Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Hz.Zeyneb(r.a) By: armi Date: 07 Nisan 2010, 17:36:17

Hz. ZEYNEB (r.a)



(Rasûlüllah´ýn Kýzý)

Peygamber (s.a.s)´in ikinci çocuðu ve kýzlarýnýn en büyüðü olup, annesi

Hz. Hatice binti Huveylid b. Eslem´dir. Rasûlüllah´a nübüvvet gelmeden yaklaþýk on yýl önce dünyaya gelmiþtir. Bu sýrada Peygamberimiz otuz yaþlarýndaydý.

Ýbn Hiþam, onun Rukayye´den sonra dünyaya geldiðini, Ýbnü´l-Kelbî ise Kasým´dan önce doðduðunu söylemelerine karþý, ekseri kaynaklar; Hz. Zeyneb´in Kasým´dan sonra dünyaya geldiðini ve Rasûlüllah´ýn kýzlarýnýn en büyüðü olduðunu kaydetmektedirler (Ýbn Hiþam, es-Sîretü´n-Nebeviyye, Mýsýr, 1955, I, 190; el-Askalânî, el-Ýsâbe fi Temyizi´s-Sahâbe Beyrut VIII, 91; Ýbnü´l-Esîr, Üsdü´l-Ðâbe fi Ma´rifeti´s-Sahâbe, Kahire 1970, VII, 130; Ýbn Abdi´l-Berr, el-Ýstiâb fý Ma´rifeti´l-Ashâb, IV, 1853, 1854; Ýbn Sa´d, et-Tabakatü´l-Kübrâ, Beyrut 1957, I, 153).

Rasûlüllah (s.a.s)´in, Hz. Hatice´den olan çocuklarýnýn tümü, vahyin nüzulünden önce dünyaya gelmiþlerdir. Erkeklerin hepsi, Ýslâm gelmeden önce vefat etmiþler, kýzlarý ise Ýslâm devrine yetiþmiþ, Rasûlüllah´a iman etmiþ ve Medine´ye hicret etmiþlerdir (Ýbn Ýshâk, "Siyer" Trc. Ýstanbul 1988,134). Ýbn Sa´d´a göre, Rasûlüllah´ýn, et-Tayyib (Abdullah) ve et-Tahir adlý çocuklarý Ýslâmiyet döneminde dünyaya gelmiþlerdir (bk. Ýbn Sa´d, a.g.e., ayný yer).

Zeyneb büyüyüp evlenme çaðýna gelince, teyzesi Hâle bint Huveylid kendisini, oðlu Ebu´l-Âs b. er-Rebî´e istedi. Annesi Hz. Hatice, kýz kardeþinin bu isteðini memnuniyetle kabul etti. Zira o sýrada Ebu´l-Âs, gerek mal, gerek ticaret gerekse güvenilir olma bakýmýndan Mekke´nin sayýlý adamlarýndan biriydi ve Hz. Hatice, yeðenini çocuklarý kadar sevmekteydi. Rasûlüllah (s.a.s) de nübüvvetten önce gerçekleþen bu evliliðe muhalefet etmedi (Ýbn Hiþam, a.g.e., I, 651, 652).

Zeyneb´in, Ebû´l-Âs b. er-Rebî´den

mâme ve Ali adýnda iki çocuðu oldu. Ali, çocuk denecek yaþta vefat etti. Kýzý Ümâme ise bilahere teyzesi Fâtýma´nýn vefatýndan sonra Hz. Ali ile evlenmiþtir (Ýbn Ýshak, a.g.e., 309; Ýbnü´l-Esîr, a.g.e., VII, 130; Ýbn Abdi´l-Berr, a.g.e., IV, 1854; Ýbn Hazm, Cemheretü Ensâbi Ý Arab, Kahire 1982, 16, 77).

Hz. Muhammed (s.a.s)´e risâlet gelince, hanýmý Hz. Hatice; baþta Zeyneb olmak üzere dört kýzý ile birlikte, derhal O´na iman ettiler. Zeyneb´in kocasý Ebu´l-Âs ise iman etmemiþ, uzun süre müþrik olarak kalmýþtýr.1slâm, Zeyneb ile kocasýnýn biri birlerinden ayrýlmasýný ön görüyordu (el-Mümtehine, 60/10), fakat Peygamberimiz Mekke´de iken, helal ve harama dair hükümleri uygulayabilme gücüne sahip deðildi. Bu yüzden, Ýslâmiyeti kabul etmiþ olan Zeyneb´i putperest kocasýndan ayýramamýþtýr (Ýbnu´/Esir, a.g.e., VII, 130).

Rasûlüllah (s.a.s), insanlarý Ýslâm´a davet etmeye baþlayýnca Kureyþ müþrikleri, hanýmýný boþamasý için Ebu´l-Âs´a baský yaptýlar. Fakat o, hanýmýný çok sevdiði için: "Allah´a yemin olsun ki, eþimden ayrýlmam, onun yerine Kureyþ´ten, baþka bir kadýnýn eþim olmasýný da istemem" (Ýbn Hiþam, a.g.e.,1, 652) dedi ve baskýlara direndi. Böylece Zeyneb, Müslüman olduðu halde, hicret edinceye kadar müþrik kocasýyla birlikte kaldý.

Kureyþliler, Bedir Savaþýnda müslümanlara yenilip Mekke´ye döndüklerinde, geride birçok esir býrakmýþlardý. Ebû´l-Âs b. er-Rebî de esirler arasýndaydý Ashab, Medine´ye döndüklerinde onu Rasûlüllah´a teslim ettiler. Mekkeliler esirlerini kurtarmak için fidye gönderdikleri vakit, Zeyneb de kocasýný kurtarmak için bazý mallarla birlikte, annesi Hz. Hatice´nin kendisine düðün hediyesi olarak verdiði gerdanlýðý da göndermiþti. (Rasûlüllah (s.a.s) bu gerdanlýðý görünce son derece müteessir olmuþ, ashâbýna; "Þayet esirini serbest býrakmayý ve malýný da geri vermeyi uygun görürseniz bunu yapýnýz" buyurdu. Ashâbý da: "Olur ya Rasûlüllah!" diyerek Ebû´l-Âs´ý serbest býraktýklarý gibi, Zeyneb´e ait tüm mallarý geri gönderdiler (Ýbn Hiþam, a.g.e., I, 652, 653; el-Askalânî, a.g.e., VIII, 91).

Bir rivayete göre, Ebu´l-Âs serbest býrakýlýrken, Rasûlüllah, Zeyneb´in Medine´ye hicret etmesine izin vermesini þart koþmuþtur. Baþka rivayetlere göre ise Ebu´l-Âs, bu sözü kendiliðinden vermiþtir.

Ebu´l-Âs Mekke´ye gidince, Rasûlüllah (s.a.s) Zeyneb´i getirmeleri için Zeyd b. Hârise ile Ensâr´dan birisini görevlendirdi ve onlara; "Zeyneb yanýnýza gelinceye kadar Ye´cec vadisinde bekleyin, sonra onu alýp bana getirin"dedi. Onlar da söylenen yere gidip beklemeye baþladýlar. Ebu´l-Âs Mekke´ye varýnca, Zeyneb´e hicret için izin verdi. O da hazýrlýðýný yaparak kayýnbiraderi Kinâne b. Er-Rebî´nin getirdiði deveye bindi ve birlikte yola çýktýlar. Kureyþliler bunu haber alýnca onlarý aramaya çýktýlar. Nihayet Tuva denen yerde yetiþtiler. Zeyneb´e ilk yetiþen, Habbar b. el-. Esved b. el-Muttalib´dir. Habbâr, Zeyneb´i mýzraðý ile dürterek yere düþürdü. Bunun üzerine, kayýnbiraderi Kinâne yere çöküp ok torbasýný önüne serdi ve; "Allah´a yemin ederim ki, bana kim yaklaþýrsa ona ok atacaðým" dedi, adamlar da geri çekildiler.

Biraz sonra Ebu Süfyan, Kureyþ´in eþrafýndan bir grupla gelerek Kinâne´ye: "Be adam! Ok atmayý kes de seninle konuþalým" dedi. Kinâne, ok atmayý kesince gelip yanýnda durdu ve; "Bu yaptýðýn doðru deðildir, kadýný alenen çýkardýn. Onu götürürsen, insanlar baþýmýza gelen felaket (Bedir yenilgisi) dolayýsýyla zelit olduðumuzu, gücümüzü kaybettiðimizi sanacaklar. Hayatýma yemin olsun ki, onu babasýna gitmekten alýkoymaya ihtiyacýmýz yoktur, onu hapsederek intikam almayý da düþünmüyoruz. Sen onu geri getir, ta ki sesler kesilip, insanlar onu geri getirdiðimizi sansýnlar. Bilahare gizlice götürüp onu babasýna kavuþturursun" dedi. Kinâne de öyle davrandý. Bir gece, onu çýkarýp Zeyd b. Harise ve arkadaþýna teslim etti. Onlar da Zeyneb´i Rasûlüllah (s.a.s)´e getirdiler (Ýbn Hiþam, a.g.e., I, 655).

Ebu´l-Âs Mekke´de, Zeyneb de Medine´de Rasûlüllah (s.a.s)´in yanýnda bir kaç yýl bu þekilde kaldý. Mekke fethinden kýsa bir süre önce Ebu´l-Âs, ticaret yapmak için Þam´a gidip kervaný ile dönerken, Peygamber´in gönderdiði bir seriyye ile karþýlaþtý. Malýný býrakarak kaçmak zorunda kaldý. Seriyye, mallarla geri döndükten sonra, Ebu´l-Âs, karanlýktan istifade ile Medine´ye gelip Zeyneb´e iltica etti ve emân diledi, Zeyneb de ona emân verdi. Rasûlüllah (s.a.s), sabah namazýna tekbir getirip ashâb da O´na uyunca Zeyneb, kadýnlarýn bulunduðu sofadan yüksek sesle; "Ey insanlar! Ebu´l-Âs b. er-Rebî´e emân verdim" diyerek onu himayesine aldýðý bildirdi. Hz. Peygamber selâm verdikten sonra ashâbýna dönerek; "Benim duyduðumu siz de duydunuz mu?" diye sordu. "Evet" cevabýný alýnca;, Muhammed´in nefsini elinde bulunduran Allah â yemin ederim ki, sizin de duyduðunu iþitinceye kadar bu olaydan haberim yoktu. Bilin ki, Müslümanlarýn en zayýfý dahi emân verebilir" dedi. (Ýbn Hiþam, a.g.e., I, 657, 658, el-Askalânî, a.g.e., VIII, 92).

Baþka bir rivayete göre Ebu´l-Âs, seriyye tarafýndan esir edilmiþ, mallarý elinden alýnmýþ ve müslüman olmasý karþýlýðýnda serbest býrakýlacaðý ve mallarýnýn kendisine iade edileceði söylenmiþ fakat kendisi bu teklifi reddetmiþtir (Ýbn Hiþam, a.g.e., I, 659; el-Askalânî, a.g.e., VIII, 92).

Daha sonra Rasûlüllah as´habýna; "Bildiðiniz gibi bu adam bizdendir. Siz onun mallarýný ele geçirmiþsiniz. Eðer iyilik edip mallarýný iade ederseniz memnun olurum. Kabul etmezseniz, þüphesiz bu, Allah´ýn size helal kýldýðý bir ganimettir, siz buna layýksýnýz"dedi. Ashab da: "Mallarý geri vereceðiz" deyip ona iade ettiler. Ebu´l-Âs da Mekke´ye dönüp herkesin malýný verdikten sonra kelime-i þehadet getirerek Müslüman oldu (Ýbn Hiþam, a.g.e., I, 658; el-Askalânî, a.g.e., VIII, 92)

Ebu´l-Âs, müslüman olduktan sonra Medine´ye geldi. Böylece Rasûlüllah (s.a.s) uzun zamandan beri kocasýndan ayrý yaþayan kýzý Zeyneb´i yeniden Ebu´l-Âs´a nikahladý. Ýbn Ýshak, Ýbn Abbas´tan rivayetle, Hz. Peygamber´in, Zeyneb´i yeni bir mehir kesmeksizin ilk nikahla Ebu´l-Âs´a iade ettiðini nakleder. Baþka rivayetlerde ise, eski mehre benzer bir mehir ve yeni nikahla eski kocasýna iade ettiði söylenir (Ýbn Hiþam, a.g.e., I, 659; Ýbnü´l-Esîr, a.g.e., VII, 131; el-Askalânî, a.g.e., VIII, 92).

 


radyobeyan