Ellerin Ellerimizdir Efendim By: rabia Date: 22 Nisan 2010, 17:29:40
Bildik ki, siz insanlarýn en lütufkârýsýnýz…
Bir köleyi, bir çocuðu dahi geri çevirmezdiniz.
Birnin elini tuttuðunuzda,,
elinizi tutan kimse býrakmadýkça elini býrakmazdýnýz.
Çölün aziz misafiri.
Suskunlarýn kutlu sözcüsü.
Hüzünlerin sabýrlý bekçisi.
Teselli yaðmuru.
Huzur pýnarý.
Efendimiz..
Kokunuz duyuldu önce.
Saçlarý rüzgârýn yakasýna tutuþmuþ çocuklardan biri ellerini kumlardan çekip koþtu.
Gözlerini yukarý çevirdi.
Yukarýlarýn habercisinin, yücelerin gezginin yüzüne býraktý kalbini.
Kanatlarýný sessizliðin avucuna yayýveren kelebekler asýlý kaldý havada.
Rüzgâr nefesini tuttu.
Kum tanecikleri gül yüzünüzün kývrýmlarýna koþuþtu.
Billur elleri uzandý nur ellerinize.
Eline avucuna yýðdý çocuk sevinçlerinin hepsini.
Bakýþlarýný akýttý yüzünüze.
Gözlerinize, ta gözlerinizin bebeðine baktý Efendim.
Varlýðýnýzýn çölü gül(l)e çevirdiðini, ölümü sonsuza bitiþtirdiðini bilerek b/aktý gözlerinizin içine.
Kendisinden önce kardeþlerini yutan çölün tozlarý/ný temizle/n/di ellerinizle yüzünden.
Nefes aldý gözlerinizle buluþunca gözleri.
Belki de delice seðirtti ardýnýzdan.
Siz de onu beklediniz belki; hepimizi, her þeyimizi, bütün kýzlarýmýzý kucaklayan, yitirdiklerimizi bize yeniden vaad eden tebessümünüzle beklediniz.
Kýz çocuðunun dudaðýnda sonsuza goncalanan tebessüm gülleri açýldý.
Sizin karanlýklarý daðýtan, hüzünleri silen, korkularý boðan tebessümünüze dokundu bakýþlarý.
“Kal” dedi gözleri, “biraz kal, gitme…”
Avucunuza býraktý avuçlarýnýn huzurunu…
Belki birkaç adýmý birlikte attýnýz Efendim.
Yavaþladýnýz.
Ki hiç acelenizin olmadýðýný bilirdik.
Boyu hizasýnda eðiliverdiniz.
Bize döndüðünüz gibi, yükseklerin en yükseði miractan iner gibi.
Bizim hatýrýmýza indiðiniz gibi el üstünde tutulduðunuz semâdan arzýn çölüne.
Gözümüzün yaþýný silmek için alkýþlandýðýnýz göklerin cezbesinden sýyrýlýp bulandýðýnýz gibi dünyanýn hüznüne.
Sýrf bizi sevindirmek için Yakýnlýk makamýndan uzak kalmaya razý olduðunuz gibi..
Eðildiniz Efendim, eðiliverdiniz.
Yanýmýza döndünüz.
Yüzümüze baktýnýz.
Hatýrýmýzý saydýnýz.
Nazladýnýz.
Kýz çocuklarýmýza ebedî teselliler getirdiniz deste deste .
Kucakladýnýz sýmsýcak.
Medine’li kýz çocuðunun elinden tuttunuz.
Adý kâh Hacer, kâh Maria, kâh Samaneh belki Rojda ya da Lena oluverdi.
Fýtratý Ýslam idi kýz çocuðunun…
Onun sevincini öncelediniz; sonraya býraktýnýz baþkalarýný.
Onu sevindirmeyi önemsediniz, bekleyenleri ötelediniz.
An dondu.
Mekan doðruldu.
Çöl dirildi.
Zaman yeniden kanatlandý bakýþlarýnýzýn göðünde.
Tebessüm ettiniz.
Küçük kýz çocuklarýnýn hatýrýný her þeyin önüne aldýnýz.
Onlar için çektiðiniz sancýlarý sakladýnýz onun gözlerinden.
Onlar için kanayan ayaklarýnýzý unuttunuz onun sevincinde.
Dualarýnýzýn göðünde bir güneþ gibi yükselttiniz kýz çocuðu mutluluklarýný. .
Ellerinizin nuruyla ýþýdý kýzýn yüzü.
Ve kýzýn ýþýyan yüzünden yansýyan ýþýðýn aksi sevinç sevinç pencere önlerimize kadar taþtý.
Ve kýzýn gözlerine nakþolan gül yanaðýnýzýn kokusu döndü dolaþtý kýzlarýmýzýn yanaðýna bulaþtý.
Þimdi, o kýzýn yanaðýndan miras bir ýþýltýyý ve kokuyu taþýyor kýzlarýmýzýn yanaklarý
Onlarýn lüle saçlarýnda, ceylan titrekliðindeki iri gözlerinde, beyaz gülüþlerinde, yarým kalmýþ, acemi ve masum dualarýnda sizin tesellinizi içiyoruz her gün.
Küçük kýzlarýmýzý seviyoruz Efendim sayenizde.
Onlar için umutlanýyorsak, sizin müjdenizle
Onlarý sevindirebiliyorsak, sizin hatýrýnýza Efendim…
Ne varsa sevgiden yana elimizde avucumuzda, mayasýný sizin tebessümünüzden devþirdik Efendim.
Efendimiz,
Neden hâlâ elini tutmaktan uzak düþtüðümüz kýzlarýmýz var bizim.
Elimize tutunan yetimleri, öksüzleri ötelere öylece düþüncesizce itiverdik biz.
Kýzlarýmýzýn sýmsýcak tebessümlerini soluðumuzdan buz tutmuþ dipsiz kuyulara savuran buzdan heykelleriz biz.
O masum dudaklarýn “Baba!” deyiþlerini huzursuz ve telaþlý saatlerin yüzünde par(ç)alayan babalarýz biz…
Þimdi, kapý arkalarýnda baba yolu bekleyen nazenin kýz çocuklarýný babasýz býrakanlarla ayný þehirleri paylaþýyoruz biz.
Bir gün olsun, âh bir an olsun, kýzýmýz tutunca elimizden, hiç býrakmamaya ahdederken biz, o býrakmadýkça onun elini býrakmamaya niyetlenirken biz, hatýraný ete kemiðe bürüyüp giyinebilir miyiz?
Nasýl olur da o billur elleri salýveririz ellerimizden nâr görüp çözülüvermiþ buz gibi biz?
Niçin gözlerinizin içine büyüdüðümüz zaman da o ýþýltýyla bakamayýz o kýz gibi biz?
Acaba biz kimlerdeniz?
Sizin tuttuðunuz eli tutamayýp itenlerden miyiz?
Ellerinizden kýzlarýmýzýn gül kokladýðý Efendimiz…
Özür dileriz..
Menbaý siz olan, kýzlarýmýzýn yüzünden bize yansýyacak bir sadakalýk ýþýltý dileniriz…
Affýmýzý isteriz…