Kütübü Sitte
Pages: 1
Ariyet 2 By: sumeyye Date: 23 Nisan 2010, 18:23:53
AÇIKLAMA:



1- Tirmizî, bu hadisin bir baþka vechini daha kaydeder ve senet bakýmýndan onun daha sýhhatli (esahh) olduðunu belirtir: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn zevcelerinden biri [yani Zeyneb Bintu Cahþ (radýyallahu anhâ)] Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a bir tabak içerisinde yemek hediye etti. Hz. Âiþe (radýyallahu anhâ) tabaða eliyle vurdu. Ýçerisinde bulunanlarý attý. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Yemeðe yemek, kaba kab (tazmîn edilecek)" buyurdu."

Buna yakýn baþka rivayetler de gelmiþtir. Kimisinde bu hadiseyi, Hz. Âiþe´nin, Ümmü Seleme´ye karþý icra ettiði, bazýlarýnda ise Hz. Hafsa veya Hz. Safiyye´ye karþý icra ettiði zikredilir. Ayrýca, yemeðin dökülmekle kalmayýp, tabaðýn da kýrýldýðý, gelen tasrihat arasýnda Ýbnu Hacer, sadedinde olduðumuz hadisteki mübhem kimsenin Hz. Zeyneb Bintu Cahþ olduðunu belirttikten sonra diðer rivayetlerin baþka hadiselere delalet ettiðini söyler.

2- Bu hadis istiâre edilen malýn ziyana uðramasý hâlinde tazmin edileceðine delildir. Tazmin iþi, misli varsa misliyle yapýlacak, misli yoksa kýymeti üzerinden yapýlacaktýr. Buhârî´nin bir rivayetinde, tabaðý kýrýlana Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a ait saðlam bir tabak verilir.

* Þâfiî ve Hanefîler bu hükümle ihticac ederler.

* Ýmam Mâlik: "Kýymet biçilenler mutlak surette kýymetiyle tazmîn edilir" demiþtir. Mamafih Ýmam Mâlik´ten yapýlan bir rivayette, önceki görüþte olduðu, bir baþka rivayette de: "Ýnsanlar tarafýndan yapýlan þey misliyle hayvan ise kýymeti üzerinde tazmîn edilmelidir" demiþtir. Bir baþka rivayette de: "Mevzun (tartýyla satýlan) ve mekîl (hacimle satýlan) olanlar kýymetle, böyle olmayanlar misliyle tazmîn edilir" demiþtir.

Ýkinci görüþü benimseyenler, sadedinde olduðumuz hadis ve ayný ma´nâdaki diðer rivayetlerle ilgili þöyle bir yorumda bulunurlar: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn iki zevcesinin hücrelerinde birer tane olmak üzere iki tabaðý vardý. Resulullah, kýraný cezalandýrmak üzere, kýrýðý onun hücresine, saðlamý da diðerinin hücresine koydu. Dolayýsýyla, ortada bir tazmin mevcut deðildir." Ancak bu tevil Ýbnu Hibbân´ýn bir rivayetinde gelen "Kim bir þey kýrarsa, kýrdýðý þey kendisinin olur, ona da bir mislini tazmin etmek terettüp eder" buyurduðu belirtilir.[6]



ـ4216 ـ3ـ وعن سمرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسولُ اللّهِ #: عَلى الْيَدِ مَا أخَذَتْ حَتّى تُؤدِّيَهُ. قَالَ قَتَادَةُ: ثُمَّ نَسِيَ الْحَسَنُ. فَقَالَ: هُوَ أمِينُكَ َ ضَمَانَ عَلَيْهِ. يَعْنِى الْعَارِيَةَ[. أخرجه أبو داود والترمذي .



3. (4216)- Semüre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Aldýðý þeyi sahibine ödemek "el´e vecîbedir." Katâde der ki: "Hasan (bunu rivayet ettiðini) unuttu ve dedi ki: "O, [yani âriyet] emânetindir. (Zayi olmasý halinde) sana tazmîn gerekmez." [Ebu Dâvud, Büyû´ 90, (3561); Tirmizî, Büyû´ 39, (1266).][7]



AÇIKLAMA:



1- Âlimler, hadisi: "El"e, yani kiþiye, aldýðý þeyi sahibine eda etmek vacibtir" diye anlamýþtýr. "Alýnan þey" râvi tarafýndan her ne kadar âriyet olarak açýklanmýþ ise de, bu Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a nisbet edilen ibârede mevcut deðildir. Bu sebeple "el"in aldýðý þeyin cinsi "gasb", "âriyet", "emânet" gibi mülkiyeti baþkasýna ait olan þey olarak açýklanmýþtýr. "Gasb ise, sâhibi istemeden vermesi: âriyet ise, sahibi istemese bile önceden tesbit edilmiþ müddeti varsa, dolar dolmaz vermesi; vedîa (emanet) ise, sahibi isteyince vermesi "ele vacibtir" denmiþtir. Ýbnu´l-Melek´in kaydettiði bu açýklamayý Aliyyu´l-Kârî güzel bulmuþtur.

2- Katâde, Hasan Basrî hazretlerinin bu hadisi Resulullah´tan rivayet ettiðini, zaman içinde unutarak, âriyetle ilgili bir baþka kanaate vardýðýný söyler. Muahhar olan bu görüþüne göre, âriyet mal, emanet gibidir; müsteîr de emânetci durumundadýr. Öyleyse emânetin zâyiinden emânetci sorumlu olmadýðý gibi âriyet malýn zayiinden de müsteîr sorumlu deðildir, zâyii halinde tazmîn etmez.

3- Þevkânî, Hasan Basrî´nin rivayetiyle ameli arasýndaki ihtilafla ilgili olarak bir usül kaidesini hatýrlatýr: "Böyle durumlarda rivayetle amel edilir, reyle deðil" der.

4- Hadis, vedî´ (emanet malý elinde tutan) ve müsteîr´in ellerindeki þey zâyi olduðu takdirde tazmin edeceklerini söyleyen ülemânýn delili olmuþtur.

Ancak Resulullah´tan rivayet edilen "Güvenilen kimseye tazmîn yoktur" veya ayný ma´nâda olmak üzere, "Hiyânete girmeyen müsteîr´e tazmin yoktur" hadisini esas alan bazý âlimler, elinde baþkasýnýn malýný -emanet, âriyet, icâret gibi bir surette- bulunduran kimse emin olduðu ve þahsî bir taksir ve ihâneti olmadan, tabii bir âfet, çalýnma, gasbedilme, kaybolma, yaðmalanma gibi iradesi dýþý bir sebeple zayi olan malý tazmîn etmeyeceði hükmüne varmýþtýr. Þâfiîler ve Hanbelîler gibi.[8]



ـ4217 ـ4ـ وعن أبي أمامة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رسولُ اللّهِ #: الْعَارِيَةُ مُؤدَّاةٌ، وَالْمِنْحَةُ مَرْدُودَةٌ، وَالزَّعِيمُ غَارِمٌ، وَالدَّيْنُ مَقْضِيٌّ[. أخرجه أبو داود والترمذي.»الزعيمُ« الضمين والكفيل .



4. (4217)- Ebu Ümâme (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Âriyet (sahibine) verilecektir. Kefil borçludur, borç ödenmelidir." [Tirmizî, Büyû 39, Vesâyâ 5, (2121), (1265); Ebu Dâvud, Büyû´ 90, (3569).] [9]



radyobeyan