Temizlik Bahsi taharet 4 By: sumeyye Date: 01 Mayýs 2010, 15:17:29
AÇIKLAMA:
Burada vahþî hayvanlarýn artýðý meselesi mevzubahis. Amr Ýbnu´l-As bu artýðý necis bilmekte, su ihtiyaçlarýný önlerine çýkan havuzdan gidermezden önce vahþi hayvanlarýn bu suya banýp banmadýklarýný sormaktadýr. Tabiî ki hayvanlar banmýþsa su kirlidir, ondan istifade edemeyecektir.
Ancak Hz. Ömer (radýyallâhu anh) bu mevzuda farklý bir bilgiye sahip: Vahþilerin artýðý suyu kirletmez, içilebilir. Havuz sahibine "...Bize bunu söyleme" demesinin ma´nâsý, Zürkânî´ye göre: "Bizi asýl olan yakîn üzere býrak. Burada asýl olan suyun temiz olmasýdýr. Bilmediðimiz takdirde kirliliðine deðil, temizliðine hükmedeceðiz. Bize göre kirlenmiþ olmasý bir þekkdir, þekk ise arýzîdir, asýl olan yakîni bozmaz.[22] Yani haber versen de vermesen de her iki durum da nazarýmýzda birdir" demektir. Bu ma´nâya, Hz. Ömer´in müteakip cümlesi delil olmaktadýr. Zira orada hükmü kesindir: "Bir vahþinin peþinden su alacaðýz, o da bizim peþimizden sulanacak: Yani, "Her þeye raðmen sudan alacaðýz, bâri vahþi buradan sulandý" diyerek içimize rahatsýzlýk atma demek istemektedir.
Hz. Ömer, bu davranýþýyla sünnete muhalif bir harekette bulunmuþ olmuyor. Çünkü Resûlullah´tan bu meselede þunu hatýrlatmaktadýr: "Vahþinin karnýna aldýðý onundur, geri kalan da bize temizdir ve içeceðimizdir."
Bu açýklama ve hüküm Mâlikîlere göredir. Onlar, az sayýlan temiz suya düþen pislik, onun tad, koku, renk gibi aslî vasýflarýndan birini deðiþtirmedikçe, az suyun kirli (necis) sayýlmayacaðýna hükmederler, sadece mekruh addederler. Halbuki diðer mezheplere göre az sayýlan (küçük havuz veya iki kulleden az olan) suya tek damlalýk necis bir þey de düþse pis sayýlýr. Binaenaleyh, artýklar mevzuunda da hüküm þöyledir: Köpek, kurt, aslan, kaplan, domuz gibi yýrtýcý hayvanlarýn, vahþi kedilerin artýklarý pistir, zaruret olmadýkça ne içilir, ne de temizlikte kullanýlýr. Bu hayvanlarýn salya ve terleri de necistir, karýþtýðý, bulaþtýðý þeyleri ayný þekilde necis kýlarlar.[23]
ـ3499 ـ7ـ وعن حميد الحميرى قال: ]لَقِيتُ رَجًُ صَحِبَ النَّبىَّ # أرْبََعَ سِنِينَ كَمَا صَحِبَهُ أبُو هُرَيْرَةَ. قالَ: نَهَى رَسولُ اللّهِ # أنْ تَغْتَسِلَ المَرْأةُ بِفَضْلِ الرَّجُلِ أوْ يَغْتَسِلَ الرَّجُلُ بِفَضْلِ المَرْأةِ، زاد في رواية: وَلْيَغْتَرِفَا جَمِيعاً[. أخرجه أبو داود، واللفظ له، والنسائي .
7. (3499)- Humeyd el-Hýmyerî anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a, Ebû Hüreyre (radýyallâhu anh)´ýn yaptýðý gibi dört yýl arkadaþlýk yapmýþ bir zatýn yanýna geldim. Dedi ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), erkeðin artýðýyla kadýnýn gusletmesini veya kadýnýn artýðýyla erkeðin gusletmesini yasakladý."
Bir rivayette þu cümleyi ziyade etti: "Ýkisi birden suya ellerini soksunlar!"[24]
AÇIKLAMA:
Hadis, açýk olarak görüldüðü üzere, karýyla kocanýn birbirlerinin artýðýyla yýkanmalarýný men etmektedir. Her ikisi ayný anda sudan almalarý halinde caizdir. Ancak, kaptan suyu birisi diðerinden önce alýrsa caiz deðildir.
Hadisten çýkan hüküm bu olmakla beraber bu babta baþka hadisler de var. Bazýlarý müteakiben görüleceði üzere, kadýn ve erkeðin birbirlerinin artýðý ile abdest almalarý veya gusletmeleri meselesinde farklý görüþler ileri sürülebilmiþtir.
Þöyle ki:
1) Kadýn ve erkek birbirlerinin artýðý ile beraber de, arka arkaya da temizlenebilirler.
2) Birbirlerinin artýðý ile temizlenmek mekruhtur.
3) Beraber temizlenirlerse caizdir.
4) Kadýn hayýz, erkek cünüb deðilse temizlik caizdir.
5) Erkeðin artýðý ile kadýnýn temizlenmesi caizdir, kadýnýn artýðý ile erkeðin temizlenmesi mekruhtur.
6) Temizliðe beraber baþladý iseler, ayný kaptan temizlik, her ikisine de caizdir, ayný anda veya peþpeþe su almalarý farketmez.
Bu altý farklý görüþten birincisi muhtar olan görüþtür. Yani birbirlernin artýðý ile kadýn ve erkek temizlik yapabilirler. Nitekim 3499, 3500, 3503 numaralý hadisler, bunun örneðini bizzat Resûlullah´tan göstermektedir. Keza 3504 numaradaki hadis bu tatbikatýn Resûlullah devrinde, Ashab arasýnda cârî olduðunu göstermektedir.[25]
ـ3500 ـ8ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]اغْتَسَلَ بَعْضُ أزْوَاجِ النَّبىِّ # في جَفْنَةٍ فََجَاءَ رسولُ اللّهِ # ليَغْتَسِلَ مِنْهَا أوْ يَتَوَضَّأ. فَقَالَتْ: إنِّى كُنْتُ جُنُباً. فقَالَ #: إنَّ المَاءَ َ يَجْنُبُ[. أخرجه الترمذي وصححه .
8. (3500)- Ýbnu Abbâs (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn zevcelerinden biri bir tekne içerisinden su alarak yýkanmýþtý. Ayný teknede yýkanmak veya abdest almak üzere Aleyhissalâtu vesselâm geldi. Zevcesi:
"Ben cünübtüm!" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Su cünüb olmaz!" buyurdular."[26]
AÇIKLAMA:
1- Cenâbet kelimesi asýl itibariyle uzaklýk ma´nâsýna gelir. Bu sebeple garib yani gurbette olan kimseye de cünüb denir. Münâsebet-i cinsiyede bulunan kimseye cünüb denmesi, Kur´an okumak, namaz kýlmak gibi bazý ibadetlerden uzak kalmasýndan dolayýdýr. Cünüb olan kimse aðýz, burun ve boðaz dahil bütün vücudu yýkamadan bu uzaklýktan (yasaktan) kurtulamaz.
2- Yukarýda da belirtildiði üzere, ayný kaptaki su ile kadýn ve erkeðin gusletmesi veya abdest almasý caizdir. Nehyedici hadisin mukaddem, tecviz edenin ise muahhar olduðu, dolayýsýyle öncekinin mensuh bulunduðu belirtilmiþtir. Hattâbî þu rivayeti kaydeder: "Dört þey cünüb olmaz: Elbise (hayýzlýnýn ve cünübün teri ile kirlenmez), insan (cünüb olunca kirlenmez, binaenaleyh cünüb bir kimse ile veya müþrikle müsâfaha edecek olsa kirlenmez), toprak (bir yerde cünüb kimsenin yýkanmasý ile orasý kirlenmez), su (cünüb kimse elini batýrmakla veya içinde yýkanmakla kirlenmez)."
3- Bu hadisten þu hüküm de çýkarýlmýþtýr: Cünüb kimse elini yýkamadan su kabýna daldýrarak su alsa, o su mâ-i müsta´mel sayýlmaz. Mamafih yýkanma iþinin tekne içinde cereyan etmiþ olabileceði ihtimalinden hareketle "mâ-i müsta´mel temizdir" hükmüne giden olmuþsa da, "teknenin içinde yýkanmak âdet deðildir, ondan elle su alýnmýþtýr" diye itiraz edilmiþtir.[27]
ـ3501 ـ9ـ وعن أبي جحيفة قال: ]خَرَجَ عَلَيْنَا رسولُ اللّهِ # في الْهَاجِرَةِ فَأتِىَ بِوَضُوءِ فَتَوَضَّأ فَجَعَلَ النَّاسُ يَأخُذُونَ مِنْ فَضْلِ وَضُوئِهِ، مَنْ أصَابَ مِنْهُ شَيْئاً يَمْسَحُ بِهِ، وَمَنْ لَمْ يُصَبْ مِنْهُ أخَذَ مِنْ بَلَلِ يَدِ صَاحِبِهِ[. أخرجهُ الخمسة إ الترمذي، واللفظ للشيخين .
9. (3501)- Ebû Cuhayfe (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) öðle vakti yanýmýza çýktý. Kendisine abdest suyu getirildi. Abdest aldý. Halk, onun abdest suyundan arta kalaný kapýþmaya baþladý. Bir parça alabilen, onu (teberrüken) vücuduna sürünüyor idi. Hiç alamayan, arkadaþýnýn elindeki yaþlýða deðmeye çalýþýyordu."[28]
AÇIKLAMA:
Ashab, Resulullah´ýn abdest suyu ile teberrükte bulunmuþtur. Muhtelif rivayetler bunu te´yid eder. Buhârî´nin bir rivayetinde, Ashab´ýn bu sudan kapabilmek için aralarýnda "mukâtele" ettiklerini ifade eder. Tabiî ki gerçek bir kavga mevzubahis deðil, ama bir tezâhüm ve itiþme mümkündür. Bu artýða yetiþemeyenlerin, Resûlullah´ýn elindeki su bulaþýðýyla teberrük cihetine gitmelerinin belirtilmesi, söylediðimiz hususu teyid eder. Aleyhissalâtu vesselâm traþ olduðu zaman saçlarýný, terlediði zaman terini toplama gayreti rivayet edilmiþtir. Bu rivayetler Ashab´ýn Aleyhissalâtu vesselâm´a gösterdiði alâka ve sevginin derecesini anlamamýzda yardýmcý olur.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu çeþit alâka ve teberrük gayretine müdahale etmemiþ, sükûtuyla rýza göstermiþtir.[29]
ـ3502 ـ10ـ وعن نافع: أنْ ابنَ عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ] بَأسَ أنْ يُغْتَسَلَ بِفَضْلِ المَرأةِ مَا لَمْ تَكُنْ حَائِضاً أوْ جُنُباً[. أخرجه مالك .
10. (3502)- Nâfi anlatýyor: "Ýbnu Ömer (radýyallâhu anh) dedi ki: "Kadýn hayýzlý veya cünüb olmadýkça artýðýyla yýkanmada bir beis yoktur."[30]
AÇIKLAMA için 3500 numaralý hadise bakýn.
ـ3503 ـ11ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كُنْتُ أغْتَسِلُ أنَا وَالنَّبىُّ # مِنْ إنَاءِ وَاحِدٍ تَخْتَلِفُ أيْدِينَا فِيهِ مِنَ الجَنَابَةِ[.وفي رواية: »مِنْ قَدَحِ يُقَالُ لَهُ الْفَرْقُ. قالَ سُفُيَانُ: وَالْفَرَقُ ثََثَةُ آصُعٍ«. أخرجه الخمسة إ الترمذي، وهذا لفظ الشيخين.»الْفَرَقُ«: بفتح الراء وسكونها: قدح يسع ستة عشر رطً.»وَالصَّاعُ«: مكيال يسع أربعة أمداد. »وَالمُدُّ«: رطل وثلث بالعراقي .
11. (3503)- Hz. Âiþe (radýyallâhu anhâ) anlatýyor: "Ben ve Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) tek bir kaptan su alarak cenabetten yýkanýyorduk ve ellerimiz kabýn içine beraber girip çýkýyordu.
Bir baþka rivayette þöyle gelmiþtir: "...Farak denen bir kaptan." Süfyân der ki: "Bir farak, dört sa´ hacminde (bir ölçek) dir."[31]
AÇIKLAMA:
1- Hadis, farklý þekillerde rivayet edilmiþtir. Bir vechinde Hz. Âiþe: "Ben ve Resûlullah ayný kaptan su alarak yýkanýrdýk. Bazan O, benden önce davranýr (sudan alýrdý) bazan da ben, O´ndan önce davranýr (sudan alýr)dým. Ben önce alýnca: "Bana da býrak!" derdi. O önce alýnca da ben, "Bana da býrak!" derdim."
2- Farak, Onaltý rýtl hacminde bir ölçek.
3- Daha fazla açýklama için 3500 numaralý hadise bakýlsýn.[32]
ـ3504 ـ12ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]كَانَ الرِّجَالُ وَالنِّسَاءُ يَتَوَضّأونَ في زَمَانِ رسولِ اللّهِ # جَمِيعاً مِنْ إنَاءِ وَاحِدٍ[.
أخرجه البخاري ومالك، وأبو داود والنسائي.
12. (3504)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) zamanýnda erkekler ve kadýnlar beraberce bir kaptan abdest alýyor idiler."[33]
AÇIKLAMA:
Þârihler, abdest sýrasýnda kadýn ve erkeklerin ayný kabýn etrafýnda abdest alma hadisesinin örtünme emrinden önceye ait olduðunu belirtirler. "Örtünmenin farz kýlýnmasýndan sonra kadýn ve erkekler ayrýlmýþtýr, beraber abdest almalarý mevzubahis olamaz" derler. Böyle bir beraberliðin karýkoca ile mahremlere tecviz edilebileceði de ayrýca belirtilmiþtir.[34]
ـ3505 ـ13ـ وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ لِى رسولُ اللّهِ # لَيْلَةَ الجِنِّ مَا فِي إدَاوَتِكَ؟ قُلْتُ: نَبِيذٌ. قالَ: ثَمَرَةٌ طَيِّبَةٌ وَمَاءٌ طَهُورٌ، فَتَوَضَّأ مِنْهُ[. أخرجه أبو داود، واللفظ له والترمذي. »ا“داوَةَ«: المطهرة، وهى إناء من جلد كالسطيحة ونحوها .
13. (3505)- Ýbnu Mes´ud (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Cin gecesinde bana:
"Kabýnda ne var?" diye sordular. Ben: "Nebîz!" dedim.
"Güzel bir meyve, temiz bir sudur" buyurdular. Sonra da onunla abdest aldýlar."[35]
AÇIKLAMA:
1- Bu hadis, Resûlullah´ýn cinlerle buluþtuðu gecede, nebîz denen hurma þýrasý ile abdest aldýðýný ifade etmektedir.
2- Nebîz: Hurma, üzüm, buðday, bal, arpa gibi hammaddeden yapýlan bir þýradýr. Bu maddeler suyun içinde ýslatýlmak suretiyle elde edilir. Bu þýra tahammür etmediði takdirde temizdir. Ancak temizleyici deðildir. Bu sebeple ulemâ nebîzin temizlikte ve dolayýsýyla abdest ve gusülde kullanýlmayacaðýna hükmetmiþtir. Su, renk, koku, tad, akýcýlýk gibi kendine has vasýflarýndan birini haricî bir maddenin karýþmasý ile kaybederse, bu ikinci madde temiz dahi olsa mutlak su olmaktan çýkar, mukayyed su olur. Mukayyed su temiz dahi olsa temizleyici deðildir. Sadedinde olduðumuz hadiste nebîzin temiz olduðunda þüphe mevzubahis deðil, ancak temizleyici deðildir, abdestte kullanýlamaz.
Rivayetin senedinde yer alan Ebû Zeyd sebebiyle hadisin zayýf olduðu belirtilir. Ayrýca senedde kopukluk da var. Ýbnu Hibbân, Ebû Zeyd´ den ülemânýn tek bir hadis rivayet ettiklerini; bu hadisin de Kitap, Sünnet, Ýcma ve Kýyas´a muhalefet ettiðini söyler. Ebû Hanîfe: "Nebîzden baþka su olmazsa, nebîzle abdest alýnabilir" demiþtir. Ebû Yusuf bu durumda, "teyemmüm"e hükmeder. Ýmam Muhammed, "Her ikisi de" der. Ebû Hanîfe´nin Ebû Yusuf´un görüþüne rücû ettiði de rivayet edilmiþtir.
Aynî, Ebû Bekr er-Râzî´den naklen, bu üç görüþün de üç ayrý rivayet halinde Ebû Hanîfe´den mervî olduðunu, bunlar arasýnda "Nebîzle, niyet þartýyla abdest alýp teyemmümü terk" rivayetinin meþhur olduðunu belirtir.
Ebû Dâvud´un rivayetinde nebîzle abdest almayý -baþka su olmasa dahi- Ýmâm Þâfiî ve Ahmed ve Ýshâk rahimehumullah hazerâtýnýn reddettiklerini, Ýshak´ýn "Kiþi böyle bir durumda nebîzle abdest alacak olsa arkadan bir de teyemmüm etse bence daha uygun olur" dediðini kaydeder.
Nebîzle abdest olmayacaðýný kesin bir dille ifade edenler "...Bu durumlarda su bulamazsanýz temiz bir topraða teyemmüm edin..." (Nisâ 43) âyetine istinad ederler. Ýbnu´l-Arabî nebîzin su sayýlmayacaðýný çünkü içerisine, ýslatýlan maddeden tad, renk gibi hususiyetlerin geçtiðini belirtir. Tirmizî, nebîzle abdesti reddedenlerin Kur´an´ýn ruhuna daha yakýn ve daha isabetli olduklarýný belirtir. Tahâvî de, sadedinde olduðumuz Ýbnu Mes´ud hadisinin zayýflýðýný belirttikten sonra "Ne seferde, ne hazerde nebîz ile abdest alýnamayacaðýna" hükmeder.
Ýbnu´l-Arabî, "Su ile teyemmüm arasýna baþka bir þey koymayý, Kur´an´ýn az yukarda kaydettiðimiz sarih hükmünün bir nevi neshi olacaðýný, halbuki Kur´an´ýn bir âyetini, yine Kur´an´ýn bir baþka âyetinin veya mütevatir bir hadisin neshedebileceðini sahih bile olsa haber-i vâhidle Kur´an´ýn neshi mümkün deðilken böyle zayýf bir hadisle Kur´an´ý neshetmenin mümkün olamayacaðýný" söyler.
Bu hususta mevzunun leh ve aleyhinde baþka mütalaalar da dermeyan edilmiþtir. Hepsini vermeye gerek görmüyoruz. Þu kadarýný söyleyelim ki, bütün bu açýklamalar Ýmam-ý Azam´ýn "su olmadýðý durumda nebîzle abdest alýnýr" fetvasýný cerhe yönelmiþtir.[36]