Nikah 6 By: sumeyye Date: 29 Nisan 2010, 12:34:58
AÇIKLAMA:
Ýslâm dini, evlenecek olan erkeðe kadýný görmesini tavsiye eder. Bu mesele üzerine gelen hadisler umumiyetle emir sigasý taþýsa da bu, vecibe ifade etmez, istihbab ve ruhsat ifade eder.
Kýzlar için böyle bir emir yoksa da, âlimler kýsas yoluyla onlarýn da erkeðe bu maksadla bakabileceðini söylemiþtir.
Ahmed Ýbnu Hanbel´in bir rivayetinde: "Biriniz bir kadýn isteyeceði vakit ona bakmasýnda bir günah yoktur" buyrulmuþtur.
Nevevî der ki: "Bu hadisler, erkeðin evlenmek istediði kadýna bakmasýnýn müstehab olduðunu ifade eder. Bu hem Þâfiîlerin, hem Mâlikî ve Hanefîlerin ve hem de Ahmed ve diðer ulemâ cumhûrlarýnýn görüþüdür. el-Kâdý birkýsým âlimlerin mekruh dediðini kaydetmiþ ise de, bu hatadýr. Hatadýr, çünkü hem hadislerin sarahatine hem de alýþveriþ, þehadet gibi durumlarda, ihtiyaç halinde bakmanýn caiz olduðuna dair icmaya muhalefet eder."
Âlimler, kadýnýn sadece yüz ve ellerine bakmanýn mübah olduðunu belirtir. "Çünkü derler bunlar avret deðildir. Ayrýca yüz ile güzellik veya çirkinliðine, el ile de vücudunun matluba muvafýk olup olmadýðýna hükmedilir." Evzâî hazretleri etli yerlerine bakýlabileceðini söylemiþtir.
Kadýnýn, erkeðin bakmasý haram olan yerlerine de bakýlmak istendiðinde, araya bir kadýn konmalýdýr. Nitekim Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ümmü Süleym´i bir kadýný görmesi için yollayarak "Ökçelerine bak ve yakalarýný kokla" bir diðer rivayette "Ön diþlerini kokla" diye talimat vermiþtir. Hz. Ömer de, Hz. Ali´nin kýzýyla evlenmek istediði zaman topuðunun üst kýsmýna bakmýþtýr. Bu çeþit araþtýrmalarda kadýnýn hastalýklý olup olmadýðý, temizlik durumu vs. tedkik edilmiþ olmaktadýr.
Alimler bu bakma iþinin kadýn rýzasýna tabi olmadýðýný, haberinin olmasýnýn da þart olmadýðýný belirtirler. Vakit olarak da kadýna talip olmazdan önce olmasýnýn da münasib olacaðýný; çünkü, kýzý istedikten sonra bakar ve beðenmezse, bunun kýzý rencide edip üzeceðini belirtirler. Ancak Ýmam Mâlik: "Kadýna haberi olmadan bakýlmasýný hoþ bulmam, çünkü, gözü kýzýn avretine de kayabilir" demiþtir. Ancak Resulullah´tan ruhsat mutlak geldiði için, kýza haber vermeden de bakmanýn cevazý esas kabul edilmiþtir. Bu sebeple Hanefî ulemâsý: "Ýstemezden önce, haberi olmadan kýz görülür, beðenilmezse talep edilmez. Böylece kýzýn rencide edilmesi de önlenmiþ olur, bu tarz, müstehabtýr" demiþtir.
Þunu da son olarak belirtelim ki, günümüzde yaygýnlýk kazanmaya yüz tutan bazý hallere dinimiz cevaz vermez: Gençler birbirlerini daha yakýndan tanýmak, seyahat etmek gibi aþýrýlýklara düþüyorlar. Ýslâm´ýn tecviz ettiði "görme" ile bu çeþit beraberliðin hiçbir ilgisi yoktur. [64]
DÖRDÜNCÜ FASIL
NÝKAH ADABI
ـ5636 ـ1ـ عن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنها قالت: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: أعْلِنُوا هذَا النِّكَاحَ، وَاجْعَلُوهُ في الْمَسَاجِدِ، وَاضْرِبُوا عَلَيْهِ بِالْدُّفُوفِ[. أخرجه الترمذي .
1. (5636)- Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Nikahý ilan edin, onu mescidlerde yapýn. Üzerine de def vurun." [Tirmizî, Nikah 6, (1089).][65]
ـ5637 ـ2ـ وعنها رَضِيَ اللّهُ عَنها قالت: ]زَفَفْنَا إمْرَأةً الى رَجُلٍ مِنَ ا‘نْصَارِ. فَقَالَ النَّبِيُّ #: يَا عَائِشَةُ أمَا كَانَ مَعَكُمْ لَهْوٌ! فَإنَّ ا‘نْصَارِ يُعْجِبُهُمُ اللَّهْوَ[. أخرجه البخاري .
2. (5637)- Yine Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Bir kadýný, ensardan bir erkekle evlendirmiþtik. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ey Aiþe! Eðlenceniz yok mu? Zira ensar eðlenceyi sever!" buyurdular." [Buharî, Nikah 63.][66]
ـ5638 ـ3ـ وعن مُحمّدِ بن حَاطِبِ الْجُمَحِي قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: فَصْلُ مَا بَيْنَ الْحََلِ وَالْحَرَامِ الدُّفُّ وَالصَّوْتُ[. أخرجه الترمذي والنسائي.وزاد: في النِّكَاحِ .
3. (5638)- Muhammed Ýbnu Hatýb el-Cumahi anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "[Nikah´da] haramla helali ayýran fark, def ve sestir." [Tirmizî, Nikah 6, (1088); Nesâî, Nikah 72, (6, 127, 128).] [67]
AÇIKLAMA:
Yukarýda kaydedilen üç hadisin üçü de biraz farklý ifadelerle, nikahýn alenî olmasýný amirdir. Bir erkekle kadýnýn hususi suretle anlaþarak yapacaðý birleþme meþru deðildir, zinadýr. Bu sebeple üçüncü hadiste meþru birleþme ile gayrimeþru anlaþma -yani helal ile haram akitlerin- arasýndaki farkýn aleniyetle gizliliðin teþkil ettiði ifade edilmiþtir. Helal olan, def çalarak güfte okuyarak ilan edilendir. Gizlice, sessizce yapýlan da zinadýr.
Resulullah birinci hadiste "Ensar eðlentiyi sever" buyurarak, düðün vesilesiyle eðlenti yapýlmasýný teþvik ediyor. Bunun anlaþýlmasý için, daha önce açýkladýðýmýz üzere, Müslümanlarýn hayatýnda ayrý bir eðlence programýnýn olmadýðýný bilmek gerekir. Ýnsanýn eðlenme ihtiyacý, birkýsým düðün davet ve merasimlerle karþýlanacaktýr. Zamanýmýzda eðlence, radyo, teyp, video ve televizyon gibi vasýtalarla her günümüze ve hatta her saatimize girdiði için, düðünlerin de o devirdeki gibi defli ve sesli olmasýnda ýsrar edilmeyebilir. Üstelik caiz olan def ve ses yerine, caiz olmayan çalgý ve þarkýlar kaim olmuþtur. Bu sebeple dindar çevrelerde geliþtirilen mevlütlü düðünlerimiz, zahirde sünnete zýd da görünse, þayan-ý tercih olmalýdýr. Böylece pekçok menhiyyatýn önüne sed çekilmiþ olur.
Ama bu hadislerde vurgulanan husus ihmal edilmemeli: Düðünler alenî olacak, sesli olacak, ilan edilmiþ olacak. Mevlütlü düðünler bu manayý yeterince îfa etmektedir.[68]
ـ5639 ـ4ـ وعن عَمْرو بن شُعيبٍ عن أبيه عن جَدّهِ قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا تَزَوَّجَ أَحَدُكُمُ امْرَأةً أوِ اشْتَرَى خَادِماً فَلْيَقُلْ: اَللَّهُمَّ إنِّي أسْألُكَ خَيْرَهَا وَخَيْرَ مَا جَبَلْتَهَا عَلَيْهِ؛ وَأعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهَا وَشَرِّ مَا جَبَلْتَهَا عَلَيْهِ؛ وإنِ اشْتَرى بَعِيراً فَلْيَأخُذْ بِذِرْوَتِهِ، وَلْيَقُلْ مِثْلَ ذلِكَ[. أخرجه أبو داود .
4. (5639)- Amr Ýbnu Þuayb an ebihi an ceddihi anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Biriniz bir kadýnla evlenir veya bir köle satýn alýrsa þöyle dua etsin: "Allahým, ben bunun hayýrlý olmasýný ve hayýrlý bir yaratýlýþ üzere olmasýný diliyorum. Onun þerrinden ve þerli bir tabiat üzere olmasýndan sana sýðýnýyorum.
Eðer bir deve satýn alýrsa, eliyle hörgücünün üstünden tutup ayný þeyi söylesin." [Ebu Davud, Nikah 46, (2160).][69]
ـ5640 ـ5ـ وعن زيد بن أسلم رَضِيَ اللّهُ عَنه أنَّ رَسُولَ اللّهِ # قَالَ: ]إذَا تَزَوَّجَ أحَدُكُمُ الْمَرْأَةَ أوِ اشْتَرَى خَادِماً فَلْيَأخُذْ بِنَاصِيَتِهَا وَلْيَدْعُ بِالْبَرَكَةِ، وَإذَا اشْتَرى الْبَعِيرَ فَلْيَأخُذْ بِذِرْوَةِ سَنَامِهِ وَلْيَسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الْشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ[. أخرجه أبو داود .
5. (5640)- Zeyd Ýbnu Eslem (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Biriniz bir kadýnla evlenir veya bir hizmetçi (köle) satýn alýrsa, perçeminden tutup ona bereketle dua etsin. Bir deve satýn alýnca hörgücünün tepesinden tutup, þeytan-ý racime karþý Allah´a istiazede bulunsun." [Muvatta, Nikah 52, (2, 547).][70]
ـ5641 ـ6ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # إذَا رَفَّأ ا“نْسَانَ إذَا تَزَوَّجَ، قَالَ: بَارَكَ اللّهُ لَكَ، وَبَارَكَ عَلَيْكَ، وَجَمَعَ بَيْنَكُمَا في خَيْرٍ[. أخرجه أبو داود والترمذي .
6. (5641)- Hz. Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), evlenen bir kimseyi þöyle tebrik ederdi: "Allah sana (evliliði) mübarek kýlsýn, üzerine bereket indirsin, ikinizin arasýný hayýrda birleþtirsin." [Ebu Davud, Nikah 37, (2130); Tirmizî, Nikah 7, (1091).][71]
AÇIKLAMA
Bu hadis yeni evlenenlere nasýl dua etmek gerektiðini öðretmektedir. Cahiliye devrinde "Kaynaþma ve oðullar" diye dua edilirmiþ. Resulullah bu duayý yasaklamýþtýr. Çünkü kýz evlatlara karþý tavýr mevcuttur. Onun yerine evliliðin mübarek olmasý ve hayýrda beraberlik duasý ikame edilmiþtir.
Ýslam, tebrik duasýnda bile kendi orijinalitesini aramaktadýr.[72]
ـ5642 ـ7ـ وعن الْحَسَنِ قال: ]تَزَوَّجَ عَقِيلُ بْنُ أبِي طَالِبٍ رَضِيَ اللّهُ
عَنه امْرَأةً مِنْ بَنِي جُشَمٍ فَقَالُوا بِالرَّفَاءِ وَالْبَنِينَ. فقَالَ: قُولُوا كَمَا قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: بَارَكَ فِيكُمْ وَبَارَكَ لَكُمْ[. أخرجه النسائي.»الرَّفاء« الموافقة وحسن المعاشرة، وإنما نهى عنه ‘نه كان من شعار الجاهلية .
7. (5642)- Hasan(-ý Basrî) anlatýyor: "Akil Ýbnu Ebi Talib (radýyallahu anh), Benî Cüþem´den bir kadýnla evlenmiþti. Onu: "Kaynaþma ve oðullar" dileyerek tebrik ettiler. Fakat o: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn kullandýðý tabirlerle dua edin: "Allah size (evliliði) mübarek etsin ve size bereket versin" deyin!" dedi." [Nesâî, Nikah 73, (6, 128).][73]
ـ5643 ـ8ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنها قالت: ]تَزَوَّجَنِي رَسُولُ اللّهِ # في شَوّالٍ وَدَخَلَ بِي فِي شَوَّالٍ، فَأيُّ نِسَائِهِ كَانَ أحْظَى عِنْدَهُ مِنِّي؟ وَكَانَتْ تَسْتَحِبُّ أنْ تُدْخِلَ نِسَاءَهَا في شَوَّالٍ[. أخرجه مسلم والترمذي والنسائي .
8. (5643)- Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) benimle Þevval´de nikah yapmýþtý. Þevval´de gerdek yaptý. Yanýnda hangi kadýný benden daha bahtlý idi?"
[Urve der ki: "Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ)] yakýnlarýndan olan kadýnlarý Þevval ayýnda gerdeðe sokmayý müstehab addederdi." [Müslim, Nikah 73, (1423); Tirmizî, Nikah 9, (1093); Nesâî, Nikah 77, (6, 130).][74]
AÇIKLAMA:
Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ) burada bir cahiliye âdetinin batýl olduðuna dikkat çekiyor. Þarihler, Araplarýn cahiliye devrinde Þevval ayýnda nikahtan kaçýndýklarýný, bunu iyi saymadýklarýný belirtir. Halbuki Resulullah hem nikahýný hem de zifafýný Þevvalde yapmýþtýr. Günümüzde bile "iki bayram arasý düðün olmaz" lafýný iþitiriz. Bu, cahiliye inancýnýn hâlâ yaþamaya devam ettiðini gösterir. Halbuki Resulullah ve Hz. Aiþe fiilî tatbikatlarýyla bu anlayýþýn batýl olduðunu ortaya koymuþtur.[75]
ـ5644 ـ9ـ وعن ابن عبّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ
#: أمَا لَوْ أنَّ أحَدَكُمْ إذَا أرَادَ أنْ يَأتِي أهْلَهُ قَالَ: بِسْمِ اللّهِ، اَللَّهُمَّ جَنِّبْناَ الشَّيْطَانَ وَجَنِّبِ الشَّيْطَانَ مَا رَزَقْتَنَا، ثُمَّ قُدِّرَ بَيْنَهُمَا في ذلِكَ وَلَدٌ لَمْ يَضُرَّهُ الشَّيْطَانُ أبَداً[. أخرجه الخمسة إ النسائي .
9. (5644)- Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sizden kim hanýmýna temas etmek isteyince: "Allah´ýn adýyla! Allahým, bizi þeytandan uzak tut ve þeytaný da bize vereceðin nasipten uzak tut!" dese, sonra da Allah bu temastan onlara bir evlad nasip etse, þeytan ona ebediyen zarar vermez." [Buharî, Bed´ü´l-Halk 11; Müslim, Nikah 116, (1434); Ebu Davud, Nikah 46, (2161); Tirmizî, Nikah 8, (1092).][76]
AÇIKLAMA:
1- Bu hadis münasebet-i cinsiyede mühim bir edeb tesbit etmektedir: Besmele ve dua ile baþlamalý. Yapýlacak dua rivayetlerde bazý farklýlýklar arzeder. Hasan Basrî´nin, Abdurrezzak´ýn Musannaf´ýnda gelen bir mürseli þöyledir:
"Kiþi hanýmýna gelince bismillah desin ve þu duayý okusun: "Allahým, bize vereceðin nasibi hakkýmýzda mübarek kýl. Bize nasib ettiðin þeyde þeytana bir pay koyma." Böyle derse, kadýn hamile kaldýðý takdirde çocuðun salih olacaðý ümid edilir."
2- Besmele çekildiði takdirde çocuða gelmeycek olan zararlar nelerdir? Bu hususta ulema farklý yorumlar ileri sürmüþtür. Bu yorumlara geçmeden önce, Kadý Ýyaz´ýn yer verdiði bir görüþte ittifak edildiðini belirtmek isteriz: Buna göre "Bu hadiste, belirtilen edebe uyulduðu takdirde, bütün hallerde, her çeþit zararlara karþý bir koruma hasýl olacaðýný hiç kimse söylememiþtir, her ne kadar hadisin zahiri bunu ifade etse de." Bu noktadaki ittifak, bir baþka hadiste "Ýstisna edilen dýþýnda her doðan çocuðun karnýna þeytanýn mutlaka dürteceði"nin bildirilmiþ olmasýdýr ki, bu dürtme de bir nevi zarardýr.
Farklý yorumlardan bazýlarý:
* Bir kýsým alimler: "Þeytan besmelenin bereketine çocuða musallat olmaz. Bilakis haklarýnda "Þüphesiz ki kullarýmý zorla saptýracak bir gücün yoktur. Sana uyan azgýnlar müstesna" (Hicr 42) denmiþ olan kullar cümlesindendir" demiþtir. Hasan-ý Basrî´den kaydettiðimiz mürsel rivayetin bunu te´yid ettiði de belirtilmiþtir.
* Bazýlarý: "Murad, doðarken çocuðun karnýna dürtmez demektir" demiþ ise de, bu görüþ mezkur hadisin zahiriyle zýdlýða düþtüðü için kabul görmemiþtir.
* Bazýlarý: "Çocuðun bedenine zarar vermez" demiþtir.
* Bazýlarý: "Çocuða þeytan çarpmaz" demiþtir.
* Ýbnu Dakiku´l-Îd: "Çocuðun diyanetine zarar vermeyeceðini ifade etmesi de muhtemeldir" demiþtir. Ancak bundan ismet iddiasý hatýra gelir, halbuki hiç kimse ismet sahibi olmayacaðý için, bu mana da kabul görmemiþtir.
* Davudî, biraz farkla: "Çocuðu küfre atacak þekilde dininde fitneye düþürmez" diye anlamýþ, "Masiyetten ismet iddia edilemez" demiþtir.
* Bazý alimler de: "Annesiyle cima sýrasýnda þeytan babasýna iþtirak etmez" diye anlamýþtýr. Çünkü Mücahid´den gelen bir rivayette: "Temasta bulunup besmele çekmeyen kimsenin ihliline þeytan sarýlýr, onunla birlikte temasa iþtirak eder" denmiþtir. Ýbnu Hacer, bu te´vili doðruya en yakýn yorum olarak deðerlendirir.
3- Ýbnu Abbas´tan gelen rivayetler, gerek helada ve gerekse temas esnasýnda besmele çekmenin mekruh olduðunu ifade eder. Bu rivayetle sadedinde olduðumuz rivayet arasýnda tezad iddia edenler olmuþsa da, aslýnda böyle bir tezaddan söz edilemez. Çünkü hadis, besmelenin, temastan önce söylenmesini ifade etmektedir. [77]