Kütübü Sitte
Pages: 1
Temizlik Bahsi taharet 38 By: sumeyye Date: 02 Mayýs 2010, 12:46:18
ÇOCUGUN CÝNSÝYETÝ VE BENZEMESÝ


Hadis ve âdâb kitaplarýnda çocuðun cinsiyeti -ve bâhusus insanlar nezdinde matlub olarak erkek çocuk elde etmek- hususunda bâzý rivayetler yer almaktadýr. Bunlardan bazýlarý saðlam bir asla dayanmamakla beraber, bizzat saðlam rivayetlerde yer alaný da mevcuttur.

Sahih rivayetlerde geldiðine göre, Hz. Peygamber bir suale cevap zýmnýnda der ki: "Çocuðun anne veya babasýna çekmesine gelince, eðer erkeðin suyu, kadýnýn suyunu geçerse, yani daha evvel gelirse سبق çocuk erkeðe çeker, eðer kadýnýn suyu erkeðin suyunu geçerse çocuk kadýna çeker." Müslim´in Hz. Âiþe´den olan tahricinde: "Eðer erkeðin suyu, kadýnýn suyuna galebe çalarsa ع çocuk amcalarýna benzer, kadýnýn suyu erkeðin suyuna galebe çalarsa ع çocuk dayýlarýna benzer" denmektedir. Yine Müslim´de Hz. Peygamber´in mevlasý Sevbân tarafýndan rivayet edilen hadiste Resûl-i Ekrem: "Erkeðin suyu beyaz, kadýnýn suyu sarýdýr, ikisi birleþir ve bu birleþme ânýnda erkeðin menisi kadýnýn menisine galebe çalarsa ع Allah´ýn izniyle çocuk erkek olur, eðer kadýnýn menisi erkeðin menisine galebe çalarsa çocuk Allah´ýn izniyle kýz olur" demektedir.

Verdiðimiz misallerde de görüldüðü üzere erkek veya kadýn menilerinden birinin diðerine üstün gelme keyfiyyeti, farklý rivayetlerde bazan سبق ve bazanda ع kelimeleriyle ifade edilmiþtir. Mezkur hadisler Ýslam ülemâsý nezdinde çeþitli yorumlara sebep olmuþtur. سبق ile meninin rahme evvel gelmesi anlaþýldýðý gibi, üstüngelme, galebe çalma yâni ulüvv ع de anlaþýlmýþtýr, ulüvvle de erken gelme سبق kesret ve kuvvetin kastedildiði ileri sürülmüþtür. Nevevî, "kesret-i þehvet gibi" diyerek kesret ve kuvvetle sadece meninin kesretinden kinâye olmadýðýna dikkat çeker.

Meseleyi hadisin farklý vecihleri çerçevesinde ele alan Ýbnu Hacer, Sevbân tarafýndan rivayet edilen: "Erkeðin menisi kadýnýn menisine galebe çalarsa erkek olur..." meâlindeki hadisi "realitedeki müþâhedeye" muhalif bularak "müþkil olmakla" damgalar: "Bu hadis bir cihetten müþkildir. Zira, hadise göre, erkeðin suyunun galebe çalmasý halinde çocuðun kýz deðil erkek olmasý ve amcalarýna benzemesi gerekmektedir. (...) Halbuki müþahedemiz bunun hilafýný ortaya koymaktadýr. Zira çocuk bazan erkek olmakta, amcalarýna deðil dayýlarýna benzemektedir." Kurtubî der ki: "Sevbân hadisinin tevili, ulüvvden (galebe çalma, üstün gelme) muradýn sebk (evvel gelme) olmasý ile tebeyyün eder." Ýbnu Hacer burada ortaya çýkan ihtilâfý hall hususunda þöyle bir izah yapar: "Derim ki: Kurtubî´den naklen söylediðimiz, Hz. Âiþe hadisinde geçen ulüvv kelimesinin tevilidir. Sevbân hadisindeki ulüvv kelimesi (tevil olunmaksýzýn) lügat ma´nâsýnda alýnmalýdýr. Böylece sebk (evvel gelme) çocuðun erkek veya kýz olmasýna sebep ve alâmet olur, ulüvv (üstün gelme) de benzemeye sebep ve alamet olur. (Mesele bu tarzda ele alýnýnca) yukarýda varlýðýný öne sürdüðümüz iþkâlde ortadan kalkar. Sanki benzemenin sebebi olan ulüvvden murad, içerisinde diðerinin kaybolur derecede azýnlýkta (maðmur) kalmasýna müncer olacak þekildeki çokluktur. Ýþte bu çokluk hangi tarafta olursa o cihete benzeme husule gelmektedir. Mesele böyle olunca karþýmýza altý durum çýkmaktadýr:

1- Erkeðin suyu önce gelir ve daha çok olur, bu halde çocuk hem erkek olur, hem de baba tarafýna benzer.

2- Bunun aksi.

3- Erkeðin suyu önce gelir, kadýnýnki daha çok olur; bu durumda çocuk erkek olur, fakat anne tarafýna benzer.

4- Bunun aksi.

5- Erkeðin suyu önce gelir, miktarca ikisininki de eþit olur; bu halde çocuk erkektir, fakat hiç bir tarafa benzemez.

6- Bunun aksi."

Münâvî, Ýbnu Hacer´in bu taksimatýný tamamlayan bir baþka þýk ilave eder: Her ikisi de ayný anda gelirse, çocuk hünsâ olur.

Cinsiyet mevzuunda bu sahih rivayetlerin dýþýnda umumiyetle, "Denir ki" þeklinde tedlîsi bir ifade ile sunulan rivayetlerin birinde münasebete besmele ve -az önce sahih rivayetten verdiðimiz- dua ile baþlayýp, duaya: "Ya Rabbî! Bu münâsebeten bir çocuk verirsen ismini Muhammed koydum derse..." bir diðerinde de: "Cimâdan sonra sað tarafa yatýp hafif uyunursa -Ýnþâllah çocuk erkek olur" denmektedir.

Cinsiyetle ilgili bu teferruata yer veriþimiz, bu konuda âlimlerin düþüncesini belirtmek ve rivayetlerden saðlam olanýný göstermek içindir. Bütün bu izahlar, görüldüðü üzere, nazaridir. Bilhassa cinsiyetin taayyününde, Ýbnu´l-Kayyim´in dediði gibi, "tabiî bir sebep göstermek imkânsýzdýr. Burada tek sebep, Cenâb-ý Hakk´ýn meþîetidir." Bu mevzuda günümüz tabâbeti de kesin bir þey söylemekten âcizdir.[427]



ـ3742 ـ10ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رسولَ اللّهِ # قالَ: إنَّ تَحْتَ كُلِّ شَعْرَةٍ جَنَابَةً فَاغْسِلُوا الشَّعْرَ وَأنْقُوا الْبَشَرَ[. أخرجه أبو داود والترمذي .



10. (3742)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Her bir kýlýn dibinde cünüblük vardýr. Saçlarý yýkayýn, deriyi paklayýn."[428]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadis vücudda en ufak bir parçanýn yýkanmamasý halinde cenabetin devam edeceðini belirtmektedir. Tek bir kýl dibi dahi olsa su mutlaka ulaþmalý, tam temizlik hâsýl olmalýdýr. Bu hadisten hareketle, bazý âlimler, gusül sýrasýnda saç örgülerinin açýlmasýnýn gerektiðini söylemiþtir. Bunlara göre, örgü çözülmedikçe saç cenabetten yýkanmýþ olmaz. Ýbrahim Nehâî bu görüþte olanlardandýr.

Ancak, fukaha kâhir ekseriyetiyle, "Örgü çözülmese de saç diplerine su ulaþýrsa bu yeterlidir" demiþtir.

2- Paklamak olarak çevirdiðimiz inkâ, deriyi kirlerden, bulaþýklardan temizlemek ma´nâsýna gelir. Þu halde deriye suyun ulaþmasýna mani olacak kirlerin bedenden paklanmasý gerekmektedir. Aksi takdirde deriye suyun deðmesine mani olan kirler, cenabetin temizlenmesine de mani olur.[429]



ـ3743 ـ11ـ وعن علي رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رسولَ اللّهِ # قالَ: مَنْ تَرَكَ مَوْضِعَ شَعْرَةٍ مِنْ جَنَابَةٍ لَمْ يَغْسِلْهَا فُعِلَ بِهِ كَذَا وَكَذَا مِنَ النَّارِ. قالَ عَلىٌّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: فَمِنْ ثَمَّ عَادَيْتُ رَأسِىَ، فَمِنْ ثَمَّ عَادَيْتُ رَأسِى، فَمِنْ ثَمَّ عَادَيْتُ رَأسِى ثَثاً، وَكَانَ يَجُزُّ شَعْرَهُ[. أخرجه أبو داود .



11. (3743)- Hz. Ali (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim, yýkamadan tek bir saç kýlýnýn dibini kuru býrakýrsa, ateþte nice nice azablara dûçar olacaktýr."

Hz. Ali (radýyallahu anh) der ki: "Bu(nu iþitmem) sebebiyle baþýma düþman oldum. Bu sebeple baþýma düþman oldum. Bu sebeple baþýma düþman oldum." Nitekim Hz. Ali saçlarýný keserdi."[430]



AÇIKLAMA:



1- Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) gusül sýrasýnda bütün bedene suyun deðmesinin ehemmiyetini vurgulamak için tek bir kýl dibinin ihmal edilmesinin, ateþte nice azablara sebep olacaðýný dile getiriyor. Kesin bir miktar vermeksizin nice nice diyerek hem miktarca çokluða, hem de müddetçe fazlalýða ima etmiþ olmaktadýr.

2- Hz. Ali (radýyallahu anh), Aleyhissalâtu vesselâm´dan bunu iþittikten sonra, acaba bir tek kýlýn dibine suyun ulaþmasýna engel mi olur endiþesiyle saçýný kestirmiþtir. Saçýný kestirme hadisesini "Baþýma düþman oldum" sözüyle ifade etmektedir. Bu sözü ile saçýný kestirmeyi kasdettiðini, rivayetin son cümlesinden anlamaktayýz: "Nitekim Hz. Ali saçlarýný keserdi" denmektedir.

3- Saç kesme ile ilgili olarak þunu kaydedelim: Dinimiz saçýn kesilmesini emretmez. Dileyen keser, dileyen uzatýr. Ama baþýn bir kýsmýný traþ edip, bir kýsmýný uzatmayý Resulullah yasaklamýþtýr. Kadýnlarýn saç kesmesi yasaklanmýþtýr.[431]



ـ3744 ـ12ـ وعن ثوبان رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]اسْتُفْتَى النّبىُّ # عَنِ الْغُسْلِ مِنَ الجَنَابِةِ. قالَ: أمَّا الرَّجُلُ فَلْيَنْشُرْ رَأسَهُ فَلْيَغْسِلْهُ حَتّى يَبْلُغَ أُصُولَ الشَّعْرِ. وَأمَّا المَرْأةُ فََ عَلَيْهَا أنْ َ تَنْقُضَهُ لِتَغْرِفَ عَلى رَأسِهَا ثََثَ غَرَفَاتٍ بِكَفَّيْهَا[. أخرجه أبو داود .



12. (3744)- Hz. Sevbân (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a cenâbetten temizlenmek hususunda sorulmuþtu. Buyurdular ki: "Erkek ise, saçýný açsýn ve su kýllarýn dibine varýncaya kadar yýkasýn. Kadýn ise, saçýný(n örgüsünü) açmamasýnýn ona bir zararý yok. Baþýna elleriyle üç kere su avuçlayýp döksün."[432]



AÇIKLAMA:



1- Görüldüðü üzere bu hadis, kadýnla erkek arasýnda saçý açýp açmama hususunda tefrik yapmaktadýr: Erkekler açmalýdýr, kadýnlarýn açmasý gerekmez.

Ancak ülemâ kadýnlar hususunda ihtilaf etmiþ, dört ayrý görüþ ileri sürmüþtür.

* Cumhurun görüþüne göre: Kadýnýn hayýz ve cenabetten yýkanmak için saçýný çözmesi gerekmez, yeter ki su, içiyle dýþýyla saçýn her tarafýna deðmiþ olsun. Yani saç diplerine baþýn derisine, saçýn örülmüþ salýk haldeki kýsmýnýn içine dýþýna su tamamen ve kesinlikle ulaþacak. Þu halde cumhur suyun her tarafa ulaþmasýný esas almýþtýr. Saç örülmüþ vaziyette de olsa bu mümkündür. Bu hükme varmada, 3743 numarada Hz. Ali (radýyallahu anh)´den kaydettiðimiz hadisle, konu üzerine gelen baþka rivayetlere dayanýlmýþtýr. Bunlardan biri Hz. Ümmü Seleme´den gelmiþtir. Ümmü Seleme hadisinde Resulullah: "Suyu her döküþte örgülerini oðuþtur" emreder. Baþka rivayetler, gusül sýrasýnda Aleyhissalâtu vesselâm´ýn saçýn derisine deðdiðinden emin oluncaya kadar saçlarýný parmaklarýyla hilallediðini belirtir.

* Ýkinci görüþe göre, kadýn da saçýný her hâlukârda çözmelidir. Bu, Ýbrahim Nehâî´nin görüþüdür. Ýbnu´l-Arabî onun bu görüþünü: "Her halde, umumî yýkama emrine dayanmaktadýr. Resulullah´ýn ruhsatýný görmemiþ olduðu anlaþýlýyor, görseydi buna hükmetmezdi" diyerek yorumlar.

* Üçüncüsü, Ahmed Ýbnu Hanbel, Hasan Basrî ve Tâvus´un görüþüdür. Buna göre: Hayýzdan temizlenirken saç açýlmalýdýr, fakat cenabetten temizlikte açýlmasa da olur. Bu görüþ mensuplarý, Hz. Enes´ten gelen bir rivayeti esas almýþlardýr: "Kadýn hayýzdan temizlenince saçýný tamamýyla çözer, hýtmi ve üþnân ile yýkar.[433] Cenabetten yýkanýrken baþýna suyu döker ve sýkar." Hz. Âiþe´den gelen bir rivayette, hayýzdan yýkanýrken, Resulullah´ýn ona: "Saçýný çöz ve yýkan" dediðini göstermekterdir. Bu görüþ mensuplarýnýn dayandýðý baþka rivayetler de var.

* Dördüncü görüþe göre: "Kadýnlarýn örülmüþ saçlarýnýn bir kýsmýnýn içine su ulaþmasa da örgülerini çözmek vâcib deðildir. Ama erkeklere ise, içine dýþýna suyun ulaþmasý çözmeden mümkün deðilse, çözmek vacibtir."

Bu görüþ, hem rivayet ve hem de dirayet yönüyle kuvvetlidir. Çünkü sahih rivayetlerin delâletiyle icma, umumî bir þekilde içiyle dýþýyla saçýn saç dipleri ve bütün derinin yýkanmasýnýn vacib hususunda mün´akid olmuþtur. Kadýn-erkek ayýrýmý bu hususta yoktur. Ancak, Þârî aleyhissalâtu vesselâm, kadýnlarýn örgülerinin açýlmamasý hususunda ruhsat tanýmýþtýr. Çünkü onlar saçlýdýr ve saçlarý örgülüdür, her seferinde örgüyü bozmalarý bir zorluk sebebidir. Bu zorluktan dolayý, onlarý saçlarýný çözmekten affetmiþtir. Örgülerin çözelmeme ruhsatý, örgünün iç kýsmýna suyun deðmemesi haline de ruhsat getirmiþtir. Ancak, saç diplerine su mutlaka deðmelidir. Þu halde ruhsat, sallanan kýsýmla ilgilidir. Erkeklerde böyle bir zorluk olmayacaðý için, onlar bu ruhsattan hariç tutulmuþlardýr. Saçlarýnýn her tarafýna su deðmelidir.

Bu ruhsatý te´yid eden bir-iki rivayet kaydedelim: "Hz. Ümmü Seleme (radýyallahu anhâ) çok örgüsü bulunduðunu zikrederek, "Gusül sýrasýnda bunlarý açayým mý?" diye sorunca:

"Hayýr! baþýna üç kere su döküp (ovuþturman) yeterli!" diye cevap verir.

Keza Hz. Âiþe örgülerin çözülmesi gerektiði kanaatini izhâr eden Abdullah Ýbnu Ömer hakkýnda þunlarý söyler:

"Þu Ýbnu Ömer´e hayret doðrusu! Kadýnlara yýkandýklarý zaman örgülerini çözmelerini emretmiþ! Bari saçlarýný traþ etmelerini de emretseydi.."

Meseleyle ilgili bu münakaþalardan sonra ilmihale intikal eden nihaî hüküm son maddede kaydettiðimize muvafýk olarak þöyledir: "Saçlarýn, sakallarýn, kaþlar ile býyýklarýn aralarýna ve altlarýndaki cilde kadar su geçecektir. Velev ki bunlar pek sýký bulunmuþ olsun. Binaenaleyh bunlarýn aralarý ve dipleri kuru kalýrsa gusl tamam olmuþ olmaz. Þu kadar var ki, kadýnlarýn aþaðýya sarkmýþ olan saçlarýnýn her halde yýkanmasý lâzým deðildir. Elverir ki, su bunlarýn diplerine yetiþmiþ olsun. Erkeklerde ise, bir zaruret bulunmadýðý cihetle, böyle sarkmýþ saçlarýn da her tarafýný yýkamak icab eder."[434]



ـ3745 ـ13ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها: ]أنَّ النّبى #: كَانَ إذَا اغْتَسَلَ مِنَ الجَنَابَةِ بَدَأ فَغَسَلَ يَدَيْهِ. ثُمَّ يَتَوَضَّأ لِلصََّةِ. ثُمَّ يُدْخِلُ أصَابِعَهُ في المَاءِ فَيُخَلِّلُ بِهَا أُصُولَ الشَّعْرِ. حَتّى إذَا ظَنَّ أنَّهُ قَدْ أرْوَى بَشَرَتَهُ أفَاضَ المَاءَ عَلَيْهِ ثََثَ مَرَّاتٍ. ثُمَّ غَسَلَ سَائِرَ جَسَدِهِ. ثُمَّ غَسَلَ رِجْلَيْهِ[. أخرجه الستة .



13. (3745)- Hz. Âiþe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) cenabetten gusledince önce ellerini yýkamaktan baþlardý, sonra namaz abdesti gibi abdest alýrdý. Sonra parmaklarýný suya batýrýr, onlarla saç diplerini hilallerdi. Deriyi ýslattýðý kanaati hasýl olunca tepesinden üç kere su dökerdi. Sonra da bedeninin geri kalan kýsýmlarýný yýkardý. En sonra da ayaklarýný yýkardý."[435]



ـ3746 ـ14ـ وفي أخرى: ]بَدَأ فَغَسَلَ يَدَيْهِ قَبْلَ أنْ يُدْخِلَهُمَا ا“نَاءَ[ .



14. (3746)- Bir diðer rivayette: "...Suya sokmazdan önce ellerini yýkayarak baþlardý" denmiþtir.[436]



ـ3747 ـ15ـ وفي أخرى: ]بَدَأ بِيَمِينِهِ فَصَبَّ عَلَيْهَا مِنَ المَاءِ فَغَسَلَهَا ثُمَّ صَبَّ المَاءَ عَلى ا‘ذَى الَّذِى بِهِ بِيَمِينِهِ وَغَسَلَ عَنْهُ بِشِمَالِهِ[. هذا لفظ الشيخين .



15. (3747)- Bir baþka rivayette: "Sað elini yýkayarak baþlar, onun üzerine su döker, sonra sað eliyle vücudundaki ezânýn üzerine su döker, sol eliyle de onu yýkardý..." denmiþtir. Bu Sahîheyn´in lafzýdýr.[437]



ـ3748 ـ16ـ وفي رواية أبي داود. قالت عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها: ]كانَ رسولُ اللّهِ

# يُفِيضُ عَلى رَأسِهِ ثَثَ مَرَّاتٍ، وَنَحْنُ نُفِيضُ خَمْساً مِنْ أجْلِ الضَّفْرِ[ .



16. (3748)- Ebû Dâvud´un bir rivayetinde þöyle gelmiþtir: "Hz. Âiþe (radýyallahu anhâ) der ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), baþý üzerine üç kere su dökerdi. Biz ise, örmelerimiz sebebiyle beþ kere dökerdik."[438]



ـ3749 ـ17ـ وفي رواية للشيخين قالت: ]كانَ رسُولُ اللّهِ # إذَا اغْتَسَلَ مِنَ الجَنَابَةِ دَعَا بِشَىْءٍ نَحْوِ الحَِبِ فَأخَذَ بِكَفّهِ فَبَدَأ بِشِقِّ رَأسِهِ ا‘يْمَنِ ثُمَّ ا‘يْسَرِ. ثُمَّ أخَذَ بِكَفّيْهِ فقَالَ بِهِمَا عَلى رَأسِهِ[ .



17. (3749)- Sahiheyn´in bir rivayetinde þöyle denir: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), cenabetten yýkandýðý zaman (süt saðýlan kab gibi) bir kab(ta su) isterdi. Onu eliyle tutar, baþýnýn sað tarafýný yýkayarak baþlar, sonra da sol kýsmýný yýkardý. Sonra iki avucuyla su alýr, onlarla baþýna dökerdi."[439]



ـ3750 ـ18ـ وفي أخرى للبخارى، قالت: ]كُنَّا إذَا أصَابَتْ إحْدَانَا جَنَابَةٌ أخَذَتْ بِيَدِهَا الْيُمْنَى عَلى شِقِّهَا ا‘يْمَنِ، وَبِيَدِهَا ا‘خْرَى عَلى شِقّهَا ا‘يْسَرِ[. »الحَِبُ«: المحلب، وهو ا“ناء الذي يحلب فيه .



18. (3750)- Buhârî´nin diðer bir rivayetinde (Hz.Âiþe) þöyle demiþtir: "(Resulullah´ýn zevcelerinden) birimiz cenâbet olduðu vakit, eliyle üç kere baþýnýn üzerine su döker, sonra eliyle üç kere sað tarafýna su döker, diðer eliyle de sol tarafýna dökerdi."[440]



radyobeyan