Kütübü Sitte
Pages: 1
Nefsle ilgili hadisler 6 By: sumeyye Date: 28 Nisan 2010, 10:49:25
AÇIKLAMA:


* Ýbnu´t-Tin der ki: "Allah bütün zalimlerin hasmý olduðu halde, burada bilhassa üç kiþiyi zikrederek, bunlara husumetin eþed olduðunu ifade buyurmuþtur. Bu üç kiþiden biri Allah´ýn adý ile yemin ettiði halde, sonradan cayarak gadreden kimsedir. Bir diðeri hür kimseyi köle olarak satan kimsedir. Bu satýþtan elde edilen para yenilmeyip baþka maksadla kullanýlsa, hüküm yine aynýdýr. "Yeme"nin zikri, paradan maksadýn öncelikle "yeme" olmasý sebebiyledir. Ebu Davud´un bir rivayeti "Üç kiþi vardýr, onlardan hiçbir namaz kabul edilmez" diye baþlar ve "Bir hür kiþiyi köleleþtiren kimse" diye devam eder.

Mühelleb der ki: "Hür kimseyi satmanýn günahý aðýrdýr. Çünkü, Müslümanlar hürriyette birbirlerine denktirler. Bu durumda kim bir hürrü satarsa, Allah´ýn ona mübah kýldýðý tasarruflardan onu men etmiþ ve Allah´ýn onu çýkardýðý zillete atmýþ olur." Ýbnu´l-Cevzî þöyle der: "Hür kiþi abdullahtýr (yani Allah´ýn kölesidir). Öyleyse, kim ona karþý cinayet iþlerse, hasým olarak karþýsýnda efendisini (yani Allah´ý) bulur.

Þarihler, hürrün satýlmasý meselesinde bazý teferruat kaydederler, onlardan sarf-ý nazar ederek borç meselesinde hürrün satýlma an´anesini belirtmek isteriz. Borcunu ödemeyenler arasýnda kendini satarak borcunu ödeyenler olmuþtur. Bir baþka ifade ile, borçlu kimseler bu sebeple satýþ muamelesine maruz kalmýþtýr. Ýbnu Hazm´ýn kaydettiðine göre, borç sebebiyle hürün satýlmasý görülen bir âdetti. Bu hal "Eðer borçlu kimse darlýk içerisinde ise, ona, borcunu ödeyebilecek duruma gelinceye kadar mühlet verin" (Bakara 280) ayeti nazil oluncaya kadar devam etti. Tabiinden Zühre Ýbnu Evfa´nýn borç sebebiyle bir hürrü sattýðý bazý rivayetlerde gelmiþ ise de, Ýmam Þafii hazretleri hürrün hangi suretle olursa olsun satýlmasýnýn yasak olduðu hususunda ümmetin icmaýndan bahseder.

* Ýþçiyi çalýþtýrýp ücretini vermemeyi, Ýslam alimleri, hür kimseyi köleleþtirme olarak tavsif etmiþlerdir. Hürrün satýlmasý haramsa, karþýlýðýný vermeden insaný çalýþtýrmak da onun gibi haramdýr.[65]



ـ5878 ـ7ـ وعن سهل بن سعد رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ

اللّهِ #: مَنْ يَضْمَنْ لِي مَا بَيْنَ لَحِيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ أضْمَنْ لَهُ الْجَنَّةَ[. أخرجه الترمذي .



7. (5878)- Sehl Ýbnu Sa´d (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Kim bana çeneleri ile bacaklarý arasýndaki þeyler hususunda garanti verirse, ben de ona cennet hususunda garanti veririm." [Buharî, Rikak 23, Hudud 19; Tirmizî, Zühd 61, (2410).][66]



AÇIKLAMA:



Çene diye tercüme ettiðimiz lýhye, gerek altta ve gerekse üstte, üzerinde diþlerin bitmiþ olduðu kemiktir.

Çeneleri arasýndaki þeyden murad dil ve konuþmada iþe yarayan diðer unsurlardýr. Bacaklarý arasýndakinden murad da ferçtir. Bunlar hakkýnda istenen garanti, onlarla günah iþlemeyi terk garantisidir. Veya onlarýn üzerine düþen hakkýn edasýdýr. Böyle olunca hadisin manasý: "Kim diline terettüp eden vacibeleri yaparsa, yani konuþma, malayaniyatta sükut etme nevinden hakký eda ederse, keza, fercini de helalden faydalanma, haramdan sakýnma gibi kendine terettüp eden hakký yerine getirirse, ben de ona cenneti garanti ederim" demek olur. Böylece hadis, dünyada kiþiye en büyük belanýn dil ve fercinden geleceðini beyan etmiþ olmakta, dikkatini bu organlara çekmektedir.

Cennetin garantilenmesi, öncelikle oraya girme garantisini, sonra da orada yüksek derecelere ulaþma garantisini ifade eder. Tirmizî´nin bir rivayetinde bu hadisin meali bir baþka üslubla ifade edilmiþtir: "Allah kimi, çeneleri ile bacaklarý arasýndaki þeylerin þerrinden korumuþ ise, o kimse cennete girdi demektir."[67]



ـ5879 ـ8ـ وعن أبي برزة ا‘سلمي رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إنَّ أكْثَرَ مَا أخَافُ عَلَيْكُمْ شَهْوَاتِ الْغِنَى، وَبُطُونِكُمْ، وَفُرُوجِكُمْ، وَمُضَِّتُ الْفِتَنِ[. أخرجه رزين .



8. (5879)- Ebu Berze el-Eslemî (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizin hakkýnýzda en ziyade korktuðum þey, zenginlik hýrsý ile karýnlarýnýzýn ve ferçlerinizin þehvetleri bir de fitnelerin þaþýrtmalarýdýr." [Rezin tahric etmiþtir. (Hadis Ahmed Ýbnu Hanbel´in Müsned´inde gelmiþtir. 4, 420, 423.[68]][69]

ـ5880 ـ9ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ يَزْنِي الزَّانِي حِينَ يَزْنِي وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وََ يَسْرِقُ السَّارِقُ حِينَ يَسْرِقُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وََ يَشْرَبُ الْخَمْرَ حِينَ يَشْرَبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وََ يَنْتَهِبُ نُهْبَةً ذَاتَ شَرَفٍ يَرْفَعُ النَّاسَ إلَيْهِ فِيهَا أبْصَارَهُمْ حِينَ يَنْتَهِبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ[. أخرجه الخمسة.قوله: »ذَاتَ شَرَفٍ« أي لها قدر فيرفع الناس أبصارهم إليها لعظم قدرها .



9. (5880)- Hz. Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Zani bir kimse, zina yaptýðý sýrada mü´min olarak zina yapmaz, hýrsýz da çaldýðý sýrada mü´min olarak hýrsýzlýk yapmaz, içkici, içki içtiði sýrada mü´min olduðu halde içki içmez; insanlarýn, onun yüzünden gözlerini kendine kaldýracaklarý kadar nazarlarýnda kýymetli olan bir þeyi mü´min olarak yaðmalamaz." [Buharî, Mezalim 30, Eþribe 1, Hudud 1, 20; Müslim, Ýman 100, (57); Ebu Davud, Sünnet 16, (4689); Tirmizî, Ýman 11, (2627) Nesâî, Sarýk 1, (8, 64).][70]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadiste, mezmum olan ve haram edilen zina, hýrsýzlýk, içki ve yaðmalamanýn tahrimi, farklý bir üslubla ifade edilmiþtir: "Bunlar iþlenirken kiþide iman yoktur." Ýfadenin zahirî manasý bu ise de, Nevevî´nin de belirttiði üzere, alimler "haram iþleyenler kâfir olmazlar, fasýk olurlar" mealindeki Ehl-i Sünnet ve´l-Cemaat prensibini gözönüne alarak, "mü´min"i kâmil kelimesiyle kayýtlayarak "...kâmil mü´min olduðu halde hýrsýzlýk yapmaz.." diye tefsire tabi tutarlar. Mü´mine, imanî tehlike endiþesini hatýrlatarak daha müessir olmak gayesiyle bu üslubun tercih edildiði anlaþýlmaktadýr. Pek çok meselenin tesbitinde bu çarpýcý üslubun takip edildiði görülür. Þu halde, nefiy, zatla ilgili deðil, kemaliyle ilgilidir, týpký "ancak faydalý ilim ilimdir" "sadece ahiret hayatý vardýr" tabirlerinde olduðu gibi. Öyle ise, bu hadis "Lailahe illallah diyen cennete gider, hýrsýzlýk da yapsa, zina da yapsa" veya Ubade tubnu´s-Samit´in: "Biz Resulullah´a zina etmemek, hýrsýzlýk yapmamak... üzere biat ettik. Kim bunlardan birini yapar ve dünyada cezalandýrýlýrsa bu ona kefarettir; kim de cezalandýrýlmazsa, onun iþi Allah´a kalmýþtýr. O dilerse affeder, dilerse azab eder" hadisi; "Allah kendine þirk koþaný affetmez, bunun dýþýndaki bütün günahlarý dilediðinden affeder" (Nisa 48) ayeti ve bu manadaki baþka ayet ve hadisler esas alýnarak, sadedinde olduðumuz ve benzeri hadisler te´vil edilmiþtir. Ehl-i Sünnet büyük günah iþleyenin kâfir olmayacaðý hususunda icma etmiþtir. Bütün bu durumlar, sadedinde olduðumuz hadisin ve benzerlerinin te´vil edilip "kâmil manada" ibaresiyle kayýtlanmasýný zaruri kýlmýþtýr."

2- Burada biraz açýklama gerektiren husus yaðma meselesidir: Nehb´i kýsaca yaðma diye ifade ettik. Bu bir þeyi göz göre göre zorla almaktýr. Nühbe yaðmalanan maldýr. Hadiste yasaklanan yaðma, sahibinin, alýnmasýna razý olmayacak derecede, nazarýnda maddî veya manevî bir þerefi olan ve bu þeref sebebiyle alan kimseye gözlerini diktiði malýn göz göre göre alýnmasýdýr. Bu, gizlice yapýlan hýrsýzlýktan farklý bir alýþtýr. Zaten hadiste hýrsýzlýk ayrýca zikredilmiþtir. Yaðmanýn hýrsýzlýktan daha þedid bir durum olduðu belirtilir. Çünkü bunda fazla bir cür´et ve her çeþit deðerlere kýymet vermeme, aldýrmama hali mevcuttur.

Kadý Ýyaz der ki: "Bazý alimler bu hadiste her çeþit günaha karþý bir uyarý ve tahzir olduðuna iþaret etmiþtir: Zina ile bütün þehvetlere, hýrsýzlýkla dünyaya raðbete ve harama karþý hýrsa, içki ile Allah´tan sadýr olup Allah´ýn hukukuna karþý gaflet veren þeylere, vasfý yapýlan yaðma ile Allah´ýn kullarýna karþý istihfaf ve onlara hürmet ve onlardan hayanýn terki ve meþru olmayan þekilde dünyalýk cem´inde uyarýda bulunulmuþtur."

Kurtubî´ye göre "bu hadis, kötülüklerin üç büyük temeline dikkat çekmektedir, bunlarýn zýddý da iyiliðin üç ana esasýný teþkil etmektedir. Bunlar: Haram olan ferçlerin mübah addedilmesi, aklî bozukluða götüren þey, bu sadedde en ziyade yer verilen ve en çok zarar veren þey, þarab mevzubahis edilmiþtir. Üçüncüsü de hýrsýzlýktýr. Bu da baþkasýnýn malýný haksýz olarak almanýn en çok görülen yoludur."[71]

3- Hadisten Çýkarýlan Bazý Fevaid:

* Zina eden -ister bakire, ister muhsan olsun, ister yabancý, ister mahrem olsun farketmeksizin hepsi- hadiste zikredilen tehdide maruzdur. Bu tehdide, zina ismi verilen haram deðme, keza öpme ve bakma girmez. Çünkü bunlara, þeriat örfünde her ne kadar zina dense de, buraya girmez. Çünkü baþka deliller muvacehesinde bunlar küçük günahlara girer.

* Az çalan da çok çalan da, hatta yaðmalayan da tehdidin altýna girer. Ancak bir kýsým alimlerin burada "nisab miktarýný bulan mal" kaydýný koyduðunu belirtmekte fayda var. Nisabýn altýnda kalan miktarý çalmak dahi haram ise de, kesmeyi gerektiren nisaba girmeyen miktarýn bu tehdide girmeyeceðini söylemiþlerdir.

* Baþkasýnýn malýný haksýz yere almanýn þe´nini büyütmek var. Çünkü Aleyhissalâtu vesselâm yeminle ifade etmiþtir, yeminde ta´zim vardýr.

* Ýçki alan -içtiði miktar az da olsa, çok da olsa- bu tehdide maruzdur. Çünkü hamrýn içilmesi kebairdendir.

* Bazýlarý, düðünde saçýlan þekerlemeye varýncaya kadar her çeþit yaðmanýn haramlýðýna bu hadisten delil çýkarmýþ ise de, çoðunluk, sahibinin rýzasý olan, örfte bulunan yaðmalamanýn bundan hariç olduðu hükmünü benimsemiþtir.[72]



ـ5881 ـ10ـ وعن أبى هريرة أيضاً رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا زَنى الرَّجُلُ خَرَجَ مِنْهُ ا“يمَانُ وَكَانَ عَلى رَأْسِهِ كالظُّلَّةِ، فإذَا نَزَعَ عَادَ إلَيْهِ ا“يمَانُ[. أخرجه أبو داود والترمذي.وزاد الترمذي، وروى عن أبى جعفر الباقر محمد بن علي أنه قال: في هذا خروج عن ا“يمان الى ا“سم.»نَزَعَ« أي أقلع عن الذنب وفارقه .



10. (5881)- Hz. Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kiþi zina edince iman ondan çýkar ve baþýnýn üstünde bir bulut gibi muallak durur. Zinadan çýkýnca iman adama geri döner." [Ebu Davud, Sünnet 16, (4690); Tirmizî, Ýman 11, (2627).]

Tirmizî, þu ziyadede bulunmuþtur: "Ebu Cafer el-Bâkýr Muhammed Ýbnu Ali´nin: "Bunda imandan çýkýp Ýslam´a geçiþ vardýr" dediði rivayet edilmiþtir."[73]



AÇIKLAMA:



1- Bir önceki hadis üzerine alimler birçok yorumlarda bulunmuþtur. Biz onlardan sadece bir kýsmýný ve umumiyetle benimsenenleri kaydettik. Yukarýdaki hadis, bu mevzuya getirilen Nebevî bir açýklamadýr: Zaniden, zina esnasýnda iman ayrýlmakta, geri dönmek üzere baþýnýn yukarýsýnda beklemektedir. Bu ifadede iman, maddî bir teþbihe kavuþturulmuþ olmaktadýr. Buhârî´de gelen bir rivayette Ýkrime der ki: "Ýbnu Abbas´a zaniden iman nasýl çýkar diye sordum, bana: "Þöyle!" dedi ve parmaklarýný kenetledi, sonra parmaklarýný ayýrýp, "Tevbe edince geri döner!" dedi ve tekrar parmaklarýný kenetledi." Hakim´de Ebu Hureyre´den gelen bir açýklama kaydedilir. Bu açýklama þöyledir: "Kim zina eder veya içki içerse Allah ondan imaný çýkarýr, týpký bir insanýn gömleðini baþýndan çýkarmasý gibi."

2- Tirmizî´nin ziyadesi þu yoruma sebep olmuþtur : "Ebu Ca´fer merhum, imaný Ýslam´dan ayrý tutup ona daha hususi bir hüviyet tanýmýþtýr. Böylece kiþi imandan çýksa da Ýslam´da baki kalmaktadýr. Ýbnu Hacer, bu yorumun, cumhurun: "Hadisteki imandan murad kâmil manadaki imandýr, imanýn kendisi deðildir" sözüne muvafýk olduðunu belirtir.[74]



ـ5882 ـ11ـ وعن جندب رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ سَمَّعَ سَمَّعَ اللّهُ بِهِ، وَمَنْ رَائى رَائى اللّهُ بِهِ[. أخرجه الشخيان.»سَمَّعَ« بفن إذا فضحه وأظهر من عيوبه ما كان يستره، ومن فعل ذلك بالناس فعل اللّه به مثله: أى ينتهكه ويكشف عيوبه للناس في الدنيا واŒخرة .



11. (5882)- Hz. Cündüb (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim (baþkalarýnýn kusurlarýný teþhir edip herkese) duyurursa, Allah da (onun kusurlarýný) duyurur. Kim de riya yaparsa Allah da onun riyasýný ortaya çýkarýr." [Buhârî, Rikak 36; Müslim, Zühd 48, (2987).][75]



AÇIKLAMA:



Hadisin kelime kelime tercümesi "Kim iþittirirse Allah da onu iþittirir. Kim riya yaparsa Allah da ona riya yapar" þeklinde olmalýdýr. Ýþittirmek, alimlerce , iki surette anlaþýlmýþtýr:

1) Ýnsanlarýn herkesçe bilinmeyen kusurunun teþhiri, baþkalarýna duyurulmasý. Bu dinin reddettiði bir davranýþtýr. Resulullah: "Kim bir mü´minin kusurunu dünyada örterse, Allah da onun kusurunu ahirette örter" buyurmuþtur.

2) Ýkinci mana riyakârlýktýr. Yani "kim, insanlara gösteriþ olsun, onlarýn aferini gelsin diye fazilet ve iyiliklerini izhar etmeye, duyurmaya çalýþýrsa..." demektir. Bu da süm´a denen dinin reddettiði bir baþka huydur. Kiþi hayrýný, sevabýný insanlara duyurmak için deðil, Allah´ýn rýzasý için yapmalýdýr. Hele baþkalarýna yapýlan iyiliklerin duyurulmasý pek mezmumdur.

Cevami’u´l-kelîme mazhar olan Aleyhissalâtu vesselâm burada birkaç kelimelik hadisleriyle Ýslam´ýn temel meselelerini vazetmiþ olmaktadýr.

Kiþi birkýsým yasaklarý iþleyince, maksudunun tersiyle cezalandýrýlmaktadýr: "Ceza, amel cinsindendir."[76]



ـ5883 ـ12ـ وعن أبى سعيد الخدري رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ َ يَرْحَمِ النَّاسَ َ يَرْحَمُهُ اللّهُ تَعالى[. أخرجه الترمذي .



12. (5883)- Ebu Saidi´l-Hudrî (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ýnsanlara merhametli olmayana Allah Teala merhamet etmez." [Tirmizî, Birr 16, (1923).][77]



AÇIKLAMA:



Hadis, insanlara karþý merhametli olmaya teþvik etmektedir. Bir baþka rivayette bütün canlýlara þamil olacak bir üslubla: "Yerde olanlara merhamet etmeyenlere gökte olanlar merhamet etmez" buyrulur. Ýbnu Battal bu hadislerle Müslümanýn bütün mahlukata; mü´min, kâfir, hayvan, merhametli olmaya teþvik edildiðini belirtir. "Merhamet, canlýlara yiyecek içecek vermek, hayvanlara aðýr yük yüklememek, dövme, acýktýrma, yorma gibi vasýtalarla onlara karþý haddi aþmamak þeklinde tezahür etmelidir" der. Bir baþka hadiste "Rahmet sadece þaki (bedbaht) olandan çýkarýlmýþtýr" buyurularak merhametsizliðin ebedî hüsran alâmeti olduðuna dikkat çekilmiþtir. Ayet-i kerimede "Ýyilik yaparsanýz kendi nefsiniz için yaparsýnýz" (Ýsra 7) buyrularak mahlukata yapýlan merhametin de, netice itibariyle kiþinin kendine yaptýðýna dikkat çekilmiþtir.[78]



ـ5884 ـ13ـ وعن جابر بن عبداللّه ا‘نصاري رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: أتَّقُوا الظُّلْمَ، فإنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَاتَّقُوا الشُّحَّ فإنَّ الشُّحَّ أهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ، حَمَلَهُمْ عَلى أنْ سَفَكُوا دِمَاءَهُمْ وَاسْتَحَلُّوا مَحَارِمَهُمْ[. أخرجه مسلم.



13. (5884)- Cabir Ýbnu Abdillah el-Ensarî (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Zulümden kaçýnýn. Zira zulüm, kýyamet günü karanlýklar olacaktýr. Cimrilikten de kaçýnýn, zira cimrilik, sizden öncekileri helak etmiþ, onlarý birbirlerinin kanlarýný dökmeye, haramlarýný helal addetmeye sevketmiþtir." [Müslim, Birr 56, (2578).][79]



AÇIKLAMA:



1- Bazý alimler, hadisin zahirî manasýnýn esas olduðunu söylemiþ, dolayýsýyla yapýlan zulümlerin, kýyamette zalimin karþýsýna karanlýklar þeklinde çýkacaðýný, mü´minlerin önü ve yanlarý nurlu ve aydýnlýk olduðu halde, zalimin karanlýk içinde kalýp yolunu bulamayacaðýný belirtmiþtir. Nevevî, bunun kýyamet gününün þiddetleri olmasý ihtimalinden de bahseder ve: "Karanýn ve denizin karanlýklarýndan sizi kim kurtarýr." (En´am 63) ayetinin bu þekilde tefsir edildiðini belirtir.

Ýbnu´l-Cevzî,zulmün iki þekilde yapýlabileceðini belirtir ve bu konuda þu açýklamayý yapar: "Biri haksýz yere baþkasýnýn malýný almaktýr. Diðeri de adaleti emreden kimseye karþý gelmektir. Ýkincisi birincisinden daha kötüdür."

Ýbnu´l-Cevzî, zulmün kalpteki kararmanýn sonucu olduðunu, iman nuruyla aydýnlanan bir kalbin, zulmün akibetini düþünerek zulme meydan vermeyeceðini söyler.

2- Cimriliðin sebep olduðu helakin, hem dünya hem de ahiret helaki olabileceðini söylemiþtir. Zaten hadis, dünya helakini, dünyada bu sebeple birbirlerinin kanýný döktüklerini, haramlarý bu yüzden, helal addettiklerini belirtmektedir. Bu tasvir, sadece dünya helakinin deðil, ahiret helakinin de tasviridir.[80]



ـ5885 ـ14ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: شَرُّ مَا فِي الرَّجُلِ شُحٌّ هَالِعٌ، وَجُبْنٌ خَالِعٌ[. أخرجه أبو داود.»الشُّحُّ« أشد البخل.و»الهَلَعُ« أشد الجزع، والمراد أن الشحيح يجزع جزعاً شديداً ويحزن على درهم يفوته أو يخرج من يده.و»الخَالِعُ« الذي كأنه خلع فؤاده لشدة خوفه وفزعه.



14. (5885)- Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ýnsanda bulunan en þerli þey aþýrý cimrilik ve þiddetli korkudur." [Ebu Davud, 22, (2511).][81]



AÇIKLAMA:



Hattâbî, "cimrilik" diye çevirdiðimiz "þuhh"u buhl´un aþýrý þekli diye tarif eder. Buhl zaten: "Kiþiyi üzerinde bulunan baþkasýna ait vacib bir hakký vermekten mani olan, bu hak verildiði taktirde hýrsa ve korkuya düþüren hal" olarak tarif edilmiþtir. Þu halde þuhh bundan da ileri bir cimrilik mertebesi olmaktadýr.[82]



ـ5886 ـ15ـ وعن أبي بكر الصديق رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَلْعُونٌ مَنْ ضَارَّ مُؤْمِناً أوْ مَكَرَ بِهِ[. أخرجه الترمذي .



15. (5886)- Ebu Bekr es- Sýddîk (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Mü´mine zarar veren veya hile yapan mel´undur." [Tirmizî, Birr 27, (1942).][83]



AÇIKLAMA:



Mel´un, Allah´ýn rahmetinden uzak manasýna geldiðine göre, mü´mine zarar ve hile yapmanýn, Allah katýnda nasýl ciddi bir günah olduðu anlaþýlmaktadýr. Nitekim müteakiben kaydedilen hadiste: "Kim (mü´mine) zarar verirse Allah da onu zarara uðratýr. Kim de (Müslümana) meþakkat verirse, Allah da ona meþakkat verir" buyrulmuþtur.

Zarar ve meþakkat mâna bakýmýndan birbirine yakýn ise de, zarar daha ziyade malýn telef edilmesine, meþakkat ise þahsýn kendisine ulaþan eziyete denir. Þu halde Müslümana bunlarýn þu veya bu suretle, açýktan veya aldatma suretiyle gizlice yapýlmasý haramdýr. Allah´ýn intikamýný alacaðý davranýþlardýr.[84]



ـ5887 ـ16ـ وعن أبي صرمة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ ضَارَّ مُؤْمِناً ضَارَّ اللّهُ تَعالى بِهِ، وَمَنْ شَاقَّ مُؤْمِناً شَاقَّ اللّهُ تَعالى عَلَيْهِ[. أخرجه الترمذي.»الُمَضَارَّةُ« المضرة .



و»الْمُشَاقّةُ« النزاع .



16. (5887)- Ebu Sýrma (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim mü´mine zarar verirse Allah da onu zarara uðratýr. Kim de mü´mine meþakkat verirse, Allah da ona meþakkat verir." [Tirmizî, Birr 27, (1941).][85]



ـ5888 ـ17ـ وعن أبي تميمة رَضِيَ اللّهُ عَنه: ]أنَّ أصْحَابَهُ قَالُوا لَهُ، وَقَدْ حَدَّثَهُمْ عَنْ رَسُولِ اللّهِ #: أوْصِنَا، فَقَالَ: إنَّ أوَّلَ مَايَنْتِنُ مِنَ ا“نْسَانِ بَطْنُهُ، فَمَنِ اسْتَطَاعَ أنْ َ يُدْخِلَ بَطْنَهُ إَّ طَيِّباً فَلْيَفْعَلْ[. أخرجه البخاري .



17. (5888)- Ebu Temîme (radýyallahu anh) anlatýyor: "Arkadaþlarý kendisine "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) size çok þeyler söyledi, öyleyse bize de bir tavsiyede bulunun!" demiþlerdi.

"Ýnsanda ilk (çürüyüp) kokacak olan yeri karnýdýr. Öyleyse, kim, karnýna temiz olandan baþka bir þey girdirmeyebilirse mutlaka bunu yapsýn!" tavsiyesinde bulundu." [Buhârî, Ahkam 9.][86]



AÇIKLAMA:



1- Hadisin Buhârî´deki aslý uzuncadýr. Müellif bir kýsmýný tayetmiþtir. Ancak çýkarýlan bu kýsýmlar, daha önceki hadislerde zikredilmiþ durumda.

2- Ýnsanda ilk kokacak yerin karnýn olmasý, ölümden sonrayla ilgilidir. Hadisin bazý veçhinde bu, tasrih edilmiþtir.

Hadiste yapýlan nasihat mevkuftur. Rivayetin baþka vecihlerinde de hep mevkuf olarak gelmiþtir, ref zannýný veren de vardýr.[87]



ـ5889 ـ18ـ وعن أبي بكرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَا مِنْ ذَنْبٍ أجْدَرُ مِنْ أنْ تُعَجِّلَ لِصَاحِبِهِ الْعُقُوبَةَ في الدُّنْيَا مَعَ مَا يُدَّخَرُ لَهُ في اŒخِرَةِ مِنَ الْبَغْيِ وَقَطِيعَةِ الرَّحِمِ[. أخرجه أبو داود والترمذي .



18. (5889)- Ebu Bekre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ýþleyene daha dünyada cezasý çarçabuk gelmeye en layýk günah zulüm ve sýla-ý rahmin koparýlmasýdýr, bu cezanýn dünyada gelmesi, ahiretteki cezaya kefaret deðildir." [Ebu Davud, Edeb 51, (4902); Tirmizî, Kýyamet 58, (2513).][88]




radyobeyan