Temizlik Bahsi taharet By: sumeyye Date: 01 Mayýs 2010, 15:13:12
Temizlik Bahsi(Taharet)
(Bu bölümde dokuz bab vardýr)
BÝRÝNCÝ BAB
SULARIN AHKÂMI
ÝKÝNCÝ BAB
NECASETÝN ÝZALESÝ
(Bu bab beþ fasýldýr)
BÝRÝNCÝ FASIL
BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE ÝLGÝLÝ MESELELER
ÝKÝNCÝ FASIL
MENÝ HAKKINDADIR
ÜÇÜNCÜ FASIL
HAYIZ KANI
DÖRDÜNCÜ FASIL
KÖPEK VE DÝGER HAYVANLAR
BEÞÝNCÝ FASIL
DERÝLER
ÜÇÜNCÜ BAB
(Bu babta iki fasýl var)
BÝRÝNCÝ FASIL
ÝSTÝNCANIN ÂDÂBI
ÝKÝNCÝ FASIL
ÝSTÝNCADA KULLANILAN MADDELER
DÖRDÜNCÜ BAB
ABDEST HAKKINDA
(Bu babta üç fasýl var)
BÝRÝNCÝ FASIL
ABDESTÝN FAZÝLETLERÝ
ÝKÝNCÝ FASIL
ABDESTÝN SIFATI
ÜÇÜNCÜ FASIL
ABDESTÝN SÜNNETLERÝ: DOKUZDUR
1- Misvak
2- Ýki Elin Yýkanmasý
3- Sümkürme, Aðýz ve Burnu Yýkama
4- Sakal ve Parmaklarý Hilalleme
5- Kulaklarý Meshetme
6- Abdesti Eksiksiz Yapmak
7- Suyun Miktarý
8- Mendil
9- Dua ve Besmele
BEÞÝNCÝ BAB
ABDESTÝ BOZAN ÞEYLER
1- Ön ve Arka vs. Yollardan Bir Þeyin Çýkmasý: Dört Çeþittir
Yel Çýkmasý
Mezî Akmasý
Kusmuk
Kan
2- KADINA VE FERCE DEGMEK (Meshetmek)
Kadýna Deðmek
Zekere Deðmek
3- UYKU, BAYGINLIK VE KENDÝNDEN GEÇME
4- ATEÞTEN PÝÞENÝ YEMEK
Abdest
Abdesti Terk Hakkýnda
5- DEVE ETÝ
6- MÜTEFERRÝK HADÝSLER
ALTINCI BAB
MESTLER ÜZERÝNE MESHETMEK
YEDÝNCÝ BAB
TEYEMMÜM
SEKÝZÝNCÝ BAB
GUSÜL HAKKINDADIR
(Altý Fasýldýr)
BÝRÝNCÝ FASIL
CENABETTEN GUSÜL
ÝKÝNCÝ FASIL
HAYIZLI VE NÝFASLININ GUSLÜ
ÜÇÜNCÜ FASIL
CUMA VE BAYRAMLARDA YIKANMA
DÖRDÜNCÜ FASIL
CENAZE YIKAMAK VE BUNDAN YIKANMAK
BEÞÝNCÝ FASIL
MÜSLÜMAN OLANIN YIKANMASI
ALTINCI FASIL
HAMAM HAKKINDA
DOKUZUNCU BAB
(Hayýz Hakkýnda Ýki Fasýl Var)
BÝRÝNCÝ FASIL
HAYIZLILARLA ÝLGÝLÝ AHKÂM
UMÛMÎ AÇIKLAMA
Ýslâm, bütün beþerî sistemler ve diðer dinî nizamlar arasýnda temizliðe en çok yer veren bir dindir. Bütün ibadetler ve her çeþit dinî hayat temizlik üzerine kurulur. Hadis ve Fýkýh kitaplarý önce temizlik bahisleriyle baþlar. Ýslam´ýn yarýsý temizlik kabul edilir. Bu bahis, beden temizliðinden çevre temizliðine kadar çok deðiþik sahalara temas eder. Konunun ehemmiyeti ve daðýnýklýðý sebebiyle hadislere geçmezden önce, bu umumî açýklama kýsmýnda Ýslam´da temizliðin yeri ve ehemmiyeti hakkýnda derli toplu bir tahlil sunacaðýz. Burada bazýlarýna mealen ve özetleyerek temas ettiðimiz hadisler bilâhare metinleriyle ve tam olarak gelecektir.[1]
ÝSLAM VE TEMÝZLÝK
Temizlik, gerek maddî gerek manevî olsun bir müslümanýn mutlaka riayet etmesi gereken bir husustur. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) "Temizlik imanýn yarýsýdýr", "Namazýn anahtarý temizliktir" gibi beyanlarýyla temizliksiz dînî hayatýn, dindârlýðýn mümkün olamayacaðýný mü´minlerin vicdanýna yerleþtirmeye çalýþmýþtýr. Ýman-Ýslâm kelimelerinin aynýlýk ve gayrýlýðý üzerinde âlimlerin yaptýðý münakaþa bir tarafa, bizzat sahih hadislerde gelmiþ olan: "Allah´a iman nedir biliyor musunuz?(...) (açýklayayým, Allah´a iman) Allah´tan baþka tanrý olmadýðýna ve Muhammed´in Allah´ýn elçisi olduðuna þehâdet etmek, namaz kýlmak, zekât vermek, Ramazan orucu tutmak, ganimetten beþte birini vermektir" ifadesi nazara alýnmýþ olsa bile çoðu kere imanla dinin kastedildiði, böylece "temizlik"in dinin, dinî hayatýn yarýsýný, hem de ikinci yarýnýn tahakkuku için þart olan evvelki yarýyý teþkil ettiðini anlarýz. Tabiîdir ki bu durum, müslüman nazarýnda temizliðin ehemmiyetini fevkalâde artýrmýþ oluyor, zira maddî manevî bütün amellerin makbul ve muteber olmasý bunun varlýðýna baðlanmýþtýr. Nitekim hadiste: "Temizlik olmayýnca namaz kabul edilmez" denmektedir.
Aslýnda kabul edilmesi için koþulan temizlik þartý namaza has deðildir. Allah için yapýlan her bir þeyin kabul edilmesi, onun temiz olmasýna baðlýdýr. "Ýbadet riya ile kirlenirse makbul deðildir." "Sadaka, zekât meþru yoldan kazanýlmýþ helâl maldan deðilse makbul deðil", "Yenip içilen þeyler, alýnan gýdalar temiz deðilse yapýlan dualarýn, edilen ibadetlerin hiçbirisi makbul deðil", "Allah temizdir ve sadece temiz olaný kabul eder." "Sözün temiz olaný, amelin salih olaný O´na yükselir." (Fâtýr, 10; Bakara 264; Mâûn 6.]
Þu halde kiþi müslüman olabilmek, Allah´a layýk olabilmek için pek çok yönlerden, maddeten ve mânen temiz olmak zorundadýr.
Burada temizlik þartý mutlaktýr. Maddî temizlik veya manevî temizlik diye tahsise imkân yoktur. Zira önce de söylediðimiz gibi Ýslâm ceset ve ruhu ayrý ayrý mütâlaa ederek, birini tafdil diðerini ihmâl etmiyor, ikisinin de terbiye ve kemâlini istiyor, ikisinin de terbiyesinde temizliði ilk þart kýlýyor. Ruhu kirleten þirk, kibir, ucub, yalan, gýybet, haset, gadab, dedikodu, mâlâyânî þeylerle iþtigal, haram nazar, fýsk, gaflet, kötü söz, yeis, fahr, israf, cimrilik, merhametsizlik... gibi mânevi kirlerden[2] þiddetle nehyedildiði gibi, ibadete mâni bir kýsým maddî pisliklerden de haber verip bunlardan da uzak durmayý emretmektedir.
Hattâ Kur´ân-ý Kerim´in bazý âyetleri, birçok dinî emirlerin, "temizlik"in gerçekleþmesi için konulmuþ olduðunu ifade etmektedir. Meselâ namaz kýlmak için þart olan gusül, abdest veya (hîn-i hâcette ikisinin yerini tutmak üzere) teyemmüm gibi vasýtalarla temizlik yapýlmasýný emreden âyetten sonra: "Allah (bu emirle) size bir güçlük dilemez, fakat sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister" (Mâide 6) dendiði gibi, zekâtla ilgili olarak da "Onlarýn mallarýndan bir zekât al ki onunla kendilerini temizlemiþ, tezkiye etmiþ olasýn" (Tevbe 103) denmektedir. Hz. Peygamberin: "Her þey için bir zekât (temizleyici) vardýr, cesedin zekâtý da oruçtur" sözü, orucun da bir baþka temizlik için konduðunu ifade etmektedir. Bilindiði üzere, zekât lügatte nemâ (artma) ma´nâsýna geldiði gibi tathir (temizleme) ma´nâsýna da gelmekte ve þer´î örfte iki ma´nâda birlikte kullanýlmaktadýr.
Bu ifadeler az önce söylediklerimizin zýddýna, insana farz kýlýnan amellerden esas maksadýn "insaný hakîkî temizliðe kavuþturmak" olduðunu göstermektedir. Yani temizlik, dinde hem vasýta hem gâye olmaktadýr.
Ýslâm´da temizliðe birinci plânda verilen bu ehemmiyetin bir ifadesi olarak hemen hemen bütün hadis ve fýkýh kitaplarý, taharetle ilgili bölüme en baþta yer verirler, ondan sonra diðer bölümlere geçerler. Meselâ Kütüb-i Sitte´nin, Buhârî dýþýnda kalan beþ kitabý böyledir. Buhârî en baþa Kitâbu´l-Ýmân´ý koymuþtur.
Gazalî, Ýslâm´ýn mü´minlerden taleb ettiði maddî ve manevî temizliði dört mertebeye ayýrýr:
1- Zâhir´in temizliði: Bu hadesten, necâsetten ve fuzûliyattan temizliktir.
2- Ýnsan âzâlarýnýn (cevârih) bir kýsým cürüm ve günahlardan temizliði.
3- Kalbin mezmum ahlâklardan, takbih edilen düþüklüklerden (rezâil) temizlenmesi.
4- Sýrrýn Allah´tan baþka herþeyden temizlenmesi -ki bu Enbiyâ ve Sýddîkin´e has bir temizlik mertebesidir.-
Ýslâm´ýn temizlik anlayýþýnýn sahip olduðu bu geniþlik ve þümûlü belirttikten sonra hemen ilâve edelim ki biz burada daha ziyade bedenî terbiyeye taalluk eden "zâhir"in temizliði üzerinde duracaðýz.
Sünnette gelen beyanlara bakýnca zâhirin temizliði deyince sadece insan bedeninin temizliði söz konusu deðildir. Elbisenin, meskenin ve hatta yaþanan muhit ve çevrenin de temizliði söz konusudur. Zirâ insan bu söylenenlerin hepsiyle birlikte gerçek bütünlüðünü bulmaktadýr ve bunlarýn her birisi insan üzerinde te´sir icra etmektedir. Bu sebeple bir müslümanýn içinde yaþadýðý fizik ve sosyal çevrenin de maddî ve manevî yönlerden kendi akîde iklimine uygun olmasý, imân þartlarýna göre tanzim edilmiþ bulunmasý gerekmektedir. Biz burada bunlardan en mühimleri olan beden ve elbise temizliði ile mesken ve muhit temizliðine temâs edeceðiz.
Beden (Ve Elbise) Temizliði: Biri hades denen ve gözle görülmeyen hükmi pislikten, diðeri de gözle görülen ve necâset denen maddî pislikten olmak üzere iki ayrý temizliði gerçekleþtirmektir. Hades denen hükmî pislik sadece insan vücudu için mevzubahistir. Ýki çeþittir, birincisi cinsî münasebet veya ihtilâmla hâsýl olur, bundan temizlenmek için bütün vücudun yýkanmasý gerekir. Diðeri abdesti bozan hallerle hâsýl olur ve vücudun her an dýþarý ile temasý olan el, yüz, kol ve ayaklarýn yýkanmasýný gerektirir. Bu temizlikler olmayýnca namaz kýlýnamaz.
Bütün vücudun yýkanmasý, sâdece büyük hades (cünüplük) þartýna baðlý deðildir. Bunun dýþýnda normal olarak bir müslümanýn haftada en az bir defa yýkanmasý gerekmektedir. Hz. Peygamber: "Sizden cumaya gelen yýkansýn" demekle kalmaz, "Cuma günü yýkanmak bülûða ermiþ herkese vacibtir" diyerek tekid eder. Hz. Ali ve Hz. Osman gibi Ashab´tan bazýlarýnýn cünüp olmadýðý halde, soðuk bile olsa her gün yýkandýklarý belirtilir.
Gerek abdest ve gerekse guslün nâkýs olmamasý "Allah´ýn emrettiði þekilde" mükemmel olmasý gerekmektedir. Her ne kadar abdest âzâlarýnýn ikiþer ve hatta birer defa yýkanmasý yeterli ise de mükemmel olmasý için, hiç bir kuruluk kalmayacak þekilde üçer defa yýkanmasý lazýmdýr. Hz. Peygamber alelacele abdest alýp ökçelerini iyi yýkamayan kimseyi görünce "yazýk ateþte yanacak olan ökçelere, (abdesti tam al)" diye uyarmýþ, týrnak kadar kuru yer býrakan kimseyi "abdestini tam almasý için" geri çevirmiþ, ihmâli mümkün olan parmak aralarý için de: "Su ile ovulmazsa Kýyamet günü Allah ateþle ovacaktýr" diye dikkat çekmiþtir. Abdest bozulmadýkça ayný abdestle birkaç vaktin namazýný kýlmak caiz ise de her vakit için yeni bir abdest teþvik edilmiþ, Selef bunu "nur üstüne nur (nûrun alâ nûr)" olarak tavsif etmiþtir. Hz. Peygamber´in Mekke´ nin fethedildiði güne kadar her namaz için ayrý abdest aldýðý, o gün ayný abdestle beþ vakti kýldýðý belirtilmiþtir.
Hz. Peygamber günlük temizliðin mecburî vasýtasý olan abdeste teþvik olarak, müslümanlarýn Kýyamet günü adest uzuvlarýnda zuhur edecek nurdan bir parlaklýkla diðer ümmetler arasýnda temayüz edeceðini belirtmekten baþka, abdest alan kimse uzuvlarýný yýkadýkça o uzuvlarla iþlenmiþ olan günahlarýn, (onlarda bulunmasý muhtemel maddî kirler gibi) su ile akýp gideceðini, böylece günahlardan arýnmýþ olarak çýkacaðýný, abdestin iki vakit arasýnda iþlenen günahlara kefâret olacaðýný belirtir.
Sünnet, bilhassa el ve aðýz gibi hýfzýssýhha noktasýndan ehemmiyet taþýyan uzuvlarýn yýkanmasýný, sadece namaz vakitlerine hasretmemiþtir. Uykudan kalkýldýðý zaman, abdest almazdan önce, ilk iþ ellerin yýkanmasý gerektiðine dikkat çeker ve: "El nerede geceledi bilemezsiniz" der. Kezâ (el ve) parmaklarýn yýkanmasýnda mübâlaðalý davranarak iyice yýkanmasý, aksi takdirde (Kýyamet günü) ateþle yakýlacaðý bildirilir. Bu meyânda istincadan sonra ve gusül esnasýnda pislikler yýkandýktan sonra temizliðin tam olabilmesi için ayrýca topraða sürtülmesi gerekmektedir.
Yemekten evvel ve sonraki yýkamalardan baþka, süt gibi yaðlý herhangi bir þey (yenilip) içilecek olsa arkadan "yaðlý olduðu için" yýkanmasý icâbetmektedir. Bilhassa yatma esnasýnda ellerin mutlaka temiz olmasý istenmektedir. Yatmadan önce, abdest alýp ayaklar da dahil bütün abdest uzuvlarýnýn yýkanmasýný tavsiye etmekten baþka, bilhassa ellerin mutlaka yýkanmasý gerektiðini belirtmek için Hz. Peygamber þöyle buyurur: "Elinde bulaþýk kokusu olduðu halde yýkamadan uyuyan kimseye herhangi bir rahatsýzlýk isabet ederse, kendisinden baþkasýnda kabahat aramasýn."
Aðýz temizliðinde mühim bir husus misvaktýr. Hz. Peygamber her abdest alýþýnda misvak kullanmakla yetinmez, bu vakitler dýþýnda da sýk sýk misvak kullanýrdý. "Ben diþlerimi o kadar misvaklarým ki (bazan) ön diþlerim sökülecek diye korkarým" diyen Hz. Peygamber´in namaz için evden her çýkýþýnda misvak kullandýðý, eve her giriþinde ilk yaptýðý þeyinde diþlerini misvaklamak olduðu, kezâ herhangi bir sebeple gece uyandýðý zaman da diþlerini misvakladýðý belirtilir. Misvakýn ehemmiyetini belirtmek için "Eðer ümmetime müþkilat çýkarmýþ olmaktan (korkmasaydým) her namazda misvak emrederdim"; "Misvak kullanýn! Zirâ o, aðýz için temizlik vesilesi, Rabbülâlemîn içinde rýza ve hoþnutluk sebebidir. Cebrâil her geliþinde bana misvak tavsiye etti. O kadar ki bana ve ümmetime farz kýlýnacak diye korktum" buyurur. Yine ayný maksatla: "Kirâmen kâtibîn meleklerini, sahibi bulunduklarý kimseyi, diþlerinin arasýnda yemek kýrýntýsý olduðu halde namaza durur görmek kadar hiç bir þey rahatsýz etmez" der ve misvak kullanýlarak kýlýnan namazýn misvaksýz kýlýnana nazaran 70 defa üstün olduðunu söyler.
Beden ve elbise temizliðinin diðer bir þartý istincâ ve istibrâdýr. Yani gerek büyük abdest gerekse küçük abdest bozduktan sonra bunlarýn bedene ve elbiseye bulaþmasýna meydan vermemektir. Bu maksadla def-i hacetten sonra su kullanmak gerekmektedir. Su olmadýðý takdirde taþla en az üç kere silmek þarttýr.Hz. Peygamber´in önce taþ, sonra da su kullanmak suretiyle her ikisiyle temizlik yaptýðý, helâda su kullandýðý gibi, helâdan çýktýktan sonra da mutlaka her defasýnda ellerini yýkadýðý Hz. Enes ve Hz. Âiþe tarafýndan bildirilmektedir. Büyük abdestten sonraki temizliði su ile yapmanýn ehemmiyetine bir âyetle Kur´an-ý Kerim de iþaret ederek teþvikte bulunur. Mezkûr âyet Medine yakýnýnda bulunan Kuba köyü hakkýnda gelmiþtir ve þöyle der:
"(...) Orada (pisliklerden) iyice temizlenmeyi seven adamlar vardýr. Allah da böyle çok temizlenenleri sever" (Tevbe, 108). Bu âyet üzerine Hz. Peygamber, Kubalýlara Allah tarafýndan övülen temizliklerinin ne olduðunu sorunca, helâda su kullandýklarýný söylerler.
Hz. Peygamber ehemmiyet verilmeyip ihmâl edilmesi mümkün olan idrar bulaþmalarýna ayrý bir aðýrlýk vererek dikkati çekmekte, ehemmiyetini nazara arzetmektedir: "Sidikten temizlenin. Zira kabir azabýnýn çoðu sidik yüzündendir." Diðer bazý hadislerde de kabir azabýnýn sidik ve gýybet yüzünden olduðu belirtilir ki böylece idrar bulaþmalarý bizzat Kur´an-ý Kerim´de "ölmüþ kardeþinin etini yemek" olarak tavsif edilen gýybet kadar kötülenmiþ, ayný derekede olduðu ifade edilmiþ oluyor. Ayakta küçük abdest bozulabileceðine dair rivayetler mevcut ise de, sýçramalardan emin olunmayan hallerde oturarak yapýlmasý gerektiði anlaþýlmaktadýr.
Beden temizliði konusunda Hz. Peygamber gusül, abdest, istincâ, istibrâ, misvak gibi buraya kadar belirtmiþ olduðumuz temizliklerin yapýlmasýný emretmekle kalmaz, baþka hususlara da temas eder. Bu meyanda býyýklarýn, týrnaklarýn kesilmesi, koltuk altý ve etek traþlarýnýn yapýlmasýný da emretmiþ, bu fazlalýklarýn atýlmasýnda en çok kýrk günün geçilmemesini istemiþtir.
Sað ve Sol Ellerin Kullanýlýþý: Sünnetin temizlik hususundaki hassasiyetinin bir baþka tezahürü sað ve sol ellerin yapacaðý iþlerde kendini gösterir. Zira ayakkabý, elbise giyme, baþ tarama, temizlik vs. bütün iþlerde "saðdan baþlamayý" prensip edinen Hz. Peygamber, pisliklerin temizlenmesi, zaruret halinde temiz olmayan bir þeye dokunma gibi kirletici iþlerin daima sol elle yapýlmasýný; yemek yemek, yiyeceklere dokunmak gibi temiz olmasý istenen iþlerin de dâima sað elle yapýlmasýný emretmektedir. Bu cümleden olarak istincânýn, abdest alýrken burun temizliðinin gusül esnasýnda vücuttaki pis yerlerin ve vücuda bulaþan pisliklerin temizlenmesinin daima sol elle yapýlmasý prensip kýlýnmýþ, küçük abdest bozma sýrasýnda bile sað elle zekere dokunulmamasý emredilmiþtir.
Buna karþýlýk yemeðin sað elle yenmesi emredilmiþtir. Hz. Peygamber´in bu hususa verdiði ehemmiyeti göstermek için soluyla yiyen bir kimseye "Saðýnla ye" dediði zaman, berikisi kibirlenerek "saðýmla yiyemiyorum" deyince, "yiyemez ol" diye beddua etmiþ olmasýný hatýrlatmamýz kâfidir.
Mekân ve Çevre Temizliði: Namaz kýlýnan ve zikir yapýlan yerler de her çeþit necâsetten uzak olmalýdýr. Pis kokulardan meleklerin hoþlanmadýðý ve pislik bulunan yerlere meleklerin girmediði belirtilir. "Necaset sebebiyle" mezbele, mezbaha, hamam ... da namaz" yasaklanmýþtýr. Bu cümleden olarak necis ilan edilmiþ olan köpeðin bulunduðu eve, bekletilmiþ idrârýn bulunduðu eve (rahmet) meleklerinin girmeyeceði haber verilmiþtir. Kezâ meskenin bir parçasý olan gusül yapýlan yerinde temiz tutulmasý istenmiþ, bilhassa küçük abdest bozulmamasý emredilmiþtir.
Diðer bir kýsým rivayetler beden ve meskenden baþka, çevrenin de temiz tutulmasýný emretmektedir. Bu cümleden olarak Müslim´in bir tahricinde Hz. Peygamber: "Lânete uðrayanlar olmayýn" der. Yanýndakiler bunlarýn kim olduðunu sorunca: "Herkesin gelip geçtiði yolla, gölgelendikleri (kuytu) yerlere abdest bozanlar" cevabýný verir. Bir baþka rivayette lânet vesilesi olan bu yerlere bir üçüncüsü ilave edilmektedir: "Su yollarý" Yani buralara da abdest bozulmasý yasaklanmýþtýr. Bazý rivayetlerde "meyveli aðacýn altý" da ayný yasaða dahil edilmiþtir. Hemen belirtelim ki þârihlerin de belirttiði gibi kirletilmesi yasaklanan gölgeden murad, sadece aðaç gölgesi deðil, halkýn dinlenme ve tenezzüh için oturduklarý bütün gölgelere þâmildir. Yine bir kýsým rivayetlerde, kirlendiði takdirde temizlenme ümidi olmayan "durgun suya abdest bozulmasý" da yasaklanmýþtýr.
Rivayetlerin bir kýsmýnda lâneti gerektiren husus, abdest bozmakla kayýtlanmayýp "eza vermek" þeklinde ifade edilmiþtir: "Müslümanlarý yollarýnda rahatsýz edenlere, lanetleri vacib olmuþtur" gibi. Bilhassa rahatsýzlýk veren her þeyin kastedildiði "ezâ"nýn uðrak yerlerinden kaldýrýlmasýna ayrý bir ehemmiyet verilmiþtir. Bu durumda herkesin istifadesine açýk yerlerin þu veya bu þekilde rahatsýz edici atýklar, lüzumsuz eþyalar, döküntüler vs. ile kirletilmemesi istenmektedir.
Þu halde "Müslümanlarý yollarýnda rahatsýz edenlere, lanetleri vacib olmuþtur" tehdidinin þümûlüne çevre kirletenlerin hepsi dahildir. Hatta bir kýsým hayvanlarýn toprakta açmýþ olduðu deliklere akýtmanýn yasaklandýðýna dair rivayetler de nazara alýnýrsa, sünnetin sadece insanlarý deðil, hayvanlarý bile rahatsýz edici çevre kirletmelerinden kaçýnýlmasýný emrettiði anlaþýlýr.[3]