Kütübü Sitte
Pages: 1
Namaz ile ilgili hadisler-1 devami 4 By: sumeyye Date: 28 Nisan 2010, 13:03:37
AÇIKLAMA:


1- Teysîr müellifi hadisi özetleyerek nakletmektedir. Ayný vak´a Hz. Âiþe, Abdullah Ýbnu Ömer gibi baþkalarý tarafýndan da rivayet edilmiþtir.

Ýbnu Abbâs (radýyallâhu anhümâ) namazýn oldukça geciktiðini belirtmek için "...Halk yattý, uyandý, tekrar yattý tekrar uyandý, bunun üzerine Ömer kalkarak..." diye anlatýr.

2- Çeþitli rivayetlerden sarih olarak anlaþýldýðý üzere, sadedinde olduðumuz hadis, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn yatsýyý, bir keresinde mûtad olarak kýldýðý vaktin dýþýna çýkarmýþ ve Hz. Ömer (radýyallâhu anh)´in müracaatta bulunmasýna sebep olacak þekilde tehir etmiþtir. Bazý rivayetlerde bu gecikmenin nýsfu´lleyl´e yani gecenin yarýsýna kadar uzadýðý belirtilir. Nitekim Müteakiben kaydedilen Hz. Enes rivayeti (2405. hadis) Þatru´lleyl (gece yarýsý) tabirini ihtiva eder.

3- Bir kýsým ulema, bu hadise dayanarak, uykusu galebe çalan kimselerin yatsý namazýný kýlmazdan önce yatýp uyuyabileceði hükmünü çýkarmýþtýr. Bu kanaatte olan Buhârî, Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ)´in uyku bastýrdýðý zaman, -uykunun namazýn kaçýrýlmasýna sebep olacaðýna dair korkusu yoksa- yatsýyý kýlýp kýlmadýðýna bakmadan uyuduðuna dair rivayeti kaydeder.

4- Sadedinde olduðumuz hadisin haber verdiði namazý tehir hadisesinin bazý rivayetlerde "gece yarýsý"na kadar tehiriyle ilgili tasrihat geldiðini belirtmiþtik. Ýþte bu tasrihattan hareket eden bazý âlimler, yatsýnýn ihtiyârî olan vaktinin ufuktaki þafak denen aydýnlýðýn kaybolma ânýndan gece yarýsýna kadar devam ettiði hükmüne ulaþmýþlardýr. Bu hususu belirten Nevevî, yatsýnýn kýlýnmasýnýn "câiz" olduðu vaktin sabah namazý vaktinin girmesine kadar devam ettiðini söyler. Bu husus Müslim´in kaydettiði Ebû Katâde hadisinde sarihtir: "(Uyku sebebiyle namazý kaçýrmada bir taksir yoktur.) Taksir ancak baþka namazýn vakti girinceye kadar namazýný kýlmayan kimseye vardýr.[98]

Mezkur Ebû Katâde hadisinde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir namaz vaktinin nihâî hududunu, müteakip namaz vaktinin giriþine kadar uzatmaktadýr. Cumhur, namaz vakitlerini sýnýrlamada bu hadiste gelen ölçüyü esas almýþ, buna uymayan ferdî ictihadlara itibar etmemiþtir. Sözgelimi el-Ýstahrî, sadedinde olduðumuz hadise dayanarak yatsýnýn nihâî hududunun nýsfu´lleyl olduðunu söylemiþ, nýsfu´lleyl´den sonra kýlýnacak namazý eda deðil "kaza" olarak deðerlendirmiþtir.



ـ46ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّهُ سُئِلَ، هَل اتَّخَذَ رَسولُ اللّهِ # خَاتماً؟ قالَ: أخَّرَ لَيْلَةً الْعِشَاءَ إلى شَطْرِ اللّيْلِ، ثُمَّ أقْبَلَ عَلَيْنَا بِوَجْهِهِ فَكأنِّى أنْظُرُ إلى وَبِيص خَاتِمِهِ، وَقَالَ: إنَّ النَّاسَ قَدْ صَلُّوا وَرَقَدُوا، وَإنَّكُمْ لَنْ تَزَالُوا في صَةٍ مَا انْتَظَرْتُمُوهَا[. أخرجه الشيخان والنسائى.»الْوَبِيصُ«: البريق واللمعان .



46. (2405)- Hz. Enes (radýyallâhu anh)´den rivayet edilir ki, kendisine: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yüzük kullandý mý?" diye sorulmuþtur da þu cevabý vermiþtir:"Bir gece, yatsýyý gece yarýsýna kadar (þatru´lleyl) tehir etti. Sonra yüzü bize dönmüþ olarak yanýmýza geldi -sanki þu anda yüzüðünün parýltýsýný görüyor gibiyim- ve þöyle dedi: "Ýnsanlar namazlarýný kýldýlar ve yattýlar. Siz ise, namazý beklediðiniz müddetçe namaz kýlma (sevabýný alma)ktasýnýz."[99]



AÇIKLAMA:



1- Bu rivayet, nýsfu´lleyl´e (gece yarýsýna) kadar tehir hadisesinin mûtad olmadýðýný pek sarih olarak göstermektedir: "Bir gece..." tabirinden baþka, Resûlullah´ýn: "Ýnsanlar namazlarýný kýldýlar..." ifadesi de bunu teyid eder. Yani çoðunluk mûtad üzere ilk vaktinde yatsý namazýný kýlýp yatmýþ bulunmaktadýr.

Resûlullah´ýn ifadesinde erken yatanlara kýnama mevcut deðildir. Ancak namaz kýlmak üzere bekleyenlere övgü mevcuttur, çünkü namaz kýlmak maksadýyla bekledikçe, geçen her an namaz kýlmýþ gibi ibadet sevabýna vesile olduðunu ifade buyurmuþtur.

2- Hasan Basrî hazretleri bu hadise dayanarak "Ýnsanlar bir hayrý bekledikleri müddetçe o hayrýn içindedirler" demiþtir.

3- Âlimler bu ve baþka hadisleri de gözönüne alarak, bir maslahata mebni geç yatmayý, geceyi uyanýk geçirmeyi tecviz etmiþlerdir.



ـ47ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أُقِيمَتْ الْعِشَاءُ، فقَالَ رَجُلٌ: لى حَاجَةٌ، فقَامَ النَّبىُّ # يُنَاجِيهِ حَتَّى نَامَ الْقَوْمُ، أوْ بَعْضُ الْقَوْمِ ثُمَّ صَلُّوهَا[. أخرجه الخمسة: واللفظ لمسلم.



47. (2406)- Yine Hz. Enes (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Yatsý namazý için ikâmet okunmuþtu ki bir adam: "Benim bir iþim var!" diyerek araya girdi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (farzý kýldýrmazdan önce) kalktý, adamla hususî þekilde konuþmaya baþladý. Ýnsanlar -veya bir kýsmý- uyuyuncaya kadar konuþma uzadý. Namazý sonra kýldýlar."[100]



AÇIKLAMA:



1- Resûlullah´a tam namaz öncesi uðrayan kimsenin kim olduðuna dair rivayetlerde sarahat yoktur. Ancak þârihler, bunun, kavminin ileri gelenlerinden biri olduðu, bu sebeple Aleyhissalâtu vesselâm´ýn onun kalbini kazanmak için kendisine itibar edip, namazýn tehiri pahasýna, meselesini uzun uzadýya dinleyip tartýþtýðýný belirtirler. Ancak, bu zâtýn vahiy getiren bir melek olabileceðini söyleyen de olmuþtur.

2- Bazý rivayetlerde "halkýn uyukladýðý"nýn zikredilmiþ olmasýný deðerlendiren Ýbnu Hacer burada kastedilen uykunun müstaðrak yani abdesti bozar mahiyetteki gerçek uyku olmayýp uyuklamadan ibaret olduðunu belirtir.

3- Bu rivayet, bir kiþinin cemaat huzurunda bir baþkasýný hususî þekilde çaðýrmasýnýn câiz olduðunu ifade eder. Bu noktayý belirtmenin þu bakýmdan ehemmiyeti vardýr: Resûlullah iki kiþiden birini çaðýrýp hususî fýsýldaþmayý yasaklamýþtýr.

4- Hadis ihtiyaç halinde ikamet ile iftitah tekbirinin arasýnýn açýlabileceðine delil kýlýnmýþtýr. Ýhtiyaç olmadýðý halde bu davranýþ mekruhtur. Þafiîler, Hanefîlerin mutlak þekilde "Müezzin: "Kâd kâmeti’s-sâlâtu: Namaz baþladý" dedikten sonra, imamýn tekbir getirmesi vacibtir" hükmünü reddetmede bu hadisi delil yapmýþlardýr.



ـ48ـ وعن معاذ بن جبل رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]بَقِينَا نَنْتَظِرُ رَسولَ اللّهِ # في صََةِ الْعَتَمَةِ فَتَأخَّرَ حَتَّى ظَنَّ الظَّانُّ أنَّهُ لَيْسَ بِخَارِجٍ، وَالْقَائِلُ مِنَّا يَقُولُ قَدْ صَلّى، فإنَّا لكذلِكَ حَتَّى خَرَجَ النَّبىُّ # فقَالُوا لَهُ كَمَا قَالُوا؟ فقَالَ: أعْتِمُوا بِهذِهِ الصَّةِ فإنَّكُمْ قَدْ فُضِّلْتُمْ بِهَا عَلى سَائِرِ ا‘ُمَمِ، لَمْ تُصَلِّهَا أُمَةٌ قَبْلَكُمْ[. أخرجه أبو داود .



48. (2407)- Hz. Muaz Ýbnu Cebel (radýyallâhu anh) anlatýyor: "(Bir gece) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý yatsý namazý için uzun müddet bekledik, ama gecikti. O kadar ki, bazýlarý (hane-i saadetinden) çýkmayacaðý zannýna düþtü. Ýçimizden: "Namazýný (evinde) kýlmýþtýr" diyen bile oldu.

Ýþte biz bu hâl üzere iken Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çýktý ve kendisine önceden tahminen söylediklerini tekrar ettiler. Bunun üzerine:

"Geceye bu namazla girin. (Bilin ki) siz bu namaz sayesinde diðer ümmetlere üstün kýlýndýnýz. Bunu sizden önceki ümmetlerden hiçbiri kýlmadý" buyurdu."[101]



AÇIKLAMA:



1- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn "Geceye bu namazla girin!" emrini, bir kýsým âlimler: "Yatsýyý tehir ederek kýlýn!" þeklinde anlamýþlardýr.

2- Tîbî: "Bu hadiste, bizden önceki þeriatler hakkýnda nesh varid olmamýþsa bizim için de þeriat olacaklarýna delil vardýr" demiþtir.

3- Aliyyü´l-Kârî, yatsý dahil beþ vakit namazýn vakitlerini kýlarak gösterdikten sonra Cibrîl (aleyhisselâm)´ýn beyan buyurduðu "Bu, senden önceki peygamberlerin de namaz vakti idi" hadisi ile[102] bu hadis arasýndaki tearuzu þöyle te´lif eder: "Yatsý namazýný önceki peygamberler nafile veya bir ziyade olarak kýlarlardý, ümmetleri üzerine farz kýlýnmamýþtý, týpký teheccüd namazý gibi. Çünkü teheccüd namazý aleyhissalâtu vesselâm´a vacib olduðu halde bizlere vacib deðildir."

Mirek de þöyle bir açýklama sunmuþtur: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn, önceki peygamberler yatsýyý sizin gibi, tehirli ve karanlýðýn çöktüðü, insanlara uykunun bastýrdýðý bir zamanda cemaat halinde kýlma bekleyiþi içinde olmadan kýldýklarýný kastetmiþ olmasý da muhtemeldir."



ـ49ـ وعن أبى موسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أعْتَمَ بِالصََّةِ، يَعْنِى النَّبىًَّ # حَتَّى ابْهَارَّ اللَّيْلُ، ثُمَّ خَرَجَ، فَصَلّى بِهِمْ قَضى النّبىُّ # صََتَهُ. قالَ لِمَنْ حَضَرَهُ: عَلى رِسْلِكُمْ أعْلِمُكُمْ وَأبْشِرُوا، إنَّ مِنْ نِعْمَةِ اللّهِ عَلَيْكُمْ أنَّهُ لَيْسَ أحَدٌ مِنَ النَّاسِ يُصَلِّى هذِهِ السَّاعَةَ غَيْرَكُمْ[. أخرجه الشيخان.»ابْهَارَّ اللَّيْلُ«: ذهب معظمه، أو نصفه.»وَرِسْلِكُمْ«: بكسر الراء، أى على هينتكم.



49. (2408)- Ebû Mûsa (radýyallâhu anh) anlatýyor: "[Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün] yatsý namazýný geciktirdi. Hatta gecenin çoðu gitti. Sonra çýktý ve cemaate namazlarýný kýldýrdý. Namazý bitirince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) orada hazýr bulunan cemaate:

"(Buradan ayrýlmakta) acele etmeyin, size bir husus haber vereyim de sevinin: Bilesiniz, üzerinizdeki Allah´ýn nimetlerinden biri de þudur: Þu saatte namaz kýlan sizden baþka hiç kimse yok -veya sizden baþka kimse þu saatte namaz kýlmamýþtýr.-" Bu iki sözden hangisini söylemiþti bilemiyoruz."

Ebû Mûsa ilaveten dedi ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´tan iþittiklerimize sevinerek evlerimize döndük."[103]



AÇIKLAMA:



1- Ýbnu Hacer mezkur gecikmenin, keyfî bir gecikme olmayýp, ordu techizi gibi fevkalade bir meþguliyetten ileri geldiðini, Taberî´nin Hz. Câbir´den kaydetmiþ olduðu bir rivayete atfen belirtir.

2- Bu hadise dayanarak, yatsýnýn tehirinde fazilet olduðu kabul edilmiþtir. Ancak Ýbnu Battal demiþtir ki: "Artýk bu, günümüzde imamlara muvafýk olmaz. Zîra aleyhissalâtu vesselâm namazý hafif tutmayý emretmiþ, "Çünkü cemaatte zayýflar, ihtiyaç sahipleri vardýr" buyurmuþtur." Ebû Saîdi´l-Hudrî´nin bir rivayeti þöyle: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte yatsý namazýný kýldýk. O gece takriben nýsfu´lleyl geçinceye kadar çýkmamýþtý. Çýkýnca þunlarý söyledi: "Herkes namazýný kýldý ve yataðýna girdi. Siz ise namaz bekledikçe namaz kýlma sevabý aldýnýz. Eðer zayýfýn zaafý, hastanýn hastalýðý, ihtiyaç sahibinin ihtiyacý olmasaydý bu namazý gecenin yarýsýna kadar tehir ederdim."

Bazý âlimler bunu ve Tirmizî´nin kaydettiði: "Eðer ümmetime meþakkat vermemiþ olsaydým yatsýyý gecenin üçte biri veya yarýsýna kadar tehir etmelerini emrederdim" hadisini nazar-ý dikkate alarak þöyle derler: "Kim yatsýyý tehire kendinde güç bulabilir ve uykuya da maðlub olmazsa, cemaatten kimseye meþakkat vermemek þartýyla, onun tehir etmesi efdaldir." Nevevî´nin Müslim Þerhi´nde kaydettiði bu hükme Þafiîlerden ve diðer mezhep mensuplarýndan bir çok âlim iþtirak etmiþtir.

Baþta Tahâvî, Mâlik ve Ahmed olmak üzere ashab ve Tabiîn´den pek çoðu yatsýyý gecenin üçte birine kadar tehir etmeyi müstehap addetmiþlerdir. Yeni görüþünde Þafiî hazretleri de buna hükmeder. Eski görüþünde ise, ta´cil efdaldir demiþtir.



ـ50ـ وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنّ النّبىّ # قالَ: مَنْ أدْرَكَ رَكْعَةً مِنَ الصَّةِ، فقَدْ أدْرَكَ الصَّةَ كُلّها[. أخرجه الستة.وفي رواية: »مَنْ أدْرَكَ رَكْعَةً مِنَ الصَّةِ مَعَ ا“مَامِ« .



50. (2409)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Namazdan bir rekate yetiþen, namazýn tamamýna yetiþmiþ sayýlýr."[104]



AÇIKLAMA:



Bu hadis 2391-2392. hadislerde geniþçe açýklandýðý için burada tekrar etmeyeceðiz.



ـ51ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنّ النّبىَّ # قالَ: مَنْ أدْرَكَ رَكْعَةً مِنْ صََةٍ مِنَ الصّلَواتِ، فَقَدْ أدْرَكَهَا إَّ أنّهُ يَقْضِى مَا فاَتَهُ[. أخرجه النسائى .



51. (2410)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Namazlardan herhangi bir namazýn bir rekatine yetiþen, o namaza yetiþmiþ demektir. Ancak, kaçýrdýðýný kaza eder." [Nesâî, Mevâkît 30, (1, 275).]



ـ53ـ وعن عائشة رضي اللّه عنها قالت: ]مَا صَلّى رَسُولُ اللّهِ # صََةً لِوَقْتِهَا اŒخِرِ مَرّتَيْنِ حَتّى قَبَضَهُ اللّهُ[ .



52. (2411)- Hz. Âiþe (radýyallâhu anhâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ölünceye kadar, hiçbir namazý son vaktinde iki kere kýlmýþ deðildir." [Tirmizî, Salât 127, (174).]



AÇIKLAMA:



Bu rivayet, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn zaruret olmadýkça namazý, hep ihtiyarî vakti içerisinde kýldýðýný göstermektedir. Efdal olan, ilk vaktinde kýlmaktadýr. Resûlullah, amellerinde her seferinde en efdali tercih ettiði ve takip ettiði için son vaktinde namaz kýldýðýna dair rivayet mevcut deðildir. Ancak Aliyyü´l-Kârî, "Hz. Âiþe´nin bunu söylerken Resûlullah´ýn öðrenmek üzere son vaktinde Cebrâil´le beraber kýldýklarý ile, öðretmek üzere son vaktinde ashabýna kýldýrdýðý namazlarý sayýya dahil etmemiþ olmalý" der. Zîra bunlarý saysaydý ikiþer sefer kýlmýþ olduðunu zikrederdi.



ـ53ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنّ رَسُولَ اللّهِ # قالَ: الْوَقْتُ ا‘وَّلُ مِنَ الصَّةِ رِضْوَانُ اللّهِ، وَاŒخِرُ عَفْوُ اللّهِ[. أخرجهما الترمذي .



53. (2412)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Namazýn ilk vaktinde Allah´ýn rýzasý vardýr. Son vaktinde de affý vardýr." [Tirmizî Salât 127, (172).]



AÇIKLAMA:



Hadis namazý ilk vaktinde kýlmanýn Allah´ýn rýzasýna sebep olduðunu belirtmektedir. Rýzaya sebeptir, çünkü Allah´a ibadete acele etme, koþma vardýr. Kul böylece ilâhî davetin ehemmiyetini kavradýðýný ifade etmiþ olmaktadýr.

Son vaktinde kýlmada, vaktin dýþýna çýkma veya en azýndan kerâhet vaktine girme ihtimali vardýr. Bu ise bir taksir, bir kusurdur. Öyle ise o vakitte kýlmak affa vesile olan bir hayýr olur. Amma rýzayý kazanmak nerede, affa mazhar olmak nerede? Rýzaya eren daha önceden iþlenmiþ kusuru varsa, onlarýn da affýna ister istemez mazhar olur.

Her hâl û kârda namazý ilk vaktinde kýlmak efdaldir.



ـ54ـ وعن رافع بن خديج رَضِيَ اللّهُ عَنْه ]أنّ رسُولَ اللّهِ # قالَ: أسْفِرُوا بِالْفَجْرِ فإنَّهُ أعْظَمُ لِ‘جْرِ[. أخرجه أصحاب السنن.وزاد رزين: »وَإنّ أفْضَلَ الْعَمَلَ الصََّةُ لِوَقْتِهَا« .



54. (2413)- Râfi´ Ýbnu Hadîc (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sabah namazýný aydýnlýkta kýlýn."[105]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadis sabah namazýný ortalýk aydýnlanýnca kýlmayý emretmektedir, yani ilk vaktinde deðil.

Ebû Hanîfe, Süfyân-ý Sevrî, namazýn aydýnlanýnca kýlýnmasýný efdal bulurlar. Sahabe ve Tabii´nden bu görüþte olan baþkalarý da var.

2- Bazý rivayetler, sabah namazýnýn karanlýkta kýlýnmasýný âmirdir. Nitekim onlar daha önce geçti (2360-2363). Bu ise aydýnlanýnca kýlýnmasýný efdal göstermektedir. Ýkisini birleþtirmek maksadýyla: "Burada murad, erken baþlansa da kýraatý ortalýk aðarýncaya kadar uzatmak kastedilmiþtir" diyen de olmuþtur.

Mamafih, erkenden kýlma (taðlis) emri sonradan neshedilmiþtir diyen âlimler de olmuþtur. Ancak bu iddia zanna dayandýðý için reddedilmiþtir.

Þunu da kaydedelim ki, sabah namazýný ortalýk aðarýnca kýlma hususunda Ashâb´ýn icma ettiðini söyleyen de olmuþtur. Gerçek þu ki, bu meselede icma söz konusu olamaz.



ـ55ـ وعن يحيى بن سعيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]إنَّ المُصَلِّى لَيُصلِّى الصَّةَ، وَمَا فَاتَتْهُ،، وَلَمَا فَاتَهُ مِنْ وَقْتِهَا أعْظَمُ مِنْ أهْلِهِ وَمَالِهِ[. أخرجه مالك .



55. (2414)- Yahya Ýbnu Saîd (radýyallâhu anh) demiþtir ki: "Musallî, (farz) namazý vakti çýkmýþ olan namazlarý da kýlar. Onun vaktinde kýlamayýp kaçýrdýðý, ehlinden de malýndan da daha mühim (bir kayýp)dýr."[106]



AÇIKLAMA:



Bu rivayet, zahirde Yahya Ýbnu Saîd (radýyallâhu anh)´in sözü gözükmektedir. Yani sahabi sözüdür. Ancak, Ýbnu Abdilberr´in de dikkat çektiði üzere rivayette ortaya konan hüküm, rey ve ictihadla ulaþýlacak bir mesele olmamasý haysiyyetiyle hadis hükmen merfûdur. Zîra bu çeþit deðerlendirmeleri ancak vahye mazhar peygamberler yapabilir.



ـ56ـ وعن أمّ فروة رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]وَكَانَتْ مِمّنْ بَايَعَ النّبىَّ # قالَتْ: سُئِلَ النّبىُّ # أىُّ ا‘عْمَالِ أفْضَلُ؟ قالَ: الصَّةُ ‘وّلِ وَقْتِهَا[. أخرجه أبو داود والترمذي .



56. (2415)- Ümmü Ferve (radýyallâhu anhâ) -ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a biat edenlerden biri idi- anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a, "Hangi amel efdaldir?" diye sorulmuþtu, þu cevabý verdi:

"Ýlk vaktinde kýlýnan namaz!"[107]



AÇIKLAMA:



1- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan amelin en efdali, en hayýrlýsý hangisidir? diye bir çok kereler sualler vâki olmuþtur. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu ve benzeri suallere her seferinde farklý cevaplar vermiþtir. Âlimler, cevaplardaki farklýlýðý birkaç sebeple îzah ederler:

* Soru sahiplerinin ahvalindeki farklýlýk: Bu yüzden, herkesin en ziyade muhtaç olduðu veya haline en uygun þey ne ise onunla cevap vermiþtir. Mesela böyle bir sorunun cevabý erkeðe "Cihad" iken, kadýna "Hacc" olmuþtur.

* Soru vaktinin farklýlýðý: Bazý vakitlerde -o vaktin þartlarýna uygun olarak bir amel, diðerine nazaran efdaldir. Nitekim Ýslâm´ýn bidayetinde cihad en efdal amel olmuþtur. Çünkü dînin kýyamý buna baðlý idi. Birçok nasslarda namazýn sadakadan üstün olduðu beyan edildiði halde, darlýk ve maddî sýkýntý zamanlarýnda sadakanýn efdal olduðu belirtilmiþtir.

* "Efdal" kelimesi ile muayyen bir þey kastedilmemiþ, aksine mutlak efdaliyet kastedilmiþtir. Bu te´vile göre aslýnda cevap þu mânadadýr: "En efdal amellerden biri de..." Yani soru sahibi "En efdal amel nedir" demiþse ve "vaktinde kýlýnan namazdýr" diye cevap almýþsa bu cevabý þöyle anlamalýdýr: "Vaktinde kýlýnan namaz efdal amellerdendir."

* Ýbnu Dakîku´l-Îd, sadedinde olduðumuz namaz hadisiyle ilgili bir baþka te´vil kaydeder ve der ki: "Bu hadisteki "amel" bedenî olanlara hamledilmelidir." Yani "Bedenî amellerin en hayýrlýsý, vaktinde kýlýnan namazdýr" mânasýnda. Böylece îmanla namazýn mukayesesini mevzu dýþý býrakmýþ olmaktadýr. Çünkü îman kalbî amellerdendir. Ýbnu Dakîku´l-Îd´in bu te´vilden maksadý, Ebû Hüreyre´den gelen bir hadisle bu hadis arasýnda tearuz olmadýðýný belirtmektir. Çünkü mezkur hadiste: "Amellerin en efdali Allah´a îmandýr" buyurulmuþtur.

2- Ýlk vaktinde kýlýnan namazýn, tehir edilerek kýlýnan namazlar karþýsýnda efdaliyeti hususunda ulemanýn ihtilafý mevzubahis deðildir (2390. hadis). Sabahýn ilk vakti ile ilgili yorum ihtilafýný daha önce belirttik. Bunu bir ihtilaf olarak görsek bile bu da bizzat Resûllullah´tan gelen rivayete müstenid olduðu için ulemanýn ittifakýný cerh etmez.[108]



MEKRUH VAKÝTLER


UMUMÎ AÇIKLAMA


Ýslâm´ýn zaman anlayýþýnda bütün vakitler ayný deðerde deðildir. Sözgelimi devir olarak Asr-ý Saâdet denilen Fahr-ý Kâinât Resûl-i Ekrem Efendimizin (aleyhissalâtu vesselâm) hayatlarýyla dünyamýzý þereflendirdikleri yýllar, dünyanýn ömrü içerisinde en deðerli, en þerefli devri teþkil eder. Bunu sahabenin berhayat olmaya devam ettiði yýllar, bunu da Tâbiîn ve Etbauttâbiîn denen, Kur´ân´ýn ve hadislerin övgülerine mazhar olan mümtaz nesillerin yaþadýklarý zaman dilimi takip eder. Bu devreye Ýslâm âlimleri Selef Devri derler.

Yýl içerisinde Ramazan Ayý, Ramazan içerisinde Kadir gecesi, hafta içerisinde cuma günü, cuma gününde saat-ý icâbet, bir gün içerisinde seher zamaný ve namaz vakitleri, namaz vakitlerinin ilk anlarý kýymetli vakitlerdir. Bu vakitlerde yapýlan ibadetler daha makbul, daha sevaplý, daha deðerlidir. Dualar icâbet görür, tevbeler kabul edilir.

Ýslâm dîni zaman mevzuunda vaz´ettiði bu hiyerarþiye bir de mekruh vakitler mefhumunu ilave etmiþtir. Yani bazý vakitler vardýr ki, onlarda ibadetten kaçýnmak gerekir. Bu anlarda yapýlacak ibadet sevaba deðil günaha vesiledir; kýlýnan namaz itaat deðil isyandýr. Bu mesele beþerî kýstasla mantýksýz bile gelebilir, "Hiç ibadet isyan olur mu?" denilebilir. Ama dînin esasatýna göre bakýnca meselenin mantýðýný kavramak zor olmaz. Çünkü dînimizde bir þeyin "iyi" veya "kötü" olmasý, o þeyin zatýndan gelmez. Allah´ýn emrine veya nehyine göre "iyilik" veya "kötülük" ortaya çýkar. Ýbadet, Allah emrettiði için iyidir. Ýbadet Allah´ýn dilediði þekil ve muhtevaya uygun olursa güzeldir, makbuldür. Veya Allah birþeyi nehyetmiþse o kötüdür, haramdýr. Nitekim önceleri yasaklama gelmediði için helâl olan içki, yasaklama geldikten sonra haram olmuþtur.

Þu halde, dînimiz namaz kýlmayý en üstün ibadet kabul etmiþ olmakla beraber bazý zamanlar da ibadeti yasaklamýþtýr. Öyle ise, namazýn makbul olmasý için konan þartlardan biri zamanla ilgilidir. Bazý zamanlarda namaz "kýlmak" emredilmiþ, bazýlarýnda "kýlmamak" emredilmiþtir. Þu halde bu yasak saatte kýlýnan namaz bir itaatsizliktir. Ýþte namazýn yasaklandýðý bu vakitlere mekruh vakitler diyoruz. Mekruh vakit telakkisi, dînimizin, "hayýr" ve "þerr"in kaynaðýný beþer aklýndan deðil, Allah´ ýn vahyinde arama esasýný kavramamýzda yardýmcýdýr.

Bir baþka hikmeti de hayatýmýza plan ve program, zamanlý iþ yapma þuuru vermek olabilir.

Hadislerde gelen teferruâta geçmeden dînimizde mekruh addedilen vakitleri hülasaten kaydetmede fayda mülahaza ediyoruz. Hadislerde gelen tasrihata dayanan alimler baþlýca beþ mekruh vakitten bahseder:

1) Güneþin doðmasýndan bir mýzrak boyu yani beþ derece yükselmesine kadar olan vakittir.

2) Güneþin tepe noktasýna geldiði andýr. Ondan sonra batýya meyletmeye (zevale) baþlar.(29)

3) Ýkindileyin güneþin sararmasý sebebiyle gözleri kamaþtýrmaz bir hale geldiði andan battýðý zamana kadar olan vakittir.

4) Fecr-i sâdýk´ýn doðmasýndan güneþin doðacaðý zamana kadar olan vakittir.

5) Ýkindi namazýnýn kýlýnmýþ olduðu andan güneþin batmasýna kadar olan vakittir.

Bu vakitlerle ilgili þu hükümler var:

* Ýlk üç kerâhet vaktinde ne kazaya kalmýþ farz namazlar, ne vitir gibi vacib namaz, ne de daha önceden hazýrlanmýþ olan bir cenazenin namazý kýlýnabilir. Keza evvelce okunmuþ bir secde âyetinin tilâvet secdesi de bu vakitlerde yapýlamaz. Bu yasaklara riayet edilmeden kýlýnan namazlarýn iadesi gerekir.

* Bu üç vakitte nafile namazlar da kýlýnmaz. Nafileye baþlanmýþ ise bozulur, sonra iade edilmesi efdaldir.

Bu üç vaktin, ateþe tapanlarýn ibadet vakti olduðu, buna binaen bu vakitlerin mekruh îlan edildiði hadislerde gelmiþtir.

* Diðer iki kerâhet vaktinde ise yalnýz nafile namaz mekruhtur. Farz ve vacib bir namaz mekruh deðildir, kýlýnabilir. Cenaze namazý, tilavet secdesi de mekruh deðildir. Bu iki vakitten birinde baþlanmýþ olan bir nafile namazý, kerâhetten kurtulmak maksadýyla bozulmuþ ise, kerâhet vakti çýkýnca kaza etmek vacibtir.

* Güneþin batmasý sýrasýnda sadece o günün ikindi namazý kýlýnabilir. Daha önceden kazaya kalan bir ikindi namazý kýlýnamaz.

* Güneþin doðmasýna tesadüf eden bütün namazlar Hanefî mezhebine göre fâsid olur. Fakat güneþin batmasýna tesadüf eden ikindi namazý fâsid olmaz. Birinci ______________(29) Bunun müddeti hususunda iki görüþ var: Gündüzün baþlangýcýný tesbitte fecr-i sadýký esas alýp Nehar-ý þer´iye göre hesap yapan görüþe göre uzundur, bir saate yaklaþabilir. Güneþin doðuþunu esas alýp nehar-ý örfiye göre hesap yapan görüþe göre kýsadýr ve güneþin tam tepe noktasýna geldiði andýr, ondan sonra batý tarafýna dönecektir. Öðle vakti, bu dönme ile baþlar.

halde bir baþka namaz vaktine girilmez, ikinci halde yeni bir namazýn vaktine girilmiþ olmaktadýr.

* Güneþ battýktan sonra akþam namazý kýlmadan nafile kýlmak mekruhtur.

* Cuma günü, imam hutbe okurken nafile kýlmak mekruhtur.

* Bayram namazlarýndan evvel ve bayram hutbeleri esnasýnda, bu hutbelerden sonra bayram namazý kýlýnan yerde nafile kýlmak mekruhtur. Keza küsûf, istiska ve hacc hutbesi sýrasýnda kýlýnan namaz da mekruhtur, hutbeler dinlenmelidir.

Görüldüðü üzere, mekruh vakitlerin bir kýsmý izafidir. Bu vakitlerle ilgili daha bir kýsým teferruat mevcuttur, ilmihal kitaplarýnýn ilgili bahisleri görülmelidir.[109]



ـ1ـ عن عقبة بن عامر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]ثََثُ سَاعَاتٍ كانَ رَسوُلُ اللّهِ # يَنْهَانَا أنْ نُصَلِّى فِيهِنَّ أوْ نَقْبُرَ فِيهِنّ مَوْتَانَا: حِينَ تَطْلُعُ الشّمْسُ بَازِغَةَ حَتّى تَرْتَفِعَ، وَحِينَ يَقُومُ قَائِمُ الظّهِيرَةِ حَتّى تَمِيلَ الشّمْسُ، وَحِينَ تَضَيَّفُ الشّمْسُ لِلْغُرُوبِ حَتّى تَغْرُبَ[. أخرجه الخمسة إ البخارى.»تَضَيَّفُ« بضاد معجمة، وبعدها مثناة من تحت مشددة: أى تميل .



1. (2416)- Ukbe Ýbnu Âmir (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Üç vakit vardýr ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bizi o vakitlerde namaz kýlmaktan veya ölülerimizi mezara gömmekten nehyetti:

* Güneþ doðmaya baþladýðý andan yükselinceye kadar.

* Öðleyin güneþ tepe noktasýna gelince, meyledinceye kadar.

* Güneþ batmaya meyledip batýncaya kadar."[110]



AÇIKLAMA:



Bu üç vakitte cenazenin defni ve cenaze namazýnýn kýlýnmasýnýn câiz olup olmadýðý hususunda ulemâ ihtilaf etmiþtir. Çoðunluk, namazýn mekruh olduðu vakitlerde cenaze namazý ve cenaze defninin de kerâhetine hükmetmiþtir. Ýbnu Ömer, Atâ, Nehâî, Evzâî, Süfyân-ý Sevrî, Ashâb-ý rey (Hanefîler), Ahmed Ýbnu Hanbel, Ýshak Ýbnu Rahuye´nin hep kerâhete hükmettikleri mervidir.

Þâfiî hazretleri, günün ve gecenin hangi saati olursa olsun, cenaze namazýný câiz görmüþtür. Onun için defnin hükmü de aynýdýr. Hattâbî: "Ekseriyetin sözü hadise daha muvafýk" demiþtir.[111]



ـ2ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قالَ رَسولُ اللّهِ #: َ يَتَحَرَّى أحَدُكُمْ فَيُصَلِّىَ عِنْدَ طُلُوعِ الشّمْسِ، وََ عِنْدَ غُرُوبِهَا[. أخرجه الثثة والنسائى .



2. (2417)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hiç biriniz, güneþin doðmasý ve batmasý esnasýnda namaz kýlmaya kalkmasýn.". [112]



AÇIKLAMA:



Güneþin doðma ve batma anlarýnda namaz kýlmayý yasaklayan hadislerden biri þudur. Hadisin kelimelere sâdýk bir tercümesi þöyle olabilir: "Sizden kimse, araþtýrýp da güneþ doðarken veya batarken namaz kýlmasýn." Yani Resûlullah bile bile, kasden o zamanlarý namaz için seçmeyi yasaklamýþ olmaktadýr.

Bu mânada muhtelif rivayetler gelmiþtir, müteakiben kaydedilecek olan da bunlardan biridir.[113]



ـ3ـ وعن عبداللّه الصنابحى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أنَّ رسولَ اللّهِ # قالَ: إنَّ الشّمْسَ تَطْلُعُ وَمَعَها قَرْنُ الشّيْطَانِ، فإذَا ارْتَفَتْ فَارَقَهَا، ثُمَّ إذا اسْتَوَتْ قَارَنَهَا، فإذا زَالَتْ فَارَقَهَا، فإذَا دَنَتْ لِلْغُرُوبِ قَارَنَهَا، فإذا غَرَبَتْ فَارَقَهَا، وَنَهى رَسُولُ اللّهِ # عَنِ الصَّةِ في تِلْكَ السَّاعَاتِ[. أخرجه مالك والنسائى .



3. (2418)- Abdullah es-Sunâbihî (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Güneþ, beraberinde þeytanýn boynuzu olduðu halde doðar, yükselince ondan ayrýlýr. Bilahare istiva edince (tepe noktasýna gelince) ona tekrar mukarenet (yakýnlýk) peydah eder. Zevâlden sonra (tepe noktasýndan ayrýlýp batýya meyletimi) ondan yine ayrýlýr. Batmaya yakýn tekrar ona yakýnlýk peydah eder, batýnca ondan ayrýlýr."

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) iþte bu vakitlerde namaz kýlmaktan men etti." [114]



AÇIKLAMA:



Bazý þârihler, hadisin zahirini esas alarak hadise zikri geçen bu üç vakitte þeytanýn güneþe fiilî yakýnlýðýný ifade etmiþlerdir. Bazýlarý da yakýnlýktan maksad "kuvvet"tir demiþtir. Arabýn: "Ben bu iþe yakýným" demesi, "onu yapmak benim gücüm, imkaným ve takatim dahilindedir" demesidir. Öyleyse hadis: "Þeytan, bu üç vakitte iþine muktedirdir" demektedir. Bazýlarý "boynuz"u "hizb" mânasýnda anlayarak hadiste güneþe tapan þeytanýn hizbinin kastedildiðini söylemiþtir. Bazýlarý da: "Þeytan, doðuþ ânýnda güneþe mukabil durur ve önünde dikilir, öyle ki doðuþu onun iki boynuzu arasýnda husule gelir, iki buynuzundan maksad da baþýnýn iki tarafýdýr. Böylece güneþe tapanlarýn secdeleri þeytana yapýlmýþ olur."

Bu açýklamalara þunu ilave etmek isteriz: Bize öyle geliyor ki, Resûlullah birçok haram ve mekruhu -"þeytan" kelimesinin Arap dilindeki kullanýlýþ üslubuna binaenþeytanla nisbet kurarak yasakladýðý gibi, burada da ayný üslubla üç vakitte namaz kýlmayý yasaklamýþtýr. Öyle ise mü´minlere düþen bu yasaðý almaktýr. Þeytangüneþ irtibatýný fiilî bir vak´a gibi açýklamak gereksizdir. Esasen güneþin doðma, batma ve istiva anlarý tamamen izafî anlardýr. Sözgelimi, mutlak bir istiva anýndan bahsedilmez. Dünyanýn belli bir noktasýndaki kimse için istiva âný vardýr ama, bu ân baþkasý için doðma, bir baþkasý için de batma ânýdýr. Öyle ise þeytanýn yaklaþma, uzaklaþma gibi durumlarýnýn fiilî bir yönü, gerçek bir manasý yoktur. Mükerrer seferler temas edildiði gibi, meseleyi bir beyan üslubu, teblið metodu olarak kavramak gerekmektedir.[115]



ـ4ـ وعن عمرو بن عبسة السلمى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قُلْتُ يَا رَسُولَ اللّهِ: هَلْ مِنْ سَاعَةٍ أقْرَبُ إلى اللّهِ عَزَّ وَجَلَّ مِنْ أُخْرَى، أوْ هَلْ مِنْ سَاعَةٍ أقْرَبُ يُبْتَغَى ذِكْرُهَا؟ قالَ: نَعَمْ، إنَّ أقْرَبَ مَا يَكُونُ الرَّبُّ مِنَ الْعَبْدِ جَوْفُ اللّيْلِ اŒخِرُ فإنَّ اسْتَطَعْتَ أنْ تَكُونَ مِمَّنْ يَذْكُرُ اللّهَ عَزَّ وَجَلَّ في تِلْكَ السَّاعَةِ فَكُنْ، فإنَّ الصََّةَ مَحْضُورَةٌ مَشْهُودَةٌ إلى طُلُوعِ الشّمْسِ، فإنَّهَا تَطْلُعُ بَيْنَ قَرْنَىْ شَيْطَانٍ، وَهِىَ سَاعَةُ صََةِ الْكُفَّارِ، فَدَعِ الصََّةَ حَتَّى تَرْتَفِعَ قِيدَ رُمْحٍ، وَيَذْهَبُ شَعَاعُهَا، ثُمَّ الصََّةُ مَحْضُورَةٌ مَشْهُودَةٌ حَتَّى تَعْتَدِلَ الشّمْسُ اعْتِدالَ الرُّمْحِ بِنِصْفِ النَّهَارِ، فإنَّهَا سَاَعةٌ، تُفْتَحُ فِيهَا أبْوَابُ جَهَنَّمَ وتُسْجَرُ فَدَعِ الصّةَ

حَتَّى يَفِئَ الفَئُ، ثُمَّ الصََّةُ مَحْضُورَةٌ مَشْهُودَةٌ حَتَّى تَغِيبَ الشّمْسُ، فإنَّهَا تَغِيبُ بَيْنَ قَرْنَىْ شَيْطَانٍ وَهِى صََةُ الْكُفَّارِ[. أخرجه أبو داود والنسائى، وهذا لفظه.»جَوْفُ اللَّيْلِ اŒخِرُ« هو ثلثه اŒخر، والمراد السدس الخامس من أسداس الليل.وقوله »مَشْهُودَةٌ« أى يشهدها المئكة، وتكتب أجرها للمصلى.»وَقِيدَ رُمْحٍ« بكسر القاف. أى قدره.»وَفاءَ الْفَئُ« إذا رجع من جانب الغرب إلى جانب الشرق .



4. (2419)- Amr Ýbnu Abese es-Sülemî (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Bir gün Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm´a:

"Ey Allah´ýn Resûlü! dedim, Allah´a biri diðerinden daha yakýn olan bir saat var mýdýr -veya- Allah´ýn zikri taleb edilen daha yakýn bir saat var mýdýr?"

"Evet, dedi, vardýr. Allah´ýn kula en yakýn olduðu zaman gecenin son kýsmýdýr. Eðer bu saatte Aziz ve Celil olan Allah´a zikredenlerden olabilirsen ol. Zîra o saatte kýlýnan namaz, güneþ doðuncaya kadar (meleklerin) beraberlik ve þehadetine mazhardýr. Çünkü güneþ þeytanýn iki boynuzu arasýndan doðar ve bu doðma âný kafirlerin ibadet vakitleridir. O esnada, güneþ bir mýzrak boyunu buluncaya ve (sarý, zayýf) ýþýklarý kayboluncaya kadar namazý býrak.

Bundan sonra namaz -güneþ gün ortasýnda mýzraðýn tepesine gelinceye kadar- yine (meleklerin) beraberlik ve þehadetine mazhardýr. Güneþin tepe noktasýna gelme saati, cehennem kapýlarýnýn açýldýðý ve cehennemin coþturulduðu bir saattir; namazý (eþyalarýn gölgesi) doðu tarafa sarkýncaya kadar terkedin.

Bundan sonra namaz -güneþ batýncaya kadar- meleklerin beraberlik ve þehadetine mazhardýr. Güneþ, batarken de bu beraberlik ve þehadet kalmaz, çünkü o, þeytanýn iki boynuzu arasýnda kaybolur. O sýrada yapýlacak ibadet kâfirlerin ibadetidir." [116]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadis, Müslim´de çok uzun bir rivayet halinde kaydedilmiþtir. Ancak Müslim´deki vechi bazý ziyade ve noksanlar ihtiva ettiði gibi, manen rivayetten ileri gelen tabir deðiþiklikleri de ihtiva eder.

2- Allah´a yakýn saat tabiriyle, kulun Allah´a daha yakýn olduðu, zikirlerin daha deðerli, dualarýn daha makbul ve müstecab bulunduðu vakit kastedilmiþtir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu soruya "evet!" diye cevap verir ve gecenin son kýsmýyla sabah vaktini gösterir. Bu esnada yapýlacak ibadetin kýymetini: "O, meþhuddur, mahzurdur" sözleriyle ifade buyurmuþtur. Yani melekler hazýr olurlar, müþahede ederler, sevabýný yazarlar, böylece kabule ve rahmetin husulüne daha yakýn olur mânasýndadýr.

3- Hadis sabahtaki mekruh vakti, güneþin çýkmasý vakti olarak ifade etmeyip "yükselmesine kadar" diye tasrih ediyor. Öyleyse tulû´ denen doðma, güneþin zuhurundan (görünmesinden) ibaret deðildir. Yükselmesini de ifade etmektedir. Bu yükselme göz kararýyla bir mýzrak kadar olacaktýr. Yani ufukla güneþ arasýndaki yükselme miktarý bir mýzrak olacak. Âlimler bu miktarý tayinde þöyle bir usül daha tavsiye ederler: "Çeneyi göðse dayayarak güneþe doðru bakmalý, eðer güneþ ufuktan yükselme sebebiyle gözükmüyorsa artýk kerahet vakti çýkmýþ demektir."

NOT: Mýzraðýn boyu da çok kesin bir uzunluk birimi olmadýðý için kitaplarda "bir-iki mýzrak kadar" diye takribî bir uzunluk verilir. Mûtedil bir mýzraðýn oniki karýþ uzunluðunda olacaðý kabul edilmiþtir.[117]



ـ5ـ وعن أبى سعيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنّ رسولَ اللّهِ # قالَ: َ صََةَ بَعْدَ الصُّبْحِ حَتَّى تَرْتَفِعَ الشّمْسُ، وَ صََةَ بَعْدَ الْعَصْرِ حَتّى تَغِيبَ الشّمْسُ[. أخرجه الشيخان والنسائى .



5. (2420)- Ebû Saîd (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sabah namazýný kýldýktan sonra güneþ yükselinceye kadar artýk namaz yoktur. Ýkindiyi kýldýktan sonra da güneþ batýncaya kadar namaz yoktur." [118]



ـ6ـ وفي أخرى للخمسة عن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]شَهِدَ عِنْدى رِجَالٌ مَرْضِيُّونَ، وَأرْضَاهُمْ عِنْدى عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه أنَّ رسولَ اللّهِ # نَهى



عَنِ الصَّةِ بَعْدَ الصُّبْحِ حَتّى تَشْرُقَ الشّمْسُ، وَبَعْدَ الْعَصْرِ حَتّى تَغْرُبَ[. والمراد بقوله »حتّى تَشْرُقَ الشّمْسُ« ارتفاعها وإضاءتها



6. (2421)- Kütüb-i Sitte´nin beþ kitabý tarafýndan Ýbnu Abbâs (radýyallâhu anhümâ)´dan kaydedilen bir rivayette þöyle buyurulmuþtur: "Nazarýmda pek deðerli birçok kimse -ki bence onlarýn en deðerlisi Hz. Ömer´di- þu hususta þâhidlik ettiler: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), sabah namazýndan sonra güneþ doðuncaya kadar, ikindi namazýndan sonra da batýncaya kadar namaz kýlmayý yasakladý." [119]



ـ7ـ وعن نضر بن عبدالرحمن عن جده معاذ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّهُ طَافَ مَعَ مُعَاذِ ابنِ عَفْرَاءَ فَلَمْ يُصَلِّ، فَقُلْتُ: أَ تُصَلِّى؟ فقَالَ: إنّ رسولَ اللّهِ # قالَ: َ صََةَ بَعْدَ الْعَصْرِ حَتّى تَغِيبَ الشّمْسُ، وََ بَعْدَ الصُّبْحِ حَتّى تَطْلُعَ الشّمْسُ[. أخرجه النسائى .



7. (2422)- Nadr Ýbnu Abdirrahman, ceddi Muaz (radýyallâhu anh)´dan anlattýðýna göre, der ki: "Muaz Ýbnu Afrâ ile birlikte tavafta bulundum, (tavaftan sonra kýlýnan iki rekatlik tavaf namazýný) kýlmadý. Kendisine:

"Namaz kýlmýyor musun?" diye sordum. Þu cevabý verdi:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ýkindi (namazý)ndan sonra güneþ batýncaya kadar namaz yoktur. Sabah (namazýn)dan sonra da güneþ doðuncaya kadar namaz yoktur."[120]



ـ8ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها: ]أنَّهَا قالَتْ: وَهِمَ عُمَرُ رَضِيَ اللّهُ عَنْه إنّمَا نَهى رسولُ اللّهِ # قالَ: َ تَتَحَرَّوْا بِصََتِكُمْ طُلُوعِ الشّمْسِ وََ غُرُوبَهَا، فإنَّهَا ت&


radyobeyan