Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Yol kesicilik By: armi Date: 07 Nisan 2010, 12:05:55

YOL KESÝCÝLÝK





Bir Ýslâm ülkesinde müslümanlarýn veya zýmmîlerin mallarýný ellerinden zorla ve açýktan almak, onlarýn canlarýna kasdetmek ve halký korkuya düþürmek için bir takým kimselerin veya güç, kuvvet sahibi bir kiþinin yollarý tutmasý. Bu durumda halk gidip gelmekten menedildiði için yollar kesilmiþ olur. Buna "kat´u´t-tarik" veya "hýrâbe" denir. Yol kesen kimseye de "kâtý-ý tarîk" veya "muhârib" denir. Çoðulu "kutta-ý tarîk" ve "muhâribûn"dur. Yolcularýn mallarýný gizlice aþýrýp kaçan kimse ise yol kesici sayýlmaz. Çünkü bu gibi kimseler bir güce sahip olmayýp alýp kaçan çapulculardýr. Bunlara hýrsýzlýk hükümleri uygulanýr.

Yol kesicilik suçunun gerçekleþmesi için birden çok kimsenin bulunmasý da þart deðildir. Tek kiþinin soygunu ile de bu suç iþlenmiþ olabilir. Çünkü bazan tek kiþi gücü ve güçlü silâhlarý ile topluluðun yapabileceðinden daha fazlasýný yapabilir. Diðer yandan yol kesmenin silâh kullanýlarak yapýlmasý da þart deðildir. Bu konuda silâh ile sopa, taþ ve benzerleri eþittir. Suça doðrudan katýlanlarla yardým, destek, haberleþme, taþýma gibi dolaylý yoldan katýlanlar birdir. Çünkü yol kesme bunlarýn hepsinin ortak güç ve gayretleriyle gerçekleþmiþ olur.

Ýslâm´da yol kesme suçunun cezasý çok þiddetlidir. Kur´an-ý Kerîm´de þöyle buyurulur: Âllah ve Rasûlüne karþý savaþan ve yeryüzünde fesat çýkarmaya çalýþanlarýn cezasý ancak, öldürülmeleri veya asýlmalarý yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde baþka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardýr. Ancak kendilerini yakalamanýzdan önce tevbe edenler olursa; bilin ki Allah çok baðýþlayan ve çok merhamet edendir" (el-Mâide, 5/33, 34).

Bu âyet-i kerîmede yol kesicilik Allah´a ve Rasûlüne karþý savaþ açma sayýlmýþtýr. Çünkü müslümanlarýn korkutularak yolunun kesilmesi, mal ve can güvenliklerinin tehdit edilmesi onlarýn haklarýna en büyük bir saldýrýdýr. Bu yüzden cezasý da aðýr olup, Allah haklarýndan sayýlmýþtýr.

Yukarýdaki ayette öngörülen ceza türleri; öldürme, asma, sað el ve sol ayaðýn çaprazlama kesilmesi ve sürgünden ibarettir. Bu cezalarýn yol kesme suçunu iþleyen kimsenin suçu iþleme þekli dikkate alýnarak þu þekilde uygulanmasý müctehitlerce öngörülmüþtür:

1- Yolcularý yalnýz öldürmek suretiyle yol kesicilik yapanlarýn cezalarý, had cezasý olarak öldürülmeleridir. Hatta bunlardan yalnýz birisinin bir yolcuyu öldürmesi had bakýmýndan hepsini öldürmesi gibidir. Bu yüzden hepsi hakkýnda had uygulanýr. Delil Hz. Ömer´in uygulamasýdýr. San´a´lý bir kadýn dostu ile anlaþarak kocasýnýn oðlunu birlikte öldürmüþlerdi. Vali Ya´lâ b. Ümeyye bir karara varamayýnca konuyu halîfe Ömer (r.a)´e yazdý. Hz. Ömer bir kiþi yerine bir kiþiye kýsas uygulanmasý görüþünde idi. Hz. Ali aksi görüþteydi. O, Ömer´e þöyle dedi: "Bir grup insan bir deveyi birlikte çalýp kesseler ve her biri bir parça alsa her birine hýrsýzlýk cezasýný uygulamaz mýydýn?". Hz. Ömer; "Evet" cevabýný verince, Hz. Ali: "Ýþte bu da onun gibidir" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer vali Ya´lâ´ya þöyle direktif verdi: "ikisini de öldür. Eðer bu cinayete bütün San´a halký katýlmýþ olsaydý hepsini öldürürdüm" (bk. Zekiyüddin Þa´ban, Usûlü´l-Fýkh, Terc. Ýbrahim Kâfi Dönmez, Ankara 1990, 117; 118).

2. Yolcularýn hem mallarýný almak, hem de kendilerini öldürmek suretiyle yol kesicilik yapanlarýn cezalarý konusunda Ýslâm devlet baþkaný seçimlik hakka sahiptir. Dilerse bunlarýn önce el ve ayaklarýný keser, sonra da kendilerini öldürür veya asar; dilerse yalnýz öldürme ve asma cezasýný uygular; dilerse yalnýz öldürme veya asma ile yetinir. Bu, Ebû Hanîfe´ye göredir.

Ebû Yusuf ve Ýmam Muhammed´e göre, bu durumda çaprazlama el ve ayak kesimi cezasý uygulanmaz, had olarak öldürmekle yetinilir. Çünkü yolcunun malý alýnýp öldürülmesi tek suçtur; bu da yol kesmeden ibarettir. Bu yüzden cezasý da tek olmalýdýr. El ve ayak kesimi ile öldürme ise iki ayrý cezadýr. Diðer yandan böyle bir olayda iki çeþit suç bulunsa bile daha aðýr olan öldürmenin kapsamýna, el ve ayak kesimi cezasý da girmiþ olur. Ebû Yûsuf´tan bir rivayete göre ise bu durumda öldürmeden önce veya sonra had olarak asma cezasý da ibret olarak uygulanmalýdýr.

3. Yolcularýn yalnýz mallarýný soymak suretiyle yol kesicilik edenlerin cezalarý, her birinin sað eliyle sol ayaðýný mafsallarýndan kesmektir.

4. Alýnan malýn tazmin edilmesi gerekir mi?

Yol kesme hadi sýrf Allah hakký olan cezalardandýr. Bunda tedâhül hükümleri uygulanýr. Af, düþürme, ibrâ ve sulh söz konusu olmaz. Ancak çaprazlama el ve ayak kesimi ile ele geçirilen malýn tazmini cezasýnýn birlikte uygulanýp uygulanamayacaðý tartýþmalýdýr.

Fakîhler þu konuda görüþ birliði içindedir. Yol kesiciler mal alýr ve had cezasý da uygulanmýþ bulunursa, aldýklarý mallar elde mevcutsa, mâlikîne verilir. Elden çýkmýþ veya tüketilmiþ olursa, Ebû Hanîfe´ye göre had cezasý ile tazmin (dýmân) birlikte uygulanmaz. Delil þu hadistir: "Hýrsýza had uygulandýðý zaman, artýk ona ayrýca tazminat gerekmez". Çünkü tazmin mülkiyetin naklini gerektirir, mülk ise hadde engel olur. Bu yüzden ceza ile tazmin bir arada uygulanmaz (el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi; VII, 95; Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadir, IV, 271).

Þâfiî, Mâlikî ve Hanbelilere göre, had cezasý ve alýnan malýn tazmini hýrsýzlýktaki gibi birlikte uygulanýr. Çünkü mal eðer elde mevcutsa tazminle geri verilmesi gereken bir aynýdýr. Telef edilmiþse onun tazmini gerekir. Had ve tazminat ayrý iki haktýr. Bunlarýn birlikte uygulanmasý caizdir (Ýbn Kudâme, el-Muðnî, 3. baský, Kahire 1970, VIII, 295, 298; eþ-Þirbînî, Muðnî´l-Muhtâc, Mýsýr, t.y., IV,182).

5. Sürgün Cezasý:

Hanefilere göre âyetteki sürgünden maksat hapis cezasýdýr. Þöyle ki; daha kimseyi öldürmeden ve kimsenin malýný elinden almadan yakalanan yol kesiciler, tevbe edip iyi hal gösterinceye kadar bulunduklarý beldede hapsedilirler. Böylece onlar toplumdan tecrid edilmiþ olur. Çünkü Arap dilinde bu gibi hapis cezalarýna dünyadan çýkarma ve yeryüzünden tecrid etme anlamýnda "nefy" adý verildiði olur.

Mâlikîlere göre ise nefy, yol kesiciyi içinde bulunduðu beldeden baþka bir beldeye gönderip orada tevbe edinceye kadar hapsetmektir. Suçlunun gideceði belde en az, namazýn kýsa kýlýnabileceði sefer mesafesi kadar uzakta bulunmalýdýr (Ýbn Rüþd, Bidâyetü´l-Müctehid, Mýsýr, t.y., II, 446; el-Bûcî, el-Müntekâ ale´l-Muvatta´, VII, 173).

Þâfiîlere göre ise sürgünün anlamý, suçlunun tevbe hâli açýkça görülünceye kadar bir süre hapsedilmesidir (eþ-Þîrazî, el-Mühezzeb, II, 284; eþ-Þirbînî, Muðnî´l-Muhtâc, IV, 181; Ömer Nasuhi Bilmen, Ýstîlâhât-ý Fýkhiyye Kâmusu, Ýstanbul 1968, III, 290, 291).

Yol Kesicide Bulunmasý Gereken Þartlar

Yol kesenin akýllý ve ergin olmasý gerekir. Çocuk veya âkýl hastasý yol kesse bunlara had cezasý uygulanmaz. Çünkü had cezasý bir suçun karþýlýðýdýr. Ehliyetsizin fiili ise suç olarak nitelendirilemez.

Ebû Hanîfe´den açýk rivayete göre erkek olmak da þarttýr. Eðer yol kesicilerin arasýnda bir kadýn bulunsa ona had uygulanmaz. Çünkü yol kesmenin rüknü; yoldan geçenleri üstünlük saðlayarak zorla engellemektir. Bu ise âdetler bakýmýndan kadýn tarafýndan gerçekleþmez. Çünkü onlarýn kalbi ince ve bünyeleri zayýftýr. Bu yüzden savaþ ehli sayýlmazlar. et-Tahâvî´ye göre ise; yol kesicilikte erkek ve kadýnlar eþittir. Bunun cezasý diðer hadlerde olduðu gibi erkek ve kadýna ayný þekilde uygulanmalýdýr.

Kadýnlar ile birlikte yol kesicilikte bulunan erkeklere gelince, Ebû Hanîfe ile Muhammed eþ-Þeybânî´ye göre bunlara had cezasý uygulanamaz. Onlarýn kadýnlarla birlikte yol kesiciliðe fiilen katýlýp katýlmamalarý sonucu deðiþtirmez. Çünkü suç iþleyenlerin arasýnda had uygulanmayacak kiþiler bulununca þüphe meydana gelir ve þüphe ile de hadler düþer. Ebû Yûsuf´a göre ise böyle bir durumda yalnýz erkeklere had cezasý uygulanýr. Çünkü onlar savaþ ehlidir. Fetvâya esas olan görüþ budur (bk. es-Serahsî, el-Mebsût, IX, 197; el-Kâsânî, el-Bedâyi´, VII, 91; Bilmen, a.g.e., III, 296).

Hanefiler dýþýndaki üç mezhebe göre, yol kesicilik konusunda erkek kadýn ayýrýmý yapýlmaksýzýn, suça katýlanlarýn hepsine had cezasý uygulanýr (Bilmen, a.g.e., III, 296).

Yol kesicinin müslüman veya zimmî olmasý þarttýr. Bu yüzden dârul-Ýslâm´da bulunan müste´menlerin (pasaportlu yabancý) yol kesicilik suçunu iþlemeleri halinde had cezasý gerekmez. Ancak soygunda elde ettikleri mallar sahiplerine geri verilir, öldürme varsa kendileri de kýsas olarak öldürülür. Baþka bir görüþe göre müste´men yol kesicilere de had cezasý uygulanýr (Bilmen, a.g.e., III, 296).

Yollarý Kesilenlerle Ýlgili Þartlar

Yolu kesilen kimselerin müslüman veya zimmî olmalarý þarttýr. Yolu kesilenler pasaportlu yabancý (müste´men) olursa, suçlulara had cezasý uygulanmaz. Ancak gaspedilen mallarý geri verilir, eðer öldürme olmuþsa diyet verilmekle yetinilir, ayrýca yol kesicilere ta´zîr cezasý uygulanýr. Pasaportlu yabancýlar temelde harbî sayýlýr, çünkü onlar dârul-harp halkýndan olup mallarýnýn dokunulmazlýðýnda þüphe vardýr. Ancak kendilerine verilen "emân" sebebiyle Ýslâm ülkesi sýnýrlarý içinde mal, can ve ýrz güvenliðine kavuþmuþ olurlar.

Diðer yandan yolu kesilenlerin soyulan mallarý üzerindeki zilyedliklerinin "sahih el" olmasý gerekir. Bu da malý ellerinde ya mülk, ya emânet ya da tazmin sorumluluðu ile bulundurmakla gerçekleþir. Mülkü olarak veya âriyet, vedîa, kira gibi bir akitle emânet statüsünde bulundurmak gibi. Çalýntý mal gibi yukarýdaki nitelikleri taþýmayan bir malý yol keserek alana ise had gerekmez (el-Kâsânî, a.g.e., VII, 91).

Yol keserek alýnan malýn mütekavvim (þer´an yararlanýlmasý, alým-satýmý helal olan mal) olmasý, koruma altýnda bulunmasý ve nisap miktarýna ulaþmasý gerekir. Bu yüzden yol kesenlerin sayýsýna bölündüðünde her birine on dirhem gümüþten daha az isabet eden bir soygun için had uygulanmaz. On dirhem gümüþ para Hz. Peygamber (s.a.s) döneminde yaklaþýk iki koyun bedelidir. Burada hýrsýzlýk nisabý esas alýnmýþtýr. Yalnýz Hanefîlerden Hasan b. Ziyad´a göre yol kesmede çalýnan malýn nisabý en az yirmi dirhem veya buna denk deðerdeki maldýr. Çünkü yol kesicilikte iki uzuv kesilmektedir, bu yüzden nisap da iki kat olmalýdýr (el-Kâsânî, a.g.e., VII, 91 vd.).

Yol Kesicilik Suçunun Ýþlendiði Ülke

Suçun iþlendiði yerle ilgili üç þartýn bulunmasý gerekir:

1. Yol kesmenin Ýslâm ülkesinde iþlenmesi. Suç dâru´l-harpte iþlenirse had gerekmez. Çünkü Ýslâm devlet yönetiminin velâyeti orasýný kapsamýna almaz ve haddi uygulamaya güç yetiremez.

2. Yol kesmenin þehir dýþýnda olmasý gerekir. Yol kesilen yer þehirden sefer mesafesinden (90 km.) uzakta bulunmalýdýr. Baþka bir rivayete göre, yerleþim alanýndan en az üç mil uzakta iþlenmiþ olmalýdýr. Ebû Hanîfe ve Ýmam Muhammed´e göre þehir içinde veya köyler arasýnda yahut birbirine yakýn kasabalar arasýnda yol kesicilik suçu had cezasýný gerektirmez. Çünkü bu gibi yerlerde güvenlik güçlerinde yardým isteme imkâný vardýr. Bu gibi yerlerde yol kesicilik edenler âdi hýrsýz sayýlýrlar. Dayak ve hapis cezasý ile te´dip olunurlar. Çaldýklarý mallar ellerinden alýnarak sahiplerine verilir, telef etmiþlerse tazmin etmeleri istenir. Ebû Yusuf´a göre ise bu durumlarda da yol kesme hükümleri uygulanýr. Çünkü kýyasa göre yol kesme suçu iþlenmiþ olur ve had gerekir (es-Serahsî, a.g.e., IX, 201; el-Kâsânî, a.g.e., VII, 92; Ýbnü´l-Hümam, a.g.e., IV, 274).

Ýbn Âbidîn (ö.1252/1836), bozguncu soygun þebekesinin þerrini engellemek için, eþkýyanýn gece veya gündüz silâhlý veya silâhsýz þehir içinde de yol kesme suçunu iþleyebileceði dikkate alýnarak Ebû Yûsuf´un görüþüne göre fetva verildiðini belirtir (Ýbn Âbidîn, Reddü´l-Muhtâr, III, 232, I, 815).

Þâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlerin görüþü de Ebû Yûsuf´un görüþü gibidir. Delil; zina, içki içme vb. suçlarýn þehir içinde veya dýþýnda iþlenmesi hükmü deðiþtirmediði gibi yol kesmede de durumun ayni olmasý gerekir (bk. Ýbn RüÞd, Bidâyetü´l-Müctehid, II, 445; eþ-Þirbinî, Muðni´l-Muhtâc, IV,181; Ýbn Kudâme, ,el-Muðnî, VIII, 287; eþ-Þîrâzî, el-Mühezzeb, II, 284).

Yol Kesicilik Suçunun Ýsbatý

Bu suç hakim önünde ya delille veya ikrarla sabit olur. Bunun için dava açýlmasý da gerekir. Hâkimin özel bilgisi veya hýrsýzlýktaki gibi suçlunun yeminden kaçýnmasý yoluyla sabit olmaz. Hanbelîlere ve Ebû Yûsuf´a göre ise ikrarýn iki defa tekrarlanmasý gerekir (el-Kâsânî, a.g.e., VII, 93; ez-Zühaylî, a.g.e., VI, 135).

Yol kesicilik konusunda þahitlerin iki erkek olmasý ve görgüye dayalý þahitlik yapmalarý veya yol kesicilerin ikrarda bulunduklarýna þehâdet etmeleri gerekir. Biri görmeye, diðeri zanlýnýn ikrarýna þahitlik yapsa suç sabit olmaz. Yine þahitler olayýn kendileri veya yol arkadaþlarý hakkýnda vuku bulduðuna þahitlik etseler þahitlikleri kabul edilmez (Bilmen, a.g.e., III, 300).

Yol Kesicilik Cezasýný Düþüren Haller

Aþaðýdaki durumlarda yol kesme cezasý düþer.

1. Yolu kesilmiþ olanlarýn, yol kesicilerin ikrarýný yalanlamasý.

2. Yol kesicilerin ikrarlarýndan dönmeleri. Bu takdirde þüphe yüzünden ceza düþer. Ancak ikrarlarý kýsasý veya malýn tazminini gerektiriyorsa bununla hükmedilir. Çünkü ikrardan dönmekle þahýs haklarýna taalluk eden hususlar düþmez.

3. Yolu kesilenlerin ikame edilen delilleri yalanlamalarý. Meselâ; onlar þahitlerin yalan söylediklerini öne sürseler artýk had uygulanmaz.

4. Yol kesicilerin, aldýklarý mala herhangi meþrû bir yoldan mâlik olmalarý. Meselâ; olayýn mahkemeye intikalinden önce veya sonra bu mallarý satým, baðýþ, miras gibi bir yolla mülk edinseler artýk had uygulanmaz.

5. Yol kesicilerin piþmanlýk duyup teslim olmasý. Böyle bir durumda had düþer. Çünkü, yol kesmenin cezasýný bildiren âyetin devamýnda þöyle buyurulur; Âncak kendilerini yakalamanýzdan önce tevbe edenler olursa; bilin ki Allah çok baðýþlayan ve çok merhamet edendir" (el-Mâide, 5/34). Ancak bu durumda piþmanlýklarýnýn gereði olarak, aldýklarý mallar mevcut ise aynen, deðil ise bedel olarak sahiplerine geri vermeleri gerekir. Diðer yandan bir takým yol kesiciler, bir kýsým insanlarýn mallarýný almýþ iken, daha sonra elde edilmeden bu alýþkanlýklarýný býraksalar ve uzun süre aileleri arasýnda otursalar artýk haklarýnda had cezasý uygulanmaz. Burada had, zaman aþýmýna uðramýþ olur.

Ebû Hanîfe´ye göre silâhla öldürme varsa kýsas gerekir. Sopa veya taþla öldürme olmuþsa, kâtilin âilesine öldürülenin mirasçýlarýna verilmek üzere diyet gerekir. Çoðunluða göre ise kasten öldürmede kýsas gerekir. Suçun silâhla veya silâhsýz iþlenmesi, sonucu deðiþtirmez.

Eðer yaralama varsa, kýsas mümkün olunca kýsas; mümkün olmazsa erþ (aza tazminat) cezasý uygulanýr (el-Kâsânî, a.g.e., VII, 96; Ýbnü´l-Hümâm, a.g.e., IV, 271; eþ-Þirâzî, el-Mühezzeb, II, 285; Bilmen, a.g.e., III, 302, 303).

 


radyobeyan