Kütübü Sitte
Pages: 1
Sadaka ve nafaka 6 By: sumeyye Date: 22 Nisan 2010, 11:26:54
AÇIKLAMA:






1- Hadiste sadaka veren þahsýn ismi belli deðildir. Ancak Ahmed Ýbnu Hanbel´de gelen zayýf bir rivayette Benî Ýsrâil´den olduðu tasrih edilmiþtir.

2- Bir rivâyette adam "Bu gece sadaka vereceðim" der ve üç ayrý yerde ayný þeyi tekrar eder. Yani, adam sadakayý karanlýkta, yani gizlice verme azmindedir.

Bu durumdan anlaþýlýyor ki hýrsýz, zâniye, zengin gibi sadaka verilmesi münâsi olmayan kimselere vermiþ olmasý kasdî deðil, bilakis bir yanýlmadýr.

3- Adamýn Allah´a hamdetmesi, Ýbnu Hacer´e göre: "Allah´ým, hamd bana deðil, sanadýr, çünkü sadakam müstehak olmayanýn eline kondu, ama bu sadak benim deðil, senin iradenle yapýldýðý için hamd sanadýr, çünkü Allah´ýn iradesinin tamamý güzeldir, hoþtur." Ancak Tîbî bu hamdi, Ýbnu Hacer´in tatminkar bulmadýðý bir baþka zâviyeden açýklar: "Adam müstehak olana sadaka vermeyi azmetmiþ olmasýna raðmen (yanlýþlýkla) zâniyenin eline koymuþ olmakla beraber, yine de hamdediyor, zira durumu zâniyeden daha kötü olan birine de tasaaduk edebilirdi, sadakasýný öyle birine vermemiþ olduðu için hamdetmiþtir veya þu da söylenebilir: Adam hamd´i tesbih yerine söylemiþtir, çünkü insaný taaccüb, ve hayrete sevkeden bir þey meydana gelince kiþi, Allah´ý tâzim için Sübhânallah! der, ayný durumda tesbîh yerine tahmidde bulunmak da Arap örfünde cârîdir. Herkes, adamýn fiilinden taaccüb edince, kendisi de taaccüb etmiþ ve "Allah´ým, zâniyeye (sadaka vermiþ olmaktan) sana hamdederim" demiþtir.

Ýbnu Hacer, "her ikisini de kabul edilebilir bulmadýðýný" belirttiði bu tevilleri kaydettikten sonra þunu söyler: "Adam sadakasýný (ihlasla) verdikten sonra gerisini Allah´a býraktý, ve Allah´ýn yaptýðýndan râzý oldu. Sonra da o hâle hamdetti. Çünkü o verdikten sonra bütün hallerde O´na hamdedilir. Allah´tan baþkasýna hoþ olmayan þey sebebiyle hamdedilmez. Nitekim Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn hoþuna gitmeyen þeyler için de: "Ey Allah´ým, her hal için hamd sanadýr" dediði sahih rivâyetlerde gelmiþtir.

4- Adama gelen kimdi, nasýl gelmiþti hususu da çok açýk deðildir. Bazý rivâyetler rüyada gelindiðini tasrih etmiþ ise de âlimler "rü´yada gördü", "hâtif bir melekten iþitti"; "bir peygamber haber verdi", "âlimler böyle fetva verdiler" gibi farklý tahminler yürütmüþlerdir.

5- Hadisten Çýkan Bazý Hükümler:

* Sadaka, o devirde, sadece hayýr ehlinden olan ihtiyaç sâhiplerine aitti. Bu sebepledir ki, sadakanýn zikredilen üç sýnýfa verilmiþ olmasýndan hayrete düþüp dedikodusunu yaptýlar.

* Hadîs, hâlis niyetle yapýlan sadakanýn, liyakatlisini bulmasa bile Allah nazarýnda makbul olduðunu göstermektedir. Ancak fakihlerhususta ne evet ne de hayýra delalet etmiyor. Ýmam-ý A´zam, Ýmam Muhammed, Hasan Basrî, Ýbrahim Nehâî rahimehümullah fakir zanný ile zekât verilen kimsenin sonradan zengin olduðu anlaþýlacak olsa, verenden zekat borcunun düþeceðine ve yeniden zekât vermek gerekmediðine hükmederler. Ýmam Þâfi´î Süfyan-ý Sevrî, Ebu Yûsuf, Hasan Ýbnu Sâlih gibi bazýlarý, bunun zekatýn yerine geçemeyeceðini yeniden zekât vermesi gerekeceðini söylemiþlerdir. "Çünkü derler, adam içtihadýnda yanýlmýþ ve zekâtýný yerine verememiþtir. Þu halde yanýnda su olduðunu unutarak teyemmümle namazýný kýlan kimse, suyu hatýrladýðý zaman namazýný iade ettiði gibi bu da zekâtýný iâde etmelidir."

* Yerini bulmayan sadakanýn tekrarý müstehabtýr.

* Sadaka ihlâsla ve gizlice verilirse fazileti büyüktür.

* Fâsýk kimselere sadaka vermek haram deðilse de mekruhtur. Bir kýsým âlimler: "Sadaka için sâlih kimseler aranmalýdýr, hâli iyi olmayanlara verilirken hâlini düzeltmesi þart koþulmalýdýr." Demiþtir. Böyle birinin "namaz kýlarým", "oruç tutarým", "kötülüðü terkederim" demesi kâfidir, (tahkik edilmez) demiþlerdir.

* Fakir olan hýrsýz ve fâhiþeye zekât vermek câizdir. Ancak zekât ve sadaka alan kimsenin de kendine dikkat edip, kötü hallerinden vazgeçmesi, zenginin de zekât ve sadaka kabul etmemesi gerekir.

* Hüküm vermede zâhir esastýr, nefsü´l-emir araþtýrýlmaz. Hilafi anlaþýlýncaya kadar zâhire göre verilen hüküm mûteberdir.[49]



ÜÇÜNCÜ FASIL

SADAKANIN AHKÂMI


ـ3276 ـ1 -عن أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَيْرُ الصَّدَقَةِ مَا كَانَ عَنْ ظَهْرِ غَنِيٍّ، وَابْدَأْ بِمَنْ تَعُولُ[. أخرجه البخاري وأَبُو دَاوُد والنسائي .



1. (3276)- Hz. Ebu Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sadakanýn en hayýrlýsý zenginlik halinde verilendir. Nafakasýný vermek zorunda olduklarýndan baþla."[50]



AÇIKLAMA:



1- Burada ifadedeki nefiyden murad hakikat deðil, kemaldir. Yani mana þöyledir: "Kâmil ve mükemmel sadaka ancak zenginlik halinde verilendir." Bir baþka ifadeyle sadaka veren kimsenin kendisi veya bakmak zorunda olduklarý, muhtaç durumda olmamalý veya ne kendisini ne de onlarý muhtaçlar sýrasýna indirecek þekilde her þeyini tasadduk etmemelidir. Diðer teberrular da hep bu esasa dahildir. Keza elindeki malýna bedel borcu olan kimsenin de sadaka vermesi câiz addedilmemiþtir.

2- Bu çeþit hadîslerde ehl ve iyâl kelimeleri geçmektedir. Aralarýnda terâdüf olmakla birlikte farklýlýk olduðu da kabul edilmiþtir. Þöyle ki:

Ehl daha ziyade zevce ve akârib (yakýnlar) mânasýna kullanýlýr.

Ýyâl ise, zevce ve hizmetçiler mânasýna gelir.

Kiþi, ehl ve iyâlin nafakasýný vermekle mükelleftir. Þu halde, kiþi harcamayý önce aile halkýnýn nafakasýna yapacaktýr. ulemâ, aileye bakma iþinin farziyetinde icma eder. Ancak takdirinde ihtilaf husûle gelmiþtir.

"Nafakasýný vermek zorunda olduklarýndan baþla" emrinde ehem yani daha ehemmiyetli olana öncelik verme prensibi gözükmektedir. Öncelik hakký dâima þer´î emirlerdedir. Çünkü ilahî emirdir, hem dünyaya hem de âhirete bakar.

3- Hadisle ilgili olarak Nevevi der ki: "Bu sadaka, bütün malýný tasadduk etmekten daha hayýrlýdýr. Çünkü, malýnýn tamamýný baðýþlayan kimse, bilahare çoðunlukla piþman olmaktadýr. Hele muhtaç duruma düþtümü kesinlikle piþmanlýk geçirmekte ve baðýþlamamýþ olmayý temenni etmektedir. Halbuki, baðýþtan sonra, kendisini baþkasýna muhtaç kýlmayacak þekilde malýnýn bir kýsmýný baðýþlamayan kimse, baðýþýndan hiçbir zaman piþman olmaz, bilakis onunla memnuniyet ve sürûr duyar. ulemâ, malýnýn tamamýný tasadduk hususunda ihtilaf etmiþtir. Bizim mezhebimize (Þâfiî) göre, borcu olmayan, (baðýþýn getireceði) darlýk ve fakirliðe sabredemiyecek horantasý bulunmayan kimse için müstehabtýr. Bu þartlara tam olarak sahip olmayan kimsenin, bütün malýný baðýþlamasý mekruhtur."

Kadý Ýyaz, "Ülemânýn cumhuru ve her taraftaki imamlarýn, kiþinin bütün malýný baðýþlamasýný caiz gördüðünü, ancak bazýlarýnýn: "Bu durumda bütün baðýþý geri iade edilir" dediðini ve bu görüþün Hz. Ömer (radýyallahu anh)´den rivayet edildiðini, Þam ulemâsýnýn: "Bu durumda üçte biri kabul edilir" dediðini, bazýlarýnýn: "Yarýyý aþarsa fazlasý reddedilir dediðini ve bu görüþün de Mekhûl´den rivayet edildiðini" kaydeder.

Ebu Cafer et-Taberi de þunu söylemiþtir: "Hepsini baðýþ câiz ise de, müstehap olaný, buna yer vermemesi ve üçte birin baðýþýyla yetinmesidir."[51]



ـ3277 ـ2 -وَعَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قَالَ: ]أَمَرَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمًا بِالصَّدَقَةِ فَقَالَ رَجُلٌ: يَا رَسُولَ للّهِِ، عِنْدِي دِينَارٌ؟ قَالَ: تَصَدَّقْ بِهِ عَلَى نَفْسِكَ. قَالَ: عنْدِي آخَرُ؟ قَالَ: تَصَدَّقْ بِهِ عَلَى وَلَدِكَ. قَالَ: عِنْدِي آخَرُ. قَالَ: تَصَدَّقْ بِهِ عَلَى زَوْجِكَ. قَالَ: عِنْدِي آخَرُ. قَالَ: تَصَدَّقْ بِهِ عَلَى خَادِمِكَ. قَالَ: عِنْدِي آخَرُ قَالَ: أَنْتَ أَبْصَرُ بِهِ[. أخرجه أَبُو دَاوُد والنسائي .



2. (3277)- Hz. Ebu Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün sadaka (nafaka) vermeyi emretmiþti. Bir adam:

"Ey Allah´ýn Resûlü, dedi yanýmda bir dinarým var!"

"Onu kendine tasadduk et (kendi nafakan için harca)!" buyurdu. Adam:

"Yanýmda bir dinar daha var(sa)?" dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Onu da çocuklarýna tasadduk et" buyurdular. Adam tekrar:

"Bir baþka dinarým daha var(sa)?" deyince:

"Onu da zevcene tasadduk et" emrettiler. Adam bu sefer:

"Baþka bir dinarým daha var(sa)?" dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Onu da hizmetçine tasadduk et!" deyince, adam tekrar atýldý:

"Bir baþka dinarým daha var(sa)?" Aleyhissalatu vesselam:

"Onun nereye verileceðini sen daha iyi bilirsin" cevabýný verdi."[52]


radyobeyan