Temizlik Bahsi taharet 10 By: sumeyye Date: 01 Mayýs 2010, 15:22:33
AÇIKLAMA:
Hadis, önceki rivayetlerle teâruz halindedir. Buna göre, debbaðlamakla da meytenin derisi temizlenmez ve kullanýlamaz. Ancak hadis, ulemâ tarafýndan muzdarib bulunduðu için amel edilemeyecek kadar zayýf addedilmiþ ve böylece amel dýþý tutulmuþtur. Bir ara Ahmed Ýbnu Hanbel´in, hadiste geçen "Ölümünden iki ay önce" tabirine bakarak: "Resûl-i Ekrem´in en son verdiði emrin bu olduðu anlaþýlmaktadýr" diyerek, bunun hükmünü esas aldýðý, ancak bir müddet sonra, hadisteki ýzdýrab sebebiyle onun da terkettiði, rivayetlerde gelmiþtir.
Ancak bazý tahkikler, hadisteki ýzdýrab iddiasýnýn vârid olmadýðýný ortaya koymuþtur. Bu durumda hadisi amel dýþý býrakan husus, sýhhatce kendisinden üstün olan rivayetlere muhalefeti gösterilmiþtir. Fakat, teâruzun giderilmesinde lügavî tahlil esas alýnmýþtýr. Þöyle ki:
Hadiste geçen ve deri ma´nâsýna gelen ihâb´ýn, debbaðlanmamýþ deri için kullanýldýðý belirtilmiþtir. Deri debbaðlandýktan sonra ihâb diye isimlenmez, kýrba veya þenn gibi isimler alýr.
Ýbnu Hacer bu hadisteki yasaðý, köpek ve domuz derisine veya derinin içine hamlederek veya hadisin râvisi olan Abdullah Ýbnu Ukeym´in, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn saðlýðýnda bir yaþýnda bir çocuk olduðunu söyleyerek müþkili halletmeye çalýþanlarý makul bulmaz.[88]
ـ3535 ـ6ـ وعن أُسامة رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رَسولَ اللّهِ # نَهَى عَنْ جُلُودِ السِّبَاعِ[.
6. (3535)- Hz. Üsâme (radýyallahu anh) der ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yýrtýcý hayvanlarýn derilerini kullanmayý yasakladý."[89]
AÇIKLAMA:
Bu ve bu babta gelen baþka hadisler, yýrtýcý hayvanlarýn -ki öncelikle arslan ve kaplan kastedilmektedir- derilerinin kullanýlmasýný yasaklamaktadýr. Ulemâ nehye istidlâl etmiþtir. Ancak yasaðýn hikmeti hususunda farklý mütâlaalar ileri sürülmüþtür.
* Beyhakî der ki: "Yasaklama, deri üzerinde varlýðýný devam ettiren kýllar sebebiyledir. Çünkü debbaðlamanýn kýla bir tesiri olmaz."
* "Nehyin, debbaðlanmamýþ yýrtýcý derisiyle alâkalý olmasý da muhtemeldir. Çünkü debbaðlanmayan yýrtýcý derisi pistir veya yasak, bu derilerin müsrif ve kibirli insanlarýn minderi olmasýndandýr."[90]
ÜÇÜNCÜ BAB
ÝSTÝNCA HAKKINDA
(Bu babta iki fasýl var)
*
BÝRÝNCÝ FASIL
ÝSTÝNCANIN ÂDÂBI
*
ÝKÝNCÝ FASIL
ÝSTÝNCADA KULLANILAN CÝSÝMLER
BÝRÝNCÝ FASIL
ÝSTÝNCANIN ÂDÂBI
ـ3536 ـ1ـ عن أبي موسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كُنْتُ مَعَ النَّبىِّ # ذَاتَ يَوْمٍ فَأرَادَ أنْ يَبُولَ فَأتى دَمِثاً في أصْلِ جِدَارٍ فَبَالَ، ثُمَّ قالَ: إذَا أرَادَ أحَدُكُمْ أنْ يَبُولَ فَلْيَرْتَدْ لِبَوْلِهِ[. أخرجه أبو داود. »الدَّمِثُ«: الموضع اللين الذي فيه رمل.»وَاِرْتِيَادُ«: التطلب، واختيار الموضع .
1. (3536)- Ebû Musa (radýyallahu anh) anlatýyor: "Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´la birlikte idim. Aleyhissalâtu vesselâm küçük abdest bozmak ihtiyacýný duymuþtu. Hemen bir duvarýn dibine, kumlu toprak bulunan bir noktaya gelip abdest bozdular. Sonra da:
"Sizden biri, küçük abdest bozmak isteyince bevli için uygun bir yer arasýn!" buyurdular."[91]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, küçük abdest bozmak için, yumuþak bir yer aramanýn gereðine dikkat çekiyor. Zirâ idrar sert yere deðince sýçrayýp üstbaþý kirletebilir. Hadiste Resûlullah´ýn, "demis" denen idrarý gelince hemen emici yumuþak topraklý bir yer araþtýrdýðý belirtilmektedir.[92]
ـ3537 ـ2ـ وعن المغيرة بن شعبة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رَسولُ اللّهِ # إذَا أتَى لِحَاجَتِهِ أبْعَدَ في المَذْهَبِ[. أخرجه أصحاب السنن، وصححه الترمذي .
2. (3537)- Mugîre Ýbnu Þu´be (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kazayý hâcet için gidince, yoldan uzak olurdu."[93]
ـ3538 ـ3ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّهِ #: اتَّقُوا الَعِنَيْنِ. قالُوا: وَمَا الََّعِنَانِ؟ قالَ: الَّذِي يَتَخَلَّى في طَرِيقِ النَّاسِ، أوْ ظِلِّهِمْ[.
أخرجه مسلم، وهذا لفظه، وأبو داود .
3. (3538)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ýki lânetten korkun!" buyurdular. Ashab:
"Ýki lânet de nedir?" diye sorunca, açýkladýlar:
"Ýnsanlarýn yollarýna abdest bozanla, gölgelerine abdest bozanlardýr!"[94]
AÇIKLAMA:
Bu sonuncu hadis, halkýn lânetine sebep olan iki davranýþa dikkat çekmektedir. Gelip geçtikleri yerlerle, gölgelendikleri yerlerin kirletilmesi. Bunlarýn, halký rahatsýz edici kirletmelerden uzak tutulmasý gerekmektedir. Hususan abdest bozmaktan kaçýnýlmalýdýr.
Hadis lâin yani "lânet edenden sakýnýn" buyurmaktadýr. Sonra bunlar kimdir diye sorulunca: "Yola ve gölgeye abdest bozan..."diye açýklanmaktadýr. Yâni lânet edici bizzat abdest bozan olmaktadýr. Denir ki: "Buralara abdest bozana halkýn küfredip, lânet okumasý âdettendir. Öyleyse halkýn bu lânetine, kendisi sebep olduðu için sanki kendisi lânet etmiþ gibi ifâde edilmiþtir."
Þu hususu da belirtelim ki, burada zikredilen yasak, her bir yol, her bir gölge için deðildir. Ýnsanlarýn gelip geçtiði yol, oturup dinledikleri, kaylûle yaptýklarý, zaman zaman iltica ettikleri gölgelerdir. Çünkü nâdir durumlarda geçilen yollarla pek seyrek uðranýlan gölgeler yasaða girmemelidir.[95]
ـ3539 ـ4ـ وله في أُخرى عن معاذ: ]اتَّقُوا المََعِنَ الثََّثَ: الْبَرَازَ في المَوَارِدِ، قارِعَةِ الطَّرِيقِ، والظّلِّ[. »الْبَرَازُ« بفتح الباء: موضع قضاء الحاجة .
4. (3539)- Yine Ebû Dâvud, Hz. Muâz (radýyallahu anh)´tan þu rivayeti kaydetmiþtir: "Lanete sebep olan üç yere abdest bozmaktan kaçýnýn: Su yollarýna, iþlek yollara ve gölgeliklere."[96]
Açýklama önceki hadiste yapýldý.
ـ3540 ـ5ـ وعن عبداللّه بن سرجس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]نَهَى رَسُولُ اللّهِ # عَنْ أنْ يُبَالَ في الجُحْرِ. قِيلَ لِقَتَادَةَ: وَمَا يُكْرَهُ مِنَ الْبَوْلِ في الجُحْرِ؟ قالَ: كَانَ يُقَالُ إنَّهَا مَسَاكِنُ الجِنِّ[. أخرجه أبو داود والنسائي.
5. (3540)- Abdullah Ýbnu Sercis (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (yer üzerindeki haþerat) deliklerine akýtmayý yasakladý."
Katâde´ye: "Bu deliklere akýtmak niye mekruh kýlýndý?" diye sorulmuþtu. Þu cevabý verdi:
"Bunlarýn cinlere ait meskenler olduðu söyleniyordu."[97]
AÇIKLAMA:
Cuhr, arazide görülen zararlý haþere delikleridir. Yerin içerisinde onlara ait yuvalar vardýr. Geceleri ve kýþ mevsimlerinde oralara girip barýnýrlar. Buralara abdest bozmak, rahatsýz edilen o hayvanlardan bazý zararlarýn gelme ihtimâlini artýrdýðý gibi, o hayvanlarýnda huzursuz edilmesine sebep olur. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), alemlere rahmettir, birçok emirlerinde hem insanlara hem de baþka mahlukat ve hayvanlara rahmet olacak esaslar vazetmiþtir. Bu hadiste ifade edilen yasaðýn hayvanlara da bir rahmet olduðunu söyleyebiliriz.[98]
ـ3541 ـ6ـ وعن عبداللّه بن مغفل رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ رسولُ اللّهِ #: َ يَبُولَنَّ أحَدُكُمْ في مُسْتَحَمِّهِ فَإنَّ عَامَّةَ الْوَسْوَاسِ مِنْهُ[. أخرجه أصحاب السنن.وزاد أبو داود: »ثُمَّ يَغْتَسِلُ فِيهِ« .
6. (3541)- Abdullah Ýbnu Mugaffel (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden kimse hamam yaptýðý yere akýtmasýn. Zira vesveselerin çoðu bu yüzden hâsýl olur."[99]
Ebû Dâvud´un rivayetinde þu ziyade var: "...sonra dönüp içinde yýkanacaktýr."[100]
AÇIKLAMA:
Bu hadiste, yýkanýlacak yere akýtýlmasý yasaklanmaktadýr. Yasak mutlak gelmiþ ise de bir kýsým âlimler, bu yasaðýn, yýkanýlacak yerin durumuna baðlý olduðunu belirtirler. Yâni yýkanma yeri yumuþaksa ve idrara geçit saðlayacak bir menfez de yoksa bu durumda, yer idrarý emecek ve pisliði orada sabit tutacaktýr. Bu durumda akýtmak yasaktýr. Aksine yer sert olsa ve üzerinden idrar akýp gitse veya pis suyun cereyanýný saðlayacak bir menfez bulunsa bu durumda akýtma yasaðý yoktur. Nevevî: "Yerin sert olup sýçrantý deðmesi ihtimali olursa yasaktýr; bir menfezin bulunmasý gibi bir sebeple sýçrantýnýn deðmesinden endiþe edilmezse yasak da yoktur" derler.
Bâzý âlimler Nevevî´nin, az önce ulemâdan kaydettiðimiz mülâhazaya ters düþtüðüne dikkat çekmiþtir. Zirâ ulemâ yasaðý yumuþak yere hamlederken, Nevevî sert yere hamletmiþtir. Bâzý âlimler meseleyi þöyle halleder: "Yasaðý yerin yumuþak veya sert olmasýna hamletmek yanlýþtýr. En doðrusu yýkanma yerine akýtmamaktýr. Çünkü bir çok vesveseler bundan hâsýl olmaktadýr. Öyleyse yýkanma mahalleri ne hal üzere olursa olsun mutlak olarak akýtma iþinden kaçýnmalýdýr."[101]
ـ3542 ـ7ـ وعن أُميمة بنت رُقية رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كَانَ لِرَسُولِ{ اللّهِ # قَدَحٌ مِنْ عَيْدَانَ تَحْتَ سَرِيرِهِ يََبُولُ فِيهِ مِنَ اللَّيْلِ[. أخرجه أبو داود والنسائي .
7. (3542)- Ümeyme Bintu Rukiyye (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn karyolasýnýn altýnda bulundurduðu hurma kütüðünden bir çanaðý vardý. Geceleyin ona küçük abdest bozardý."[102]
ـ3543 ـ8ـ وعن أبي أيوب رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ النَّبىَّ # قالَ: إذَا أَتَيْتُمُ الْغَائِطَ فََ تَسْتَقْبِلُوا الْقِبْلَةَ وََ تَسْتَدْبِرُوهَا، ولكِنْ شَرِّقُوا أوْ غَرِّبُوا[.قال أبو أيوب: فلما قدمنا الشام وجدنا مراحيض قد بنيت قبل القبلة فننحرف عنها ونستغفر اللّه. أخرجه الستة، وهذا لفظ الشيخين .
8. (3543)- Ebû Eyyub (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Helâya gittiðiniz vakit, (abdest bozarken) kýbleye ne önünüzü ne de arkanýzý dönmeyin. Fakat yüzünüzü doðuya ve batýya dönderin."
Ebû Eyyub der ki: "Þam´a gelince helâlarýn yönlerinin hep kýble cihetine inþa edildiðini gördük. Onlarý (kullanýrken yönünü yan çeviriyor, ayrýca Allah´tan maðfiret de diliyorduk."[103]