Sohbet 6 By: armi Date: 01 Mayýs 2010, 13:30:26
3317)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Üç kiþi beraberken, ikisi aralarýnda hususî konuþmasýnlar, bu öbürünü üzer."[50]
Bu ma´nâda bir rivayet Ýbnu Mes´ud (radýyallâhu anh)´dan gelmiþtir. Hadisi Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî kaydetmiþlerdir.[51]
AÇIKLAMA:
1- Necve, fýsýldaþmak, gizli konuþmak ma´nâsýna gelir. Bu hadis üç kiþilik bir gruptan, iki kiþinin üçüncüyü hariç kýlarak fýsýldaþmalarýný yasaklamaktadýr. Ya konuþma müþtereken olmalýdýr veya alenî olmalýdýr. Bir baþka hadiste bunlara bir baþkasýnýn katýlmasý halinde, hususî konuþmaya cevaz vermektedir. Çünkü bu sýrada öbürleri de aralarýnda konuþabilirler.
Yani esas itibariyle hususî konuþma yasaklanmýþ deðildir. Üç kiþiden ikisinin hususî konuþmasý yasaklanmýþtr.
Hususî konuþma üzerine âyet de mevcuttur: "Ey iman edenler gizli konuþtuðunuz zaman, günah iþlemeyi, düþmanlýk etmeyi ve peygambere karþý gelmeyi fýsýldaþmayýn" (Mücadele 9).
Ýbnu Ömer, üç kiþiden biriyle hususî konuþmak isteyince, dördüncü birini daha çaðýrdýktan sonra: "Siz ikiniz biraz istirahat buyurun" der, arkadaþýyla hususî konuþurmuþ.
Bazý âlimler: "Bu cemaat on kiþi de olsa, bir kiþiyi yalnýz býrakarak hususî konuþamazlar" diyerek mevzuya açýklýk kazandýrmýþlardýr.
Hadiste esas olan, bir kiþinin yalnýz býrakýlmamasýdýr. O, kendi aleyhinde bir konuþma yapýldýðý vehmine kapýlabilir ve kopma husule gelir. Ýmam Mâlik: "Bu, insanlarýn birbirlerine buðzedip kopmalarýný önleyen güzel bir edebtir" demiþtir.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) hususî konuþmakta olan iki kiþiye, onlardan izin almadan sokulmayý da yasaklamýþtýr:
اِذَا تَنَاجَىْ اِثْنَانِ فََ يَدْخُلْ مَعَهُمَا غَيْرُهُمَا حَتّى يَسْتَأْذِنَهُمَا
Son olarak þunu da belirtelim ki, bazý âlimlerin: "Bu yasak, sefer halinde kiþinin kendisini emniyette hissedemediði, arkadaþýna güvenmediði veya tanýmadýðý veya emin olmayýp kendisinden korktuðu yerlerle ilgilidir, hazerde ve emniyetli yerlerde hususî konuþmanýn mahzuru yoktur" dediði de rivayet edilmiþtir. Nitekim Ahmed Ýbn Hanbel þu hadisi rivayet etmiþtir: "Resulullah buyurdu ki: "Üç kiþi bir tenha yerde iseler, bunlardan ikisinin hususî konuþmasý helâl olmaz."
Ancak çoðunluk bu yoruma katýlmaz. Kurtubî "Bu boþ bir iddia, delile dayanmayan bir tahsistir" der. Ýbnu´l-Arabî de: "Hadis lafzýyla da, ma´nâsýyla da âmmdýr. Yasaðýn illeti "üzmek"tir. Bu ise hazerde, seferde mevcuttur. Dolayýsýyla yasaðýn iki hale de þâmil olmasý gerekir." der.[52]
ـ3318 ـ3ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]لَمْ يَكُنْ شَخْصٌ أحَبَّ إلَيْهِمْ مِنْ رسولِ اللّه #: وَكَانُوا إذَا رَأوْهُ لَمْ يَقُومُوا لَهُ، لِمَا يَعْلَمُونَ مِنْ كَرَاهِيتِهِ لِذلِكَ[. أخرجه الترمذي .
3. (3318)- Hz. Enes (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Ashab´a Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ´dan daha sevgili kimse yoktu. Buna raðmen Aleyhissalâtu vesselâm´ý gördükleri zaman ayaða kalkmazlardý, çünkü O´nun bundan hoþlanmadýðýný biliyorlardý."[53]
ـ3319 ـ4ـ وعن أبي أُمامة رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]خرَجَ عَلَيْنَا رسولُ اللّهِ # يَوْماً عَلى عَصَا فَقُمْنَا إلَيْهِ. فَقَالَ: َ تَقُومُوا كَمَا تَقُومُ ا‘عَاجِمُ يُعظَّمُ بَعْضُهَا بَعْضاً[. أخرجه أبو داود.
4. (3319)- Ebû Ümâme (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Bir gün Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanýmýza geldi, elinde bir âsa (deðnek) vardý. Biz ayaða kalktýk.
"Yabancýlarýn birbirlerini büyüklemek için ayaða kalkmalarý gibi ayaða kalkmayýn" buyurdu."[54]
ـ3320 ـ5ـ وعن أبي مِجْلَزٍ قال: ]خَرَجَ مُعَاوِيَةُ عَلى ابْنِ الزُّبَيْرِ وَابنِ عَامِرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُم. فَقَامَ ابْنُ عَامِرٍ وَجَلَسَ ابْنُ الزُّبَيْرِ. فَقَالَ مُعَاوِيَةُ بْنِ عَامِرٍ: اجْلِسْ فَإنِّي سَمِعْتُ رسولَ اللّهِ # يَقُولُ: مَنْ سَرَّهُ أنْ يَمْثُلَ لَهُ الرِّجَالُ قِيَاماً فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ[. أخرجه أبو داود والترمذي .
5. (3320)- Ebû Miclez rahimehullah anlatýyor: "Hz. Muâviye (radýyallâhu anh), Ýbnu´z-Zübeyr ve Ýbnu Âmir (radýyallâhu anhüm)´in yanlarýna geldi. Ýbnu Âmir ayaða kalktý, Ýbnu´z-Zübeyr oturdu (kalkmadý). Hz. Muâviye (radýyallâhu anh), Ýbnu Âmir´e:
"Otur, zira Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ´ýn: "Ýnsanlarýn kendisi için ayaða kalkmalarýndan hoþlanan kimse ateþteki yerini hazýrlasýn" buyurduðunu iþittim" dedi.[55]
ـ3321 ـ6ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: َ يُقِيمَنَّ أحَدُكُمْ رَجًُ مِنْ مَجْلِسِهِ ثُمَّ يَجْلِسُ فِيهِ وَلَكِنْ تَوَسَّعُوا وَتَفَسَّحُوا يَفْسَحِ اللّهُ لَكُمْ. وَكَانَ ابْنُ عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما إذَا قَامَ رَجُلٌ مِنْ مَجْلِسِهِ لَمْ يَجْلِسْ فِيهِ[. أخرجه الخمسة إ النسائي .
6. (3321)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden kimse, bir baþkasýný yerinden kaldýrýp sonra da oraya oturmasýn. Ancak (halkayý) geniþletin, yer açýn, Allah da size geniþlik versin."
Birisi yerinden kalkacak olsa, Abdullah Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ), oraya oturmazdý."[56]
AÇIKLAMA:
Buraya kadar kaydettiðimiz altý hadisin altýsý da, hürmeten insanlara ayaða kalkmayý yasaklamaktadýr. Aksini ifade eden rivayetlerin de varlýðý sebebiyle bu mevzu ülemâ arasýnda epeyce münakaþa edilmiþtir. Nevevî baþta, bir kýsým ulema tecviz ederken, Ýbnu´l-Hâcc el-Mâlikî baþta, bir kýsmý da bunun caiz olmadýðýna hükmetmiþtir.
el-Ezkâr´da Nevevî þunlarý söyler: "Cemaate dâhil olana kalkmak suretiyle ikramda bulunmaya gelince, bize göre, bu gelen zât, herkesçe bilinen ilim irfan sahibi, þerefi, mevkii, makamý olan birisi ise buna kalkmak müstehabtýr. Bu kalkma birr´dir, ikramdýr, ihtiramdýr, riya ve yersiz büyükleme deðildir. Selef ve halefin adeti hep böyle olmuþtur. Ben bu hususta müstakil bir risale (cüz) telif ettim. Risalede cevaza delâlet eden hadisleri, Selefin söz ve fiillerini topladým. Ayrýca muhalif rivayetleri de koyup bunlara da cevaplar verdim. Bu mevzuda tereddüde düþen, kitabý görmek isterse, tereddüdünün zâil olacaðýný ümid ediyorum."
Ýbnu´l-Hacc el-Mâlikî, Nevevî´nin bu risalesini el-Medhal´inde aynen nakleder. Nevevî´nin her bir delilini kendince tenkid eder. Nevevî´nin dayandýðý en kuvvetli delil, Sahîheyn´de geçen þu rivayettir: "Kureyzalýlar Sa´d´ýn hakemliðine razý olunca Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Sa´d´ý çaðýrdý. Sa´d gelince: "Büyüðünüz geldi, ayaða kalkýn" dedi.
Ýbnu´l-Hâcc, bu rivayetle ilgili þu açýklamayý yapar: "Buradaki ayaða kalkma emri, münakaþa edilen meseleyle ilgili deðildir. Bu, onun bineðinden indirilmesi için verilmiþ bir emirdi. Çünkü Sa´d hasta idi. Nitekim onun hasta olduðu bazý rivayetlerde belirtilmiþtir.
Hâfýz Ýbnu´l-Hacer der ki: "Ahmed Ýbnu Hanbel´in Müsned´inde, Hz. Âiþe´nin bir rivayetinde Benû Kureyza gazvesi ile ilgili kýssada Sa´d Ýbnu Muaz (radýyallâhu anh)´ýn geliþ hikayesi uzunca anlatýlýr. Burada Ebû Saîd der ki: "Sa´d Ýbnu Muaz görünür görünmez, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Efendinize kalkýn!" buyurdu, onlar da onu indirirler. Bu rivayetin senedi hasendir."[57] Bu ziyâde, münakaþasý olan ayaða kalkmanýn meþruluðuna Sa´d kýssasýndan istidlâl etmeyi yaralar."
Ýmam Nevevî hazretlerinin dayandýðý hadislerden biri de Ka´b Ýbnu Mâlik´in tevbesiyle ilgili rivayette (654. hadis) geçen þu ibaredir: "Talha Ýbnu Ubeydillah kalktý, bana doðru koþup musafaha yaptý ve beni tebrik etti."
Ýbnu´l-Hacc buna da: "Talha Ýbnu Ubeydillah onu tebrik etmek, musafaha etmek için kalkmýþtýr, eðer kalkmasý, münakaþa edilen meseleyle ilgili olsaydý, o bu iþte yalnýz kalmazdý. Oysa, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ´ýn da ona kalktýðý veya kalkmayý emrettiði veya orada hazýr olanlardan birinin bunu yaptýðý rivayet edilmiþtir. Kalkma iþini, aralarýndaki kuvvetli muhabbet sebebiyle sadece Talha yapmýþtýr. Çünkü âdet böyledir. Bilindiði üzere tebrik, müjdeleme ve benzeri davranýþlar aradaki sevgi ve samimiyete göre cereyan eder. Selam bunun aksinedir, çünkü o, tanýdýk tanýmadýk herkese karþý meþru bir davranýþtýr."
Nevevî hazretlerinin dayandýðý hadislerden biri Hz. Âiþe´nin bu rivayetidir: "Ben suretçe, sîretçe, doðrulukça, Resulullah´a Fatýma (radýyallâhu anhâ) kadar benzeyen bir baþkasýný görmedim. O, Resulullah´ýn yanýna girince, kalkar, elinden tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu: "Resulullah onun yanýna girince, Fâtýma babasýna kalkar, elinden tutar, öper ve yerine oturturdu."
Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî´de gelen bu rivayetle ilgili olarak Ýbnu Hâcc þu açýklamayý yapar: "Resulullah´ýn bu kalkýþý muhtemelen, kýzýna ikram olsun diye yerine oturtmak içindi, münakaþa edilen ma´nâda bir kalkma deðildir. Hususen evinin darlýðý ve serginin azlýðý göz önüne alýnacak olursa bu husus daha iyi anlaþýlýr. Onun yerine oturtma arzusu mutlaka kalkmasýný gerektiriyordu."
Nevevî´nin dayandýðý bir diðer rivayet, Ebû Dâvud´un Ömer Ýbnu´s-Sâib´ten kaydettiði þu hadistir: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün oturuyordu. Ömer Ýbnu Sâib´in süt babasý yanýna geldi. Aleyhissalâtu vesselâm elbisesinin bir kýsmýný onun için yere koydu o da üzerine oturdu. Sonra annesi geldi. Elbisesinin diðer taraftaki kýsmýný da onun için yere yaydý, annesi de bunun üzerine oturdu. Sonra süt kardeþi geldi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) "kalkýp" onu da önüne oturttu."
Ýbnu´l-Hacc, bunu da þöyle cevapladý: "Eðer bu kalkýþ, münakaþa edilen ma´nâdaki kalkýþ olsaydý, Resulullah´a ebeveyn, kardeþten daha üstün olmasý gerekirdi. (Halbuki ebeveyni için kalkmayýp) kardeþi için kalktý, öyleyse bu kalkma ya örtüyü yahut da yeri geniþletmek içindi."
Nevevî ile Ýbnu´l-Hacc arasýndaki cedel uzar. Bazý âlimler, bu rivayetleri te´lif etmeye çalýþmýþtýr. Mesela bazýlarý der ki:
"Enes hadisi, münakaþalý olan kiþinin kiþiyi görünce ayaða kalkmasý meselesine temas eder. Hz. Âiþe hadisin zâhiri bunun caiz olduðunu gösterir. Ýbnu´l-Hacc´ýn bu hadisle ilgili cevabý tatminkâr deðildir. Ýkisini cem hususunda ihtilaf edilmiþtir."
Bazýlarý: "Enes hadisi tenzihî kerâhete delâlet eder" derken, bazýlarý da: "Bu büyükleme yoluyla kalkmaya hamledilir" demiþtir.
Keza: "Hz. Âiþe hadisi, birr ve ikram yoluyla kalkmaya delâlet eder" denmiþtir, baþka yorumlar da yapýlmýþtýr. Þurasý muhakkak ki, kiþinin, hastayý bineðinden indirmek için kalkmasý, yahut seferden gelen için kalkmasý, nimete eren için tebrik maksadýyla kalkmasý, yeri geniþletmek için kalkmasý bi´l-ittifak caizdir.
Aynî, Ebû´l-Velid Ýbnu Rüþd´den þu notu kaydeder:
"Ayaða kalkma dört çeþittir:
1- Yasak olan kalkma: Bu büyüklenerek kendisine ayaða kalkýlmasýný isteyenler için yapýlan kalkmadýr. Burada sadece kendisini büyüklemek maksud olmayýp, kendine kalkanlarý küçültme duygusu da vardýr.
2- Mekruh olan kalkma: Bu, kalkanlara karþý kibirlenmeyen, büyüklenmeyen, fakat bu yüzden içine, yasak olan büyüklenme duygusunun düþmesinden korkulan kalkmadýr. Bunda ayrýca, cebbarlara benzeme durumu da vardýr.
3- Caiz olan kalkma: Bu, hiç arzu etmeyenlere, birr ve ikram olsun diye yapýlan ayaða kalkmadýr, bunda cebbârlara benzemeyeceði hususunda tam bir kanaat olmalýdýr.
4- Mendup olan kalkma: Bu, seferden dönenlere, geliþlerinden sevinilerek, selam vermek için yapýlan ayaða kalkmadýr.
Keza yeni bir nimete kavuþan kimseye, onu tebrik etmek veya musibete uðrayaný da taziye etmek için ayaða kalkmak bu gruba girer."
Ýmam Gazalî de: "Büyüklemek için yapýlan ayaða kalkma mekruhtur, birr ve ikram yoluyla kalkma mekruh deðildir" demiþtir.
Ýbnu Hacer, meseleyi "mekruhtur", "deðildir" gibi kesip atmayý uygun bulmaz, yukarýda kaydettiðimiz farklý yaklaþýmlarla deðerlendirmenin daha muvafýk olacaðýný söyler.
Son olarak, bu mevzunun ehemmiyetini tescilen, Rabbimizin meseleye temas eden bir irþadýný kaydedeceðiz: "Ey iman edenler! Toplantýlarda size "yer açýn" denince, yer açýn ki, Alllah da size geniþlik versin..." (Mücadele 11).[58]
ـ3322 ـ7ـ وعن وهب بن حذيفة رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: إذَا خَرَجَ الرَّجُلُ لِحَاجَتِهِ ثُمَّ عَادَ فَهُوَ أحَقُّ بِمَجْلِسِهِ[. أخرجه الترمذي وصححه .
7. (3322)- Vehb Ýbnu Huzeyfe (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir kimse ihtiyacý için çýkar, sonra geri dönerse, önceki yerine oturmaya (herkesten ziyade) hak sahibidir."[59]
AÇIKLAMA:
Nevevî þu açýklamayý sunar: "Ashabýmýz dediler ki: "Bu hüküm, mescid veya bir baþka yerde mesela namaz için oturmuþ olmasýna raðmen bir müddet sonra, abdest almak gibi ufak bir meþguliyetle, geri gelmek üzere orayý terkeden kimse ile ilgilidir. Ýþte bu kýsa ayrýlýþ, oranýn bu kimseye mahsus olmasýný iptal etmez. Döndüðü zaman, o vakte mahsus olmak üzere, o yere ehaktýr. Söz gelimi þayet birisi oturmuþ ise, onu kaldýrma hakkýna sahiptir. Oturan kimseye de, bu hadise göre orayý terketmesi gerekir. Ashabýmýz nezdinde sahih görüþ budur. Önceki oturan dönünce sonrakinin orayý terketmesi vaciptir. Bazý âlimler: "Bu müstehabtýr, vacip deðildir" diye hükmeder. Ýmam Mâlik bu görüþtedir. Doðrusu, önceki görüþtür. Ashabýmýz der ki: "Kiþinin kalktýðý zaman yerinde kendine ait bir seccade ve benzeri bir þey býrakmasý ile, býrakmamasý arasýnda bir fark yoktur, her iki durumda da kalkan dönünce o yere ehaktýr. Baþka vakitlerde deðil" hükmünü de koymuþtur." 3329 numaralý hadiste Resulullah´ýn, ufak ihtiyaçlarý için çýkýþlarda, dönünce ayný yerine oturduðu belirtilir.
Kadý Ýyâz der ki: "Ülemâ, fetvâ tedris için mescidde ayný yerde oturmayý itiyad (alýþkanlýk) haline getiren kimse hakkýnda ihtilaf etmiþtir. Ýmam Mâlik´ten hikaye edildiðine göre, Bu kimse, oraya ehaktýr, yeter ki bilinsin" görüþündedir."
Kadý Ýyaz der ki: Cumhurun benimsediði görüþe göre, bu bir istihsandýr, vacip bir hak deðildir. Muhtemelen Ýmam Mâlik de bunu kastetmiþtir."
Sahibi bulunmayan avlu ve yollardaki oturma yerleri hakkýnda da ayný hükme varýlmýþtýr: "Bunlardan birine oturmayý itiyad haline getiren bir kimse, maksadý hâsýl oluncaya kadar orada oturmaya ehaktýr."
Ýyâz der ki: Mâverdî bunu, münakaþayý kesmek üzere Mâlik´ten nakletmiþtir"
Kurtubî, "Cumhurun bunu bir vecîbe olarak görmediðini" belirtir.[60]
ـ3323 ـ8ـ وعن جابر بن سمرة رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]كُنَّا إذَا أتَيْنَا النَّبيَّ # جَلَسَ أحَدُنَا حَيْثُ يَنْتَهِي[. أخرجه أبو داود .
8. (3323)- Câbir Ýbnu Semüre (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ´a geldiðimiz zaman, (halkanýn) sonuna otururduk."[61]
AÇIKLAMA:
Bu rivayet, Ashabýn, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ´ýn huzurunda edeb içerisinde olduklarýný belirtir. O´nun meclisindekiler halkalar halinde nizama girerlerdi. Sonradan gelenler öne geçmek için mevcut halkalarý yarmaz, halkanýn son kýsmýnda yerini alýrdý. Böylece cemaat geldikçe halka tamamlanýrdý.[62]
ـ3324 ـ9ـ وعن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رَسُولُ
اللّهِ #: َ يَحِلُّ لِرَجُلٍ أنْ يَجْلِسَ بَيْنَ اثْنَيْنِ إَّ بِإذْنِهِمَا[. أخرجه أبو داود، والترمذي؛ وعندهُ: »أنْ يُفرِّقَ بينَ اثنينِ« .
9. (3324)- Amr Ýbnu Þuayb an ebîhi an ceddihî (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir kimsenin, izin almadan iki kiþinin arasýna oturmasý helâl olmaz."[63]
radyobeyan