Stres ve Tevbe By: rabia Date: 23 Nisan 2010, 17:24:02
Stres ve Tevbe
Günlük hayatýmýzda sýk kullandýðýmýz bir kelime var: Stres. Kelime yabancý ama muhtevasý tanýdýk. “Gergin olmak, sýkýntý ve bunalýma girmek” anlamýnda kullanýlýyor. Yaþadýðýmýz asýr, bazýlarý tarafýndan stres asrý olarak tanýmlanýyor. Böylesine yaygýn hale gelen bu sorunun bize çok yakýn, þaþýrtýcý bir çözüm yolu var.
Kim diyebilir, benim hiç gergin aným, bunaldýðým zamanlar olmaz diye; hepimiz bunalýyoruz. Karþýlaþtýðýmýz kimi olaylar, insanlar, hatta en yakýnýmýz, eþimiz, anamýz-babamýz bile bizi anlayamýyor, sýkýntý kaynaðý olabiliyor. Elbette biz de bazen onlarý anlayamýyoruz. Sonunda, þöyle ya da böyle o meþhur strese giriyoruz, bunalýyoruz.
Üzüntüyü bunalýma dönüþtürmemek
Buraya kadar söylediklerimiz hayatýn tabii bir parçasý. Normal yani. Fakat her þeyin bir kararý var. Sýkýntý ve bunalma hali sürekli ve hayatý etkileyecek kadar yoðun hale gelince, hem kendisi ciddi bir rahatsýzlýða dönüþüyor, hem de baþka hastalýklarýn zeminini oluþturuyor.
Yaþýný baþýný almýþ, çoluk çocuða karýþmýþ bir tanýdýðým vardý. Zaman darlýðýndan yakýnýr durudu . Ýþlerine yetiþemediðini, yapmasý gereken pek çok þeyi yapamadýðýný anlatýrdý. Sonralarý evini ihmal ettiðini, çocuklarýyla gerektiði kadar ilgilenemediðini söyleyerek dertlenmeye baþladý. Bir süre sonra da iyi bir müslüman olamadýðýndan, ibadetlerini gereði gibi yapamadýðýndan þikayet eder oldu. Rahat yaþayan bir insanken, her þeyden tedirgin olan biri haline gelmiþti. Bunalýmý o noktaya ulaþtý ki, artýk uyku düzeni bozulmuþ, iþtahtan kesilmiþti. Bu arada ilginç rüyalar gördüðünü, bazý emirler aldýðýný söyleyerek, bu hallerin manevi ve hikmetli yönünün bulunduðunu da iddia etmeye baþladý. Bir yandan da durgunlaþtý, içine kapandý, farz ibadetlerini bile aksatýr oldu. Sonunda bizim hali vakti yerinde, iþinde gücünde yaþayýp giden tanýdýk, ruhen ve bedenen hasta bir insan haline geldi.
Anlattýðýmýz bu hadise kýrk yýlda bir rastlanan cinsten deðil. Ýhtimal, sizin de karþýlaþtýðýnýz benzeri olaylar vardýr.
Gerilimden hayat enerjisine
Kuþkusuz yapmak istediðini yapamamak herkesi üzer. Elde etmek istediklerine ulaþamamak herkes için az-çok huzur bozucudur. Diðer taraftan yapmasý gerektiðine inandýðý þeyleri yapamamak, ideallerine zýt düþmek, yani inandýðý gibi yaþayamamak da büyük iç çatýþmalara sebep olur. Fakat iþi bunalým noktasýna getirmeden, yani hasta olmadan bir çýkýþ yolu bulmak lazýmdýr. Hatta bu iç gerilimi hayat enerjisine dönüþtürmek mümkündür.
Sýkýntý, üzüntü böyle iyi neticelere nasýl kaynaklýk edebilir? Ýlâhi mesaja gönülden kulak verdiðimizde bunun hiç de zor olmadýðýný öðreniyoruz. Bizim her halimizi, her yönümüzü çok iyi bilen Yüce Mevlâmýz , yetiþemediðimiz, baþarýsýz olduðumuz, bazý imkanlarý kaçýrdýðýmýz noktada, önümüze çýkan iki yoldan birini býrakýp diðerine girmemizi istiyor.
Yollardan birinde, elde edemediklerimize üzüntü üstüne üzüntü, gerginlik ve sonunda bunalým var. Nihayet ruhen ve bedenen rahatsýz bir insan haline gelme ihtimali var.
Diðerinde ise, elde edemediklerimize yine üzüntü, fakat hemen arkasýndan tevbe ve gücünün yettiðince yapamadýklarýný yapmaya gayret etmek var. Ýþte bu yolun sonunda huzur, tatmin ve mutluluk Allah'ýn bir lutfu olarak ihsan ediliyor.
Yüce Rabbimiz her þeyi ve herkesi bütün yönleriyle bildiðini ( Hadid , 22) hatýrlattýktan sonra, bunun bir sonucu olarak iman sahibi olanlara þöyle hitap ediyor:
“ Tâ ki elinizden gidene üzülüp bunalmayasýnýz ve size gelenle þýmarmayasýnýz! Çünkü Allah büyüklük taslayanlarýn ve övünenlerin hiçbirini sevmez.” ( Hadid , 23)
Mutluluk, huzur ve baþarý yolu ise þöyle gösteriliyor:
“(Ey inananlar!) Yarýþýn !..
Rabbinizden (size akan) maðfirete (baðýþlanmaya) doðru yarýþýn!
Ve geniþliði gökle yerin geniþliði gibi olan cennete doðru yarýþýn! O, Allah'a ve O'nun peygamberlerine iman edenler için hazýrlanmýþtýr.
Bunlar, Allah'ýn fazlýdýr (fazladan, karþýlýksýz kendi ikramýdýr), dilediklerine onlarý verir. Allah büyük ihsan sahibidir.” ( Hadid , 21)
Evet, Rabbimiz üzüntülerimizi bunalýma dönüþtürmemizi istemiyor. Çünkü bunalým, insana hiçbir þey kazandýrmýyor. Hatta kazanýlanlarý tahrip edebiliyor. Buna karþýlýk, üzüntümüzü dünyamýz ve ahiretimiz için kazanca dönüþtürmemizi emrediyor.
Ayette geçen “Rabbinizden (size akan) maðfirete (baðýþlanmaya) doðru yarýþýn! Ve geniþliði gökle yerin geniþliði gibi olan cennete doðru yarýþýn!” ifadesi ne kadar etkileyicidir! Rabbimiz'in baðýþý âdeta çaðýldayarak akan bir nehir. Oraya doðru koþmamýzý, yarýþarak koþmamýzý bize emir buyuruyor. Baðýþlanma beratý ahirette verilecek; oraya kadar yarýþmamýzý istiyor.
Ýnsanýn baðýþlanmaya koþmasý ne demek olabilir? Tahmin edileceði gibi bu tevbedir . Huzur'a varýncaya kadar sürekli tevbe etmek, tevbeyi hayat tarzý haline getirmek... Yürürken, otururken, konuþurken, alýrken, satarken, gülerken, aðlarken tevbe . Arýndýran, onaran, iyileþtiren, dirilten o ýrmakta yýkanýþ...
Benlik duygusu ve piþmanlýk
Yukarýda geçtiði üzere, Cenab-ý Mevlâ, Hadid Suresi 23. ayetin sonunda, “Allah büyüklük taslayanlarýn ve övünenlerin hiçbirini sevmez.” buyuruyor. Elden gidene üzülüp bunalmak da, gelen nimetlerle þýmarmak da benlik duygusunun sonucudur. Çünkü elden gidene üzülüp bunalýma giren kiþi gizli bir gurur sahibidir; büyüklük taslamaktadýr. Ele geçiremediði maddi veya manevi nimete layýk olduðunu düþünmektedir. Onu elde edememiþ olmayý içine sindirememektedir, kendine yakýþtýramamaktadýr. Ýncinen kendi benliðidir.
Nimete övünmek ise, Allah'ýn verdikleriyle baþkalarýný küçümseyip, kendisini üstün görme hastalýðýdýr. Her iki halin içinde de hýrs vardýr. Hýrs ise benlik duygusundan kaynaklanýr. Ýþte bu duygu, insaný ele geçiremediklerine üzüle üzüle strese, oradan da bunalým girdabýna düþürür.
Tevbe ile hallenen insan ise aciz yaratýldýðýnýn ve zayýf olduðunun farkýndadýr; kudret ve kuvvetin yegane sahibine, Allah'a sýðýnmaktadýr. Hatasýný itiraf edip boynunu Rabbi'ne bükmüþ, baðýþlanmayý dilemektedir. Samimi olduðu için Allah'ýn tevbesini kabul edeceðine itimadý tamdýr. Bir de eðer Allah yaþatýrsa, bundan sonraki hayatýnda önceden yapamadýklarýný, elde edemediklerini ihsan etmesi için Allah'tan yardým istemektedir. Kötülükleri bir daha yapmayacaðý konusunda kendisine deðil, Rabbi'ne güvenmektedir. Bunun için “Ýnþallah bir daha yapmayacaðým” demektedir. “Ýnþallah” sözüyle kendi gücüne deðil, Allah'ýn korumasýna dayanmaktadýr.
Tevbeyi hayat tarzý haline getiren insan asla bunalým yaþamaz. Huzuru bulmuþtur. Artýk bundan sonra “geniþliði gökle yerin geniþliði gibi olan cennete” yüzünü çevirmiþ ve oraya layýk olabilecek bir hayatý yaþamanýn gayreti içerisine girmiþtir.
Huzura giden yol baþka ne olabilir?