Sizden Gelenler (Tasavvuf)
Pages: 1
Himmet By: rabia Date: 25 Nisan 2010, 11:20:54
Takva Sahiplerine Ýlâhi Ýkram Himmet

Üzerinde çokça tartýþýlan kavramlardan biri de himmet. Tasavvufî yaþantý sahiplerinin sýkça kullandýðý himmet nedir? Niçin tartýþma konusu yapýlýyor, neresi yanlýþ anlaþýlýyor? Himmet kavramýný kullananlar niçin ve nasýl kullanýyor?

Himmet, kelime manasýyla kalbi, iradeyi, duygu ve düþünceyi bir noktaya toplayýp, tek hedefe yönelmek demek. Kelime kökü Arapça “hemm”. Hemm, iyi olsun kötü olsun, herhangi bir þeyi yapmaya yönelmek, himmet ise, kýymetli, þerefli ve güzel þeylere yönelmek manasýný taþýyor.

Kelime manasýyla düþündüðümüzde, her insanýn azmettiði ve gayretini yönelttiði bir hedefi mevcut. Ýnsanlarýn kimi sadece karnýna, kimi de kalbine yöneliyor. Herkesin kýymeti de yöneldiði þeye göre ölçülüyor. Buradan hareketle, derdi yalnýzca dünya olanýn Allah katýnda hiçbir kýymeti olmaz. Hedefi Allah rýzasý olanýn ise, kýymeti kelimelerle ölçülemez.

Bugün günlük hayatýmýzda himmet deyince akla yardým ve destek geliyor. ‘Falanýn himmetiyle müþkilim çözüldü’ derken, bana saðladýðý destekle sýkýntýdan kurtuldum demeyi kastediyoruz. Böyle bir himmeti inkar eden yok. Çünkü bütün insanlýk, birbirine muhtaç bir halde yaratýlmýþtýr. Zayýflar güçlülere, fakirler zenginlere, hastalar doktorlara, cahiller alimlere muhtaç edilmiþ; kendisine maddi-manevi imkan ve nimet verilenler de, onu muhtaçlara ulaþtýrmakla görevlendirilmiþtir.

Velilerin Himmeti

Çokça tartýþýlan velilerin ve kâmil mürþidlerin himmeti meselesine gelince; buna mürþidin teveccühü, manevi tasarrufu, nazarý, feyzi ve duasý da denir.

Velilerin uzaktaki kimselere himmet etmesine ve tasarrufta bulunmasýna bazýlarý itiraz ediyor. Mesele, ruhani alemde ruh vasýtasý ile cereyan ettiði için, maddi þartlara mahkum olmuþ akýl onu anlamakta zorlanýyor. Çünkü bu himmet ve yardým farklý boyutlarda, bilinen zaman ve mesafe ölçüleri dýþýnda tezahür ediyor. Bu nedenle onu bizzat tecrübe etmeyenler, olduðuna inanmak ve olayý anlamak için delil ve izah istemekteler. Bunda haklýlar. Biz de meseleyi iþin ehline ve onu tecrübe edenlere soracaðýz. Bu konudaki delilleri ortaya koyacaðýz. Yanlýþ anlama ve uygulamalarý tesbit edeceðiz.

Tasavvuf erbabýna göre himmet; kulun kendisini veya baþkasýný bir hayra ulaþtýrmak, bir þerden korumak veya bir kemâli ele geçirmek için bütün ruhanî gücünü kullanarak kalbiyle Cenab-ý Hakk’a yönelmesidir. (Cürcani)

Himmet, ilahi nurla temizlenmiþ ve takva ile yücelmiþ ruhlarýn Allah’ýn izniyle muhtaç kullara yardým etmesidir. Bu âli ruhlar zamana baðlý deðildir, mekan ile sýnýrlanmazlar. Maddi þartlar engel olmaz onlara. Himmet, kâmil velilere emanet edilmiþ ilahi bir nurdur. O nur ile yol alýr, hak yolcularýný terbiye ve takviye ederler.

Himmet, Allah’ýn bir rahmetidir. Himmet ehli, bir rahmeti yerine ulaþtýrmakla görevli Allah’ýn dostudur. Kur’an ifadesiyle onlara “cündullah (Allah’ýn askerleri)” denir. Sayýlarýný, yerlerini ve görevlerini ancak Allah bilir. (Müddessir/31) Onlar, meleklerden ve kâmil müminlerden oluþur. Cenab-ý Hak, onlar vasýtasýyla dilediklerine yardým edip, müþküllerini çözer. Aslýnda kuluna destek veren ve müþkülünü çözen Allah’týr. Peygamber olsun, veli olsun, diðer varlýklar vasýtadan baþka bir þey deðildir. Bu hakikati Rasulullah (A.S.) Efendimiz þöyle ifade buyuruyor: “Asýl veren Allah’týr, ben ise verileni taksim edip yerine ulaþtýrmakla görevliyim.” (Buhari, Müslim)

Ýlahi Ýkram

Müttakilere Allah tarafýndan verilen bir sermaye, ilahi bir emanettir himmet. Allah’ýn sevdiklerine ikramý, ilahi aþkýn meyvesi, takva sahiplerine bir hediyedir. Allahu Tealâ, sevdiklerine yaptýðý bu ikramý meþhur bir kudsi hadiste þöyle bildiriyor:

“Ben, farz ve nafile ibadetlerle bana yaklaþan kulumu sevdiðim zaman, onun gören gözü, iþiten kulaðý, tutan eli, yürüyen ayaðý olurum. O benimle görür, benimle iþitir, benimle tutar, benimle yürür. Bana sýðýnýrsa onu himaye ederim. Benden bir þey isterse kendisine veririm.” (Buhari, Ýbnu Mace, Ahmed)

Ýþte velilerin ulaþtýðý bütün keramet ve himmet bu hadiste özetleniyor. Bu hadiste Allah dostlarýna verilen imkan ve yetkilerin ne boyutta olduðunu büyük müfessir Fahruddin Razi’den dinleyelim:

“Ýnsan büyük bir baðlýlýk ve samimiyetle Allahu Tealâ’ya itaate devam ederse, Allah’ýn, onun gözü ve kulaðý olurum buyurduðu bir makama yükselir. Allah’ýn celal nuru kul için bir kulak olunca, o yakýný iþittiði gibi uzaðý da iþitir. Bu nur onun için bir göz olunca, yakýný gördüðü gibi uzaðý da görür. Ve yine bu nur kul için bir el olunca, o elin zora, kolaya, yakýndakine, uzaktakine, her þeye gücü yeter.” (Mefatihu’l-Gayb)

Ýþte kâmil bir veli, darda kalýp kendisinden yardým isteyen bir mümine ilahi izinden sonra bu nur ile yardýmcý olmaktadýr. Mesafe ne olursa olsun, kalbi ilahi nur ile cilalanmýþ kamil bir veli, Allah’ýn izni ve dilemesiyle dünyanýn her yanýný görebilir, her sesi iþitebilir, her yana el uzatabilir. Bu, Allahu Tealâ’nýn dilediði kullarý için kolay ve mümkün. Ancak bu nimeti kime, ne zaman, ne ölçüde vereceðini Cenab-ý Hak tayin eder.

Himmet Samimiyet ve Edebe Baðlýdýr

Allah’ýn rahmetini çeken en güzel sebep, kalbin samimiyetidir. Allahu Tealâ, isteðinde samimi olmayan gafil kalbin duasýný iþitir, fakat kabul etmez. Arzu ve istediðinde samimi, sabýrlý ve azimli olan kimsenin ise eli boþ dönmez. Büyük veli Abdulkerim el-Cilî (K.S.), “Ýnsan-ý Kamil” kitabýnda, bütün baþarýnýn himmetteki samimiyete baðlý olduðunu belirtiyor ve ekliyor:

“Ýsteðinde samimi olan kimsenin iki alameti vardýr: Yöneldiði ve istediði þeyin olacaðýna kesin olarak inanmak ve gücü nisbetinde istenen þeylerin gereðini yapmak. Hali böyle olmayan kimseye himmet ve azim sahibi denmez. O sadece boþ temenniler ile avunan ve davasýnda yalancý olan biridir. Böyle bir kimse aradýðýný bulamaz, sevdiðine kavuþamaz. Onun hali, elinde kalemi, kaðýdý olmayan, okuma ve yazmasýný da bilmeyen bir kimsenin mektup yazmaya kalkmasýna benzer. Bu durumda olan birisi mektubu nasýl yazacak? O, bu þekilde niçin mektub yazmak istiyor ki?”

Himmet Kaderle Sýnýrlýdýr

“Rasulüm de ki: Ben, Allah’ýn dilediðinden baþka kendime herhangi bir fayda ve zarar verecek güce sahip deðilim.” (A’raf/188) ayet-i kerimesi, her þeyin Yüce Allah’ýn takdirinde olduðunu belirtiyor. Büyük arif Ýbnu Atâ (K.S.) Hikem adlý eserinde der ki: “Himmetler ne kadar büyük ve hýzlý olursa olsun kader sýnýrlarýný geçemez.”

Kâmil mürþid, müridin isteðine deðil, Allahu Tealâ’nýn onun hakkýndaki takdirine bakar. Bir çeþit kader vardýr ki onun gerçekleþmesi Allah tarafýndan kesin hükme baðlanmýþtýr. Bu hükmü verilen þeyin gerçekleþmesi kaçýnýlmazdýr ve onu dua ve himmet deðiþtiremez. Bir çeþit kader de vardýr ki, onun gerçekleþmesi bazý sebeplere baðlýdýr. Ýþte dua, himmet ve sadaka bu kýsýmda fayda verir.

Hal böyle olunca, bazýlarýnýn: “benim mürþidim gavstýr, Allahu Tealâ’dan her ne isterse olur; bir bakýþta kâfiri mümin, fasýðý muttaki eder, tek baþýna bir orduyu yener!” demesi doðru deðildir. Bunlar Allahu Tealâ’nýn kudretinde olan þeylerdir ve zaten Allah dostlarý, hep ilahi murada uygun þeyleri isterler. Bu konuda büyük veli Mevlâna Halid Baðdadî (K.S.), kendisinden neslinin devamý için dua ve himmet isteyen Akka valisi Abdullah Paþa’ya þu cevabý gönderir:

“Biz kendimizi himmet ehli görmüyoruz. Ancak, öyle olsa bile, istenilen þeyin kaza-i muallak (meydana gelmesi sebeplere baðlanan bir kader) olduðu anlaþýlmadan himmet kullanýlmaz. Kesin olan kaderi (kaza-i mübrem), deðil veliler, peygamberlerin himmeti bile deðiþtiremez. Onun sonucuna rýza gösterip Allahu Tealâ’ya teslim olmak gerekir. Þunu belirtelim ki, velileri inkardan sakýnmak vacip olduðu gibi; onlar hakkýnda, imaný bozacak kabulleniþlerden sakýnmak da vaciptir. Bu aþýrý ve tehlikeli inanýþlar, daha çok velilere güzel zan ve aþýrý muhabbet besleyen kimselerde oluyor. Unutmayýn ki, þeytan hile ve düzen sahibidir; insaný helake götürecek her yolu dener.” (Mektubat-ý Mevlâna Halid, 7. Mektup)

Himmet Nefse Deðil, Hikmete Uygun Olur

Arifler Allahu Tealâ’nýn hikmetine aþýktýr. Ýþlerin görünen tarafýna deðil, sonucuna bakarlar. Onlar kendileri ve talebeleri için hep Allah’a yaklaþtýracak sebepleri ararlar. Kulun Allahu Tealâ’ya yaklaþmasý, nefsinin terbiyesine baðlýdýr. Bu terbiye bazen sýhhat ile, bazen de hastalýk ile gerçekleþir. Bazý kalb hastalýklarýnýn tedavisi fakirlik, yalnýzlýk ve çaresizlik ile olur. Kalp katýlýðý ve gafletin giderilmesi için bazen acý tecrübeler gerekir. Mürid bunlarý bilmez ve bir sýkýntýya düþünce, kurtulmak için mürþidinden himmet ve dua ister. Mürþid feraset nuru ve ilahi bir ilimle, o sýkýntýnýn müridin derdine ilaç olduðunu görür ve onu Allah’a yaklaþtýrdýðýný bilir; kýsaca “dua ederiz” der. Mürid de, o derdin hemen biteceðini düþünür. Halbuki mürþid-i kâmil, Allahu Tealâ’dan o sýkýntýnýn devamýný istemektedir. Çünkü, müritteki gafletin ilacý o sýkýntýnýn içindedir. Hastaya ilacýný içirmemek dostluk deðil, ihanet olur.

Önce Hizmet, Sonra Himmet

Mürid: “himmet efendim!” dedikçe, mürþid: “önce hizmet evladým!” der. Arifler demiþlerdir ki: Mürþidin himmeti, müridin gayretine göre olur. Tarlasýnda güzel ekin isteyen bir kimseye düþen ilk iþ, tarlayý temizlemek ve uygun tohumu oraya güzelce ekmek, peþinden de gerekli sulamayý yapmaktýr. Bundan sonrasý elini açýp hayýrlýsýný istemek zamanýdýr. Bunlarý yapmayan bir kimse, dünyadaki bütün velileri dolaþsa ve iyi mahsul için dua talep etse, tarlasýnda ekin deðil, ancak diken biter.

Ynt: Himmet By: ceren Date: 26 Haziran 2017, 14:38:07
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri islam yolunda iman yolunda calisan ve hikmet sahibi himmet sahibi olan kullardan eylesin insallah...
Ynt: Himmet By: Bilal2009 Date: 26 Haziran 2017, 15:57:28
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri evliyalarýn himmetinden yoksun olanlardan eylesin Rabbim bizleri himmeti doðru anlayan kullarýndan eylesin
Ynt: Himmet By: Sevgi. Date: 27 Haziran 2017, 02:26:32
Mevlam bizleri islam yolundan ayýrmasýn inþaAllah

radyobeyan