî de ayný görüþtedir."
Bu hadis, cuma guslü´nün kiþiye vacib olmaksýzýn fazilet taþýdýðýna delâlet eder" buyurur.
Bu rivayet birçok tarikten gelmiþtir.[513]
ـ3803 ـ10ـ وعن يحيى بن سعيد: ]أنّه بلغه رسولَ اللّهِ # قال: مَا على أحدِكُمْ لَوْ اتَّخَذَ ثَوْبَيْنِ لِجُمُعَتِهِ سِوَى ثَوْبَىْ مِهْنَتِهِ[. أخرجه مالك.»المَهنةُ«: بفتح الميم وسكون الهاءِ: العمل والخدمة، وروى بكسر الميم.
10. (3803)- Yahya Ýbnu Saîd rahimehullah anlatýyor: "Bana ulaþtýðýna göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) þöyle buyurmuþtur: "Sizler, günlük iþ takýmýnýzdan hariç bir de cuma takýmýnýz olsa ne kaybedersiniz?"[514]
AÇIKLAMA:
1- Hadiste iki parçalý elbise ma´nâsýna sevbeyn tabiri geçmektedir. Günümüzde altlý üstlü takým dediðimiz elbiseyi ifade eder. Bu kamis ve rida´ veya cübbe ve rida´dan ibarettir.
2- Görüldüðü üzere, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), müslümanýn haftalýk bayramý olan cuma günlerinde giymek üzere husûsî bir elbise tavsiye etmektedir. Cuma ile ilgili olarak sadece yýkanmak, koku sürünmek, diþleri misvaklamak gibi bazý iþler üzerinde durulmamýþ, bir de hususî takým tavsiye edilmiþtir. Ulemanýn da belirttiði gibi, bu tavsiye bir vecibe deðil, imkaný olanlara bir irþaddýr, istihbab ve tahsindir. Bu tavsiye sadece cumalara deðil, bayramlara da þâmildir. Rivayetler, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn cuma ve bayramlarda en güzel elbiselerini giydiðini, sarýk sarýp koku süründüðünü belirtir.[515]
ـ3804 ـ11ـ وعن نافع أن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]كَانَ َ يَرُوحُ إلى الجُمُعَةِ إَّ اَدْهَنَ وَتَطَيَّبَ إَّ أنْ يَكُونَ حَرَاماً[ .
11. (3804)- Nâfi´ rahimehullah der ki: "Ýbnu Ömer radýyallahu anhüma ihramlý olmadýkça yaðlanýp kokulanmadan cumaya gitmezdi"[516]
AÇIKLAMA:
Önceki hadiste, Resûlullah´ýn tavsiye buyurduðu hususun Ashab tarafýndan tatbik edildiðine Ýbnu Ömer´den bir örnek görmekteyiz. Yaðlanma ve kokulanmayý beraberce yapmasý, bu davranýþýnýn cuma günü tezeyyün gayesini güttüðünü ifade eder. Selman-ý Farisî radýyallahu anh der ki: "Kiþi, cuma günü yýkanýr ve elinden geldiðince paklanýr, yaðýndan yað, evindeki kokudan koku sürünür çýkýp gider, iki kiþinin arasýný açmaksýzýn farz olan namazýný kýlar, imam konuþunca sessizce dinlerse bu cuma ile diðer cuma arasýndaki (küçük) günahlarý mutlaka affedilir."[517]
ـ3805 ـ12ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنَّهُ كَانَ يَغْتَسِلُ يَوْمَ الفِطْرِ قَبْلَ أنْ يَغْدُوَ إلى المُصَلّى[ .
12. (3805)- Ýbnu Ömer radýyallahu anhümâ´nýn, Fýtýr bayramýnda, musallaya gitmezden önce yýkandýðý rivayet edilmiþtir.[518]
ـ3806 ـ13ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّهِ #: عَلى كُلِّ رَجُل مُسْلِمٍ فِي كُلِّ سَبْعَةِ أيَّامٍ غُسْلُ يَوْمٍ؛ وَهُوَ يَوْم الجُمُعَةِ[. أخرجَ الثثة مالك .
13. (3806)- Hz. Câbir radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Her müslüman yedi günde bir kere yýkanmalýdýr, bu gün de cuma günü olmalýdýr."[519]
DÖRDÜNCÜ FASIL
ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI
ـ3807 ـ1ـ عن أم عطية ا‘نصارية رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]دَخَلَ عَلَيْنَا رسولُ اللّهِ # حِينَ تُوُفِّيَتِ ابْنَتُهُ فقَالَ: اغْسِلْهَا ثَثاً، أوْ خَمْساً، أوْ اَكْثَرَ مِنْ ذلِكَ، إنْ رَأيْتُنَّ ذلِكَ، بِمَاءٍ وَسِدْرٍ. وَاجْعَلْنَ فِي اŒخِرَةِ كَافُوراً. فَإذَا فَرَغْتُنَّ فَأذِنَّنِى. فَلَمَّا فَرَغْنَا آذَنَّاهُ فَأعْطَانَا حَقْوَهُ. فقَالَ: أشْعِرْنَهَا إيَّاهُ: يَعْنِى إزَارَهُ[.وزعم ابن سيرين. أن ا‘سيرين. أن ا‘شعار، ألفقنها فيه. وكذلك كان ابن سيرين يأمر المرأة أن تُشْعَرَ وََ تُؤَزَّرُ .
1. (3807)- Ümmü Atiyye el-Ensâriye radýyallahu anhâ anlatýyor. "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), kýzý (Zeyneb radýyallahu anhâ) vefat ettiði zaman yanýmýza girdi ve: "Onu sidreli su ile üç veya beþ veya -gerek görürseniz- daha fazla yýkayýn. Sonuncu yýkamaya kâfûr koyun. Yýkama iþini bitirdiðiniz mi bana haber verin!" buyurdu. Ýþimiz bitince Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm´ý çaðýrdýk. Bize kendi izarýný verdi ve: "Ona, önce bunu sarýn!" dedi."[520]
ـ3808 ـ2ـ وفي أخرى: ]اغْسَلْنَهَا وِتْراً ثَثاً، أوْ خَمْساً، أوْ سَبْعاً، أوْ أكْثَرَ مِنْ ذلِكَ وَبْدَأْنَ بِمَيَامِنِهَا وَمَواضِعِ الْوُضُوءِ مِنْهَا. وَفِيهَا قَالَتْ أُمُّ عَطِيَّةَ: إنَّهُنَّ جَعَلْنَ رَأسَ بِنْتِ النَّبىِّ # ثَثَةَ قُرُونٍ، نَقَضْنَهُ ثُمَّ غَسَلْنَهُ ثُمَّ جَعَلْنَهُ ثََثَةَ قُرُونِ. قال سُفْيَانُ: نَاصِيتَهَا وَقَرْنَيْهَا[.
2. (3808)- Bir diðer rivayette: "Onu üç, beþ, yedi ve daha fazla olmak üzere tek olarak yýkayýn. Sað tarafýndan ve abdest uzuvlarýndan yýkamaya baþlayýn" buyurdu" demiþtir. Ayný rivayette Ümmü Atiyye radýyallahu anhâ: "Yýkayan kadýnlar, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn kýzýnýn baþýna üç örgü yaptýlar. (Þöyle ki): Önce saçýnýn örgülerini bozdular sonra yýkadýlar, en sonda tekrar üç örgü yaptýlar."
Süfyan der ki: "Örgünün ikisi yanda biri alnýnda idi."[521]
ـ3809 ـ3ـ وفي أخرى: ]فَضَفَرْنَا شَعْرَهَا ثَثَةَ قُرُونٍ وَألْقَيْنَاهَا خَلْفَهَا[. أخرجه الستة وهذا لفظ الشيخين .
3. (3809)- Bir diðer rivayette: "Biz saçýna üç örgü yaptýk ve örgüleri arkasýna koyduk" denmiþtir.[522]
AÇIKLAMA:
1- Bu rivayetlerde zikri geçen kimsenin ismi müphem olarak gelmiþtir, "Resûlullah´ýn bir kýzý" þeklinde. Ancak bazý rivayetlerde Ebu´l-Âs Ýbnu´r-Rebî´ radýyallahu anh´ýn hanýmý olan Zeyneb radýyallahu anhâ olarak tasrîh edilmiþ ise de bazý rivayetlerde Hz. Osman radýyallahu anh´ýn zevcesi olan Ümmü Külsüm radýyallahu anhâ olduðu belirtilmiþtir. Ancak Müslim´in rivayetinde Zeyneb´in ismi geçer, bunun Zeyneb olmasý daha çok kabul görmüþtür. Ýbnu Hacer: "...Ümmü Atiyye radýyallahu anhâ her ikisinin cenazesinde hazýr bulunmuþ olabilir" diyerek rivayetleri cem etmenin mümkün olduðunu söyler. Bu te´lifi makul kýlan bir husus þudur: Ýbnu Abdilberr, bu hadislerin yegane râvisi durumundaki Ümmü Atiyye´nin cenazeleri yýkamayý meslek edinmiþ birisi olduðunda cezmeder. Öyleyse her ikisinin de cenazesinde meslek icabý bulunmuþ olmaktadýr.
2- Cenazenin en az üç kere yýkanacaðý, tek kýlmak þartýyla beþ, yedi þeklinde -duyulan ihtiyaca göre- daha fazla sayýda da yýkanabileceði belirtilmiþtir.
3- Cenazeyi yýkamada su tek baþýna kafi geldiði halde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sidre ile yýkanmasýný, sonuncu defa da suya kâfûr konmasýný emretmiþtir.
Sidre (cem´i sidr gelir), bir aðaç olup, kurutulup dövülen yapraklarý yýkanmalarda sabun gibi temizlik maddesi olarak kullanýlýr.
Kâfûr: Hindistan´da yetiþen bir aðacýn zamkýndan yapýlan beyaz renkli, kokulu bir maddedir. Cenazenin sonuncu defa bununla yýkanmasý, kokusu sebebiyledir.
Kadý Ýyaz, sidrenin kullanýlmasýnýn, cenazedeki bazý pisliklerin giderilmesi için birinci yýkamada kifayet edeceðini, müteakip yýkamalarda sidre kullanýlmasýna gerek olmadýðýný kaydeder. Sidrenin ayrýca, cenazenin bozulmasýný geciktirme, þayet varsa bazý haþereleri izale etme gibi baþka faydalarýna da dikkat çeker. Ýbnu´l-Hümam der ki: "Hadis cenazeyi yýkarken temizlikte deðil nezafette mübalaða etmenin matlub olduðunu ifade eder." Ona göre sadece su, tek baþýna temizlik için yeterlidir. Suyun ýsýtýlmasý, sidre ve kâfûr´un kullanýlmasý gibi hususlar daha ziyade þer´an matlub olan nezafet ve nezâhetin artýrýlmasýna yöneliktir.
Bazý âlimler, cesedin önce saf su ile yýkanýp kaba pisliklerinin giderilmesinin, sonra sidreli su ile yýkanýp temizliðin tamamlanmasýnýn, en sonunda da kâfûrlu su ile yýkayýp kokulanmasýnýn uygun olacaðýný söylemiþtir. El-Hidâye´ye göre evla olaný ilk iki yýkamayý su ve sidre ile yapmaktýr.
Þunu da belirtelim ki, bazý âlimler, hadisten her yýkamada sidreli su kullanma gereðini anlamýþtýr.
4- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendi izarýný teberrüken veriyor ve bunun Hz. Zeyneb´in cesedine ilk sarýlan þey olmasýný söylüyor. Gerçi hadiste "bunu ona þiâr yapýn" denmektedir. Þi´ar, Arapçada bedene ilk giyilen þey ma´nâsýna gelir. Dilimizde "iç gömlek" tabiriyle karþýlayabiliriz. Hadisteki: "Ona þiâr yapýn" ifadesini, "Ona önce bunu sarýn" diye çevirdik. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn kendi izarýný kefenin altýna þiâr kýlýnmak üzere vermesi, kýzý Zeyneb´e bereket ulaþmasý gayesine matuf olmalýdýr.
5- Hadiste Hz. Zeyneb radýyallahu anhâ´nýn saçýnýn üç örgü halinde tanzim edilip arka tarafýna salýndýðý belirtilmektedir. Kurtubî, bu ameliyenin Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn emriyle mi, yoksa Ümmü Atiyye´nin þahsen istihsan ederek mi yaptýðýnýn rivayetlerde tasrih edilmediðini, iki halin de muhtemel olduðunu söyler. Netice olarak Ulema, bu hususta ihtilaf etmiþtir. Bazýlarý kadýnýn saçlarýnýn örülmesine karþý çýkmýþ, diðer bazýlarý da sadedinde olduðumuz hadisi esas alarak örülmesi gereðine hükmetmiþtir. Evzâî ve Hanefîlere göre kadýnýn saçýnýn bir miktarý yüzüne, bir miktarý da arkaya salýnýr. Nevevî, Ümmü Atiyye´nin muamelesine Resûlullah´ýn muttali bulunmuþ ve takrir etmiþ olmasý gereðine hükmeder. Ýbnu Hacer ise Saîd Ýbnu Mansur´un bir rivayetini kaydederek, meselenin Resûlullah´ýn emrine dayandýðýný belirtir:
"Onu üç kere yýkayýn, saçýný da örgüler halinde tanzim edin."[523]
ـ3810 ـ4ـ وعن أم قيس بنت محصن رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]تَوَفَّى ابْنِى فَجَزِعْتُ عَلَيْهِ فَقُلْتُ لِلَّذِى يُغَسِّلُهُ: َ تُغسِّلِ ابْنِى بِالْمَاءِ الْبَارِدِ فَيَقْتُلُهُ، فَانْطَلَقَ عُكَّاشَةُ ابنُ مِحْصَنِ إلى رَسُولِ اللّهِ # فَأخْبَرَهُ بِقَوْلِهَا. فَتَبَسَّمَ ثُمَّ قالَ: مَا قَالَتْ، طَالَ عُمْرُهَا؟ فََ نَعْلَمُ امْرَأةً عَمَّرَتْ مَا عَمَّرَتْ[. أخرجه النسائي .
4. (3810)- Ümmü Kays Bintu Mihsan radýyallahu anhâ anlatýyor: "Oðlum ölmüþtü. Bu sebeble çok üzüldüm. Onu yýkayan kimseye: "Oðlumu soðuk su ile yýkama, oðlumu öldüreceksin!" dedim. Bunun üzerine Ukkâþe Ýbnu Mihsan radýyallahu anh hemen Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm´a gidip benim söylediklerimi haber verdi. Resûlullah tebessüm buyurup: "Böyle mi söylüyor! Onun ömrü uzadý." Biz, onun gibi uzun yaþayan bir baþka kadýn bilmiyoruz" dedi."[524]