Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Zaruri kesim By: armi Date: 07 Nisan 2010, 17:18:59

ZARURÎ KESÝM




Kesilmesi imkânsýz olan, kaçan, yakalanamayan bir hayvaný yaralamak suretiyle öldürmek veya aðýr bir þekilde hasta olan bir hayvaný ölmeden önce kesmek demektir. Avlanan hayvanýn aldýðý yaradan hemen ölmesi de bu hükme girer. Kuyu gibi herhangi bir yere düþen ve çýkarýlýp kesilmesi mümkün olmayan hayvanýn herhangi bir yerinden yaralanmasý, kanýnýn bu þekilde akýtýlarak öldürülmesi de zarurî kesimden sayýlýr ve bu þekilde kesilen hayvanýn eti yenir (el-Mevsýlî, el-Ýhtiyar, V, 9 vd). Bunun dýþýndaki herhangi bir darbe ile yaralanan veyahutta hasta olan hayvan ölmeden kesilirse, eti yenir. Kesildiði zaman herhangi bir harekette bulunmamasý veya kanýnýn akmasý, henüz ölmediðini, leþ olmadýðýný göstermekte ve etinin yenilebileceði hususunda yeterli delil sayýlmaktadýr. Bu durumda olan herhangi bir hayvan kesilince, hiçbir harekette bulunmazsa veya kaný akmazsa, leþ olur, eti yenilmez (Vehbe ez-Zühaylî, el-Fýkhu´l-Ýslâmî ve Edilletuhu, Þam 1984, III, 670 vd).

Kesim kelimesinin Arapça karþýlýðý "zebh"tir. Türkçe´de daha çok "boðazlamak" diye kullanýlýr ve þer´an iki türlüdür: Biri hakikî, ihtiyarî veya meþru þekilde kesim, diðeri ise, "zarurî kesim"dir.

Meþru þekilde kesim, hayvanýn nefes, yeme ve içme borularýný ve bunlarýn arasýnda bulunan iki daman kesmek suretiyle olur.

Her nevi kesim olan "nahr" ise göðsün boyun tarafýndan gelen boðaz çukuruna doðru gerdanlýk yerinin adý ve buraya dokunmak yahut da býçak sokmak suretiyle kesmek demektir. Deve bu þekilde kesildiði için, nahr kesilmesi daha çok bunun için kullanýlmýþtýr. Nahr, mutlak zebh etmek, boðazlamak manasýna da gelir. Kurban bayramýnýn üç gününde kurban kesildiði için, bu günlere nahr günleri demek adet olmuþtur (er-Raðýb el-Ýsfahânî, el-Mürredât, Zeheha md.; Elmalýlý Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur´ân Pili, IX, 6203).

Kur´ân´da sekiz yerde "zebh" ve bir yerde "nahr" geçmektedir.

Zarurî kesim konusunda delil olan bazý rivâyetler þöyledir:

Benî Seleme kabilesinden bir adamýn rivâyet ettiðine göre, Hz. Muhammed (s.a.s)´in zamanýnda, çobanlýk yapan bir cariyenin koyunlarýndan biri hastalanmýþ, Cariye bir taþý parçalayarak keskin bir kýsmý ile hasta olan koyunu kesmiþ. Bu durum Hz. Peygamber (s.a.s)´e haber verilmiþ ve O da kesilen bu koyunun etinin yenilmesine müsaade etmiþtir (Buharî, Zebâih, 17).

Rafi b. Hadîc´den rivâyet edildiðine göre, Hz. Muhammed (s.a.s) ile beraber bir seferde bulunmuþlar. Yolculuk esnasýnda bir deve kafileden ayrýlarak kalmýþ. Bir adam bu deveyi okla yaraladýktan sonra yakalamýþ. Hz. Peygamber (s.a.s) yakalanamayan hayvanlarý bu þekilde vurmalarýný tavsiye etmiþtir. O zaman Rafi´, Hz. Peygamber (s.a.s)´e "Savaþ ve yolculukta bulunduðunuz zaman, normal kesme imkânýmýz olmayýnca ne yapalým?" diye sormuþ. Rasûlüllah (s.a.s); "Âllah´ýn adýný anarak kaný akýtacak kesici bir aletle hayvanýn kanýný akýtýn, sonra da onun etini yiyin " diyerek cevap vermiþtir (Buharî, Zebâih, 36).

Ebu Hureyre´nin naklettiðine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) þöyle buyurmuþtur: "Ava attýðýnýz ok veya mýzrak isâbet edip yaralarsa ve hayvan o darbe ile ölürse, onun etini yiyebilirsiniz. Fakat attýðýnýz alet, hayvana enine isabet edip onu yaralamadan öldürürse o avýn etini yiyemezsiniz" (Buhârî, Zebâih, 2).

Bu gibi zarurî kesimlerde de, hayvanýn besmele ile kesilmesi gerekir. Meþru kesimde besmelenin hükmü ne ise, zarurî kesimde de aynýdýr (el-Mevsýlî, el-Ýhtiyar, V, 3 vd).

 


radyobeyan