Temizlik Bahsi taharet 36 By: sumeyye Date: 02 Mayýs 2010, 12:43:57
AÇIKLAMA:
1- Mirbed, veya Mirbedü´n-Ne´am, Medine´ye bir veya iki mil mesafede bir yer adýdýr. Deve aðýlý ma´nâsýna gelir. Mu´cemu´l-Bûldân´da deve pazarý ma´nâsýna geldiði de belirtilir. Ýbnu Hacer buranýn Medine´ye bir mil (dörtbin adým) uzaklýkta olduðunu belirtir. Demek ki, develerin korunduðu, yerine göre alým satýmlarýnýn da yapýldýðý, Medine dýþýnda bir aðýlpazar durumunda bir yer olup Aðýl veya Deve Aðýlý diye meþhur olmuþtur. Nitekim, bazý þehirlerimizin dýþýnda yakýn zamana kadar ve -Erzurum gibi bazýlarýnda hâlen- hayvan pazarý adýnda yerler mevcut olagelmiþtir.
Curuf´un da Medine´ye üç mil mesafede bir yer olduðu belirtilir.
2- Ebû´l-Velid el-Bâcî, Curuf ile Medine arasýnda namazý kasretmeyi gerektirecek müsâferet mesafesinin bulunmamasýný nazar-ý dikkate alarak bu hadisten, hazerde suyun olmamasý durumunda teyemmüm yapýlabileceðine delil olduðuna dikkat çeker. Ancak Ýbnu Sahnûn, Muvatta Þerhi´nde babasýnýn þu yorumunu kaydeder: "Hadisin ma´nâsý, "Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) abdestliydi" demektir. Çünkü o, rivayet edildiði üzere, her namaz için taze abdest alýrdý. Böyle olunca, namaz vakti girince, su olmadýðý için, abdeste bedel teyemmüm yaptý."
Muhammed Ýbnu Mesleme, "Ýbnu Ömer, namazýn (müstehab olan ilk) vaktini kaçýrmaktan korktuðu için Mirbed´de teyemmümle namaz kýldý" der.
El-Bâcî, Buhârî´nin tercümede kaydettiði -önceki rivayeti de gözönüne alarak; "Güneþ yüksekte olsa da sararmanýn baþlamýþ olmasý muhtemeldir" veya "Ýbnu Ömer, vaktin daraldýðý zannýna düþerek namazý kýlmýþ, sonradan durum tebeyyün etmiþ de olabilir" der. Bazý âlimler Ýbnu Ömer´in vaktin girmesiyle teyemmümünün helal olduðu görüþünde olabileceði te´vilinde de bulunmuþtur.
Yeri gelmiþken tekrar edelim: Ebû Hanîfe, Þâfiî, Ýmam Mâlik ve ashâbý, hazerde dahi teyemmümün câiz olduðu görüþündedirler. Ebû Yusuf´la Züfer rahimehümâllah, hazerde olan (yani yolcu olmayan) kimsenin vakit çýksa bile suyu buluncaya kadar teyemmüm yapamayacaðý kanaatindedir.
3- 3730 numarada geçen hadisteki birkaç noktayý açýklamada fayda var:
* Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) burada, "Sünnete isabet ettin" sözüyle "Sünnetle sabit olan, vacib olan þerîate (hükme) tesadüf ettin" demek istemiþtir.
* "Sana iki kat ücret var" sözü: "Sana her iki namazýn da ayrý ayrý sevabý var, çünkü her ikisi de sahihtir, her ikisi de sevaba layýktýr. Allah hiçbir sahih ve güzel ameli ücretsiz, sevabsýz býrakmaz" demektir.
* Hattâbî, Meâlim´de bu hadisteki bazý fýkhî hükümlere dikkat çeker.
** Namazý ilk vaktinde kýlma hususunda acele davranmak sünnettir, bu hüküm teyemmümle kýlýnan namazda da, abdestle kýlýnan namazda da muteberdir. Gerçi bu meselede ülemâ bazý ihtilâfta bulunmamýþ deðildir. Mesela:
*** Ýbnu Ömer´in "Vaktin baþý ile sonu arasýnda teyemmüm etmede muhayyerdir" dediði rivayet edilmiþtir.
*** Atâ, Ebû Hanîfe, Süfyan, Ahmed Ýbnu Hanbel bu görüþtedir. Ýmam Mâlik de bir kayýdla ayný görüþü benimser. Onun kaydý: "Su bulma ümidi olmayan bir yerde olunursa, vakit kaybetmeden hemen teyemmüm edip namaz kýlmak efdaldir" þeklindedir.
*** Zührî, "Vaktin çýkmasýndan korku hâsýl olmadýkça teyemmüm edilmez" demiþtir.
Muhayyer býrakanlar, su bulma ümidi melhuz olduðu için su ile abdest almak için te´hirin cevazýna hükmetmiþlerdir. Deðilse, asýl olan, namazý ilk vaktinde kýlmaktýr.
4- Teyemmümle Namaz Kýlan, Sonra Su Bulursa?
Ayný hadiste (3730) geçen, teyemmümle namaz kýlýp, sonra vakit çýkmadan suyu bulan kimse hakkýnda da ihtilaf edilmiþtir.
Hattâbî bu hususta þu görüþleri kaydeder:
* Atâ, Tâvus, Ýbn Sîrîn, Mekhûl, Zührî, "Namazý iade eder" demiþtir.
* Evzâî iadenin müstehab olduðu, vacib olmadýðý kanaatindedir.
* Ýbnu Ömer´in hükmüne dayanan bir grup "Ýâde etmek gerekmez" demiþtir. Þâ´bî, Mâlik, Süfyân-ý Sevrî, Ashab-ý Re´y, Þâfiî, Ahmed ve Ýshak hep bu görüþü iltizam etmiþtir.[410]
SEKÝZÝNCÝ BAB
GUSÜL
(Bu babta altý fasýl var)
BÝRÝNCÝ FASIL
CENABETTEN GUSÜL
*
ÝKÝNCÝ FASIL
HAYIZ VE NÝFASTAN GUSÜL
*
ÜÇÜNCÜ FASIL
CUMA VE BAYRAMLARDA GUSÜL
*
DÖRDÜNCÜ FASIL
ÖLÜLERÝ YIKAMA VE BU SEBEPLE GUSÜL
*
BEÞÝNCÝ FASIL
MÜSLÜMAN OLANIN GUSLÜ
*
ALTINCI FASIL
HAMAMLAR HAKKINDA
BÝRÝNCÝ FASIL
CENABETTEN GUSÜL
UMÛMÎ AÇIKLAMA
Gusl, yýkanmak ma´nâsýna gelen iðtisâl´in karþýlýðýdýr. Gasl yýkamak demektir. Gusl´ün (yýkanmanýn) hakikatý: "Suyun âzâlar üzerinden akmasý" diye tarif edilmiþtir. Âlimler, þerî guslün tamam olmasý için âzâlarýn "elle de ovulmasý gerekli midir?" diye ihtilaf etmiþ, ekseriyet, "Bu, vacib deðildir" demiþtir. Ýmam Mâlik ve el-Müzenî vacib olduðunu söylemiþtir. Ýbnu Battâl, bu hususta, yýkanmalarý sýrasýnda abdest uzuvlarýnýn üzerinden elin geçmesi gereðindeki icma ile ihticac etmiþ ve "Aralarýnda fark olmamasý sebebiyle, kýyas yoluyla, gusülde de bu vacib olur" demiþtir. Ancak, abdest için "elin suya batmasý yeterlidir" prensibi zikredilerek, böyle bir icmanýn olmadýðý dolayýsýyla Ýbnu Battâl´ýn yaptýðý kýyasýn da bâtýl olduðu belirtilmiþtir.
Dinimizde farz kýlýnan gusül cenabetten, hayýz ve nifas´tan temizlenmek için yapýlan gusüldür.[411]
ـ3733 ـ1ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه ]أنَّ رَسُولَ اللّهِ # قالَ: إذَا جَلَسَ بَيْنَ شُعَبِهَا ا‘رْبَعِ ثُمَّ جَهَدَهَا فقَدْ وَجَبَ الْغُسْلُ[.زاد في رواية: ]وَإنْ لَمْ يُنْزِلْ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي، وهذا لفظ الشيخين.وعند أبي داود، بَعْدَ قَولهِ ا‘رْبَعِ: ]فَألْزَقَ الخِتَانَ بِالْخِتَانِ فَقَدْ وَجَبَ الْغُسْلُ[ .
1. (3733)- Ebû Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Erkek, kadýnýn dört uzvu arasýna çöker ve kadýna mübâþeret ederse gusül vacib olur."
Bir rivayette de þu ziyade var: "...Ýnzal olmasa bile."
Ebû Dâvud´un rivayetinde dört uzvu kelimesinden sonra "..hitana (sünnet mahalli) hitaný kavuþturursa, gusül vacib olur" denmiþtir.[412]
ـ3734 ـ2ـ وفي رواية مالك، عن عائشة: ]إذَا جَاوَزَ الخِتَانُ الخِتَانَ فَقَدْ وَجَبَ
الْغُسْلُ فَعَلْتُهُ أنَا وَرسولُ اللّهِ # فَاغْتَسَلْنَا[. قيل »شُعَبُهَا ا‘ربعُ« رجها وشَفْرَاهَا، وقيل ساقاها ويداها.ومعنى »جَهدَها« باشرها .
2. (3734)- Ýmam Mâlik´in Hz. Âiþe´den kaydettiði bir rivayette: "Hitân, hitaný geçince gusül vacib olur, ben ve Resulullah böyle yaptýk ve yýkandýk" denmiþtir.[413]
AÇIKLAMA:
1- Bu hadis, inzal vâki olmasa da hitan denen sünnet mahallinin, yani erkek uzvunun uç kýsmýnýn kadýnýn uzvuna girmesiyle gusül gerektiðini belirtmektedir. Yani guslün vücubu için esas olan, inzâl deðil, sünnet mahallinin girmesidir.
Hitân, erkek uzvundaki kýsým için kullanýlan bir tabirdir. Kadýn için de kullanýlmasý, taðlib yoluyladýr. Anne ve babaya ebeveyn denmesi gibi.
2- Hadiste dört uzuv diye tercüme ettiðimiz Þu´abu´l-Erbaa tabiri geçer. Þu´ab þube´nin cem´idir. Dilmize girmiþ bir tabir olup, bir bütünün bir kýsmý, bir parçasý ma´nâsýna gelir.
Bu dört uzuvla ne kastedildiði hususunda âlimlerin yorumlarý muhteliftir:
* Ýki el, iki ayaktýr.
* Ýki ayak, iki uyluk (fahz)dýr.
* Ýki ayak, iki dudaktýr (þefr).
* Fercin dört bir yanýdýr.
* Ayaklar, bacaklardýr.
* Uyluklar ve dudaklardýr."
Bu tabirden maksad cimadýr, Resulullah kinaye ederek, sarahatten kaçýnmýþtýr" denmiþtir.
3- Keza mübâþeret diye tercüme ettiðimiz tabir, ameli ifade eder. Þârihler, bununla erkek uzvunun dahil edilmesinin kastedildiðini belirtirler. Þu halde þer´î cima, bu tavsif edilen þekille tahakkuk etmektedir.[414]
ـ3735 ـ3ـ وعن أبي سعيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رسولَ اللّهِ #: أرْسَلَ إلى رَجُلٍ مِنَ
ا‘نْصَارِ فَجَاءَ وَرَأسُهُ يَقْطُرُ. فقَالَ رَسولُ اللّه #: لَعَلَّنَا أعْجَلْنَاكَ؟ فقَالَ: نَعَمْ يَا رَسُولَ اللّهِ. قالَ: فإذَا أُعْجِلْتَ أوْ أقْحَطْتَ فَ غُسْلَ عَلَيْكَ وَعَلَيْكَ الْوُضُوءُ[. أخرجه الشيخان، وأبو داود، وهذا لفظ الشيخين.»ا“قحاطُ« عدم ا“نزال .
3. (3735)- Ebû Saîd (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ensâr´dan birine adam göndererek, yanýna çaðýrttý. Ensârî baþýndan sular damlaya damlaya geldi.
Aleyhissâlatu vesselam:
"Herhalde sana acele ettirdik?" buyurdu. Ensârî:
"Evet ey Allah´ýn resulü! deyince:
"Acele ettirilir ve inzal olmazsan gusletmen gerekmez. Sadece abdest gerekir" buyurdular."[415]
ـ3736 ـ4ـ وفي أخرى لمسلم: ]أنَّ النّبىَّ # قالَ: إنَّما المَاءُ مِنَ المَاءِ[ .
4. (3736)- Müslim´in bir diðer rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Suyu (yýkanmayý), su (meninin gelmesi) gerektirir" buyurdu" denmiþtir.[416]
ـ3737 ـ5ـ وللنسائى، عن أبي أيوب رَضِيَ اللّهُ عَنْه مرفوعاً: ]المَاءُ مِنَ المَاءِ[.
5. (3737)- Nesaî´nin Ebû Eyyub (radýyallahu anh)´den kaydettiði bir rivayette de Resulullah: "Su, sudan dolayýdýr" buyurmuþtur.[417]