Tefsir Tarihi 9.Hafta By: neslinur Date: 27 Nisan 2010, 22:56:06
TEFSÝR 9. HAFTA
FELSEFÎ TEFSÝR
Felsefenin Ýslâm dünyasýnda sâf bir fikir cereyaný olarak yayýlýp gelismesini müteâkiben Ýslâm’ýn bazý i’tikâdî meselelerini felsefî yorumlarla açýklama gayretleri sonucu Felsefî tefsir diyebileceðimiz bir anlayýs belirdi.Kur’ân’ýn felsefî olarak izâhýný içeren tam bir tefsir yazýlmamýþ daha çok münferit âyetlerin felsefî yorumunu amaçlayan bir takým çalýsmalar yapýlmýþtýr.Bu çalýsmanýn ilk örneklerini ünlü filozof Kindî’de görmekteyiz.
Bâkýllânî , Ýmâmu’l- Haremeyn el-Cüveynî, Ýmâm Gazzâlî felsefeyi Kur’ân’a hizmet edecek biçimde kullanýrken, Ýhvân-ý Safâ ve Ýbn Sinâ da âyetleri kendi felsefî görüsleri açýsýndan yorumladýlar.
Felsefî Tefsire Örnekler:
Farâbî’ye göre dinin sembolik bir özelliði vardýr... Kur’ân’daki Cennet, Cehennem gibi seyler, bu sembollerden ibarettir. Peygamber metafizik ve nazarî hikmeti bilmez, fakat sezgi kuvveti ile pratik hikmette, ahlâkta dehâ sahibidir. Halbuki olgun bir feylesof Peygamberden üstündür. Çünkü nazar, amelden ve ilim, ahlâktan üstündür. Farâbî, Kur’ân’ý aklîlestirebilmek için, orada görülen ars, kürsî, levh, kalem gibi birçok tâbirleri kendi sistemine göre te’vil etmektedir.
Ýbn Sinâ, Kur’ân’ýn nasslarýný, hakikatini ancak kendisi gibi havâssýn anlayabileceði rumûzlar olarak görmektedir. O, Kur’ân nasslarýný elinde bulunan felsefî nazariyelerle hükmederek tefsir etmistir. O, bu yaklasýmlarýyla, Kur’ân’ýn rûhundan ve dinin hakikatinden uzaklasmýstýr. Ýbn Sinâ, Cenneti, Cehennemi ve Sýrâtý, sahîh rivâyetlerden uzak, felsefî açýdan deðerlendirir.
Âlemleri üç kýsma ayýrýr, aklî âlem Cennet, hayâl âlemi Cehennem, his âlemi de kabir âlemidir.
Ýbn Sina’nýn tefsirle ilgili eserleri sunlardýr: 1. Tefsiru Sûreti’l- Ýhlâs. 2. Tefsiru Sûreti’l- Felak. 3. Tefsiru Sûreti’n- Nâs.
FIKHÎ TEFSÝR
Fýkhî tefsir, Kur’ân-ý Kerim’in amel yani ibâdât ve muâmelât yönleri ile mesgûl olan, bu konu ile ilgili bulunan âyetleri açýklayan ve onlardan hükümler çýkarmaya çalýsan bir tefsir çesididir.Fýkhî
Tefsir, Kur’ân’ýn inzâli ile beraber baslamýstýr.Fýkhî Tefsir’in konusu, bütünüyle, Kur’ân-ý Kerim’in fýkhî yönü olup, bunun içine ibâdetler olsun, hukûkî isler olsun insanlarýn amelleri ile ilgili bütün âyetler girmektedir.
Fýkhî tefsirlerde âyeti âyetle, hadisle ve içtihatla tefsir etme metotlarý uygulanmýs, fýkhî mezheplerin zuhûr etmesiyle birlikte fýkhî tefsir hareketi de baslamýstýr.Fýkhî tefsirleri “Ahkâmu’l- Kur’ân”, “Fýkhu’l- Kur’ân”, “Tefsiru Âyâti’l- Ahkâm” adlarý altýnda görmemiz mümkündür.
Kaynaklar umûmiyetle Sâfiî’nin “Ahkâmu’l-Kur’ân” adlý eserini bu sahada yazýlan ilk eser olarak kabul ederlerse de, Sâfiî’den yarým asýrdan daha fazla bir önceliðe sâhip olan, Mukâtil b. Süleymân’ýn “Tefsiru’l- Hamsi mie Âye Mine’l- Kur’ân” adlý eserini, bugünkü bilgilerimize göre, ilk tedvîn edilmis fýkhî tefsir olarak kabul edebiliriz.
Fýkhî tefsir sahasýnda yazýlan eserlerin bazýlarý:
1. Mukâtil b. Süleymân, : “Tefsiru’l- Hamsi mie Âye Mine’l- Kur’ân”.
2. Sâfiî, : “Ahkâmu’l- Kur’ân”.
3. Dâvûd ez-Zahirî : “Ahkâmu’l- Kur’ân”.
4. Tahâvî : “Ahkâmu’l- Kur’ân”.
5. Ebû Bekr el-Cassâs : “Ahkâmu’l- Kur’ân”.
6. Ebû Bekr b. Arabî : “Ahkâmu’l- Kur’ân”.
7. el-Kurtubî : “el-Câmi’u li Ahkâmi’l- Kur’ân”.
FENNÎ/ÝLMÎ TEFSÝR
Kur’ân’ýn Fennî tefsirinde, Kur’ân’ýn bütün ilimleri ihtivâ ettiði esasý, aðýrlýk noktasýný teskil eder. Bu yolu benimseyen kimselerin nazarýnda Kur’ân, dînî, i’tikâdî ilimleri ihtivâ etmekle beraber, onun diðer çesitli ilimleri de kapsadýðý fikri revaç bulur.
Fennî tefsir ile ilgili olarak ilk eser yazan (Cevâhiru’l- Kur’ân) kisi Gazzâlî’dir. Bu anlayýs içerisinde tefsir yazan ve bunu en güzel sekilde tatbik eden de Fahruddîn er- Râzî’dir. Bunlardan sonra da fennî tefsir hareketinin bayraktarlýðýný Muhammed b. Ebi’l- Fadl el-Mursî ile es-Suyutî yapmýslar ve bu hareketi canlý tutmaya çalýsmýslardýr.
Kur’ân-ý Kerim’in bazý âyetleriyle fennî kesifler arasýnda münasebet kuranlarýn dayanaklarýný kýsaca söyle özetleyebiliriz:
1. Kur’ân’da tabiî ilimlerin konusunu teskil eden meselelere dikkat çeken çok sayýda âyet vardýr. Fýkýh ilminin sahasýna sarih olarak giren 150 kadar âyete mukâbil; fizik, kimya, astronomi, biyoloji, týp gibi sahalara dair 750 kadar âyetle Kur’ân bize inceleme ve tefekkürü emretmektedir.
2. Ayrýca Kur’ân’ýn su âyetlerini de kendilerine dayanak yapmaktadýrlar: “Biz kitapta hiç bir seyi ihmal etmedik” (En’am,6/38), “Her seyi açýklamasý için sana kitabý Biz indirdik.” (Nahl,16/89), “Yeryüzünde yas ve kuru istisnasýz her sey apaçýk bir kitaptadýr” (En’am,6/59).
3. Onlar bu hususta hadîs-i seriflerden de yararlanmaktadýrlar. Kur’ân’ý tavsif eden uzunca bir hadîste söyle buyurulur: “Onda öncekilerin haberleri gibi, sonra geleceklerin de haberleri mevcuttur. Aranýzda çýkacak meselelerin (ihtilaflarýn) hükmü de vardýr. Bir de O’nun bedî (orijinal) mânâlarý tükenmez, çok tekrarlanmakla eskimez”.
4. Diðer taraftan, sahâbe ve tâbiûn’un ileri gelenlerinin görüslerinden de istifade etmeyi ihmal etmemislerdir. Ýbn Mes’ud bu konuda söyle der: “Kur’ân-ý Kerim’de bütün ilimler
indirilmis ve onda her sey açýklanmýstýr; ancak bizim ilmimiz, Kur’ân’da açýklanmýs bulunan bu ilimleri anlamak hususunda aciz kalmaktadýr”.
5. Kur’ân’da mütesâbih âyetlerin bulunmasý.
6. Müslümanlarýn tarihte Kur’ân’dan kaynaklanan büyük bir medeniyet gerçeklestirmis olmalarý, Ýslam’da ilim din zýtlýðýnýn bulunmamasý.
7. Kur’ân’ýn, kýyâmete kadar gelecek insanlýða, ilmi her seyi ihata eden Yüce Allah tarafýndan bir rehber olarak gönderilmesi.
8. Son üç-dört asýrda, maddî gelismisliðin öncülüðünün Avrupalýlara geçmesi, bu durumun bazý müslümanlarda asaðýlýk duygusuna yol açmasý.
Fennî tefsir hareketi bazý mütekaddimîn ve müteahhirîn tarafýndan makbul görülmemis ve tenkide uðramýstýr.ilk sistemli itiraz, Endülüslü Ebû Ýshâk b. Musâ es-Sâtýbî ’den gelmiþtir.
Fennî tefsir çalýsmalarýnýn, ülkemizdeki temsilcisi Gâzî Ahmet Muhtar Pasa olmus ve “Serâirü’l- Kur’ân” ismini vermis ve bu eser sahasýnda yazýlan ilk ciddi eserlerden sayýlmýstýr.
Fennî tefsirin, son dönemdeki en mühim mümessili süphesiz es-Seyh Tantâvî el-Cevherî’dir. “el-Cevâhir fî Tefsiri’l- Kur’ân” adlý ciltlik muazzam eserinde, zamanýmýza kadar, bu saha ile ilgilenen kimselerden daha fazla fennî tefsir örnekleri vermiþtir.
Tantavî’den sonra, Mustafa el-Merâgî, Resid Rýzâ, Seyyid Kutûb gibi müfessirler, eserlerinde bazý âyetlerin tefsirinde bu metoda basvurmaktan geri kalmamýslardýr.
Fennî tefsiri savunan âlimler de fennî tefsirin sahih olabilmesi için birtakým sartlar ileriye sürmüslerdir:
1. Fennî tefsir, ilmî nazariyeleri te’yid etmeli, ilmî nazariyeler fennî tefsiri deðil. Çünkü ilmî nazariyeler, fennî tefsiri te’yid ettiðinde Allah’ýn murâdý hakkýnda kesin karar vermis oluruz ki, bu da kötü neticeler doðurur. .
2. Ýlimleri Kur’ân’dan, Din’den ve imandan ayrý ve müstakil görmek bir tefrit, Kur’ân’ý müspet ilimlerin pesinden kosturmak ve O’nu âdeta bir fizik, kimya, týp, matematik, astronomi kitabý saymak da bir ifrattýr.
3. Kur’ân’ý, deðisip duran ilimlerin bugünkü seviyesiyle bir görmek, hatta henüz ispatlanamamýs ilmî teorileri Kur’ân’a sahit yapmak büyük bir yanlýstýr. Kur’ân âyetleri, yeni ilmî gelisme ve nazariyelerle telife çalýsýlmamalýdýr.
4. Âyet ve hadisleri ilimlere göre açýklamaya çalýsýrken, dâima “fîhi nazar” deyip, daha baska ihtimalleri nazara alarak ihtiyatý elden býrakmamak lâzýmdýr.
5. Kur’ân’ýn hakikat adýna söyleyip de, aksi ortaya çýkan hiç bir mes’elesi yoktur ve olamaz da. Eðer, ilmî bir mes’eleyi Kur’ân’la tenâkuz halinde görüyorsak, ya biz Kur’ân’ý yanlýs anlýyoruz ya da ilim o mes’elede yanýlmaktadýr.
6. “...Devrin fen ve kültürünün tesirinde kalýnarak kaleme alýnan eserler ihtivâ ettikleri tekellüflü te’villerden ötürü, okuyucu tarafýndan hep kuskuyla karsýlanmýstýr. Hele, sübût bulmamýs nazariyeleri birer ilmî gerçek zannederek, Kur’ân’ýn hakikatlerini onlara uydurmaya çalýsmalar, Kur’ân’ý küçük düsürücü mâhiyetde olmustur...
7. “Fennî tefsirde muvâzeneyi elden kaçýrmamak lâzýmdýr.Hangi devirde yazýlýrsa yazýlsýn, en yanlýs tefsir yazan “katiyyen bu, budur” diyendir. Bu arada bazý müfessirler, Kur’ân’ýn beyânâtýný ele aldýklarý zaman, ihtimâlât-ý kesîre içinde ele almýslardýr.
8. Kur’ân-ý Kerim’in yeni bir tefsiri yapýlacaksa, su iki nokta gözden uzak tutulmamalýdýr: a.“Yas ve kuru her sey, Kitab-ý Mübîn’de vardýr” hakikatý. b. Ýlmî hakîkatleri, ilgili Kur’ân ayetleriyle te’lifte muvâzeneyi koruma.
9. Kur’ân-ý Kerim’in âyetlerini zaafýmýza alet etmemeliyiz.
radyobeyan