Kütübü Sitte
Pages: 1
Temizlik Bahsi taharet 29 By: sumeyye Date: 02 Mayýs 2010, 12:38:26
ALTINCI BAB

MEST ÜZERÝNE MESH ETMEK


UMÛMÎ AÇIKLAMA


Mesh, Arapçada elle deðmek, elle temas etmek ma´nâsýna gelir. Dinimiz bir kolaylýk olmak üzere abdest alýrken, mukimlere 24 saat, misafirlere üç gün üç gece olmak üzere, mest üzerinden meshetmeye ve mestleri çýkararak ayaklarý yýkama zahmetine girmemeye ruhsat tanýmýþtýr. Tanýnan bu ruhsat sadece mest için deðil, onun yerine geçebilecek çizme, potin, bot gibi ayaklarý topuklara kadar örten her çeþit ayakkabýlarý ve hatta kendileriyle üç mil kadar yürünebilecek derecede kuvvetli, kalýn çoraplar ve konçlu aba terlikler içindir.

Sünnete uygun mesh þöyle yapýlýr: Mestin üzerine ayaðýn parmaklarý ucundan aþýk kemiklerini aþmak üzere inciklere doðru, açýk vaziyetteki el parmaklarý sürülür. Sað ayak sað elle, sol ayak sol elle meshedilir. Bu maksadla eller, temiz su ile ýslatýlmýþ olmalýdýr. Topuklarý örtmeyen mestlere mesh yapýlmaz. Mestlerden birinde, topuktan aþaðý kýsýmda ayak parmaklarýndan küçüðü ile üç parmak büyüklüðünde yýrtýk, sökük ve delik varsa mesh câiz olmaz. Ýki ayaktaki bu yýrtýklar cemedilmez, birindeki yýrtýklar cemedilir. Mestler baðsýz olarak ayakta duracak derecede kalýn olmalý, dýþarýdan suyu hemen emmemelidir. Meshin yapýlabilmesi için, ayaðýn ön kýsmýnda en az üç küçük el parmaðý kadar bir kýsým olmalýdýr. Ayaðýn birini yýkayýp diðerini meshetmek câiz olmaz.[343]



ـ3692 ـ1ـ عن المغيرة بن شعبة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كُنْتُ مَعَ النَّبىِّ # فقَالَ: يَا مُغِيرَةُ خَذِ ا“دَاوَةَ؟ فَأخَذْتُهَا. فَانْطَلَقَ رسولُ اللّهِ # حَتّى تَوَارَى عَنِّى فَقَضَى حَاجَتَهُ، وَعَلَيْهِ جُبَّةٌ شَامِيَّةٌ، فَذَهَبَ لِيُخْرِجَ يَدَهُ مِنْ كُمِّهَا فَضَاقَتْ. فَأخْرَجَ يَدَهُ مِنْ أسْفَلِهَا فَصبَبْتُ عَلَيْهِ فَتَوَضّأ وُضُوءَهُ لِلصََّةِ وَمَسَحَ عَلى خُفَّيْهِ، ثُمَّ صَلّى[. أخرجه الستة .



1. (3692)- Muðire Ýbnu Þu´be (radýyallahu anh) anlatýyor: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´la beraberdim. Bana:

"Ey Muðire, su kabýný al!" emretti. Ben de onu aldým. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) [la tenhaya gittik. O] benim gözümden kayboldu, kazayý hâcet yaptý, (geri döndü). Üzerinde Þâmî bir cübbe vardý. (Abdest almak için hazýrlýk yaptý. Cübbesinin yenlerini çemreyip) kollarýný çýkarmaya çalýþtý. Ancak (yenler) dardý. Ellerini (yenlerin uç kýsmýndan geri çýkarýp cübbeyi sýrtýna koyup kollarýný) alttan çýkardý. Ben su döktüm, namaz için abdest aldý. Mestleri üzerine meshetti, sonra namaz kýldý."[344]



ـ3693 ـ2ـ وفي أخرى قال:]فَأهْوَيْتُ ‘نْزِعَ خُفَّيْهِ. فقَالَ: دَعْهُمَا فإنِّى أدْخَلْتُهُمَا طَاهِرِتَيْنِ فَمَسَحَ عَلَيْهَا[. هذا لفظ الشيخين .



2. (3693)- Bir diðer rivayette: "Mestlerini çýkarmada yardýmcý olmak için eðildim. Bana:

"Býrak onlarý, zira ben, abdestli olarak mestlerimi giyindim" buyurdu ve üzerlerine meshetti." Bu Sahiheyn´in lafzýdýr.[345]



ـ3694 ـ3ـ ولمسلم رحمه اللّه في أخرى: ]أنَّ النبىَّ # مَسَحَ عَلى الخُفَّيْنِ وَمُقَدَّمِ رَأسِهِ وَعلى عِمَامَتِهِ[ .



3. (3694)- "Müslim merhumun bir diðer rivayetinde: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) mestleri, baþýnýn ön kýsmý (alný) ve sarýðý üzerine meshetti" denilmiþtir.[346]



ـ3695 ـ4ـ و‘بي داود في أخرى: ]أنَّ النّبىَّ # مسَحَ عَلى الخُفَّيْنِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللّهِ: نَسِيتَ؟ فقَالَ: بَلْ أنْتَ نُسِّيتَ، بِهذَا أمَرنِى رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ[ .



4. (3695)- Ebû Dâvud´un bir diðer rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) mestleri üzerine meshetmiþti; ben:

"Ey Allah´ýn Resulü! yoksa unuttunuz mu?" dedim.

"Bilakis, dedi, belki sana unutturuldu. Aziz ve celil olan Rabbim, bana böyle emretti."[347]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadis mest üzerine meshetmenin caiz olduðunu belirtmektedir. Ýbnu´l-Mübârek: "Mest üzerine meshetmenin cevazý hususunda Ashabta bir ihtilaf yoktur, zira kimden bu hususta menfi bir haber gelmiþse, ayný zattan müsbet bir haber de sâbit olmuþtur" der. Ýbnu Abdilberr de: "Mâlik dýþýnda selef fakihlerinin hiçbirinden bu cevazý inkâr eden rivayet gelmemiþtir" der ve ilave eder: "Mâlik´in de te´yid ettiðine dair sarih rivayet vardýr." Þâfiî, Ümm´de Mâlikîlerin meshin cevazýný inkâr ettiklerine iþaret ederse de bugün Mâlikîlerde iki görüþ vardýr:

1) Mutlak olarak caizdir

2) Mukime deðil, müsâfirîne caizdir.

2- Ýbnu´l-Münzir, ülemânýn mest üzerine meshetmek mi, yoksa mestleri çýkarýp yýkamak mý, hangisi efdal? ihtilafýna düþtüklerini belirtir. Ona göre Hâricîlerin ve Râfizîlerin ta´ný sebebiyle meshin efdal olacaðýný söyleyen olmuþtur. Kâide þudur: "Muhaliflerin ta´n ettiði sünnetlerin ihyasý, terkinden efdaldir."

Nevevî der ki: "Birçok sahabî, sünneti küçük görme sebebiyle olmamak kaydýyla, meshi terkedip, ayaklarý yýkamak efdal" demiþtir. Nitekim ayný þeyi sefer sýrasýnda namazý kasretmenin, tamamlamaya efdaliyeti hakkýnda da söylemiþlerdir. Bir kýsým huffâz, mest üzerine meshin tevâtürle sâbit olduðunu söylemiþtir. Hasan Basrî bunun yetmiþ sahâbî tarafýndan rivayet edildiðini belirtir.

3- Nevevî, mesh´in seferde ve hazerde, bir ihtiyaca mebni olsun olmasýn, hatta evinde kalan kadýna, yürüyemeyen sakata bile caiz olduðu hususunda icma edildiðini belirtir. Sadece Ýmam Mâlik´ten farklý görüþler rivayet edildiðine dikkat çektikten sonra: "Onun mezhebinde de meþhur görüþ, diðer mezheplerde olduðu gibidir" der.

4- Hadis, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn abdest bozmak üzere tenhaya gittiðini, beraberinde abdest suyu taþýdýðýný, abdest bozduktan sonra hemen abdest alýp, namaz kýldýðýný gösteriyor. Bu namaz farz namazlardan biri olmayýp, abdest alýnca kýlýnmasýný sünnet kýlýp tavsiye etti iki rekatlik abdest namazý olmalýdýr.

5- Abdest alýrken cübbenin kolu, darlýðý sebebiyle yukarýya doðru çemrenememiþ, bu sebeple koldan tamamen çýkarýlýp cübbe omuzda býrakýlýp, kollar cübbenin altýndan çýkarýlmýþtýr. Bu cübbenin önünün kapalý olduðu anlaþýlmaktadýr. Bu hal ihtiyaç durumunda caiz ise de cemaat arasýnda caiz olmayacaðý, böylesi bir giyinmenin meþru sayýlmayacaðý açýktýr.

6- 3693 numaralý rivayette geçen ibare bazý farklý anlamlara imkan tanýmýþtýr. Þöyle ki: Resulullah´ýn: "Ben mestlerimi abdestli olarak giydim" ibaresini Þâfiîler: "Abdest tamamlandýktan sonra giydim" þeklinde anlayarak, abdest tamamlanmadan giyilen mestlere mesh edilemeyeceði hükmünü çýkarmýþlardýr. Yani, bir insan abdest alýrken ayaðýndan yýkamaya baþlasa, ayaðýnýn birini yýkayýp kurulasa ve hemen mestini giyse, diðerini de yýkayýp giyinse, sonra diðer uzuvlarýný yýkasa veya normal sýrayla yýkayarak ayaklarýna gelse, ayaklarýndan birini yýkar yýkamaz mestini giyse, sonra diðerini yýkasa ve mestini giyse, bu abdesti bozulunca, o mestlerin üzerine meshedemez, çünkü mestlerini tam temizlik üzere giymemiþtir. Zira ayaðýn biri yýkanmýþ, ama diðeri yýkanmadýðý için tam temiz sayýlmaz, tam temiz sayýlmadan mestini giymiþ olmaktadýr. Tam temiz sayýlmasý için abdest iþi tamamen bitmiþ olacak. Ýþte bu durumda giyilen mest Þâfiîlere göre meshetmek için elveriþlidir. Bu meselede Mâlikiler, Hanbelîler ve Ýshak Ýbnu Râhûye ve Þâfiî hazretleri gibi hükmetmiþlerdir.

Hanefîler bu anlayýþta deðildir. Abdest tamamlanmadan mest giyilmiþ olsa dahi o mest üzerine meshedilebilir; yeterki, mesti giymezden önce ayak yýkanmýþ olsun. Süfyân Sevrî, Yahya Ýbnu Âdem, Müzenî, Ebû Sevr, Dâvud-u Zâhirî de Ebû Hanîfe gibi hükmederler. Abdest kemalini bulmadan mest giyilebilir.

7- Sadedinde olduðumuz hadisin 3694 numaralý vechinde mest ve sarýk üzerine mesh meselesi mevzubahistir. Ülemâ arasýnda bu, ihtilaflý bir konudur. Þöyle ki:

* Ahmed Ýbnu Hanbel´e göre yalnýz sarýk üzerine mesh caizdir, ancak sarýk abdestli iken sarýlmýþ olmalýdýr. Hz. Ebû Bekr, Ebû Ümâme, Sa´d Ýbnu Mâlik, Ebû´d-Derdâ, Ömer Ýbnu Abdilaziz, Hasan Basrî, Katâde, Evzâî, Mekhul hazeratýnýn sarýk üzerine meshettikleri rivayet edilir.

* Bunu bir kýsým âlimler caiz görmezler ve "Baþlarýnýza meshedin" (Mâide 6) âyetiyle istidlâl ederler. Bu anlayýþa göre sarýk üzerine yapýlan mesh, baþa mesh sayýlmaz. Âlimler teyemmüm sýrasýnda yüzün üzerindeki örtüye yapýlacak meshi teyemmüm için yeterli görmezler, yüze meshetmek gerekir diye hükmederler. Baþa yapýlacak meshi de buna benzetirler. Bu görüþü müdâfaa eden Hattâbî: "Allah baþa meshetmeyi farz kýldý, sarýk üzerine meshi bildiren hadis ise te´vile muhtaçtýr. Öyleyse, yakînen bilinen bir husus býrakýlýp ihtimalle amel edilmez"der. Urve, Ýbrahim Nehâî, Þâbi, Kasým Ýbnu Muhammed, Ýmam Mâlik, Ýmam Þâfiî, Ebû Hanîfe rahimehümullah sarýk üzerine meshi caiz görmezler.

Sarýk üzerine meshi caiz görenler iki þart koþarlar:

1) Sarýk üst çenenin altýna kadar inmelidir, büyük veya küçük olmasýnýn farký yoktur.

2) Sarýk bütün baþý kaplamalýdýr, bundan sadece adete göre, açýlmasý icabeden kulaklar ve baþýn ön kýsmý müstesnadýr. Sarýk üzerine meshederken baþýn açýk kýsýmlarýný meshetmek müstehaptýr. Ýbnu´l-Münzir: Kalansüve denen külah üzerine meshetmeyi kimsenin tecviz etmediðini, sadece Hz. Enes´ten kalansüve üzerine meshte bulunduðu, rivayetlerde geldiðini belirtir.

8- "Baþýnýn ön kýsmýna (alnýna) ve sarýðýnýn üzerine meshetti" ifadesi hakkýnda Nevevî þu açýklamayý yapar: "Bu hadis, baþýn tamamýna deðil, bir kýsmýna meshetmek yeterlidir" diyen âlimlerimizin delillerindendir. Zira, eðer baþýn tamamýna meshetmek farz olsaydý, Resûlullah bu miktarla yetinmezdi çünkü bir uzuvda hem aslý, hem bedeli meshetmek câiz deðildir. Nitekim ayaðýn birinin üzerindeki meste meshedip, diðerini yýkamak caiz deðildir. Baþa meshi sarýðýn üzerinden tamamlamak Ýmam Þâfiî ve bir grup âlime göre müstehabtýr. Bu, temizliðin bütün baþa sirayeti için yapýlýr. Sarýk üzerine de mesh için sarýðýn abdestli giyilmesi, giyilmemesi diye bir þart yoktur. Sadece sarýða meshedip baþa hiç dokunmamak bizim mezhebimize göre caiz deðildir. Mâlik, Ebû Hanîfe ve ekseri ülemânýn görüþü de budur. Sadece Ahmed Ýbnu Hanbel yalnýzca sarýk üzerine meshi yeterli görmüþtür. Seleften bir cemaat de bu hususta ona muvafakat etmiþtir." Nitekim onlarýn ismini yukarýda kaydettik.

Kadýnlarýn baþörtüsü üzerine mesh caiz mi deðil mi, bu hususta da ihtilaf edilmiþtir. Bir görüþe göre caiz, diðerine göre deðildir. Baþý korumak üzere sarýlan þey üzerine mesh caiz görülmemiþ, "çýkarýlmasý zor deðildir" denmiþtir.

9- Sadedinde olduðumuz hadislerden 3695 numaralý rivayette Muðîre Ýbnu Þu´be´nin "ayaðýnýzý yýkamayý gâliba unuttunuz?" sözü üzerine Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn: "...Belki sen unuttun.." ifadesinde kastedilen unutma nedir? Âlimler birkaç ihtimal üzerinde durur:

* Resulullah: "Sen, mest üzerine meshetme cevazýný unuttun galiba!" demek istemiþ olabilir.

* Veya: "Sen benim Þârî olduðumu unuttun ve bana unutma nisbet ettin" demek istemiþtir. Bu mânada Resûlullah´ýn unutmasýnýn câiz olmayacaðý ifade edilmiþ olmaktadýr.

* Veya: "Sen hiçbir ihtimale yer vermeden kesin bir üslubla bana unutma nisbet ettin. Halbuki bunu bana Rabbim vahiyle emretti..." demek istemiþtir.[348]



ـ3696 ـ5ـ وعن بل رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنّ رسولَ اللّهِ # مَسَحَ الخُفَّيْنِ وَالخِمَارَ[. أخرجه الخمسة إ البخارى .



5. (3696)- Hz. Bilâl (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) mestleri ve örtüsü üzerine meshetti."[349]



ـ3697 ـ6ـ وفي أخرى ‘بي داود: ]كَانَ # يَخْرُجُ لِحَاجَتِهِ فَآتِيهِ بِالْمَاءِ فَيَتَوَضّأ وَيَمْسَحُ عَلى عِمَامَتِهِ وَمُوقَيْهِ[ .



6. (3697)- Ebû Dâvud´un rivayetinde þöyle denmiþtir: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ihtiyacý için (araziye) çýkardý. Ben de O´na su taþýrdým. (Kazayý hâcet yapýnca) abdest alýrdý. Bu sýrada sarýðý ve "bot" larý üzerine meshederdi."[350]



radyobeyan