Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Yetim By: armi Date: 07 Nisan 2010, 11:54:27

YETÝM




Yalnýz, yegane, azîz, babasý olmayan, erginlik çaðýna ermemiþ çocuk anlamýnda bir fýkýh terimi.

Erginlik çaðýna girdiði halde, rüþtünü ortaya koyamamýþ çocuða ve kocasý ölmüþ olan kadýna da yetim denildiði olur (Elmalýlý Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur´an Dili, VIII, 5505).

Ýslâm dini, yetimlere iyi davranýlmasýný, onlarýn mallarýnýn korunmasýna son derece önem vermiþtir. Kur´an-ý Kerîm´in 21 yerinde doðrudan veya dolaylý olarak yetimlerin gözetilmesi emredilmektedir. Bu âyetlerden birisinde þöyle buyurulmaktadýr: "Gerçek, yetimlerin mallarýný haksýz (ve haram) olarak yiyenler, karýnlarýna ancak bir ateþ yemiþ olurlar. Onlar çýlgýn bir ateþe gireceklerdir". (Nisâ, 4/10). Bu âyetteki yetim malý yemekten maksat; onlarýn mallarýna sahip çýkmak, haklarýný yemektir. Yoksa, içerisinde yetim bulunan bir aileyi ziyarete gidildiðinde onlarýn ikram ettiði bir þekeri almamak deðildir. Hz. Peygamber de bir hadîsinde; yetim malý yemeyi insaný helâk eden yedi büyük günah arasýnda saymýþtýr (Buharî, Vesâya, 23).

Yetim, kendi malýný idâre edemeyeceði için, onun mallarýný vasîsi idare eder. Onun þahsî iþlerini ise velîsi yürütür. Vasî, yetimin malýndan, maddî zararý kesin olan harcamalarda bulunamaz.

Yetimler reþit olarak erginlik çaðýna ererlerse mallarý kendilerine teslim edilir. Þayet erginlik çaðýna geldiklerinde kendilerinde mallarýný güzelce idare edebilme yeteneði görülmezse, 25 yaþýna varýncaya kadar kendilerine mallarý teslim edilmez. Bu yaþtan sonra artýk kendi mallarýný idare ederler.

Yetim Malý Yemek

Ýslâm´a göre, yetim malý yemek kesinlikle haramdýr ve büyük günahlardan birisidir. Bu konuda açýk ifadeleri bulunan bir çok âyet ve hadîs vardýr. Ýþte bunlardan bazýlarý þunlardýr. Yüce Rabbimiz Kur´an-ý Kerîm´inde þöyle buyuruyor:

"Yetimlerin mallarýný haksýz yere yiyenler, karýnlarýna ancak ateþ týkýnmýþ olurlar. Zaten onlar, çýlgýn aleve atýlacaklardýr" (Nisâ, 4/10);

"Yetîmin malýna yaklaþmayýn, yalnýz erginlik çaðýna eriþinceye kadar (onun malýna) en güzel biçimde (yaklaþabilir, onu uygun tarzda sarfedebilirsiniz); ölçü ve tartýyý tam adâletle yapýn..." (En´âm, 6/152).

Peygamber Efendimizi ise, bir hadîslerinde þöyle buyurmuþlardýr: "Siz. (fertlerin ve milletlerin mahvolmasýna sebep olan) helâk edici yedi günahtan sakýnýnýz!" Ashabý kirâm: "Yâ Rasûlüllah! Bunlar hangileridir?" diye sorunca, Peygamberimiz:

"Âllah´a þirk (ortak koþmak), büyü yapmak, Allah Teâlâ´nýn öldürülmesini haram kýldýðý kimseyi öldürmek-haklý olarak öldürülen müstesna-; tefecilik; yetim malý yemek; düþman ile savaþýrken kaçmak; evli ve hiç bir þeyden haberi olmayan namuslu bir kadýna zinâ isnâd ve iftira etmektir" buyurmuþlardýr (bkz. Riyâzü´s-Sâlihîn Terc, III, 184).

Demek ki, yetim malý yemek, insanlarý ve toplumlarý mahvedici büyük günahlardan birisidir. Akýl ve mantýk ölçüsünde düþünüldüðü takdirde de, yetim malý yemenin ne kadar kötü olduðu açýk bir þekilde anlaþýlabilir. Anasý-babasý ölmüþ, küçük yaþta ve bakýma muhtaç bir vaziyette kalmýþ, henüz kendisine miras kalan malý çekip-çeviremeyecek durumda ve çaresiz bir yetimin malýný yiyenlerin bu dünyada olmayacaklarý gibi, öbür dünyada da büyük cezaya çarptýrýlacaklarý âyetlerde ve hadîslerde açýklanmýþtýr.

Ýslâm dîni, yetim malý yemek bir tarafa, aksine yetimlerin ve mallarýnýn korunmasýný emretmektedir. Bu konuda da Allah Teâlâ Hazretleri þöyle buyurur: "Sakýn öksüzü ezme, dilenciyi azarlama...? (Duhâ, 93/9-10). Peygamber efendimiz ise, yetîmleri koruyan ve onlarýn iþlerini üzerine alýp yürütenler için þöyle buyurmuþlardýr:

"Ben ve yetîmin iþlerini deruhte eden kimse, Cennette þöylece beraber bulunacaðýz" buyurarak, þehâdet parmaðý ile orta parmaðýný iþaret ederek, aralarýný ayýrmýþtýr" (Riyâzü´s-Sâlihîn Tercümesi, I, 308).

Yetim malý yemek ne kadar kötü ve büyük günah ise, onlarý korumak da o derecede sevaptýr ve hayýrlý bir iþtir. Onun için her insanýn çevresinde bulunan yetim ve öksüzleri görüp gözetmesi ve kendi malýna sahip olup, iþletebilecek seviyeye gelinceye kadar onlarý korumasý dînî ve ayný zamanda insânî bir görevidir.
 


radyobeyan