Kütübü Sitte
Pages: 1
Nefsle ilgili hadisler 13 By: sumeyye Date: 28 Nisan 2010, 12:05:14
AÇIKLAMA:



Ýbnu Battal der ki: "Hadisin manasý þudur: "Muhakkak ki kiþi, ihtiyaçlarý görülmemiþ halde bedenen sýhhatli olursa, "boþ" olur. Kimde bu iki husus tahakkuk ederse, aldanmama hususunda hýrs göstermelidir. Bu durumda aldanmasý Allah´ýn kendine verdiði nimetlerin þükrünü edayý terketmesidir. O´nun þükrü, Allah´ýn emirlerine uymasý ve yasaklarýndan kaçýnmasýdýr. Bundan geri kalan aldanmýþtýr. "Ýnsanlarýn çoðu" tabiri ile Resulullah aldanmýþlýktan kurtulanlarýn azlýðýna iþaret etmiþtir."

Ýbnu´l-Cevzî der ki: "Ýnsan, bazan sýhhatlidir fakat geçim meþguliyeti sebebiyle boþ deðildir; bazan geçim derdi yoktur fakat saðlýklý deðildir. Ýkisi birleþince, Allah´a taat hususunda kiþiye tenbellik galebe çalarsa o zaman "aldanmýþ" olur. Þöyle ki: Dünya ahiretin tarlasýdýr, burada kârý ahirette ortaya çýkacak ticaret yapýlýr. Kim boþ vaktini ve saðlýðýný Allah´a taatte kullanýrsa iþte bu, gýbta edilecek (maðbut) kimsedir, kim de bunlarý Allah´a isyanda kullanýrsa iþte bu, aldanmýþtýr (maðbun). Çünkü boþ vakti, meþguliyet; saðlýðý hastalýk takip eder."

Tîbî der ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) mükellefe, bir tüccarý misal olarak zikretmiþtir: "Bu tüccarýn sermayesi var, ana para zayi olmadan kâr etmek istiyor. Bunun yolu da alýþveriþ yapacak adam aramaktan geçer, aldanmamasý için hem doðruluða hem de maharete ihtiyacý var. Ýþte saðlýk ve boþ vakit sermayedir. Kiþinin iman ederek nefsiyle ve din düþmanlarýyla mücahedede bulunarak Allah´la alýþveriþ muamelesine giriþmesi gerekir, ta ki o dünya ve ahiret kârlarýný elde etsin. Rabb Teala´nýn þu sözü bu söylenene yakýndýr. (Mealen): "Ey iman edenler! Pek acý bir azabtan kurtaracak kârlý bir yolu size göstereyim mi? Allah´a ve Resulü´ne iman eder, Allah yolunda mallarýnýz ve canlarýnýzla cihad edersiniz. Eðer bilseniz, bu sizin için daha hayýrlýdýr" (Saff 10-11). Kiþinin, elindeki sermaye ve kârý kaybetmemek için, nefse uymaktan, þeytanla muameleye girmekten kaçýnmasý gerekir. Hadiste geçen "o iki þeyde insanlarýn çoðu aldanmýþtýr" sözü, Cenab-ý Hakk´ýn þu sözüne benzer. (Mealen): "Kullarýmdan hakkýyla þükredenler ne kadar az" (Sebe 13). Hadiste geçen "çok", ayette geçen "az"ýn mukabilindedir.

Ebu Bekr Ýbnu´l-Arabî der ki: "Allah´ýn kul üzerindeki ilk nimetinin hangisi olduðunda ihtilaf edilmiþtir:

* Bazýlarý: "Ýman!" demiþtir,

* Bazýlarý: "Hayat!" demiþtir.

* Bazýlarý: "Sýhhat" demiþtir.

Ama doðru olaný öncekidir, çünkü o, mutlak bir nimettir. Hayat ve sýhhat ise dünyevî nimetlerdir, hakiki nimet deðillerdir. Onlar, imanla birlikte olursa nimettirler. Ýþte bu durumda insanlarýn çoðu onlarda aldanýrlar. Yani kârlarý ya tamamen gider veya azalýr. Kim kendini devamlý olarak kötüyü emreden nefsine kaptýrarak rahat peþinde koþar ve Allah´ýn koyduðu hududa riayet etmez ve ibadete devamý býrakýrsa, iþte bu aldanmýþtýr. Boþ olan adamýn durumu da böyledir. Çünkü meþgul kimsenin, boþ kimsenin aksine umumiyetle bir mazereti olur, boþtan ise mazeret kalkar ve boþluðu, aleyhine bir delil teþkil eder."[269]



ـ5984 ـ50ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَدِمَ مُسَيْلِمَةُ الكَذَّابُ عَلى عَهْدِ

رَسُول اللّهِ # فَجَعَلَ يَقُولُ: إن جَعَلَ لِي مُحَمّدٌ ا‘مْرَ مِنْ بَعْدِهِ اتّبَعْتُهُ، وَقَدِمَ الْمَدِينَةَ في بَشَرٍ كَثِيرٍ مِنْ قَوْمِهِ، فَأقْبَلَ إلَيْهِ رَسُولُ اللّهِ # وَمَعَهُ ثَابِتُ بْنُ قَيْسِ ابْنِ شَمّاسٍ، وَفِى يَدِ رَسُولِ اللّهِ # قِطْعَةُ جَرِيدٍ حَتّى وَقَفَ عَلَيْهِ في أصْحَابِهِ، فَقَالَ: لَوْ سَألْتَنِي هذِهِ الْقِطْعَةَ مَا أعْطَيْتُكَهَا، وَلَنْ تَعْدُو أمْرَ اللّهِ فِيكَ، وَلَئِنْ أدْبَرْتَ لِيَعْقِرَنّكَ اللّهُ، وَإنِّي ‘رَاكَ الّذِي أُرِيتُ فىكَ مَا أُرِيتُ. قَالَ ابْنُ عَبَّاس: فَسَأَلْتُ عَنْ قَوْلِ رَسُولِ اللّهِ #، وَإنَّكَ الّذِي أُرِيتُ فِىكَ مَا أُرِيتُ، فأخْبِرَنِي أبُو هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنه، أنَّ رَسُولَ اللّهِ # قَالَ: بَيْنَا أنَا نَائِمٌ رَأيْتُ فِي يَدَيَّ سِوَارَيْنِ مِنْ ذَهَبٍ فَأهَمَّنِي شَأنُهُمَا، فَأوْحَى اللّهُ تَعَالَى إلَيَّ أنِ انْفُخْهُمَا، فَنَفَخْتَهُمَا، فَطَارَا فَأوَّلْتُهُمَا كَذَّابِىنَ يَخْرُجَانِ مِنْ بَعْدِي، وَكَانَ أَحَدُهُمَا الْعَنَسِيَّ صَاحِبَ صَنْعَاءَ، وَاŒخَرَُ مُسِيلَمَةَ صَاحِبَ الْيَمَامَةِ[. أخرجه الشيخان.والمراد »بالعَقر« هنا الهك .



50. (5984)- Yine Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Müseylime-i Kezzab, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanýnda [Medine´ye] geldi ve: "Eðer Muhammed bu iþi (hilafeti) kendinden sonra bana býrakýrsa ben ona tabi olurum" demeye baþladý. Sonra kavminden kalabalýk bir cemaatle Medine´ye geldi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da Sabit Ýbnu Kays Ýbni Þemmas ile birlikte ona uðradý. Bu sýrada Aleyhissalâtu vesselâm´ýn elinde bir dal parçasý vardý. Arkadaþlarýnýn arasýnda oturmakta olan Müseylime´ye yaklaþtý ve:

"Sen benden þu parçayý istemiþ olsan dahi bunu sana vermem! Sen, Allah´ýn senin hakkýndaki emrini asla tecavüz edemeyeceksin. (Þayet bana itaatten) yüz çevirecek olursan Allah mutlaka senin hakkýndan gelecektir. Öyle zannediyorum ki, sen hakkýnda bana ne gösterilmiþ ise, o gösterilmiþ olan kimsesin! [Ýþte Sabit, bana bedel sana cevap verecek!" buyurup, oradan ayrýldý.]

Ýbnu Abbas der ki: "Ben, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn: "Öyle zannediyorum ki, sen hakkýnda bana ne gösterilmiþ ise, o gösterilmiþ olan kimsesin" sözü ile neyi kastettiðini sordum. Ebu Hureyre (radýyallahu anh) bana þu hususu haber verdi: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurmuþtu ki:

"Ben bir gün rüyamda, elimde iki altýn bilezik gördüm. Yine rüyamda onlara fazla bir ilgi göstermiþtim. Allah Teala hazretleri: "Onlara üfle!" diye vahyetti, ben de üfledim, derken uçup gittiler. Ben bunlarý, benden sonra çýkacak iki yalancý ile yorumladým." [Ravi, Ubeydullah der ki]: "Bunlardan biri, San´a´nýn sahibi el-Anesî, diðeri de Yemame´nin sahibi Müseylime´dir." [Buharî, Menakýb 25, Megazî 70, 71, Tevhid 29; Müslim, Rü´ya 21, (2273).][270]



AÇIKLAMA:



1- Bu rivayet, Hz. Ebubekir zamanýnda isyan bayraðý kaldýran iki yalancý peygamberden söz etmektedir. Kitaplarda Müseylime ile ilgili rivayetler, teferruatta bazý farklýlýklar arzeder. Ancak en sahih olaný Sahiheyn´de gelen þeklidir.

Müseylime, rivayetten de anlaþýlacaðý üzere, Yemame´nin sahibiydi. Kendisi ayný zamanda edipti. Halký arasýnda itibarý fazla olduðu için Rahmanu´l-Yemame lakabýyla anýlýrdý. Onu isyana, peygamberlik iddiasýna sevkedecek olan husus da , bu itibarý ve kavminin desteðine olan güveni olmalýdýr.

2- Bu rivayet, Resulullah´ýn Müseylime´ye kadar geldiðini ifade etmektedir. Sabit Ýbnu Kays´la birlikte gelmiþ ve Yemamelilerin huzurunda, peygamberliðe ortaklýk, Resulullah´tan sonra idareye varislik, -bazý rivayetlere göre arzýn ortaklaþa paylaþýlmasý- gibi taleplerini reddedip, bu çeþit düþüncelerle hareket ettiði takdirde bir çöp bile istese vermeyeceðini kesin bir dille ifade etmiþtir.

3- Resulullah´ýn onun yanýna gelmesi bazý farklý yorumlara sebep olmuþtur. Müseylime´nin büyüklük taslayarak, kibrinden, Resulullah´ýn huzuruna gelmekten imtina etmiþ olarak aðýrlýklarýn baþýnda kalmýþ olabileceðini, ama Resulullah´ýn önce, bütün heyetlere yaptýðý gibi nezaketle muamele edip diplomasinin gereðini yerine getirdiði, iyi muamele ve tatlý sözle heyetin kalbini kazanmayý esas aldýðý, sonra da Müseylime´de anlayýþ göremeyince, hakkýndaki azimkâr kararýný ve hüccetini adamlarýnýn huzurunda kendisine duyurmak üzere yanýna gelmiþ olabileceði belirtilmiþtir. Resulullah´ýn bu davranýþýndan, imamýn, küffardan görüþme arzusu ile gelen bir heyete, Müslümanlarýn maslahatý gerektiriyorsa, bizzat gidebileceði hükmü çýkarýlmýþtýr.

4- Sabit Ýbnu Kays Resulullah´ýn hatibi idi. Ýhtiyaç halinde onu bu maksatla istihdam ederdi. Müseylime´nin sözcülüðünü ettiði heyete, talepleri hususunda kesin cevabýný veren Aleyhissalâtu vesselâm, heyetin arzulayacaðý teferruatý konuþma hususunda onu vekil býrakýp ayrýlmýþtýr. Kendisi cevamiu´lkelimdi. Özür ifade etmiþti: "Bir çöp bile vermeyecekti." Gerisini hatibiyle konuþabilirlerdi. Resulullah´ýn bu davranýþý da, Müslüman diplomasisine bir kaide kazandýrmýþtýr. Ýmam, ihtiyaç duyduðu taktirde, bu çeþit temaslarda bir baþkasýný vekil tayin edebilir, hatipten istifade edebilir, inatçýlara karþý belagat sahiplerinin yardýmýný talep edebilir.

Müseylimetu´l-Kezzab Resulullah´ýn haber verdiði gibi, Hz. Sýddîk (radýyallahu anh) zamanýnda Müslümanlar tarafýndan öldürülecek ve fitnesi defedilecektir. Müseylime´nin, Hz. Hamza´yý þehid eden Vahþi tarafýndan, ayný harbe ile öldürüldüðü rivayetlerde gelmiþtir.

5- Resulullah rüyada gördüðü altýn bilezikleri, yalancýlarla te´vil etmiþtir. Çünkü yalan, bir þeyi asýl yerinden bir baþka yere koymaktýr. Kolunda altýn bilezik görmesini, altýn erkeðe haram ve yasak olmasý sebebiyle, onu olmamasý gereken yerde görmekle yalancý ile te´vil etmiþ; kendinin olmayan þeyi iddia edecek adamýn çýkacaðýný söylemiþtir. Üflemekle uçmalarýný da, her ikisinin de tepelenip, ortadan kaldýrýlacaklarýyla te´vil etmiþtir. Üflemekle ortadan kalkan þeyin adiliði, düþüklüðü ve deðersizliði ayrýca ifade edilmiþ olmaktadýr.

6- Hadiste zikri geçen ikinci yalancý el-Esved el-Anesi´dir. Buna Zü´l-Hýmar da denirdi. Çünkü yüzünü örterdi. Hýmar, örtü manasýna gelmektedir. Resulullah´ýn San´a´daki Ýran asýllý amili Bâzan vefat edince, San´a´ya adamlarýyla gelen Zü´l-Hýmar oralara hakim olur ve Bâzan´ýn hanýmý el-Merzübane ile evlenir. Ancak, Merzubane´nin bir gece ona halis þarap içirerek sarhoþ etmesi sonucu, duvarý delerek sarayýna giren takipçi yiðitler, Zü´l-Hýmar´ý öldürürler. Duvarý delerek girmeleri, kapýsýný bin kadar muhafýzýn beklemesi sebebiyledir. Kadýn ve sarayda bulunan bazý kýymetli eþyalar kaçýrýlýr. Derhal Medine´ye haber uçurulur. Resulullah´ýn vefatý sýrasýnda haber gelir. Bazý rivayetler, onun Resulullah´ýn ölümünden bir gün bir gece önce öldürüldüðünü, Resulullah´ýn vahiy yoluyla durumdan haberdar olduðunu ve ashabýna bildirdiðini, sonra haberin Hz. Ebu Bekr´e geldiðini belirtir.

Hz. Ebu Bekir (radýyallahu anh)´in ridde denen bu irtidad hareketlerine karþý azimkâr davranýþý, ciddiyet ve ýsrarla üzerlerine giderek onlarý anýnda bertaraf etmesi Ýslam´a sebkat eden mühim hizmetlerinden biridir. Bilhassa Müseylime´nin hareketi genç Ýslam devletini epeyce uðraþtýrmýþtýr.

7- Þunu belirtmede fayda var: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ ýn saðlýðýnda baþlayan bu irtidad ve isyan hareketlerine karþý nasýl bir yol takip edileceðini bizzat Aleyhissalâtu vesselâm tesbit etmiþtir: Resulullah derhal aktif þekilde mukabele etmiþ, çevredeki devlete sadýk Müslüman idarecilere talimatlar göndererek, isyancýlarýn gerek savaþ ve gerekse suikast yoluyla ortadan kaldýrýlmalarýný emretmiþtir. Taberi Tarihi bu çeþit Nebevî mektuplardan 19 tanesinin metnini nakletmektedir.[271]



ـ5985 ـ51ـ وعن سلمة بن نعيم بن مسعود ا‘شجعي عن أبيه رَضِيَ اللّهُ عَنه قَالَ: ]سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ لَهُمَا حِينَ قَرَأ كِتَابَ مُسَيْلِمَةَ إلَيْهِ: مَا تَقُوَنِ أنْتُمَا؟ قَالَ: نَقُولُ كَمَا قَالَ، فَقَالَ رَسُولُ اللّهِ #: لَوْ َ أنَّ الرُّسُلَ َ تُقْتَلُ لَضَرَبْتُ أعْنَاقَكُمَا[. أخرجه أبو داود .



51. (5985)- Seleme Ýbnu Nuaym Ýbnu Mes´ud el-Eþcaî, babasý (radýyallahu anh)´tan anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn, Müseylime´nin kendisine yazdýðý mektubu okuyunca, mektubu getiren iki elçiye þöyle söylediðini iþitmiþtir: "Bu yazdýðý meselede siz ne diyorsunuz?" Elçiler:

"Biz de onun söylediðini söyleriz!" dediler. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "Eðer elçileri öldürmemek kaide olmasaydý boyunlarýnýzý muhakkak uçururdum!" buyurdular." [Ebu Davud, Cihad 166, (2761).][272]



AÇIKLAMA:



1- Bu rivayet, Müseylime´nin Resulullah´a yazdýðý bir mektubu mevzubahis etmektedir. Ancak, mektubun muhtevasýný vermemektedir. Baþka kaynaklarýn kaydýna göre Müseylime´nin mektubu þöyledir:

"Allah´ýn Resulü Müseylime´den Allah´ýn Resulü Muhammed´e,

Selam üzerine olsun. Emma ba´d: Din meselesinde ben sana ortak kýlýndým. Arzýn yarýsý bizimdir, yarýsý da Kureyþ´indir. Ne var ki Kureyþ mütecavizdir."

Resulullah bu mektuba þu cevabý vermiþtir:

"Bismillahirrahmanirrahim,

Allah´ýn Resulü Muhammed´den yalancý Müseylime´ye,

Selam hidayete tabi olana olsun. Emma ba´d: Arz Allah´ýndýr, onu kullarýndan dilediðine miras kýlar. Akibet ise muttakilerindir."

Görüldüðü üzere Müseylime kendini resulullah olarak takdim etmekte ve arzýn yarýsýný talep etmektedir. Elçiler de buna inanmýþ olduklarýný ifade etmiþlerdir. Resulullah bu sebeple "elçiye zeval yok" prensibi olmasaydý sizi öldürürdüm" demiþtir.

Alimler Resulullah´ýn bu sözünden hareketle küffardan imama gelecek elçi küfür ifade eden sözler de sarfetse, ona dokunmanýn haram olduðuna hükmetmiþtir.

2- Bu vesile ile þunu da ilave edelim: Hicrî 11. yýlda ortaya çýkan irtidad ve isyan eden ve hatta týpký Müseylime gibi mektup yazarak "ittifak anlaþmasý" yapmayý teklif eden Tuleyha da burada zikredilebilir. Resulullah´ýn vefatýndan sonra ortaya çýkan isyankârlardan Zu´t-Tac, Lakit Ýbnu Malik, el-Eþ´as el-Kindî, Ümmü Zemil Bintu Ümmü Kirfe, Secâhî de burada zikredilebilir. Gatafanlýlar arasýnda zuhur eden bu sonuncusu kendisinin diþi peygamber olduðunu da iddia etmiþtir. el-Eþ´asu´l-Kindî, el-Esved´in öldürülmesinden sonra Yemen´de zuhur etmiþtir. Zu´t-Tac, Umman´da, Ümmü Zemil de Gatafan´da zuhur etmiþtir.

Bu mevzuyu tahlil eden Muhammed Hamidullah, açýklamalarýný þöyle noktalar: "Gerek Resulullah Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) ve gerekse onun yerini alan Halife Ebu Bekr (radýyallahu anh) sükunet içinde fakat enerjik bir þekilde davranmýþlardýr. Sonunda elde edilen baþarý, insanlýk tarihinde cereyan eden bu büyük inkýlab ve ýslahat hareketini yok olup gitmekten kurtarmýþ ve bu Ýlahî hareketin bütün dünyaya hitap edebilmesi için gereken yolu açmýþtýr.[273]



ـ5986 ـ52ـ وعن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # حِينَ خَرَجْنَا مَعَهُ إلى الطّائِفِ فَمَرَرْنَا بِقَبْرٍ، فَقَالَ: هَذَا قَبْرُ أبِي رِغَالٍ فَكَانَ هَذَا الْحَرَمُ يَدْفَعُ عَنْهُ، فَلَمَّا خَرَجَ أصَابَتْهُ الْنِْقْمَةُ الّتِى أصَابَتْ قَوْمَهُ بِهَذَا الْمَكَانِ فَدُفِنَ فِيهِ، وَآيَةُ ذلِكَ أنَّهُ دُفِنَ مَعَهُ غُصْنٌ مِنْ ذَهَبٍ. فَإنْ أنْتُمْ نَبَشْتُمْ عَنْهُ أصِبْتُمُوهُ فَابْتَدَرَ النَّاسُ فَاسْتَخْرَجُوا الْغُصْنَ[. أخرجه أبو داود .



52. (5986)- Ýbnu Amr Ýbni´l-As (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) beraberindekilerle Taif´e giderken bir kabre uðrayýnca þunu söylemiþti: "Bu kabir, Ebu Riðal´in kabridir. Þu Harem mýntýkasý sebebiyle (kavmine gelen musibetten) masun kalmýþtý. (Harem´den harice) çýkýnca kavmini çarpan bela onu da burada yakaladý ve buraya defnedildi. Söylediðimin delili, altýndan bir dalýn beraberinde gömülmüþ olmasýdýr. Eðer kabri açacak olsanýz, onu bulup çýkarýrsýnýz!"

Bunun üzerine halk, alelacele orayý kazýp mezkur altýn dalý çýkardý." [Ebu Davud, Harac 41, (3088).][274]



AÇIKLAMA:



1- Ebu Riðal´in þahsiyeti ihtilaflýdýr. Bir rivayete göre Ebu Sakif´tir. Yani Taiflilerin ecdadý. Semud kavminden idi. Harem bölgesi ondan belayý kýrk gün bertaraf etmiþti, ancak Mekke´deki iþi bitip Harem´i çýkýnca bela ona da çarpmýþtýr. Bir baþka açýklamaya göre, "Mekke´yi basmaya gelen Ebrehe komutasýndaki Habeþ ordusuna delil olmuþ yol gösteriyordu, yolda ölmüþtür." Diðer bir açýklamaya göre Salih Peygamber´in öþür tahsildarýdýr, zalimane davranmýþtýr. Vergi için geldiði bir kabilede annesi ölen bir bebeðe süt veren tek koyunu zorla almýþtýr. Allah da onun belasýný vermiþtir.

Hülasa kötülüðe, uðursuzluða misal olarak zikredilen bir kimsedir. Mekke ile Taif arasýnda kabri mevcuttur. Hacýlarýn onun kabrini taþlamasý âdet olmuþtur.

2- Dal diye tercüme ettiðimiz gusn´dan muradýn bir çýrpý, baston yerine kullanýlan uzunca bir çubuk olduðu tahmin edilmiþtir. Ancak bu çubuk altýndandýr. Dendiðine göre yirmi küsur rýtl aðýrlýðýndadýr.

3- Hattâbî der ki: "Bunun hükmü rikâzýn hükmü gibidir. Çünkü cahiliye devrinde gömülmüþ olan bir mal durumundadýr, sahibi bilinmemektedir. Ebu Riðal ise, Allah´ýn helak ettiði Semud kavminin bakiyesindendi. Onlardan bir nesil, bir devam kalmadý. Böylece bu mal rikaz hükmüne girmiþtir. Hadiste, Müslümanlar için bir faide bir maksad mevcut olduðu takdirde müþrik kabirlerinin açýlabileceðine, onlarýn kabirlerinin, Müslüman kabirleri gibi bir hürmet taþýmadýðýna delil vardýr."[275]



ـ5987 ـ53ـ وعن علي بن أبى طالب رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]كَانَ آخِرُ كََمِ رَسُولِ اللّهِ #: الصََّةَ الصََّةَ، اتَّقُوا اللّهَ فِىمَا مَلَكَتْ أيْمَانُكُمْ[. أخرجه أبو داود.



53. (5987)- Ali Ýbnu Ebi Talib (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn son sözü: "Namaz! Namaz! Sað ellerinizinsahip olduðu (köleler) hakkýnda Allah´tan korkun!" olmuþtu." [Ebu Davud Edeb 133, (5156); ibnu Mace, Vesaya 1, (2698).][276]



AÇIKLAMA:



1- Burda Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn en son tavsiyesini görmekteyiz. En son tavsiye bir bakýma, bir dinin peygamberi olarak onun nazarýnda en mühim þeyin ne olduðunu ifade eder. Bu namazdýr. Nitekim baþka hadislerde namaz dinin direði olarak ifade edilmiþ, namazý gereðince kýlanýn dini ayakta tutacaðý, kýlmayanýn da dini yýkmýþ olacaðý belirtilmiþtir. Kur´an-ý Kerim´de de namazýn insaný her çeþit kötülüklerden koruyacaðý ifade edilmiþtir (Ankebut 45). Resulullah´ýn namazdan sonra dikkat çektiði þey insan hukukuna mütealliktir: Kölelere karþý Allah´tan korkmak. Yani kölenin haklarýna riayet etmek. Yapamayacaðý iþ vermemek, gündüz çalýþtý ise gece çalýþtýrmamak, ma´ruf üzere yedirip içirmek, dövmemek, hakaret etmemek... gibi köle hakkýnda beyan edilen esaslara[277] riayet. Türbüþtî, "köle haklarýnýn namazla birlikte zikri ile Resulullah bu haklarýn da namaz gibi mutlaka uyulmasý gereken bir vecibe olduðunu beyan etmeyi kastetmiþtir" der. Bazý alimler kiþinin malik olduðu hayvanlarýn da buraya dahil olduðunu söylemiþtir. Nitekim -daha önce kaydettiðimiz üzere- hadislerde hayvan haklarý da medar-ý bahs edilmiþtir

Köle haklarýyla ilgili olarak bu dikkat çekmenin gerisinde hür insanýn hukuku mevcuttur. Yani, bir kýsým haklardan mahrum ölenlerin hakký ehemmiyet arzederse, hür insanlarýn haklarý daha çok ehemmiyet arzeder: Malý, caný, ýrzý haramdýr. Bu haramlar hususunda Allah´tan korkmak gerekir.

Bazý alimler, "sað elin sahip olduðu" tabiriyle -belirtildiði üzere- kölelere ihsaný (iyi muameleyi) anlarken, diðer bazýlarý da "sað ellerin sahip olduðu emvalin zekat hakkýný" anlamýþtýr.

2- Resulullah "Namaz! Namaz!" buyurmuþtur, ifadeyi mutlak býrakmýþtýr. Bu ifade veciz olmakla birlikte manasý geniþtir, ölüm anýnda olan lisan-ý nübüvvete yaraþan bir özlülüðe sahiptir. Þu manalarý takdir edebiliriz:

* Namazlarý, hakkýný vererek kýlýn: Farzlarý, vecibeleri, sünnetleri, ta´dil-i erkaný üzere kýlýn.

* Namazlarýnýzý vakti vaktinde devamlý kýlýn.

* Namazýn yeni nesillere öðretilmesini ihmal etmeyin.

* Namazlarý cemaatle kýlýn! vs.

3- Resulullah´ýn son söyledikleri hususunda baþka teferruat da var, daha önce geçti (5405).[278]



Son Söz


Bu eserin müellifi -ki Allah onu gayesinde muvaffak kýlsýn ve rahmetinden ümit ettiði þeye ulaþtýrsýn- der ki:

Ýþte hadislerden cemedip özetleyerek, seçip kýsaltarak telif ettiðim eserin sonuna geldim.. Altý ana kitap böylece birleþtirilmiþ oldu. Bu eser sayesinde inþaallah, Kütüb-i Sitte´nin muhtevasýna yeterince kavuþulmuþ olacak. Þimdiye kadar böylesi bir çalýþma kimseye nasib olmadý. Bu eseri, sýrf Cenab-ý Hakk´ýn rýzasý için te´lif ettim. Ne riya, ne gösteriþ, ne böbürlenme niyetime yaklaþmadý. Rivayetlerin tekerrür edenlerinden en kýsa, en cami olanlarýyla uzun hadislerden hacimce en az, en faydalý olanlarla yetindim. Bununla Rab Teala hazretlerinden bol sevap ümid ediyorum. O, öylesine cömertir ki kendi hakkýnda beslenen ümitleri boþ çevirmez. Kapýsýný çalýp isteyenlere hemen icabet eder.

Bu eseri Ýmam Ebu Abdillah Muhammed Ýbn Ýsmail el-Buhârî´nin Sahih´inde vurduðu mühürle mühürlemek istiyorum. Onun mühür makamýnda kitabýna koyduðu þey, bütün hayýrlarýn ve sarih beþaretlerin esbabýný cemeden pek ehemmiyetli bir hadistir. Ben bu hadisi, benden Resulullah aleyhissalatu vesselam´a kadar uzanan muttasýl senediyle kaydediyorum. Allah Teala hazretlerinden, halka ulaþmada onu bu dünyada bana sebep kýldýðý gibi, ahirette rýzasýna ulaþmamda da sebep kýlmasýný talep ediyorum. Günah ve kusurlarýmý itiraf edip, latif ve habir olan Rabbime güvenerek diyorum ki:

Bize þeyhimiz el-Ýmam el-Allametu´l-Asil vel-Muhaddisu´s-Salih Zeynü´d-Din Ebu´l-Abbas Ahmed Ýbn Zeyni´l-Abidin Ahmed Ýbni Abdillatif eþ-Þerci rahimehullah, 886 yýlýnda Zebid þehrindeki evinde -ki bu þehri Allah imanla mamur eylesin- tarafýmdan kendisine okunmak suretiyle haber verdi ve dedi ki:

"Bize þeyhimiz el-imam Muhaddisu´d-Diyari´l-Yemeniyye ve Ýbnu Muhaddisiha Nefisü´d-Din Ebu´r-Rebî Süleyman Ýbnu Ýbrahim Ýbni Ömer el-Alevî rahimehullah Teala 823 yýlýnda (Yemen´in) Taizz þehrinde -sema deðilse de- icazeten bize haber verdi ve dedi ki:

"Babam el-Ýmam Burhanu´d-Din icazeten, þeyhimiz el-imam el-Allame Þeyhu Ôl-Muhaddisin Þerefu´d-Din Musa Ýbnu Mürri Ýbnu Muhammed Ýbni Ali el-Gazûlî ed-Dýmeþkî semaan bize haber verdi ve dedi ki:

"Bize eþ-Þeyh el-Ma´mer Müsnidü´d-Dünya Ebu´l-Abbas Ahmed Ýbnu Ebi Talib el-Haccar es-Salihî öncekine icazeten, ikincisine semaen haber verdi ve dedi ki:

“Bize eþ-Þeyh es-Salih Ebu Abdillah el-Hüseyin Ýbnu´l-Mübarek ez-Zebidî semaen haber verdi ve dedi ki:

"Bize Ebu´l-Vakt Abdu´l-Evvel Ýbnu Ýsa Ýbni Þuayb es-Siczî el-Herevî semâen haber verdi ve dedi ki:

"Bize el-Ýmam Ebu´l-Muzaffer Abdu´r-Rahman Ýbnu Muhammed Ýbnu Muzaffer ed-Davudî, semaen haber verdi ve dedi ki:

"Bize el-Ýmam Ebu Muhammed Abdullah Ýbnu Ahmed Ýbni Hamuye es-Serahsî semaen haber verdi ve dedi ki:

"Bize Ebu Abdillah Muhammed Ýbnu Yusuf el-Firebrî semaen haber verdi ve dedi ki:

"Bize Ýmamu´l-Muhaddisin Ebu Abdillah Muhammed Ýbni Ýsmail Ýbni Ýbrahim el-Buhârî rahimehullah Teala semaen haber verdi ve dedi ki:

"Bize Ahmed Ýbnu Eþkab tahdis etti ve dedi ki: "Bize Muhammed Ýbnu Fudayl, Ýmaretu´bnu´l-Ka´ka´dan o da Ebu Zürâa´dan, o da Ebu Hureyre (radýyallahu anh)´den haber verdi ki, o þöyle demiþtir.

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Dilde hafif, mizanda aðýr, Rahman´ýn yanýnda sevgili iki kelime vardýr: Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahi´l-azim (Allah´ý hamdederek tenzih ederim yüce Allah (noksan sýfatlardan) müberradýr."

Teysiru´l-Vüsul ila Camiil-Usul min Hadisi´r-Resul (sallallahu aleyhi ve sellem) burada sona ermiþtir.

*** Eserin müellifi -ki Allah onun günahlarýný affetsin ve ona hayatta da ölünce de hususi lütfuyla muamele etsin- der ki:

Bu ihtisar iþini Hicret-i Nebeviye´nin 916 yýlýnda Haram aylarýnda Zilkade ayýnýn ilk gününe müsadif mübarek cuma günü kuþluk vaktinde tamamladým. Tashih ve mukabele iþini de 917 yýlýnýn baþýnda Allah´ýn haram aylarýndan Muharrem ayýnýn ilk gününde tamamladým. Hamdimiz, izzet ve celalinin bereketiyle sahih amellerin tamamlanmasýný müyesser kýlan Allah´adýr.

Bu kitabýn benden rivayetine, Müslümanlardan hayatýmý idrak edenlerin hepsine izin verdim. Allah bunu da kerim olan rýzasýna halis kýlsýn, cennât-i naimine vesile kýlsýn.

Rabbimiz bunu bizden kabul et! Sen iþiten ve bilensin.[279]



Mütercimin Son Sözü


Kütüb-i Sitte Muhtasarý Tercüme ve Þerhi adý ile neþrettiðimiz eserin aslýný teþkil eden Teysiru´l-Vüsul ila Camiil-Usûl adlý Ýbnu Deybe´nin eseri burada sona ermiþtir. Bu deðerli eserin açýklamalý þekilde tamamlanmasýný bu aciz ve pürkusur kuluna müyesser kýlan Rabbimize hamdimiz sonsuzdur. Eserin her bir harfi adedince elhamdülillah, okuyanlarýn ve kýyamete kadar okuyacak olanlarýn telaffuz edecekleri harfler adedinde elhamdülillah.

Rabbimizden, eserin hazýrlanmasý sýrasýnda ve tab´ý sýrasýnda beþerî eksikliklerimiz sebebiyle kasda makrun olmadan südûr eden hatalarýmýzýn affýný diliyor, eksikleriyle birlikte rýzasýna ve sevgili Resulü´nün dar-ý bekada beraberliðine vesile kýlmasýný niyaz ediyoruz.

Cenab-ý Hak, ihlasla bu eseri okuyup, bizlere dua edecek mü´minlerden de razý olsun, onlara da dar-ý bekada Resul-i Ekrem´iyle beraberlik nasib etsin. Amin.

رَبَّنَا َ تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَسِينَا اَوْ اَخْطَأْنَا رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا اِنَّكَ اَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلى سَيِّدِنَا مُحَمّدٍ وَعلى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلى إبْرَاهِيمَ وَعلى آلِ اِبْرَاهِيمَ

Erzurum, 28.3.1992 Pazar[280]



Not:


1- Bu eserin aslý olan Teysiru´l-Vüsul ortalama 400´er sayfalýk dört ciltten mürekkeptir.[281] Tercüme ve þerhinin 15 cilde tamamlanacaðýný tahmin ve böyle ilan etmiþ olmamýza raðmen Mukaddime olarak esere koymayý gerekli bulduðumuz Usul-ü Hadis ve birkýsým hadis meseleleriyle ilgili bahisler eserin tahminî hacmini taþýrmýþ oldu.

2- Ayrýca bu eserin aslý, her ne kadar Kütüb-i Sitte´nin bir ihtisarý ise de, altýncý kitabýný, Ýmam Malik merhumun Muvatta nam meþhur ve muteber eseri teþkil etmektedir. Halbuki günümüzde Kütüb-i Sitte deyince, altýnýcý kitap olarak Ýbnu Mace´nin Sünen´ini kastederiz. Bu deðerli çalýþmamýzdaki mezkur eksikliði gidermek için Ýbnu Mace´de yer alýp da diðer beþ eserde (Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesai) yer almayan ziyade hadisleri, Ýbnu Mace´deki fýkhî tertip üzere en sona aynen ilave etmeyi uygun gördük. Böylece hem Teysiru´l-Vüsul´ün orijinalitesi korunmuþ oldu, hem de Ýbnu Mace´nin ziyadelerinden mahrum kalýnmamýþ oldu. Çalýþmamýz bu haliyle altý deðil, yedi kitabý ihtiva etmektedir.

Ýbnu Mace´den ilave edeceðimiz ziyade hadislerin takriben iki cilt tutacaðýný tahmin ediyoruz.

3- Esere bir de Fihrist cildi ilave edeceðiz. Burada öncelikle, kitapta yer verilen mevzularýn alfabetik sýraya göre listesini yapýp, kitabýn nerelerinde geçtiðini cilt ve sayfa numaralarýyla göstereceðiz. Böylece, eser bir ansiklopedi mahiyetini kazanacak, istediðimiz dinî bir bahsin nerelerde iþlendiðini anýnda bulup kolayca istifade edeceðiz.

Fihrist cildinde ýstýlahlar ve anlaþýlmasý zor kelimelerle ilgili lügatçeye, hayatý iþlenen sahabe ve diðer þahýslar, ayet ve hadislerle ilgili baþka fihristlere de yer vereceðiz.

Bu mütemmim çalýþmalarýn da bir an önce tamamlanmasýný Cenab-ý Hakk´ýn rahmetinden Resul-ü Ekrem´ini þefaatçi kýlarak talep ediyor, okuyucularýmýzýn dualarýný bekliyoruz.

وَالسََّمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ

Ýbrahim CANAN[282]







--------------------------------------------------------------------------------

[1] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/314-315.

[2] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/315-316.

[3] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/316.

[4] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/317.

[5] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/317.

[6] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/318.

[7] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/318-319.

[8] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/319.

[9] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/319.

[10] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/319-320.

[11] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/320.

[12] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/320-321.

[13] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/321.

[14] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/321-322.

[15] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/322.

[16] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/322.

[17] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/322-323.

[18] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/323.

[19] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/324-325.

[20] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/325.

[21] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/325.

[22] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/326.

[23] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/326-327.

[24] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/328.

[25] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/328-329.

[26] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/329.

[27] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/329-330.

[28] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/330.

[29] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/331.

[30] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/331.

[31] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/331.

[32] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/332.

[33] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/332.

[34] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/333.

[35] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/333.

[36] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/333.

[37] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/334.

[38] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/334.

[39] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/334.

[40] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/335.

[41] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/335.

[42] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/335-336.

[43] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/336.

[44] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/336.

[45] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/336-337.

[46] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/337.

[47] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/337.

[48] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/337-338.

[49] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/339.

[50] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/339.

[51] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/339.

[52] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/339-341.

[53] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/341.

[54] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/341-342.

[55] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/342-343.

[56] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/344.

[57] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/345-346.

[58] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/346-347.

[59] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/347.

[60] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/347-348.

[61] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/348.

[62] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/348.

[63] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/349.

[64] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/349-350.

[65] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/350.

[66] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/351.

[67] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/351.

[68] Hadis, Müsned´de... شهوات الف في بطونهم þeklinde biraz farkla gelmiþtir.

[69] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/351.

[70] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/352.

[71] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/352-353.

[72] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/353-354.

[73] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/354.

[74] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/354-355.

[75] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/355.

[76] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/355-356.

[77] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/356.

[78] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/356.

[79] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/357.

[80] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/357.

[81] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/358.

[82] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/358.

[83] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/358.

[84] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/358.

[85] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/359.

[86] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/359.

[87] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/359.

[88] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/359-360.

[89] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/360.

[90] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/360-361.

[91] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/361.

[92] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/361.

[93] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/361.

[94] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/361.

[95] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/362.

[96] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/362-363.

[97] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/364.

[98] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/364.

[99] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/365.

[100] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/365-366.

[101] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/366.

[102] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/366-367.

[103] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/367.

[104] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/367-368.

[105] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/368-369.

[106] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/369-370.

[107] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/370.

[108] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/370.

[109] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/371.

[110] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/371-372.

[111] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/372.

[112] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/372.

[113] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/372.

[114] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/372.

[115] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/373.

[116] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/373.

[117] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/373.

[118] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/373.

[119] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/374.

[120] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/374.

[121] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/375.

[122] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/375.

[123] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/376.

[124] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/376.

[125] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/376.

[126] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/377.

[127] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/377.

[128] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/377-378.

[129] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/379.

[130] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/379-380.

[131] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/380.

[132] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/381.

[133] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/381.

[134] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/381.

[135] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/381-382.

[136] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/382.

[137] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/382-383.

[138] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/383.

[139] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/383-384.

[140] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/384-386.

[141] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/386-387.

[142] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/387.

[143] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/388.

[144] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/388.

[145] Sual bahsine daha önce de temas ettiðimiz halde burada bir kere daha temas edip meselenin bir baþka buudunu belirtmeye bizi sevkeden sebeplerden biri, zamanýmýzda, gizli þer güçlerin, okuyan gençlerimizi, gerçek meselelerden uzaklaþtýrmak, dinlerini, millî kültürlerini, memleketimizin gerçek problemlerini ve saðlýklý çözüm yollarýný öðrenmelerine mâni olmak, kafalarýný karýþtýrarak dinlerinde þüphelere sevketmek için, her yýl, ciddiyet ve faideden uzak bir kýsým sualleri piyasaya sürerek, onlarla meþgul etmeyolunu tutmalýdýr. Bu ince husus iyi anlaþýlmalý, soru geldiði zaman, soru meselesinin iç yüzü açýklanmalýdýr.

[146] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/389-390.

[147] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/390.

[148] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/390.

[149] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/391.

[150] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/391.

[151] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/391-392.

[152] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/392.

[153] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/392.

[154] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/392-393.

[155] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/393.

[156] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/393.

[157] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/393.

[158] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/394.

[159] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/394.

[160] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/394-395.

[161] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/395.

[162] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/395-396.

[163] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/396.

[164] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/397.

[165] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/397.

[166] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/398.

[167] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/398.

[168] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/398.

[169] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/398-399.

[170] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/399.

[171] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/399-400.

[172] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/400.

[173] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/4/1.

[174] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/403-404.

[175] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/406-407.

[176] Hadisteki hacer mahrumiyetten baþka taþ manasýna da geldiði için "zâniye taþlama ile öldürme (recm) var" manasý da analþýlmýþtýr.

[177] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/407-408.

[178] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/408-409.

[179] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/409.

[180] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/409-411.

[181] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/411.

[182] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/411.

[183] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/412.

[184] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/412.

[185] Bu aðaç, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý´nýn neþreddiði mealde sedir olarak tercüme edilmiþtir (Sebe 16, Vâký´a 28), yanlýþtýr, sidre aðacý sedir aðacý deðildir.

[186] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/412-413.

[187] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/413.

[188] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/413-414.

[189] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/414.

[190] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/414.

[191] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/414.

[192] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/415.

[193] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/415-416.

[194] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/416.

[195] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/416-417.

[196] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/417.

[197] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/417.

[198] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/418.

[199] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/418-420.

[200] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/421.

[201] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/421.

[202] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/421-422.

[203] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/422.

[204] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/423.

[205] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/423.

[206] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/423-424.

[207] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/425.

[208] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/425.

[209] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/425-426.

[210] M. Hamidullah ismin Pervîz olduðunu belirtir.

[211] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/426-427.

[212] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/429-430.

[213] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/430-431.

[214] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/432-433.

[215] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/433-434.

[216] Atasözü þeklinde umumilik kazanan bu çeþit nasihatlar bazý yörelerimizde "evvel adam demiþ ki" diyerek anlatýlýr.

[217] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/435.

[218] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/436.

[219] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/436-437.

[220] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/438.

[221] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/438.

[222] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/439.

[223] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/439.

[224] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/439-440.

[225] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/440.

[226] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/441.

[227] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/441.

[228] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/442.

[229] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/442.

[230] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/442.

[231] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/442-443.

[232] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/444.

[233] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/444.

[234] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/444-446.

[235] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/446.

[236] Hadiste gelen, "cinin iþtiraki" meselesinin, cinin suyu ile insanýn suyunun karýþmasý þeklinde maddileþtirilmesi "bazý" þârihlerin þahsi kanaatidir. Bunlar, lafzýn zahirinden ayrýlamayan yorumculardýr. Belirtmek isteriz: Hadisin medninde böylesine bir maddileþtirme mevcut deðildir. Meselenin bu kadar maddileþtirilmesine katýlamadýðýmýzý belirtmek isteriz.

[237] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/446-447.

[238] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/448.

[239] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/448.

[240] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/449-450.

[241] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/450-451.

[242] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/451.

[243] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/451-452.

[244] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/452.

[245] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/452.

[246] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/452.

[247] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/453.

[248] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/453.

[249] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/453-454.

[250] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/454.

[251] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/454-455.

[252] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/456.

[253] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/456.

[254] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/457.

[255] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/457.

[256] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/458.

[257] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/458.

[258] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/458.

[259] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/459.

[260] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/460.

[261] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/460-461.

[262] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/462.

[263] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/462.

[264] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/462-463.

[265] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/463.

[266] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/463.

[267] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/463-464.

[268] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/464.

[269] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/464-465.

[270] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/466-467.

[271] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 16/467-469.

[272] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sit


radyobeyan