Vehhabilik By: armi Date: 05 Nisan 2010, 16:00:37
VEHHABÝLÝK
eþ-Þeyhu´n-Necdî lakabýyla bilinen Muhammed bin Abdülvehhab´ýn (d. 1703 Uyeyne - ö.1787 Deriye, Riyad) düþünceleri çevresinde oluþan dinî, siyasî hareket. Harekete Vehhabilik adý karþýtlarýnca yakýþtýrýldý. Hareket içinde yer alanlar, kendilerine Muvahhidun (tevhidciler) derler ve Hanbelî mezhebini Ýbn Teymiye yorumuna uygun biçimde sürdürdüklerini söylerler. Vehhabilik bir inanç hareketi olarak baþlamakla birlikte, kýsa zamanda siyasî bir nitelik kazandý. Arap yarýmadasýnda etkinlik kurarak devlet durumuna geldi. Günümüzde, Suudi Arabistan´ýn resmî mezhebi durumundadýr.
Muhammed Ýbn Abdülvehhab´ýn düþünceleri, Deriye Emiri olan Muhammed bin Suud ile tanýþmasýyla (1744) siyasi bir hareket niteliði kazandý. Ýbn Abdülvehhab, Deriye´de düþüncelerini Emir Muhammed´in gücü ile yayarken, Emir Muhammed bu düþüncelerle Arabistan´a hakim olma imkânýný kazanýyordu. Çünkü Ýbn Abdülvehhab, insanlarýn þirk içinde bulunduðunu, bunlarýn mal ve canlarýnýn kendisine inanan kiþilere helal olduðunu söylüyor, Emir Muhammed bu fetvanýn getirdiði ganimet olgusuyla yandaþlarýný çoðaltýyor, gücünü artýrýyordu. Ýbn Abdülvehhab´ýn ölümünden sonra hareketin siyasî niteliði daha da aðýrlýk kazandý. Muhammed bin Suud döneminde baþlayan toprak kazanma faaliyetleri, ölümünden (1766) sonra oðlu Abdülaziz zamanýnda da sürdürüldû.19. yüzyýlýn baþlarýna gelindiðinde (1811) Vehhabilik adýna hareket eden Suud Emirliði Haleb´ten Hind Okyanusuna, Basra Körfezi ve Irak sýnýrýndan Kýzýl Deniz´e kadar yayýlmýþ bulunuyordu.
Vehhabilik hareketinin Osmanlýlar için önemli bir sorun durumuna gelmesi üzerine II. Mahmud, Mýsýr Valisi Kavalalý Mehmed Ali Paþa´yý sorunu çözmekle görevlendirdi. Mehmet Ali Paþa, oðlu Tosun komutasýndaki orduyla Mekke, Medine ve Taif´i Vehhabilerin elinden kurtardý (181213). Daha sonra bizzat Emir Abdûlaziz´in üzerine yürüdü. Emir Abdulaziz´in ölümü (1814) üzerine Vehhabiler aðýr bir yenilgiye uðradý. Nihayet Mehmet Afi Paþa´nýn kumandaný ibrahim paþa, Abdulaziz´in yerine geçen oðlu Abdullah ve çocuklarýný esir ederek Ýstanbul´a gönderdi. Bunlarýn Ýstanbul´da asýlarak öldürülmeleri (17.12.1819) ile Vehhabilik hareketinin ilk dönemi kapandý.
Savaþ sýrasýnda kaçarak kurtulmayý baþaran Suud hanedanýndan Türki bin Abdullah, Necd bölgesinde yeniden faaliyete giriþerek 1821´den 1891´e kadar sürecek ikinci Vehhabi devletini kurmayý baþardý. Daha sonralarý bir takým çekiþmeler olmuþsa da Suud hanedanýndan Abdülaziz bin Suud, Vehhabi devletini yeniden kurdu (1901). Hindistan Ýngiliz yönetiminin de desteðini saðlayan Abdülaziz bin Suud 26 Aralýk 1916 tarihli anlaþma ile Ýngilizlerce Necd, Hasa, Katif, Cubeyl ve kendisine baðlý diðer bölgelerin hükümdar olarak tanýndý. Bu anlaþmaya göre Abdülaziz, bu yerleri kendisinden sonra miras yoluyla çocuklarýna býrakacak ve kendisinin seçtiði veliaht da Ýngilizlere baðlý kalacaktý.
Osmanlýlarýn yenik düþmesiyle sonuçlanan.1. Dünya Savaþý´nýn arkasýndan Vehhabiler Hail, Taif, Mekke, Medine ve Cidde´yi de ele geçirdiler (1921-1926). Abdülaziz bin Suud, Necd ve Hicaz Kralý olarak kabul edildi (1926). 20 Mayýs 1927 tarihinde Ýngiltere ile yapýlan Cidde anlaþmasýnýn arkasýndan da tam baðýmsýzlýðýný ilan etti. Böylece Abdulaziz bin Suud, suudi Arabistan Kralý olarak tüm Hicaz´ý egemenliði altýna altý. Bu devlet, Suudi Arabistan Krallýðý adýyla varlýðýný sürdürmektedir.
Vehhabiliðin din anlayýþý, Muhammed bin Abdülvehhab´ýn üzerinde önemle durduðu tevhid (Allah´ýn birlenmesi) konusundaki yorumu çevresinde toplanýr. Ýbn Abdülvehhab´a göre tevhid, kullukta Allah´ý bir tanýmaktýr. Tevhid kelimesini (lâ ilâhe ilallâh) söylemek Allah´tan baþka tapýnýlan þeyleri tanýmadýkça bir anlam taþýmaz. Allah kalble, dille ve davranýþlarla birlenmelidir. Bunlardan birisinin eksik olmasý durumunda kiþi Müslüman olamaz. Tevhid üçe ayrýlýr. Ýlki, Allah´ý isim ve sýfatlarýnda birlemek (tevhid-i esma ve sýfat), ikincisi Allah´ý rablýkta birlemek (tevhid-i rububiyet), üçüncüsü de Allah´ý ilahlýðýnda birlemektir (tevhid-i uluhiya). Allah´ý bu üç biçimde birleme, ancak amellerle mümkündür. Buna göre Kur´an ve Sünnet´in dýþýnda emir ve yasak tanýmamak, Hz. Muhammed´in döneminde bulunmayan þeyleri ve tevessülü terkederek Allah´ý birlemek gerekir. Bu tevhide ameli tevhid denir. Herhangi bir hüküm koyucu tanýmak, Allah´tan baþkasýndan yardým dilemek, Peygamber için bile olsa, Allah dýþýndaki bir varlýk için kurban kesmek, adakta bulunmak kiþiyi küfre düþürür, can ve mal dokunulmazlýðýný ortadan kaldýrýr.
Bu tevhid anlayýþýnýn getirdiði önemli sonuçlar vardýr. Bunlardan birisi, Hz. Muhammet´ten þefaat talebinde bulunulamayacaðýdýr. Þefaat, Allah´a özel bir haktýr. Bu nedenle Hz. Muhammet´ten doðrudan þefaat talep etmek, onu Allah´a ortak tutmaktýr. Nitekim müþrikler de Allah´ý kabul ettikleri halde, melekleri, putlarý þefaatçi kabul ettikleri için müþrik olmuþlardýr. Þefaat inancý gibi yaygýn olan tevessül inancý da þirktir. Tevessül inancý, daha çok mutasavvýflar arasýnda yaygýndýr. Bir takým þeyhlerin, velilerin hem hayatlarýnda, hem de öldükten sonra tasarruf sahibi olduklarýna inanýlmakta, onlarýn himmetleri dilenmekte ve aracý kýlýnmaktadýrlar. Bu da açýk bir þirktir. Çünkü günah´ýn yaratmada, yönetmede, tasarruf etmede, iþleri düzenleme ve belirlemede ortaðý yoktur.
Vehhabiliði en önemli özelliklerinden birisi de bid´adlar karþýsýndaki tutumudur. Ýbn Abdülvehhab´a göre Kur´an ve Sünnet´te olmayan her þey bid´attýr. Bir bid´at çýkaran mel´undur ve çýkardýðý þey reddedilmelidir. Bid´adlarýn çoðu insanlarý þirke düþürmektedir. Bunlarýn baþýnda mezarlar, türbeler ve bunlarýn ziyaretleri gelir. Mezarlarda yapýlan ibadetler þirktir. Sevap umarak Hz. Muhammed´in kabrini ziyaret bile þirke neden olabilir. Þirke neden olmamalarý için, mezar ziyaretleri, türbe yapýmý kesin olarak yasaklanmalýdýr. Ölülere niyaz, tevessül, falcýlara, müneacimlere inanmak, Hz. Peygamber´in anýsýný yüceltmek, hýrka-i þerif, sakal-ý þerif ziyaretleri yapmak, Allah´tan baþkasýna ibadet etmek, þirk koþmatýr. Mevfit toplantýlarý düzenlemek, bu toplantýlarda mevlid okumak, sünnet ya da nafile namazlar kýlmak yasaklanmalýdýr. Göz deðmemesi için nazar boncuðu takmak, muska takýnmak, aðaç, taþ vb. þeyleri kutsal saymak, bir hastalýk ya da beladan kurtulmak, güzel görünmek vb. için boncuk, ip, hamayý gibi þeyler takýnmak, sihir, büyü, yýldýz falý gibi þeylere inanmaz, iyi kiþilere, velilere tazimde bulunmak, onlara dua etmek, onlardan yardým dilemek gibi þeyler de tamamýyle þirke neden olan bid´adlardandýr. Riya için namaz kýlmak, sofuluk etmek, iyi insan gibi görünerek çýkar saðlamak da þirktir. Cami ve mescidlerin süslenmesi, minare yapýlmasý da terkedilmesi gereken bid´adlardýr.
Vehhabiliði oluþturan düþünceler, birçok çaðdaþ Müslüman düþünürü etkilemiþ, onlara esin kaynaðý olmuþtur. Günümüzde ise, önemli ölçüde deðiþime uðramýþ biçimde, Suud Krallýðýnýn resmî görüþü olmaktan öte bir anlam taþýmamaktadýr.
Ynt: Vehhabilik By: reyyan Date: 03 Ocak 2011, 19:03:42
Bilgilendirici paylaþým için teþekkür ederim.
radyobeyan