Mescidler 2 By: sumeyye Date: 27 Nisan 2010, 10:29:08
AÇIKLAMA:
Muhtelif sahabi tarafýndan rivayet edilen hadislerde, namaz için abdest alýndýktan sonra parmaklarýn kenetlenmemesi Resulullah tarafýndan emredilmekte, "Çünkü, denmekdedir, kiþi abdestten sonra namazda sayýlýr, ellerin kenetlenmesi ise þeytandandýr." Bazý rivayetlerde mescidde elleri kenetleyerek oturanlarý görünce Resulullah´ýn müdahale ettiði belirtilir.[35]
ـ5522 ـ11ـ وعن ابن عبّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَا أُمِرْتُ بِتَشْييدِ الْمَساجِدِ. قَالَ ابْنُ عَبّاسٍ: لَتُزُخْرِفَنَّهَا كَمَا زَخْزَفَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارى[. أخرجه أبو داود.قلت: وعلق منه البخاري قول ابن عبّاسٍ فقط واللّه أعلم.»الزَّخرفةُ« النقوش وتمويه الحيطان بالذهب .
11. (5522)- Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ben mescidlerin yükseltilmesiyle emrolunmadým!"
Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ) der ki: "Yemin olsun! Sizler mescidlerinizi, Yahudi ve Hýristiyanlar gibi süsleyeceksiniz!" [Ebu Davud, Salat 12, (448); Buhârî Salat 62 (muallak olarak).][36]
AÇIKLAMA:
Hadis, mescidlerde süslemeyi yasaklamaktadýr. Mescidler, mabedler, Ýslam´a göre sade olmalýdýr. Onun imarý, güzelliði cemaatledir. Öyleyse, cemaate katýlmak suretiyle mescidlere olan alâkanýzý göstermek gerekirken, süslemek, þatafatlý kýlmak suretiyle alâka gösterilecektir. Aleyhissalâtu vesselâm bu duruma düþülmemesi için Yahudi ve Hýristiyanlarý misal verir. Onlarýn gerek ayetlerde ve gerek hadislerde belirtilen hususiyetleri, kitaplarýný tatbik etmemeleri, dinlerini hayatlarýndan çýkarmalarýdýr. Her hususta tahrifata yer vermiþlerdir. Kitap ahkamý rafa kaldýrýlýnca mabedlerin tezyinine ehemmiyet vermiþlerdir. Resulullah, Müslümanlarýn da bu meþ´um, bu istenmeyen noktaya geleceklerini haber vermektedir. Hadisin devamý Ýbnu Abbas´ýn sözü gibi görünüyor ise de Resulullah´ýn sözüdür. Ýbnu Abbas geleceðe ait bir meseleyi böylesi kesin bir üslubla ifade edemez, bunu vahye mazhar olan söyleyebilir.
Mescidlerin süslenmesi meselesini daha önce açýkladýk (5507).[37]
ـ5523 ـ12ـ وعن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتّى يُتَبَاهَى في الْمَسَاجِدِ[. أخرجه أبو داود والنسائي.»يُتَبَاهَى« أى يتفاخر .
12. (5523)- Hz. Enes (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Mescidler hakkýnda övünme olmadan kýyamet kopmaz." [Ebu Davud, Salat 12, (449); Nesai, Mesacid 2, (2, 32).][38]
AÇIKLAMA:
Resulullah, kýyamete doðru insanlarýn Ýlahî ölçülerden uzaklaþarak mescidlerle de övünmeye baþlayacaklarýný belirtiyor. Mescidin boyu, geniþliði, inþaatta kullanýlan malzemenin çeþidi, süsleme ve tezyini, sergisi ayrý ayrý övünme, gösteriþ vesilesi kýlýnabilir. Halbuki dinî hizmetlere kýymet kazandýran þey kemiyet deðil, keyfiyettir, ihlastýr, sýrf Allah rýzasý için yapýlmýþ olmasýdýr. Ýhlasta övünmenin yeri yoktur. Bu çeþit tefahur bir bakýma muhtevaya gösterilmesi gereken alâkayý kýracaðý için zemmedilmiþtir. Kiþi madde ile övünerek tatmin bulur ve mana, muhteva eksikliðini görme veya araþtýrma tasasýna düþmez.
Ýbnu Raslan der ki: "Bu hadiste, Aleyhissalâtu vesselâm´ýn açýk bir mucizesi var. Çünkü, kendinden sonra vukua gelen þeyleri aynýyla haber vermiþ olmaktadýr. Zira bu zamanda melikler ve emirler, Kahire´de, Þam´da, Kudüs´te mescidleri tezyine yöneldiler ve onlarýn süsüyle çokça övünmeye baþladýlar. Üstelik, halktan zulüm yoluyla mallarýný alýp, onu estetik yönüyle üstün medreseler inþa etmede harcýyorlar."[39]
ـ5524 ـ13ـ وعن طَلْقِ بن علي رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]خَرَجْنَا وفْداً
الى رَسُولِ اللّهِ # فَبَايَعْنَاهُ وَصَلَّيْنَا مَعَهُ، وَأخْبَرْنَاهُ أنَّ بِأرْضِنَا بَيْعَةً لَنَا، وَاسْتَوْهَبْنَاهُ مِنْ فَضْلِ طَهُورِهِ، فَدَعَا بِمَاءٍ فَتَوضّأَ وَتَمَضْمَضَ ثُمَّ صَبَّهُ لَنَا فِي إدَاوَةٍ وَقَالَ: إذَا أتَيْتُمْ فَاكْسِرُوا بِيْعَتُكُمْ، وَانْضَحُوا مَكَانَهَا هذَا الْمَاءَ، وَاتَّخِذوهَا مَسْجِداً. فَقُلْنَا: إنَّ الْبَلَدَ بَعِيدٌ، وَالْحَرُّ شَدِيدٌ، وَالْمَاءُ يَنْشَفُ. فَقَالَ: مُدُّوهُ مِنَ الْمَاءِ فَإنَّهُ َ يَزْدَادُ إَّ طِيباً فَقَدِمْنَا بَلَدَنَا، وَكَسَرْنَا بَيْعَتَنَا، ثُمَّ نَضَحْنَا مَكَانَهَا وَاتَّخَذْنَاهَا مَسْجِداً فَنَادَيْنَا فيهِ بِا‘ذَانِ، وَالْرَّاهِبُ رَجُلٌ مِنْ طَيِّئِ فَلَمَّا سَمِعَ ا‘ذَانَ قَالَ: دَعْوَةُ حَقٍّ. ثُمَّ اسْتَقْبَلَ تَلْعَةً مِنْ تَِعِنَا فَلَمْ نَرَهُ بَعْدَهُ[. أخرجه النسائي.»التَّلْعَةُ« مجرى أعلى ا‘رض الى بطون ا‘ودية، وقيل هو ما ارتفع من ا‘رض، وما انهبط منها، فهو من ا‘ضداد إذاً .
13. (5524)- Talk Ýbnu Ali (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a heyet olarak yola çýktýk. Gelip ona biat ettik. Onunla namaz kýldýk. Kendisine, memleketimizde Ehl-i Kitaba ait mabedin olduðunu haber verdik. Abdest suyunun fazlasýndan bize hibede bulunmasýný talep ettik. Su getirtip abdest aldý, mazmaza yaptý, sonra bunu bir kaba bizim için döktü. Dedi ki:
"Haydi gidin! Memleketinize varýnca (o eski) mabedinizi yýkýn. Bu suyu onun yerine çileyin, orasýný mescid yapýn!
"Biz: "Ama yerimiz uzak, hararet þiddetlidir. Bu su (buharlaþýp) kurur " dedik. Bize:
"Ona bir müdd su ilave edin. O (abdest artýðý) öbürünün (ilave edilen suyun) güzelliðini de artýrýr" buyurdular. Oradan ayrýlýp memleketimize geldik. Mabedimizi yýktýk. Sonra yerine o suyu çiledik, orayý kendimize mescid yaptýk. Ýçerisinde ezan okuduk. Rahibi, Tayylý bir adamdý, ezaný iþitince:
"Bu, hak bir davettir!" dedi. Sonra daðýn sýrtýndaki sel yataklarýndan birine yöneldi. Bir daha onu görmedik." [Nesâî, Mesacid 11, (2, 38-39).] [40]
AÇIKLAMA:
1- Hadiste, büyüklerin artýðý ile teberrük etmenin cevazý var. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) abdest suyunun artýðýndan isteyen bu heyetin talebini yerine getiriyor. Artýk nedir? Ýki mana üzerinde durulmuþtur:
1) Abdest aldýktan sonra kalan kullanýlmamýþ su.
2) Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn abdestte kullandýðý ve azalarýný yýkamýþ bulunduðu su. Hadisin elfazý iki manayý da anlamaya imkan tanýr. Resulullah´ýn mübarek uzuvlarýna deðmiþ bulunan su ile teberrük, Ashab-ý Kiram hazeratýnýn müstemir bir âdetidir. Sadedinde olduðumuz hadiste talep edilen artýðýn da bu olmasý ihtimale daha yakýndýr.
2- Hadiste mübarek addedilen az bir suya ilave edilecek suyun da ayný þekilde bereket kazanacaðý ifade edilmektedir.
3- Rahibin ezan sesini duyar duymaz, imana geldiði anlaþýlmaktadýr. Bir daha görülmemesi, Cenab-ý Hakk´ýn onu ricalu´lgayb denen insanlara dahil etmiþ olma ihtimalini hatýra getirmektedir. [41]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/314-316.
[2] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/317.
[3] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/317-318.
[4] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/318-319.
[5] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/319.
[6] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/320-321.
[7] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/321-322.
[8] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/322.
[9] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/323-324.
[10] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/324.
[11] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/324.
[12] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/324-325.
[13] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/325.
[14] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/325.
[15] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/325.
[16] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/325-326.
[17] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/327.
[18] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/327-328.
[19] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/328.
[20] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/328.
[21] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/329.
[22] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/329.
[23] Þimdiki kullanýþta hol demektir.
[24] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/329-330.
[25] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/331.
[26] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/331.
[27] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/331.
[28] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/331-332.
[29] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/332.
[30] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/332.
[31] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/332-333.
[32] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/333.
[33] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/333.
[34] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/334.
[35] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/334.
[36] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/334.
[37] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/334-335.
[38] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/335.
[39] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/335.
[40] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/336.
[41] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý: 15/337.