Sizden Gelenler (Tasavvuf)
Pages: 1
Tasavvuf ve Sanat By: rabia Date: 23 Nisan 2010, 17:08:59
Tasavvuf ve Sanat



Ehl-i tasavvuf doðrudan anlatmaktan çekinmekle dolaylý anlatma yoluna ulaþmýþtýr. Doðrudan söylemenin getirdiði kýsýtlamalardan kaçýnmýþ, dolaylý anlatýmýn temin ettiði çaðrýþým zenginliðinden yararlanmýþtýr. Bu yüzden ehl-i tasavvufun üslubu her makamýn ehline ayrý ayrý konuþmuþ, her muhatap kabýna göre ondan faydalanmýþtýr.

Tasavvuf ehli yüzyýllar boyunca kendilerine özgü bir talim ve terbiye yöntemini kullanageldi. Üzerine eðildikleri konu azim bir konuydu; sýrlarla dolu bir varlýk olan insanýn hakikatiyle, onun varlýk sebebiyle meþguldüler. Nefsin katmanlarýyla, ruhun derinlikleriyle, manada yolculukla, kalbin sýrlarýyla ilgileniyorlardý. 

Felsefe ve bilim de bu baþlýklarýn her birini merak ediyordu ama bu iki disiplin zihinsel bir tatmin peþindeydi ve müntesiplerinden merak, sorgulama, kuþku, mantýða itimat bekliyor ve onlara kitaplarý, satýrlarý, sözü öneriyordu.

Tasavvuf ehli ise konu edindikleri þeyleri yaþamak, onlarý birer birer giyinmek ve kendilerine mal etmek gibi bir bilgilenme yolunu tutmuþlardý. Önerdikleri ise söz ve kâl deðil, haldi. Satýrlardaki deðil sadýrlardakiydi. Çünkü tasavvufî hakikatlerin bir kýsmý muhatabýn makamýna, anlayýþýna, idrakine göre dile getiriliyor, bir kýsmý ise dile getirilmiyor, tadýlmaya, zevke ve tahakkuka býrakýlýyordu.  Yani ehl-i tasavvuf hakikatlerin dile dökülmesine mesafeli durmuþtu. Nitekim bin þu kadar yýllýk tasavvuf tarihinin þahit olduðu kitap sayýsý meþayýhýn sayýsýna oranla son derece sýnýrlýdýr.

Bir sýrlý dil


Tasavvuf ehli bu sessizliðin içinden baþka türlü bir sesi bulup çýkardý. Bu da remizlerin, sembollerin, imalarýn, mazmunlarýn içine gizlenmiþ bir sestir.

Ehl-i tasavvuf doðrudan anlatmaktan çekinmekle dolaylý anlatma yoluna ulaþmýþtýr. Doðrudan söylemenin getirdiði kýsýtlamalardan kaçýnmýþ, dolaylý anlatýmýn temin ettiði çaðrýþým zenginliðinden yararlanmýþtýr. Bu yüzden ehl-i tasavvufun üslubu her makamýn ehline ayrý ayrý konuþmuþ, her muhatap kabýna göre ondan faydalanmýþtýr.

Bu yüzden sufi þairler Leyla deyip Mevlâ’ya iþaret etmiþ, yâr ile Yâr-ý Hakiki’yi kastetmiþ; kuþ dili, Kaf Daðý, simurg gibi motiflere baþvurmuþtur. Molla Camî, Molla Cezerî, Ýbnü’l-Fârid, Þüþterî, Yunus Emre, Mevlâna, Niyazi Mýsrî, Attar (kuddise esrarahüm) ve diðerleri hep bu imalarla örülü, çok katmanlý ve zengin çaðrýþýmlý dil ile dertlerini kaðýtlara, gönüllere akýtmýþlardýr. Zaman zaman dillerine aþina olmayan nâdânlarca eleþtirilmiþler ve Þebüsterî’nin “Gülþen-i Râz”da yaptýðý gibi kullandýklarý mazmunlarýn, sembollerin hakikatlerini açýklamaya mecbur býrakýlmýþlarsa da ehl-i insaf tarafýndan anlaþýlmýþ ve takdir edilmiþlerdir.

Tasavvufî hakikatler bu sembolik dil ile de tam olarak anlatýlmýþ deðildir. Çünkü tasavvufî dediðimiz hakikatler sadece zihne, akla seslenen deðil, gönle ve sýrra da seslenen cinstendir. Akýl, anlamanýn, çözümlemenin, kýyaslama ve önermelere ulaþmanýn mahalli iken, gönül hissetmenin, duymanýn, zevkin ve manevi tadýþýn mahallidir. Bu yüzden tasavvufî hakikatler sadece zihnen anlaþýlmak üzere deðil, daha çok kalben duyulmak, hissedilmek üzere kaleme alýnmýþtýr.

Bir baþka sanat

Mesele hissettirmek ve duyurmak (zevk) olduðu için, ehl-i tasavvuf sadece lisaný deðil görsel sanatlarý da kullanmýþtýr. Tarihimizde hüsn-ü hat, tezhip, ebru gibi geleneksel sanatlarýmýzýn yeþerdiði mekânlarýn tekkeler olmasý tesadüfî deðildir. Ehl-i irfan, renklerde, noktalarda, kâðýtlarda el-Cemîl’in tecellilerinin izini sürmüþtür.

Bu sanatlar, sanatçýnýn kendisini gösterdiði ve göz önünde tuttuðu çaðdaþ sanatlar gibi deðildir. Çaðdaþ sanatta sanatçýnýn imzasý, kariyeri önemlidir. Oysa tekkelerde biçimlenen geleneksel sanatlarda sanatçý geridedir, çoðunlukla imzasý bile yoktur ya da varsa bile bu imza gerçek imza deðildir, mahlastýr. Yine geleneksel sanatlar usta-çýrak iliþkisi ile talim edilir ki, ustanýn çýraða öðrettiði sadece bir sanatýn incelikleri deðil, ayný zamanda edep-erkândýr. Ayrýca bu sanatlarýn gerektirdiði sabýr, sanatkârýn manevi eðitimini takviye eder niteliktedir.

Tekkelerin geleneksel sanatlarýn hâmisi pozisyonunda olmasý sebebiyle, geleneksel dünyada cemalin bütün revnakýyla yansýdýðý mahaller genellikle mabet niteliðinde olan camiler, mescitler, tekkeler ve medreseler olmuþtur. Bu sanatlarýn esas hizmet ettikleri unsurlar bu mekanlarýn duvarlarý ya da Kur’an-ý Kerim’le birlikte, meþayýha ve ulemaya ait kitaplar olmuþtur.

Derunî telvinin yansýmalarý


Bir maneviyat yolcusunun derunundaki dalgalanmalar, halden hale geçmeler tasavvufî literatürde telvin olarak anýlýr. Yani renklendirme, renkten renge sokma. Bu çok manidar adlandýrmanýn geleneksel sanatlarýn niteliðiyle iliþkisi ayrýca üzerinde düþünülmeye deðer. Ýþte, geleneksel sanatlarý icra eden bir sanatçý, derununda yaþadýðý telvine dýþ dünyadan, boyalarýn, renklerin, çiçeklerin, nesnelerin dünyasýndan bir karþýlýk bulmaya çalýþmýþtýr. Bu da onu bazen nihayetsiz döngüleriyle sonsuzluðu çaðrýþtýran motifler bulmaya, bazen ruh yangýsýný taklit eden bir ney sesine ulaþmaya, bazen de ebru teknesindeki tecelli ile teselli bulmaya sevk etmiþtir.

Geleneksel sanatlar, ruhsal bir zarafete ve asalete sahip sufi meþrep sanatçýlar eliyle yükselmiþtir. Baþka türlüsü mümkün deðildir; çünkü geleneksel sanatlar, önünde ancak belli bir haþyet ve yücelme hisleri duyularak kavranabilir karakterdedir. Bir Süleymaniye kubbesi, bir Sultan Ahmed Çeþmesi, bir Bayatî Ayini, bir Kazasker Mustafa Ýzzet hattý, bir Mevlevî saati bizde sadece hayranlýk uyandýrmaz, ayný zamanda ruhumuzu yatýþtýrýr, bizi içimizin derinliklerindeki bir yücelme ve arýnma arzusundan yakalar. Bunu saðlayan da bu türün sanat eserlerinin içerdiði ruhanî zenginlik ve ibdasýna dahil olmuþ ihlâstýr.

Bugün de geleneksel sanatlarýmýzýn icra edildiðine þahidiz. Hem de her geçen gün artan bir merak ve ilgiyle. Fakat bu sanatlar bugün büyük oranda tekkenin ruhanî dünyasýndan güç alýyor deðil. O oranda da uyandýrdýklarý hisler ruhanî olmaktan uzaklaþýyor. Bu sanatlarý icra edenlerin manevi bir terbiyeyi kendilerine yoldaþ kýlmalarý hayatî önemdedir. Tasavvufî duyuþun sanat ile bir kez daha buluþmasý, özellikle giderek daha da sorunlu hale gelen günümüz sanat dünyasý için de bir hayat aþýsý olacaktýr.

Ynt: Tasavvuf ve Sanat By: ceren Date: 17 Temmuz 2017, 22:21:54
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri tasavvuf ehli olan kullardan eylesin insallah...
Ynt: Tasavvuf ve Sanat By: Bilal2009 Date: 17 Temmuz 2017, 22:57:22
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doðru yoldan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Tasavvuf ve Sanat By: Sevgi. Date: 18 Temmuz 2017, 01:07:00
Mevlam bizleri kendine lâyýk kul eylesin inþaAllah

radyobeyan