Bedevi ve Su Testisi By: rabia Date: 30 Nisan 2010, 01:27:38
Bedevi ve Su Testisi
Ýbadetlerimizi yerine getirir, iyilikler yaparýz. Ama kimi zaman bütün bu iyi ameller uðursuz bir týlsýmla içimizdeki kötünün böbürlenmesine sebep olabiliyor. Böylece bütün güzel amellerimiz boþ bir kaba dönüþebiliyor.
Mesnevî’de bir hikâye anlatýlýr, hayli etkileyici bir hikâye. Aslýnda bu hikâyede hepimizin bir hissesi var. Bu yüzden yazýya bu hikayeyle baþlamamýz gerekiyor:
Zamanýn birinde çölde yaþayan bir adam vardýr, bir bedevi.
Adý üstünde çöl, hayat þartlarý aðýr mý aðýr. Bedevi ve vefakâr hanýmý bin bir çileyle hayatlarýný sürdürmeye çalýþýrlarken, bu zorluklardan kurtulmanýn yollarýný hep düþünüp durmuþlar.
Karý koca yine bir gün böyle düþünürlerken akýllarýna bir çare gelir: “Bir yolunu bulup Sultanýn huzuruna, Baðdat’a gitmeli ve ondan yardým talep etmeliyiz.”
TUHAF BÝR HEDÝYE
Upuzun ve meþakkatli bir yol vardýr önlerinde ama Sultan’a eli boþ da gidilmez. Onun þanýna yaraþýr bir hediye sunmak gerekir. Onun da çaresini bulmuþlar: Kendileri için çok kýymetli olan yaðmur suyuyla doldurulmuþ bir testi.
Kendilerince mükemmel bir karara vardýklarýný düþünmüþler. Biçareler, Baðdat’ta da su kýtlýðý olduðunu zannediyorlarmýþ.
Bedevi, su testisini omzuna alýp yollara düþmüþ. Günlerce süren çöl yolculuðundan sonra Baðdat’a ulaþmýþ. Sultanýn sarayýna varmýþ. Sultanýn hizmetçileri onu çok iyi karþýlamýþlar, yüzüne gül sularý serpmiþler ve iltifatlarda bulunarak gönlünü hoþ eylemiþler.
Bedevi dinlenirken bir ara hizmetçilere testisini uzatmýþ ve þöyle söylemiþ:
- Bu hediyemi Sultana götürünüz, padiþahýn fakirini ihtiyaçtan kurtarýnýz. Bu yeþil ve güzel bir testidir. Ýçinde gölde toplanmýþ yaðmur sularýndan aldýðým tatlý su vardýr.
Bedevinin dilinden dökülen bu samimi sözler hizmetçilerin tebessümüne sebep olmuþ. Bununla birlikte hediyeyi büyük bir hürmetle alýp Sultana arz etmiþler. Sultan bedevinin hediyesini son derece büyük
bir memnuniyetle kabul eylemiþ ve karþýlýðýnda testiyi altýnla doldurtup bedeviye teslim ettirmiþ. Bunun yanýnda baþkaca hediyeler ve deðerli elbiseler de ihsan ederek onu ihtiyaçtan kurtarmýþ.
Hizmetçiler verilen hediyeleri alýp huzurdan çýkarken Sultan onlara þöyle emirde bulunmuþ:
- Bu adamcaðýz buraya gelirken kara yoluyla gelmiþ ve bir hayli zahmet çekmiþtir; dönerken onu Dicle nehrinden gemiyle gönderin.
Hizmetçiler Sultanýn emrettiði gibi bedeviyi hediyelerle birlikte gemiye bindirip uðurlamýþlar. Bedevi gemiye binip o koca Dicle nehrini görünce þaþkýnlýðýný gizleyememiþ. Mahcubiyetinden iki büklüm secdeye
kapanmýþ. Görmüþ olduðu bunca iyilik ve insanlýk karþýsýnda dilinden þu sözler dökülmüþ:
- Ýkramý bol padiþahýmýz ne kadar da cömertmiþ! *u kadar tatlý suya sahip iken benim getirdiðim bir testi kýymetsiz suyu kabul eyledi!
TESTÝ ASLINDA NEDÝR?
Hikâyedeki testi, insanýn sahip olduðu ve “benim” dediði her þeydir.
Sahip olduklarýmýzla gururlanýrýz. Malýmýzla, makamýmýzla, evladýmýzla, bilgimizle, irfanýmýzla, çevremizle hatta bedenimizle... Dilimizle söylemesek bile içimizde bir duygu oluþur, “iþte bunlar benim” deriz. Birisiyle muhatap olurken o sahip olduklarýmýzýn psikolojisi ile hitap ederiz, öyle oturup kalkarýz. Gönül adamlarý buna “varlýk duygusu” demiþlerdir.
En garibi, kulluðumuzun tescili olan ibadetlerimizle bile varlýk duygusuna kapýlýrýz. “Ýbadet eden bir kiþi” olarak görürüz kendimizi, baþkalarýndan bir gömlek üstün... Bu hali insanlarla muhatap olurken yaþayabildiðimiz gibi, Yüce Mevlâ’ya karþý bile yaþayabiliriz. Dua ederken yaptýðýmýz iyilikleri, ibadetleri bedevinin testisi gibi öne koyarýz, onlara çok kýymet veririz. Kendimizi ibadet ehli, zikir ehli iyi bir insan görerek, hâþâ: “Eh, ben bu kadar kulluk yaptým, sen de bunlara karþý beni affet veya bana þunlarý ver ya Rabbi!” gibi bir duyguya kapýlabiliriz.
Bu çok ciddi bir hatadýr. Kalbe bulaþtýysa ciddi bir hastalýktýr. Dicle nehrini görmemiþ olan ve bir testi su ile büyük bir hediye sunmuþ olduðunu sanan bedevinin durumuna benzer.
Þeytan bir insanýn iyilikler yapmasýna, ibadetlerini yerine getirmesine engel olamayýnca bu sefer o iyilikler ve ibadetlerin içinde ona vesvese vermeye baþlar: “Sen ne iyi bir insansýn..”, “Bu zamanda senin kadar ibadetlerini yapan kaç kiþi var ki?”, “Kaç kiþiye bu kadar zikir yapmak nasip olur?” gibi düþüncelerle ruh dünyasýný bulandýrmaya çalýþýr. Böylece ibadetlerinin içini boþaltýr.
Zamanla insan bir de bakar ki, iyiliklerin ve ibadetlerin þekilleri kalmýþ ama ruhlarý kaybolmuþ. Ýbadet yaptýkça gönülde takva hassasiyeti artacaðýna, kalbi vurdumduymazlýk ve menfi bir özgüven duygusu sarmýþ. Her an Allah Tealâ’nýn huzurunda olduðunun daha fazla farkýna varacaðýna, ibadetlerine olan güveninden dolayý o farkýndalýk iyice azalmýþ.
ÝYÝLÝKLERÝMÝZ KÝMDEN?
Ýbadetlerimizi yapabilmemiz, iyilikte bulunabilmemiz ve zikirle meþgul olabilmemiz de tamamen Allah Tealâ’nýn bize bir ihsanýdýr. Ýbadetlerimizi hep göz önüne getirerek böbürlenmek, yani yaptýðýmýz ibadetlerle kalbimizde bir varlýk duygusu oluþmasý ciddi bir tehlikedir. Böyle bir halden Allah’a sýðýnýrýz.
Bedevinin su testisi ve Dicle nehri karþýsýndaki hali, ibret almak için yetmez mi?
Ýnsanýn iyilikleri ve ibadetleriyle kendini beðenmesinin, kalbinde bir varlýk duygusu oluþmasýnýn ilacý ne olabilir?
Teferruata girmeden söyleyelim:
Kalbe takva hassasiyetinin yerleþmesi ve bu hassasiyetin giderek çoðalmasýdýr.
Takva, Allah Tealâ’nýn emir ve yasaklarýna karþý insanýn kalbinde oluþan duyarlýlýk halidir. Bu halin kazanýlabileceði en önemli ibadetlerden birisi Ramazan orucudur. Önümüzde Ramazan ayý orucu ve otuz gece arasýna saklanmýþ, bin aydan daha hayýrlý olan Kadir Gecesi var.
Þu andan itibaren: “Ey Rabbim! Ramazan orucunu razý olduðun þekilde tutmamý bana nasip eyle ve Kadir Gecesinin bereketlerine beni ulaþtýr! Ramazan orucuyla vereceðini vaat ettiðin takva hassasiyetini kalbime
yerleþtir!” diye yalvararak Allah’ýn rahmet kapýsýný çalmamýz gerekir.
Allah’ýn izniyle Ramazan bayramý, ayný zamanda takva bayramýmýz olacaktýr.