Kütübü Sitte
Pages: 1
Temizlik Bahsi taharet 12 By: sumeyye Date: 01 Mayýs 2010, 15:25:20
AÇIKLAMA:



Ayakta abdest bozma meselesi de medar-ý bahs olan mevzulardan biridir. Yukarýdaki rivayetlerin bir kýsmý tecviz ederken, bir kýsmý yasaklamaktadýr. Tirmizî´nin açýklamasý da mevzuyu aydýnlatacak mahiyettedir. Tahrim ifade eden kesin bir yasaklama mevzubahis deðildir. Ýbnu Hacer der ki: "Hz. Ali, Hz. Ömer, Zeyd Ýbnu Sâbit ve diðer bir kýsým sahabîlerden ayakta abdest bozduklarýna dair rivayetler gelmiþtir. Bu rivayetler, ayakta bevletmenin kerâhetsiz câiz olduðunu gösterir, yeter ki sýçrantýdan emin olunsun." Ayakta bevl hussunda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan kesin bir yasak vârid ve sâbit olmadýðý belirtilmiþtir.[120]



ـ3553 ـ18ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها ]أنَّهَا كَانَتْ تَقُولُ: مَنْ حَدَّثَكُمْ أنَّ النّبىَّ # كَانَ يَبُولُ قاَئِماً فََ تُصَدِّقُوهُ، مَا كَانَ يَبُولُ إَّ قاعِداً[. أخرجه الترمذي والنسائي .



18. (3553)- Hz. Âiþe (radýyallahu anhâ)´dan rivayete göre þöyle derdi: "Size kim, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý ayakta bevlettiðini söylerse, sakýn onu tasdik etmeyin. O, daima çömelerek abdest bozardý."[121]



ـ3554 ـ19ـ وعن عبداللّه بن جعفر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]أرْدَفَنِى رَسولُ اللّهِ # ذَاتَ يَوْمٍ خَلْفَهُ فَأسَرَّ إلىَّ حَدِيثاً َ أُحَدِّثُ بِهِ أحَداً من النّاسِ، وَكانَ أحَبَّ مَا اسْتَتَرَ بِهِ رسولُ اللّهِ # لِحَاجِتِهِ هَدَفٌ أوْ حَائِشُ نَخْلٍ[. أخرجه مسلم.»الهَدَفُ«: هنا المرتفع.»وَالَحائِشُ«: الحائط من النخل .



19. (3554)- Abdullah Ýbnu Câfer (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni, bineðinin terkine bindirdi. Bana halktan kimseye söylemiyeceðim bir sözü sýr olarak söyledi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn kazayý hâcet için perdelendiði þeylerin O´na en hoþ geleni ya bir tümsek veya bir hurma kümesiydi."[122]



ـ3555 ـ20ـ وعن عبدالرحمن بن حسنة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]خَرَجَ عَلَيْنَا رسولُ اللّهِ #، وَفي يَدِهِ كَهَيْئَةِ الدَّرَقَةِ فَوَضَعَهَا، ثُمَّ جَلَسَ خَلْفَهَا، فَبَالَ إلَيْهَا، فقَالَ بَعْضُ الْقَوْمِ: انْظُرُوا يَبُولُ كَما تَبُولُ المَرْأةُ، فَسَمِعَهُ، فقَالَ: أمَا عَلِمْتَ مَا أصَابَ صَاحِبَ بَنِى إسْرَائِيلَ؟ كَانُوا إذَا أصَابَهُمْ شَىْءٌ مِنَ الْبَوْلِ قَرَضُوهُ بِالْمَقَارِيضِ فَنَهَاهُمْ صَاحِبُهُمْ فَعُذِّبَ في قَبْرِهِ[. أخرجه أبو داود والنسائي .



20. (3555)- Abdurrahman Ýbnu Hasene (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) , elinde kalkan gibi bir þey olduðu halde bize doðru geldi ve onu yere býraktý. Sonra onun gerisine çömelip ona doðru küçük abdest bozdu. Yanýmýzdakilerden biri: "(Resûlulah´a) bakýn týpký kadýnlar gibi abdest bozuyor" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm bu sözü iþitmiþti:

"Benî Ýsrail´in arkadaþýnýn baþýna geleni iþitmedin mi" dedi ve devam etti: "Onlara idrar bulaþýnca, býçakla idrarýn deðdiði yeri kazýyorlardý. Arkadaþlarý onlarý bu tatbikattan yasakladý. Bu adam, yasaklamasý sebebiyle kabrinde azaba uðradý."[123]



AÇIKLAMA:



1- Bu rivayet, çömelerek abdest bozmaya teþvik eden rivayetlerden biridir. Ayrýca abdesti çömelerek bozmadaki maksad da açýklýk kazanmaktadýr: Sýçrantýdan üst baþýn korunmasý...

2- Hadis, farklý vecihlerde gelmiþtir. Bazý rivayetlerde sýçrantýnýn bedene deðmesi, bazýlarýnda ise elbiseye deðmesi mevzubahistir. Bu farklýlýktan çýkan sonuç þudur: "Eðer bedene deðmiþse, býçakla bedenin yani derinin kazýnmasý; elbise ise, elbisenin kesilip atýlmasý mevzubahistir." Bazý âlimler "maksad elbisedir" demiþ ise de diðer bir kýsmý, zâhiri esas alarak: "Beden de soyulmuþ olabilir ve bu Ýsrailoðullarýna yüklenen "tahammülü aþan yüklerden (ýsr) biridir" demiþtir. Ancak en sýhhatli rivayet olan Buhârî´nin rivayetinde beden deðil, elbise mevzubahistir.

3- Rivayet, sýçrantýdan kaçýnma hususunda Benî Ýsrail þeriatýnýn koyduðu aðýr yükü kaldýran kimsenin, bu davranýþý sebebiyle kabirde azaba uðratýldýðýný ifade ediyor. Resûlullah bu hikaye ile, sýçrantýdan kaçýnmanýn ehemmiyetini zihinlerde tesbit etmek istemiþ, bu meselede titizlik göstermeyen müslümanlarýnda ayný âkibete uðrayabileceðine dikkat çekmiþtir.

4- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Ýslâm´ýn bir çok hakikatýný, farklý üsluplarla tekrar tekrar teblið etmiþ olmaktadýr. Bu, zihinlerde yer etmesi bakýmýndan daha müessir bir teblið metodu olmaktadýr. Böylece dînî bir hakikat, mücerredlikten çýkýp müþahhaslaþmýþ, daha iyi kavranýr, hissedilebilir hale gelmiþ olmaktadýr.[124]



ـ3556 ـ21ـ وعن أبي سعيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَمِعْتُ رسولَ اللّه # يَقُولُ: َ يَخْرُجُ الرَّجَُنِ يَضْرِبَانِ الْغَائِطَ كَاشِفَيْنِ عَنْ عَوْرَتِهِمَا يَتَحَدَّثَانِ، فَإنَّ اللّهَ تَعالى يَمْقُتُ على ذلِكَ[. أخرجه أبو داود.»يَضْرِبَانِ« أى يقصدان الخء.

ومعنى »يَمْقُتُ« يبغض .



21. (3556)- Ebû Saîd (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý iþittim, þöyle demiþti: "Ýki kiþi beraberce helaya gidip, avretleri açýk kazayý hâcet ederken konuþmasýnlar. Zira Allah Teâla Hazretleri, bu hale gadab eder."[125]



AÇIKLAMA:



Bu hadis, abdest bozma esnasýnda konuþmayý yasaklamaktadýr. Hadiste iki erkek zikredilmiþtir. Ýki kadýn veya kadýn-erkek için de ayný yasak mevzubahistir. Hatta bir kadýnla bir erkeðin bu vaziyette bulunmalarý çok daha kabih bir durum ortaya koyar. Hadis, Ýbnu Hibbân´da þöyle gelmiþtir:

"Ýki kiþi helaya birbirlerinin avretlerini görecek þekilde kurulup konuþmasýnlar. Zira bu duruma Allah gadab eder."

Hadisin üslûbu, Allah´ýn sadece "konuþma" sebebiyle deðil, konuþma dahil, duruþ vaziyeti sebebiyle de gadab ettiðini ifade etmektedir.[126]



ـ3557 ـ22ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ النَّبىُّ # إذَا أرَادَ الحَاجََةَ لَمْ يَرْفَعْ ثَوْبَهُ حَتَّى يَدْنُو مِنَ ا‘رْضِ[. أخرجه أبو داود والترمذي، وهذا لفظه .



22. (3557)- Hz. Enes (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kazayý hâcette bulunmak istediði zaman yere yaklaþýncaya kadar elbisesini kaldýrmazdý."[127]



ـ3558 ـ23ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ النبىَّ # قالَ: مَنِ اكْتَحَلَ فَلْيُوتِرْ. مَنْ فَعَلَ فَقَدْ أحْسَنَ وَمَنْ َ فََ حَرجَ، وَمَنْ اسْتَجْمَرَ فَلْيُوتِرْ، مَنْ فَعَلَ فَقَدْ أحْسَنَ وَمَنْ َ فََ حَرَجَ، وَمَنْ أكَلَ فَمَا تَخَلَّلَ فَلْيَلْفِظْ وَمَا َكَ بِلِسَانِهِ فَلْيَبْتَلِعْ مَنْ فَعَلَ فَقَدْ أحْسَنَ وَمَنْ َ فََ حَرجَ، وَمَنْ أتَى الْغَائِطِ فَلْيَسْتَتِرْ، فَإنْ لَمْ يَجِدْ إَّ أنْ يَجْمَعَ كَثِيباً مِنْ رَمْلٍ فَلْيَسْتَدْبِرْهُ، فَإنَّ الشَّيْطَانَ يَلْعَبُ بِمَقَاعِدِ بَنِى آدَمَ، مَنْ فَعَلَ فَقَدْ أحْسنَ وَمَنْ َ فََ حَرَجَ[. أخرجه أبو داود.»اسْتِجْمَارُ« استنجاء بالجمار، وهى الحجارة الصغار.

»فَلْيَلْفِظْ« أى فليرمه من فيه.و»َكَ« الشئ يلوكه: إذا أداره في فيه. وَ»الْكَثِيبُ« ما اجتمع من الرمل مرتفعاً .

23. (3558)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim gözüne sürme çekerse teklesin. Bu sözümü kim tutarsa iþi en güzel þekilde yapmýþ olur, tutmayana bir mahzur yok. Kim abdest bozduktan sonra taþ kullanarak temizlenirse teklesin. Kim böyle yaparsa güzel yapar, kim de yapmazsa bir mahzur yok. Kim yemek yer ve diþlerinin arasýndan bir þey çýkarýrsa onu dýþarý atsýn, kim de diliyle çýkarmýþsa onu yesin. Kim bu söylediðimi yaparsa güzel yapar, kim de yapmazsa bir mahzur yok. Kim helâya giderse (imkân nisbetinde) tesettürde bulunsun, (kuytu bir yer) bulamazsa, hiç olmazsa kum (taþ vs.,den) bir tümsek yapýp ona arkasýný dönsün, zira þeytan, insanoðlunun makadlarýyla (oturak kýsmýyla) oynar. Kim bunu yaparsa en güzelini yapmýþ olur, yapamayana bir beis yok."[128]



AÇIKLAMA:



1- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) burada, günlük hayatýmýzý ilgilendiren bazý âdâbý belirtmektedir. Yapacaðýmýz iþlerin en güzel þekli belirtilmekte, ancak bu þekle uymanýn bir vecibe olmadýðý, uyulmadýðý takdirde bir günah bulunmayacaðý belirtilmektedir. Böylece bu rivayetten de anlýyoruz ki, Resûlullah´ýn sünnetlerinden bir kýsmýna uymak bir vecibe deðildir, terki bir günah gerektirmiyor. Ama uyulmasý, o âdi iþimizi "sevaba vesile olan bir sünnet" derecesine çýkarýyor. Sadedinde olduðumuz hadisteki "tekleme" örneklerinde olduðu gibi.. Söz gelimi gözüne sürme çeken, sürmedanlýðýn iðnesini gözünden geçirirken sayýyý tek tutacak þekilde dikkatli olursa hem iþini görmüþ, hem de bir sünnet icra etmiþ olur. Keza istinca da öyle. Burada asýl olan temizliktir. Temizliðin tam olduðu hususunda gönlün mutmain olmasýdýr. Ama tek ile sona erdirmek mümkündür, böylece bir sünnet de yerine getirilmiþ olur.

Mü´min böylece, sünnete uyma gayretiyle her bir günlük iþinde ve davranýþlarýnda, ölçüsüz, þuursuz, geliþigüzel iþ yapma yerine, dikkatli ve þuurlu olma alýþkanlýðýný kazanýr, âdetleri de ibadete dönüþmüþ olur, kazancý büyük olur.

2- Yemekten sonra diþlerin arasýndan dille çýkarýlanýn yutulmasý câiz bulunurken, baþka bir þeyle çýkarýlanýn dýþarý atýlmasýndaki hikmeti bazý þârihler "bu esnada kanatýlmýþ olabilir" diye yoruma baðlamýþtýr. Þüphesiz bu bir ihtimal. Ancak, sýrf bununla izah eksik kalýr. Madem ki Resûlullah sebep beyan etmemiþ, kanama mevzubahis olmasa da atýlmasý esastýr, ancak þartlara göre atýlmamasýnda da bir beis yoktur.

3- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) abdest bozacaðýmýz zaman etraftan bakanlarýn görmeyeceði þekilde kuytu bir bir yer aramamýzý ýsrarla tavsiye etmektedir. Hiç bir þey bulamazsak, mevcut imkanlarla (bu taþtýr, kumdur, otdur, çalý çýrpýdýr vs.) bir tümsek yapýp ona arkamýzý vererek tesettüre riayet etmemizi tavsiye ediyor. Bu hususun önceki meselelerde olduðu gibi, "yapamazsanýz bir mahzur yoktur" nevinden olmadýðýný, dinî açýdan ciddi olduðunu ihsas için þeytana atýf yapmýþtýr. Ancak, içinde bulunulan þartlar gereði yapýlamayacak olursa, söz gelimi çöldebelde þartlar elvermeyebilir, bu durumda mahzur olmadýðý da belirtilmiþtir. Usulcüler açýsýndan haram hükümlerin beyanýnda þeytan, cehennem, küfür gibi mefhumlara atýf yapýlýr. Þu halde abdest bozarken tesettüre imkânlar ölçüsünde azamî derecede riâyet bir vecibedir, ihtiyarî deðildir. Þârihler, sütresiz olunca, rüzgârýn esme durumunda, idrarý alýp elbiseye, bedene deðdireceðini, insanlarýn nazarlarýnýn avret mahallerine düþeceðini, bütün bunlarýn þeytanýn bir oynamasý olduðunu belirtirler.

4- Hadisin daha iyi anlaþýlmasý için þu husus da bilinmelidir. Cahiliye devri Arap geleneðinde helâ yoktu. Ýslâm´ýn baþýnda da bu geleneðe uyulmuþ, kazayý hâcet için Medine´nin dýþýndaki tenhalara gidilmiþtir. Bazý rivayetlerde kadýnlarýn gruplar halinde akþamdan akþama oralara gittikleri belirtilir. Tesettür âyeti gelip, kadýnlarýn dýþarý çýkmalarý tahdid edilince, evlere yakýn yerlerde helâlar inþa edilmiþtir. Resûlullah´ýn hücre-i saadetlerine de helâ yapýlmýþtýr.[129]

Þu halde, Resûlullah´ýn hitaplarýnýn öncelikle o cemiyetin insanýna olduðunu düþünüp bunlardan prensip çýkaracaðýz. Aksi takdirde günümüz þartlarýnda þehirde yaþayan bir insan için bu tavsiyeler ma´nâsýz kalabilir. Ama köylerde, kýrlarda yaþayanlar için, þehir þartlarý dýþýnda kalan insanlar için, hadislerin mesajý hala bâki ve geçerlidir.[130]



ـ3559 ـ24ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنّ النبىّ # كَانَ إذَا أرَادَ الْبَرَازَ انْطَلقَ حَتّى َ يَرَاهُ أحَدٌ[. أخرجه أبو داود .



24. (3559)- Hz. Câbir (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) abdest bozmak isteyince hiç kimsenin göremeyeceði kadar uzaklara giderdi."[131]



ـ3560 ـ25ـ وعن سلمان رَضِيَ اللّهُ عَنْه ]وقال له المشركون: إنَّا نَرَى صَاحِبَكُمْ

يُعَلِّمُكُمْ حَتَّى الخِرَاءَةَ. قال: أجَلْ، لَقَدْ نَهَانَا أنْ يَسْتَنْجِىَ أحَدُنَا بِيَمِينِهِ، أوْ يَسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةَ بِغَائِطٍ أوْ بَوْلٍ، ونهى عَنِ الرَّوْثَةِ وَالعِظَامِ، وقالَ: َ يَسْتَنْجِى أحَدُكُمْ بِدُونِ ثََثَةِ أحْجَارٍ[. أخرجه الخمسة إ البخاري، واللفظ لمسلم .



25. (3560)- Hz. Selmân (radýyallahu anh)´ýn anlattýðýna göre, müþrikler kendisine: "Sizin arkadaþýnýzýn (Aleyhissalâtu vesselâm) sizlere helâda abdest bozmayý bile öðrettiðini görüyoruz" demiþlerdir. O da onlara þöyle cevap vermiþtir:

"Evet, doðrudur. Resûlümüz (aleyhissalâtu vesselâm), bizi sað elimizle istinca yapmaktan nehyetti, büyük veya küçük abdest bozarken, kýbleye yönelmektende nehyetti. Abdest bozduktan sonra istinca ederken kurumuþ hayvan mayýsýný veya kemiði kullanmamýzý da nehyetti ve dedi ki:

"Sizden kimse, üç taþtan daha azý ile istinca etmesin."[132]



ـ3561 ـ26ـ وله في رواية عن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّهِ #: إذَا اسْتَجْمَرَ أحَدُكُمْ فَلْيُوتِرْ[.قال الخطابى »الخِرَاءَةُ« مكسورة الخاء ممدودة ا‘لف: التخلى والقعود للحاجة. قال: وأكثر الرواة يفتحون الخاء، و يمدون ا‘لف، وقال الجوهرى في الصحاح: الخراءة بالفتح والمد .



26. (3561)- Yine Müslim´de Hz. Câbir´den gelen bir rivayet þöyle:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Biriniz istincada taþ kullanýrsa teklesin."[133]



ـ3562 ـ27ـ وعن أبي قتادة رَضِيَ اللّهُ عَنْه ]أنَّ النبىَّ # قالَ: إذَا بَالَ أحَدُكُمْ فََ يَأخُذْ ذَكَرَهُ بِيَمِينِه، وََ يَسْتَنْجِ بِيَمِينِهِ، وََ يَتَنَفَّسْ في ا“نَاءِ[. أخرجه الخمسة، واللفظ للبخارى .



27. (3562)- Ebû Katâde (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Biriniz bevlederken zekerini sað eliyle tutmasýn, sað eliyle istinca etmesin, (su içerken) kabýn içine solumasýn."[134]



radyobeyan