Temizlik Bahsi taharet 23 By: sumeyye Date: 02 Mayýs 2010, 12:34:07
AÇIKLAMA:
1- Bu hadiste Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), abdest alýrken vesveseye yer vermemek gerektiðini ders vermektedir. Abdest sýrasýnda bir çok kimsede görülen bir vesvese hâline dikkat çekilmektedir. Nitekim bâzý insanlar abdeste baþlar fakat bitiremez, uzuvlarý yeterince yýkamadýðý, hatta yýkamaktan unuttuðu, bazý yerleri kuru býraktýðý, üç kere deðil de iki veya bir kere yýkadýðý vehimlerine düþer. Ezanla abdest almaya baþladýðý halde farzýn son rek´atine yetiþir veya hiç cemaate yetiþemez. Bilhassa kýþ þartlarýnda uzuvlarýn günde beþ kere uzun müddet su ile muamele görmesinden hâsýl olan bazý çatlamalar, kanamalar, hastalýklar da araya girer. Bunlarý sýkça çevremizde görürüz. Bu çeþit müvesvislere "Mikroptan korunmak" gibi bir baþka ad altýnda namazlaniyazla ilgisi olmayan çevrelerde bile sýkça rastlanmaktadýr.
Þu halde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu beþerî zaafa, su þeytaný el-Velehân´ýn vesvesesi ismini vererek dikkat çekmektedir. Velehân, "aklýn gitmesi, duyulan vecd sebebiyle mütehayyir ve þaþkýn kalmak" ma´nâsýna gelen bir masdardýr. Ancak, Arapçada masdar isim olarak kullanýlabilir. Masdardan yapýlan isim mübâlaða ifade eder. Bu durumda Velehân "çokça vesvese veren", "aklý çelen", "þaþkýnlaþtýran" ma´ nâsýna gelir. "Abdest þeytaný"nýn el-Velehân diye isimlendirilmesi, abdest sýrasýnda onun ciddi bir þekilde vesvese vermesinden ileri gelir. Bu sýrada nasýl bir vesvese verdiðini yukarýda açýkladýk.
2- Ulemâ, bu hadisin abdest sýrasýnda suyu isrâf etmenin yasaklandýðýna delil olduðunu belirtir.
Ýslam fukahâsý, nehir kenarýnda bile olsa abdest alýrken su israfýnýn nehyedildiði hususunda icmâ etmiþtir.[271]
ABDESTTE SU ÝSRAFININ YASAK OLMASINDAKÝ MA´NÂ
Asýrlarýn verdiði ülfetle ehemmiyeti ve gerçek ma´nâsý zihin ve amellerimizden çýkmýþ bulunan dinimizin mühim müesseselerinden biri, abdest alýrken suyu isrâf etme yasaðýdýr. Bu yasaðýn ruhunda, her çeþit isrâfýn yasaklanmasý, tâbiatýn korunmasý, sevilmesi, sayýlmasý gibi günümüz insanlýðýnýn, bâhusus çevrecilerin ýsrarla üzerinde durduðu meseleler mündemiçtir. Asrî önemine binaen, bu yasakla ilgili bir yorumumuzu buraya aynen kaydetmede fayda mülâhaza ediyoruz:
"Atalarýmýz hayat için ehemmiyetine raðmen bol ve bedâvalýðýna telmihan suyu bolluk ve kolaylýk sembolü yapmýþlar; "Su gibi devlet bulasýn" sözü, "su kadar kýymetli olan nimetlere, suyun elde edilmesindeki kolaylýk ve bollukla ulaþasýn" demektir.
Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm) sudan pahalý olan eþyada yapýlacak israfýn fenalýðýný ifade için, bu pek ucuz olan suda yapýlacak israfýn kötülüðünü belirtmede ýsrar etmiþtir: "Abdest alýrken az su kullanýlmalýdýr, fazlasý israftýr, mekruhtur yani yasaktýr."
Bu yasak, kanaatimizce, tabiatýn israftan korunmasý mes´elesinde Ýslâm´ýn sunduðu en vurucu, en ikna edici örnektir. Çünkü abdest sýrasýnda su israfýnýn mekruh kýlýnmasý, suyun az olmasý, çölde veya yolda bulunulmasý gibi yasaðý "makul kýlýcý" bir þarta baðlanmamýþtýr. Suyun çok bol bulunduðu hallerde de israf mekruhtur. Þöyle ki: "Bir rivayette belirtildiðine göre, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), kendisine abdest hususunda soru soran bir bedeviye, uzuvlarýný üçer def´a yýkamak suretiyle abdest almayý fiilen gösterdikten sonra, ilâve eder: "Abdest böyle alýnýr, kim buna ilâvede bulunursa kötü yapmýþ, haddi aþmýþ ve zulmetmiþ olur." Hadiste geçen "zulmetmiþ olur" tabiri düþündürücüdür. Þârihlerimizin, "sevabtan mahrum býrakmakla nefsine zulmetmiþtir" þeklindeki tavzihleri, tâbirden bizim: "Yersiz kullandýðý için eþyaya zulmetmiþtir, emânete ihânet ettiði için Mâlik-i Hakîki´ye karþý zulmetmiþtir" ma´nâ ve hükümlerini de çýkarmamýza mâni deðildir.
Þu hadis bu hususta daha sarihtir: "Sa´d abdest alýrken Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) çýkageldi. Onun çok su kullanarak abdest aldýðýný görünce: "Bu israf da ne?" diye müdâhale etti. Sa´d´ýn: "Abdestte israf olur mu?" diye sormasý üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) þu açýklamayý yaptý: "Evet, akmakta olan bir nehir kenarýnda olsanýz da!"
Yasaðýn Tahlîli: Abdestle ilgili olarak gelen israf yasaðýnýn ciddiyet ve þümûlünü iyice kavramak için mes´ele üzerine þu tahlili yürütebiliriz:
1- Þurasý muhakkak ki, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) her dinî mes´elede olduðu gibi, burada da ciddi ve mühim bir yasaðý beyân etmektedir.
2- Yasak, kazanýlmasý için emek ve zahmet gerektirmeyen, para harcanmayan yâni sýrf bedâva olan bir nesne mevzubahis edilerek ifade edilmiþtir. Nehirde akan su...
3- Burada israf edilen su, tabiata hiç bir eksiklik getirmiyor, kirlenme ilâve etmiyor, dengeye te´sir etmiyor.
4- Canlýlara zarar vermiyor.
5- Ýsrafa sebeb olan fiil, aslýnda farz bir fiildir, keyfî bir iþ deðildir: Namaz için gerekli olan temizlik...
Görünüþe göre, esas maksada bir noksanlýk deðil, mükemmellik katacak mâhiyettedir: Abdest uzuvlarýnýn çokça yýkanmasý, temizliði artýrýcý olabilir, eksiltici deðil.
Þimdi düþünelim: Sayýlan bu beþ hafifletici þarta raðmen, abdest sýrasýnda nehir suyunun fazla kullanýlmasý kesin bir mekruh, nebevî bir yasak olursa, bu þartlara uymayan bir iþteki israf ne derece bir yasak olur? Yani iþlenen bir israf:
* Elde edilmesi zahmet, masraf veya en azýndan "zaman kaybý" gerektiren bir eþya da olsa;
* Tabiata eksilme, kirlenme getirse, dengeye te´sir etse;
* Canlýlara zarar verse;
* Ma´nâsýz, keyfî, zevkî bir maksadla yapýlsa;
* Esas maksada ters düþse.
Yiyecek, giyecek ve diðer günlük istihlâk maddelerinde yapýlan israflar gibi.
Kýrda gezerken gereksiz yere koparýlan bir çiçek, kýrýlan bir aðaç dalý bile, fazla kullanýlan abdest suyu hakkýnda beyân edilen yasaða kýyasla daha büyük bir cinayet olur.
Bu mukayese ile gittiðimiz takdirde odun, kömür, elektrik, benzin, kâðýt, kalem gibi masraf ve emek gerektiren, dünyanýn tabiî servetine eksilme getiren, istihlâký tabiatýn kirlenmesine sebeb olan, insanlara zarar veren maddelerde düþülen israflarýn dinî açýdan deðeri daha iyi anlaþýlýr.
Nehirde akan suyun abdest sýrasýnda israf edilmesinin yasaklýðý vicdanda yer etmiþ bulunan bir mü´minin, baþka çeþit israflar karþýsýnda ruhunun derinliklerinde nasýl titremeler hissedeceði açýktýr.
Þu halde, tabiatýn makul bir istimali ve israfla heder edilmekten korunmasý da, herþeyden önce vicdanlarýn iman ile doyurularak, sünnetinde en güzel örnekler bulunan sevgili Peygamberimize intisab ettirilmesine baðlýdýr.
Netice olarak þunu söylemek isteriz: Abdestle ilgili olarak Peygamberimiz Hz. Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn ve tek baþýna alýndýðý takdirde tam anlaþýlamayan bu yasaðýn mühim gayelerinden biri de, her gün mübâþeret ettiðimiz eþyalarý, baþka bir ifade ile, bize emânet edilmiþ bulunan tabiatý kullanýrken ölçülü olmayý, günde beþ kere mü´min vicdanlara hatýrlatma ve iktisadlý olmayý, fiillerine perçinlemektir.
Beþ kere abdest, beþ kere tabiata saygý ve iktisad dersidir.[272]
SA´, MÜDD, RITL:
Bu ölçü birimlerinin mahiyeti hakkýnda Tecrid-i Sarih mütercimi merhum Ahmed Naim Bey´in bir tahkihini aynen kaydediyoruz:
SA´: Beþ rýtl-ý Baðdâdî ile bir sülüs rýtl 1/3 istiâb eden kaba denir. Bir müdd de bir sâýn dörtte biri miktarýdýr. Bu þâfiîlerden Nevevî´nin verdiði hesaptýr. Ancak bu ölçek pek ihtilaflý olduðundan ihtilâflarýn derecesini anlamak isteyenler Kamus Tercemesinden müdd, sâ, mekkûk, rýtl kelimelerine mürâcaat edebilirler. Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz hazretlerinin muhtelif miktarlarda su ile abdest alýp iðtisal buyurduklarýna dair diðer pek çok rivayetler de vardýr. Buradaki miktarlar orta yapýlý bir kimsenin yýkanacak âzâsý üzerinden akacak suyun en az miktarýný gösterir. Bedenin âzâsý üzerinden su akýttýktan sonra bu miktardan da az su ile hades giderilebilir. Ýsraf dedirtmeyecek ziyadesiyle de caizdir. Medine-i Münevvere´de kullanýlan müdd -ki fukahâ arasýnda "Müdd-ü Nebevî" namýyla maruftur- 1. 1/3 rýtl miktarý alan bir hacim ölçüsüdür. Dört müdd, bir sâ´dýr. Ancak müdd ile sâ´ýn miktarlarýný anlamak, mikyâs tutulan rýtlýn ne miktar olduðunu bilmeye baðlýdýr. Rýtlýn ise Baðdâdîsi, Þâmîsi vardýr. Yani birinin küsûru Ýran, diðerininki Roma ölçüleri olup hesap edilince takribi bir miktar gösteren iki ölçektir. Rýtl-ý Baðdâdî (130), daha doðrusu Ýmam Nevevî´nin tahkikine göre 128. 4/7 dirhemdir. Esahh olan, ikinci takdiri se de kesirli olduðundan buna 1. 3/7 dirhem; diðer tabirle bir miskâl katarak kesirsiz (130) dirhem itibâr edilmiþtir, deniliyor.
1. 1/3 rýtl olan bir Müdd-ü Nebevî bu hesaba göre 171. 3/7 veya (130) dirhem hesabýna göre 173. 1/3 dirhem eder ki en doðru hesap ve takdire göre bir dirhem (3.0898) gram ettiðinden bu miktar su 0,530 yâni yarým litreden biraz ziyadece bir þey tutar. Bu miktar bugün sucularýn kullandýklarý su bardaklarýndan üçünün aldýðý sudan azdýr. Bu imam Þâfiî ile Hicaz fukahasýnýn takdîri olup Ebû Hanîfe ile Irak fukahasýna göre ise bir müdd, iki rýtl olduðundan abdest suyunun miktarý (1,06) litre eder ki, beþ kadehten biraz ziyadecedir.
Rýtl-ý Þâmî: Kâmus Tercümesi´nin rýtl maddesinde beyân edildiðine göre (12) okiyye ve her okiyye (40) dirhem olduðundan bu hesaba göre (480) ve bir müdd (620) dirhem olmak lazým gelirse de yine Kâmus´un mekkûk maddesinde tafsil edildiðine göre bir okiyye 1. 2/3 istâr,bir istâr 4. 1/2 miskal, bir miskâl de 1. 3/7 dirhem olduðundan bir rýtl -yine Ýmam Nevevî´nin bildirdiði üzere- 128. 4/7 ve bir müdd 171. 3/7 dirhem olmuþ olur. Bu hesaba göre okiyye Kamus müterciminin rýtl maddesinde dediði gibi kýrk dirhem deðil, Hicazlýlarýn takdirine göre 10. 5/7 ve Iraklýlarýn takdirine göre 21. 3/7 dirhem olmuþ olur. Meðer ki o maddede dirhem nâmiyle gösterdiði baþka ölçü ola.
Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz hazretlerinin -buradaki rivayete nazaran- abdest suyu iþte bu kadar az miktardadýr. Gusül için kullandýklarý su da -bu rivayete nazaran- dörtten beþ müdd kadardýr ki, o da 685. 5/7 ve 857. 1/7 dirhem eder ki aþaðý yukarý (2,120)´den (2,650) litreye kadar eder. Irak fukahasýnýn müddü iki rýtl itibar ettiklerine göre ise bu miktar takriben (4,24)´den (5,3) litreye kadardýr.[273]
ABDESTÝN SEKÝZÝNCÝ SÜNNETÝ
MENDÝL
ـ3646 ـ1ـ عن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كانَ لِرَسُولِ اللّهِ # خِرْقَةٌ يُنَشِّفُ بِهَا بَعْدَ الْوُضُوءِ[. أخرجه الترمذي .
1. (3646)- Hz. Âiþe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn abdest aldýktan sonra kurulandýðý bir bezi vardý."[274]
ـ3647 ـ2ـ وعن معاذ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]رَأيْتُ رَسُولَ اللّهِ # إذَا تَوَضّأ مَسَحَ وَجْهَهُ بِطَرَفِ ثَوْبِهِ[. أخرجه الترمذي .
2. (3647)- Hz. Mu´âz (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý gördüm, abdest alýnca elbisesinin bir kenarýyla yüzünü siliyordu."[275]
AÇIKLAMA:
Bu rivayetler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn abdest aldýktan sonra yüzünü ve kollarýný kurutmak üzere mendil (havlu, bez vs.) kullandýðýný ifade eder. Ancak Tirmizî, bu babta gelen hadislerin hep zayýf olduðunu söyler ve: "Bu babta Resûlullah´tan hiçbir sahih rivayet gelmedi" der.
Yine Tirmizî´nin bildirdiðine göre, Ashab ve daha sonra gelenlerden bir kýsým ilim ehli abdestten sonra kurulanmak için mendil vs. kullanmaya cevaz verirken, diðer bir kýsmý ise hiç tecviz etmemiþtir. Tecviz etmeyenler, kýyamet günü, abdest suyunun tartýlacaðýný kabul ederler. Zührî "Mendil mekruh addedilmiþtir, çünkü abdest suyu (Kýyamet günü) tartýlacaktýr" demiþtir. Bu düþünceye göre, abdest suyu tartýlacaðýna göre onu silerek izâle etmek mekruhtur.
Abdestten sonra kurulanma meselesinin hükmü, görüldüðü þekilde ihtilaflý ise de umumiyetle kurulanmanýn cevazýna hükmedilmiþtir.[276]
ABDESTÝN DOKUZUNCU SÜNNETÝ:
DUA VE BESMELE
ـ3648 ـ1ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال َرَسولُ اللّه #: َ صََةَ لِمَنْ َ وُضُوءَ لَهُ، وََ وُضُوءَ لِمَنْ لَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللّهِ عَلَيْهِ[. أخرجه أبو داود .
1. (3648)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular: "Abdesti olmayanýn namazý yoktur. Üzerine Allah´ýn ismini zikretmeyen kimsenin abdesti de abdest deðildir."[277]
ـ3649 ـ2ـ وعن رباح بن عبدالرحمن بن أبي سفيان بن حويطب عن جدته عن أبيها قال: ]سَمِعْتُ رَسولَ اللّهِ # يَقُولُ: َ وُضُوءَ لِمَنْ لَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللّهِ علَيْهِ[. أخرجه الترمذي .
2. (3649)- Rabâh Ýbnu Abdirrahman Ýbnu Ebî Süfyan Ýbnu Huveytip an ceddetihî an ebîhâ´dan rivayete göre demiþtir ki:
"Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý iþittim. Diyordu ki: "Üzerine Allah´ýn ismini zikretmeyen kiþinin abdesti yoktur."[278]
ـ3650 ـ3ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَمِعْتُ رَسولَ اللّه # يَقُولُ: مَنْ ذَكَرَ اللّهَ تَعالى أوَّلَ وُضُوئِهِ طَهُرَ جَسَدُهُ كُلُّهُ، وَإذَا لَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللّهِ لَمْ يَطْهُرْ مِنْهُ إَّ مَوْضِعُ الْوُضُوءِ[. أخرجه رزين .
3. (3650)- Ebû Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý iþittim. Diyordu ki: "Kim abdestinin baþýnda Allah´ý zikrederse bedeninin tamamý temizlenir. Eðer Allah´ýn ismini zikretmezse bu kimsenin sadece abdest uzuvlarý temizlenir."[279]
ـ3651 ـ4ـ وعن موسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أتَيْتُ رَسولَ اللّهِ # وَهُوَ يَتَوَضّأ فَسَمِعْتُهُ يقُولُ: اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِى ذَنْبِى، وَوَسِّعْ لِى فِي
دَارِى، وَبَارِكْ لِى فِي رِزْقِى[. أخرجه رزين .
4. (3651)- Ebû Musa (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a geldim,abdest alýyordu. Þu duayý okuduðunu iþittim: "Allahümma´ðfirlî zenbî ve vassi´lî ve bârik lî fî rýzkî (Allah´ým günahýmý maðfiret et evimi bana geniþlet, rýzkýmý bana mubârek kýl."[280]
AÇIKLAMA:
1- Besmele: Allah´ý, "Bismillâhirrahmânirrahîm" diye anmaktýr. Tesmiye ise Allah´ý herhangi bir ismiyle anmaktýr.
2- Abdest alýrken besmele çekmenin hükmü münâkaþa edilmiþtir. Ahmed Ýbnu Hanbel ve Zâhirîler, bunu emreden hadislerden hareketle tesmiyeyi abdest için vacib addetmiþler, besmele çekilmeden alýnan abdestin abdest sayýlmayacaðýna hükmetmiþlerdir. Bunlar, besmeleyi terk iþinde unutarak terkle, kasden âmmden terk arasýnda da fark görmezler. Ancak diðer üç imam ve bir rivayette de Ahmed Ýbnu Hanbel tesmiyeyi müstehab addederler.
Þah Veliyyullah Dehlevî 3649 numaralý hadisi açýklarken: "Abdestte tesmiyenin rükün veya þart olmasýnda bu hadis nassdýr. Ancak, hadisin "tesmiye olmazsa abdest mükemmel olmaz" ma´nâsýnda olmasý da muhtemeldir, ancak böylesi te´villere gönlüm razý olmuyor, çünkü o, lâfza muhâlefet getiren uzak te´villerden olmaktadýr" der. Fakat Aliyyü´l-Kâri, bu ifadeyi kemâl´in nefyine hamletmek gerekeceðinde cezmeder: Burada, ehl-i Zâhir´e muhalif olarak, kemal´in nefyine hamledilmiþtir. Çünkü Ýbnu Ömer ve Ýbnu Mes´ud´dan gelen rivayetlerde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kim abdest alýr ve üzerine Allah´ýn ismini zikrederse, bu abdest bütün bedeni için temizlik olur. Kim de abdest alýr, üzerine Allah´ýn ismini zikretmezse, bu abdest sâdece abdest uzuvlarý için bir temizlik olur" buyurmuþtur. [281]
BEÞÝNCÝ BAB
ABDESTÝ BOZAN ÞEYLER
(Altý Fer´e ayrýlan sebeplerle abdest bozulur)
*
BÝRÝNCÝ FER´:
Vücuddan Çýkan Bozucular:
1- YEL
2- MEZÝ
3- KUSMUK
4- KAN
*
ÝKÝNCÝ FER´:
KADIN VE FERCE DEGMEK
1- KADINA DEGMEK
2- FERCE DEGMEK
*
ÜÇÜNCÜ FER´:
UYKU, BAYILMA
*
DÖRDÜNCÜ FER´:
ATEÞTE PÝÞENÝN YENMESÝ
1- ABDEST GEREKTÝREN
2- ABDEST GEREKTÝRMEYEN
*
BEÞÝNCÝ FER´
DEVE ETLERÝ
*
ALTINCI FER´:
MÜTEFERRÝK HADÝSLER
BÝRÝNCÝ FER´
VÜCUDDAN ÇIKAN BOZUCULAR
1- YEL
ـ3652 ـ1ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ النّبىَّ # قالَ: َ وُضُوءَ إَّ مِنْ صَوْتٍ، أوْ رِيحٍ[.وفي رواية: ]إذَا كَانَ أحَدُكُمْ فِي المَسْجِدِ فَوَجَدَ رِيحاً بَيْنَ ألْيَتَيْهِ فََ يَخْرُجْ حَتّى يَسْمَعَ صَوْتاً، أوْ يَجِدْ رِيحاً[. أخرجه مسلم وأبو داود والترمذي، وهذا لفظ الترمذي .
1. (3652)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ses ve koku olmadýkça abdest alýnmaz."
Bir rivayette þöyle gelmiþtir: "Biriniz mescidde iken, kabalarý arasýnda bir yel hissetse ses iþitmedikçe veya koku duymadýkca dýþarý çýkmasýn.[282]"
ـ3653 ـ2ـ ولمسلم: ]إذَا وَجَدَ أحَدُكُمْ في بَطْنِهِ شَيْئاً فَأشْكَلَ عَلَيْهِ أخَرَجَ أمْ َ؟ فََ يَخْرُجَنَّ مِنَ المَسْجِدِ حَتَّى يَسْمَعَ صَوْتاً، أوْ يَجِدَ رِيحاً[ .
2. (3653)- "Sizden biri, karnýnda bir þeyler hissetse ve fiilen çýkýp çýkmadýðý hususunda tereddüd içinde kalsa, bir ses iþitmedikçe veya bir koku duymadýkça mescidden çýkmasýn."[283]
ـ3654 ـ3ـ وعند أبي داود: ]إذَا كَانَ أحَدُكُمْ فِي الصََّةِ فَوَجَدَ حَرَكَةً فِي دُبُرِهِ أحْدَثَ، أوْ لَمْ يُحْدِثْ؟ فَأشْكَلَ عَلَيْهِ، فََ يَنْصَرِفْ حَتّى يَسْمَعَ صَوْتاً، أو يَجِدَ رِيحاً[ .
3. (3654)- Ebû Dâvud´da þöyle gelmiþtir: "Biriniz namazda iken, dübüründe bir hareket hissetse ve abdestinin bozulup bozulmadýðý hususunda tereddüde düþse, bir ses iþitmedikçe veya bir koku duymadýkça mescidi terketmesin."[284]
ـ3655 ـ4ـ وعن عبداللّه بن زيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]شُكِىَ إلى النّبىِّ # الرجُلُ يُخَيَّلُ إلَيْهِ أنَّهُ يجِدُ الشَّىْءَ في صََتِهِ قالَ: َ يَنْصَرِفْ حَتّى يَسْمَعَ صَوْتاً أوْ يَجِدَ رِيحاً[. أخرجه الخمسة إ الترمذي .
4. (3655)- Abdullah Ýbnu Zeyd (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a, namazda iken hayaline abdesti bozuldu gibi gelen bir adamdan bahsedilmiþti. Þöyle ferman buyurdular:
"Sesi iþitip kokuyu duymadýkça namazý sakýn terketmesin."[285]
ـ3656 ـ5ـ وزاد أبو داود في رواية: ]إذَا دَخَلَ أحَدُكُمُ المَسْجِدَ فَوَجَدَ شَيْئاً بَيْنَ ألْيَتَيْهِ فََ يَخْرُجْ حَتّى يَسْمَعَ فَشِيشَهَا أوْ طَنِينَهَا[.»الْفَشِيشُ« خروج ريح من نحو السقاء، أراد صوت الريح التي تخرج من ا“نسان .
5. (3656)- Ebû Dâvud bir rivayette þu ziyadede bulunmuþtur: "Biriniz mescide girince, kabalarý arasýnda bir þey hissedecek olsa, çýkanýn sesini iþitmedikçe sakýn mescidden dýþarý çýkmasýn."[286]