Yed-i emin By: armi Date: 07 Nisan 2010, 11:49:05
YED-Ý EMÎN
Bir malý mülkiyetine geçirmek maksadýyla deðil, sahibinin naibi olarak, sahibine iade etmek maksadýyla elinde bulunduran þahýs.
Bir malý gasb gibi zulüm yoluyla veya sahipli malý sahibinin rýzasý olmaksýzýn yahut þari´in müsaadesi dýþýnda mülk edinmek maksadýyla elinde bulundurma hali de "yed-i damân" olarak isimlendirilmelidir. Bu ayýrýmýn hukukî sonuçlarý malýn telefi veya itlafý durumunda tazminatýn gerekip gerekmediði konularýnda ortaya çýkmaktadýr. Yed-i emîn, elinde bulundurduðu maldan kusurlu bulunduðu hallerde sorumludur. Diðer bir tabirle, kendisinin mala zarar verdiði durumlarda tazminle yükümlüdür. Malýn kendiliðinden telefi veya sel baskýný; yangýn, deprem, yýldýrým düþmesi v.b gibi semavî bir afet neticesinde meydana gelen zararlardan mes´ul deðildir.
Yed-i damân durumunda ise malý elinde bulunduran þahýs kendi kusurlarýndan sorumlu olduðu gibi bu durumlarda da tazmininle yükümlüdür. Tazmini gerektiren hallerde tazmin etmeme þartý yed-i damân durumunu yed-i emîn haline dönüþtüremeyeceði gibi, tazmini gerektirmeyen durumlarda da tazmin þartýný koþma yed-i emîn halini yed-i damân haline çevirmez. Meselâ kiraya veren þahýsýn, kiracýsýna malýn tazminini þart koþmasý, vediayý alana, ariyet alana tazmin þartýný koþmak geçersizdir. Mudarabe, þerike, vekâlet v.b gibi emanet akitlerinin tümünde hüküm buna göredir. Çünkü bu gibi þeylerde aslolan emanettir ve þartla tazmin geçersizdir (Ali el-Hafif, ed-Dmân fý´l-Fýkhi´l-Ýslâmî, Kahire 1971-73, I, 102; Vehbe ez-Zühaylî, Nazariyyetil´d-Damân, Dýmaþk 1402/1982, 174-175, 182).
Kanun koyucu (þâri)nun izin verdiði durumlarda bir malý elinde bulunduran þahýs bazan yed-i damân halinde de bulunabilir. Her ne kadar malý elinde bulunduran þer´î bir velâyet ile buna sahip bulunuyorsa da bazý hallerde malýn telefi halinde tazmin gerekir. Müþteriye teslim edilmeden önce müþteriden kaynaklanmayan telef neticesi helâk olan mal gibi. Eðer malýn telef olmasýnda müþterinin bir kusuru söz konusu olursa mal kendisine teslim edilmiþ kabul edilir ve satýcýya tazmin gerekmez. Alýcýnýn ücretini ödedikten sonra mal satýcýnýn elinde semâvî (elde olmayan) bir afetle telef olur veya satýcý telef ederse yahut kendiliðinden telef olursa satýcýnýn aldýðý ücreti müþteriye iade etmesi gerekir. Hanefîler riyat alaný (müsteîr) yed-i emîn olarak kabul ediyorlarsa da Þafiiler ve Hanbelîlere göre müsteîr elinde bulunan ariyet malýn servî bir âfetle telefi halinde telef olduðu günkü kýymetini muire (ariyet veren) ödemekle yükümlüdür (Ali el-Hafif, a.g.e., I, 101-102).
Bazý Hanbelî fakihleri bir þahsýn yed-i emîn olarak kabul edilebilmesi için kanun koyucu (þâri)nun izninden baþka malý elinde bulunduran kiþinin bir menfaatinin bulunmamasýný þart koþmaktadýrlar. Bu görüþte olan fakihlere göre âriyet alan, sattýðý malýn ücretini alabilmek için malý elinde hapseden satýcý vb. durumdaki kiþiler yed-i emîn deðildirler (Ali el-Hafif, a.g.e., I, 103).
Yed-i emîn´e misal olarak þunlarý zikredebiliriz: Mudârýb, sahibi adýna hýfzetmek üzere malý alan þahýs, bulduðu malý sahibine verme niyetiyle alýp bunu ilan eden ve þahit tutan mültakýt, kiracý. Þâfiî ve Hanbelîlere göre rehin alan kiþi de yed-i emîndir. Ancak Hanefiler rehnin borca mukabil olmayan kýsmýnda yed-i emîn olduðunu kabul etmiþlerdir (Ali el-Hafif, a.g.e., I,105) Kâdý Þurayh (Ö. 78/697) ibrahim en-Nehaî (ö. 61/714) ise rehin alaný yed-i emîn olarak kabul etmemiþler ve malýn telefý veya itlafý durumunda mürtehinin tazmin etmesi gerektiðini söylemiþlerdir (Ali el-Hafi), a.g.e, I, 104).
Kira, rehin, mala karþý menfaat temini ile sulh gibi bir yönden emanet, diðer yönden damân (tazminat) akitleri grubuna girebilen akitler mevcuttur. Akdin tazmînî mi yoksa emânet mahiyetinde mi olduðunu tayin mevzuunda ölçü ivaz (bedel)dir. Sonu itibariyle de olsa akit ivazlý ise ivaza tekabül eden kýsmý tazminî olmakta ve akdin ifasý icabý, teslim alan kimse zarar ve hasardan mesul bulunmaktadýr (karz gibi). Eðer akit ivazsýz ise bu takdirde emanet hükmü caridir. Meselâ kira (icare) akdinde kira bedeli karþýlýðýnda elde edilen þey kiralanan malýn kökü ve aslý deðil ondan tayin edilen müddet içinde faydalanmaktýr (menfaat). Kiralanan þeyin teslimi bu menfaati saðlamanýn zarûrî neticesidir. Bu sebeple kiralanan þey kiracýya teslim edilince aslý emanet menfaati ise tazminlidir (Hayreddin Karaman, Mukayeseli Ýslâm Hukuku, Ýstanbul 1991, II, 57-58).
Yed-i emîn, elinde bulundurduðu malý gerektiði þekilde korumamasý, telef etmesi ve bozmasý, mal sahibinin bizzat söylediði veya delalet ettiði þartlar ile hukukun istediði vazifelere muhalefet etmesi, mesela lukatada ilan ve þahid tutmayý terketmesi gibi, durumunda yed-i emin olmaktan çýkar ve tazminle yükümlü olur (Vehbe ez-Zuhaylî, a.g.e.,177-187. Bu konuda daha geniþ bilgi için bk. Serahsî, el-Mebsût, Kahire 1324-31, XV, 74 vd; XXI, 63 vd; XI, 2 vd; XI, 133 vd; XIX, 108 vd; Kâsânî, Bedâ´i´u´s sanâ´i ; Kahire 1327-28/1910, IV,173 vd; VI, 135-175, 200-203, 207-218).
radyobeyan