Kütübü Sitte
Pages: 1
Temizlik Bahsi taharet 44 By: sumeyye Date: 02 Mayýs 2010, 12:57:49
ÝKÝNCÝ FASIL

HAYIZLI VE NÝFASLI KADINLARIN YIKANMASI


ـ3790 ـ1ـ عن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها: ]أنَّ امْرَأةً مِنَ ا‘نْصَارِ سَأَلَتِ النَّبيَّ # عَنْ غُسْلِهَا مِنَ المَحِيضِ: فَأمَرَهَا كَيْفَ تَغْتَسِلُ. ثُمَّ قالَ: خُذِى فِرْصَة مِنْ مِسْكٍ فَتَطَهَّرِى بِهَا. قَالَتْ: كَيْفَ أتَطَهَّرُ بِهَا؟ قَالَ: تَطَهَّرِى بِهَا. قَالَتْ: كَيْفَ؟ قَالَ سُبْحَانَ اللّهِ! تَطَهَّرِى. فَاجْتَذَبْتُهَا إلىَّ. فَقُلْتُ تَتَبَّعِى بِهَا أثَرَ الدَّمِ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي .



1. (3790)- Hz. Âiþe radýyallahu anhâ anlatýyor: "Ensârdan bir kadýn, Resûlullah, (aleyhissalâtu vesselâm)´a hayýzdan nasýl yýkanacaðýný sordu. Bunun üzerine, Aleyhissalâtu vesselâm da nasýl yýkanacaksa öyle emretti ve dedi ki:

"Miske bulanmýþ bir (bez, pamuk vs.) parçasý al. Onunla temizlen!"

"Onunla nasýl temizleneceðim?" diye kadýn tekrar sordu. Resûlullah: "Onunla temizlen!" buyurdu. Kadýn tekrar et: "Nasýl?"

Resûlullah:

"Sübhânallah!, temizlen!" dedi. (Baktým ki anlamýyor;) kadýný kendime çektim ve: "O parçayý, kan bulaþýðýna tatbik et" dedim..."[495]



ـ3791 ـ2ـ وفي أخرى: ]خُذِى فِرْصَةً مُمَسِّكَة فَتَوضَّئِى ثَثاً ثُمَّ إنَّ النَّبىَّ # اسْتَحْيَا وَأعْرَضَ بِوَجْهِهِ[. وهذا لفظ الشيخين .



2. (3791)- Diðer bir rivayette: "...misklenmiþ bir parça al, üç kere yýka!" buyurdu. Sonra Aleyhissalâtu vesselâm utanarak yüzünü çevirdi" denmiþtir.[496]



ـ3792 ـ3ـ ولمسلم في أخرى: ]أنَّ أسْمَاءَ، وَهِىَ بِنْتُ شَكَلٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْها: سَألَتِ النّبىَّ # عَنْ غُسْلِ الْمَحِيضِ. فقَالَ: تَأخُذُ إحْدَاكُنَّ مَاءَهَا وَسِدْرَهَا فَتَطَهَّرُ فَتُحْسِنُ الطَّهُورَ فَتَصُبُّ عَلى رَأسِهَا فَتُدْلُكُهُ دَلْكاً شَدِيداً حَتّى تَبْلُغَ شُؤُنَ رَأسِهَا. ثُمَّ تَصُبُّ عَلَيْهَا الْمَاءَ. ثُمَّ تَأخُذُ فِرْصَةً مُمَسّكَةً فَتَطَهَّرُ بِهَا. قَالَتْ أسْمَاءُ: وَكَيْفَ أتَطَهَّرُ بِهَا؟ قَالَ سُبْحَانَ اللّهِ! تَطَهَّرِي بِهَا. قَالَتْ عَائِشَةُ رَضِيَ اللّهُ عَنْها: كَأنَّهَا تَخْفى ذلِكَ: تَتَّبِعِى بِهَا أثَرَ الدّمِ، وَسَألْتُهُ عَنْ غُسْلِ الجَنَابَةِ فقَالَ: تَأخُذُ مَاءً فَتَطَهَّرُ فَتُحْسِنُ الطَّهُورَ أوْ تَبْلُغُ الطَّهُورَ، ثُمَّ تَصُبَّ عَلى رَأسِهَا فَتُدْلُكُهُ حَتَّى يَبْلُغَ شُؤُنَ رَأسِهَا، ثُمَّ تُفِيضُ عَلَيْهَا المَاءَ. فَقَالَتْ عَائِشَةُ رَضِيَ اللّهُ عَنْها: نِعْمَ النِسَاءُ ا‘نْصَارِ، لَمْ يَكُنْ يَمْنَعُهُنَّ الْحَيَاءُ أنْ يَتَفَقَّهْنَ فِي الدِّينِ[.»الفِرصةُ«: بكسر الفاء: القطعة من صوف أو قطن أو غيره.و»شئونُ الرأس«: مواصل فتائل القرون وملتقاها، والمراد إيصال الماء إلى منابت الشعر مبالغة في الغسل .



3. (3792)- Müslim´in diðer bir rivayetinde metin þöyledir: "Esma -ki Bintu Þekel´dir- radýyallahu anhâ, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm´a, hayýzdan nasýl yýkanacaðýný sormuþtu. Þöyle cevap verdi:

"Sizden biri, suyunu ve sidresini alýr, sonra temizlenir, ve temizliðini de güzel yapar. Sonra baþýna suyu döker, baþýný þiddetli þekilde eliyle ovalar, tâ ki su saçýn diplerine kadar ulaþsýn. Sonra üzerine su döker. Sonra misklenmiþ bir (bez) parçasý alýr, onunla temizlenir!"

Esmâ: "Onunla nasýl temizlenir?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Sübhanallah! Onunla temizlen!" dedi. Hz. Âiþe radýyallahu anhâ -sanki sözünü gizlemek isteyerek (fýsýldayarak)- kadýna: "Onu kan bulaþýðýna tatbik et" dedi. Esma der ki: "Cenabetten yýkanma hususunda da sordum. Bana: "Su al, temizlen ve temizliði güzel kýl veya temizliði mübalaðalý yap, sonra baþýna su dök ve onu ovala, tâ su saç diplerine varýncaya kadar. Sonra üzerine su dök!" dedi. Âiþe radýyallahu anhâ devamla der ki: "Ensar kadýnlarý ne iyi kadýnlardý, haya onlarýn dinlerini öðrenmelerine mâni olmadý."[497]



ـ3793 ـ4ـ وعن أمية بنت أبي الصلت عن امرأة من بنى غفار قد سماها. قالت: ]أرْدَفَنِى رَسُولُ اللّهِ # عَلى حَقِيبَةِ رَحْلِهِ قَالَتْ: فَوَاللّهِ لَنَزَلَ رَسُولُ اللّهِ # إلى الصُّبْحِ فَأنَاخَ، وَنَزَلْتُ عَنْ حَقِيبَةِ رَحْلِهِ فإذَا بِهَا دَمٌ مِنِّى، وَكانَتْ أوَّلَ حَيْضَةٍ حِضْتُهَا: قَالَتْ: فَتَقَبَّضْتُ إلى النَّاقَةِ وَاسْتَحْيَيْتُ. فَلَمَّا رَأى رسولُ اللّهِ # مَابِى، وَرَأى الدَّمَ. قالَ: مَالَكِ لَعَلَّكِ نَفستِ؟ قُلْتُ: نَعَمْ. قالَ: فَأصْلِحِى مِنْ نَفْسِكِ. ثُمَّ خُذِى إنَاءَ مِنْ مَاءٍ فَاطْرَحِى فِيهِ مِلْحاً. ثُمَّ اغْسِلِى مَا أصَابَ الحَقِيبَةَ مِنَ الدَّمِ. ثُمَّ عُودِى لِمَرْكَبِكِ. قَالَتْ: فَلَمَّا فَتَحَ رسولُ اللّهِ # خَيْبَرَ رَضَخَ لَنَا مِنَ الفَىْءِ قَالَتْ: وَكَانَتْ َ تَطَّهَّرُ مِنْ حَيْضَةٍ إَّ جَعَلَتْ فِي طَهُورِهَا مِلْحاً، وَأوْصَتْ بِهِ أنْ يُجْعَلَ فِى غُسْلِهَا حِينَ مَاتَتْ[. أخرجه أبو داود.»نفستِ المرأةُ«: بضم النون وفتحها مع كسر الفاءِ: إذا ولدت، وبفتح النون فقط: اذا حاضت:»وَالرَّضْخُ«: العطاء القليل.»وَالْفَىْءُ«: مايحصل للمسلمين من أموال الكفار وديارهم بغير قتال.



4. (3793)- Ümeyye Bintu Ebi´s-Salt, Benî Gýfârlý -isminde zikrettiði- bir kadýndan nakleder ki, kadýn þöyle demiþtir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, beni devesinin döþüne serilen örtünün üzerine bindirdi." Kadýn devamla der ki: "Allah´a yemin olsun, sabahleyin indi ve deveyi ýhtýrdý. Ben de terkiden indim... Örtüde benden bulaþan kan vardý. Bu benim ilk hayýz kaným idi. Görünce deveye doðru sýçradým ve utandým... Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bendeki bu hali farkedip, kaný da görünce:

"Neyin var? Belki de hayýz oldun?" buyurdular. Ben "Evet!" dedim. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Öyleyse (hayýz görenlerin tedbirlerine baþvurarak) kendine çekidüzen ver. Sonra da bir su kabý al, içerisine tuz at. Sonra örtüye deðen kaný yýka, sonra bineðine dön!" ferman buyurdular.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber´i fethettiði zaman ganimetten bize de baðýþta bulundu.

(Ümeyye Bintu Ebi´s-Salt) der ki: "(Gýfarlý Sahabiyye), suyuna tuz katmadan hayýz kanýný yýkamazdý. Öldüðü zaman cenazesinin yýkanacaðý suya da tuz atýlmasýný vasiyet etmiþtir."[498]



AÇIKLAMA:



1- Son hadisle ilgili olarak Hattâbî der ki: "Hadiste, elbisenin yýkanmasýnda ve kan bulaþýðýnýn temizlenmesinde suya tuz atýldýðý görülmektedir. Halbuki tuz, bir gýda maddesidir. Öyleyse, bir çamaþýra sabun iyi gelmezse onun bal ile yýkanmasý caiz olur. Keza mürekkep deðen bir þey de sirke ile yýkanabilir." Hattabî bu misalleri zikrettikten sonra temizlik maddesi olarak, gerekiyorsa her çeþit gýda maddesinin kullanýlabileceðine dair bir netice çýkarýr.

2- Hadiste geçen hakîbe, devenin semerden sonra gelen arka kýsmýna serilen bir nevî çuldur. Resûlullah, kýzý bunun üzerine oturtmuþtur. Bunun üzerine oturanýn normal havýd (semer) üzerinde oturanla temasý mümkün deðildir.[499]



ÜÇÜNCÜ FASIL

CUMA VE BAYRAM GUSLÜ


ـ3794 ـ1ـ عن أبي سعيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: غُسْلُ الْجُمْعَةِ وَاجِبٌ عَلى كُلِّ مُحْتَلِمٍ، وَأنْ يَسْتَنَّ، وَأنْ يَمَسَّ طِيباً إنْ وَجَدَ[. أخرجه الستة إ الترمذي .



1. (3794)- Ebu Saîd radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cuma guslü her muhtelime (büluða erene) vacibtir. Misvaklanmasý, bulduðu taktirde koku sürünmesi de öyle."[500]



ـ3795 ـ2ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه أنه كان يقول: ]غُسْلُ الجُمْعَةِ وَاجِبٌ عَلى كُلِّ مُحْتَلِمٍ كَغُسْلِ الْجَنَابَةِ[. أخرجه مالك .



2. (3795)- Hz. Ebu Hüreyre radýyallahu anh derdi ki: "Cuma günü gusletmek, her muhtelim´e (büluða ermiþ kimseye) týpký cenâbet guslü gibi vacibtir."[501]



ـ3796 ـ3ـ وعن البراء بن عازب رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّهِ # حَقّاً عَلى الْمُسْلِمِينَ أنْ يَغْتَسِلُوا يَوْمَ الجُمْعَةِ وَلْيَمَسَّ أحَدُهُمْ مِنْ طِيبِ أهلِهِ فَإنْ لَمْ يَجِدْ فَالْمَاءُ لَهُ طِيبٌ[. أخرجه الترمذي



3. (3796)- Bera Ýbnu Âzib radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Müslümanlarýn cuma günü yýkanmalarý, üzerlerine hak olmuþtur. Her biri ailesinin kokusundan sürünsün. (Koku) bulamazsa, su onun sürünme maddesi olsun. Yani hem yýkansýn hem koku sürünsün, koku yoksa, artýk, su (yýkanma) ile yetinsin."[502]



ـ3797 ـ4ـ وعن ابن السباق: ]أنَّ رسولَ اللّهِ # قالَ فِي جُمْعَةٍ مِنَ الجُمَعِ: يَا مَعْشَرَ المُسْلِمِينَ! إنَّ هذَا يَوْمٌ جَعََلَهُ اللّهُ تَعالى عِيداً فَاغْتَسِلُوا. وَمَنْ كَانَ عِنْدَهُ طِيبٌ فََ يَضُرُّهُ أنْ يَمَسَّ مِنْهُ، وَعَلَيْكُمْ بِالسِّوَاكِ[. أخرجه مالك .



4. (3797)- Ubeydullâh Ýbnu´s-Sebbâk rahimehullah´tan gelen bir rivayette, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) cumalardan birinde þöyle buyurmuþtur: "Ey müslümanlar! Bu öyle bir gündür ki, Allah Teâlâ Hazretleri onu (sizlere) bayram kýlmýþtýr, öyleyse yýkanýn. Kimin yanýnda bir tîyb (sürünme maddesi) varsa ondan sürünmesinde bir zarar yoktur. Size misvaký da tavsiye ediyorum."[503]



ـ3798 ـ5ـ وعن ابن عمر وأبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قا: ]بَيْنَا عُمَرُ رَضِيَ اللّهُ عَنْه يَخْطُبُ النَّاسَ يَوْمَ الجُمُعَةِ إذْ دَخَلَ عُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ فَنَادَاهُ عُمَرُ: أيَّةُ سَاعَةٍ هذِهِ؟ فقَالَ إنِّى شُغِلْتُ الْيَومَ فَلَمْ أنْقَلِبْ إلى أهْلِى حَتّى سَمِعْتُ التَّأذِينَ، فَلَمْ أزِدْ على أنْ تَوَضَّأتُ فقَالَ عُمَرُ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: وَالْوُضُوءُ أيْضاً، وَقَدْ عَلِمْتَ أنَّ رَسُولَ اللّهِ # كَانَ يَأمُرُنَا بِالْغُسْلِ[. أخرجه الستة إ النسائي .



5. (3798)- Ýbnu Ömer ve Ebu Hüreyre radýyallahu anhümâ anlatýyorlar: "Cuma günü, Ömer Ýbnu´l-Hattab hutbe verirken, Osman Ýbnu Affan mescide girdi. Ömer radýyallahu anh minberden ona seslendi. "Vaktin farkýnda mýsýn, (niye cumaya geciktin?)"

Hz. Osman:

"Bugün meþguliyetim vardý. Eve gelir gelmez ezaný iþittim. Abdest almanýn dýþýnda bir oyalanmam da olmadý!" açýklamasýnda bulundu.

Hz. Ömer radýyallahu anh:

"Keza abdest(le yetinmen de bir eksiklik). Biliyorsun, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize yýkanmayý da emretmiþti."[504]



ـ3799 ـ6ـ وفي حديث أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]ألَمْ تَسْمَعْ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ إذَا جَاءَ أحَدُكُمُ الْجُمُعَةَ فَلْيَغْتَسِلْ[ .



6. (3799)- Ebu Hüreyre´nin bir hadisinde: "(Hz. Ömer, Hz. Osman´a:) "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn: "Biriniz cumaya giderken yýkansýn" dediðini duymadýn mý?" demiþtir.[505]



AÇIKLAMA:



1- Cuma günü müslümanýn haftalýk bayram ve tatil günüdür. O günün daha önce açýkladýðýmýz[506] pekçok faziletleri vardýr. Bunlardan biri cemaatle kýlýnan cuma namazý´dýr. Bu namaz hutbeye baðlýdýr. Münferid kýlýnamadýðý için müslümanlar o vesile ile büyük cemaatler halinde bir araya gelirler. Bu toplanmada birbirlerini hiçbir surette rahatsýz etmemelidirler. Resûlullah bu maksadla, en yeni, en temiz elbiselerin giyilmesini irþad buyurmuþ, güzel koku sürülmesini tavsiye etmiþ ve cuma guslü´nü emretmiþtir. Bu irþadlara riayet edildiði takdirde, nezafet yönüyle cemaatten hâsýl olabilecek rahatsýzlýklar asgariye düþecektir. Ýbnu Hacer der ki: "Cuma günü gusül ve nezafetin emrediliþindeki hikmetin cemaati kötü kokularla rahatsýz etmemek olduðu anlaþýlýnca, namaza kadar gün boyu kirlenmekten kokan kimselerin, guslü, namaza gitme anýna kadar te´hir etmeleri uygun olur. Nitekim, Ýmam Mâlik gusülle camiye gitme arasýna fasýla girmemesi þartýný bu mülahaza ile koymuþ olmalý. Böyle yapýlýnca gusül ile hâsýl olan temizlik bozulmadan camiye gitme garantilenmiþ olur." Ýbnu Abdilberr guslü namazdan sonra yapan kimsenin cuma guslü yapmýþ sayýlmayacaðý, bu gusülle hadisteki emrin yerine gelmiþ olmayacaðý hususunda Ulemanýn icma ettiðini söyler. Keydedilen hadislerde görüldüðü ve müteakip bir kýsým hadislerde de görüleceði üzere Aleyhissalâtu vesselâm efendimiz cuma günü yýkanma iþine ayrý bir ehemmiyet atfetmiþtir. Buna göre, her insan haftada en az bir sefer yýkanmalýdýr, bunu da cuma gününe rastlatmalýdýr (3806). Bazý hadislerde bu guslün, cenabetten temizlenme guslü gibi olmasý þeklinde ifade edilmiþ, bazý âlimler, buna dayanarak, o gün temasta bulunmanýn müstehab olacaðýný belirtmiþtir. Bu irþad-ý nebevî, bir bakýma, cuma günü yýkanmayý garantilemeye yönelik bir tedbir olarak deðerlendirilebilir.

2- Cuma guslünün, ehemmiyetini duyurma, fiiliyatýný garantileme hususunda Resûlullah´ýn yer verdiði bir baþka tedbir, guslün hükmüyle ilgilidir. Yukarýda kaydedilen ilk iki hadiste görüldüðü üzere, birçok hadislerde vacib kelimesiyle ifade edilmiþtir. Vacib, dinî bakýmdan, yapýlmadýðý takdirde günahý gerektiren kesin bir emri ifade eder, týpký farz gibi... Nitekim 3798 numaralý hadiste, Hz. Ömer´in Hz. Osman gibi Ashab´ýn önde gelen bir büyüðüne bu sebeple nasýl çýkýþtýðýný gördük. Keza 3800 numaralý hadiste, Sahabe´nin cuma guslü farz mý deðil mi münakaþasýný yaptýðýný göreceðiz. Bir kýsým fakihlerin farz ma´nâsýnda vacib olduðuna hükmetmiþ olmasý da cuma guslü´nün ehemmiyetini göstermeye yeterlidir. Ancak þunu belirtelim ki, ekseri Ulema cuma guslü´ne "müstehab" demiþtir. Bunlar hadislerde gelen emir sigasýný nedb´e, vücub sigasýný te´kid´e hamlederek tevilde bulunurlar. Resûlullah´ýn bu husustaki beyanlarý ve ýsrarlarý çok da olsa, sadece nasslarýn zahirini esas alan Zâhirîler ile Ahmed Ýbnu Hanbel gibi bazýlarý bu gusle farz derken, diðer imamlar sünnet-i müekkede demiþtir.

3- Ülemâ cuma guslünün cuma namazýna katýlanlar hakkýnda teþrî edildiðini belirttikten sonra kadýn ve çocuða da gerekip gerekmediðini münakaþa etmiþtir. Ýbnu Hacer, kadýn ve çocuða cuma farz deðil ise de, cumanýn faziletinden istifade maksadýyla cuma namazýna katýlacak olanlarýn kim olursa olsun, cumanýn diðer âdâblarý meyanýnda cuma guslü´ne de riayet etmeleri gereðini kaydeder. Namaza sadece tesadüfen katýlmýþ bulunanlardan bu gereðin düþeceðini belirtir. Ancak -Ýbnu Hacer´e göre zayýf addedilse de- bir kýsým Ulema cuma guslü´nün namaza deðil, güne tabi olduðu kanaatindedir. Bunlara göre, o güne eren herkes gusletmelidir, namaza gitse de gitmese de, cuma namazý kendine farz olsa da olmasa da.

4- Yukarýda 3798 numarada kaydedilen rivayette, cuma hutbesi okuduðu sýrada mescide giren Hz. Osman´a, Hz. Ömer´in "Niçin geciktin?" ma´nâsýndaki hitabý basit bir sual olmayýp, bu davranýþý reddetme, bu davranýþtan dolayý Hz. Osman´ý tevbih etme, sigaya çekme ma´nâsýnda ciddi bir tavýr almadýr. Halife sýfatýyla Hz. Ömer´in izhar ettiði bu hal, cuma meselesinin þeriatteki ehemmiyetini anlama noktasýnda üzerinde durulmasý gereken bir husustur. Unutmayalým ki Hz. Osman, ashab arasýnda sýradan biri deðil, ileri gelenlerden, itibarlý biridir. Farklý rivayetlerde gelen ziyadeler meseleyi daha vâzýh hale getirmektedir. Bir rivayette Halife-i zîþan: "Namaza niye vaktinde gelmiyorsunuz?" diye sormuþtur. Bir diðer rivayette: "Þu erkeklere ne oluyor ki namaza ezandan sonra geliyorlar?" demiþtir.

Muhtemelen Hz. Ömer, bunlarýn hepsini söylemiþtir, ancak râviler, hatýrlayabildiklerini rivayet etmiþlerdir. Bir rivayette Hz. Osman´ýn cevabý þöyledir: "Çarþýdan dönmüþtüm ki ezaný iþittim..." Sadedinde olduðumuz rivayetteki: "Abdest alma dýþýda bir oyalanmam olmadý" açýklamasý Hz. Osman´ýn, evde oyalanmayýp, abdesti alýp mescide hemen geldiðini ve hutbenin bidayetlerinde içeri girdiðini gösterir. Ancak Hz. Ömer buna raðmen sigaya çekmiþtir.

Þunu da belirtelim ki: Hz. Ömer, Hz. Osman´ýn cevabýnda ikinci bir hata daha tesbit etmiþtir: Cumaya gelirken abdestle yetinmesi. Yani gerekli olan cuma guslünü terketmiþ olmasý. Hz. Ömer, keza "abdest!" sözüyle: "Gecikmekte mazursun ama ya guslü terketmen? Sen sadece erken gelme faziletini kaybetmekle kalmadýn, guslü de terkedip abdestle yetindin. Burada da kayba uðradýn" demek istemiþtir.[507] Rivayetler Hz. Osman´ýn cevap verdiðini belirtmez. Belki de sükut ederek vakit hususundaki gafletini beyan etmekle bu ikinci sual de ayný þekilde özür beyan etmiþ olduðuna hükmetmiþtir. Zira guslün terki de vakti bilememe hususundaki gafletin bir neticesi olmuþtur. Önceki cevabýnda ezaný iþitince gusül yaparak hutbeye yetiþme þýkkýndan ikincisini tercih etmiþ olduðunun beyaný da mevcuttur. Esasen hadislerde hem hutbeye yetiþme ve hem de gusletme her ikisine de teþvik edilmiþtir. Hz. Osman bunlardan hutbeye yetiþmeyi tercih etmiþ olmaktadýr.

5- Ýbnu Ömer hadisinden (3798) çýkarýlan faydalar´dan bazýlarý:

* Hutbe okurken minberde ayakta durulur.

* Ýmam, raiyyetinin durumuyla ilgilenir, onlara faydalý olan þekli hatýrlatýr, emreder. Faziletli hususu ihlal edenlere müdahale eder.

* Hutbe esnasýnda emr-i bi´lma´ruf ve nehy-i ani´lmünkerde bulunmak hutbe edebine aykýrý deðildir, hutbeyi ifsad etmez.

* Hutbe sýrasýnda hatibin müdahalesine muhatap olan kiþi, hatibe cevap verebilir.

* Yetkiliye, özür beyan edilir.

* Cuma günü, ezandan önce meþguliyet mubahtýr, hatta "namaza erken gelme", "cuma guslü yapma" gibi faziletleri terke müncer olsa bile. Çünkü Hz. Ömer (radýyallahu anh) bu vak´adan sonra cuma günleri çarþýnýn kapanmasýný emretmemiþtir. Hatta Ýmam Mâlik bu rivayete dayanarak cuma günü, ezandan önce çarþýnýn kapatýlmayacaðý hükmünü vermiþtir. Çünkü demiþtir, "Hz. Ömer zamanýnda açýktý, ve Hz. Osman gibi birisi çarþýya gitmiþtir."

* Faziletli insanlar da çarþýya gidebilir, ticaret yapabilir.

* Cumaya erken gitme fazileti ezandan önceki gelmede hâsýl olur.[508]



ـ3800 ـ7ـ وعن عكرمة قال: ]جَاءَ نَاسٌ مِنْ أهْلِ الْعِرَاقِ إلى ابنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما فَقَالُوا: أتَرَى الْغُسْلَ يَوْمَ الجُمُعَةِ وَاجِباً؟ قالَ: وَلكِنَّهُ أطْهَرُ وَخَيْرٌ لِمَنِ اغْتَسَلَ، وَمَنْ لَمْ يَغْتَسِلْ فَلَيْسَ عَلَيْهِ بِوَاجِبٍ، وَسَأُخْبِرُكُمْ كَيْفَ بَدَأ الْغُسْلُ؟ كَانَ الْنَّاسُ مَجْهُودِينَ يَلْبَسُونَ الصُّوفَ وَيعْمَلُونَ عَلى ظُهُورِهِمْ، وَكَانَ مَسْجِدُهُمْ ضَيِّقاً مُقَارِبَ السَّقْفِ، إنَّمَا هُوَ عَرِيشٌ فَخَرَجَ رسولُ اللّهِ # فِى يَوْمٍ حَارٍّ وَعَرِقَ النَّاسُ في ذلِكَ الصُّوفِ حَتّى ثَارَتْ مِنْهُمْ رِيَاحٌ آذَى بِذلِكَ بَعْضُهُمْ بَعْضاً، فَلَمّا وَجَدَ رَسُولُ اللّهِ # تِلْكَ الرِّيحَ قالَ: أيُّهَا النَّاسُ، إذَا كَانَ هذَا الْيَوْمُ فَاغْتَسِلُوا، وَلْيَمَسَّ أحَدُكُمْ أفْضَلَ مَا يَجِدُ مِنْ دُهْنِهِ وَطِيبِهِ. قَالَ ابن عباس: ثُمَّ جَاءَ اللّهُ تَعالى بِالْخَيْرِ وَلَبِسُوا غَيْرَ الصُوفِ وَكُفُوا الْعَمَلَ وَوُسِّعَ مَسْجِدُهُمْ، وَذَهَبَ بَعْضُ الَّذِى كَانَ يُؤذِى بَعْضُهُمْ بَعْضاً مِنَ الْعَرَقِ[. أخرجه الشيخان وأبو داود، وهذا لفظه .



7. (3800)- Ýkrime rahimehullah anlatýyor: "Iraklýlardan bir grup kimse Ýbnu Abbâs (radýyallahu anhümâ)´a gelerek: "Cuma günü gusletmek vacib midir ne dersin?" diye sordu. Ýbnu Abbâs þu açýklamayý yaptý: " [Farz deðil], ancak temizliðe çok uygundur ve gusleden için pek hayýrlýdýr. Yýkanmayan üzerine de vacib deðildir. Ben size guslün nasýl baþladýðýný anlatayým: "Ýnsanlar meþakkatli iþler yapýyorlar ve yünlü elbiseler giyiyorlardý. Çalýþmalarý çoðunlukla sýrtlarýnda yük taþýmak þeklinde oluyordu. Mescidleri dardý ve tavan alçaktý, yani arîþ (denen üzeri hurma dallarýyla örtülmüþ çardak) þeklindeydi. Sýcak bir günde Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (minbere) çýktý. Cemaat yün elbiselerin içinde terlemiþti. (Terleri sebebiyle) onlardan çýkan kokular ortalýðý sardý ve herkesi rahatsýz etti. Koku Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a da uzanýnca "Ey insanlar, bugün yýkanýn. Ayrýca herkes, bulabildiði en güzel kokuyu sürünsün!" buyurdular."

Ýbnu Abbas açýklamasýna devam etti: "Bilahare Cenab-ý Hakk´ýn lütfu yetiþti (bolluk arttý), herkes yünlüden baþka elbiseler giydiler, çalýþmalarý hafifledi, mescidleri geniþletildi. Birbirlerini rahatsýz eden terlerin bir kýsmý ortadan kalktý."[509]



ـ3801 ـ8ـ وَلَفْظُ الشيخين عن طاوس قال: ]قلت بن عباس: ذكَرُوا أنَّ النبىَّ # قال: اغتَسِلُوا يَوْمَ الجُمُعَةِ وَاغْسِلُوا رُؤُسَكُمْ وَإنْ لَمْ تَكُونُوا جُنُباً، وَأصِيبُوا مِنَ الطِّيبِ. قال ابن عباس: أمَّا الغُسْلُ فَنَعَمْ. وَأمَّا الطِّيبُ فََ ادْرِى[ .



8. (3801)- Sahîheyn´in Tâvus´tan kaydettikleri rivayette, Tâvus der ki: Ýbnu Abbâs radýyallahu anhümâ´ya sordum: "Halk, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn: "Cuma günü yýkanýn, baþlarýnýzý da yýkayýn, cünüb olmasanýz dahi!. Ayrýca koku da sürünün!" buyurduðunu söylüyorlar, (ne dersiniz, doðru mudur?)"

Ýbnu Abbâs þu cevabý verdi: "Guslü emretmesi doðrudur. Kokuya gelince, o hususta bir þey bilmiyorum!"[510]



radyobeyan