Kütübü Sitte
Pages: 1
Nefisle ilgili hadisler 4 By: sumeyye Date: 28 Nisan 2010, 10:44:23
AÇIKLAMA:



Halim, hilm sahibi demektir, hilm de insanda tabiat yavaþlýðý, aðýrbaþlýlýk, teenni il edavranmak, ceza vermede acele etmemek gibi manalara gelir. Hais, halim kimselerin de zelleden yani hatadan, kusurdan, yanlýþ adým atmaktan uzak olmadýðýný ifade etmektedir. Bazý alimler hadisin, "Kâmil manada halinin ancak zelle (hata) yapan kimsenin olabileceði" manasýný taþýdýðýna dikkat çekmiþler, "Çünkü, hata yapýp, bundan dolayý mahçup olan insan affa mazhar oldu mu, ancak o zaman affetmenin nasýl bir yücelik olduðunu anlar, baþkasý bir kusur iþlerse o zaman onlara hilmle davranýr" demiþlerdir.

Keza hadis, hakim kiþinin de gerek nefsine de ve gerekse baþkasýnda tecrübe sahibi olduðunu ifade eder. Ancak burada da hadisin "Kâmil manada hakim kiþinin, hadiseleri tecrübe edenler, faydalý ve zararlýlarý, mesalih ve mefasidleri tecrübe edenler arasýnda bulunacaðý" manasýný taþýdýðýna dikkat çekilmiþtir.[40]



ـ5863 ـ28ـ وعن حذيفة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ يَكُنْ أحَدُكُمْ إمَّعَةً، يَقُولُ أنَا مَعَ النَّاسِ إنْ أحْسَنَ النَّاسُ أحْسَنْتُ وَإنْ أسَاءُوا أسَأتُ، ولكِنْ وَطِّنُوا أنْفُسَكُمْ إنْ أحْسَنَ النَّاسُ أنْ تُحْسِنُوا وَإنْ أسَاءُوا أنْ تَجْتَنِبُوا إسَاءَتَهُمْ[. أخرجه الترمذي.»ا“مَّعة« الذي يثبت مع أحد و على رأى لضعف رأيه .



28. (5863)- Hz. Huzeyfe (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sakýn sizden kimse kararsýz olup da: "Ben insanlarla beraberim, eðer insanlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparým, kötülük yaparsa ben de kötülük yaparým" demesin. Aksine, nefsinizi sabit tutun, halka iyilik yaptý mý siz de iyilik yapýn, kötülük yaparsa zulme yer vermeyin." [Tirmizî, Birr 63, (2008).][41]



AÇIKLAMA:



"Kararsýz" diye çevirdiðimiz immea, rey sahibi olmayan zayýf karakterli kimselere denmektedir. Þahsiyet koyup, bir fikri, bir þahsý benimseyip sabit kalamadýðý için herkese "seninleyim" diyebilmektedir.

Resulullah, bu halin atýlmasýný, hep baþkasýna tabi olma yollarý arayacaðýna kiþinin iyilikte sabit kalmasýný, ne olursa olsun þerrin yardýmcýsý, hamisi durumuna düþülmemesini tavsiye etmektedir. Kiþinin iyilik yapamama durumunda, baþkasýna kötülük yapmasý gerekmez. Kendini kötülükten tutmak da bir nevi iyilik yapmaktýr ki, hadislerde bu tavsiye edilmiþtir.[42]



ـ5864 ـ29ـ وعن حذيفة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ يَنْبَغِى لِلْمُؤْمِنِ أنْ يُذِلَّ نَفْسَهُ، قَالُوا: وَكَيْفَ يُذِلُّ نَفْسَهُ؟ قَالَ: يَتَعَرَّضُ مِنَ الْبََءِ لِمَا َ يُطِيقُ[. أخرجه الترمذي .



29. (5864)- Huzeyfe (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir mü´minin nefsini alçaltýp zelil kýlmasý muvafýk deðildir.

"Orada bulunanlar: "Kiþi nefsini nasýl zelil kýlar?" dediler.

"Takat getiremeyeceði belaya karþý kendini ileri sürer!" buyurdular." [Tirmizî, Fiten 67, (2255).][43]



ـ5865 ـ30ـ وعن معاوية رَضِيَ اللّهُ عَنه: ]أنَّهُ كَتَبَ إلى عَائِشَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنها أنْ أُكْتُبِي إلىَّ كِتَاباً تُوصِىنِي فيهِ وََ تُكْثِرِي، فَكَتَبَتْ: سََمٌ عَلَيْكَ، أمَا بَعْدُ، فَإنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: مَنِ الْتَمَسَ رِضَا اللّهِ بِسَخَطِ النَّاسِ كَفَاهُ اللّهُ تَعَالى مَؤْنَةَ النَّاسِ، وَمَنِ التَمَسَ رِضَا النَّاسِ بِسَخَطِ اللّهِ وَكَلَهُ اللّهُ تَعالى الى النَّاسِ، وَالسََّمُ عَلَيْكَ[. أخرجه الترمذي .



30. (5865)- Hz. Muaviye (radýyallahu anh)´in anlattýðna göre, Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ)´ya: "Bana bir mektupla vasiyetkini yaz, fakat çok þey yazma!" diye bir mektup yolladý. Hz. Aiþe de cevaben þöyle yazdý:

"Selam üzerine olsun! Emma ba´d: Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn: "Kim halkýn öfkesini dinlemeden Allah´ýn rýzasýný ararsa insanlarýn sýkýntýsýna karþý Allah kifayet eder. Kim de Allah´ýn öfkesini dinlemeden halkýn rýzasýný ararsa, Allah onu insanlara havale eder" dediðini iþittim, selam üzerine olsun!" [Tirmizî, Zühd 65, (2416).][44]



AÇIKLAMA:



Hadis, halkýn çevremizin manevî baskýsýyla Allah´ýn rýzasýna uymayan hareketlerden kaçýnmamýzý irþad buyurmaktadýr. Bu hadisi daha açýk hale getiren Resulullah´ýn bir diðer tavsiyesi þöyle: "Kim Allah´ýn rýzasýný, halkýn adem-i rýzasýnda ararsa, Allah ondan razý olur, halký da ondan razý kýlar. Kim de Allah´ýn adem-i rýzasýndan halkýn rýzasýný ararsa Allah ona buðzeder ve halký da ondan soðutur."[45]



ـ5866 ـ31ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: الْمُؤْمِنُ غِرٌّ كَرِيمٌ، وَالْفَاجِرُ خِبٌّ لَئِيمٌ[. أخرجه أبو داود والترمذي.»غُرٌّ« أى ليس بذى مكر فهو ينخدع نقياده ولينه، وهو ضد الخِبِّ. يريد أن المؤمن المحمود من طبعه الغرارة وقله الفطنة للشر وترك البحث عنه كرماً وحسن خلق جهً .



31. (5866)- Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Mü´min saftýr, kerimdir. Facir, hilekârdýr, leimdir ( alçaktýr)." [Ebu Davud, Edeb 6, (4790); Tirmizî, Birr 41, (1965).][46]



ـ5867 ـ32ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ[. أخرجه الشيخان وأبو داود .



32. (5867)- Yine Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Mü´min, bir (yýlanýn) deliðinden iki defa sokulmaz." [Buharî, Edeb 83; Müslim, Zühd 63, (2998); Ebu Davud, Edeb 34, (4862).][47]



AÇIKLAMA:



1- Önceki hadis mü´minin hile hurda düþünmediðini, kimsenin içini araþtýrmayýp, zahirine göre deðerlendirdiðini ifade ediyor. Bunun için de iyi niyet, hayýrhahlýk, uysallýk gibi vasýflar mevcuttur. Saf kelimesiyle bu mana ifada edilebilir. Ancak saf kelimesi bazý kullanýþlarda safdil denen hakkýný aramayacak, hemen herkes tarafýndan aldatýlacak manasýnda da kullanýlýr. Gýrrý bu manada anlamamýz caiz deðil. Çünkü müteakip hadis, mü´minin açýkgöz, dikkatli ve uyanýk olmasýný tavsiye etmekte, ayný yýlan tarafndan iki kere sokulmamasý gerektiðini irþad buyurmaktadýr. Þu halde önceki hadiste ifade edilen saflýk, bu hadiste ifade edilen uyanýklýkla beraber olacak. Baþkasýnýn zararýný hiç aramamak, kötülük düþünmemek gibi bir iç temizliði, fakat bize gelecek kötülüklere karþý da uyanýklýk, aldanmaya yer vermeme titizliði istenmektedir.

Hattabi, hadisin ihbar sigasýnda olsa da emir ifade ettiðini, dolayýsýyla Aleyhissalâtu vesselâm´ýn gerek dünya ve gerek din iþlerinde, Müslümanýn uyanýk, titiz ve kararlý olmasýný, gafleti býrakýp fýtnatla hareket ederek peþ peþe aldanmaya meydan vermemesini emrettiðini söyler.

Bazý alimler de: "Hadisin manasý: Bir kimse bir günah iþleyince dünyada cezasýný çekerse ahirette ceza verilmez" demiþtir.

Bazý alimler: "Bu hadisteki mü´minden murad kâmil mü´mindir. Kâmil mü´min, marifetinin yardýmýyla hadisatýn inceliklerine vakýf olur ve vukua geleceði önceden tahmin ederek tedbirini alýr. Böyle olamayan gafil mü´minler, bir çok seferler sokulurlar" demiþtir

.Bazý alimler þu yorumu yapmýþlardýr: "Þahsiyetli, sýrf Allah için gadablanan mü´min, gadreden mütemerrid zalimin zulmüne göz yummaz, ona karþý halim olmaz, ondan bilakis intikamýný alýr. Nitekim Hz. Aiþe: "Resulullah, kendi nefsi için intikam almadý. Ancak Allah´ýn haramlarýný ihlal edenlerden Allah için intikam alýrdý" der.

Bu hadisi deðerlendiren bazý alimler: "Hilm, mutlak manada mahmud (güzel) bir haslet deðildir, týpký cömertlik gibi. Nitekim Rabbimiz Teala hazretleri de Ashab-ý Güzin´i tarif ederken "Kâfirlere karþý yavuzdurlar, aralarýnda merhametlidirler" (Fetih 29) buyurmuþtur.

Hadis hakkýnda ulemanýn yürüttüðü bu yorularýn, farklý çevre þartlarý, zaman þartlarý gözönüne alýnacak olursa, hepsinin bir haklýlýk yönü olduðu anlaþýlýr.[48]



ـ5868 ـ33ـ وَعنه رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: رَغِمَ أنْفُ رَجُلٍ دَخَلَ عَلَيْهِ رَمَضَانُ ثُمَّ اِنْسَلَخَ وَلَمْ يُغْفَرْ لَهُ، وَرَغِمَ أنْفُ رَجُلٍ أدْرَكَ أبَوَيْهِ أوْ أحَدَهُمَا وَهُوَ حَيٌّ وَلَمْ يَُدْخَِهُ الْجَنَّةَ، وَرَغِمَ أنْفُ رَجُلٍ ذُكِرْتُ عِنْدَهُ فَلَمْ يُصَلِّ عَليَّ[. أخرجه الترمذي.



33. (5868)- Yine Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ramazan girip çýktýðý halde günahlarý affedilmemiþ olan insanýn burnu sürtülsün. Anne ve babasýna veya bunlardan birine yetiþip de onlar sayesinde cennete girmeyen kimsenin de burnu sürtülsün. Ben yanýnda zikredildiðim zaman bana salat okumayan kimsesinin de burnu sürtülsün!" [Tirmizî, Daavat 110, (3539).][49]



AÇIKLAMA:



1- Burnu sürtülsün tabiri "zelil olsun" demektir. Resulullah´ýn bu sözü öyle olacaðýna bir ihbar olduðu gibi, öyle olmasý için bir bedduadýr da, ikisi de olabilir.

2- Hadis burada zikredilen üç durumun kurtuluþ için fevkalâde ehemmiyetli fýrsatlar olduðunu belirtiyor:

* Anne ve babanýn hukukuna riayet onlarýn makbul dualarýný celbedecektir.

* Resulullah´a okunacak salavat makbul bir duadýr, kolay bir maðfiret vesilesidir.

* Ramazan ayýnýn orucu, oruçlunun tevbe ve istiðfarý, bu ayda bulunan ve bin aydan hayýrlý olduðu Kur´an tarafýndan müjdelenen Kadir gecesi gibi fevkalâde fýrsatlar malumdur. Þu halde bu fýrsatlarý deðerlendirmeden Ramazan´ý geçiren kimsenin burnu sürtülecek, zelil kýlýnacak demektir.[50]



ـ5869 ـ34ـ وعن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه: ]أنَّ رَجًُ قَالَ: يَا رَسُولَ اللّهِ، أيْنَ أبِي؟ قَالَ: في النَّارِ، فَلَمّا قَفّا دَعَاهُ، فقَالَ: إنَّ أبِى وَأبَاكَ في النَّارِ[. أخرجه مسلم وأبو داود .



34. (5869)- Hz Enes (radýyallahu anh) anlatýyor: "Bir adam:

"Ey Allah´ýn Resulü babam nerededir?" diye sormuþtu.

"Cehennemde!" buyurdular. Adam (gitmek üzere) geri dönünce, Aleyhissalâtu vesselâm adamý çaðýrdý ve:

"Muhakkak ki, benim babam da senin baban da ateþteler!" buyurdu." [Müslim, Ýman 347, (203); Ebu Davud, Sünnet 18, (4718).][51]



AÇIKLAMA:



Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn muhterem peder ve validelerinin uhrevî durumlarý çokça münakaþa edilmiþ bir mevzudur. Sadedinde olduðumuz rivayete göre cehennemliktirler. Ama mü´min gönüller, Aleyhissalâtu vesselâm´ýn peder ve validelerinin ateþte olmasýna razý olmuyor, dilleri bunu söylemeye varmýyor. Üstelik, onlar hakkýnda "ehl-i necattýr, cennetliktir" demeye imkan veren kuvvetli karineler var. Bu karineleri esas alanlar onlarýn ehl-i cennet olduðuna hükmetmiþlerdir. Bu hususta en ziyade söz söyleyen Celaleddin Suyûtî hazretleridir. O, bu mesele üzerine bazýsý nazým, bazýsý nesir muhtelif risaleler te´lif etmiþ ,orada deliller ve delillerle ilgili bazý yormlarý kaydederek Resulullah´ýn ebeveynlerinin ehl-i cennet olduklarýný cezmen beyan etmiþtir. Bu risalelerden birinin adý: et-Ta´zim ve´l-Minnet fi enne Ebeveyni Resulullah fi´l-Cennret´dir.

Onlarýn imamnýný teyid eden deliller þöyle özetlenir:

1) Onlar Hz. Ýbrahim ve Hz. Ýsmail´den intikal eden ve haniflik adýyla bilinen dinî bir an´aneye tabi idiler, bu dinin mü´mini idiler.

2) "Fetret devri mü´mini" idiler. Fetret devri demek, iki peygamber arasýnda geçen ve peygambersiz olan ara devredir. Bu durumda, Ýslam´dan önce her kavme müstakil peygamber gelme esasýna binain iki peygamberin gönderilme müddetleri içinde yaþasa bile, önceki peygamber kendilerine Resul olarak gönderilmeyen, yeni gelene de yetiþemeyen kimse fetret devri insaný sayýlýr. Resulullah´ýn ebeveyni, Hazret-i Ýsa Araplara gönderilmediði ve Resulullah´ýn nübüvvetine de yetiþmedikleri için fetret devri insaný sayýlýrlar. Ayet-i kerimede kendilerine resul gelmeyen hiçbir kavmin sorumlu tutulmayacaðý belirtilmiþtir: "Peygamber göndermedikçe de Biz k imseye azab edici deðiliz" (Ýsra 15). Kaldý ki, Hz. Ýbrahim´den bakiye kalan dini bir an´ane cahiliye devri Araplarýnda mevcut idi.

3) Zayýf da olsa, bir rivayette, Resulullah´ýn duasý ile, ebeveyninin dirilip, Ýslam´a iman edip tekrar öldükleri ifade edilmiþtir.

Bu meselenin münakaþasýna girmeden, mevzu üzerine Bediüzzaman´ýn bir cevabýný kaydedeceðiz: "Resul-u Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm)´in peder ve valideleri, ehl-i necattýr ve ehl-i cennettir ve ehl-i imandýr. Cenab-ý Hak, Habib-i Ekreminin mübarek kalbini ve o kalbin taþýdýðý farzedane þefkatini, elbette rencide etmez. Eðer denilse: Madem öyledir, neden onlar Resul-u Aleyhissalâtu vesselâm´a imana muvaffak olamadýlar? Neden bi´setine yetiþemediler?

Elcevap: Cenab-ý Hak, Habib-i Ekreminin peder ve validesini, kendi keremiyle, Resul-u Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm´in farzedane hissini memnun etmek için, valideynini minnet altýnda bulundurmuyor. Valideynlik mertebesinden, manevi evlad mertebesine getirmemek için, halis kendi Minnet-i Rububiyeti altýna alýp, onlarý mes´ud etmek ve Habib-i Ekremini de memnun etmekliði rahmeti iktiza etmiþ ki, valideynini ve ceddini, ona zahiri ümmet etmemiþ. Fakat ümmetin meziyeni, faziletini, saadetini onlara ihsan etmiþtir. Evet, âli bir müþirin, yüzbaþý rütbesinde olan pederi huzuruna girmesi, birbirine zýd iki hissin taht-ý tesirinde bulunur. Padiþah, o müþir olan Yaver-i Ekremine merhameten, pederini onun maiyetine vermiyor."[52]



ـ5870 ـ35ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: رَأى عِيسى عَلَيْهِ السََّمُ رَجًُ يَسْرِقُ، فقَالَ: سَرَقْتَ؟ قَالَ: كََّ، وَالّذِي َ إلهَ إَّ هُوَ فَقَالَ عِيسَى: آمَنْتُ بِاللّهِ وَكَذَّبْتُ عَيْنَيَّ[. أخرجه الشيخان والنسائي .



35. (5870)- Hz. Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ýsa aleyhisselam hýrsýzlýk yapan bir adam görmüþtü:

"Hýrsýzlýk mý yaptýn?" dedi. Adam:

"Asla! Kendisinden baþka ilah olmayan Zat´a yemin olsun" diye cevap verince Hz. Ýsa:

"Allah´a inandým, gözlerimi tekzib ettim!" dedi." [Buharî, Enbiya 48; Müslim, Fezail 149, (2368); Nesâî, Kudat 36, (8, 249).][53]


radyobeyan