Katl 3 By: sumeyye Date: 25 Nisan 2010, 15:39:53
DÖRDÜNCÜ FASIL
ÖLDÜRÜLMESÝ CAÝZ OLAN VE OLMAYAN HAYVANLAR
ـ4938 ـ1ـ عن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قَالَ رَسُول اللّهِ #: خَمْسٌ مِنَ الدّوَابِّ كُلُّهُنَّ فَاسِقٌ، يُقْتَلْنَ في الْحِلِّ وَالحَرَمِ: الغُرَابُ، وَالْحِدَأةُ، وَالعَقْرَبُ، وَالْفَأرَةُ، وَالْكَلْبُ الْعَقُورُ[. أخرجه الستة.ولمسلم في رواية قالت: أمَرَ رَسولُ اللّهِ # بقتل خمسِ فَوَاسِقَ في الْحِلِّ وَالحَرَمِ، وَأبدل أبو داود في رواية له عن أبي هريرة، مكان الغراب: الحية.»وقيلَ هذه« الحيوانات خمس فواسق على سبيل استعارة لخبثها .
1. (4938)- Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Hayvanlardan beþ tanesi vardýr ki bunlarýn herbiri fasýktýr (zararlýdýr). Harem bölgesinde olsun, Hill (denen Harem dýþý) bölgesinde olsun bunlar öldürülür: Karga, çaylak, akrep, sýçan, kelb-i akur (yýrtýcýlar)." [Buharî, Bed´u´l-Halk 16, Cezau´s-Sayd 7; Müslim, Hacc 66-67, (1198); Muvatta, Hacc 90, (1, 357); Tirmizî, Hacc 21, (837); Nesâî, Hacc 113, (5, 208).]
Müslim´in bir rivayetinde Hz. Aiþe þöyle demiþtir: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) beþ fasýðýn hill´de ve Harem´de öldürülmesini emretti." Ebu Davud, Ebu Hüreyre (radýyallahu anh)´den kaydettiði bir rivayetinde, karga yerine "yýlan" demiþtir.[31]
AÇIKLAMA:
1- Harem: Hacc bahsinde etraflýca açýklandýðý ve hududu da belirtildiði üzere[32] sýnýrý Hz. Ýbrahim tarafýndan çizilen ve bir kýsým yasaklarýn cari olduðu bölgedir. Hýll de Harem´le mikad mahalleri arasýnda kalan yerlerdir.
2- Öldürülmesi mübah kýlýnan hayvanlara fasýk denmektedir. Lügatte fasýk, çýkan mânasýna gelir. Yani kulluktan çýkan, emir dinlemeyip dýþýna çýkan insana fasýk denir. Hayvanlara da fasýk denmesi, diðerlerinin umumi adetinden (insanlara faydalý olmak) çýkmalarýndan ileri gelir. Hanefîlerle Malikîlere göre, bu hayvanlar, eziyete sebep olup zarar verdikleri için fasýk diye adlandýrýlmýþ ve öldürülmeleri tecviz edilmiþtir. Þafiî hazretlerine göre, etleri yenilmediði ve diðer hayvanlarýn hükmünden çýkarýlarak öldürülmeleri caiz kýlýndýðý için bunlara fasýk denmiþtir. Sayýlan bu zararlý hayvanlarý, ihramlý bir kimse de öldürebilir, fidye gerekmez.
3- Kelb-i Akur´u bazý alimler kuduz köpek diye anlamýþtýr. Bazýlarý bununla saldýrgan olan bütün hayvanlarý anlamýþtýr. Kurt, aslan, kaplan, pars gibi. Bunlar saldýrýnca yaralar, hatta öldürürler. Ýnsana saldýrmayan tilki ve sýrtlana kelb-i akur denmez.
Cumhur-u ulemâ "Diðer zararlý hayvanlar da bu hayvanlarýn hükmüne tabidir, öldürülmeleri caizdir" der.
Hanefîler: "Öldürülmesi caiz olan hayvanlar, yalnýz hadiste isimleri zikredilenlerdir" demiþtir. Ancak bazý hadislerde yýlan da zikredildiði için, onu da dahil ederler. Ayrýca kurdun hükmünü köpeðe, keza insana saldýran vahþileri de ayný hükme idhal etmiþlerdir.
Ne var ki, Aynî bu görüþe itiraz ederek: "Hadis-i þerifte sadece beþ hayvanýn öldürülmesine cevaz verildiðini, diðer hayvanlarýn bu beþ neve dahil olmadýðýný, aksi takdirde "beþ" diye sýnýrlamanýn bir mâna ifade etmeyeceðini" söylemiþtir.
Kadý Ýyaz der ki: "Cumhur-u ulemanýn kavlinden anlaþýldýðýna göre, hadisten murad, zikri geçen hayvanlarýn kendileridir." Ýmam Malik ve Ebu Hanife´nin kavilleri de böyledir.[33]
ـ4939 ـ2ـ وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]بَيْنَمَا نَحْنُ مَعَ رَسولِ اللّهِ # بِمِنىً إذْ نََزَلَتْ عَلَيْهِ: وَالْمُرْسََتِ، وَإنّهُ لَيَتْلُوهَا، وَإنّى ‘تَلَقّاهَا مِنْ فيهِ، وإنّ فَاهُ لَرَطِبٌ بِهَا، إذْ وَثَبَتْ عَلَيْنَا حَيّةٌ. فقَالَ: اُقْتُلُوهَا. فَابْتَدَرْنَاهَا لِنَقْتُلَهَا. فَسَبَقَتْنَا فقَالَ: وُقِيَتْ شَرّكُمْ كَمَا وُقِيتُمْ شَرّهَا[. أخرجه الشيخان والنسائي .
2. (4939)- Ýbnu Mes´ud (radýyallahu anh) anlatýyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Mina´da iken, Velmürselat suresi nazil oldu. Aleyhissalâtu vesselâm onu okuyordu. Ben onu, kendi aðýzlarýndan öðrendim. Mübarek aðýzlarý henüz surenin rutubetini taþýrken, üzerimize bir yýlan sýçradý. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Öldürün þunu!" buyurdular. Hemen öldürmek üzere atýldýk. Fakat yýlan önce davranýp kaçtý. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Þerrinden korundu, týpký siz de onun þerrinden korunduðunuz gibi!" buyurdular." [Buhârî, Cezâus-Sayd 7, Bed´ü´l-Halk 14, Tefsir, Mürselât 1; Müslim, Selam 137, (2234); Nesâî, Hacc 114, (5, 208, 209).][34]
ـ4940 ـ3ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]سَمِعْتُ رَسُول اللّهِ #، عَلى الْمِنْبَرِ يَقُولُ: اُقْتُلُوا الْحَيَّاتِ، وَاقْتُلُوا ذَا الطُّفْيَتَيْنِ وَا‘بْتَرَ، فإنَّهُمَا يَطْمِسَانِ الْبَصَرَ وَيُسْقِطَانِ الْحَبَلَ قَالَ عَبْدُاللّهِ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: فَبَيْنَا أنَا أُطَارِدُ حَيّةً ‘قْتُلَهَا فَنَادَانِي أبُو لُبَابَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: َ تَقْتُلْهَا. فَقُلْتُ: إنّ رَسُولَ اللّهِ # أمَر بِقَتْلِ الْحَيّاتِ. فقَالَ: إنّهُ نَهى بَعْدَ ذلِكَ عَنْ ذَواتِ الْبُيُوتِ، وَهِىَ الْعَوامِرُ[. أخرجه الستة إ النسائِي.شبه الخطين ا‘سودين على ظهر الحية بالطفيتين.و»الطفيةُ« بضم الطاء خوصة المقل. وقيل الطفية الحية. فالمراد على هذا: واقتلوا كل حية ما كان له ولد وما ولد له وهو ا‘بتر.و»العَوَامِرُ« الحيات التي تكون في البيت، سميت بذلك لطول أعمارها .
3. (4940)- Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý minber üzerinde þöyle söylerken dinledim:
"Yýlanlarý öldürün. Ýki çizgili ve ebteri (engerek) de öldürün. Çünkü bunlar, gözleri kapar (kör eder) ve hamilelerde düþük yaparlar."
Abdullah Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) der ki: "(Bir gün) ben öldürmek için bir yýlan kovalarken, Ebu Lübabe (radýyallahu anh) bana: "Öldürme onu!" diye nida etti. "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yýlanlarýn öldürülmelerini emir buyurdular!" dedim. O:
"Ama daha sonra ev yýlanlarýnýn öldürülmelerini yasakladý!" dedi. Bunlar (ömürleri uzun olduðu için) avamir denen ev yýlanlarý idi." [Buhârî, Bed´ü´l-Halk 14, Megazî 11; Müslim, Selam 128, (2233); Muvatta, Ýsti´zan 31, (2, 975, 976); Ebu Davud, Edeb 174, (5252, 5253, 5254, 5255); Tirmizî, Ahkâm 2, (1483).][35]
AÇIKLAMA:
1- Bu rivayet, yýlanlarýn öldürülmesi ile ilgili umumi emri tahsis etmekte ve ev yýlanlarýný istisna kýlmaktadýr. Hadisin zahirine göre evlerde rastlanan yýlanlar öldürülmemelidir.
* Ýmam Malik, hadiste sadece Medine evlerinde yaþayan yýlanlarýn kastedildiðini, Medine dýþýndaki evlerde yaþayan yýlanlarýn bu istisnaya dahil olmadýðýný söylemiþtir.
* Bazý alimler: "Sadece þehirlerdeki evler maksuddur, diðer evler buraya dahil deðildir" demiþtir.
Alimler, sahralarda olsun, þehirlerde olsun, ev dýþýnda rastlanan yýlanlarýn öldürülmesi gereðinde ihtilaf etmemiþtir. Tirmizî´nin Ýbnu´l-Mübarek´ten kaydettiði bir rivayete göre, öldürülmesi yasak olan ev yýlaný, gümüþ (gibi açýk renkli ve parlak)týr, incedir ve yürürken kývrýlmaz, dik yürür.
2- Hadiste, ev yýlanýný tarifte kullanýlan avamir tavsifinin Zührî tarafýndan ilave edilen bir derç olduðunu þarihler belirtir. Lügatçiler, avamir´in ömür kelimesinden geldiðini, evde uzun müddet kalmalarý sebebiyle bunlara ummar dendiðini, cemî olarak avamir geldiðini belirtirler. Ummar, evde yaþayan cinlerin ismidir.
3- Bazý rivayetlerde ev yýlanlarýnýn, kaçmalarý için inzar ettikten sonra kaçmazlarsa öldürüleceði belirtilmiþtir. Ancak bu yýlanlar çizgili ise ve ebter çeþidinden ise bunlarýn inzar edilmeden (ürkütülmeden, ani olarak) öldürüleceði belirtilmiþtir.
Kurtubî, bu hadislerdeki emrin vücub ifade etmeyip irþadî olduðunu, zararý kesin olan þeyi defetmek gerektiðini belirtir.
4- Ebter, dilimizde engerek denen, kuyruðu kýsa zehirli yýlandýr. Bunlar, yýlanlarýn en tehlikeli ve en zararlý takýmýný teþkil etmektedir.
Ýki çizgili diye ifade ettiðimiz zûtufyeteyn, sýrtýnda iki siyah çizgi bulunan yýlandýr. Bu da engerek gibi zehirli ve muzýr yýlanlardandýr.
Bu iki yýlanýn gözlerinde, insan gözünü kör edecek bir hassa bulunduðu mücerred bakma ile gözleri kör edeceði kabul edilir. Onlarýn, öncelikle gözleri sokacaklarýnýn kastedilmiþ olabileceði de söylenmiþtir.
Habel, anne karnýndaki cenin demektir. Mezkur yýlanlara bakýnca, onlardaki zehirleyici hassa sebebiyle veya onlara bakmaktan hasýl olan korku sebebiyle bazý kimselerde çocuk düþürmelerin meydana geldiði söylenmiþtir.[36]
ـ4941 ـ4ـ وعن أبي المسيب قال: ]دَخَلْتُ عَلى أبي سَعِيد فَوَجَدْتُهُ يُصَلّي، فَجَلَسْتُ أنْتَظِرُهُ، فَسَمِعْتُ تَحْرِيكاً في عَرَاجِينَ في نَاحِيَةِ الْبَيْتِ، فَالْتَفَتُ فإذَا حَيّةٌ فَوَثَبْتُ ‘قْتُلَهَا فأشَارَ إليّ أنْ أجْلِسَ فَجَلَسْتُ، فَلمّا انْصَرَفَ فأشَارَ الى بَيْتٍ في الدّارِ. فقَالَ: أتَرَى هذَا الْبَيْتَ؟ فَقُلْتُ: نَعَمْ. فَقَالَ: كَانَ فيهِ فَتىً مِنّا قَرِيبُ عَهْدٍ بِعُرْس. فَخَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللّهِ # الَى الخَنْدَقِ، فَكَانَ الْفَتَى يَسْتَأذنُ رَسُولَ اللّهِ # بأنْصَافِ النّهَارِ لِيَرْجِعَ الى أهْلِهِ، فَاسْتَأذَنَهُ يَوْماً. فَقَالَ لَهُ #: خُذْ عَلَيْكَ سَِحَكَ، فإنّى أخْشى عَلَيْكَ قُرَيْظَةَ. فأخَذَ الرَّجُلُ سَِحَهُ، فأتَى أهْلَهُ، فإذَا امْرَأتُهُ بَيْنَ البَابَيْنِ قَائِمَةٌ. فَأهْوَى إلَيْهَا بِالرُّمْحِ لِيَطْعُنَهَا بِهِ، وَأصَابَتْهُ غَيْرَةٌ. فقَالتْ لَهُ: اَكْفُفْ عَليْكَ رُمْحَكَ، وَادْخُلِ الْبَيْتَ حَتّى تنْظُرَ مَا الَّذِى أخْرَجَنِي. فَدَخَلَ الْبَيْتَ فإذَا حَيّةٌ عَظيمَةٌ مُنْطَوِيَةٌ عَلى الْفِرَاشِ، فأهْوَى إلَيْهَا بِالرُّمْحِ فَأنْتَظَمَهَا بِهِ. ثُمَّ خَرَجَ فَرَكَزَهُ في الدّارِ فَاضْطَرَبَتْ عَلَيْهِ، فَمَا نَدْرِى أيُّهُمَا كَانَ أسْرَعَ مَوْتاً، الْحَيّةُ أوِ الْفَتَى؟ قَالَ: فَجِئْنَا رَسُولَ اللّهِ # فذَكَرْنَا لَهُ ذلِكَ، وَقُلْنَا ادْعُ اللّهَ أنْ يُحْيِيَهُ. فقَالَ: اسْتَغْفِرُوا لِصَاحِبِكُمْ. ثُمَّ قَالَ: إنَّ بِالْمَدِينَةِ جِنّا قَدْ أسْلَمُوا. فإذَا رَأيْتُمْ مِنْهُمْ شَيْئاً فآذِنُوهُ
ثََثَةَ أيّامٍ، فاِنْ بَدَا لَكُمْ بَعْدَ ذلِكَ فَاقْتُلُوهُ، فإنَّمَا هُوَ شَيْطَانُ[. أخرجه مسلم ومالك وأبو داود والترمذي.ومعنى »فآذِنُوهُ« هو أن يقول له: أنت في حرج إن عدت إلينا ف تلمنا أن نضيق عليك بالطرد والتتبع .
4. (4942)- Ebu Ôl-Müseyyeb anlatýyor: "(Bir gün) Ebu Said (radýyallahu anh)´in yanýna girmiþtim, namaz kýlýyor buldum. Onu beklemek üzere oturdum. Derken evin bir köþesinde tavaný örten hurma dallarý arasýnda bir kýpýrtý gördüm. Oraya bakýnca bir yýlan olduðunu gördüm. Öldürmek üzere atýldým. Ebu Said oturmam için iþaret etti. Tekrar yerime oturdum. Namazdan çýkýnca bana evde bir oda gösterdi ve: "Bu odayý görüyor musun?" diye sordu. Ben: "Evet!" deyince devam etti:
"Onda, bizden yeni evli bir genç vardý. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Hendek (harbin)e gittik. Genç, gün ortasýnda, ehline uðramak için Aleyhissalâtu vesselâm´dan izin istiyordu. Bir gün ondan yine izin istedi. Aleyhissalâtu vesselâm ona
:"Silahýný beraberinde al, ben Kureyza´dan sana bir zarar gelir diye korkuyorum!" buyurdular. Adam silahýný aldý. Ailesine geldi. Hanýmý iki kapý arasýnda ayakta duruyordu. Elindeki mýzraðý ile, dürtmek üzere kadýna eðildi. Adama kýskançlýk gelmiþti. Kadýn ona:
"Mýzraðýný geri çek! Hele eve gir, beni dýþarý çýkaran þeyi bir gör!" dedi. Adam içeri daldý. Bir de ne görsün: Yataðýn üzerine çöreklenmiþ iri bir yýlan! Mýzraðýyla ona yöneldi ve yýlana sapladý. Sonra çýkýp, süngüyü avluya dikti. Derken yýlan üzerine atýldý. Bilemiyoruz, hangisi evvel öldü; yýlan mý, genç mi? Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a gelip, bu durumu anlattýk ve: "Dua edin, Allah ona tekrar hayat versin!" dedik. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Arkadaþýnýz için istiðfar ediverin!" buyurdular. Sonra þu açýklamada bulundular:
"Medine´de Müslüman olan cinler var. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün ihtarda bulunun. Eðer bundan sonra yine de görünürse onu öldürün. Çünkü o bir þeytandýr." [Müslim, Selam 139, (2236); Muvatta, Ýsti´zan 33, (2, 976, 977); Ebu Davud, Edeb 174, (5256, 5257); Tirmizî, Ahkâm 2, (1484); (Bazý Tirmizî nüshalarýnda Sayd bölümünde (17. babta) gelmiþtir.][37]
AÇIKLAMA:
Bazý þarihler, bu ve benzeri rivayetlere dayanarak Medine´deki yýlanlarýn hemen öldürülme cihetine gidilmemesi, önce ihtar edip, kaçmasýna imkan hazýrlanmasý gerektiðini, ihtara raðmen kaçmazlarsa öldürüleceðini söylemiþtir. Sair yerlerde ve evlerde rastlanan yýlanlarý ise, ihtar etmeden öldürmek mendubtur. Zîra bu babta sahih surette gelen birçok rivayet mevcuttur. Bu görüþ sahipleri, Medine´de rastlanan yýlanlarýn ihtar edildikten sonra öldürülmeleri gereðine þu gerekçeyi zikrederler. Hadis, yýlan þeklindeki bir cin taifesinin Medine´de Müslüman olduðunu beyan buyurmuþtur.
Diðer bazý alimler, nehyin amm oluþundan hareketle, nerede olursa olsun, evlerde yaþayan yýlanlarýn ihtar edilmeden öldürülemeyeceðini söylemiþtir. Kýrlarda rastlanan yýlanlar, bunlara göre de ihtarsýz öldürülebilir. Ýmam Malik, mescidlerde rastlanan yýlanlarýn da ihtarsýz öldürüleceðini söylemiþtir. Tirmizî, yýlana yapýlacak ihtarýn mahiyeti ile ilgili olarak, Resulullah´ýn þu sözünü nakleder:
"Senden, Süleyman Ýbnu Davud ve (gemiye sokarken) Hz. Nuh´un aldýðý söz hakký için bize eziyet vermemeni (ve bize görünmemeni) diliyorum." Ulema bu inzar (korkutma, ihtar) iþinin üç gün mü; üst üste üç kere mi olacaðýnda ihtilaf etmiþtir. Cumhur üç gün demekte ittifak eder. Ýhtar þöyle yapýlmalýdýr. انشدكن بالعهد الذى اَخَذَهُ عَلَيْكُنّ نوحٌ وسُلَيْمَانُ عَليهما السم اَنْ َ تَبْدُونَ وََ تُؤْذُونَا Nevevî´nin kaydýna göre ulemâ þöyle demiþtir: "Ýhtara raðmen gitmezse, anlaþýlýr ki, o yýlan "ev yýlanlarýndan " deðildir, cinlerden Müslüman olanlardan da deðildir, o bir þeytandýr, ona hürmet etmek gerekmez. Allah, öylelerine, insanlara karþý intikam güderek galebe etme hassasý vermemiþtir. Müslüman olanlarla, ev yýlanlarý aksine intikam alýcýdýrlar."[38]
ـ4942 ـ5ـ وعن ابن أبي ليلى عن أبيه قال: ]سُئِلَ رسولُ اللّهِ # عَنْ حَيّاتِ الْبُيُوتِ. فقَالَ: إذَا رَأيْتُمْ مِنْهُنّ شَيْئاً في مَسَاكِنِكُمْ. فَقُولُوا لَهُ: نَنْشُدُ عَلَيْكَ الْعَهْدِ الّذِى أخَذَ عَلَيْكُمْ نُوحٌ، وَنَنْشُدُكَ الْعَهْدَ الّذِى أخَذَ عَلَيْكُمْ سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ َ تُؤْذُونَا وََ تَتَرَاءَوْا لنَا فإنْ عُدْنَ فَاقْتُلُوهُنَّ[. أخرجه أبو داود والترمذي
5. (4942)- Ýbnu Ebî Leyla babasýndan anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a ev yýlanlarýndan sorulmuþtu. Þu cevabý verdi:
"Evlerinizde onlardan birini görecek olursanýz, ona:
"Size Hz. Nuh´un (gemiye sokarken) aldýðý söz hakký için ve de Hz. Süleyman Ýbnu Davud´un sizden aldýðý söz hakký için bize zarar vermemenizi ve bize görünmemenizi taleb ediyorum" deyin. Eðer tekrar dönerlerse öldürün." [Tirmizî, Ahkâm 2, (1485); Ebu Davud, Edeb 174, (5260).][39]
ـ4943 ـ6ـ وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسولُ اللّهِ #: اقْتُلُوا الحَيّاتِ كُلّهُنّ، فَمَنْ خَافَ ثَأرَهُنَّ فَلَيْسَ مِنّي[. وفي رواية: »اقْتُلُوا الْكِبَارَ إَّ الجَانّ ا‘بْيضَ الّذِى كُأنّهُ قَضِيبُ فِضَّةٍ[. أخرجه أبو داود والترمذي .
6. (4943)- Ýbnu Mes´ud (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Yýlanlarýn hepsini öldürün. Kim yýlan(ýn intikam alacaðýn)dan korkarsa, benden deðildir."
Bir rivayette þöyle buyrulmuþtur: "Gümüþ çubuk gibi olan uzun yýlan hariç, bütün yýlanlarý öldürün." [Ebu Davud, Edeb 174, (5249, 5261); Nesâî, Cihad 48, (6, 51).][40]
ـ4944 ـ7ـ وعن ابن عبّاس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قالَ رسولُ اللّهِ #: مَنْ تَرَكَ الْحَيّاتِ مَخَافَةَ طَلَبِهِنّ فَلَيْسَ مِنّا. مَا سَالَمْنَاهُنّ مُنْذُ حَارَبْنَاهُنّ[. أخرجه أبو داود .
7. (4944)- Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim, yýlaný (intikam) arar diye (öldürmez) býrakýrsa bizden deðildir. Biz onlarla harbettiðimiz günden beri onlarla sulh yapmadýk." [Ebu Davud, Edeb 174, (5250).][41]
AÇIKLAMA:
1- Daha önce de geçtiði üzere, yýlanýn kindar olduðuna intikam alacaðýna inanýlmaktadýr. Aleyhissalâtu vesselâm bu hadislerde, yýlanýn kin tutacaðýndan, intikam alacaðýndan korkarak, onlarýn öldürülmemelerini caiz bulmuyor. Esasen, ölen yýlanýn intikam almasý mevzubahis olmadýðý için, kastedilen, yýlanýn arkadaþlarýnýn intikam alacaðý inancýdýr. Aliyyu´l-Kârî, cahiliye devrinde: "Yýlanlarý öldürmeyin, eðer öldürecek olursanýz, onun eþi gelir, intikam almak için sizi sokar" dendiðini; Aleyhissalâtu vesselâm´ýn bu cahiliye inancýný nehyettiðini belirtir.
Önceki hadiste, ev yýlanlarýna dokunulmamasý, onlarý inzar ettikten sonra öldürülmesi emredilmiþtir. Oradaki açýklamalar görülmelidir.
2- Hadiste temas edilen, yýlanla insan arasýndaki muharebe fýtrî ve cibillî durumdur. Zîra gerek insan ve gerekse yýlan, birbirlerini öldürme fýtratý üzere yaratýlmýþlardýr. Ancak bazýlarý: "Bundan murad, yýlanla Hz. Adem arasýndaki düþmanlýktýr" demiþtir. Rivayetlere göre, Ýblis cennete girmek diler, fakat cennetin bekçisi salmaz, mani olur. Fakat yýlan onu aðzýna alýr ve aðzýndan içeri sokar. Cennete bu yolla giren Ýblis, Hz. Adem´le Havva´ya vesvese vererek, yasak aðaçtan yemelerine ve cennetten kovulmalarýna sebep olur. Bu kötü akibete yýlan sebep olduðu için insanoðlu ile yýlan cinsi arasýnda adavet baþlamýþtýr.
3- "Bizden deðil" sözüyle Resulullah tekfiri kastetmemiþtir. "Bizim sünnetimizi almamýþtýr, yolumuzdan gitmemektedir" demiþ olmalýdýr.[42]
ـ4945 ـ8ـ وعن العبّاس رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنّهُ قال: يَا رَسُولَ اللّهِ! إنّا نُرِيدُ أنْ نَكْنُسَ زَمْزَمَ وَإنّ فِيهَا مِن هذِهِ الْحَيّاتِ الصّغَارِ؟ فَأمَرَهُ بِِقَتْلِهِنّ[. أخرجه أبو داود .
8. (4945)- Hz. Abbas (radýyallahu anh)´ýn anlattýðýna göre: "Ey Allah´ýn Resûlü demiþtir, biz zemzem kuyusunu temizlemek istiyoruz. Fakat içinde þu küçük yýlanlar var."
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), yýlanlarý öldürmesini emretmiþtir. [Ebu Davud, Edeb 174, (5251).][43]
ـ4946 ـ9ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قال رَسولُ اللّهِ # لِلْوَزَغِ: الْفُوَيْسِقُ، وَلَمْ أسْمَعْهُ أمَرَ بِقَتْلِهِ[. أخرجه الشيخان والنسائي .
9. (4946)- Hz. Aiþe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) keler için fuveysýk (fâsýkcýk) dedi ama, "öldürün!" diye emrettiðini iþitmedim." [Buhârî, Bed´ü´l-Halk 14, Cezâu´s-Sayd 7; Müslim, Selam 145, (2239); Nesâî, Hacc 115, (5, 209).][44]
ـ4947 ـ10ـ وعن سعيد بن أبي وقّاص رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنّ النّبِىّ # أمَرَ بِقَتْلِ الْوَزَغِ، وَسَمّاهُ فُوَيْسِقاً[. أخرجه مسلم وأبو داود.
10. (4947)- Sa´d Ýbnu Ebî Vakkas (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kelerin öldürülmesini emretti ve onu fuveysika diye isimlendirdi." [Müslim, Selam 144, (2238); Ebu Davud, Edeb 176, (5262).][45]
ـ4948 ـ11ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ قَتَلَ وَزَغَةً في أوّلِ ضَرْبَةٍ كُتِبَ لَهُ مِائَةُ حَسَنَةٍ؛ وَفي الثّانِيَةِ دُونَ ذلِكَ، وفي الثّالِثَةِ دُونَ ذلِكَ[. أخرجه مسلم، وهذا لفظه، وأبو داود والترمذي .
11. (4948)- Ebu Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim keleri ilk darbede öldürürse ona yüz sevap yazýlýr. Ýkinci vuruþta öldürürse daha az kazanýr. Üçüncü vuruþta ise bundan da az sevap kazanýr." [Müslim, Selam 147 (2240); Metin Müslim´den alýnmadýr. Ebu davud, Edeb 175, (5263, 5264); Tirmizî, Ahkâm 1, (1482). Bazý Tirmizî tertibinde Sayd bölümünde 13. babta.][46]
AÇIKLAMA:
Vezeða, Ahterî´de keler olarak açýklanýr. Keler, bir nevi kertenkeledir. Resulullah fuveysika diye tavsif ederek, insanlara eziyet veren haþerata dahil etmiþtir. Fuveysika, fasýkcýk demektir. Resulullah haþeratýn ekserisinden ayrý olarak, zarar verenlere fasýk demiþtir. Ulemâ, kelerin bu grupta olduðunda ittifak eder. Bir vuruþta öldürülmesinden maksad eziyet verilmemesi içindir. Zîra hayvan ikinci darbeyi almadan yaralý olarak kaçabilir.
Kertenkelenin öldürülmesi ile ilgili beyanlar, tabiatý icabý onun insanlara zarar verici olmasýndandýr. Bu mânayý te´yid eden baþka rivayetler mevcuttur: Ahmed Ýbnu Hanbel´in bir rivayetine göre, "Hz. Ýbrahim (aleyhissalâtu vesselâm) ateþe atýldýðý zaman bütün hayvanlar ateþi söndürmeye çalýþtýðý halde, kertenkele ateþi üfürmüþ, iyice yandýrmaya çalýþmýþtýr. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu sebeple kertenkelenin öldürülmesini emretmiþtir." Keza, Hz. Aiþe, "Beytü´l-Makdis yandýðý zaman da kertenkelenin ateþi üfürdüðünü" rivayet etmiþtir.[47]
* KÖPEKLER
ـ4949 ـ1ـ عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]أمَرَ رَسُولُ اللّهِ #
بِقَتْلِ الْكَِبِ إَّ كَلْبَ صَيْدٍ، أوْ كَلْبَ غَنَمٍ أوْ مَاشِيَةٍ. فَقِيلَ ‘ُبْنِ عُمَرَ: إنّ أبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ: أوْ كَلْبَ زَرْعٍ. فقَالَ: إنّ ‘بِى هُرَيْرَةَ زَرْعاً. قَالَ: كُنَّا نَنْبَعِثُ بِالْمَدِينَةِ وَأطْرَافِهَا فََ نَدَعُ كَلْباً إَّ قَتَلْنَاهُ، حَتّى إنّا لَنَقْتُلُ كَلْبَ الْمَرْأةِ مِنْ أهْلِ الْبَادِيَةِ يَتْبَعُهَا[. أخرجه الستة إ أبا داود .
1. (4949)- Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) av veya koyun veya çoban köpeði hariç diðer bütün köpeklerin öldürülmesini emretti."
Ýbnu Ömer (radýyallahu anhüma)´e: "Ebu Hüreyre, "Veya ekin köpeðini de diyor!" denilmiþti, bunun üzerine: "Onun ekini var da ondan!" cevabýný verdi ve ilave etti:
"Biz Medine ve civarýna gider, tek köpek býrakmaz, hepsini öldürürdük. Hatta biz, çölden gelmiþ kadýna refakat eden arkadaþ köpeði bile öldürdük." [Buhârî, Bed´ü´l-Halk 14; Müslim, Musakât 45, (1570); Muvatta, Ýsti´zân 14, (2, 969); Tirmizî, Sayd 4, (1488); Nesâî, Sayd 9, (7, 184.][48]
AÇIKLAMA:
1- Köpeklerin öldürülüp öldürülmemesi ile ilgili birçok hadis rivayet edilmiþ, bu sebeple mesele hakkýnda ulemânýn farklý mütalaalarý olmuþtur. Bunlarý müteakiben özetlemeye çalýþacaðýz.
2- Sadedinde olduðumuz hadiste açýklanmasý gereken mühim bir nokta, Ýbnu Ömer´in Ebu Hüreyre (radýyallahu anh) hakkýnda sarfettiði: "Onun ekini var da ondan" sözüdür. Bu ifade biraz açýklanmaya muhtaç. Çünkü yanlýþ anlaþýlmaya müsait bir görünüþ arzetmektedir.
Ýbnu Ömer´in, Ebu Hüreyre hakkýndaki bu sözü, ulemanýn ittifakla ifade ettikleri üzere Ebu Hüreyre´nin ziyadesini gevþetmek, hafife almak gayesini gütmemektedir. Nitekim o hüküm, yani Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn ekin bekleyen köpeði de öldürmekten istisna kýldýðýný ifade eden ziyadeyi, Ýbnu Mugaffel, Süfyan Ýbnu Ebî Züheyr ve Ýbnu Hakem de zikretmiþlerdir. Bu ziyadeyi baþkalarý rivayet etmemiþ olsa, bi´lfarz sadece Ebu Hüreyre rivayet etmiþ olsa bile, yine de hadisin sýhhatine bir noksan gelmezdi. Çünkü sahabinin rivayeti makbuldür. Kaldý ki, Ýbnu Ömer´in bu sözüyle: "Ebu Hüreyre çiftçidir, çiftçilikle ilgili teferruatý herkesten iyi bilir, o bu hususta dikkatlidir" demek istediði belirtilmiþtir. [49]
ـ4950 ـ2ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُول اللّهِ #: مَا مِنْ أهْلِ بَيْتٍ يَرْتَبِطُونَ كَلْباً إّ نَقَصَ مِنْ عَمَلِهِمْ كُلّ يَوْمٍ قِيرَاطٌ إّ كَلْبَ صَيْدٍ أوْ حَرْثٍ أوْ غَنَمٍ[. أخرجه رزين .
2. (4950)- Hz. Ebu Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Köpek besleyen bir aile yoktur ki, her gün rýzýklarýndan iki kýrât eksilmemiþ olsun. Bundan av veya bekçi veya koyun köpeði hariç (bunlarý besleyenlerin rýzkýnda eksilme olmaz)." [Bunu Rezin tahriç etti.][50]
AÇIKLAMA:
1- Köpeklerle ilgili gelen hadislerden birkaçý:
* Ýbnu Mugaffel anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) köpekleri öldürmeyi emretmiþtir. Sonra: "Köpekler onlarý ne ilgilendirir" buyurdu ve av köpeði ile çoban köpeði hakkýnda ruhsat verdi."
* Hz. Cabir Ýbnu Abdillah (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize köpekleri öldürmeyi emrettiler. (Bunun üzerine biz) çölden gelen kadýna refakat eden köpeðe varýncaya kadar (bütün köpekleri) öldürdük. Sonra (aleyhissalâtu vesselâm) köpekleri öldürmeyi yasakladý ve: "Halis siyahýný (ve gözlerinin üstünde iki nokta gibi beyazý olan) iki noktalýsýný öldürün, zîra o þeytandýr!" buyurdular.
* Ýbnu Ömer anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), köpeklerin öldürülmesini emrettiler ve onlarýn öldürülmesi için Medine´nin etrafýna haber saldýlar.
** Bu rivayetleri gözönüne alan Ahmed Ýbnu Hanbel ile bazý Þafiî alimler, halis, siyah köpeðin avcýlýkta kullanýlmasýný uygun görmemiþler ve Cabir (radýyallahu anh) hadisinin zahirini esas alarak: "Zîra siyah köpek þeytandýr; helal olan av, þeytanýn deðil, köpeðin avladýðýdýr" demiþlerdir. Fakat alimlerin ekseriyeti yani cumhur, siyah köpekle diðerleri arasýnda fark olmayacaðýna hükmetmiþtir. Hadiste ona þeytan denmesi, onlarýn köpek olmadýðýný belirtmeye matuf deðildir. Bundandýr ki, beyaz gibi, siyah köpeðin de aðzýný soktuðu kabýn yýkanmasý gerekir. Ýmam Â-zam, Ýmam Malik ve Ýmam Þafiî rahimehümullah´ýn mezhepleri böyledir.
Alimler, siyah köpeðin þeytan olarak ifade edilmesinde zahirin maksud olmadýðýna, Kur´an-ý Kerim´de -mesela Nas suresinde- kötülüðü galebe çalan insanlara þeytan denmiþ olmasýný delil gösterirler. Allah böylelerine þeytan demiþ ama öldürülmelerini emretmemiþtir.
** Ýbnu Abdilberr´e göre, zararlý olmadýkça hiçbir köpek öldürülmez. "Çünkü der Aleyhissalâtu vesselâm canlýlarý silaha hedef yapmayý nehyetmiþtir. Üstelik köpeðe su vermenin faziletiyle ilgili hadis mevcuttur. Hadiste: "Her ciðer sahibine su vermenin ecri vardýr" buyrulmuþtur." Ýbnu Abdilberr, kanaatine fiilî durumu da þahid gösterir: "Her tarafta bunca alim ve dine aykýrý iþlere göz yummayan uyanýk kimseler olduðu halde köpekleri öldürme adeti yoktur. Ben, Müslümanlarýn hiçbir fakihinin, köpek beslemeyi adaleti cerheden, þahidliðe mani olan bir hal saydýðýný görmedim. Sadece Þâfiî mezhebi ihtiyaç yokken köpek beslemeyi haram saymýþtýr" der.
Hangi çeþitten olursa olsun "köpek sulama"nýn ecrinden bahseden hadise gelince:
"Ebu Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Fahiþe bir kadýn, bir kuyu baþýnda susuzluktan dilini çýkarmýþ soluyan ve ölümle pençeleþen bir köpeðe rastladý. Hemen ayakkabýsýný çýkararak baþörtüsüne baðlayýp hayvana su çýkardý. Bu sebeple kadýnýn günahlarý affolundu."[51]
radyobeyan