Kütübü Sitte
Pages: 1
Temizlik Bahsi taharet 34 By: sumeyye Date: 02 Mayýs 2010, 12:42:06
AÇIKLAMA:



1- 3718-3723 numaralar arasýnda kaydedilen altý rivâyetin hepsi de Ammâr (radýyallahu anh)ýn teyemmüm yapmasý ile ilgilidir. Bu hâdise, kitaplarýmýzda az çok farklarla deðiþik vecihlerden rivayet edilmiþtir. Teysîr, bunlardan bir kýsmýný yukarýda gördüðümüz üzere nakletmektedir. Bu rivâyetlerden, özetle þu husûslarý tespit etmekteyiz:

1) Hz. Ammâr (radýyallahu anh), henüz vahiy gelmeden, susuz kaldýðý bir sefer sýrasýnda þahsî insiyatifi ile teyemmüme benzer bir tatbikatta bulanarak, bütün vucudunu topraða bulamýþtýr. Bu tatbikat da, hayvanlardan mülhem olduðu anlaþýlmaktadýr. Zirâ "Hayvanlarýn topraða bulanmalarý gibi. bulandým" demektedir. Durumu Resulullah´a anlatýnca Aleyhissalâtu vesselâm te´yid etmiþ, ancak bütün vücudu bulamadan nasýl teyemmüm edeceðini tarif etmiþtir.

2) Teyemmüm hususunda Ashab arasýnda bazý farklý anlamalar mevzubahis olmuþtur. Mesela Ebû Musa ile Ýbnu Mes´ud, Hz. Ömer´le Ammâr arasýnda farklý anlamalar olduðu anlaþýlmaktadýr.

* Hz. Ömer (radýyallahu anh)´in Ammâr´a: "Allah´tan kork!" demesini, þârihler Hz. Ömer´in anlatýlan hâdiseyi unutmasýna yorarlar. Ammâr Ýbnu Yâsir´in: "Dilersen bu hadisi kimseye söylemiyeyim" sözüyle þunu demek istediðini belirtirler: "Eðer sen, bu hâdiseyi anlatmamamdaki maslahatýn anlatmamdaki maslahattan fazla olacaðý kanaatinde isen, ben anlatmaktan vazgeçerim. Zîrâ, mâsiyet olmayan emirlerinde halifemize itaat vâcibtir. Bu sünneti teblið iþi ise hâsýl olmuþtur."

Hz. Ömer´in böyle bir yasak koymak istemediði, hatýrlayamamasýna raðmen, Ammâr´a güvenerek, sorumluluðu kendinde olmak kaydýyla, rivâyet etmeye izin verdiði anlaþýlmaktadýr. Zîrâ Hz. Ömer, rivayetin Ebû Dâvud´daki vechinde geldiði üzere te´kidli bir þekilde yemin vererek Ammâr´ý rivayette serbest býrakýr: "Asla (onu rivayetten yasaklamak istemem). Allah´a yemin olsun, sen sorumluluðu üzerine aldýkça biz de seni bu iþte yetkili kýlacaðýz."

Kaydedilen bu ibare kapalý olduðu için, bu ma´nâya biraz yorum katarak ulaþýlmýþtýr. Hadis üzerine Sindî´nin yorumu özde ayný ise de biraz daha açýktýr: "Yani "Seni, giriþmiþ bulunduðun, bildiðin hususlarda teblið ve fetva vazifesi ile yetkili (vâli) kýldýk." Sanki, Hz. Ömer, ilk baþta hatýrlayamadýðýný ve dolayýsýyla onunla fetva vermesini uygun bulmadýðýný söylemek istedi; ancak sonradan "Ey Ammâr bununla fetva vermekte serbestsin (sana itimadým var, iyice bilmediðin, hatýrlamadýðýn hususlarda cür´etkâr olmazsýn)" demiþtir." (Sindî´nin açýklamasý bitti.)

2- 3722 numaralý hadise göre, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) teyemmümü gösterirken, ellerini kollarýnýn yarýsýna kadar meshetmiþtir, müteakip (3723) numaralý hadise göre ise kollarý omuza kadar meshetmiþtir. Âlimler bu rivâyetleri Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan teyemmüm´ün nasýl yapýlacaðýný görmezden önce, Sahâbe´nin kendi kendilerine kýyas yoluyla yaptýklarý teyemmüm tatbikatý olarak yorumlamýþtýr. Yâni bu tarzlarý, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara emretmiþ olmaksýzýn onlar ilk baþta yapmýþlardýr. Sonradan Resulullah göstermiþ, Ashab da, aþaðýda açýklayacaðýmýz tarza uygun olarak tatbik etmiþlerdir. Ne var ki muhaddislerimiz, hadîsleri mensuhtur diye rivayetten vazgeçmeyip, hepsini olduðu þekilde rivâyet etmiþler ve eserlerine almýþlardýr. Bir babta hepsini görmek, þeriatýmýz için bir zenginlik, ülemâmýz için bir fazilettir. Bilhassa Sünen sahipleri, tek bir fakih tarafýndan bile amel edilen hadisleri, zýddiyet hadisleri olarak kaydedip zaafýna dikkat çekmiþtir.

Þunu da hatýrlatmada fayda var: Fýkhî bablarda, öncelikle en sahih, çoðunluk tarafýndan amel edilen hadisler kaydedilirken müteâkiben daha zayýf olan ve zýddiyet hadisi dediðimiz, zaafý sebebiyle amelde terkedilmiþ olan hadisler kaydedilir. Bu, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî´de görülen müþterek prensiptir. Ýstisnâî olarak Nesâî hazretleri, þayet varsa o babýn zayýf hadisini önce kaydedip, sonradan daha sahihlerini kaydederek, öncekinin zaafýný belirtir. Bu sözümüz "Nesâî´nin bablarda kaydettiði ilk hadisler zayýftýr" þeklinde anlaþýlmamalýdýr. Bu yanlýþlýða düþülmemesi için "þâyet varsa." dedik. Zira, her babta zayýf hadis olmasý gerekmez. Bu husûslarýn iltibas edilmemesi için Kütüb-i Sitte imamlarýnýn hadis alma ve kitaplarýný tanzim etmede takip ettikleri hususiyetler bir kere daha okunmalý ve kavranmalýdýr.

3- Teyemmüm Nasýl Yapýlýr?

Teyemmümle ilgili farklý rivayetleri ve gerekli açýklamalarý gördükten sonra, ilmihal kitaplarýnda açýklanan þekilde nasýl teyemmüm edeceðimizi belirtelim:

Teyemmüme baþlarken namaz için niyet edilerek besmele çekilir. Hanbelîler besmeleye "vacib" demiþtir.

Kollar sývanmýþ, parmaklar açýlmýþ olarak eller yeryüzü cinsinden temiz bir þeye (toprak, kum, alçý, mermer, madenî taþlar, kiremit, tuðla, yakut, zümrüt, mercan, kaya tuzu, çamurla sývanmýþ duvar) vurulur, ileri sürülüp geri çekilerek kaldýrýlýr.[392]

Kaldýrýnca, þayet ele yapýþmýþ iri toprak vs. parçalarý varsa, eller birbirine yanlarýyla vurularak bunlar çýrpýlýr ve dökülmesi saðlanýr. Sonra elin içi ile bütün yüz meshedilir. Yüzün meshi bir kere olur.

Sonra eller önceki þekilde ikinci sefer topraða vurulur ve eller çýrpýlarak yapýþan iri parçalar silkelendikten sonra sol elin baþ parmaðýný ayýrýp, diðer parmaklarýn iç kýsmý ile sað elin dýþ tarafý parmaklarýn en ucundan baþlamak sûretiyle dirseðe kadar meshederek çekmeli, sonra sol el daha dirsekte iken, sað kolun iç tarafýna yönelip, yine sol elin serçe parmaðý ile baþ parmaðýný halka edip baþ parmaðý da beraber olmak üzere, ayasý ile, sað elin dirseðinden itibaren iç tarafý bileðine kadar meshetmeli ve baþ parmaðýnýn üstüne mesheylemelidir. Tabii ki, bu esnada sað elin baþparmaðý içeriye doðru meyillendirilecektir, ta ki elin iç kýsmýna sol el deðmesin, ve parmaðýn dýþýna sol elin baþ parmaðý rahatça deðebilsin.

Sað elin meshi böylece bittikten sonra, ayný þekilde sað elin içiyle de sol el meshedilir.

Teyemmümde bu tertibe riâyet edilmeli, araya fâsýla girmemelidir.

Ayak ve baþa mesh gerekmez. Parmak aralarý hilâlellenir.

Abdesti bozan haller teyemmümü de bozar. Ayrýca, teyemmümü meþru kýlan hallerin kalkmasý da teyemmümü bozar.[393]



TEYEMMÜMÜ MEÞRU KILAN SEBEPLER ÞUNLARDIR:


1) Suyun bulunamamasý.

2) Suyu kullanmaya manî þer´i bir özrün bulunmasý:

* Su bir mil (yani dörtbin adým) uzakta ise yok farzedilir.

* Su olsa bile yýkandýðý taktirde hastalanacak veya hastalýðý artacak ise. Bunu tecrübesi veya hâzýk müslüman doktorun tavsiyesi ile bilebilir.

* Bazan su yakýndadýr, ancak almaya gittiði takdirde mal, can ve ýrzýna veya emânetinde olan þeye bir tehlike gelmesi ihtimâli vardýr. Bu durum da teyemmümü meþru kýlar.

* Bazan de abdest veya gusle yetecek suyumuz olsa bile miktarca azdýr, içmeye su sýkýntýsý çýkacaktýr. Böyle durumlarda da teyemmüm câizdir.

* Dinimiz, su kullandýðý takdirde geçen zaman sebebiyle bayram ve cenâze namazý kaçýrýlacaksa, bu durumda da teyemmümü tecviz etmiþtir. Cuma ve diðer namazlar gibi, bedeli veya kazasý olan namazlar için teyemmüme cevaz verilmemiþtir.

Teyemmüm, duruma göre hem abdest ve hem de gusül yerine geçen bir temizliktir.

Teyemmümle ilgili teferruat için ilmihal kitaplarýna bakýlmalýdýr.[394]



ـ3724 ـ11ـ وعن عمران بن حصين رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]رَأى رَسولُ اللّهِ # رَجًُ مُعْتَزًِ لَمْ يُصَلِّ مَعَ الْقَوْمِ. فقَالَ يَا فَُنُ: مَا مَنَعَكَ أنْ تُصَلِّى مَعَ الْقَوْمِ؟ فقَالَ يَا رَسُولَ اللّهِ أصَابَتْنى جَنَابَةٌ وََ مَاءَ. قالَ: عَلَيْكَ بِالصَّعِيدِ فَإنَّهُ يَكْفِيكَ[. أخرجه الشيخان والنسائي وهذا لفظهم .



11. (3724)- Ýmrân Ýbnu Husayn (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bir kenara çekilmiþ halkla birlikte namaz kýlmayan bir adam gördü.

"Ey fülan! Halkla birlikte niye namaz kýlmýyorsun?" diye sordu. Adam:

"Ey Allah´ýn Resulü, cenâbet oldum, su da yok" deyince:

"Topraðý kullan, o sana yeterlidir" buyurdular."[395]



ـ3725 ـ12ـ وعن أبي ذر رَضِيَ اللّهُ عَنْه ]أنَّ رسولَ اللّه # قال: إنَّ الصَّعِيدَ

الطَّيِّبَ وَضُوءُ المُسْلِمِ وَإنْ لَمْ يَجِدْ المَاءَ عَشْرَ سِنِينَ فَإذَا وَجَدَ المَاءَ فَلْيُمِسَّهُ بَشَرَتَهُ فإنَّ ذلِكَ خَيْرٌ[. أخرجه أصحاب السنن، وهذا لفظ الترمذي .



12. (3725)- Ebû Zerr (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "On yýl boyu su bulamasa da, temiz toprak müslümanýn abdest suyudur. Suyu bulunca, bedenini onunla meshlesin, zira bu daha hayýrlýdýr."[396]



AÇIKLAMA:



1- Hadisin vürud sebebiyle ilgili bir hadise var, Teysîr müellifi onu tayyetmiþ. Þu halde rivayetin aslý þöyle:[397] "Ebû Zerr Hazretleri anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ ýn yanýnda bir miktar zekat malý (koyun ve deve) toplanmýþtý. Bana: "Ey Ebû Zerr, bunlarý kýra götür otlat!" emrettiler. Ben Medine´ye üç mil mesafedeki Rebeze´ye gittim. (Yanýmda ailem de vardý.) Orada cünüb oldum. Ýçmeye yetecek kadar suyum vardý. Namazlarýmý yýkanmaksýzýn kýlýyordum. (Bu þekilde) beþ veya altý gün geçirdim. Sonra Medine´ye Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn yanýna döndüm.

"Bu, Ebû Zerr midir?" buyurdular, sükut ettim, cevap vermedim. Tekrar:

"Bu, anasýz kalasýca Ebû Zerr deðil mi?" buyurdular. Ben:

"Evet ey Allah´ýn Resulü, ancak helak oldum!" dedim.

"Niye helak oldun, sebep ne?" diye sordular.

"Ben (kýrda) suyu içmede kullandým. Beraberimde ailem de vardý. Cünüb oldum, yýkanmadan namaz kýldým" dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm benim için su emretti. Siyah bir câriye, büyükçe bir tas içerisinde su getirdi. Tas dolu deðildi, su, içerisinde çalkalanýyordu. Ben bir devenin gerisinde kuytulanýp yýkanarak Resulullah´a geldim.

"Ey Ebû Zerr, buyurdular, on yýl boyu su bulamasan bile, toprak temizdir. Suyu bulunca, vücudunu onunla meshet."

2- Âlimler, toprakla teyemmüm etmenin sefer hâline mahsus bir ruhsat olmadýðý hususunu bu rivayetten çýkarmýþlardýr. Kiþi, mukim bile olsa su bulunmadýðý takdirde, toprak temizlikte suyun yerine geçebilecek, on yýl boyunca dahi teyemmüm yapabilecektir. Resulullah, Ebû Zerr (radýyallahu anh)´in teyemmümsüz namaz kýlmasýný tecviz etmemiþtir.

3- Hadisten, ayrýca vaktin çýkmasýyla teyemmümün bozulmayacaðý, ayný teyemmüm birçok vakitlerin namazýnýn kýlýnabileceði hükmü çýkarýlmýþtýr.

4- Hadisin sonunda geçen "Suyu bulunca, bedenini onunla meshet" ibaresi "su ile yýka (yani su ile guslet, su ile abdest al)" demektir. Âlimler, bu ibareden: "Abdest ve teyemmüm beraberce caizdir" ma´nâsýnýn çýkarýlmamasý gerektiðine dikkat çekerler.[398]



ـ3726 ـ13ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما أنه قال، وقد سئل عن التيمم: ]إنَّ اللّهَ تَعالى قالَ في كِتَابِهِ حِينَ ذَكَر الْوُضُوءَ: فَاغْسِلُو وُجُوهَكُمْ وَأيْدِيكُمْ إلى المَرافِقِ. وَقَالَ في التَّيَمُّمِ: فَامْسَحُوا بِوَجُوهِكُمْ وَأيْدِيكُمْ. وَقالَ: وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُوا أيْدِيَهُمَا، وَكانَ السُّنَّةُ في الْقَطْعِ الْكَفَّيْنِ: إنَّمَا هُوَ الْوَجْهُ وَالْكَفَّيْنِ، يَعْنِى التَّيَمُّمِ[. أخرجه الترمذي .



13. (3726)- Ýbnu Abbâs (radýyallahu anhümâ)´a teyemmümden sorulmuþtu. Dedi ki:

"Allah Teâlâ Hazretleri, Kitab-ý Mübîn´de, abdesti zikrederken þöyle buyurmuþtur:

"Yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yýkayýn." Teyemmüm hakkýnda da þöyle buyurdu: "Yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin" (Yine âyet-i kerîme´de Cenâb-ý Hakk) þöyle buyurdular: "Erkek ve kadýn hýrsýzýn elini kesin." Hýrsýzýn elini kesmede sünnet (bilekten itibaren) avuç kýsmý kesmektir (bilek- dirsek arasý kesilmez), öyleyse, teyemmüm yapýlacak kýsým yüz ve ( bileðe kadar) ellerdir.[399]




radyobeyan