Namazla ilgili hadisler-1 devami 7 By: sumeyye Date: 28 Nisan 2010, 13:17:50
AÇIKLAMA:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn Hz. Bilâl´e yasakladýðý tesvîb, 2460 numarada açýkladýðýmýz üzere, sabah ezanýnda söylenen essalatu hayrun mine´nnevm cümlesidir. Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) bu cümlenin sadece sabah ezanýnda söylenmesini muvafýk bulmuþ olmakta, meþru kýlmaktadýr. Sadedinde olduðumuz hadis de bu cümlenin diðer vakitlerde ilavesini yasaklamaktadýr.[200]
ـ13ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]آخِرُ ا‘ذَانِ اللّهُ أكْبَرُ اللّهُ أكْبَرُ َ إَّ اللّهُ[. أخرجه النسائى .
13. (2463)- Yine Hz. Bilâl (radýyallâhu anh) der ki: "Ezanýn sonu þöyledir: "Allahu ekber, Allahu ekber, Lâilâhe illallah."[201]
EZANDA ADI GEÇENLER
Ezan deyince isimleri zihnimize dökülüveren birkaç zât var. Onlar, ezanýn hem metin ve elfaz olarak þekillenmesinde hem de okunuþ ritminin þekillenip, tarz-ý Nebevîye uygun halde bize intikalinde hizmeti geçen kimselerdir. Bu yüce sahabîleri daha yakýnda tanýmalýyýz:
1-ABDULLAH ÝBNU ZEYD ÝBNÝ SA´LEBE[202]:
Medînelidir ve Hazrec kabilesine mensuptur, dolayýsýyla Ensar´dandýr (radýyallâhu anh). Ebû Muhammed diye künyesi vardýr. Akabe biatýna katýlan ilk müslümanlardandýr. Bedir gazvesi baþta olmak üzere, Resûlullah´la birlikte bütün gazvelere katýlmýþtýr. Mekke Fethi´nde Benî´l-Hâris Ýbnu´l-Hazrec´in bayraðýný taþýmýþtýr.
Namaz vaktini nasýl duyurmak gerektiði hususunda Resûlullah´ýn ashab´la yaptýðý istiþarenin ferdasýnda ezanla ilgili rüyayý görmüþtür. Gelip Aleyhisalâtu Vesselâm´a anlatýnca, Efendimiz bu rüyanýn hak bir rüya olduðunu te´yid etmiþ ve Bilâl´e anlatmasýný, onun namaz vakitlerinde bunu okuyarak duyuruda bulunmasýný söylemiþtir.
Alimlerin çoðunlukla kabul ettiklerine göre bu rüya hadisesi, Mescid-i Nebevî´nin inþaatý biter bitmez, hicrî birinci yýl içinde vukua gelmiþtir.
Tirmizî, Abdullah Ýbnu Zeyd´e ait, Resûlullah´tan yapýlan yegane sahih rivayetin bu ezan hadisi olduðunu söylerse de, Ýbnu Hacer bunun hatalý olduðunu, onun rivayet ettiði 6-7 hadisi müstakil bir cüzde toplayarak gösterdiðini söyler ve hadisleri, kaynaklarý ve muhtevalarýyla birlikte kýsa kýsa tanýtýr.
Kendisinden Saîd Ýbnu´l-Müseyyeb, Abdurrahman Ýbnu Ebî Leyla ve oðlu Muhammed Ýbnu Abdillah Ýbnu Zeyd hadis rivayet etmiþtir.
Medîne´de hicrî 32 yýlýnda vefat etmiþtir. Öldüðü zaman 64 yaþýnda idi. Cenaze namazýný Hz. Osman (radýyallâhu anh) kýldýrmýþtýr.
Ezanla ilgili rüyayý Hz. Ömer de görmüþtür, ancak Resûlullah´a öncelikle anlatma ve Hz. Bilâl´e öðretme þerefi Abdullah Ýbnu Zeyd´e aittir. Hz. Ömer ezaný Bilâl´den iþitince, "Bunu rüyamda ben de görmüþtüm" der. Resûlullah: فَلِلَّهِ الْحَمْدُ فَذَاكَ اَثْبَتُ "Allah´a hamdolsun (ezan þimdi) daha saðlam oldu" buyurur.
Hz. Ömer´in de mesele ile ilgili rüyasý sebebiyle, ezanýn metnen takarrur etmesinde onun da bir katkýsýndan söz edilebilir. Zîra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in Abdullah Ýbnu Zeyd tarafýndan rüyada görülmüþ olan ezanýn meþruiyyeti hususundaki kanaat güçlenmiþ, yakîn kazanmýþtýr.
2- EBÛ MAHZÛRA:
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in Mekke´ ye tayin ettiði müezzindir. Ezanýn okunuþ tarzýný Hz. Peygamber´den bizzat öðrenmiþ, o tarz üzere okumuþ, ve bu tarz arkadan gelen nesillere intikal ettirilmiþtir.
Ebû Mahzûra´nýn ismi ihtilaflýdýr: Semure Ýbnu Mi´yer denmiþ, Evs Ýbnu Mi´yer denmiþ, Mi´yer Ýbnu Muhayriz denmiþtir. Ýsmini Mi´yer deðil mu´ayyin diye tesbit eden de olmuþtur. Baþka iddialar da var.
Buhârî ve Ýbnu Ma´în, Semure Ýbnu Mi´yer´i kabul etmiþlerdir.
Ebû Mahzûra (radýyallâhu anh)´nýn müezzin olarak kazanýlmasý ve ezanýn Muhammedî okunuþ tarzýna üstad kýlýnmasý, Resûlullah´ýn insanlarý kazanmada takip ettiði ibretli sünneti anlama yönüyle mühim bir hadisedir. Vak´a´yý Ebû Mahzûra´nýn kendi aðzýndan dinleyelim: Beyhakî´nin es-Sünenü´l-Kübrâ´da kaydettiði bir rivayette Ebû Mahzûra þöyle anlatýr:
"Biz on kiþilik bir grubtuk. Huneyn yolunda (Ci´irrâne´de) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a katýldýk. Hz. Peygamber´in müezzini namaz için ezan okudu. Biz, müezzinle alay etmek gayesiyle söylediklerini tekrar etmeye baþladýk. Resûlullah, sesimizi iþitmiþti, bizi yanýna çaðýrdý.
"Kulaðýma gelen ses hanginizin?" diye sordu. Arkadaþlarým beni iþaret ettiler. Bunun üzerine onlara gitmelerini söyledi. Bana da dönüp:
"Haydi, ezaný oku bana!" dedi. Ben boþa dikilmiþtim, hiçbir þey bilmiyordum. (Öylesine mahçup oldum ki) o anda, nazarýmda dünyanýn en menfur insaný Resûlullah oluverdi. Bana emrettiðinden daha iðrenç bir þey de bilmiyordum.
(Gözlerimi öne eðip sustum). Bunun üzerine ezanýn muhtevasýný ve okunuþ tarzýný kelime kelime, cümle cümle tekrar ederek öðretti. Öðrenme iþi tamamlanýnca bana bir çýkýn verdi, içinde para vardý. Sonra elini alnýma koydu, yüzümü, göðsümü okþadý.
"Bârekallah!" dedi. Ben cesarete geldim ve:
"Ey Allah´ýn Resûlü, emret Mekke´de müezzin olayým!" dedim.
"Haydi ol! izin verdim" dedi. O anda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a karþý içimden geçirmiþ olduðum bütün kötü düþünceler kayboldu ve sevgiye dönüþtü."
Üsdü´l-Gâbe´nin rivayeti Ebû Mahzûra´nýn o gün müslüman olduðunu tasrih eder. Der ki: "Resûlullah onu, ezaný yansýlarken iþitmiþti, sesi hoþuna gitti, yanýna getirilmesini emretti. Ebû Mahzûra o gün müslüman oldu. Huneyn´den dönünce Mekke´de ezan okumasýný emretti. Bilahare bu iþe aralýksýz devam etti."
Ayný rivayetin devamýndan anlýyoruz ki, Mekke´de müezzinlik iþi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn þahsi taliminden geçerek ezan üstadý olan Ebû Mahzûra´nýn oðlundan sonra nesli kesilince amcasýnýn oðlu, amcasýnýn oðlunun oðlu þeklinde yakýnlarý arasýnda devam eder. Bunlarýn nesillerinin de inkýtaya uðramasýyla, ayný kabileden bir baþkasýna geçer.
Onun ezân-ý Muhammedî´nin makâm-ý Muhammedî üzere tesbit ve intikalindeki yerini üçüncü göbekten torunu Ýbrahim tarafýndan (Ýbrahim Ýbnu Abdilaziz Ýbnu Abdilmelik Ýbnu Ebî Mahzûra) rivayet edilen þu hadis açýk olarak ortaya kor: "Ebû Mahzûra dedi ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni oturttu. Bana ezaný harf harf söyledi." Ýbrahim der ki: "Týpký bizim ezanýmýz gibi." (Hadisi Ýbrahim´den nakleden) Biþr Ýbnu Muâz der ki: "O´na: "Bana tekrar et!" dedim. O, ezaný bana tercî ile (makamý üzere) tavsif etti."
Ebû Mahzûra´nýn sesce insanlarýn en güzeli ve en gürü olduðu rivayet edilmiþtir. Hz. Ömer (radýyallâhu anh) bir seferinde onunu ezanýný dinlemiþ ve "kendimden geçeyazdým" demiþtir.
Ebû Mahzûra, hep Mekke´de kalmýþ, baþka yere hiç ayrýlmamýþtýr. Orada hem ezan okumuþ, hem de dileyenlere ezan okumasýný öðretmiþtir. Ebû Mahzûra 59 hicrî yýlýnda Mekk´de vefat etmiþtir (radýyallâhu anh).
Ebû Mahzûra´dan Ýbnu Abdi´l-Melik, Ýbnu Muhayrýz, Ýbnu Ebî Müleyke, Atâ, Abdülaziz Ýbnu Refi vs. hadis rivayet etmiþtir.
3- BÝLÂL-Ý HABEÞÝ:
Resûlullah´ýn müezzinlik ve hazinedarlýk gibi iki mühim hizmetini yürütmüþtür. Adý, Bilâl Ýbnu Rabâh´týr. Künyesi, Ebû Abdi´l-Kerîm´dir; Ebû Abdillah, Ebû Amr da denmiþtir. Annesi, Hamâme olup, Mekke´nin Benî Cumâh hanedaný müvelledlerindendir. (Müvelled= köle asýllý demektir.)
Hz. Bilâl, Hz. Ebû Bekr (radýyallâhu anhümâ) ´nin azadlýsýdýr. Beþ -veya yedi veya dokuz-okiyye´ye[203] satýr almýþ ve Allah yolunda azad etmiþtir.
Hz. Bilâl ilk müslümanlaradandýr. Bu sebeple Allah´ýn dini için en çok iþkence çekenlerden biridir. Umeyye Ýbnu Halef onu yüzü üzerine güneþe yatýrýr, üzerine deðirmen taþý koyar, altta kýzgýn kum, üstte cehennemî güneþ yakýncaya kadar öylece býrakýp kývrandýrýr ve bu sýrada: "Muhammed´in Rabbi´ni inkar et!" diye telkinde bulunurdu. Bilâl (radýyallâhu anh) bütün iþkencelere sabreder ve Umeyye Ýbnu Halef´e:
"Ahad Ahad! yani Allah bir, Allah bir" diye cevap verirdi.
Bir seferinde, o bu þekilde iþkence altýnda Ahad! Ahad! diye baðýrýrken, Varaka Ýbnu Nevfel yanýndan geçer. Ve:
"Ey Bilâl! Ahad! Ahad! Allah´a yemin olsun bu hale dayanamayýp ölürsen, kabrini dilek makamý yapacaðým"[204] der.
Bilâl, Benî Cumâh´a ait köle idi. En ziyade Ümeyye Ýbnu Halef iþkence yapar, aralýksýz buna devam ederdi. Ne var ki, Cenâb-ý Hakk Bedir savaþýnda Ümeyye´nin Bilal´in eliyle öldürülmesini müyesser kýlacaktýr. Bilâl, Ýslam´ý ilk izhar eden yedi kiþiden (Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekr, Habbâb, Süheyb, Ammar, Bilâl, Sümeyye) biri olmasý hasebiyle iþkencenin her çeþidine, en haysiyet kýrýcýlarýna hedef olmuþtur. Ellerini arkadan baðlayýp boynuna ip takýyorlar, sonra eðlenmeleri için çocuklara teslim ediyorlar, çocuklar da onunla Mekke´nin Ahþaban denen tepelerinde yoruluncaya, býkýncaya kadar eðlenip, sonunda býrakýyorlardý.
Bilâl son derece dindar ve dîni hususunda titiz ve kýskançtý. Müþrikler kendilerine kazanmaya çalýþtýklarý vakit:
"Allah! Alah!" diya pervasýzca cevap verir, kýzacaklarýna, iþkence yapacaklarýna hiç aldýrmazdý. Onun bu salabetine hayran kalan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün Hz. Ebû Bekr (radýyallâhu anh)´e rastlar ve:
"Keþke biraz bir þeylerimiz olsa da Bilâl´i satýn alsak! buyurur. Hz. Ebû Bekr, Abbâs Ýbnu Abdilmuttalip´e rastlar ve:
"Bilâl´i benim için satýn alýver!" der. Abbâs gidip, efendisi kadýna:
"Þu kölen Bilâl´i sana olan faydasý tükenmeden bana satar mýsýn?" diye sorar. Kadýn:
"Onu ne yapacaksýn? O, habisin tekidir... O þöyledir. O böyledir.." diye sayar döker, reddeder. Abbâs (radýyallâhu anh) bir baþka sefer ona rastlayýnca önceki taklifini aynen yeniler. Kadýn bu sefer itiraz etmez. Satýn alýp, Hz. Ebû Bekr´e gönderir.
Bir baþka rivayete göre Bilâl, taþýn altýna gömülmüþ halde iþkence çekerken bizzat Hz. Ebû Bekr (radýyallâhu anh) tarafýndan satýn alýnmýþtýr.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu Ebû Ubeyde Ýbnu´l-Cerrâh ile kardeþlemiþtir.
Bilâl hayatý boyunca Resûlullah´tan ayrýlmamýþ, O´na müezzinlik yapmýþtýr. Resûlullah´ýn katýldýðý bütün gazvelerde O´nunla birlikte olmuþtur.
Bilâl´in mümtaz yönü, Hz. Peygamber´e müezzinlik yapmýþ olmasýydý. Ýslam´da ilk ezaný okuyan odur. Daha önce belirttiðimiz üzere Abdullah Ýbnu Zeyd, ezan rüyasýný görünce Resûlullah: "Bunu Bilâl´e öðret, bununla namaz için ezan okusun, o, sesce senden daha güzel, daha gür" demiþtir.
Yine daha önce kaydettiðimiz üzere bazý rivayetler, sabah ezanýndaki "essalâtu hayrun mine´nnevm" cümlesinin ezana girmesinde Hz. Bilâl´in rolü olmuþtur: Bir gün Resûlullah´a namaz vaktini haber vermek üzere gelince Aleyhissalâtu Vesselâm´ýn uyumakta olduðu haber verilir. Bunun üzerine Hz. Bilâl "essalâtu hayrun mine´nnevm" cümlesini irtical buyurarak vazifeyi îfâ eder. Bundan hoþnud olan Þâri-i mübîn Fahr-i Kâinat Efendimiz, sabah ezanlarýnda bunun da söylenmesini teþrî ve ferman buyururlar.
Medîne´de Resûlullah´a ve ashâb-ý güzîn hazerâtýna ezan þakýyan Ýslâm´ýn bu ilk bülbülü, andelib-i Muhammedî, Resûlullah´ýn baþ âþýklarýndandý. Týpký her bülbülün güle olan aþký gibi, o da Medîne´de açan ve kokusu kýyâmete kadar bâki kalacak olan o ilâhî güle, Muhammed adýndaki hakkýn, hakikatin, Allah´ýn gülüne âþýktý.
Resûlullah´ýn ölümüne dayanamýyordu. Medîne´nin her taþý, her aðacý, her insaný, esen rüzgarý, öten kuþu O´na sevgilisini hatýrlatýyordu. Sevgilisiz Medîne´de kalmak ona çok aðýr geliyordu.
Oradan ayrýlmak, uzaklara gitmek istiyordu. Allah yolunda cihad ederek, kendini meþgul ederek ýzdýrabýný, kederini azaltmayý, hasretini unutmayý deneyecekti.
Hz. Ebû Bekr (radýyallâhu anh)´den Þam´a gitmek üzere izin istedi.
"Hayýr yanýmda kalacaksýn!" dedi. Ayrýlmasýný istemiyor, izin vermedi. Ama Bilâl kesin kararlýydý, aðýr bastýrdý:
"Eðer beni nefsin için âzad ettiysen burada hapset. Yok Allah için azad etti isen býrak Allah´a gideyim!"
Hz. Ebû Bekr, Bilâl (radýyallâhu anhümâ)´in karalýlýðýný anlamýþtý.
"Git!" dedi. Bilâl Þam´a gitti.[205] Ölünceye kadar orada kaldý. Artýk ezan da okumuyordu. Gülsüz bülbül öter mi? Kudus´ün fethi sýrasýnda Hz. Ömer Þam´a uðramýþtýr. O´nun geliþi þerefine Hz. Bilâl Þam´da bir kere ezan okur, baþta Hz. Ömer, bütün müslümanlarý aðlatýr.
Bir seferde rüyasýnda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý görür. Efendimiz:
"Bu vefasýzlýk da ne? Niye ziyaretime gelmiyorsun ey Bilâl!" der. Üzüntü içinde uyanan Bilâl bineðine atlayýp Medîne´ye gelir. Resûlullah´ýn makber-i þeriflerine uðrar. Orada aðlar, kabrin üzerine kapanýr. Hz. Hasan ve Hüseyin ( radýyallâhu anhümâ) yanýna gelirler. Onlarý öper, kucaklar. Kendisinden bir sabah ezaný okumasýný rica ederler. Kabul eder. Mescidin damýna çýkarak ezan okur. Medînelilere sunulan bu sabah ziyafeti Medîne´de bir hadise olur. Allahu ekber, Allahu ekber dediði zaman Medîne ihtizaza gelir (ve adeta yerinde oynar). Eþhedu enlâ ilâhe illallah deyince titremesi artar ve herkesi yerinden kaldýrýr. Eþhedu enne Muhammeden Resûlullah deyince kadýnlar husûsî çadýrlarýndan dýþarý fýrlarlar. Kadýn ve erkek herkesin aðladýðý böyle bir gün Medîne´de hiç görülmez."
Bir gün Hz. Peygamber sabahleyin kalkýnca Hz. Bilâl´i çaðýrtýr. Gelince:
"Ey Bilâl! Cennette seni benim önüme geçiren þey nedir? Her ne zaman cennete girdi isem, her seferinde önümde senin hýþýrtýný duydum" der.
Bilâl´in Resûlullah´la menkîbesi çoktur.
Ýbnu Sa´d, Þam-ý Þerif´te (Dýmeþk) hicrî 20 yýlýnda altmýþ küsur yaþýnda olduðu halde vefat ettiðini, Bâbu´s-Saðir´e defnedildiðini belirtir. Ölüm tarihi hususunda baþka rakamlar da söylenmiþtir. 17, 18, 21, 15 gibi. Hatta bir rivayette de Halep´te ölüp Bâbu´l-Erba´în´e defnedildiði söylenmiþtir. Öldüðü zaman yaþýnýn 70´e ulaþtýðýný söyleyen de olmuþtur.
Hz. Bilâl koyu esmer, zayýf uzun boylu, gövdesi öne eðik (kamburca), yanaklarý zayýf idi. Hâlid isminde erkek, Gufeyre isiminde de bir kýz kardeþi vardý.
Kendisinden birçok sahâbe ve tabiîn hadis rivayet etmiþtir. Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Üsâme, Abdullah Ýbnu Ömer, Ka´b Ýbnu Ucre, Berâ Ýbnu Âzib, es-Sanâbehî, Ebû Osman en Nehdî, Ebû Ýdrîs el-Havlânî, Ýbnu Ebî Leylâ, Tarýk Ýbnu Þihâb vs.[206]
ÜÇÜRCÜ FER´
EZAN VE ÝKÂMETLE ÝLGÝLÝ HÜKÜMLER
ـ1ـ عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما ]أنَّ مُؤَذِّناً لِعُمَرَ أذَّنَ بِلَيْلٍ فَأمَرَهُ أنْ يُعِيدَ ا‘ذَانَ[. أخرجه أبو داود .
1. (2464)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Hz. Ömer (radýyallâhu anh)´in bir müezzini geceleyin ezan okumuþtu. Ezaný iade etmisini emretti."[207]
ـ2ـ وللترمذي في أخرى عنه: ]أنَّ بًَِ أذَّنَ قَبْلَ طُلُوعِ الْفَجْرِ فَأمَرَهُ النَّبىُّ # أنْ يُنَادِى: أَ إنَّ الْعَبْدَ قَدْ نَامَ[ .
2. (2465)- Tirmizî´nin yine Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ)´dan kaydettiði bir diðer rivayet þöyledir: "Hz. Bilâl güneþ doðmazdan önce ezan okumuþtu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona: "Haberiniz olsun kul uyudu" diye nidâ etmesini emretti."[208]
AÇIKLAMA:
1- Bu hadisleri Tirmizî, "Geceleyin Okunan Ezan" adýnda bir babta kaydeder. Ebû Dâvud ise: "Vaktinden Önce Okunan Ezan" adýný verdiði bir babta kaydeder.
2- Tirmizî ve bir kýsým hadisciler, ikinci hadisin Hz. Peygamber´den rivayet edilmesini, senette yer alan Hammâd Ýbnu Seleme´nin bir hatasý olduðunda ittifak ederler. Onlara göre, ezaný vaktinden önce okuyan müezzine, iade etme emrini veren Hz. Ömer´dir. Ebû Dâvud´un rivayetinde bu müezzinin ismi de tasrih edilmiþtir: Mesrûh... Bunlara göre ezaný iade etme (yeniden okuma) emrin merfû deðil, mevkuftur, bu emrin muhatabý Bilâl deðil Mesrûh´tur. Tirmizî bu mesele üzerine uzun açýklamada bulunur. Hadis merfû da olsa, mevkuf da olsa mesele üzerine tarettüp edecek hükümde bir deðiþiklik yoktur. Bu meselede âlimlerin düþtüðü ihtilaf -ki belirteceðiz- daha çok yoruma dayanmaktadýr.
3- Birinci hadis, Hz. Ömer´in, vaktinden önce sabah ezaný okuyan bir müezzine vakti girince yeniden ezaný okuttuðunu haber vermektedir. Görüldüðü üzere, ikinci hadis de bu mânayý te´yid eden merfû bir örnek olmaktadýr. Yani Hz. Peygamber zamanýnda Bilâl-i Habeþî, bir keresinde sabah ezanýný yanlýþlýkla vaktinden önce okumuþtur ve Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. Bilâl´e: "Bana uyku galebe çaldý, bu sebeple gaflet edip yanlýþlýkla vaktinden önce okudum" mânasýnda -ve özür beyan etmek maksadýyla- olmak üzere "Haberiniz olsun kul uyudu"[209] diye nidâ etmesini emretmiþtir.
Vaktinden önce okunan ezan mevzuunda ulema ihtilaf etmiþ, farklý hükümlere varmýþtýr:
1- Ýmam Þâfiî, Mâlik, Ahmed Ýbnu Hanbel, Evzâî- Ýshak Ýbnu Râhûye sabah ezanýnýn þafak sökmezden yani fecr-i sâdýk doðmazadan önce okunmasýna hükmederler. Hz. Câbir (radýyallâhu anh) de bu görüþtedir. Bu görüþ cumhurun görüþü olmaktadýr.
2- Ebû Hanîfe ve Ýmam Muhammed, diðer vakitlere kýyas ederek vakit girmedikçe sabah ezanýnýn da vakti girmeden okunamayacaðýna hükmederler. Ýmam Yûsuf da Ebû Hanîfe gibi hükmetmiþ ise de sonradan, rivayetlerde gelen örneði esas alarak "sabah ezanýnýn vaktinden önce okunmasýnda bir beis yoktur" demiþtir.
3- Bazý hadisciler, þayet bir mescidde iki müezzin varsa, sabah vakti girmeden sabah ezanýný okumanýn câiz olduðunu söylemiþlerdir. Bunlar þöyle düþünürler: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in bidayette tek müezzini vardý. Bilâl-i Habeþî (radýyallâhu anh). O zaman sabah ezaný, vakti girince okunuyordu. Ne zaman Ýbnu Ümmü Mektum da ikinci müezzin olarak devreye girdi, Bilâl, ezaný vaktinden önce okumaya baþladý. Nitekim sahih rivayetlerde geldiði üzere, Resûlullah اِنَّ بًَِ يُؤَذِّنُ بِلَيْلٍ فَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتّى يُؤذِّنَ اِبْنُ اُمِّ مَكْتُومٍ "Bilâl ezaný geceleyin okur. Siz, Ýbnu Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyin için" tembihinde bulunmuþtu. Bu haberin muahhar olduðu açýktýr.Öyle ise vaktinden evvel okununca iade etmeyi emreden rivayet -ki sadedinde olduðumuz 2465 numaralý hadistir- Resûlullah´ýn tek müezzini bulunduðu zamanla ilgilidir. Bunu, Ýbnu Ömer´in rivayeti de te´yid etmektedir."
Bunlara göre, vaktinden önce okunan sabah ezaný yeterli deðildir. Vakti girince ikinci bir ezan daha okumak gerekir.[210]
ـ3ـ وعن بل رَضِيَ اللّهُ عَنْه. ]أنَّ رسولَ اللّهِ # قالَ: َ تُؤَذِّنْ حَتَّى يَسْتَبِينَ لَكَ الْفَجْرُ هكَذَا، وَمَدَّ يَدَيْهِ عَرْضاً[. أخرجه أبو داود .
3. (2466)- Hz. Bilâl (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Sabah vakti iyice belirinceye kadar ezan okuma!" dedi ve ellerini yanlara doðru açarak: "Þöyle!"diye gösterdi." [211]
AÇIKLAMA:
Bu hadise göre, fecr doðmazdan önce ezan okunmasý câiz deðildir. Ancak hadis munkatý´dýr. Zaten yukarýda açýklama sýrasýnda kaydettiðimiz Buhârî hadisi, Peygamberimizi müezzini Hz.Bilâl (radýyallâhu anh)´in oruç tutacaklara henüz yeme-içmenin helâl olduðu bir vakitte yani daha þafak sökmezden önce ezan okuduðunu göstermektedir. Sahih hadisin olduðu yerde zayýf hadisle amel edilemeyeceði bedihî bir husustur.[212]
ـ4ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه. ]أنَّ سَائًِ سَألَ رسولَ اللّهِ # عَنْ وَقْتِ الصُّبْحِ فَأمَرَ بًَِ فَأذَّنَ حِينَ طَلَعَ الْفَجْرُ، فَلَمَّا كَانَ مِنَ الْغَدِ أخَّرَ الْفَجْرَ حَتَّى أسْفَرَ. ثُمَّ أمَرَهُ فَأقَامَ فَصَلّى. ثُمَّ قَالَ: هذَا وَقْتُ الصَّةِ[. أخرجه النسائى .
4. (2467)- Hz. Enes (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Bir kimse, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a sabah namazýnýn vaktini sormuþtu. O da Hz. Bilâl´e emretti. Þafak sökerken ezan okudu. Ertesi gün ortalýk aðarýncaya kadar sabah ezanýný tehir etti. Sonra ikâmet okumasýný emretti ve namazý kýldý. Sonra da adama:
"Ýþte bu, (sabah) namazýnýn vaktidir" dedi."[213]
ـ5ـ وعن زياد بن الحارث الصُّدَائِى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قالَ: ]لَمّا كانَ أوَّلُ أذَانِ الصُّبْحِ أَمَرَنِى رسولُ اللّهِ # فأذَنْتُ فَجَعَلْتُ أقُولُ: أُقِيمُ يَا رسولَ اللّهِ؟ فَجَعَلَ يَنْظُرُ إلى نَاحِيَةِ المَشْرِقِ إلى الْفَجْرِ فَيَقُولُ: َ. حَتَّى إذَا طَلَعَ الْفَجْرُ نَزَلَ فَبَرَزَ ثُمَّ انْصَرفَ إلىَّ، وَقَدْ تََحَقَ أصْحَابُهُ فَتَوَضّأ؟ فأرَادَ بَِلٌ أنْ يُقِيمَ. فقَالَ لَهُ رَسُولُ اللّهِ #: إنَّ أخَا صُدَاءَ أذَّنَ، وَمَنْ أذَّنَ فَهُوَ يُقيمُ. قَالَ: فَأقَمْتُ[. أخرجه أبو داود والنسائى، واللفظ ‘بى داود .
5. (2468)- Ziyâd Ýbnu´l-Hâris es-Sudâî (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Sabah ezanýnýn ilk vakti girince, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana emretti, ben de ezan okudum ve:
"Ýkâmet de getireyim mi ey Allah´ýn Resûlü?" diye sordum. (Soruma hemen cevap vermeyip) doðu tarafýna, fecre bakmaya baþladý ve:
"Hayýr!" dedi. Ne zaman ki þafak söktü Hz. Peygamber (bineðinden) indi, abdest bozdu. Sonra bana doðru geldi. (Bu ara Ashâbý da toplandý. Abdestini aldý. Bilâl ikâmet okumak istedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Sudâ´nýn kardeþi ezan okudu, ezaný okuyan ikâmeti getirsin!" dedi. Ben de ikâmet getirdim."[214]
AÇIKLAMA:
1- Sudâ: Yemen´de San´a ya kýrkiki fersah mesafede bir yer adýdýr. Bu yer, adýný bir kabileden almýþtýr.
2- Hadiste ezan okuyan kimsenin ikâmet de okumasý gerektiði ifade edilmektedir.
Bu meseleyi baþka hadisler muvacehesinde deðerlendiren âlimler farklý neticelere gitmiþlerdir:
Tirmizî´nin kaydettiðine göre ulema çoðunluk itibariyle ezaný kim okudu ise ikâmeti de o yapmalýdýr demiþtir.
Hâfýz el-Hâzimî, Kitâbu´l- Ý´tibâr´da der ki: "Ulema þu hususta ittifak etmiþtir: "Bir kimsenin ezan, bir baþkasýnýn da ikâmet okumasý câizdir. Ancak "ikisini de ayný þahsýn yapmasý mý, yoksa ayrý ayrý þahýslarýn yapmasý mý evladýr?" meselesinde ihtilaf edilmiþtir. Çoðunluk: "Arada fark yoktur, esas olan bu hususta geniþlik ve ruhsattýr" demiþtir. Bu görüþte olanlar arasýnda Ýmam Mâlik ve Ebû Hanîfe ile Hicaz ve Kûfe ulemasýnýn ekseriyeti vardýr."
Ýmam Þâfiî ve Ahmed Ýbnu Hanbel´in bunu mekruh addettiði rivayet edilmiþtir.[215]
ـ6ـ وعن سماك بن حرب قال: ]كانَ بَِلٌ يُؤَذِّنُ إذَا دَحَضَتِ الشّمْسُ فََ يُقِيمُ حَتَّى يَخْرُجَ النّبىُّ #. فَإذَا خَرَجَ أقَامَ الصََّةَ حِينَ يَرَاهُ[. أخرجه مسلم واللفظ له، وأبو داود والترمذي .
6. (2469)- Simak Ýbnu Harb anlatýyor: "Bilâl, güneþ (öðlede, batý cihetine) kayýnca ezan okurdu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) odasýndan çýkýncaya kadar ikâmet getirmezdi. Odasýndan çýkýnca, O´nu görür görmez ikâmet getirirdi."[216]
ـ7ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]كانَ لرسولِ اللّهِ # مُؤَذِّنَانِ، بَِلٌ وَابْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ ا‘عْمَى[. أخرجه مسلم وأبو داود.
7. (2470)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn iki müezzini vardý: Biri Bilâl diðeri Ýbnu Ümmi Mektûm el-A´mâ."[217]
AÇIKLAMA:
1- Bu hadis, bir mescidde iki müezzinin istihdam edilebileceðini ifade eder. Mamafih cami ve cemaatin durumuna ve duyulan ihtiyaca göre daha fazla sayýda müezzin istihdamý da câizdir. Nitekim Hz. Osman ihtiyaç artýnca dört adet müezzin tayin etmiþtir. Þâfiîlere göre, müezzinlerden biri tanyeri aðarmadan ezan okur, týpký Bilâl gibi, diðeri de tanyeri aðardýktan sonra okur, týpký Ýbnu Ümmi Mektûm gibi.
Nevevî´ye göre müezzinin birden fazla olmasý halinde hepsinin bir defada deðil, ayrý ayrý okumasý efdaldir. Cami büyükse her biri bir köþede okur, küçükse hepsi beraber, ayný anda okuyabilirler. Vakit olduðu takdirde sýra ile hepsinin ayrý ayrý okumasý müstehabtýr. Beraber okumak cemaate hoþ gelmeyecek olursa bir tanesi okur. Ýhtilaflar kur´a ile halledilir.
Ýkâmet´e gelince, bunu bir tanesi yapar. Ýkâmet, ezaný ilk okuyanýn hakkýdýr. Müezzinler hep bir aðýzdan ezan okumuþsa ikâmeti biri getirir. Ýhtilaf olursa kur´a çekerler. Cami büyük olur, ihtiyaç da duyulursa iki müezzin ikâmet okuyabilir. Bu cevaz hem Þâfiî ve hem de Hanefî mezhebi için mevzubahistir. Vazifeli müezzin varsa onun öncelik hakký vardýr. Cemaatten biri erken davranýp ikâmet getirecek olsa da yeterlidir.
2- Ýbnu Ümmi Mektûm âmâ bir zattýr. Þu halde âmânýn müezzinlik yapmasý câizdir.
3- Hz. Âiþe, Ýbnu Ümmi Mektûm´u âmâ diyerek tavsif etmiþtir. Âlimler bu tavsiften hareketle, kiþiyi tarif etmek gibi meþru bir maksadla, kusuruyla zikretmenin câiz olduðu hükmünü çýkarmýþlardýr. Þu halde, böylesi bir tavsif, haram olan "gýybet"e girmez.[218]
ـ8ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسولَ اللّهِ # لِبَِلٍ: إذَا أذَّنْتَ فَتََرَسَّلْ، وَإذَا أقَمْتَ فَأحْدِرْ، وَاجْعَلْ بَيْنَ أذَانِكَ وَإقَامَتِكَ قَدْرَ مَا يَفْرُعُ اكِلُ مِنْ أكْلِهِ، وَالشّارِبُ مِنْ شُرْبِهِ، وَالمُعْتَصِرُ إذَا دَخَلَ لِقَضَاءِ حَاجَتِهِ. قالَ: وََ تَقُومُوا حَتَّى تَرَوْنِى[. أخرجه الترمذي.»المُعْتَصِرُ« الذي يريد أن يأتى الغائط لقضاء حاجته.
8. (2471)- Hz. Câbir (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Bilâl (radýyallâhu anh)´e:
"Ezan okuduðun zaman aðýr aðýr oku. Ýkâmet getirdiðin zaman da peþ peþe serî oku. Ezanla ikâmetin arasýna, yemek yiyenin yemeðinden, içenini içmesinden, üzerine sýkýþarak helaya girmiþ olanýn heladan fârið olacaðý bir zaman fasýlasý koy " diye talimat verdi. Þunu da ilave etti: "Beni görünceye kadar da (ikâmet için) kalkmayýn."[219]
radyobeyan