Kütübü Sitte
Pages: 1
Zinet8 By: armi Date: 19 Nisan 2010, 16:23:37
YEDÝNCÝ BÂB

NAKIÞLAR, SÛRETLER VE ÖRTÜLER HAKKINDA:


RESSAMLARIN ZEMMÝ, RESÝM VE ÖRTÜLERÝN KERÂHETÝ


ـ1ـ عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قال رسول اللّه # إنَّ الَّذِينَ يَصْنَعُونَ هذِهِ الصُّوَرَ، وفي رواية إنَّ أصْحَابَ هذِهِ الصُّوَرِ يُعَذّبُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُقَالُ لَهُمْ أحْيُوا مَا خَلَقْتُمْ[. أخرجه الشيخان والنسائى .



1. (2165)- Ýbnu Ömer (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Þu resimleri yapanlar var ya, -bir rivayette: "Þu resimlerin sahipleri var ya! Kýyâmet günü azab olunacaklar. Onlara: "Þu yaptýklarýnýzý diriltin" denir." [Buhârî, Libâs 89, Tevhîd 56, Müslim, Libâs 103, (2018); Nesâî, Zînet 114, (8, 215).]



ـ2ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قَدِمَ رسولُ اللّه # مِنْ سَفَرٍ وَقَدْ سَتَرتُ سَهْوَةً لى بِقِرَامٍ فِيهِ تَماثِيلُ. فَلَمَا رَآهُ هَتَكَهُ وَتَلَوَّنَ وَجْهُهُ، وقال: يَا عَائِشةُ أشَدُّ النَّاسِ عَذَاباً يَوْمَ الْقِيَامَةِ الَّذِينَ يُضَاهُونَ بِخَلْقِ اللّهِ. قالت: فَقَطَعْنَاهُ فَجَعَلْنَا مِنْهُ وِسَادَةً أوْ وِسَادَتَيْن[. أخرجه الثثة والنسائى.»السَّهْوَةُ« كالْكَوَّةِ: النافذة بين الدارين. وقيل هى الصُّفَةُ بين يدى البيت. وقيل هي صفة صغيرة كالمخدع.»وَالْقِرَامُ« الستر.»والمُضَاهَاةُ« المشابهة والمماثلة .



2. (2166)- Hz. Âiþe (radýyallâhu anhâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir seferden dönmüþtü. (O yokken) ben, yüklüðün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez çekmiþtim. Resûlullah perdeyi görünce, çekip attý, (öfkeden) yüzü de renklenmiþti. "Ey Âiþe! buyurdular, bil ki, Kýyamet günü insanlarýn en çok azab görecek olaný Allah´ýn yarattýklarýný taklid edenlerdir."

Hz. Âiþe rivayetine devamla dedi ki: "Biz o bezi kestik bir veya iki minder yaptýk." [Buhârî, Libâs 91, 95; Müslim, Libâs 87, (2105); Muvatta, Ýsti´zân 8, (2, 966, 967); Nesâî, Zînet 112, 113, (8, 213); Ýbnu Mace, Libâs 45, (3653).]



AÇIKLAMA:



1- Yüklük diye tercüme ettiðimiz sehve, evin içinde bir yerdir. Þârihler tarifte ihtilâf eder: Esas îtibâriyle içerisine eþya koymak için evin dâhilinde inþa edilen ve kapýsýna perde çekilerek örtülen bir yerdir. Ancak, sofa, raf, duvarda eþya koymak için te´sîs edilen oyuk (yüklük), ýþýk ve havalandýrmak için açýlan delik (kevve), evin bir kenarýnda altýna eþya koymak için inþa edilen üzeri örtülü sabit hücreye -ki tariflere nazaran bugünkü divaný andýrmaktadýr- hatýra getiren tarifler ve tahminler de yapýlmýþtýr.2-Hadis, duvara asýlý olduðu takdirde haram olan resmin minder yüzü yapýlarak yere atýlmasý halinde kullanýlabileceðini ifade etmektedir. Ýbnu Hacer mevzuyu þöyle özetler: "Ulemâ bu hadisle istidlal ederek þu hükme vardý: "Gölgesi olmayan tasvirler edinmek câizdir, ancak bunun, hürmet ifade etmeyecek þekilde kullanýlmasý gerekir: Yastýk, minder yüzü gibi yere atýlan, üzerine basýlan eþya üzerinde olmasý þarttýr. Nevevî, bu hükmün cumhurun görüþü olduðunu, Sahâbe, ve Tabiîn´in ekseriyetinin bu kanaate vardýklarýný, Sevrî, Mâlik, Ebû Hanîfe, Þâfiî gibi müçtehîd imamlarýn da bu görüþü iltizam ettiklerini belirtir. Ancak duvar üzerine asýlmalarý elbisede veya sarýkta yer almalarý halinde gölgeli, gölgesiz olmasý arasýnda fark gözetilmeden haram denmiþtir, çünkü bu hallerde o tasvirlere hürmet mânasý hâkimdir."Bazý ilave açýklamalarý 2173 numaralý hadisi açýklarken kaydedeceðiz:



ـ3ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنَّهُ أتَاهُ رَجُلٌ فقَالَ: إنِّى أُصَوِّرُ هذِهِ الصُّوَرَ فَأفْتِنِى فِيهَا؟ فقَالَ: ادْنُ مِنِّى فَدَنَا. ثُمَّ قالَ: ادْنُ مِنِّى فَدَنَا حَتَّى وَضَعَ يَدَهُ عَلى رَأسِهِ! وقالَ: سَمِعْتُ رسولَ اللّه # يَقُولُ: كُلُّ مُصَوِّرٍ في النَّارِ، يَجْعَلُ اللّهُ تَعالى لَهُ بِكُلِّ صُورَةٍ صَوَّرَهَا نَفْساً فَيُعَذِّبُهُ في جَهَنَّمَ! وقالَ: إنْ كُنْتَ َ بُدَّ فَاعًِ فَاصْنَعْ الشجَرَ وَمَاَ نَفْسَ لَهُ[. أخرجه الشيخان والنسائى .



3. (2167)- Ýbnu Abbâs (radýyallâhu anhümâ)´ýn anlattýðýna göre: "Kendisine bir adam gelip: "Ben ressamým, þu resimleri yaptým. Bana bu hususta fetva ver!" dedi. Ýbnu Abbas adama: "Bana yaklaþ!" emretti, adam yaklaþýnca: "Bana daha da yaklaþ!" dedi. Adam yaklaþtý. Ýbnu Abbas elini baþýnýn üzerine koydu ve: "Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý dinledim. Þöyle diyordu: "Bütün tasvirciler ateþtedir. Allah ressamýn yaptýðý her bir resim için bir nefis koyar ve bu ona cehennemde azab verir." Ýbnu Abbas devamla adama dedi ki: "Ýlla da resim yapacaksan aðaç yap, caný olmayan þeyin resmini yap." [Buhârî, Büyû 104; Müslim, Libâs 99, (2110); Nesâî, Zinet 112, (8, 212, 214).]



ـ4ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسُولُ اللّه #: مَنْ صََوَّرَ صُورَةً عَذَّبَهُ اللّهُ بِهَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَتَّى يَنْفُخَ فِيهَا الرُّوحَ وَمَا هُوَ بِنَافِخٍ[. أخرجه البخارى والترمذي والنسائى .



4. (2168)- Yine Ýbnu Abbas (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "kim resim yaparsa, Allah onu Kýyamet günü, yaptýðý resim sebebiyle, onlara ruh üfleyinceye kadar azab eder. Hiçbir zaman da ruh üfleyici deðildir." [Buhârî, Ta´bir 45, Tirmizî, Libâs 19, (1751); Nesâî, Zinet 114, (8, 215).]AÇIKLAMA:Bu hadis, resim yapma iþini mutlak bir üslubla yasaklamaktadýr. Zâhiri esas alýnýnca canlýnýn veya cansýzýn, ruh taþýyan veya taþýmayan bütün eþyanýn resmini yapmanýn yasak olduðuna hükmedilir. Ancak, þârihlerin de dikkat çektiði üzere, Ýbnu Abbas, bu yasaðý ruh sahipleriyle sýnýrlamýþtýr. Onun dýþýndakilerin resmi yapýlabilir. Esâsen hadiste geçen "ruh üfleme" emri de hadisin bidayetindeki ýtlaký kayýtlar. Ruh üfleyinceye kadar azabýn devam etmesi, canlý tasviri yapanlara ebedî ceza verileceðini ifâde eder. Nitekim âyet-i kerîmede de buna benzer bir ifâdeye yer verilmiþtir َ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتّى يَلِجَ الْجَمَلُ في سَمِّ الْخَيَّاطِ

"Doðrusu âyetlerimizi yalan sayýp onlara karþý büyüklük taslayanlara, göðün kapýlarý açýlmaz. Deve iðnenin deliðinden geçmedikçe cennete de giremezler" (A´raf 40).Âlimler, önce burada ortaya çýkan bir müþkile dikkat çekip, sonra cevabýný verirler. Müþkil þudur: Bu hadisteki vaîd, Müslüman hakkýnda, baþka nasslar açýsýndan câiz deðildir. Ehl-i Sünnete göre âmden kâtil olan kimse hakkýnda gelen ebedî ceza hükmü uzun müddet´e hamledilmiþtir. Buradaki vaîd ise mümkün olmayan ruh üflenmesi gibi bir þartla sýnýrlandýrýlmýþtýr. Öyle ise bundan muradýn uzun müddet azabtan sonra kurtuluþa ererler diye te´vili sahîh olmaz.Bu müþkil þöyle cevaplandýrýlmýþtýr: "Hadisten asýl murad: "Kâfirin maruz kalacaðý ceza ile vaîdde (korkutmada) bulunarak þiddetle zecretmektir, bu üslubla zecrin daha müessir olmasý hedeflenmiþtir. Hadisin zâhiri murad edilmemiþtir."

Bu yorum, hadiste geçen fiili iþleyerek isyana düþmüþ olan hakkýndadýr. Ancak, bu iþi helâl addederek, yapan kimse hakkýnda hadisin hükmü zâhiri üzere doðrudur, bu hususta bir müþkilât yok. Nevevî der ki: "Bu hadisler -yani Ýbnu Abbas ve diðerlerinin rivayetleri- hayvan tasvirinin haramlýðýnda açýktýr, bu iþ þiddetle haramdýr. Ancak aðaç vs. ruhu olmayan þeylerin resmini yapmak, bu yoldan kazanç te´min etmek haram deðildir. Meyveli ve meyvesiz aðaç hepsi ayný hükme tabidir. Mücâhid dýþýnda bütün ulemâ bu görüþtedir. Sâdece Mücâhid meyveli aðacýn resmini yapmayý mekruh addetmiþtir. Bu hükmü Müslim´de gelen þu hadîs-i kudsîden çýkarmýþtýr: وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ ذَهَبَ يَخْلُقُ خَلْقاً كَخَلْقِى "Benim mahlukum gibi bir þey yaratmaya kalkandan daha zalim kim vardýr?.." Cumhur da, þu hadisle ihticac etmiþtir: وَيُقَالُ لَهُمْ اَحْيُوا مَا خَلَقْتُمْ

"Canlý resmi yapanlara: "Yarattýklarýnýza haydi hayat verin!" yani ´Haydi onlarý taklid ettiðiniz gibi ruh sahibi hayvanlar kýlýn!" denilir..."



SÛRET VE PERDELERLE ÝLGÝLÝ KERÂHET


ـ1ـ عن أبى طلحة ا‘نصارى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّه #: َ تَدْخُلُ المََئِكَةُ بَيْتاً فِيهِ كَلْبٌ، وََ تَمَاثِيلُ[. أخرجه الخمسة واللفظ لمسلم والترمذي .



1. (2169)- Ebû Talha el-Ensârî (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Melekler, içerisinde köpek ve timsaller bulunan eve girmezler." [Buhârî, Libâs 92, 88, Bed´ü´l-Halk 6, 14, Megâzî 11; Müslim, Libâs 102, (2606); Ebû Dâvud, Libâs 48, (4155); Tirmizî, Edeb 44, (2805); Nesâî, Zînet 112, (8, 212, 213); Ýbnu Mace, Libâs 44, (3649).]



ـ2ـ وعن سفينة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]دَعَا عَليٌّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه رسولَ اللّه # إلى طَعَامٍ صَنَعَهُ. فَجَاءَ فَوضَعَ يَدَهُ عَلى عِضَادَتِى الْبَابِ فَرَأى الْقِرَامَ قَدْ ضُرِبَ في نَاحِيَةِ الْبَيْتِ فَرَجَعَ. فَقِيلَ لَهُ في ذلِكَ؟ فقَالَ: إنَّهُ لَيْسَ لِنَبِىٍّ أنْ يَدْخُلَ بَيْتاً مُزَوَّقاً[. أخرجه أبو داود.»المُزَوَّقُ« المزين .



2. (2170)- Sefîne (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Hz. Ali (radýyallâhu anh), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý hazýrladýðý bir yemeðe dâvet etti. Efendimiz gelip, içeri girmek üzere elini kapýnýn kiriþleri üzerine koyunca, evin bir köþesine gerilmiþ bir kýrâm görmüþtü ki hemen geri döndü. (Resûlullah´a geri dönüþünün) sebebi sorulunca: "Bir peygambere tezyin edilip süslenmiþ bir eve girmek uygun olmaz" cevabýný verdi." [Ebû Dâvud, Et´ime 8, (3755); Ýbnu Mâce, Et´ime 56, (3360).]



AÇIKLAMA:

1- Bu rivâyet, mâna ve hüküm itibâriyle ayný olsa da, Ebû Dâvud´daki aslýndan biraz farklý þekilde Teysir´e alýnmýþ. Ya Ebû Dâvud´un baþka bir nüshasýndan alýnmadýr, ya da rivâyet-i bil mâna yoluyla özetlenerek, yeni bir ifâdeye dökülerek nakledilmiþ olmalýdýr.

2-Resûlullah´ýn, eve girmeden geri dönmesine sebep olan kýrâm nakýþlý ince bir kumaþtýr. Yerine göre perde, yatak çarþafý, duvar (halýsý gibi) süslemede kullanýlan ince bir örtüdür. Yünden mâmul olduðu, üzerinde renk renk nakýþ bulunduðu, bazý kumaþlarýn bununla kaplandýðý belirtilir. Hattâbi, Ýbnu Melek gibi bir kýsým þârihler, hadiste geçen kýrâm´ýn nakýþlý olduðunu söylemiþlerdir. Ancak sâde olduðunu, fakat perde olarak duvarýn üzerine gereksiz yere çekildiði için cebâbireye benzeme hâsýl olmasýndan dolayý Resûlullah´ýn geri döndüðünü söyleyenler olmuþtur.

3- Münker olan ziyafete katýlmalý mý?



MÜNKER OLAN ZÝYAFETE KATILMALI MI?



Bu soruya farklý cevaplar verilmiþtir:* Aliyyü´l-Kârî, Mirkat´da: "Münker olan dâvete icâbet edilmeyeceði hususunda hadis sarihtir" der.* Ýbnu Hacer Fethu´l-Bâri´de: "Hadisten þu anlaþýlmaktadýr: "Bir evde münkerin varlýðý, oraya girmeye mânidir."* Ýbnu Battâl da: "Allah ve Resûlünün yasakladýðý bir münker bulunan ziyafete katýlmak câiz deðildir. Zîra, buna rýza gösterilmiþ manasý vardýr" der ve büyüklerden bazý nakillerde bulunur. Özeti: "Ziyafette haram bir þey olduðu takdirde, bunu önlemeye muktedirse, katýlmasýnda bir beis yoktur, Aksi taktirde geri döner."* Hanefîlerden el-Hidâye sahibi bu konuda özetle þunu söyler: "Kendisine uyulan, örnek alýnan biri deðil de sýradan bir kimse ise, oturup yemesinde bir beis yoktur. Ancak kendisine uyulan biri ise ve münkere izâleye de muktedir deðilse, dini lekelemek, günah kapýsýný açmak mânasýna geleceði için o safraya oturmayýp, terkeder. Bütün bunlar, bilmeyerek gelmiþ olma durumuna göredir. Sofrada münkerin varlýðýný önceden bilirse, icâbet etmesi gerekmez."



ـ3ـ وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسول اللّه #: أَتَانِى جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السََّمُ فَقالَ: أتَيْتُكَ الْبَارِحةَ فَلَمْ يَمْنَعْنِى أنْ أدْخُلَ إَّ أنَّهُ كَانَ في الْبَيْتِ قِرَامُ سِتْرٍ فيهِ تَمَاثِيلُ، وَكانَ في الْبَيْتِ كَلْبٌ، وَعلى البَابِ تَمَاثِيلُ الرِّجَال. فَمُرْ بِرَأسِ التَّمَاثِيلِ فَتُقْطَعَ فَيَصِيرَ كَهَيْئَةِ الشَّجَرَةِ، وَمُرْ بِالْقِرَامِ فَيُجْعَلَ مِنْهُ وِسَادَتَانِ تُوطَآنِ، وَبِالْكَلْبِ فَيُخْرَجَ. فَفَعَلَ ذلِكَ[. أخرجه الخمسة إ البخارى، وهذا لفظ أبى داود والترمذي .



3. (2171)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallâhu anh anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bana Cibrîl (aleyhisselâm) geldi ve: "Dün sana gelmiþtim (ama yanýna girmedim)." Girmeyiþimin sebebi de üzerinde timsaller bulunan perde bezi idi. Orada bir de köpek vardý, kapýnýn üzerinde de insan resimleri bulunuyordu. Timsallerin baþlarýnýn koparýlmasýný emret ki aðaç þekline dönsün. Örtüden ayak altýna atýlacak iki minder yapýlmasýný, köpeðin de dýþarý çýkarýlmasýný söyle!" Bu söylenenler yapýldý." [Müslim, Libâs 102 (2112); Ebû Dâvud, Libâs 48, (4158); Tirmizî, Edeb 44, (2807); Nesâî, Zînet 113, (8, 216). Bu rivayet Ebû Dâvud ve Tirmizî´nin metnine mutabýktýr.]



ـ4ـ وعن علي رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال النبيُّ #: َ تَدْخُلُ المََئِكَةُ بَيْتاً فِيهِ صُورَةٌ وََ جُنُبٌ، وََ كَلْبٌ[. أخرجه أبو داود والنسائى .



4. (2172)- Hz Ali (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ýçerisinde resim, cünüb ve köpek bulunan eve (rahmet) melekleri girmez." [Ebû Dâvud, Tahâret 90, (227); Libâs 48, (4152); Nesâî, Tahâret 168, (1, 141), Sayd 11, (7, 185).]



ـ5ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]لَمَّا رَأى النبىُّ # الصُّوَرَ في الْبَيْتِ لَمْ يَدْخُلْ حَتَّى أمَرَ بِهَا فَمُحِيَتْ. وَرَأى صُورَةَ إبْرَاهِيمَ وَإسْمَاعِيلَ بِأيْدِيهمَا ا‘زَْمُ. فقَالَ: قَاتَلَهُمُ اللّهُ، وَاللّهِ إنِ اسْتَقْسَمَا بِا‘زَْمِ قَطُّ[. أخرجه البخارى.



5. (2173)- Ýbnu Abbâs (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (Mekke´nin Fethi günü), Beytullah´ta tasvirler görünce, içeri girmedi. Önce onlarýn imhasýný emretti ve imha edildiler. Ýçeride Hz. Ýbrâhim ve Hz. Ýsmâil (aleyhimesselâm)´in ellerinde kumar oklarý bulunur vaziyetteki suretlerini görmüþtü. Þöyle buyurdu: "Allah canlarýný alsýn. Vallahi onlar asla oklarla kýsmet aramadýlar." [Buhârî, Enbiya 8, Hacc 54, Megâzî 48.]



AÇIKLAMA:




1- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Mekke fethedildiði zaman Ka´be´ye gelir. Ýçerisinde resimler, putlar olduðu için, girmezden önce bunlarýn çýkarýlmasýný emreder. Putlar varken girmeyiþini þârihler iki sebebe baðlarlar:

1) O bâtýl hâli takrir etmemek: Yani putun olduðu yere girmeye meþruiyet kazandýrmamak için.

2) Meleklerden ayrýlmayý sevmediði için. Çünkü onlar putun olduðu yere girmezler.

2- Okla kýsmet aramak cahiliye âdeti idi. en-Nihâye þu açýklamayý sunar: "Cahiliye Araplarýndan biri, yola çýkmak veya evlendirmek gibi ciddî bir iþe karar vermek istediði zaman oklarla kur´a çeker (kýsmetini arar)dý. Oklarýn bazýsýnda, اَمَرَنِى رَبِّى "Rabbim bana emretti", bazýsýnda نَهَانِى رَبِّى "Rabbim bana yasakladý", bazýsýnda da غُفْل



"Boþ" yazýyordu. Çektiði okta emretti yazýlýysa o iþi yapardý; yasakladý çýkarsa o iþi yapmaktan vazgeçerdi: boþ çýkarsa döner, emir veya yasak çýkýncaya kadar kur´a çekimini yenilerdi."Þu halde hadiste, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu bâtýl âdeti, Hz. Ýbrâhim ve Hz. Ýsmâil´in ihdas etmiþ olmasýný (ya da daha önceden ihdas edilmiþ olsa bile onlarýn tevessül etmiþ olmalarýný) reddetmektedir. Halbuki, yapýlan tasvirde onlarýn ellerine bu kur´a oklarý verilmekle bu batýl iþe onlarýn da iþtirak ettiðini ifâde etmiþ oluyorlardý. Buhârî´deki bir rivayette: "...Onlar da bilirler ki Hz. Ýbrahim ve Hz. Ýsmail (aleyhimesselâm), asla okla kýsmet aramadýlar" buyrulmuþtur.Kur´a ile kýsmet arama iþini ilk ihdas eden Amr Ýbnu Lühey´dir. Bunu o iki peygambere nisbet etmek iftarâdan baþka bir þey deðildir. Amr Ýbnu Lühey ise zaman itibariyle çok sonra yaþamýþtýr ve onun devrine kadar bu âdet bilinmemektedir.

3- Yasak olan suret



YASAK OLAN SURET:



Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), sûret bulunan eve meleklerin girmeyeceðini belirterek, kendisi de girmemiþtir. Ayrýca, bunlarý yapanlarý da lanetlemiþtir.



Öyle ise yasaklanan sûretlerin mahiyeti nedir? Her ne olursa olsun bütün sûretler mi yasaktýr?Bu hususta, geçen hadislerin açýkmalarýndan yeterli bilgiler geçti ise de, burada mesele üzerine, Ebû Bekr Ýbnu´l-Arabî´nin bir özetlemesini, Zürkânî´nin Muvatta Þerhi´nden aynen iktibas ediyoruz. Der ki: "Suver edinme meselesinin özeti þudur:I- Sûret (timsal, resim...) eðer (gölge verecek þekilde, heykel nev´inden bir) cisimse, âlimlerin icmâý ile haramdýr.II- Cisim deðil de (resim gibi gölge düþürmeyecek) nakýþ ise dört farklý görüþ ileri sürülmüþtür:1) Mutlak sûrette câizdir.2) Mutlak sûrette haramdýr.3) Mutlak olarak caizdir, deðildir denemez, duruma göre hükmedilir, þöyle ki:a) Bakýlýr, eðer resim, tasvir ettiði ruh sâhibini (insan veya havyan) yaþamasýna imkân verecek tamlýkta ise haramdýr.b) Eðer baþý koparýlmýþsa (yaþamasýna imkan tanýmayacak þekilde), yarým olarak tasvir edilmiþse câizdir.Bu mevzuda en doðru görüþ budur.4) Resim hürmet ifâde etmeyen bir vaziyette ise yine câizdir, yere atýlýp üzerine basýlan halý, kilim, minder üzerindeki resimler gibi.[133] Aksi takdirde hürmet ifâde edecek bir vaziyette konmuþ ise, meselâ duvara asýlmýþ ise câiz deðildir, haramdýr."Zürkânî þu ilave açýklamayý yapar: "Burada zikri geçen icma, çocuklarýn oyuncaklarýný istisna eder." Ýbnu Abdilber de üçüncü görüþü benimsemiþ ve bunu: "Görüþlerin en doðru olaný" diye deðerlendirmiþ, âlimlerin ekseriyetle bu görüþü benimsediðini belirtmiþtir."



4- Bediüzzaman´a göre "yasak resim ve heykel" zulüm, riya ve heva vasýtasýdýr:



BEDÝÜZZAMAN´A GÖRE "YASAK RESÝM VE HEYKEL" ZULÜM, RÝYA VE HEVA VASITASIDIR:


Resim ve heykel meselesine Bediüzzaman Said Nursî merhum, yasaðýn ictimâî ve medenî hayata bakan yönlerini dile getirerek temas eder. Ona göre, resim ve heykel sadece putperestlik vasýtasý deðildir. Beþer hayatýnda zulmün, riyanýn ve þehevânî arzularýn da tahrik vâsýtasýdýr. Ýnsanlardaki ulvî hissiyatý söndürür, aile hayatýný tahrib eden muzýr neticelere sebep olur. Þöyle der: "Sanemperestliði þiddetle Kur´ân men ettiði gibi, sanemperestliðin bir nevi taklidi olan sûretperestliði de men eder. Medeniyet ise, sûretleri kendi mehasininden (hayýrlý iþlerinden) sayýp Kur´ân´a muâraza etmek istemiþ. Halbuki: Gölgeli, gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir (taþlaþmýþ zulüm) veya bir riya-ý mütecessid (cesede bürünmüþ riya) veya bir heves-i mütecessim (cisimleþmiþ heves)dir ki, beþeri zulme ve riyaya ve hevâya, hevesi kamçýlayýp teþvik eder. Hem Kur´an, merhameten kadýnlarýn hürmetini muhafaza için, haya perdesini takmasýný emreder. Tâ hevesât-ý rezilenin ayaðý altýnda o þefkat mâdenleri zillet çekmesinler. Âlet-i hevesât, ehemmiyetsiz bir metâ hükmüne geçmesinler. Medeniyet ise, kadýnlarý yuvalarýndan çýkarýp, perdelerini yýrtýp, beþeri de baþtan çýkarmýþtýr. Halbuki, aile hayatý, kadýn-erkek mâbeyninde (arasýnda) mütekâbil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki açýksaçýklýk, samîmi hürmet ve muhabbeti izâle edip ailevî hayatý zehirlemiþtir. Husûsen sûretperestlik, ahlâký fena halde sarstýðý ve sukût-u ruha sebebiyet verdiði þununla anlaþýlýr: Nasýlki, merhume ve merhamete muhtaç bir güzel kadýn cenâzesine nazar-ý þehvet ve hevesle bakmak, ne kadar ahlaký tahrib eder. Öyle de: Ölmüþ kadýnlarýn sûretlerine veyahut sað kadýnlarýn küçük cenâzeleri hükmünde olan suretlerine hevesperverâne bakmak, derinden derin hissiyât-ý ulviye-i insâniyyeyi sarsar, tahrib eder."Bediüzzaman´ýn saðlýðýnda neþredilmiþ olan Tarihce-i Hayat´ýnda, kendisine ait bazý resimlerin basýlmasýna izin vermiþ olmasýndan, yukarýda beyan ettiði üç gâyenin dýþýnda kalan ta´limî (didaktik yani öðretici) maksadlara hizmet edecek olan fotoðraflara cevaz veriyor gözükmektedir. Onun mevzuya önceki þârihlerden farklý bir bakýþýnýn olduðu söylenebilir. Zîra, eski kitaplarda umumiyetle meseleye, putperestlik ve menhî tâzim açýsýndan bakýldýðý, yasaðýn sebepleri hep bu açýdan deðerlendirilmiþ olduðu halde, Bediüzzüman, bu kadim çerçeveden dýþarý çýkarak, resim ve fotoðrafýn günümüzdeki yaygýn kullanýlýþ sahalarý açýsýndan da deðerlendirmiþ, eski yorumlara sýký baðlý kalýndýðý takdirde gözden kaçabilecek yönlerine dikkat çekmiþtir: Resim zulme, riyaya, hevesât-ý nefsaniyeye alet edilmektedir. Sadece uhrevî deðil, dünyevî hayatý da menfi yönlerde etkilemektedir. Bu çeþit resimlerle öðretici mâhiyette olan resimler ve fotoðraflar ayný kefeye konulmamalýdýr.





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kültür-sünnet münâsebeti ve Ýslâm´ýn kültür anlayýþý 1.ciltte geniþçe iþlenmiþtir (S. 320-333).

[2] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/465-466.

[3] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/467.

[4] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/468.

[5] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/468-469.

[6] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/469-470.

[7] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/470.

[8] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/470-471.

[9] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/471.

[10] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/472.

[11] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/472.

[12] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/472-473.

[13] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/473.

[14] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/474.

[15] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/474.

[16] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/474.

[17] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/474.

[18] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/475.

[19] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/475.

[20] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/475-476.

[21] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/476.

[22] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/477.

[23] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/477-478.

[24] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/478.

[25] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/478.

[26] Bundan murad, bazý mezheplerde zînet eþyasýna zekât düþmediði için, zekat vermemek gâyesiyle zînet eþyasýna tahvîl etmesi, ifrâta gitmesidir.

[27] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/479.

[28] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/479.

[29] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/479.

[30] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/480.

[31] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/480.

[32] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/480.

[33] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/480-481.

[34] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/481.

[35] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/482.

[36] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/483.

[37] Havsala, kuþlardaki kursaktýr, halk taþlýk dahi der. Bununla güvercin göðsü kastedilmiþtir. Çünkü çoðunlukla güvercinlerde bu kýsým siyah renklidir.



[38] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/483-485.

[39] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/485.

[40] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/485-486.

[41] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/486.

[42] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/486-487.

[43] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/487.

[44] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/488.

[45] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/488.

[46] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/488.

[47] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/489.

[48] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/489-490.

[49] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/490.

[50] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/490.

[51] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/490.

[52] Ýbnu Hacer Tîbî´nin "... sûretlerin ve eþyâ-yý zâhirenin baþkalarý þöyle dursun temiz nefislere bile te´sîr icrâ edeceðini" hadisten istinbâten söylediðini kaydeder (F. B. 2, 29).

[53] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/491-493.

[54] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/493-494.

[55] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/495.

[56] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/495.

[57] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/495-496.

[58] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/497.

[59] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/497.

[60] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/497.

[61] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/497.

[62] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/497-498.

[63] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/499.

[64] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/500.

[65] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/500.

[66] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/500.

[67] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/500.

[68] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/500.

[69] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/501.

[70] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/501.

[71] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/501-502.

[72] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/502-503.

[73] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/503-504.

[74] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/504.

[75] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/504.

[76] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/505.

[77] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/505.

[78] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/506.

[79] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/506-507.

[80] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/507.

[81] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/508-509.

[82] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/508-509.

[83] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/510.

[84] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/510.

[85] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/511.

[86] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/511.

[87] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/511.

[88] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/512-513.

[89] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/513.

[90] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/513-514.

[91] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/514.

[92] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/514-515.

[93] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/515.

[94] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/516.

[95] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/516-517.

[96] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/517.

[97] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/518.

[98] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/518.

[99] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/518-519.

[100] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/519.

[101] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/519.

[102] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/519.

[103] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/519-520.

[104] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/520.

[105] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/520.

[106] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/520-521.

[107] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/521.

[108] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/521.

[109] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/521.

[110] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/521-522.

[111] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/522.

[112] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/522.

[113] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/523.

[114] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/523.

[115] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/523-525.

[116] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/525-527.

[117] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/527.

[118] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/527-529.

[119] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/529.

[120] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/529-530.

[121] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/531.

[122] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/531.

[123] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/532-533.

[124] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/533.

[125] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/533.

[126] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/534.

[127] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/534.

[128] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/534.

[129] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/534-535.

[130] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/535.

[131] Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:7/535.

[132] Me´âfir Yemen´de bir kabile adý. Meâfiriyye adýnda kumaþýyla meþhurdur.

[133] Eski âlimlerimiz, devirlerinde müstehcenlik pek olmadýðý için olacak deðerlendirmelerinde resmin muhtevasý üzerinde durmazlar. Bunu, görülecek üzere Bediüzzaman yapar
.


radyobeyan