Kütübü Sitte
Pages: 1
Hediye By: sumeyye Date: 27 Nisan 2010, 10:42:45
Hediye



HEDÝYE BÖLÜMÜ
UMUMÝ AÇIKLAMA
Hediye, Sadaka Deðildir
1) Hz. Peygamber´in Teþvikleri
Hediye Kabul Edilmeli
Hediyeye Mukabele Etmeli
Ýhsanlarý Bende Kýlmak
Hediyeden Dönülmez
Yasak Hediye
Hangi Hediye Temizdir
Gelen Hediyeler
Müþriklerden Hediye
Resulullah´ýn Hediyeleri


HEDÝYE BÖLÜMÜ

UMUMÝ AÇIKLAMA


Hediye, umumiyetle karþýlýk beklemeksizin iyi niyet, ilgi ve hatta sevginin ifadesi olarak insanlarýn birbirlerine yaptýklarý maddî baðýþlara denir. Dilimizdeki karþýlýðý armaðandýr. Hediyede her ne kadar karþýlýk beklenmemesi esas ise de hediye alan taraf da elinden geldiði nisbette bir mukabelede bulunur, en azýndan teþekkür eder. Dolayýsýyla "hediye"nin olduðu yerde hediyeleþme yani karþýlýklý bir beþerî kaynaþma, hissî teati var demektir, en azýndan sevgi ve dostluk alýþveriþi baþlýyor demektir. Ýnsanlar arasýnda sýcak iliþkiler kurulmasýný kendisine gaye edinip, bunu teþvik eden, zeminini ve gerekli þartlarýný hazýrlayan Ýslam dini, hediye meselesine bigâne kalmamalý, hatta yer vermeli, en makul bir nizama baðlamalýdýr.

Üzerinde çalýþtýðýmýz bu eserde hediyeye bir bölüm ayrýlmasý, meselenin dinde nasýl mühim bir yer tuttuðunun ifadesi olmaktadýr. Ancak, bu bahiste sadece beþ hadise yer verilmiþ olmasý, mevzuun ehemmiyet ve þümûlünü yeterince aksettirmeyebilir. Bu sebeple, hediye bahsine umumi açýklama kýsmýnda biraz geniþçe temas etmeyi gerekli buluyoruz.[1]



Hediye, Sadaka Deðildir:


Hemen belirtelim ki hediye sadaka deðildir. Resulullah hediye kabul ederdi, sadakayý almazdý. Bunun Al-i Beyt´e haram olduðunu söylerdi. Þöyle buyurmuþtur: "Sadaka ile Allah rýzasý gözetilir, hediye ile Resulullah´ýn rýzasý ve ihtiyacýn giderilmesi gözetilir." Eve bir þey getiren olunca bunun sadaka mý, hediye mi olduðunu sorardý, hediye ise þahsen istifade edebilirdi, deðilse istifade etmeden muhtaçlara daðýtýrdý.[2]



1) Hz. Peygamber´in Teþvikleri:


Resulullah´ýn hediyeleþmeye teþvik edici hadisleri çoktur. Bu teþviki yaparken, hediyenin hasýl edeceði mes´ud neticeleri de zikreder: "Hediyeleþin, çünkü hediye sevgiyi artýrýr, kalpteki kötü hisleri giderir."

"Hediyeleþin, birbirinizi sevin, "Birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rýzkýnýzda geniþlik hasýl eder."

"Hediyeleþin, sevgi yönüyle artýn", "Hediyeleþin, çünkü hediye kalpte karalýk olan (kin, buðz ve adavet) duygularýný giderir" "Ziyaretleþin, hediyeleþin. Çünkü ziyaret sevgiyi perçinler, hediye de kalpteki (buðz, kin, adavet gibi) kötü duygularý söker atar."

Bazý rivayetler Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn hediyeleþmeyi insanlar arasýndaki sýla (irtibat) için emrettiðini belirtir: Hz. Enes´in de çocuklarýna aralarýnda birbirlerine cömertçe harcamayý vasiyet ederken "Çünkü o, aranýzda en iyi sevgi vasýtasýdýr" demiþtir.

Hediyeleþme ile sýlanýn nasýl hasýl olacaðýný da þu hadis açýklar: "Hediye iþitmeyi, kalbi ve görmeyi giderir." Bunu tamamlayan bir rivayette "Hediye hakim kiþinin gözünü kör eder" buyrulur. Münavi´nin açýkladýðý üzere, Resulullah, bu ifadeleriyle insanda hakim olan bir kanuna dikkat çekiyor. O da þu: "Ýnsan nefsi, kendine iyilik yapaný sevme fýtratý üzere yaratýlmýþtýr." Öyle ise, hediye verenin kalbinde, hediye edene karþý sevgi hasýl olduðundan, kim kendisine ihsanda, hediyede bulunursa, onun hakkýnda söylenen kötülükleri iþitmeme, onun kusurlarýný görmeme meylindedir. Bu sebeple bazý rivayetlerde "Hediye, ihtiyaçlarýn önünde ne iyi anahtardýr" dendiðini görürüz.[3]



Hediye Kabul Edilmeli:


Resulullah bir kýsým hadislerinde, yapýlan hediyeyi reddetmemeyi, kabul etmeyi emreder: "Kime bir kardeþinden taleb ve sündüklük etmediði halde bir iyilik gelirse, onu kabul etsin, geri çevirmesin. Zira o, kendine Allah´ýn gönderdiði bir rýzýktýr. Hediye, deðersiz bile olsa kabul edilmeli" der.[4]



Hediyeye Mukabele Etmeli:


Hediyeleþmeye teþvik eden bir kýsým hadislerde, gelen hediyeye mukabele etmek emredilir. "Kim size bir iyilik yaparsa ona karþýlýðýný verin, bir [karþýlýk] bulamazsanýz, ona dua edin. Hatta bilin ki, dua ile onun karþýlýðýný verdiniz." Bir kýsým hadisler Aleyhissalâtuvesselâm´ýn kendisine gelen hediyelere mukabelede bulunduðunu, çoðu kere kat kat fazlasýný verdiðini belirtir. "Resulullah hediyeyi kabul eder, karþýlýðýný da verirdi."[5]



Ýhsanlarý Bende Kýlmak:


Kaydedilen hadisler insanýn iyilik karþýsýndaki fýtrî durumlarýný ortaya komaktadýr. Bu bir bakýma beþerî zaaftýr. Yani, hem iyi yolda, insanlar arasý muhabbet ve sýlayý artýrmada kullanýlabilecek bir deva, hem de insanlarý satýn almada, kötü maksadlarla kendine bende etmede bir silah olmaktadýr. Bu eskiden beri bilinen bir husustur. Hatta Ahlak-ý Alâiye´de kaydedilen bir fýkra mevzumuz açýsýndan calib-i dikkat olduðu için buraya kaydetmeyi faydalý buluyoruz. Buna göre Büyük Ýskender, Ýran´ý fethettiði zaman çok sayýda ulema, hükema ve efadýlla karþýlaþýr. Bunlara nasýl bir muamele takip edeceðini bilemez. Bunlarý toptan öldürüp öldürmeyeceðini Aristo´dan sorar. Meþhur Yunan feylesofu ona mektupla þu cevabý yazar: "Amma ekabir-i acem ve emsal-i Ýran hususunda buyurduðunuz, eðer onlarý cümle ihlak ve katle kadir isen, ab ve heva-ý Ýran zemini taðyir etmeðe hud kadir deðilsin. Pes bunlarýn emsali yine zahir olsa gerek, pes cehd eyle ki bunlarý ihsanla bende edesin. Belki ihsaný öyle eyle ki, kadimî bendelerinden rýbka-i ubudiyetine rakabeleri dahi efkende ola." "Sen her ne kadar Ýran büyüklerini toptan katletmeye kadir isen de, Ýran diyarýnýn su ve havasýný deðiþtiremezsin. O topraklar ayný insanlarý yine yetiþtirir. Öyleyse onlarý ihsanla kendine kul et. Hatta ihsaný öyle yap ki, onlarýn boyunlarý sana kulluk etmeye kendiliðinden uzansýn."[6]


Hediyeden Dönülmez:


Hediye ile alâkalý olarak Resulullah´ýn koyduðu adabtan biri de hediyeden geri dönmemektir. Hediyeden döneni, kustuðunu geri yiyen köpeðe benzetir.[7]



Yasak Hediye


Resulullah, hediyede gözü kör, kulaðý saðýr, kalbi bende kýlan gücü gördüðü için adalete, dürüst icraata mani olacak hediyeleþmeyi yasaklamýþtýr:

"Ýhsan sýla-ý rahme vesile olduðu müddetçe alýn. Dine karþý bir rüþvete dönüþünce sakýn hediye kabul etmeyin.

"Bazý hadislerde rüþvet olan hediyeler hakkýnda açýklamalar gelmiþtir "Emîrin hediye almasý haramdýr. Kadý´nýn rüþvet almasý küfürdür."

"Umeraya hediyeler hýrsýzlýktýr" "Ýmama hediye gulüldür (devlet malýný yaðmalama)."

Þu halde memurun hediye almasý, memura hediye verilmesi rüþvet sayýlmýþtýr, haram ilan edilmiþtir.

Resulullah´ýn zekat toplamak üzere gönderdiði memurlardan, dönüþte "þu zekat malý, þu da bana verilen hediye" diyen olmuþtur. Aleyhissalâtu vesselâm, memurun aldýklarý meyanýnda hediye sayýlmayýp rüþvet olacaklarý anlamada muteber bir ölçü koyar:

"Sen annenin evinde otursaydýn bu sana verilir miydi?" Þu halde, memuriyet vasfý olmadan evinde oturduðu halde verilmeyecek olan bir þey memura verildi mi bu rüþvettir.

Þefaat mukabili alýnan da ribadýr: Yasak hediyelerden biri, biri lehinde þefaatçi olur, iþinin olmasýna yardýmcý olursa, buna mukabil alýnan ücret rüþvettir.

"Kim bir din kardeþine þefaatçi olur ve bu þefaatine karþý ücret alýrsa riba kapýlarýndan büyük bir kapýya gelmiþ olur."

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hayber Yahudilerinden, mahsuldeki Ýslam´ýn payýný kendileriyle yapýlan anlaþma þartlarýna uygun olarak almasý için Abdullah Ýbnu Revaha´yý gönderir. Yahudiler buna rüþvet teklif eder. O: "Ey Yahudi cemaati, Allah´a yemin olsun siz nazarýmda insanlarýn en menfurusunuz..." der ve reddeder. Onlar bu manzara karþýsýnda:

"Ey Ýbnu Revaha! Sen bu yaptýðýn (dürüstlük) sebebiyledir ki semavat ve arz ayaktadýr" diye takdirlerini ifade ederler.[8]



Hangi Hediye Temizdir:


Hibe ve hediyelerden bir kýsmýný almamýz caiz olmadýðý belirtilirken, bazý alimler, rüþvet dýþýnda kalan hediyeyi üç grupta mütalaa ederler:

1- Kendi dûnunda (seviyesinin altýnda) olanlara yapýlan hibe. Bu gerçek ikram ve lütuftur. Buna karþýlýk vermek gerekmez. Ýbnu Ömer "Umeradan gelen hediyeler fitnedir" demiþtir.

2- Birbirine denk olanlarýn hibesi.

3- Dûn (aþaðý durumda) olanýn (kendinden) üstün olana hibesi. Bunda karþýlýk gerekir. Esasen veren daha fazla bir karþýlýk bekler. Karþýlýðýn miktarý örfe baðlýdýr.

Resulullah´ýn hayatýnda bu meselede farklý tatbikata rastlanýr. Mevcut imkâna göre mukabele esas ise de, bazan "verilenden razý mýsýn?" diye sorduðu, muhatabý "Hayýr!" dedikçe verdiði, sormaya devam edip "Evet!" deyinceye kadar verdiði olmuþtur. Bazý rivayetlerde bir deve hediye eden bedevinin, mukabilinde verilen altý deveden razý olmayýp dedikodu yaptýðý, hatta böylesi bir vak´aya üzülen Hz. Peygamber´in bir daha bedeviden hediye kabul etmeyeceðine dair yemin ettiðine rastlamaktayýz.[9]



Gelen Hediyeler


Hz. Peygamber prensip olarak hediye kabul ettiði için kendisine yakýn çevreden sýkça hediye gelmiþtir. Ayrýca her zaman olduðu gibi, o devirde de liderlerin, þeflerin birbirlerine hediye göndermeleri âdet idi. Bu sebeple komþu kral ve þeflerden de hediyeler geldi.

Gelen bu hediyeler arasýnda her çeþidiyle yiyecek, giyecek (cübbe, takým bürde, mest) çadýr, koku küpü, kýlýç, deve, at, katýr, dinar (para), cariye gibi o devrin kullanýmýnda mevcut herþey vardý.

Hediye gönderen krallardan Habeþ Kralý Necaþi (bir uft sade siyah mest, cam bardak, üç adet harbe, habeþi baþlý altýn bir yüzük), Kayser (dinar, zencebil dolu küp, ipek cübbe...); Mýsýr lideri Mukavkýs, (ipek hulle, Mariye, Mariye´nin kýzkardeþi Sîrîn, Me´bur adýnda hadýmlaþtýrýlmýþ bir köle, bir katýr, cam bardak, sürmedanlýk, ayna, tarak); Melik-i Eyle (beyaz bir katýr); Yemen Kralý Zu Yezen (otuz üç deve ödeyerek satýn aldýðý bir ipekli takým) ve Ýran Kralý Kisra´nýn adý geçer.

Resulullah gelen hediyeleri kendi kullandýðý gibi, yakýnlarýna ve diðer ihtiyaç sahibi Müslümanlara taksim eder veya hediye olarak gönderirdi. Yanýnda baþkalarýnýn da bulunduðu bir halde, daðýtýmý mümkün bir hediye gelince hemen mevcutlarý daðýtýrdý. "Kime bir hediye geldiðinde yanýnda baþkalarý varsa, onlar bunda ona ortaktýrlar" buyurmuþtur.[10]



Müþriklerden Hediye


Yukarýda ismi geçen krallar umumiyetle gayr-i müslimdir. Öyleyse bu hadisler, Resulullah´ýn gayr-ý müslimden hediye kabul ettiðini, dolayýsýyla bunun caiz olduðunu ifade eder. Ancak "Ben müþriklerin hediyesini almaktan yasaklandým" hadisinde daha açýk ifadesini bulan bazý rivayetlerden müþriklerden hediye almanýn caiz olmadýðý belirtilmektedir. Bu mesele ile ilgili ulemanýn açýklamasý 5784 numaralý hadisin açýklamasýnda geleceði için burada teferruata girmeyeceðiz. Ancak Ahmed Ýbnu Hanbel ve Bezzar´ýn kaydettikleri bir rivayete göre "Katîle Bintu Abdi´l-Uzza, kýzý Esma Bintu Ebi Bekr´e bazý hediyelerle gelir. Fakat Esma, müþrik olduðu için hediyesini kabul edip evine sokmak istemez. Durum Resulullah´a sorulunca "Allah, ancak sizinle din hususunda savaþmýþ, sizi yurdunuzdan çýkarmýþ ve çýkarýlmanýza yardým etmiþ olanlarý dost edinmekten sizi men eder..." (Mümtâhine 9) mealindeki ayet nazil olur. Bu vahiy üzerine Esma, Katîle´yi evine alýr ve hediyesini kabul eder."

Bu vesile ile þunu belirtmede fayda var: Alimlerin büyük çoðunluðu (cumhur) gayr-ý müslimlerin bayramlarýnda hediyeleþmenin mekruh olduðunu söylemekte müttefiktir. Bu bayramlara Mihrican ve Nevruz, Milad (yýlbaþý) bayramlarý örnek olarak zikredilir.[11]



Resulullah´ýn Hediyeleri


Resulullah hediyeyi kabul ettiði gibi hediye de gönderirdi. Onun hediyesi, ya gelen hediyeye mukabele þeklinde, ya da doðrudan bir hediye þeklinde tezahür ederdi. Hanýmlarýna, yakýnlarýna, tavzif ettiklerine, kendisine gelen heyet mensuplarýna vs. hediyeler verirdi. Bilhassa hey´et olarak gelen temsilcilerin hediyesine ayrý bir ehemmiyet atfeder, onlardan hiçbir ferdin hediyesiz kalmamasýna dikkat ederdi. Hatta vefat ederken söylediði en son vasiyetlerinden biri de, gelen elçilerin hediyelerinin ihmal edilmemesi ile ilgili idi. Ýsteyenlere hiç "hayýr!" demeyip verdiði, peþpeþe üç kere isteyene de her defasýnda verdiði rivayetler gelmiþtir.

Resulullah´ýn hediyesi, miktar olarak, þahsýn içtimâî mevkiine ve itibar durumuna göre farklýlýklar arzederdi. Bazan büyüðe iki bürde, çocuða bir bürde; Hanif heyetine 50 okka verirken, Taylýlara 5 okka, Zeydu´l-Hayl´a 12 küsur okka hediye vermiþtir.

Resulullah´ýn hediye olarak verdikleri arasýnda giyecek, yiyecek, koku, at, deve, et, arazi, maden, hurmalýk vs. görülür.

Mevzu üzerine gerekli olan birkýsým açýklamalar bu bölümde yer alan hadislerle ilgili olarak kaydedilecektir.[12]



ـ5780 ـ1ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: تَهَادوا فَإنَّ الْهَدِيَّةَ تُذْهِبُ وَحَرَ الصَّدْرِ، وََ تَحْقِرَنَّ

جَارََةٌ لِجَارَتِهَا وَلَوْ شِقَّ فِرْسَنِ شَاةٍ[. أخرجه الترمذي.»وَحَرُ الصَّدْرِ« غشه ووساوسه.و»فِرْسَنُ الشّاةِ« ظلفها .



1. (5780)- Hz. Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Hediyeleþin, zira hediye, kalpteki kuþkularý giderir. Komþu kadýn, komþusu kadýndan gelen (hediyeyi) hakir görmesin, bir koyun paçasý parçasý olsa bile." [Tirmizî, Vela ve´l-Hibe 6, (2131).][13]



AÇIKLAMA:



Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) burada, hediyeleþmeye teþvik etmekte, hediyenin kalplerdeki bazý kötü duygularý gidereceðini belirtmektedir. Metinde geçen وَحَرَّ الصَّدْرُ tabirini kuþku diye tercüme ettik. Ancak alimler bunun muhtelif manalar ifade ettiðini belirtirler; vesveseler, kin ve gayz, adavet (düþmanlýk), çok þiddetli öfke.

Yani bir insanýn diðerine karþý besleyebileceði her çeþit menfi duygularýn hediyeleþme suretiyle kalplerden temizleneceðini haber vermektedir. Hadisin devamýnda komþudan bahsedilmesi, hediyeleþmenin öncelikle komþular arasýnda cereyan etmesi gereðine bir irþattýr. Öyle ki, az, maddî deðeri küçük bir þeyle bile olsa hediyeleþmesini tavsiye buyurmaktadýr.

Bu tavsiye, bilhassa apartman hayatý yaþayan ve bu sebeple komþudan gelecek gürültü, çocuk kavgasý, koku, kirletme... gibi çeþitli rahatsýzlýklara maruz olan günümüz insanýna daha bir ehemmiyet arzetmektedir. Hediyeleþmeler, gittikçe birikim yaparak büyüyebilecek komþuluk rahatsýzlýklarýný küçültecek, azaltacak, ciddi tatsýzlýklarýn çýkmasýný önleyecektir.

Resulullah hediyenin "paça parçasý olsa bile hakir görülmemesini" tavsiye eder. Bazý þarihler, "Aslýnda paça parçasýnýn hediye edilmesi âdet deðildir. Aleyhissalâtu vesselâm azlýkla mübalaða için bunu zikretmiþtir" demiþtir.

Bundan da anlaþýlacaðý üzere, hadis, ne kadar az ve deðersiz bir þeyle de olsa hediyeleþmeye davet etmektedir. Çünkü bunda sevginin artmasý, kuþkularýn gitmesi, maiþet iþinde yardýmlaþma vardýr. Hediyenin azý sevgiye daha çok delil olur, yükü daha hafifletici olur, hediye edene de daha kolay olur, çünkü külfet azdýr. Çünkü çok olan hediyeye her zaman muktedir olunamaz. Azla devamlý yapýlan da çok hükmüne geçer. [14]



ـ5781 ـ2ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنها قالت: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # يَقْبَلُ الْهَدِيَّةَ وَيُثِيبُ عَلَيْهَا[. أخرجه البخاري وأبو داود والترمذي .



2. (5781)- Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), hediyeyi kabul eder, ona karþýlýkta bulunurdu." [Buharî, Hibe 11; Ebu Davud, Büyu 87, (3536); Tirmizî, Birr 34, (1954).][15]



AÇIKLAMA:



Bu hadis Resulullah´ýn "hediyeleþme" düsturunu tatbik ettiðini göstermektedir. Kendisine gelen hediyeleri kabul ediyor ama mukabelede de bulunuyor. Birkýsým Malikî alimleri bu hadisle istidlal ederek hibe eden kimse mislini talep edenlerden biriyse ve þart koþmaksýzýn mutlak bir tarzda hediyede bulunmuþ ise, bu hediyeye mukabelenin vacib olduðunu söylemiþtir. Fakirin zengine hediyesi gibi. Ama zengin fakire hediye ederse o karþýlýk beklemez, dolayýsýyla onun hediyede bulunmasý vacib deðildir. Hadisin, vücuba delaleti Resulullah´ýn hediyeleþmeye devamýndan ileri gelir.

Ýmam Þafii yeni görüþünde Hanefîler gibi hükmeder: "Karþýlýk almak için hediye batýldýr. Bununla bir akid meydana gelmez. Çünkü bu bedeli (semeni) belli olmayan bir satýþ akdidir. Ayrýca, hibenin mevzuu teberrudur. Bu manayý iptal etsek teberruluktan çýkar, muavaza (karþýlýklý veriþme) olur. Halbuki gerek þeriat ve gerekse örf, satýþla hibeyi ayýrdetmiþtir. Karþýlýðý gerektiren akde satýþ denmiþ, hibe denmemiþtir. Bazý Malikîler, buna: "Eðer hibe asýl itibariyle karþýlýk gerektirmese bu takdirde sadaka manasýný kazanýrdý. Halbuki o sadaka deðildir. Çünkü hediye edenlerin çoðunun durumu, karþýlýk bekler ve hususen fakir ise" diye cevap vermiþtir.[16]



ـ5782 ـ3ـ وعن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: لَوْ أُهْدِيَ اليَّ كُرَاعٌ لَقَبِلْتُ، وَلَوْ دُعِيتُ إلَيْهِ ‘جَبْتُ[. أخرجه الترمذي .



3. (5782)- Hz. Enes (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Bana bir koyunun inciðe kadar ayaðý hediye edilse kabul ederim, böyle bir yemeði yemeye çaðrýlsam icabet ederim." [Tirmizî, Ahkam 10, (1338).][17]



AÇIKLAMA



"Kürâ kelimesi farklý manalar taþýsa da, þarihler burada koyunun inciðe kadar ayak kýsmýný ifade ettiðini belirtirler. Yani, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), hediye olarak gelen her þeyi, kýymetine bakmadan kabul buyurmuþlardýr. Bu hadis Buhârî´de Ebu Hureyre rivayeti olarak biraz farkla gelmiþtir: "Eðer ben bir kol veya bir ayaða davet edilsem, giderdim, eðer bir kol veya bir ayak hediye edilse kabul ederdim."[18]



ـ5783 ـ4ـ وعن علي رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]أهْدَى كِسْرى الى رَسُولِ اللّهِ # هَدِيَةً فَقَبَلَ مِنْهُ وَإنَّ الْمُلُوكَ أهْدَوْا إلَيْهِ فَقَبِلَ مِنْهُمْ[. أخرجه الترمذي .

4. (5783)- Hz. Ali (radýyallahu anh) anlatýyor: "Kisra Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a bazý þeyler hediye etti. Aleyhissalâtu vesselâm ondan bu hediyeleri kabul etti. Diðer krallar da ona hediyede bulundular, o da onlardan bunu kabul etti." [Tirmizî, Siyer 23. (1576).][19]



AÇIKLAMA:



Bu rivayet, Resulullah´a civar hükümdarlardan hediyeler geldiðini, Aleyhissalâtu vesselâm´ýn da o hediyeleri kabul buyurduðunu göstermektedir. Þarih Aynî, bu konudaki rivayetleri deðerlendirerek Resulullah´a gelen bir kýsým hediyeleri þöyle kaydeder:

* Necaþî, cam bardak hediye eder.

* Eyle Meliki beyaz bir katýr hediye eder, Resulullah da ona bir hýrka hediye eder.

* Devmetu´l-Cendel´in Ukeydir´i sündüs bir cübbe hediye eder.

* Melik-i Rum (Herakliyus) sündüsten kýzýla boyanmýþ bir giyecek hediye etti.

* Melik zi Yezen bir takým (hulle) hediye etti. Bunu otuz üç deveye satýn almýþtý.

* Fedek lideri yiyecek ve giyecek hediye etti.[20]



ـ5784 ـ5ـ وعن عياض بن حمار رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]أهْدَيْتُ لِرَسُولِ اللّهِ # هَدِيَّةً، فَقَالَ: آسْلَمْتَ؟ فَقُلْتُ: َ. قَالَ: فَإنِّي نُهِيتُ عَنْ زَبْدِ

الْمُشْرِكِينَ[. أخرجه أبو داود والترمذي.»الزَّبْدُ« بسكون الباء الموحدة: الرفد والعطاء .



5. (5784)- Ýyaz Ýbnu Himar (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a bir hediyede bulunmuþtum. Bana: "Müslüman mý oldun?" diye sordu.

"Hayýr!" dedim.

"Ben müþriklerin hediyesini almaktan menolundum!" buyurdular (ve hediyemi almadýlar)." [Ebu Davud, Harac 35, (3057); Tirmizî, Siyer 24, (1577).][21]



radyobeyan