Namaz ile ilgili hadisler-1 devami 9 By: sumeyye Date: 28 Nisan 2010, 13:22:24
AÇIKLAMA:
Burada Ýbnu Mes´ud´un hoþ görmediði duruþ, kýyâmda ayaklarýný yan yana getirip ikisine birden eþit þeklinde dayanmýþ olmasýdýr. Temenni ettiði duruþ tarzý da, biraz bir ayaðý üzerinde aðýrlýk verip öbürünü dinlendirmek, bir müddet sonra dinlenmiþ olana dayanarak, diðerini dinlendirmektir. Böylesi bir duruþ ayaklarýnýn yan yana ayný vaziyette saf halinde olmalarýný bozar.[307]
ـ44ـ وعن أم قيس بنت مِحْصَّن رَضِيَ اللّهُ عَنْها: أنَّ رسولَ اللّهِ # لَمّا أسَنَّ وَحَمَلَ اللَّحْمَ اتّخَذَ عَمُوداً في مُصََّهُ يَعْتَمِدُ عَلَيْهِ[. أخرجه أبو داود .
44. (2526)- Ümmü Kays Bintu Mihsan (radýyallâhu anhâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yaþlanýp biraz þiþmanlayýnca, namaz kýldýðý yerde bir sütun bulundurdu namazda ona dayandý."[308]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, bir özre mebni olarak namazda sütun veya deynek gibi bir þeye dayanmanýn câiz olduðunu ifade etmektedir. Hadisin Ebû Dâvud´ daki aslý deynek ve sütun kelimelerinin her ikisine de yer vermektedir.
Þevkâni, Neylü´l-Evtâr´da der ki: "Ulema´dan bir grup, bir özür sebebiyle, kýyâm için bir deynek, kazýk, duvar gibi bir þeye dayanmak veya yanýnda bulunan kimseye abanmak zorunda kalan kimseye bunu yapmasýnýn câiz olduðuna hükmetmiþtir." Þâfiîlerden bir grup da dayanarak kýyâm imkaný olan kimsenin oturarak kýlmasýný câiz görmemiþtir.
Ashâb´tan da bazýlarýnýn kýrâatý uzun olan terâvih namazýnda deyneðe dayandýklarý hususunda rivayet gelmiþtir. Ýmam Mâlik´in Muvatta´da kaydettiðine göre, Hz. Ömer (radýyallâhu anh), Übey Ýbnu Ka´b ve Temîmü´d-Dârî´ye ramazanda onbir rek´at kýldýrmalarýný emreder. Bunlar namazda, miîn denen ve uzunluðu yüz âyeti geçen sûrelerden okuduklarý için, kýyâmýn uzamasý sebebiyle cemaatten dayanamayanlar deyneklere dayanýrlar. Râvi Sâib Ýbnu Yezîd der ki: "Biz terâvih namazýndan þafak sökünce ayrýlýrdýk."[309]
KIRÂAT
ـ1ـ عن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]كَانَ رسولُ اللّهِ # يَفْتَتِحُ قِرَاءَتَهُ بِبِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ[. أخرجه الترمذي .
1. (2527)- Ýbnu Abbâs (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kýrâatýný bismillâhirrahmânirrahîm ile baþlatýyordu."[310]
ـ2ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]صَلّيْتُ مَعَ رسولِ اللّهِ # وَأبى بَكْرٍ وَعُمَرَ وَعُثْمانَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهم فَلَمْ أسْمَعْ أحَداً مِنْهُمْ يَقْرأُ بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ[. أخرجه الستة .
2. (2528)- Hz. Enes (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman (radýyallahu anhüm) ile birlikte namaz kýldým. Onlardan hiçbirinin bismillâhirrahmânirrahîm´i okuduklarýný iþitmedim."[311]
ـ3ـ وعن ابن عبداللّه بن مُغَفّل قال: ]سَمِعَنِى أبِى وَأنَا أقْرأُ بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ. فقَالَ لى بُنَىَّ مُحْدَثٌ: إيَّاكَ وَالحَدَثَ، قالَ: وَلَمْ أرَ أحَداً مِنْ أصْحَابِ رسولِ اللّهِ # أبْغَضَ إلَيْهِ الحَدَثُ مِنْهُ. قالَ: وَقَدْ صَلّيْتُ مَعَ رَسولِ اللّهِ # وَمَعَ أبِى بَكْرٍ وَمَعَ عُمَرَ وَمَعَ عُثْمَانَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهم فَلَمْ أسْمَعْ أحداً مِنْهُمْ يَقُولُهَا. فََ تَقُلْهَا؛ إذَا أنْتَ صَلّيْتَ فَقُلْ: الحَمْدُللّهِ رَبِّ العَالَمِينَ[. أخرجه الترمذي، وهذا لفظه والنسائى.»الحَدَثُ« ا‘مر الحادث الذي لم تأت به سنة.
3. (2529)- Ýbnu Abdillah Ýbnu Muðaffel (rahimehullah) anlatýyor: "Ben (namazda) bismillâhirrahmânirrahîm´i okumuþtum. Babam iþitti. Bana:
"Oðulcuðum, (bu yaptýðýn) bir bid´attir. bid´atten sakýn!" dedi. Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn ashâbýndan her kimle karþýlaþtý isem, hepsinin de bid´atten nefret ettiði kadar bir baþka þeyden nefret etmediðini gördüm. Babam sözlerine þöyle devam etmiþti:
"Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´la, Hz. Ebû Bekr´le, Hz. Ömer´le, Hz. Osman´la (radýyallâhu anhüm) namaz kýldým. Onlardan hiç birinin bunu (besmelenin okunacaðýný) okuduklarýný iþitmedim. Onu sen de okuma. Sadece "Elhamdülillahi rabbi´l-âlemîn" de."[312]
AÇIKLAMA:
1- Namaza baþlarken Fatiha´nýn evvelinde besmelenin okunup okunamayacaðý hususu rivayetler açýsýndan ihtilaflýdýr. Bazý rivayetler okunduðunu söylerken, diðer bir kýsým rivayetler okunmadýðýný söyler. Leh ve aleyhteki rivayetler öylesine dengeli ki, bir kýsým âlimler bu rivayetlerin muzdarib olduðunu söylemiþlerdir.[313]
Þüphesiz biz burada meselenin münâkaþasýný nakledecek deðiliz. 2527 numaralý Ýbnu Abbâs hadisinde görüldüðü üzere bazý rivayetler. Hz. Peygamber´in besmeleyi okuduðunu te´yid ediyor, müteakip iki rivayet ise bunu kesin bir üslubla reddediyor. Meseleye temas eden rivayetler burada kaydedilenden ibaret deðildir.
Hemen þunu belirtelim ki, Resûlullah´ýn ve ismi geçen Ashâb´ýn besmeleyi âþikâr okumayýþlarý sýrrî yani sessiz okumuþ olmalarýna mâni deðildir. Birçok Ýslâm âlimi bu nokta üzerinde durarak, þu mânada mülâhaza yürütmüþlerdir: "Gerçek þu ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ve ondan gördüðünü tekrar eden Ashâb, Kýrâatin cehrî yapýldýðý akþam yatsý ve sabah namazlarýnda müttarid olarak her seferinde besmeleyi cehren okumamýþtýr. Okusaydý, rivayetlerde bir ihtilaf olmazdý. Ýhtilaf olduðuna göre çoðu kere okumadýðý âþikârdýr. Ancak, cehrî okumadýðý sýrada sýrrî olarak sesizce okumamýþ olduðu da söylenemez..."
Besmele´nin Fatiha suresinin ilk âyeti olduðu görüþünde olan âlimler, bu hadisi esas alýnca, Resûlullah´ýn besmeleyi mutlaka okuduðuna, ancak sýrrî okuduðu için iþitilmemiþ bulunduðuna hükmederler. Hanefîler böyle söylemiþlerdir. Ahmed Ýbnu Hanbel, Sevrî, Ýshak Ýbnu Râhûye gibi baþka selef büyükleri de böyle hükmeder. Bunlara göre besmele, her rek´atte Fatiha´dan evvel okunur.
Þâfiî hazretlerine göre, besmele Fatiha´nýn ilk âyetidir, dolayýsýyle okunuþta ona tâbidir- onun gizli okunduðu yerlerde gizli, cehrî okunduðu yerde cehrî okunur. Þâfiî´den gelen bir rivayete göre, besmele her sûrenin ilk âyetidir, diðer bir rivayete göre sadece Fatiha´nýn birinci âyetidir, diðerlerinin deðil.
Ýmam Mâlik, farz namazlarda besmelenin hiç çekilmeyeceðini söyler. Ona göre, nafile namazlarda dileyen çeker, dileyen çekmez. Taberî dahi böyle hükmetmiþtir.
Hâzimî´nin görüþü de kayda deðer. Ona göre besmelenin cehrî okunacaðýný beyan eden hadisler sahih olsalar bile mensuhturlar. Çünkü Saîd Ýbnu Cübeyr´den þu mürsel rivayet mevcuttur: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) besmeleyi Mekke´de cehrî okurdu. Müseylemetu´r-Rahmân adýnda bir puta tapan Mekkeliler: "Muhammed, Yemâme´nin ilahýna tapýyor" dediler. Bunun üzerine Resûlullah besmeleyi sýrrî okumaya baþladý. Ölünceye kadar da cehrî okumadý." Hadisi, mürsel diye amel dýþý tutmak isteyeceklere de: "Hülafâ-i Raþidîn´in tatbikatýyla takviye görmüþtür. Zîra onlar Resûlullah´ýn son durumunu herkesten iyi bilen kimselerdir..." cevabýný verir.
2- Yeri gelmiþken þunu da belirtelim: Bazý âlimler, besmeleyi Kur´ân´ dan bir âyet saymamýþlar, Neml sûresindeki bir âyetten bir cüz kabul etmiþlerdir. Bu görüþte olan Tahâvî "Eðer Kur´ân´dan bir âyet olsa Resûlullah namazda Fatiha ile birlikte cehrî okurdu" der. Ona göre besmele sadece Neml sûresinde Kur´an´dan bir parçadýr, orada okunmasý vâcibtir, bunun dýþýnda sûrelerin baþýna konmuþ olmasý oralarda âyet olduðunu göstermez. Ýlk vahiy sýrasýnda Cebrâil Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e: "Oku!" diye emretmiþ, Resûlullah´ýn: "Ben okuma bilmem" demesi ve bu taleb ve cevabýn üç kere tekrarýndan sonra ilk vahiy: اِقْرَأ بِسْمِ رَبِّكَ الَّذِى خَلَقَ "Yaratan Rabbinin adýyla oku!" diye baþlamýþtýr. Burada besmele yoktur. Eðer bu sûrenin baþýnda hâlen mevcut olan besmele vahiy olsaydý, Resûlullah´a ilk âyet olarak besmele nâzil olurdu, öyle ise besmele vahiyden deðildir.
Bu mülâhazada Tahâvî yalnýz deðildir. Evzâî, Ýbnu´l-Mübârek, Dâvud-ý Zâhirî, Ahmed Ýbnu Hanbel, buna yakýn görüþler beyan etmiþlerdir.
Tatbikî neticeye gelince, ilmihal bilgisi þöyledir:
* Namazlarýn farz veya nafile ilk rek´atlerinde Fatiha´dan önce eûzübesmelenin okunmasý sünnettir.
* Müteâkib rek´atlerde Fatiha´dan önce besmelenin okunmasý da sünnettir.
* Fatiha´dan sonra okunacak sûrelerin evvelinde besmele okunmaz. Ýmam Muhammed sessiz kýlýnan namazlarda zamm-ý sûrelerin baþýnda da besmele çekileceðini söylemiþtir.[314]
ـ4ـ وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كانَ رسولُ اللّه # إذَا نَهَضَ في الرَّكْعَةِ الثانية اسْتَفْتَحَ الْقِرَاءَةَ بِالْحَمْدِ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، وَلَمْ يَسْكُتْ[. أخرجه مسلم .
4. (2530)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikinci rek´atten kalktýðý zaman kýrâati Elhamdü lillâhi Rabilâlemîn ile baþlatýyor ve sükût etmiyordu."[315]
AÇIKLAMA:
Bu hadis ikinci rek´atin sonundaki oturuþtan üçüncü rek´ate kalkýldýðý zaman, hemen Fatiha okunacaðýný, bundan önce Sübhâneke ve benzeri birþey okunmayacaðýný belirtir. Bunun istisnasý gayr-ý müekked olan nafilelerdir. Ýkindi ve yatsýdan önce kýlýnan dörder rek´atli sünnetler böyledir. Bunlarda üçüncü rek´atin baþýnda Sübhaneke okunur. Eûzubesmele çekilir, sonra Fatiha´ya geçilir. Bu namazlarda -ki terâvih de buraya dahildir- her iki rek´atin baþ kýsmýnda Sübhâneke Eûzubesmele mesnûndur. Zira gayr-ý müekked sünnetlerin ikiþer rek´atler halinde olmalarý esastýr.
Sadedinde olduðumuz hadiste geçen "sükût etmiyordu" ibâresi, namaza baþladýðý zaman, cehrî kýlýnan namazlarda bile iftitah tekbirinden sonra bir miktar sükût buyurarak sýrrî þekilde duâ okuyup eûzubesmele çektiðini ifade eden açýklamalara binaendir, "...üçüncü rek´atte bunu yapmazdý" mânasýnda bir ifade.[316]
ـ5ـ وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسُول اللّهِ #: مَنْ صَلّى صََةً لَمْ يَقْرَأ فِيهَا بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ فَهِىَ خِدَاجٌ ثََثاً غَيْرُ تَمَامٍ. فَقِيلَ ‘بِى هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: إنَّا نَكُونُ وَرَاءَ ا“مَامِ. فقَالَ: اقْرَأْ بِهَا في نَفْسِكَ فَإنِّى سَمِعْتُ رسولَ اللّهِ # يَقُولُ. قالَ اللّهُ تَعالى: قَسَمْتُ الصََّةَ بَيْنِى وَبَيْنَ عَبْدِى نِصْفَيْنِ، فَنِصْفُهَا لى، وَنِصْفُهَا لِعَبْدِى، وَلِعَبْدِى مَا سَألَ. فإذَا قالَ الْعَبْدُ: الْحَمْدُللّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ؛ قالَ اللّهُ عَزَّ وَجَلَّ: حَمِدَنِى عِبْدِى؛ وَإذا قالَ: الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ. قالَ اللّهُ أثْنَى عَلىَّ عَبْدِى. وَإذَا قالَ: مَالِكِ يَوْمِ الدِّين. قالَ: مَجَّدَنِى عَبْدِى. وَإذَا قالَ: إيَّاكَ نَعْبُدُ وَإيَّاكَ نَسْتَعِينُ. قالَ: هذَا بَيْنِى وَبَيْنَ عَبْدِى وَلِعَبْدِى
مَا سَألَ. وَإذَا قالَ: اهْدِنَا الصِّرَاطَ المُسْتَقِيمَ صِرَاطَ الَّذِينَ أنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ المَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وََ الضَّالِّينَ. قالَ: هَذَا لِعَبْدِِى، وَلِعَبْدِى مَا سَألَ[. أخرجه الستة إ البخارى .
5. (2531)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Fâtihâ-i þerîfe sûresini okumadan namaz kýlarsa bilsin ki bu namaz nâkýstýr -bu sözü üç kere tekrarladý- eksiktir."
Ebû Hüreyre (radýyallâhu anh)´ye:
"Biz imamýn arkasýnda bulunuyorsak (ne yapalým)?" diye sorulmuþtu. Þu cevabý verdi:
"Yine de içinden oku. Zîra ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn þöyle söylediðini iþittim:
"Allah Teâlâ hazretleri (bir hadîs-i kudsîde) buyurdu ki: "Ben kýrâati[317] kulumla kendi aramda iki kýsma böldüm, yarýsý bana ait, yarýsý da ona. Kuluma istediði verilmiþtir: Kul: "Elhamdülillâhi Rabbi´l-âlemîn. (Hamd alemlerin Rabbine aittir)" deyince, Azîz ve Celîl olan Allah: "Kulum bana hamdetti!" der. "er-Rahmânirrahîm" deyince, Allah: "Kulum bana senâda bulundu" der. "Mâlikî yevmiddîn (âhiretin sahibi)" deyince, Allah: "Kulum beni tebcîl ve ta´zîz etti (büyükledi)" der. "Ýyyâkena´budü ve iyyâkenesta´în (yalnýz sana ibâdet eder, yalnýz senden yardým isteriz)" deyince, Allah: "Bu benimle kulum arasýnda bir (taahhüddür). Kuluma istediðini verdim" der. "Ýhdina´ssýrâta´lmüstakîm sýrâtallezîne en´amte aleyhim gayr´ilmaðdûbi aleyhim ve la´ddâllîn. (Bizi doðru yola sevket, o yol ki kendilerine nimet verdiðin kimselerin yoludur, gadaba uðrayanlarýn ve dalâlete düþenlerin deðil)" dediði zaman, Allah: "Bu da kulumundur, kuluma istediði verilmiþtir" buyurur."[318]
ـ6ـ وفي أخرى ‘بى داود قال: ]قال لى رَسولُ اللّه #: اخْرُجْ فَنَادِ في المَدِينَةِ: أنَّهُ َ صََةَ إَّ بِقُرْآنٍ، وَلَوْ بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ، فَمَا زَادَ وَلَوْ بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ فمَا زَادَ[.
6. (2532)- Ebû Dâvud´da gelen bir rivâyette þöyle denmiþtir: "...Bana Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Haydi git ve Medîne´de ilan et ki: "Sadece Fatiha sûresi de olsa, Kur´ân´dan bir parça okumadýkça kýldýðýnýz namaz namaz deðildir" dedi ve baþka bir þey ilave etmedi."[319] [320]
ـ7ـ وفي رواية ذكرها رزين ]أنَّ رسولَ اللّهِ # قالَ: َ صََةَ إّ بِقِرَاءَةٍ. فَمَا أعْلَنَ لَنَا رسولُ اللّهِ # أعْلَنَّا لَكُمْ، وَمَا أخْفَى عَنَّا أخْفَيْنَا عَنْكُمْ. فقَالَ لَهُ رَجُلٌ: أَرَأيْتَ يَا أبَا هُرَيْرَةَ إنْ لَمْ أزِدْ عَلى أُمِّ القُرآنِ؟ فقَالَ: قَدْ سُئِلَ عَنْ ذلِكَ رَسُولُ اللّهِ # فقَالَ: إنِ انْتَهَيْتَ إلَيْهَا أجْزَأتْكَ، وَإنْ زِدْتَ عَلَيْهَا فَهُوَ خَيْرٌ وَأفْضَلُ[.»الخِدَاجُ« الناقص.»وَأُمُّ القُرآنِ« سورة الفاتحة، ‘نها أوّله وعليها مبناه، وأمّ الشئ: أصله ومعظمه.والمراد بقوله »قسمْتُ الصََّةَ« أى القراءة لتفسيره إياها في الحديث بها.»وَالتَّمْجِيدُ« التعظيم والتشريف .
7. (2533)- Rezîn´in zikrettiði bir rivâyette þöyle gelmiþtir: "...Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kýrâatsiz namaz sahih deðildir." Bilesiniz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize her ne duyurdu ise biz de size duyurduk. Bize gizli tuttuðunu biz de size gizli tuttuk."
Bu açýklama üzerine bir zât ona:
"Ey Ebû Hüreyre, Fatiha´ya herhangi bir ilavede bulunmazsam (yeterli midir) ne dersin?" diye sordu. Ebû Hüreyre dedi ki:
"Bu suâl Aleyhissalâtu vesselâm´a da sorulmuþtu, þu cevabý verdi:
"Bununla iktifâ edersen sana yeter, ilavede bulunursan senin için daha hayýrlý ve efdal olur."[321]
radyobeyan