Kütübü Sitte
Pages: 1
Nikah 5 By: sumeyye Date: 29 Nisan 2010, 12:34:01
AÇIKLAMA:





Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bu hadislerinde evlenme mevzubahis olunca, kadýn seçiminde erkeklerin üzerinde durduðu hasletleri belirtiyor: Güzellik, zenginlik, soysop üstünlüðü, dindarlýk. Bu hususlarýn hiçbirini aramayan erkek yoktur denebilir. Dinimiz öncelikle diyanetin aranmasýný tavsiye eder. Kur´ân-ý Kerim, bu meselede mü´minlere, eþ olarak mutlaka ehl-i iman biriyle evlenmeyi irþad buyurur, mümin eþin, hoþa gidecek kâfirden daha hayýrlý olacaðý ifade edilir (Bakara 221). Mü´min eþin güzelliði, çirkinliði, zenginliði, fakirliði ve nesebi (soyusopu) mevzubahis edilmiyor. Ama müþrikin hoþa gideni mevzubahis ediliyor. Müþrik, hadiste zikredilen üç sebepten biriyle hoþa gidebilir: Zengindir veya güzeldir veya soysop sahibidir, bu sebeplerden biriyle hoþa gidebilir. Öyleyse ayet-i kerimeye göre mü´min olan tercih edilecek, hadis-i þerife göre de mü´minlerden diyaneti kavi olanlar tercih edilecektir.

Baþka hadisler dindarý tercihin sebeplerini belirtir: Çünkü kadýn kardeþlerine benzeyenleri doðurur.

Bu hadis daha önce teferruatlý olarak geçtiði için burada tekrar etmeyeceðiz.[48]



ـ5627 ـ5ـ وعن جابرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]لَمَّا تَزَوَّجْتُ قَالَ لِى رَسُولُ اللّهِ # مَا تَزَوَّجْتَ؟ قُلْتُ: تَزَوَّجْتُ ثَيْباً. فقَالَ: هََّ بِكْراً تَُعِبُهَا وَتَُعِبُكَ[. أخرجه الخمسة .



5. (5627)- Hz. Cabir (radýyallahu anh) anlatýyor: "Evlendiðim zaman Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana:

"Nasýl biriyle evlendin (dulla mý bakire ile mi?)" diye sordular.

"Bir dul aldým!" dedim.

"Niye bakire deðil? O senin sen de onunla mülâtefe ederdiniz!" buyurdular." [Buhârî, Nikâh 10; Müslim, Radâ 54, (715); Ebu Dâvud, Nikâh 3, (2048); Tirmizî, Nikâh 4, 13 (1086, 1100); Nesâî, Nikâh 6, 10 (6, 61-65).][49]



AÇIKLAMA:



1- Burada, bazý vecihlerinde baþka teferruat bulunan bir hadisin bir kýsmý yer almaktadýr. Kýsaca özetlemek gerekirse: Hz. Cabir´in babasý öldüðü zaman geride yedi (veya dokuz) kýz çocuðu býrakmýþtýr. Hz. Cabir, kendi ifadesiyle "çocuklarý ayarýnda beceriksiz bir bâkire ile evlenmeyi [kýzlarýna bir yenisini eklemeyi] uygun bulmayarak bunlara analýk yapacak, terbiye ve bakýmlarýný iyi îfa edecek, onlar üzerinde otorite kurabilecek tecrübeli bir dulla evlenmiþtir." Bir sefer dönüþü Hz. Cabir, Medine´ye yaklaþýnca, evine bir an önce varmak için hayvanýný hýzlandýrýnca, oradaki acelecilik Aleyhissalâtu vesselâm´ýn dikkatini çeker. Cabir´den sebebini sorar. Cabir, yeni evlendiðini söyleyince, Aleyhissalâtu vesselâm, "dulla mý, bakire ile mi evlendin" diye tekrar sorar. Cabir (radýyallahu anh) dul deyince, Aleyhissalâtu vesselâm, sadedine olduðumuz tavsiyede bulunur. Hz. Cabir, niçin dulla evlendiðini açýklayýnca da: اصَبْتَ "Ýsabetli davranmýþsýn" buyurarak takdir eder.

Hz. Cabir´in aldýðý kadýnýn adý Sahle Bintu Mes´ûd Ýbni Evs Ýbni Mâlik el-Ensâriyye´dir.[50]

2- Hadisten Çýkarýlan Bazý Fevaid:

* Bakire ile evlenmeye teþvik var. Ýbnu Mâce´nin bir rivayetinde daha sarih olarak "Size bekârlarý tavsiye ederim. Onlarýn aðýzlarý daha tatlý (kabasaba, kýrýcý söz söylemezler...), rahimleri daha hareketlidir (daha çok çocuk yapar), (aza daha kolay razý olurlar)" buyurmuþtur.

* Hz. Cabir, kýzkardeþlerine karþý müþfik davranýþý ve onlarýn maslahatýný þahsî hazzýna tercih etmesiyle fazilet örneði vermiþ, Aleyhissalâtu vesselâm da takdir etmiþtir.

* Ýki maslahat çakýþýrsa, hangisi daha çok ehemmiyet taþýyorsa o tercih edilir. Nitekim Cabir öyle yapmýþ ve Resûlullah´ýn takdir ve dualarýna mazhar olmuþtur.

* Ýmam, arkadaþlarýnýn þahsî meseleleriyle de ilgilenmeli, sual etmeli, hayra, daha doðruya irþadda bulunmalýdýr. Bu, nikah meselesinde de olabilir, zikrinde haya duyulan meselelerde de olabilir.

* Kadýnýn kocasýna hizmet etmesinin meþruiyyeti, sadece kocaya deðil, kocanýn kardeþi, ailesi, çocuklarýna da hizmet meþrudur, fazilettir. Kocanýn bu maksadla evlenmesinde kocaya bir mahzur yoktur, kadýn da aslýnda bunu bir mecburiyet olarak yapmaz. Fakat beþerî hayatta âdet böyle cereyân etmektedir. Bundan dolayý Resûlullah Cabir´in kasdýný kýnamadý, yadýrgamadý, dahasý takdir etti. [51]



ـ5628 ـ6ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إنَّ الْمَرْأةَ تُقْبِلُ في صُورَةِ شَيْطَان، وَتُدْبِرُ في صُورَةِ شَيْطَانٍ. فإذَا رَأى أحَدكُمْ مِنْ اِمْرَأةٍ مَا يُعْجِبُهُ فَلْيَأتِ أهْلَهُ فَإنَّ ذلِكَ يَرُدُّ مَا في نَفْسِهِ[. أخرجه مسلم وأبو داود والترمذي .



6. (5628)- Yine Hz. Cabir (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Þurasý muhakkak ki kadýn, þeytan suretinde gelir, þeytan suretinde gider. Biriniz bir kadýnda hoþuna giden bir husus görürse, hemen hanýmýna gelsin; zira bu, nefsinde uyananý giderir." [Müslim, Nikâh 9, (1403); Ebu Dâvud, Nikâh 44, (2151); Tirmizî, Nikâh 9, (1158).] [52]



AÇIKLAMA:



1- Hadisin Müslim´deki aslýnýn baþ tarafýnda vürud sebebi de zikredilir. Buna göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yolda gördüðü bir kadýn sebebiyle ailesine gelmiþ, sonra da ashabýna yukarýdaki tavsiyede bulunmuþtur. Resûlullah bu davranýþýyla ümmetine örnek olmuþtur. Öyleyse bir kadýn görüp de içinde bazý hisler uyanan kimsenin sünnete ittibâen ailesine gelmesi ve þehvetini teskin etmesi müstehabtýr.

2- Kadýnýn þeytana teþbîhi, erkeklerin içinde his uyandýrdýklarý içindir. Zira Yüce Yaratan erkeklerin fýtratýna kadýnlara karþý þiddetli bir meyil koymuþtur. O meyil her erkekte mevcuttur. Harama sevketme iþi þeytanýn vazifesi olmasý haysiyetiyle, erkeklerde haram hisler uyan -dýran kadýnlar o yönüyle þeytana benzetilmiþ, bakmanýn, görmenin hâsýl edeceði þeytanî hisler ve neticeler nazar-ý dikkate arzedilmiþtir. Öyleyse, ciddî bir sebep yokken, kadýn, erkeklerin arasýna karýþmamalýdýr. Erkek, yabancý kadýna imkân nisbetinde bakmamalýdýr. Hele zinetine, zinet yerlerine, güzelliklerine dikkatle bakmasý son derece mahzurludur. Bu sebeple olacak ki âyet-i kerime´de erkeklerinde gözlerini haramdan kýsmalarý emredilmiþtir. (Nur 30).

Hadis, erkeðin hanýmýný gündüz de dâvet edebileceðini, hanýmýnýn buna uymasý gerektiðini ifade etmektedir. Ayrýca þehvet duygusunun, imkân nisbetinde vakit geçirilmeden teskini müstehabtýr, birkýsým maslahatlarý mültezimdir. [53]



ÜÇÜNCÜ FASIL


KIZ ÝSTEME, NÝKAH DUASI VE NAZAR



ـ5629 ـ1ـ عن ابن عُمر رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]نَهى رَسُولُ اللّهِ # أنْ يَخْطُبَ الرَّجُلُ عَلى خِطْبَةِ أخِيْهِ حَتّى يَتْرُكَ الْخَاطِبُ قَبْلَهُ أوْ يَأذَنَ لَهُ[. أخرجه الستة وهذا لفظ مالك والنسائي؛ والباقون بمعناه .



1. (5629)- Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), kiþiyi, kardeþi bir kýzý isteme sýrasýnda o kýza talip olmaktan nehyetti, "Ne zaman isteyen vazgeçer veya kendine izin verirse o takdirde talib olabilir" buyurdu." [Buharî, Nikah 45; Müslim, Nikah 49-56, (1412-1414); Muvatta, Nikah 1, (2, 523); Ebu Davud, Nikah 18, (2081); Nesâî, Nikah 19, (6, 71); Tirmizî, Nikah 38, (1134).][54]



AÇIKLAMA:



1- Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) içtimâî hayatta her zaman mühim bir yer tutan ve kýyamete kadar bu ehemmiyetini koruyacak olan kýz istemenin baþkalarýný da ilgilendiren belli baþlý adabýný tesbit ediyor: Kardeþin talebi varken araya girmemek.

Hemen þunu belirtelim ki, kardeþ tabiri umumidir. Öz kardeþi ifade ettiði gibi, süt kardeþi, din kardeþi gibi baþkalarýnýda ifade eder. Evzaî ve bazýlarý "Bu durumda zýmmînin talip olduðu zýmmiye bir kýza Müslüman da talip olabilir, bu haram veya mekruh deðildir" diye hükmetmiþse de, cumhur, kýz isteme meselesinde zýmmîyi Müslümana ilhak etmek gerektiðine hükmetmiþ, "kardeþi" tabirinin galip durumu ifade için kullanýldýðýný söylemiþtir. Öyleyse zýmmînin dahi talib olduðu zýmmiye kýza, o vazgeçmedikçe veya izin vermedikçe talip olunamaz.

2- Hadiste beyan edilen yasak haram mý ifade ediyor, kerahet mi veya hangi þartlarda haram, hangi þartlarda kerahet ifade eder gibi bir kýsým teferruatta ulema ihtilaf etmiþtir.

* Cumhur: "Bu nehiy tahrimdir, haram bildirir" der.

* Hattâbî, "Nehiy te´dib içindir, fakihlerin çoðu nezdinde, nikah akdini iptal eden tahrimî bir nehiy deðildir" der. Ancak Nevevî, bu nehyin tahrim ifade ettiðinde icma bulunduðunu nakletmiþtir. Fakat, hangi þartlarda haram olacaðý yine de ihtilaflýdýr:

** Þafiîler ve Hanbelîlere göre, eðer kýz veya kýzýn yetki tanýdýðý velisi, isteyen tarafa sarih bir þekilde müsbet cevap vermiþse, bu durumda araya girmek haramdýr. Ama, reddettiklerine dair sarih bir ifade varsa araya grimek haram deðildir. Eðer reddettikleri belli deðilse kýz istemeye tevessül haram deðildir. Çünkü bunda asýl olan mübahlýktýr. Hanbeliler nezdinde bu durumda iki farklý görüþ var:

** Eðer kýz tarafýnýn müsbet cevabý sarih deðil de târiz denen kaypakça bir üslupla olursa -söz gelimi "sizin gibisindan vazgeçilemez", "sen yabana atýlacak biri deðilsin" sözlerinde olduðu gibi- Þafiîler nezdinde iki farklý görüþ var: Sahih olanýna göre araya girmek haram deðildir, Malikîler ve Hanefîler de bu görüþtedir.

** Kýz tarafý ne red ne de kabul cevabý vermemiþse, araya girmek caizdir. Bu cevaza delil, Fatýma Bintu Kays (radýyallahu anhâ) meselesinde Resulullah´ýn tavrýdýr. Bu kadýn Aleyhissalâtu vesselâm´a gelip kendisini Hz. Muaviye ve Hz. Cehm (radýyallahu anhümâ)´in talep ettiklerini bildirip hangisiyle evlenmesinin uygun olacaðýný sorduðu zaman, Aleyhissalâtu vesselâm araya girip üçüncü bir þahsý, Hz. Üsame (radýyallahu anh)´yi tavsiye etmiþtir. Bu hadisede akla gelen bir ihtimali esas alarak farklý bir yoruma gidenler de olmuþtur. Nevevî ve baþka bazýlarý derler ki: "Fatýma Bintu Kays misalinde söylenen hususa delil yoktur. Çünkü Ebu Cehm ve Muaviye hazretlerinin ayný anda istemiþ olmalarý muhtemeldir veya ikinci zat, birincinin talebinden habersizdir. Resulullah da Üsame´yi sadece iþaret etmiþtir, onun adýna talep etmiþ deðildir."

* Tirmizî´nin kaydettiðine göre, Ýmam Þafii´ye göre, sadedinde olduðumuz hadisin manasý, "Bir adam bir kadýný isteyince kadýn ondan razý olup ona meylederse, bir baþkasýnýn kýzý istemeye artýk hakký yoktur" demektir. Eðer kýzýn rýzasýný veya meylettiðini bilmezse, istemesinde bir mahzur yoktur." Þafii´nin bu yorumuna delil yine Fatýma Bintu Kays´ýn kýssasýdýr. Çünkü mezkur rivayette o, kendisini iki kiþinin talep ettiðini söylerken, bunlardan birine meylettiðini söylememiþtir. Eðer böyle bir þey söyleseydi, Aleyhissalâtu vesselâm ona razý olduðunun dýþýnda bir üçüncü þahýs göstermezdi." Böylece Þafiîlerden bir kýsmý, kadýndan, talep edene kabul veya red cevabý verilmedikçe araya girilebileceðine kesin olarak hükmetmiþ, bir kýsmý da iki farklý görüþ ortaya koymuþtur.

** Þafii, bakire kýz hakkýnda: "Onun sükûtu, isteyene rýzasýný ifade eder" diye hükmetmiþtir.

** Bir kýsým Malikî alimleri: "Mehir üzerinde anlaþma vaki olmadýkça kýzý baþkalarý da isteyebilir" demiþtir.

* Kýzýn talep edilmesini haram kýlan þartlara raðmen ikinci talip nikah yapacak olsa bu nikahýn hükmü nedir? Batýl mý, deðilmi?

** Cumhura göre haram iþlemiþ olsa da nikah sahihtir. Çünkü, bu iþte yasaklanan husus taleptir, talep ise nikahýn sahih olmasýnda aranan bir þart deðildir. Öyleyse, talebin gayr-ý sahih þekilde olmasý nikahý feshetmez.

** Davud u Zahirî´ye göre zifaftan önce de olsa sonra da olsa bu akid feshedilir.

** Malikîlerde ihtilaf edilmiþ, iki görüþ ileri sürülmüþtür: Bir kýsmý "zifaftan önce ise feshedilir, zifaftan sonra ise feshedilmez, akid sahihtir" demiþtir.

* Bu hadisten hareketle, birinci talibin izin vermesi halinde ikinci talipten haramlýðýn kalkacaðýna hükmedilmiþtir. Ancak bu ruhsat sadece kendisine izin verilen þahsa mý aittir, baþkalarýna da þamil olur mu sorusunu getirmiþtir. Umumiyetle ikinci þýk benimsenmiþtir. Çünkü birinci talipten hasýl olan mücerred bir izin onun bu kadýnla evlenmekten vazgeçtiðinin ifadesidir, onun talepten yüz çevirmesiyle baþkalarýnýn talebini helal ve caiz kýlar.

* Kadýný istemenin meþru vakti, onun iddetini tamamlamýþ olma vaktidir. Dolayýsýyla birinci kiþi, iddetli iken bir kadýný talep etmiþ olsa, ikincinin, iddeti tamamlanýnca tâlip olmasý bu yasaða girmez. Çünkü birincinin talebi meþru deðildir.

* Malikîlerden Ýbnu´l-Kâsým "Birinci tâlib fâsýk ise, iffetli kimsenin araya girmesi câizdir" demiþtir. Ýbnu´l-Arabî kýzýn iffetli birisi olmasý halinde bunun caiz olacaðýný söylemiþtir. Çünkü fâsýk iffetliye küfüv (denk) deðildir, dolayýsýyla fâsýðýn talebi talep deðildir. Ama cumhûr, "Kýzdan kabul alâmeti sâdýr olmuþ ise bu doðru olmaz" diye hükmetmiþ, Ýbnu´l-Kâsým´ýn görüþünü benimsememiþtir.

* Bazý âlimler, umumî âdete göre, birinci tâlibin, istememesi gereken bir kýzý istemesi halinde, ikinci talibin araya girmesi câizdir demiþtir. Mesela sýradan bir insanýn padiþah kýzýna talip olmasý gibi. Arada küfüvlük yoktur.

* Hadis, sadece erkeklere araya girmeyi haram etmez, ayný þekilde, bir kýz bir erkeðe evlenme teklifi yapmýþsa, bu sonuçlanmadan ayný erkeðe ikinci bir kýzýn evlenme teklifi yapmasýný da haram eder. Nitekim daha önce, 5612 numaralý hadiste geçtiði üzere faziletli kimselerin kýzlarý için, sâlih erkeklere talepte bulunmalarýný ulemâ müstehab addetmiþtir. Bu durumda haram, erkeðin tek kadýnla evlenmeye azmetmiþ olma þartýna baðlýdýr. Böyle bir kararý yoksa ayný anda birkaç kadýn teklifte bulunabilir.[55]



ـ5630 ـ2ـ وعن ابن مسعودٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]عَلَّمَنَا رَسُولُ اللّهِ # خُطْبَةَ الْحَاجَةِ: إنَّ الْحَمْدَ للّهِ، نَسْتَعِينُهُ وَنَسْتَغْفِرُهُ، وَنَعُوذُ بِاللّهِ مِنْ شُرُورِ أنْفُسِنَا وَسَيِّئَاتِ أعْمَالِنَا. مَنْ يَهْدِهِ اللّهُ فََ مُضِلَّ لَهُ، وَمَنْ يُضْلِلِ اللّهُ فََ هَادِيَ لَهُ؛ وَأشْهَدُ أنْ َ إلهَ إَّ اللّهُ وَأشْهَدُ أنَّ مُحَمّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ. يَا أيُّهَا الّذِىنَ آمَنُوا اتَّقُوا اللّهَ الّذِي تَسَاءَلُونَ بِهِ وَا‘رْحَامَ إنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيباً)ـ1(. يَا أيُّهَا الّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وََ تَمُوتُنَّ إَّ وَأنْتُمْ مُسْلِمُونَ. يَا أيُّهَا الّذِىنَ آمَنُوا اتّقُوا اللّهَ وَقُولُوا قَوًْ سَدِيداً يُصْلِحْ لَكُمْ أعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزاً عَظِيماً[. أخرجه أصحاب السنن.



2. (5630)- Ýbnu Mes´ud radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize hâcet duasýný öðretti. Þöyleydi: "Hamd Allah´a mahsustur. O´ndan yardým dileriz, O´ndan af talep ederiz, nefsimizin þerlerinden, amellerimizin kötülerinden O´na sýðýnýrýz. Allah kime hidayet verirse onu saptýracak yoktur. Allah kimi de saptýrmýþsa, onu da hidayete erdirecek yoktur. Allah´tan baþka ilah olmadýðýna þehadet ederim. Muhammed´in O´nun kulu ve resûlü olduðuna da þehadet ederim. Ey iman edenler, adýný zikrederek birbirinize talepte bulunduðunuz Allah´tan ve aranýzdaki akrabalýk baðýn(ý koparmak)tan korkun! Þurasý muhakkak ki Allah üzerinizde murâkýbtýr" (Nisa 1). "Ey iman edenler! Allah´tan hakkýyla korkun. Sakýn ha Müslümanlar olmaktan baþka þekilde ölmeyin" (Âl-i Ýmrân 102). "Ey iman edenler Allah´ tan korkun ve saðlam bir söz söyleyin. Tâ ki Allah sizin iþlerinizi salaha çýkarsýn ve günahlarýnýzý da affetsin. Kim Allah ve Resûlü´ne itaat ederse büyük bir kurtuluþa ermiþ olur." (Ahzâb 70-71). [Ebu Dâvud, Nikâh 33, (2118); Tirmizî, Nikâh 16, (1105); Nesâî, Cum´a 24, (3, 105).][56]



AÇIKLAMA:



1- Hacet duasý diye tercüme ettiðimiz tabirin aslý hutbetu´lhacettir. Hacet yani ihtiyaç hutbesi. Burada hacet kelimesiyle nikah kastedilmektedir. Dolayýsýyla hutbetu´lhacet tâbirini bu makamda nikah duasý þeklinde tercüme etmek de isabetli ve doðru sayýlmalýdýr. Ancak hadisin metni nazar-ý dikkate alýnýnca bu duanýn nikah akdine mahsus olmayýp, baþkaca ihtiyaçlar zýmmýnda okunmasýnýn da meþruiyeti anlaþýlýr. Öyleyse mü´min, ihtiyaçlarýnýn görülüp tamamlanmasý için Rabbinden yardým talep etme durumlarýnda bunu okumasý gerekir. Nitekim, bu sebeple Ýmam Þâfiî hazretleri: "Bütün akitlerin evvelinde -alýþveriþ, nikah vs.- hutbe (mezkur dua)yý okumak sünnettir" demiþtir. Ancak örf, bunu öncelikle nikah akdinde müesseseleþtirmiþtir. Bu sebeple hadis metninde hacet duasý denmiþ olmasýna raðmen, nikah bahsinde "nikah duasý" makamýnda kaydedilmiþtir.

Alimler bu hadisten, nikah akdi sýrasýnda dua okumanýn meþruiyetini istidlal etmiþtir. Ama bu duayý okumak bir vecîbe deðildir. Duasýz da olsa akid sahihtir. Fakat bunun okunmasý mendubtur. Bütün iþlerimizde sünnet-i seniyyeye uymaya gayret göstermek Ýslâm´ýn temel edeblerinden biridir. "Bu, vacib veya farz deðildir, olmasa da olur" deyip dinî âdablarý geçiþtirenler, kârdan büyük zarar ederler. Çünkü ister istemez yapýlacak fýtrî âdetlerde sünnete uymak onlarý ibâdete çevirir.

2- Hadiste açýklanmasý gereken bir-iki noktaya gelince:

* Þerrin önce nefse nisbeti kesb itibariyledir. Arkadan "saptýrma"nýn Allah´a nisbeti yaratma ve takdir itibariyledir. Kul iradesiyle kesbeder. Allah da kulun dileði üzere yaratýr. Bu sebeple kul yaptýðý kötülükten sorumlu olur. Ýþin -iyilik veya kötülük- yaratýlýþý Allah´a mahsustur. Kul hiçbir þeyi yaratma gücünde deðildir. Yaratmada çirkinlik yoktur, çirkinlik, kötülük kulun kesbinde ve niyetindedir.

* "Adýný zikrederek birbirinizden talepte bulunduðunuz Allah" ibaresi, Müslümanlarýn "Allah aþkýna...", "Allah rýzasý için..." diyerek ihtiyaçlarýný birbirlerinden talep etmelerine telmihtir. Bu tarz bir talep, bu ayetle meþruiyet kazanmýþ olmaktadýr. Bu durumda, Müslümanlarýn aralarýnda "insaniyet adýna..." gibi baþka þeyleri þefaatçi koþmalarý muvafýk gözükmüyor. Allah adý mü´min gönülde daha müessir, daha iþ bitiricidir, bunu þefaatçi kýlmak mü´minin edebidir.

* Akrabalýk baðýný koparmaktan korkma ile Allah´tan korkmanýn beraber zikredilmesi, Ýslâm nazarýnda arkabalýk baðýnýn ehemmiyetini ifade eder. Þunu da bilelim ki, erhâm kelimesi sadece kan baðýndan gelen rabýtalarý ifade etmez. Sýla-ý rahm içerisine arkadaþlýk, komþuluk, hemþehrilik, meslektaþlýk, hocatalebelik gibi her çeþit beþerî bað girer. Dolayýsýyla Rabbimiz Teâla hazretleri bizleri bu insânî baðlarý koparmamaya çaðýrmakta, bunlarýn ehemmiyetine dikkatimizi çekmektedir.

* Allah´tan hakkýyla korkmayý, Ýbnu Abbâs ve Ýbnu Mes´ud radýyallahu anhüm: "Ýtaat etmektir, isyan etmemektir" diye açýklamýþlardýr. Bazý alimler de "Allah´ý hep anmak, unutmamaktýr" diye açýklamýþtýr.

Rivayete göre, bu ayet indiði zaman Müslümanlar buna güç yetirememekten korkarak Resûlullah´a müracaat ederler: "Kim bunu yapmaya tahammül edebilir?" derler. Bunun üzerine "Elinizden geldikçe Allah´tan korkun" (Tegâbün 16) âyeti nâzil olur.

* Âyetin sonunda, hayatta kaldýkça Ýslâm´ý yaþamaya çalýþmak, hiçbir surette Ýslâmî yaþayýþý terketmemek emredilmektedir.

* Saðlam söz diye çevirdiðimiz kavl-i sedîd: Adaleti yerine getiren söz, doðru söz, istikametli söz, Lâilahe illallah cümlesi olarak açýklanmýþtýr. Þu halde bu sayýlanlardan ayrýlmamak emredilmiþ olmaktadýr.[57]



ـ5631 ـ3ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: كُلُّ خُطْبَةٍ لَيْسَ فيهَا تَشَهُّدٌ فَهِيَ كَالْيَدِ الْجَذْمَاءِ[. أخرجه الترمذ .



3. (5631)- Hz. Ebu Hureyre radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ýçerisinde teþehhüd bulunmayan bir dua, kesilmiþ el gibidir." [Tirmizî, Nikâh 16, (1106); Ebu Dâvud, Edeb 22 (4841).][58]



ـ5632 ـ4ـ وعن رَجُلٌ مِنْ بَنِى سُلَيْمٍ قَالَ: ]خَطَبْتُ الَى رَسُولِ اللّهِ # أُمَامَةَ بِنْتَ عِبْدِالْمُطَّلِبِ رَضِيَ اللّهُ عَنها فَأنْكَحَنِى مِنْ غَيْرِ أنْ يَتَشَهَّدَ[. أخرجه أبو داود.



4. (5632)- Benî Süleym´den bir adam anlatmýþtýr: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan Ümâme Bintu Abdilmuttalib radýyallahu anhâ´yý istedim, onu bana teþehhüd okumadan nikâhladý." [Ebu Dâvud, Nikâh 30, (2120).][59]



AÇIKLAMA:



Burada teþehhüd´den maksad hutbe yani nikah duasýdýr. Bu rivayette, dua okumadan nikah yapýlabileceðine delil mevcuttur. Rivayette adý geçen Ümâme, Resûlullah´ýn halasýdýr.[60]



ـ5633 ـ5ـ وعن جابرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا خَطَبَ أحَدُكُمْ الْمَرْأةَ فإنِ اسْتَطَاعَ أنْ يَنْظُرَ مِنْهَا الى مَا يَدْعُوهُ الى نِكَاحِهَا فَلْيَفْعَلْ[. أخرجه أبو داود .



5. (5633)- Hz. Câbir radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Biriniz bir kadýnýn tâlibi olunca, onun kendini evlenmeye davet eden yerini görmeye muktedirse, onu hemen yapsýn." [Ebu Dâvud, Nikâh 19, (2082).][61]



ـ5634 ـ6ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]تَزَوَّجَ رَجُلٌ اِمْرَأةً مِنَ ا‘نْصَارِ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ #: أنَظَرْتَ إلَيْهَا؟ قَالَ: َ. قَالَ: اِذْهَبْ فَانْظُرْ إلَيْهَا، فَإنَّ فِي أعْيُنِ ا‘نْصَارِ شَيْئاً[. أخرجه مسلم والنسائي .



6. (5634)- Hz. Ebu Hureyre radýyallahu anh anlatýyor: "Adamýn biri ensârdan bir kadýnla evlenmiþti. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kadýna baktýn mý?" diye sordu. Adam: "Hayýr" deyince:

"Git, kadýna bak. Çünkü ensarýn gözlerinde bir þey vardýr!" buyurdular." [Müslim, Nikâh 74, (1424); Nesâî, Nikah 23, (6, 77).][62]



ـ5635 ـ7ـ وعن المغيرة رَضِيَ اللّهُ عَنه: ]أنَّهُ خَطَبَ إمْرَأةً. فَقَالَ لَهُ النَّبيُّ #: اُنْظُرْ إلَيْهَا فإنَّهُ أحْرَى أنْ يُؤْدَمَ بَيْنَكُمَا[. أخرجه الترمذي والنسائي .

»أحْرَى« أى أجدر.»أنْ يؤدم بينكما« أي يجمع بينكما وتتفقا على ما فيه صح أمركما .



7. (5635)- Hz. Muðire radýyallahu anh´ýn anlattýðýna göre, o bir kadýn istemiþtir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine: "Ona bak! Zira bakman, aranýzdaki uyum için daha muvafýktýr!" buyurdular." [Tirmizhi, Nikâh 5, (1087); Nesâî, Nikâh 17, (6, 69).][63]




radyobeyan