Kütübü Sitte
Pages: 1
Nefsle ilgili hadisler 8 By: sumeyye Date: 28 Nisan 2010, 10:53:03
AÇIKLAMA:



Dünyada cezasý gecikmeden gelmeye en layýk iki günah zikredilmektedir:

1) Baðy: Bu her çeþit zulüm, haksýzlýk manasýna geldiði gibi, sultana isyan, kibir manalarýna da gelmektedir.

2) Kat´urrahm, bu, sýla-i rahmin koparýlmasý yani akrabalýk, yakýnlýk, arkadaþlýk, komþuluk gibi insanlara karþý olan beþerî vazifelerimizin yerine getirilmemesidir. Bunlar arasýnda en mühimmi anne ve babaya karþý olan vazifelerimizdir. Hadiste ayýrým yapýlmadan, mutlak bir üslupla hepsi birden ifade edilmiþ olmaktadýr.

Hadis, bu iki günahýn cezasýnýn çabuk geleceðini belirttiði gibi, dünyevî cezanýn uhrevî ukubete kefaret olmayacaðýna da ayrýca yer verir.[89]



ـ5890 ـ19ـ وعن عياض بن حمار رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إنَّ اللّهَ أوْحَى إليَّ أنْ تَوَاضَعُوا حَتّى َ يَبْغِي أحَدٌ عَلى أحَدٍ وََ يَفْخُرُ أحَدٌ عَلى أحَدٍ[. أخرجه أبو داود .



19. (5890)- Ýyaz Ýbnu Hýmar (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, bana: "Mütevazi olun, öyle ki, kimse kimseye zulmetmesin, kimse kimseye karþý böbürlenmesin" diye vahyetti." [Ebu Davud, Edeb 48, (4895).][90]



ـ5891 ـ20ـ وعن أبي بكر الصديق رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: النَّارُ قَرِيبَةٌ مِنْ كُلِّ خِبٍّ بَخِيلٍ مَنَّانٍ؛ وفي رِوَايَة: َ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ خِبٌّ، وََ بَخِيلٌ وََ مَنَّانٌ[. أخرجه الترمذي .



20. (5891)- Hz. Ebu Bekr es-Sýddîk (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Cehennem, bozguncu, cimri ve baþa kakýcý her insana yakýndýr."

Bir rivayette de þöyle buyrulmuþtur. "Cennete ne bozguncu, ne cimri, ne de baþa kakýcý giremez." [Tirmizî, Birr 41, (1964).] [91]



ـ5892 ـ21ـ وعن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: كُلُوا وَتَصَدَّقُوا وَالْبَسُوا في غَيْرِ إسْرَافٍ وََ مَخِيلَةٍٍ[. أخرجه النسائي، وأخرجه البخاري في ترجمة باب .



21. (5892)- Ýbnu Amr Ýbni´l-As (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Yiyiniz, tasadduk ediniz, giyiniz. Fakat bunlarý yaparken israfa ve tekebbüre kaçmayýnýz." [Nesaî, Zekat 66, (5, 79). Hadisi buhari, bab baþlýðýnda kaydetmiþtir (Libas 1).][92]



AÇIKLAMA:



Resulullah, hoþa giden yeme içme gibi hususlarýn israf ve tekebbüre kaçmamak kaydýyla helal olduðunu belirtiyor. Aslýnda ayet-i kerimede de meseleye bu þekilde temas edilmiþtir. "Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez" (A´raf 31). Çünkü "müsrifler þeytanlarýn kardeþleridir" (Ýsra 27). Ýsraf, gerek iþ ve gerekse sözde haddi aþmak olarak tarif edilmiþtir. Bu infakta daha belirgin olduðu için ayet ve hadiste öncelikle infaktaki israf medar-ý bahs edilmiþtir.[93]



ـ5893 ـ22ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قِيلَ: يَا رَسُولَ اللّهِ! إنَّ أحَدَنَا يَجِدُ في نَفْسِهِ يُعَرِّضُ بِالشَّىْءِ ‘نْ يَكُونَ حَمَمَةً أحَبُّ إلَيْهِ مِنْ أنْ يَتَكَلَّمَ بِهِ، فقَال: اللّهُ أكْبَرُ، اللّهُ أكْبَرُ، الْحَمْدُللّهِ الّذِي رَدَّ كَيْدَهُ الى الْوَسْوَسَةِ[. أخرجه أبو داود .



22. (5893)- Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Ey Allah´ýn Resûlü dendi, herbirimiz içinde, (bazan öylesine çirkin) bir þeyin arýz olduðunu görür ki, bunu söylemektense o þeyin bir kor parçasý olup (kendisini) yakmasý ona daha sevimli gelmektedir!"

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu söze þöyle mukabelede bulundu:

"Allahuekber, Allahuekber, [Allahuekber!] Þeytanýn hilesini vesveseye çeviren Allah´a hamd olsun!" [Ebu Davud, Edeb 118, (5112).][94]



ـ5894 ـ23ـ وعن أبى زميل قال: ]قُلْتُ بْنِ عَبّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنهما: مَاشَىْءٌ أجِدُهُ في صَدْرِِي؟ فَقَالَ: مَاهُوَ؟ قُلْتُ: وَاللّهِ مَا أتَكَلَّمُ

بِهِ. فَقَالَ لِي: أشَىْءٌ مِنْ شَكٍّ؟ قَالَ وَضَحِكَ؛ ثُمَّ قَالَ: مَانَجَا أحَدٌ مِنْ ذلِكَ حَتّى أنْزَلَ اللّهُ تَعَالى: فَإنْ كُنْتَ في شَكٍّ مِمَّا أنْزَلْنَا إلَيْكَ فَاسْألِ الّذِينَ يَقْرَءُونَ الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكَ. قَالَ فَقَالَ لِي: إذَا وَجَدْتَ في نَفْسِكَ شَيْئاً فَقُلْ: هُوَ ا‘وَّلُ وَاŒخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ[. أخرجه أبو داود .



23. (5894)- Ebu Zümeyl rahimehullah anlatýyor: "Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ)´a (bir gün): "Ýçimde duyduðum bu (fena) þeyler de ne?" diye sormuþtum. Bana:

"Ne hissediyorsun ki?" dedi. Ben:

"Vallahi (onlar çok fena!) dilime alamam!" dedim.

"Þekk nevinden bir þey mi?" dedi ve güldü. Sonra açýkladý:

"Bu (çeþit vesveseler)den hiç kimse kurtulamaz. Nitekim Allah Teala hazretleri (Resulüne) þu ayeti inzal buyurmuþtur. (Mealen): "Eðer sana indirdiðimiz (kitapta anlatýlan bu kýssalar) hakkýnda bir þüphen varsa, senden evvel indirilmiþ olanlarý okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak (olan kitap) gelmiþtir, sakýn þüphe edenlerden olma!" (Yunus 94).]

Ýbnu Abbas bana dedi ki: "Eðer içinde herhangi bir vesvese bulursan þöyle de: "O (Allah), hem evveldir, hem ahirdir, hem zahirdir, hem batýndýr. O herþeyi bilendir" (Hadid 3). [Ebu Davud, Edeb 118, (5110).][95]



AÇIKLAMA:



1- Son iki hadis Ebu Davud´da "Vesveseyi Red" adýný taþýyan bir babta kaydedilmiþtir. Hadislerin muhtevasýndan da anlaþýlacaðý üzere her insana arýz olan vesveseler hakkýnda mü´mine bir bilgi verilmek istenmektedir. Bu bilginin özü þudur: "Her insan, gayrý ihtiyarî olarak bazý vesveselere düþmektedir. Bu vesveseler, iradeye tabi olmadan geldiði ve vicdanda bir tasdik bulmadýðý için insana herhangi bir zararý yoktur. Bu çeþit imana, edebe muhalif vesveseler geldiði zaman telaþlanmadan imaný takviye edici, iman esaslarýný hatýrlatýcý ayetlerden okumalýdýr.

Ýbnu Abbas´ýn vesvese anýnda okunmasýný tavsiye ettiði ayet Rabb Teala´nýn zatî vasýflarýyla ilgili: "O, evveldir, ahirdir, zahirdir, batýndýr, herþeyi bilicidir." Ayetin manasýný þöyle anlamamýz münasibtir: "O, evveldir: Baþlangýcý olmadýðý gibi, bütün varlýklarýn baþlangýcý da O´nun ilim ve kudretine baðlýdýr. O, ahirdir: Sonu olmadýðý gibi, bütün varlýklarýn neticesi O´na bakar ve dönüþü O´nadýr. O, zahirdir: Varlýk ve birliðinin delilleri herþeyde apaçýk görünür ve bütün varlýklar dýþ görünüþleri ve san´atlý yapýlýþlarýyla O´nun kudret ve sanatýna þahidlik eder. O batýndýr. Herþeyin hakikatine vakýftýr ve herþeyin içyüzü O´nun kudret ve hikmetine þahidlik eder. O herþeyi hakkýyla bilendir."

2- Vesvese hususunda sorulunca Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ), ayeti okuyarak Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da benzer vesveselere maruz kaldýðýný, bunun üzerine Efendimiz´i takviyeye matuf o ayetin indiðini ifade etmek istiyor.

Müfessirler, ayette muhatap Resulullah mý baþkalarý mý ihtilaf etmiþtir. Resulullah olduðunu söyleyenlerden bazýsýna göre: "Zahirde Resulullah ise de asýl murad edilen baþkasýdýr ve bu muhtevada baþka örnekler vardýr: "Ey peygamber! Allah´a muttaki ol, kâfirlere ve münafýklara itaat etme" (Ahzab 1) mealindeki ayette, "...Allah sorar: "Ey Meryemoðlu Ýsa! Ýnsanlara beni ve annemi Allah´tan baþka ilahlar edinin diyen sen misin.?" (Maide 116) ayetlerinde olduðu gibi." Meseleyi açýklayan Razi, buna bizim "kýzým sana söyledim gelinim sen anla!" tabirinin karþýlýðý olan Arapça´daki اِياك اعنى واسمعى ياجارة deyimini örnek verir.

Müfessirlerin yer verdikleri bir diðer görüþe göre, "Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) bir beþerdir. Bu sebeple onun kalbine de, diðer insanlara olduðu üzere müþevves hatýralarýn ve sýkýntý veren fikirlerin gelmesi caizdir. Ýþte bu çeþit vesveseler bir kýsým delillerin getirilmesi, beyyinelerin takriri ile bertaraf edilebilir. Ýþte Rab Teala hazretleri bu maksatla zaman zaman ayetler inzal buyurarak Resulünün benzer vesveselerini izale etmiþtir.

Sadedinde olduðumuz hadisten Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ)´ýn da bu kanaatte olduðu anlaþýlmaktadýr."

Bu meselede ileri sürülen farklý görüþleri, toptan büyük müfessirimiz Fahreddin-i Razi´nin tefsirinde bulabiliriz.[96]



ـ5895 ـ24ـ وعن ابن عبّاس رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ تَحَلَّمَ بِحُلْمٍ لَمْ يَرَهُ كُلّفَ أنْ يَعْقِدَ بَيْنَ شَعِرَتَيْنِ، وَلَنْ يَفْعَلَ؛ وَمَنْ اسْتَمَعَ إلى حَدِيثِ قَوْمٍ وَهُمْ لَهُ كَارِهُونَ صُبَّ فِي أُذَنَيْهِ اŒنُكُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ صَوَّرَ صُورَةً عُذِّبَ

وَكُلِّفَ أنْ يَنْفُخَ فِيهِ الرُّوحَ، وَلَيْسَ بِنَافِخٍ[. أخرجه البخاري وأبو داود.»اŒنكُ« بمد الهمزة وضم النون: الرصاص ا‘سود .



24. (5895)- Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim görmediði halde rüya görme iddiasýna kalkarsa (kýyamet günü) arpa daneciðine düðüm atmasý teklif edilir. Kim de kendisinden hoþlanmadýklarý halde, bir grubun konuþmasýný dinleme gayretine düþerse kýyamet günü kulaðýna erimiþ kurþun dökülür. Kim bir sureti tasvir ederse (kýyamet günü) azaba uðrar ve bu yaptýðýna ruh üflemesi emredilir, ama üfleyemez." [Buharî, Ta´bîr 45; Ebu Dâvud, Edeb 96, (5024); Tirmizî, Rü´ya 8, (2284).][97]



AÇIKLAMA:



Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bu hadislerinde, dinen yasaklanan bazý þeylere cür´et edenlerin azablarýnýn þiddet ve devamýný ifade için birkýsým teþbihlere baþvurmuþtur:

* Rüya hususunda yalan söylenmemelidir. Yani görmediði rüyayý, görmüþ gibi anlatmamalýdýr. Böyle bir davranýþýn cezasý, âhirette büyük olacaktýr. Arpa danesinin düðümlenmesinin teklifi bunu ifade eder. Çünkü, arpanýn iki ucu bir araya getirilemez ki düðüm yapýlabilsin. Bu yapýlamadýðý müddetçe azabý devam ettirilecek demektir.

* Kiþi, kendisini sevmeyen, konuþmalarýný dinlemesini istemeyen kimselerin konuþmalarýný dinlememelidir. Bu yasaða uymayýp, merak sâikasýyla onlarýn konuþmasýný gizlice dinlemeye çalýþan kimse kýyamet günü þiddetle cezalanacaktýr.

* Canlý tasviri yapýlmamalýdýr. Bunu yapanlara, yaptýklarý heykel ve resim nev´indeki þeylere ruh üflemeleri gibi, yapmalarý imkânsýz bir teklifte bulunulacak, yapamadýklarý müddetçe azaba uðrayacaklardýr.

Resim mevzuunu daha önce geniþçe iþlediðimiz için burada tekrar etmeyeceðiz.[98]



ـ5896 ـ25ـ وعن واثلة بن اسقع رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إنَّ مِنْ أعْظَمِ الْفِرَى أنْ يُدْعى الرَّجُلُ إلى

غَيْرِ أبِيهِ، أوْ يُرِيَ عَيْنَيْهِ مَا لَمْ تَرَ، أوْ يَقُولَ عَلى رَسُولِ اللّهِ # شَيْئاً لَمْ يَقُلْ[. أخرجه البخاري.»الْفِرى« جمع فرية، وهي الكذب .



25. (5896)- Vâsýle Ýbnu´l-Eska´ radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Þurasý muhakkak ki, en büyük yalanlardan biri, kiþinin kendisini babasýndan baþka birisine nisbet etmesi veya görmediði bir þeyi gözlerinin gördüðünü iddia etmesi, yahut da Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn söylemediði bir þeyi O´na söyletmesidir." [Buhârî, Menâkýb 5.][99]



AÇIKLAMA:



Dinimiz, neseb meselesine ehemmiyet vermiþtir. Nikâh, miras gibi pekçok hukuki ve hassas meselelerin odak noktasýný teþkil eden nesebin taðþîþi, bu meselede insanlarýn yanýltýlmasý, arkadan birçok haramlara, haksýzlýklara kapý açmak demektir. Bu sebeple olacak ki basit bir hadise gibi görülen yabana neseb iddiasý ehemmiyetli bir hâdisedir. Hatta, hadisin Buhârî´deki aslýnda "Kiþi, bu iddiayý bile bile yaparsa, Allah´a küfretmiþ olur" ziyadesi mevcuttur. Bazý âlimler de bu ibareye: "...Haram olduðunu bildiði halde kendisini bir yabancýya nisbet etmeyi helal addederse..." diye kayýt koymuþtur. Þunu da belirtelim ki çoðunluk, buradaki "küfr"ü, küfran-ý nimet ile te´vil etmiþ, bu ifadenin, taðlîz ve zecr maksadýyla aðýr bir üslûba yer verdiðini söylemiþtir. mutlak ifade ile "Bunu yapan, ehl-i küfrün fiiline benzeyen bir fiilde bulunmuþtur" demenin kastedildiði de söylenmiþtir. Hadisin bir diðer veçhi de zecri ifade eder: "Aralarýnda nesebi bulunmayan bir kavme kendisini nisbet eden, cehennemdeki yerini hazýrlasýn" denmiþtir.

Hadis, açýk bir þekilde, kiþinin bilinen nesebini inkar ederek bir baþka nesebi iddia etmesinin haram olduðunu belirtiyor. Ancak "bilerek" kaydý, bilmeden yapaný tehdidden hariç tutmuþtur. Ýslâm´da sorumluluk bilme ve niyete tabidir.

Hadis, zecr maksadýyla herhangi bir günahý küfre nisbet etmenin caiz olduðunu da ifade eder.

Hadisin bazý vecihlerini de gözönüne alan bazý alimler, müddeinin kendine ait olmayan bir þeyi "benimdir" diye iddia etmesinin haram olduðuna hükmetmiþ ve hatta mal, ilim, taallüm, neseb, hâl, salâh, nimet, velâ vs. hangi çeþitten olursa olsun bâtýl iddialarýn hepsini buraya dahil etmiþtir.

Herhangi bir bâtýl fiile terettüp eden mefsedelerin miktarca artmasý nisbetinde onun tahrîmi þiddet kazanmaktadýr.[100]



ـ5897 ـ26ـ وعن أبي قبة أن ثابت بن الضحاك رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ: مَنْ حَلَفَ عَلى يَمِينٍ بِمِلَّةٍ غَيْرِ ا“سَْمِ كَاذِباً مُتَعَمِّداً فَهُوَ كَمَا قَالَ، وَمَنْ قَتَلَ نَفْسَهُ بِشَىْءٍ عُذِّبَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَلَيْسَ عَلى رَجُلٍ نَذْرٌ فِيمَا َ يَمْلِكُ، وَلَعْنُ الْمُؤْمِنِ كَقَتْلِهِ، وَمَنْ رَمَى مُوْمِناً بِكُفْرٍ فَهُوَ كَقْتِلِهِ، وَمَنْ ذَبَحَ نَفْسَهُ بِشَىْءٍ ذُبِحَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَمَنِ ادَّعى دَعْوَةً كَاذِبَةً لِيَسْتَكْثِرَ بِهَا لَمْ يَزِدْهُ اللّهُ إَّ قِلَّةً[. أخرجه الخمسة وفي رواية أبى داود والترمذي اختصار .



26. (5897)- Ebu Kýlâbe merhum anlatýyor: "Sabit Ýbnu Dahhâk radýyallahu anh anlatmýþtý: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim, bile bile, yalan yere Ýslâm´dan baþka bir din ile yemin ederse, bu kimse dediði gibidir. Kim kendisini bir þeyle öldürüp (intihar ederse) kýyamet günü o þeyle azab verilir. Kiþinin gücü dýþýnda olan bir þey üzerine yaptýðý nezir muteber deðildir. Mü´mine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Bir mü´mine küfür nisbet etmek onu öldürmek gibidir. Kim kendisini bir þeyle keserse kýyamet günü onunla kesilir. Kim malýný çok göstermek için yalan bir iddiada bulunursa, Allah onun azlýðýný artýrýr." [Buhârî, Eymân 7, Cenâiz 84, Edeb 44, 73; Müslim, Ýman 176, (110); Tirmizî, Ýman 16, (2638); Ebu Dâvud, Ýman 9, (3257); Nesâî, Eymân 7, (7, 5, 6).][101]



AÇIKLAMA:



1- Ýslâm´dan baþka bir din ile yemin: "Bu iþi yaparsam Hýristiyan olayým" veya "Hýristiyanlýk hakký için bu iþi ben yapmadým" þeklindeki yeminlerdir. Yemin, yemin edilen þeyin þanýný yücelttiði için, Ýslâm´dan baþka bir din ile yemin yasaklanmýþtýr. Resûlullah bir baþka hadiste: "Ben Ýslâmiyet´ten berîyim" derse, bakýlýr, eðer bunu yalan olarak söyledi ise, o kimse dediði gibidir. Ama doðru söyledi ise, yine de Ýslâm´a salim olarak dönemez." buyurur. Þu halde sadece yalan yemin deðil, doðru da olsa kendisini baþka dine nisbet ederek yemin etmek yasaklanmýþtýr. Bu bahis daha teferruatlý olarak daha önce geçtiði için teferruata girmeyeceðiz (5819-5835 numaralý hadisler).

2- Nezirle ilgili bahiste daha önce geçtiði üzere (5746. hadis), kiþinin mülkünde olmayan bir þeyi zikrederek yaptýðý nezir muteber deðildir. Söz gelimi "Þu iþi yapmazsam Boðaz Köprüsü senin olsun" gibi.

3- Lanet Allah´ýn rahmetinden uzak kýlmaktýr. Mü´mine lanet dileðiyle bedduada bulunmak olsun, mü´mine küfür nisbet etmek olsun her ikisi de mü´mini öldürmek gibi ciddi bir varta ilan edilmektedir. Bu davranýþ, o mü´minle olan her çeþit "sýla"yý kökten kesecek, derin bir yara açacaktýr. Resûlullah, tekfirin boþta kalmayacaðýný, tekfir edilen kimse kâfir deðilse, hükmün tekfirde bulunanýn üzerine rücu edeceðini söylemiþtir. Mü´minler, Resûllerinin sözüne kulak verip, birbirlerine karþý bu tabirleri kullanmamalýdýrlar.

4- Ýntihar da yasaklanmakta, müntehir ne suretle canýna kýymýþsa, âhiret hayatýnda ilânihaye ayný sûret çerçevesinde azab göreceði belirtilmektedir. Müntehirin imaný ve cenaze namazýnýn cevazý münakaþa konusu olmuþtur. Daha önce açýklama geçti.[102]



ـ5898 ـ27ـ وعن ابن عبّاس رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]مَا ظَهَرَ الْغُلُولُ فِي قَوْمٍ إَّ ألْقى اللّهُ تَعالى فِي قُلُوبِهِمْ الرُّعْبَ، وََ فَشَا الزِّنَا فِي قَوْمٍ إَّ كَثُرَ فيهِمُ الْمَوْتَ، وََ نَقَصَ قَوْمٌ الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ إَّ قَطَعَ عَنْهُمْ الرِّزْقَ، وََ حَكَمَ قَوْمٌ بِغَيْرِ حَقٍّ إَّ فَشَا فِيهِمُ الدَّمُ، وََ خَتَرَ قَوْمٌ بِالْعَهْدِ إَّ سَلَّطَ اللّهُ تَعالي عَلَيْهِمُ الْعَدُوَّ[. أخرجه مالك.»الخَتْرُ« الغدر ونقض العهد .



27. (5898)- Ýbnu Abbâs radýyallahu anhüma anlatýyor: "Bir kavimde gulûl (denen devlet malýndan hýrsýzlýk) zuhûr ederse, Allah o kavmin kalplerine korku atar. Bir kavim içinde zina yayýlýrsa orada ölümler artar. Bir kavim, ölçü ve tartýlarda (hile yaparak) miktarý azaltýrsa Allah ondan rýzký keser. Bir kavmin (mahkemelerinde) haksýz yere hükümler verilirse, o kavimde mutlaka kan yaygýnlaþýr. Bir kavm ahdinden dönüp gadre yer verirse, Allah onlara mutlaka düþmanlarýný musallat eder." [Muvatta, Cihâd 26, (2, 460).][103]



AÇIKLAMA:



1- Hadis zahiren mevkuftur. Yani Ýbnu Abbâs radýyallahu anhümâ´nýn sözü gözükmektedir. Ancak içtihadla söylenemeyecek meselelere temas edildiði için bu, hükmen merfu (Resûlullah sözü) kabul edilmiþtir.

2- Resûlullah bu hadislerinde cemiyeti ayakta tutan temel ahlâkî umdeleri zikretmektedir. Böylece, Ýslâm nazarýnda, içtimâî saadet ve medenî terakki ile ahlakî yapýnýn yakýn ilgisinin bulunduðu anlaþýlmaktadýr. Bu içtimâî dinamikler:

* Devlet malýnýn yaðmalanmamasý,

* Namus ve iffet,

* Ölçü ve tartýlarda dürüstlük,

* Mahkemelerde adalet,

* Ahde vefa.

3- Bu hususlarla ilgili olarak Zürkânî´nin kaydettiði bazý açýklamalar þöyle:[104]

1) Gulûl: Ganimete yapýlan hýyanettir. [Bunun her çeþit devlet malýna yönelen hýrsýzlýk ve yaðmayý ifade ettiðini daha önce açýkladýk. Ganimetten çalma mukabilinde kalbe atýlan korku için: "Çünkü mal kalbi takviye eder, haram yolla alýnca korkarlar" denmiþtir. Ýbnu Abdilberr der ki: "Bu korku, düþmanlarýndandýr, onlardan korkarlar ve bir daha karþýlaþmak istemezler, düþman da onlara galebe çalar. Þu da bilinmeli ki, bu korku sadece hýrsýzlýðý yapanlara mahsus deðildir, yapmayanlar ve onu uygun bulmayanlar da bundan hariç kalmazlar. Durumu düzeltmeye güç olduðu halde müdahale etmezler, kalpleri bu iþi reddetmezse, korku herkese þâmil olur. Nitekim ayette Rabbimiz Teâla hazretleri (meâelen): "Keþke sizden önceki nesillerden, yeryüzünde fesadý önlemeye çalýþan ilim ve fazilet sahipleri bulunsaydý. Ancak onlardan kurtardýðýmýz pek azý bunu yaptýlar. O nesillerden zulmedenler ise zevklerinin peþine düþtüler ve mücrimler olup çýktýlar" (Hud 116). Keza þu ayet var: "Onlar kendilerine verilen öðüdü unuttuklarýnda, biz de kötülükten sakýndýranlarý kurtarýp, zulmedenleri ise Allah´a itaatten çýkmakta ýsrar etmeleri yüzünden þiddetli bir azabla yakaladýk" (A´raf 165).

2) Zinayý, gücü yetenler müdahale edip önlemezlerse o cemiyette ölümler artar. Bununla ilgili olarak Benî Ýsrail´den kýssa gelmiþtir.

3) Ölçü ve tartýda hile, rýzký kökten kaldýrmaz, bereketi kaldýrýr, darlýða sebep olur. Dolayýsýyla bu hadisle "Kul iþlediði günah sebebiyle rýzýktan mahrum kalýr" hadisi veya "Rýzký, ne taat artýrýr, ne de masiyet eksiltir" hadisi arasýnda münafaat yoktur. (Çünkü birincide rýzýktaki bolluk maksuddur, ikincide ise rýzkýn aslý yani zaruri olan, hayatýn idamesine lüzumlu olan miktardaki hakiki rýzýktýr. Öteki ise mecazidir, onda artma eksilme olabilir. Ayetle garanti altýnda olduðu bildirilen rýzýk da bu ikinci rýzýktýr).

4- Hadis haksýz yere verilen hükme yani adaletsizliðe, ceza olarak kanýn yaygýnlaþmasýný gösteriyor. Yani adaletsizliðin hakim olduðu cemiyetlerde anarþi olacak, isyan olacak, mahkemelere güvenini kaybeden insanlarýn, haklarýný kendileri alma veya koruma gayretine düþeceklerini, bütün bu durumlarýn cemiyeti yýkýma götüren kan dökme (=anarþi) hadiselerini yaygýnlaþtýracaðýný ifade ediyor. Bu sebepledir ki bütün Ýslâm cemiyetleri "adalet"i mülkün yani devletin temeli bilmiþtir.

5- Son husus ahde vefadýr. Kur´ân mükerrer ayetleriyle ahde vefayý, verilen sözün tutulmasýný emretmektedir. Resûlullah bu hadiste vefasýzlýðýn cezasýný ve müeyyidesini hatýrlatmaktadýr: "Düþmanýn tasallutu."

Bu içtimâî marazlarýn bir hadiste ve belli bir sýraya göre zikri tesadüfen olmayabilir. Yani devlet malýndan hýrsýzlýkla baþlayan tefessüh zina, ölçütartýda hile, adaletsizlik muhtelif safhalardan geçerek ahde vefasýzlýk noktasýna ulaþmakta, Cenab-ý Hak düþmanlarýný musallat ederek büyük bir ceza vermektedir: Bu cemiyet ya esarete düþecek, ya da daðýlýp yok olacak. Musibetlerin tokadýyla uyanýp kendine gelmek, yeniden kurtuluþ vetiresine girmek de bir baþka ihtimal. Zira ayet-i kerimede, kendinde olan kötülükleri bertaraf eden kavme kurtuluþ vaadedilmektedir (Ra´d 11).[105]



ـ5899 ـ28ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: أبْغَضُ النَّاسِ إلى اللّهِ تَعالى ثَثَةٌ: مُلْحَدٌ فِي الْحَرَمِ، وَمُبْتَغ فِي ا“سَْمِ سُنَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ، وَمُطَّلِبٌ دَمَ امْرِئٍ بِغَيْرِ حَقٍّ لِيُهْرِيقَ دَمَهُ[. أخرجه البخاري.»الْمُلْحِدُ« المائل عن الحق، وألحد في الحرم إذا ظلم فيه وتعدى .



28. (5899)- Yine Ýbnu Abbas radýyallahu anhüma anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Ýnsanlar arasýnda Allah´ýn en çok buðzettiði üç kiþi vardýr:

* Harem´de sapýtýp haktan ayrýlan,

* Ýslâm´a girdiði halde cahiliye sünnetini arayan,

* Haksýz yere, kanýný dökmek için bir adamdan kan talep eden." [Buharî, Diyât 9.][106]



AÇIKLAMA:



1- Ýlhad haktan sapma manasýna gelir. Büyük günaha ilhad dendiði gibi küçük günaha da ilhad denilebilir. Bu durumda Harem´de iþlenen küçük günahýn Allah indinde baþka yerde iþlenen büyük günahtan daha kötü olduðu manasý çýkar. Buna "müþkil" diyen Ýbnu Hacer, ilhadla hadiste büyük günahýn kastedilmiþ olmasý gerektiðini belirtir.

2- Ýslâm´da cahiliye sünneti aramaktan murad, kiþinin, birinde bir hakký olduðu takdirde onu bizzat kendisinden talep etmesi gerekirken onunla müþterekliði olan evlad, kardeþ, akraba gibi kendisi dýþýnda birinden o hakkýný almaya çalýþmasýdýr. Bununla, cahiliye âdetlerinin devamý, onlarýn yayýlýp infaz edilmesini arzu edenlerin kastedildiði de söylenmiþtir. Cahiliye sünnetinin içine cahiliye devrinin her çeþit örf, âdet ve tatbikatlarý girer.

3- Allah´ýn buðzuna sebep olan kan talebi normal bir talep deðildir. Haksýz yere, haddi aþan bir taleptir. Zaten haksýz tabiri de bu talebin meþru bir kýsas talebi olmadýðýný göstermektedir.[107]



ـ5900 ـ29ـ وعن المغيرة بن شعبة رَضِيَ اللّهُ عَنه: ]وَكَتَبَ إلَيْهِ مُعَاوِيَةَ

أنِ اكْتُبْ إلى بِشَىْءٍ سَمِعْتُهُ منْ رَسُولِ اللّهِ #؛ فَكَتَبَ إلَيْهِ: سَمِعْتُهُ # يَقُولُ: إنَّ اللّهَ تَعالى كَرِهَ لَكُمْ ثَثاً: قِيلَ وَقَالَ، وإضَاعَةَ الْمَالِ، وَكُثْرَةَ السُّؤَالِ[. أخرجه الشيخان وأبو داود .



29. (5900)- Muðîre Ýbnu Þu´be radýyallahu anh´ýn anlattýðýna göre "Hz. Muâviye radýyallahu anh kendisine: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan iþittiðin bir þeyi bana yaz" diye mektup yazmýþtýr. O da Hz. Muâviye´ye þunu yazmýþtýr: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn þöyle söylediðini iþittim:

"Allah Teâla hazretleri, sizin için üç þeyi mekruh addetti:

* Dedikodu,

* Malýn ziyâý.

* Çok sual!.." [Buhârî, Zekât 53, Edeb 6; Müslim, Akdiye 35, (539).][108]



ـ5901 ـ30ـ وعن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]إنَّكُمْ لَتَعْمَلُونَ أعْمَاً هِيَ في أعْيُنِكُمْ أدَقُّ مِنَ الشَّعَرِ، كُنَّا نَعُدُّهَا عَلى عَهْدِ رَسُولِ اللّهِ # مِنَ الْمُوبِقَاتِ[. أخرجه البخاري.»الْمُوبِقَاتِ« المهلكات .



30. (5901)- Hz. Enes (radýyallahu anh) anlatýyor: "Siz birkýsým ameller iþliyorsunuz ki, onlar sizin nazarýnýzda kýldan daha ince (daha ehemmiyetsiz)dir. Halbuki biz onlarý, Resulullah zamanýnda helake atýcýlardan addederdik." [Buharî, Rikak 32.][109]



AÇIKLAMA:



1- Hadis, daha sahabe hayatta iken, Müslümanlar arasýnda dinî hassasiyetin bir hayli zaafa uðradýðýný ifade etmektedir. Hz. Aiþe ve diðer sahabilerden bu paralelde yakýnmalar çoktur. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da muhtelif hadislerinde insanlarda görülecek olan bu gevþemeyi haber vermiþtir. Bir Buhârî hadisi þöyle: "Ýlk salihler birer birer gider. Geriye insanlarýn adileri kalýr. Onlar týpký arpa döküntüsü veya hurma atýntýsý gibidirler. Allah onlara beþ paralýk deðer vermez." Yine Buhârî´de gelen bir baþka hadiste, zaman içinde alim ve fazýl kalmayýp, insanlarýn, cahilleri kendilerine reis yapacaklarý ifade edilir.

2- Hz. Enes (radýyallahu anh), ehemmiyetsiz gibi görülen günahlardan kaçýnmayý tavsiye etmiþ olmaktadýr. Resulullah devrinde, insanlarýn Aleyhissalâtu vesselâm´dan aldýklarý dersin feyziyle küçük günahlardan bile ciddi þekilde kaçýndýklarýný beyan ediyor. Nitekim Resulullah:

"Küçük günahlardan sakýnýn. Zira küçük günahlarýn meseli, bir vadiye inen bir cemaate benzer. Onlardan herkes bir çöp getirir. Bu çöplerle yemeklerini piþirirler. Küçük günahlar da böyledir, birikince sahibini helaka atar.

"Ýbnu Battal: "Küçük günahlar çoðalýnca büyük olur" demiþtir. Bazý rivayetlerde, küçük günahlarý da, Ashab´ýn, Resulullah zamanýnda "büyük" addettikleri belirtilmiþtir. Ebu Eyyub el-Ensarî hazretlerinin þöyle söylediði rivayet edilmiþtir: "Kiþi vardýr, güzel amellerde bulunur ve buna güvenerek küçük günahlarý unutur. Allah´a kavuþtuðu zaman bu küçükler etrafýný sarmýþ olur. Kiþi vardýr günah iþler, fakat bu günahýndan devamlý korkar. Öyle ki Allah´a kavuþtuðunda azabtan emin olur."[110]



ـ5902 ـ31ـ وعن واثلة بن ا‘سقع رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ تُظْهِر الشَّمَاتَةَ بِأخِيكَ فَيُعَافِيَهُ اللّهُ وَيَبْتَلِيَكَ[. أخرجه الترمذي .



31. (5902)- Vâsýle Ýbnu´l-Eskâ (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kardeþine karþý þamata yapma. Allah ona afiyet sana da belayý verir." [Tirmizî, Kýyamet 55, (2508).][111]


radyobeyan