Zinet7 By: armi Date: 19 Nisan 2010, 16:21:51
AÇIKLAMA:
Bu hadis, ümmetin her meselesi ile Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn nasýl ilgilendiðini görmek bakýmýndan ehemmiyet taþýr. Rivayetin farklý vecihlerinde saðlýklý sünnetin kadýnda güzelliði, erkekte memnuniyeti artýracaðý belirtilmiþtir. Aliyyu´l-Kârî hadislerle ilgili olarak þu açýklamayý yapar: "(Saðlýklý sünnet kadýnýn) yüzünü taze kýlar ve güzelliðini artýrýr. Þehveti teskin eder, cimayý lezzetli ve cazip kýlar, kocanýn karýsýna karþý sevgisini artýrýr." Münâvî de hadisi þerh ederken Hüccetü´l Ýslâm´dan þu açýklamayý kaydeder: "Bu sözü kinâye suretiyle ihtiva ettiði cezâlete (mâna derinliði) nübüvvet nûrunun ahiret meselelerini -ki asýl ve en mühim gâyedir- ve dünya mesâlihini aydýnlatýþýna bakýn. O, ümmî bir kimse olmasýna raðmen bu nur O´na, bu basit iþin ehemmiyetini gösterdi. Öyle ki, eðer bunda gaflet edilse neticesinden korkulur. Bir kýsým menfi sonuçlar husûle getireceði de muhakkaktýr. Bu durumdan fenalýklarýn en büyüðü ve rezaletlerin en berbatý doðar. O´nu (aleyhissalâtu vesselâm) iki dünya maslahatýný da cem etmesi için, âlemlere rahmet olarak gönderen Zât ne kadar yüce, ne kadar mukaddestir!"
Þârihler, bu meselenin kadýn ve kocanýn cinsi hayatýnda meydana getireceði ciddî te´sirlere dikkat çekerler. Sözgelimi Münâvî, kadýnda sünnet uzvunun derin kesilmesi halinde, þehvet duygusunun söneceði, kocasýndan nefret duyacaðý ve neticede zinaya baþvurabileceði tehlikesine dikkat çeker.[129]
ـ8ـ وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّه #: لَعَنَ اللّهُ الْوَاصِلَةَ وَالمُسْتَوْصِلَةَ، وَالْوَاشِمَةَ وَالمُسْتَوْشِمَةَ[. أخرجه الشيخان والنسائى .
8. (2154)- Hz. Ebû Hüreyre (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) þöle buyurdular:"
Ýðreti saç takana da, taktýrana da, bedene dövme yapana da, yaptýrana da Allah lânet etsin!" [Buhârî, Libas 86, Týbb 36; Müslim, Libas 119, (2124); Nesâî, Zinet 25, (8, 148).][130]
AÇIKLAMA:
1- Ýðreti saç takmakla ilgili açýklama 2129 ve 2130 numaralý hadislerde geçti.
2- Sadedinde olduðumuz hadis, vücudun herhangi bir yerine dövme yapmayý da þiddetle yasaklamaktadýr. Dövme, vücudun belli yerlerine mesela elin sýrtýna, bileðe, pazuya, yüz veya dudaða kalýcý þekilde iþlenen nakýþlara denir. Bu maksadla deriye iðne veya çuvaldýz gibi sivri bir þeye kan akýtacak kadar batýrýlýr. Deri altýnda hasýl edilen boþluða mürekkep kýna vs. basýlýr. Deri altýnda bunlar kuruyunca bir daha çýkmayacak renkli lekeler býrakýr. Bu yolla bedenlerine arslan, kuþ, çiçek vs. çeþitli þekiller iþleten, sevgilisinin adýný yazdýran insanlar vardýr. Bizim cemiyetimizde nâdir rastlanan bir durum ise de bazý memleketlerde yaygýn bir gelenektir. Dinimiz bunu yasaklamýþtýr. Dövme ameliyesi tabîiliði bozar. Kadýna da erkeðe de, yapana da yaptýrana da haramdýr.Â
limler, dövme yapýlan yerin necis olduðuna hükmederler: "Zîra orada akan kan hapsolmuþ ve kurumuþtur. Ýmkân olduðu takdirde izâlesi gerekir, yaralama pahasýna da olsa temizlenmesi vâcibtir. Ancak temizlik ameliyesinin telefe sebep olacaðýndan veya uzvun zarara uðrayacaðýndan korkulursa, olduðu þekilde kalmasý da câizdir, günahýndan kurtulmak için tevbe kâfidir. Bu meselede kadýn ve erkeðin hükmü aynýdýr."[131]
ـ9ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]لُعِنَتِ الْوَاصِلَةُ وَالمُسْتَوْصِلَةُ، وَالنَّامِصَةُ وَالمُتَنَمِّصَةُ، وَالْوَاشِمَةُ والمُسْتَوْشِمَةُ مِنْ غَيْرِ دَاءٍ[. أخرجه أبو داود.وقال »الْوَاصِلَةُ«: التي تصل الشعر بشعر النساء .
»وَالمُسْتَوْصِلَةُ«: التي يعمل بها ذلك.»وَالنَّامِصَةُ«: التي تنقش الحاجب حتى ترقه.»وَالمُتَنَمِّصَةُ«: التي يعمل بها.»وَالْوَاشِمَةُ«: التي تجعل الخين في وجهها بكحل، أو مداد.»وَالمُسْتَوْشِمَةُ«: المعمول بها .
9. (2155)- Ýbnu Abbâs (radýyallâhu anhümâ) dedi ki: "Ýðreti saç takan, taktýran; kaþlarý incelten, kaþlarýný incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptýran lanetlenmiþtir." [Ebû Dâvud, Tereccül 5, (4170).]
AÇIKLAMA:
1- Ýðreti saç takan ve taktýran kimse ile dövme yapan ve yaptýranlarýn durumu önceki rivayette belirtildi.2- Bu hadiste güzelleþmek için kaþ kýllarýnýn bir kýsmýný veya tamamýný aldýran kimseler lânetlenmektedir. Namas kaþý inceltmek mânasýna gelir. Zamanýmýzda sosyetik çevrelerde yaygýnlaþan kaþ inceltme salgýný, bazýlarýný kaþýn tamamýný yoldurarak boya ile istediði þekli vermeye kadar itmiþtir. Dinimiz, fýtratýn her çeþit bozulmasýna karþýdýr. Yasaðýn þiddeti, kullanýlan lânet kelimesinden anlaþýlmalýdýr.
ـ10ـ وعن أبى الحصين الهيْثم بن شفى قال: ]سَمِعْتُ أبَا ريْحَانَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه يَقُولُ: نَهى رَسُولُ اللّهِ # عَنْ عَشْرِ: عَنِ الوَشْرِ، وَالْوَشْمِ، وَالنَّتْفِ، وَعَنْ مُكَامَعَةِ الرَّجُلِ الرَّجُلَ بِغَيْرِ شِعَارٍ، وَعَنْ مُكَامَعَةِ المَرأةِ المَرْأةَ بَغَيْرِ شِعَارٍ، وأنْ يَجْعَلَ الرَّجُلُ في أسْفَلِ ثِيَابِهِ حَرِيراً مِثْلَ ا‘عَاجِمِ، وَأنْ يَجْعَلَ عَلى مَنْكَبَيْهِ حَريراً مِثْلَ ا‘عَاجِمِ، وَعَنِ النُّهبى، وَعَنْ رُكُوبِ النُّمُورِ، وَلُبُوسِ الخَاتَمِ إَ لذِى سُلْطَانٍ[. أخرجه أبو داود والنسائى.»الْوَشْرُ«: أن تَحدد المرأة أسنانها وترققها.
»وَالمُكَامَعَةُ«: أن يجتمع الرجن، أو المرأتان في إزار واحد حاجز بينهما .
»وَالشِّعَارُ«: الثوب الذي يلي جسد ا“نسان.وقوله »وَعَنْ رُكُوبِ النُّمُورِ«: أى جلودها فيحتمل أن يكون نهى عنها لما في ركوبها من الزينة والخيء، أو لعدم دباغها ‘ن المراد شعرها، وهو يقبل الدباغ.وقوله »إَّ لِذِى سُلْطَان«: ‘نه لغيره يكون زينة محضة لحاجة، و‘رب سواها .
10. (2156)- Ebû´l-Husayn el-Heysem Ýbnu Þefî anlatýyor: "Ben ve künyesi Ebû Âmir olan Meâfirli[132] bir arkadaþým iliyâ (da denen Kudüs)´da namaz kýlmak üzere beraberce yola çýktýk. Onlara kýssa anlatan büyükleri, Ezd kabilesine mensup Ebû Reyhâne künyesini taþýyan bir Sahâbî idi.Ebû´l-Hüsayn der ki: "Arkadaþým benden önce mescide vardý. Sonra da ben geldim ve yanýna oturdum. Bana: "Ebû Reyhâne´nin anlattýðýna yetiþtin mi?" dedi. "Hayýr!" diye cevap verince: "Ben onun anlattýðýný dinledim, diyordu ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) on þeyi yasakladý: Diþleri törpüleyip inceltmek, dövme yapmak, (erkeklerin saç ve sakallarýndaki aklarý, kadýnlarýn yüzlerindeki tüyleri) yolmasý, kadýnýn kadýnla, erkeðin erkekle ayný örtü altýnda arada bir mânia olmadan yatmasý, erkeðin Acemler gibi elbisesinin alt kýsmýna ipek þerit ilâve etmesi, yine Acemler gibi omuzlarýna alem olarak (dört parmak geniþliðinden fazla) ipek koymasý, yaðmacýlýk yapmasý; saltanat sahibi olmayanýn (Acemlerin ziyyi (süsü) durumunda olan) kaplan (derisinin) üzerine oturmasý ve yüzük takmasý." [Ebû Dâvud, Libâs 11, (4049); Nesâî, Zînet 20, (8, 143); Ýbnu Mâce, Libâs 47, (3655).]
AÇIKLAMA:
Burada, önceki hadislerde ayrý ayrý zikri geçen yasaklarýn bir kýsmý toptan ifâdeye dökülmüþ, yeni bazý yasaklar da ilâve edilmiþtir. Bu yenileri þöyle zikredebiliriz:1- Diþlerin kenarlarýný törtpüleyip inceltmek: Daha ziyade kadýnlarýn baþvurduðu bir usül olup, güzel görünme gâyesiyle yapýlýr. Bu amelde hem aldatma ham de Allah´ýn verdiði tabiatý bozma mevcuttur, bu sebeple Resûlullah yasaklamýþtýr.2- Yolma: Neyin yolunmasý olduðu hadiste tasrih edilmemiþtir. Þârihler bu sebeple kadýna da erkeðe de teþmil ederler. Erkekler için saçtaki ve sakaldaki aklarýn yolunmasý, kadýnlar için de yüzlerindeki kýllarýn, kaþlarýn yolunmasý, musibete uðrayýnca saçýn baþýn yolunmasý vs. hep buraya dahil edilmiþtir.
3- Ayný örtü altýnda kadýn kadýna, erkek erkeðe yatma yasaðý: Aralarýndaki nikah baðý olmayan bir erkekle bir kadýnýn baþ baþa kalmalarýný dinimiz kesinlikle haram kýlmýþtýr. Bu hadiste görüldüðü üzere sadece iki ayrý cinsin halveti deðil, ayný cinsten bile olsa iki kiþinin, arada bir örtü, bir mânia olmaksýzýn ayný yatakta yatmalarý da yasaklanmýþtýr. Nevevî, her birisi yataðýn birer kenarýnda olsa bile, erkeðin erkekle, kadýnýn kadýnla ayný yatakta yatmalarýnýn asla câiz olmayacaðýný belirtir. Þiî kaynaklarda Hz. Ali´nin: "Bir kadýnýn, yedi yaþýna basmýþ olan kýzýyla bile mübâþereti, zinâdan bir þubedir" dediði kaydedilir. Sadedinde olduðumuz hadiste geçen Mükâmaa´yý Ýbnu´l-Esîr, en-Nihâye´de: "Kiþinin, arkadaþýyla, arada bir perde olmaksýzýn beraber yatmasýdýr" diye tarif eder. Mükâmaa´yý Ýbnul Arabî: Birbirine haram olan çýplaklarýn berâber yatmasý" diye tarif etmiþtir.4- Elbisenin eteðine ipekli takma yasaðý: Ýslam erkeðe ipekliyi yasak etmiþtir. Ýpekli kumaþ yasak olduðu gibi, diðer kumaþlar üzerine ilâve edilecek parçalar da bazý kayýtlarla yasaktýr. Alimler bu ilavelerin dört parmaðý aþmamasýný þart koþar, daha az olursa câiz olacaðýna hükmedilmiþtir (5288-5298. hadislere bakýn). Hadiste görüldüðü üzere, ipek ilâve elbisenin alt kýsmýna da yapýlsa, alem olarak omuz üzerine de yapýlsa hüküm aynýdýr, dört parmaðý tecâvüz ettiði takdirde haramdýr. el-Müzhir der ki: "Ýpek giymek erkeklere haramdýr, erkek, onu elbiselerinin altýna giymiþ, üstüne giymiþ hüküm deðiþmez. Câhil Acemlerin âdeti, onu elbisenin altýna, kýsa bir çamaþýr olarak (üsttekilerin sertliðini bertaraf etmek) azalarýna yumuþaklýk saðlamak için giyerlerdi."5- Yaðma yasaðý: Bu müslümanlara karþý yapýlacak gasb ve yaðmadýr. Nuhbâ gasb mânasýna masdar olduðu gibi, bazan da gasbedilen þey mânasýna gelir. 6- Kaplan (derisi) üzerine oturmak da yasaklanmýþtýr, çünkü bu Acemlerin ziyyi (süsü) kabul edilmiþtir.7-Son olarak sultan olmayanlara yüzük takmak yasaklanmaktadýr. Hattâbî, bu yasaðýn konduðu sýrada, yüzüðün herhangi bir ihtiyaç için deðil, sýrf süs olarak kullanýldýðýný belirtir. Ancak, Tahâvî´nin de belirttiði üzere yüzük meselesinde hüküm ihtilâflýdýr. Bir kýsým âlimler, saltanat sâhibi olmayanlara yüzüðün mekruh olduðunu söylemiþlerdir. Ama çoðunluk bu görüþe muhalefet ederek, yüzük takmanýn mübah olduðuna hükmeder. Bunlar, Hz. Enes (radýyallâhu anh)´in þu hadisine istinad ederler: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yüzüðünü attýðý zaman halk da yüzüklerini attý." "Bu hadis derler, Resulullah devrinde saltanat sâhibi olmayanlarýn da yüzük takmakta olduklarýna delâlet eder... Ayrýca, Sahâbe ve Tabiîn´den saltanat sâhibi olmadýðý halde yüzük takanlarla ilgili rivâyetler mevcuttur."
Ýbnu Hacer, konu üzerine ulemâdan bazý nakillerden sonra özetle þöyle devâm eder: "Saltanat sâhibi tâbiriyle sâdece devlet reisi deðil, mührü gerektiren bir otorite sâhibi olan kimse kastedilmiþtir. Bu durumda yüzük, mühür vazifesini de görür. Böyle bir yüzüðü otorite sahibi (idareci) olmayan birinin taþýmasý abes olur ve buna mekruh denebilir. Ama, mühür fonksiyonu bulunmayan gümüþ bir yüzüðü zinet için kullanmak nehye girmez."
ـ11ـ وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كانَ رَسولُ اللّهِ # يَكْرَهُ عَشْرَ خَِل: الصُّفْرَةَ، يَعْنِى الخَلُوقَ، وَتَغْيِيرَ الشَّيْبِ، وَجَرَّ ا“زَارِ، وَالتَّخَتَم بِالذَّهَبِ، وَالتَّبَرُّجَ بِالزِّينَةِ لِغَيْرِ مَحَلِّهَا، وَالضَّرْبَ بِالْكِعَابِ، والرُّقَى بِغَيْرِ المُعَوَّذَاتِ، وَعَقْدَ التمائِمِ، وَعَزْلَ المَاءِ عَنْ مَحَلِّهِ، وَفَسَادَ الصَّبِىِّ، غَيْرَ مُحَرَّمَةٍ[. أخرجه أبو داود والنسائى.»الخَلُوقُ«: إنما يكره للرجال دون النساء.»والتَّبَرُّجُ المَذْمُومُ«: إظهار الزينة ل‘جانب، وأما للزوج ف.»وَتَغْيِيرُ الشَّيْبِ«: إنما يكره بالسواد، أما بالحمرة والصفرة ف.»والتَّخَتُّمُ بِالذَّهَبِ«: إنما يحرم على الرجال دون النساء.وَ»الضَّرْبُ بِالْكِعَابِ«: اللعب بها، وهى من أنواع القمار.وَ»عَقْدَ التَّمَائِمِ«: تَعليق التعاويذ والحروز على ا“نسان.و»عَزْلُ المَاءِ عَنْ مَحَلِّهِ«: أى أن يعزل الرجل ماءه عن فرج المرأة الذي هو محل الماء.وقوله »وفَسَادَ الصَّبىِّ«: هو أن يطأ الرجل امرأته المرضع، فإذا حملت فسد لبنها، وكان من ذلك فساد الصبى ويسمى الغيلة.وقوله »غَيْرَ مُحَرَّمَةٍ«: أى كره هذه الخصال جميعها، ولم يبلغ بها حدّ التحريم.
11. (2157)- Ýbnu Mes´ûd (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) on þeyi sevmezdi: Sarý yani halûk, yaþlýlýkla ortaya çýkan aklarýn rengini deðiþtirme, izârýn (kibirle) yerde sürünmesi, altýn yüzük takmak, teberrüc (kadýnlarýn zinetlerini yersiz olarak göstermesi), zar atmak, Muavvizeteyn´den baþka bir þey okuyarak rukye yapmak, akdü´ttemâim (muska baðlamak), suyu (meniyi) mahallinden baþka yere atmak, çocuðu ifsad etmek. Resûlullah, bunlarý) haram kýlmaksýzýn mekruh sayardý." [Ebû Dâvud, 3, (4222); Nesâî, Zinet 17, (8, 141).]Halûk: (Za´ferân´la baþka bir kokunun karþýmýndan elde edilen bir sürünme maddesidir, renk olarak kýzýllýk veya sarýlýk galebe çalar.) Halûk´un mekruh olmasý erkekleredir, kadýnlara deðil.Kötülenen teberrüc: Kadýnlarýn süs eþyalarýný nikah düþecek yabancýlara izhâr etmeleri (göstermeleri)dir. Süs eþyasýndan maksad, bu eþyalarýn takýldýðý yerlerdir: Küpenin takýldýðý kulak, kolyenin takýldýðý boyun gibi. Buralarýn yabancýlara gösterilmsi tesettür emrine aykýrýdýr.Saçtaki aklýklarýn taðyîri: Yaþlýlýkla saç ve sakaldaki aklýðý siyaha boyayarak gidermek mekruhtur. Kýzýla veya sarýya boyayabilir.Altýn yüzük takmak: Bu erkeklere haram kýlýnmýþtýr, kadýnlara helâldir. Zar atmak: Zar oyunu oynamak. (Burada zar´dan maksad tavla zarý´dýr.) Zar atmak tabiriyle bir nevi kumar kastedilmiþtir.Akdü´t-Temâim: Ýnsan üzerine, hastalýklara, musibetlere karþý koruyucu muskalar takmak. (Azîmâbâdî, þu açýklamayý yapar: Temâim: "Temîme´nin cem´idir. Bundan maksad, þeytan isimleri ile mânasýz elfazdan mürekkep cahiliye rukyelerini ihtiva eden koruyucu dualardýr".)Suyu mahallinden baþka yere atmak: Yani erkeðin suyunu (menisini), su mahalli olan kadýnýn fercinden dýþarý atmasýdýr. Hattâbî, El-Meâlim´de azli tariften sonra ilâveten: "...Resulullah bunu mekruh addetmiþtir, çünkü bunda neslin kesilmesi mevcuttur. Azil, yani meniyi dýþarý atmak, hür kadýnlar hakkýndadýr ve müsaade etmemeleri halindedir. Köleler hakkýnda mekruh deðildir, câriyelere azil yapýlabilir."Ebû Dâvud´un bir baþka merfu rivâyeti azl´i: اَلْوَأْدُ الْخَفِىُّ
"Çocuðu öldürmenin gizlicesi" diye tarif eder.Çocuðu ifsad: Bundan maksad, erkeðin küçük çocuðuna meme vermekte olan kadýnla cimâsýdýr. Çünkü, kadýn hâmile kalacak olursa, sütün bozulur. Bu (kimyevî yapýsý bozulan süt) çocuk için zararlýdýr. Bu durumdaki cinsi temasa gýyle denir. (Yeri gelmiþken belirtelim ki, gýyle hakkýnda Resûllah´ýn baþka
hadisleri de var. Bunlardan biri þöyle: "Gýyle yapmak sûretiyle çocuklarýnýzý gizlice öldürmeyin. Zîra nefsimi kudret elinde tutan Allah´a kasem ederim ki, gayl (çocuðun emdiði süt), atlýya (atýnýn sýrtýnda) ulaþýr ve onu atýndan aþaðý atar." Bir diðer hadis de buna ruhsat verir: "Gýyleden nehyetmek istemiþtim, sonra hatýrladým ki, Ýranlýlarla Bizanslýlar bunu yapmaktalar ve çocuklarýna da bir zarar olmamaktadýr." Þu halde gýyle için kesin bir yasak mevzubahis deðildir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bu ümmet-i merhûmesinin baþhekimi olarak -günümüz týbbýnýn keþfettiði- gebelikte meydana gelen fizyolojik ve diðer deðiþmeler sonucu hem ceninin, hem annenin, hem de anneyi emmekte olan bebeðin mâruz kalacaðý zararlara karþý uyarý yapmýþ olmaktadýr. Öyle ise, çocuðunu emzirmekte olan kadýn hâmile kalmamanýn tedbirini alacaktýr ve þâyet hâmile kaldý ise çocuðunu sütten kesmek veya bir sütanne bulmak suretiyle kendi sütünü vermekten sakýnacaktýr.Haram kýlmaksýzýn: Hadisin sonunda yer alan غَيْرَ مُحَرَّمَةٍ "haram kýlmaksýzýn" ifâdesi, hadisin baþ kýsmýna baðlý. Yani cümleyi þöyle yazabiliriz كَانَ رَسُولُ اللّهِ # يَكْرَهُ عَشَرَ خَِلٍ... غَيْرَ مُحَرَّمَةٍ
Mâna þöyle olur: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) þu on þeyi haram kýlmaksýzýn mekruh addetmiþtir."
ـ12ـ وعن عليّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]نَهَانِى رَسولُ اللّهِ # عَنِ التَّخَتُّمِ بِالذَّهَبِ، وَعَنْ لِبَاسِ الْقَّسىِّ، وَعَنِ الْقِرَاءَةِ في الرُّكُوعِ وَالسُّجُودِ، وَعَنْ لُبْسِ المُعَصْفَر[. أخرجه الستة إ البخارى.وزاد الترمذي والنسائى: ]وَعَنِ المَيْثَرَةِ الحَمْرَاءِ، وَعنِ الجِعَةِ، وَهُوَ شَرَابُ يُتَّخَذُ بِمَصْرَ مِنَ الشَّعِيرِ، أوْ الحِنْطَةِ[.وَزاد في رواية أبى داود: »َ أقُولُ نَهَاكُمْ« .
12. (2158)- Hz. Ali (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bana altýn yüzük takmayý, kýssî elbise giymeyi, rükû ve secdede Kur´an okumayý, sarýya boyanmýþ elbise giymeyi yasakladý." [Müslim, Libas 31, (2078); Muvatta, 28, (1, 80); Ebû Dâvud, Libâs 11, (4044, 4045, 4046, 4050), Hâtim 4, (4225); Tirmizî, Salât 195, (264); Nesâî, 97, (2, 188), Zînet 43, 44, 45, 96, 122, (8, 165, 169, 203, 219).]Tirmizî ve Nesâî´nin rivâyetlerinde þu ziyade var: " ...kýzýl meysereyi ve elciayý da yasakladý." Cia, Mýsýr´da arpadan veya buðdaydan yapýlan bir þaraptýr."
Ebû Dâvud´un rivâyetinde Hz. Ali: "Bunlarý size de yasakladý demiyorum" der.AÇIKLAMA1-Altýn yüzükle ilgili açýklama geçti.2- Kýssî: Mýsýr ve Þam´da imâl edilen yol yol ipek katýlmýþ bir kumaþ. Kýssî´nin sonundaki (î), nisbet ifade eder. Kýss, kumaþýn yapýldýðý beldenin adýdýr. Ýpekli kýsýmlar ipek olmadýðý intibaýný verirmiþ. Nevevî kýssî kumaþýn ipekli kumaþ olduðunu, ulema nazarýnda böyle bilindiðini belirtir.3- Meysere: "Erguvan renkli kadife þeklinde bir yaygý olup, bunu kadýnlar kocalarý için hayvanýn üzerine koyarlardý." Meysere, vahþi hayvanlarýn derisi diye de tarif edilmiþtir. Bu kumaþlar kadýnlara deðil erkeklere haramdýr. Hattâbî, gümüþ, erkeklerin zineti olmasý haysiyetiyle bununla kadýnlarýn süslenmesinin mekruh olduðunu söyler. "Altýn bulamazlarsa gümüþün rengini za´ferân vs. ile deðiþtirsinler"der.4- Rükû ve secde sýrasýnda Kur´an okumayý yasaklayan baþka rivâyetler de mevcuttur. Müslim´in bir rivâyetinde:
نُهِيتُ اَنْ اَقْرَأَ الْقُرآنَ رَاكِعاً اَوْ سَاجِداً. فَأمَّا الرُّكُوعُ فَعَظِّمُوا فِيهِ الرَّبَّ وَاَمَّا السُّجُودُ فَاجْتَهِدُوا في الدُّعَاءِ
"Ben rükû ve secde sýrasýnda kýraatten men olundum. Öyleyse rükûda Allah´ý tâzim edin, secdede ise duaya gayret edin" buyurulmuþtur. Ulemâ bu rivâyetlerden hareketle rüku ve secdede kýraatýn haram olduðuna hükmetmiþtir.5- Hz. Ali (radýyallâhu anh)´nin bir rivayette gelen "Bunlarý size de yasakladý demiyorum" sözüne gelince: Hz. Ali, burada "yasak benimle ilgili, bu yasak sadece bana aittir, size de þâmildir demiyorum" demek istemiþtir. Sarý renkli elbisenin erkeðe de haram olmadýðý kanaatinde olan âlimler bu ziyâde ile amel etmiþlerdir. Onlarýn zannýna göre, yasak, bu rivâyetin ifâde ettiði þekilde, sâdece Hz. Ali´ye muhsustur. Ancak, bunun bütün erkeklere þâmil olduðu görüþünde olanlar, Müslim´de gelen Abdullah Ýbnu Amr Ýbnu´l-Âs´ýn rivâyetini delil gösterirler: رأى رَسُولُ اللّهِ # عَلَىَّ ثَوْبَيْنِ مُعَصْفَرَيْنِ فقَالَ: هذِهِ مِنْ ثِيَابِ الْكُفَّارِ فََ تَلْبِسْهَا
"Aleyhissalâtu vesselâm efendimiz üzerimde sarý renkli iki parça giyecek görmüþtü: "Bu, kâfirlerin giyeceðidir, sakýn onlarý giyme" dedi.""Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den sarý renkli elbiseyi giymeyi yasaklayan hadis rivâyet edilmemiþtir, bu bâbta sadece Hz. Ali´nin rivâyeti vardýr, o da yasaðýn Ali´ye has olduðunu ifade etmektedir" diyen Ýmam Þâfiî´ye cevap veren Beyhakî bir kýsým deliller kaydettikten sonra þunu söyler: "Bu hadisler Þâfiî´ye ulaþsaydý, bunlara muvafýk hükme varýrdý." Beyhakî sözüne Þafiî´den senetli olarak yapýlmýþ olan þu rivâyeti ekler:
اِذَا صَحَّ الْحَدِيثُ خَِفَ قَوْلِى
فَاعْمَلُوا بِهَا
"Benim sözüme muhalif sahih bir hadis size ulaþýrsa, benim kavlimle deðil hadisle amel edin."
ـ13ـ وعن البراء رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]نَهَانَا رسولُ اللّه # عَنْ سَبْعٍ: عَنْ خَوَاتِىم الذَّهَبِ، وَعَنْ آنِيةِ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ، وَعَنِ المَيَاثِرِ، وَالْقَسِّيَّةِ، وَا“سْتَبْرَقِ، وَالدِّيبَاجِ، وَالحَرِيرِ[. أخرجه الخمسة إ أبا داود، وهذا لفظ النسائى .
13. (2159)- Hz. Berâ (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah bize yedi þeyi yasakladý: Altýn yüzükler altýn ve gümüþ kaplar, ipekli eyer yaygýlarý, ipekli kýssî kumaþlar, istibrak denen kalýn ipekli kumaþlar, ibriþim kumaþlar ve ipek kumaþlar." [Buhârî, Ýsti´zân 8, Cenâiz 2, Mezâlim 5, Nikâh 71, Eþribe 28, Marzâ 4, Libâs 28, 36, 45, Edeb 124, Eymân 9; Müslim 3, (2066); Tirmizî, Edeb 45, (2810); Nesâî, Zînet 92, (8, 201).]
AÇIKLAMA:
Hadisin, kaynaklardaki aslýnda, yedi yasak´tan önce yedi "emir" zikredilmektedir. Yâni hadis: "Resûlullah bize yedi þeyi emretti, yedi þeyi de yasakladý..." diye baþlar. Emredilen yedi þey þunlardýr: "Hasta ziyâreti, cenâzeyi teþyi, hapþýrana "yerhamükallah" demek, yemini yerine getirmek, mazluma yardým etmek, dâvet sâhibine icâbet etmek, selamý yaymak."Hadisin, Teysîr müellifince kaydedilen kýsmýnda geçen tâbirler önceki hadiste açýklandý. Bizim kaydettiðimiz kýsým da yeterince açýktýr. Burada ilâve açýklamaya gerek görmüyoruz.
ـ14ـ وعن عمران بن حصين رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قال رسُولُ اللّه #: َ أرْكَبُ ا‘رْجُوَانَ، وََ ألْبَسُ المُعَصْفَرَ، وََ ألْبَسُ المُكَفّفُ بِالحَرِيرِ، وَأوْمأَ الحُصَينُ إلى جَيْبِ قَمِيصِهِ. قال، وقال: أَ وَطِيبُ الرِّجَالِ رِيحٌ َ لَوْنَ لَهُ، وَطِيبُ النِّسَاءِ لَوْنٌ َ رِيحٌ لَهُ[.قال بعض الرواة: هذا إذا خرجت. أما إذا كانت عند زوجها فَلْتَطَيَّبْ بما شاءت. أخرجه أبو داود.»ا‘رْجُوانُ« صِبْغ أحمر شديد الحمرة.
14. (2160)- Ýmrân Ýbnu Hüsayn (radýyallâhu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Erguvanýn üzerine oturmam, sarýya boyanmýþ olan elbiseyi, ipekten kenar çekilmiþ elbiseyi giymem." Râvi Hüsayn burada rivayeti keserek gömleðinin cebine iþâret etti (ve anlatmaya devam ederek) Resûlullah´ýn geri kalan sözlerini tamamladý: "Haberiniz olsun erkeðin tîbi (sürünme maddesi) kokuludur, rengi yoktur; kadýnlarýn tîbi renklidir, kokusu yoktur."Ravilerden biri demiþtir ki: "Bu yasak kadýnýn dýþarý çýkma durumuyla ilgilidir. (Evinde) kocanýn yanýnda olduðu takdirde istediði kokuyu sürünür." [Ebû Dâvud, Libâs 11, (4048).]
AÇIKLAMA:
1- Erguvân koyu kýrmýzý rengin adýdýr. Ancak, kýrmýzý renkli herhangi bir kumaþtan yapýlan yaygýnýn üzerine oturmak yasak deðildir. Öyle ise bununla daha hususî bir þey kastedilmiþ olmalýdýr. Hattâbî, Meâlimü´s-Sünne´de þu açýklamayý sunar: "Resûlullah bununla kýrmýzý renkli eyer yaygýsýný (meysere) kastetmiþtir. Meysere bazan ibriþim ve ipekten yapýlýr. Bunun yaygý olarak kullanýlmasýnda israf bulunduðu için bunlarýn kullanýlmasý hususunda nehiy vârid olmuþtur. Ýpekliler (meysere) erkek kumaþý deðildir."2- Ýpekten kenar çekilmiþ elbiseden maksad, etek kýsmýna, yakalarýna, ceplerine ipek þerid çekilmiþ demektir.Bu hadisle, Müslim´de gelen ve Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ ýn ipek þeritli cübbesinden bahseden Esmâ hadisi arasýndaki tearuzu Aliyyu´l-Kârî þöyle te´lif eder: "Resûlullah´ýn cübbesindeki ipek þerit ruhsat verilen miktardadýr yani dört parmak geniþliði aþmamýþtýr. Sadedinde olduðumuz hadiste dört parmaðý aþan miktar kastedilmiþ olmalýdýr. Veya bu verâ ve takvaya, öbürü ise ruhsata cevazýn ve fetvânýn beyânýna hamledilir. Bu hadisin, Resûlullah´ýn giydiði þeritli cübbeden önceye ait olduðu da söylenmiþtir. Doðruyu Allah bilir."
ـ15ـ وعن أبى أيوب رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال النبىُّ #: الحِنَّاءُ وَالتَّعَطُّرُ وَالسِّوَاكُ وَالنِّكَاحُ مِنْ سُنَنِ المُرْسَلِينَ[. أخرجه الترمذي .
15. (2161)- Ebû Eyyûb (radýyallâhu anh) hazretleri anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kýna yakma, koku sürünme, misvak kullanma ve evlenme bütün peygamberlerin tâbi olageldikleri sünnetlerdendir." [Tirmizî, Nikâh 1, (1080).]
AÇIKLAMA:
Bütün peygamberlerin tâbi olduklarý sünnetler bazý hadislerde "fýtrat" diye ifâde edilmiþ ve bu hususta gerekli açýklamalar daha önce yapýlmýþtýr. Mesela 2147 ve 2148 numaralý hadislere bakýlmalýdýr.
ـ16ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]رأى النّبىُّ # رَجًُ شَعْثاً قَدْ تَفَرَّقَ شَعْرُهُ. فقَالَ: أمَا وَجَدَ هذَا مَا يُسَكِّنُ بِهِ شَعْرَهُ؟ وَرَأى آخَرَ عَلَيْهِ ثِيَابٌ وَسِخَةٌ فقالَ: أمَا كانَ هذَا يَجِدُ مَا يَغْسِلُ بِهِ ثَوْبَهُ[ .
16. (2162)- Hz. Câbir (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir adam gördü, saçlarý darmadaðýnýktý."Bu adam saçlarýný düzeltip tertibe sokacak bir þeyi bulamadý mý?" diye memnuniyetsizlik izhâr etti. Derken, o sýrada bir diðer adam gördü, bunun da üstü baþý kirliydi. Bunun hakkýnda da: "Þu adam elbisesini yýkayacak bir þey bulamýyor mu?" diye söylendi." [Ebû Dâvud, Libâs 17, (4062).]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, saçýn geliþigüzel býrakýlmayýp yýkanmak, taranmak sûretiyle bakýlmasýnýn ve yaðlanarak düzene sokulmasýnýn müstehab olduðunu ifade etmektedir. Hadis ayrýca, üst baþýn ve bedenin her çeþit görünen kirlerden, bulaþýklardan sabun, su gibi temizlik maddeleri kullanarak yýkanmasýný, temiz tutulmasýný emretmektedir. Ýmam Þâfiî: "Elbisesini temiz tutanýn kederi az olur" demiþtir.Hadis, elbisenin yalnýzca su ile de olsa yýkanmasýný emretmektedir.
ـ17ـ وعن رافع بن خديج رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]رَأى رَسُولُ اللّهِ # عَلى رَوَاحِلِنَا أكْسِيَةً فِيهَا خُيُوطُ عِهْن حُمْرٌ. فقَالَ: َ أرَى هذِهِ الحُمْرَةَ قَدْ عَلَتْكُمْ فَقُمْنَا سِرَاعاً لِقَوْلِهِ # حَتّى نَفَرَ بَعْضُ إبِلِنَا فَنَزَعْنَا ا‘كْسِيَةَ عَنْهَا[. أخرجهما أبو داود.»الْعِهْنُ« صوف مصبوغ، وقيل الصوف مطلقاً .
17. (2163)- Râfi´ Ýbnu Hadîc (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bineklerimizin üzerinde bazý torbalar gördü, torbalarda kýrmýzý yün hatlarý vardý. "Bu kýzýllýðýn size galebe çaldýðýný görüyorum" dedi. Resûlullah´ýn bu sözü üzerine yerlerimizden fýrlayýp kalktýk, öyle ki develerimizden bir kýsmý (telaþýmýzdan) ürktü. Keseleri aldýk, onlardaki kýzýl yünleri söküp attýk." [Ebû Dâvud, Libâs 20, (4070).]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, kýrmýzý renkli giymenin mekruh olduðunu söyleyenlere delil olmaktadýr. Ancak hadis kendisiyle ihticac edilecek güçte deðildir. Çünkü senedinde meçhul bir râvi mevcuttur.
ـ18ـ وعن عَبَّادِ بن تميم: ]أنَّ أبَا بَشِيرٍ ا‘نْصَارِىَّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه أخْبَرَهُ أنَّهُ كَانَ مَعَ رَسُولِ اللّهِ # في سَفَرٍ: فَأمَرَ مُنَادِيَهُ َ تَبْقَيَنَّ في رَقَبَةِ بَعِيرٍ قَِدَةٌ مِنْ وَتَرٍ أوْ قَِدَةٌ إَّ قُطِعَتْ[. قال مَالِكٌ: أرَى ذَلِكَ مِنَ الْعَيْنِ. أخرجه الثثة وأبو داود .
18. (2164)- Abbâd Ýbnu Temîm anlatýyor: "Ebû Beþîr el-Ensârî (radýyallâhu anh) kendisine bildirmiþtir ki, Ebû Beþir bir seferde Resûllullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraberdi. Efendimiz, o sýrada tellâlýna emrederek þu hususu ilan ettirdi: "Hiçbir devenin boynunda kiriþten mamul bir gerdanlýk veya (herhangi) bir gerdanlýk kalmasýn, mutlaka kesilsin!"Mâlik: "Zannederim bu yasak, nazar deðmesine (karþý develerin boynuna asýlan þeyler) için verilmiþ olmalý demiþtir." [Buhârî, Cihâd 139; Müslim, Libâs 105, (2115); Muvatta, Sýfatu´n-Nebî 39, (2, 937); Ebû Dâvud, Cihâd 49, (5552).]
AÇIKLAMA:
Gerdanlýk olarak çevirdiðimiz kelime kýlâde´dir. Takýlan þey, "taký" mânasýna gelir. Ýmam Mâlik, Resûlullah´ýn koparýlýp atýlmasýný emrettiði bu hayvan takýlarýnýn nazara karþý asýlan muskalar olduðunu tahmin ediyor. Þu halde halkýn, hayvanlarý bir kýsým müsîbet ve âfetlere karþý korumak maksadýyla hayvanlarýn boynuna takageldikleri ve hattâ birçoðunun kiriþle baðladýðý muskalarý Resûlullah emrederek kaldýrtmýþ ve bundan böyle o çeþit takýlarý yasaklamýþ, bunlarýn, Allah´ýn takdirinden hiçbir þeyi geri çeviremeyeceðini ümmetine öðretmiþtir.Hattâbî, Mâlik dýþýnda bâzý âlimler, hayvanlarýn boynuna çan baðlandýðý için Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn kopartma emri verdiðini söylemiþtir. Bazý âlimler de, bu emrin, hayvanýn þiddetli sýçramasý, ürkmesi hâlinde boðulmasýna sebep olabilir diye onlarý koparttýðýný söylemiþtir.
Hemen belirtelim ki, Ýmam Mâlik´in getirdiði yorum, "zinet veya bir baþka maksadla hayvanýn boynuna bir þeyler baðlanabilir, bunda bir mahzur yoktur hükmünü tazammun eder. Kadý Ýyâz der ki: "Ýmam Mâlik´e göre, yasak sadece kiriþe mahsustur, baþka takýlar yasak deðildir. Alimler, nazara karþý insan veya hayvanlara muskadan baþka birþeylerin takýlmasý câiz mi, deðil mi münakaþa etmiþtir. Bazýlarý ihtiyaç hâsýl olmadan takýlmasýný câiz bulmamýþsa da ihtiyaç doðunca, gözdeðmesi, cin ve sâireden gelen zararý defetmek için cevaz vermiþtir. Bir kýsmý da kayýtsýz þartsýz, "ihtiyaçtan önce de sonra da câizdir, týpký, hasta olmazdan önce tedavi için tedbir alýndýðý gibi" demiþtir."Nevevî, hadisteki nehyi, cumhurun kerâhet-i tenzihiye olarak deðerlendirdiðini belirtir.
radyobeyan