Zihar By: armi Date: 08 Nisan 2010, 10:08:41
ZÝHAR
Bir kimsenin karýsýna "sen bana anamýn sýrtý gibisin" diyerek, onu kendisine haram kýlmasý. Zihar, "zehr" kökündendir, kelime anlamý sýrt demektir.
Ýslâm öncesi Arap toplumunda bir adam, karýsýnýn herhangi bir davranýþýna kýzdýðý zaman, ona, "sen bana anamýn sýrtý gibisin" derdi. Bunun üzerine karýsý ona haram olurdu. Fakat bu boþanma sayýlmazdý. Aralarýndaki aile baðlarý kopmasa bile helal kabul edilmezdi. Ancak tam anlamýyla boþanmýþ da sayýlamayacaðý için kadýn, baþka bir yol seçemezdi.
Cahiliyye dönemi toplum yapýsý incelendiðinde, kadýnlarýn erkekler karþýsýnda yok denecek kadar aý imtiyaza sahip olduklarý görülmektedir. Hele kocasýnýn sudan sebeplere dayandýrarak söylediði, "Sen bana anamýn sýrtý gibisin" sözüyle karþýlaþan kadýn, tamamen yalnýzlýða terk ediliyordu.
Zihar olayý, ilgili âyetler nâzil oluncaya kadar, cahiliyye döneminde yaþandýðý þekliyle devam etti. Bu âyetlerin nüzul sebebi hakkýnda Havle binti Mâlik bin Sa´l-ebe´den þu hadis rivayet edilmiþtir: "Kocam Evs b. Samit bana zihar yaptý. Ben de Rasûlüllah (s.a.s)´a giderek durumu anlattým ve þikâyet ettim. Rasûlüllah (s.a.s) bana ýsrarla, Âllah´tan kork, Evs senin amca oðlundur. Ona iyi davran" diye_ buyuruyordu. Nitekim bir müddet sonra hakkýmda þu âyetler nâzil oldu: "Habibim, zevci hakkýnda seninle mücadele eden (nihayet halinden) Allah´a da þikâyet etmekte olan (kadýn)´ýn sözünü (umulduðu vecih ile) Allah dinlemiþtir. Allah sizin konuþmanýzý zaten iþitiyordu. Çünkü Allah hakkýyla iþitici, kemaliyle görücüdür.
Ýçinizden zihar yapagelenlerin karýlarý, onlarýn analarý deðildir. Analarý kendilerini doðurandan baþkasý deðildir. Þüphe yok ki onlar herhalde çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Muhakkak ki Allah baðýþlayýcý, çok yarlýðayýcýdýr.
Kadýnlardan zihar ile ayrýlmak isteyip de sonra dediklerini geri alacaklar için birbiriyle temas etmezden evvel, bir köle azad etmek (lazýmdýr). Ýþte size bununla öðüt veriliyor. Allah ne yaparsanýz, hakkýyle haberdardýr.
Fakat kim (bunu) bulamazsa, (yine) birbiriyle temas etmezden evvel, fasýlasýz iki ay oruç (tutsun). Buna da güç yetiremezse altmýþ yoksul (doyursun). (Kefaretteki) bu (hafifletme) Allah´a ve peygamberine iman (da) sebat etmekte olduðunuz içindir. Bu (hükümler) Allah´ýn (tayin ettiði) hadlerdir. (Bunlarý kabul etmeyen) kâfirler için ise elem verici azab vardýr" (el-Mücadele, 58/1-4 bk.; Ýbn Kesir, Tefsir, Ýstanbul 1985, VIII, 8 vd).
Havle binti Mâlik bin Sa´l-ebe þöyle devam ediyor: "Ayet nâzil olduktan sonra Rasûlüllah (s.a.s); "Kocan seninle temas etmeden evvel bir köle azad etsin" dedi. Ben de "Kölesi yok" dedim. Rasûlüllah, "Öyleyse iki ay oruç tutsun" dedi. "Yâ Rasûlüllah, o yaþlýdýr, o kadar oruç tutamaz" dedim. Rasûlüllah (s.a.s): "Öyleyse 60 miskini doyursun"buyurdu. "Onun sadaka verecek birþeyi de yoktur" dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s): Ben ona altmýþ sa´ hurma vereyim " buyurdu. "Bir altmýþ sa´ da ben veririm." dedim. Rasûlüllah (s.a.s) "Ýyi yaparsýn. Sen onun yerine altmýþ yoksulu doyur ve amcaoðlunun yanýna git" buyurdu.
Zihar, cahiliyye döneminde talakýn en aðýr þekliydi. Çünkü ziharla zevce, ebedi haram olan anne gibi, ebedi haram kýlýnýyordu. Bu sebeple zihar yapan birisinin zevcesini tekrar almasý hiçbir þekilde caiz deðildi. Ýslâm bu hükmü geçersiz kýldý. Yine de keffaret verinceye kadar geçici bir haramlýða sebebiyet verdiðini kabul etti. Cahiliyyet dönemindeki gibi onu kesin bir talak gibi görmedi.
Ulema, ziharýn haram olduðunda ittifak etmiþlerdir. Bu sebeple zihar yapmak caiz deðildir. Üstelik yalan ve iftiradýr. Zihar yapan kimse büyük günah iþlemiþ olur. Eðer kiþi zevcesine lisanýyla zihar veya talak yaptýðýný söylerse, zihar veya talak yapmýþ olur. Niyeti isterse zihar veya talak yapmak olmasýn. Önemli olan niyet deðil, zikredilen sözlerdir.
Zihar yapan kimseye, keffaret verinceye kadar zevcesine yaklaþmasý haramdýr. Ve piþman olup zevcesini geri almak isteyenlerin de keffaret vermesi farzdýr.
Hanefi, Mâlikî ve Hanbelîlere göre keffaret vermeden evvel her türlü yakýnlýk (öpmek, sarýlmak vb) haramdýr. Ýmam Sevrî ve Ýmam Þâfiî´ye göre deðildir. Çünkü âyette yalnýz "temas" zikredilmiþtir. Ýmam Mâlik ise, cariyeye zihar yapmayý sahih görmüþtür. Ayrýca fakihler, kadýnýn kocasýna zihar yapamayacaðý hususunda görüþ birliðindedirler. Ve ulemanýn çoðunluðu, Kur´ân-ý Kerîm ve hadislerin doðrultusunda, ziharýn anneye benzetme ile yapýlabileceði görüþünde birleþmiþlerdir. Yani kiþi zevcesine "Sen bana kardeþimin vs. sýrtý gibisin" dese bu zihar olmaz.
Zihar keffareti bir köle azad etmektir. Hanefîlere göre kölenin kâfir, müslüman, erkek, kadýn, büyük küçük olmasý önemli deðildir. Ancak akýllý ve azalarýnýn tam olmasý gerekir. Þâfiî ve Malikilere göre, azad edilecek kölenin mü´min olmasý þarttýr.
Eðer köle yok ise, altmýþ gün aralýksýz oruç tutulur. Hastalýk ve yaþlýlýk gibi sebeplerden dolayý oruç tutmayan kimseler ise, altmýþ fakiri doyururlar. Þâfiî ve Mâlik´e göre ise bir fakire altmýþ gün veya her gün için yarým sa´ verilmesi yeterlidir.
Fukaranýn çoðunluðuna göre zihar yapan kimse, kefaretini vermeden önce zevcesiyle münasebette bulunursa Allah (c.c)´a isyan etmiþ ve günah iþlemiþ olur. Tevbe ederek, kefaretini verinceye kadar zevcesiyle yeniden temasta bulunamaz. Kefaretinde de artma olmaz.
radyobeyan