Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Veda hutbesi By: armi Date: 05 Nisan 2010, 15:54:48

VEDA HUTBESÝ




Hz. Peygamber´in, hicri 10. yýlda yaptýðý Veda Haccý´nda sayýlarý yüz on dört bini bulan hacýya hitaben irad ettiði hutbe. Peygamber (s.a.s) bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha haccedemeyeceðini bildirip vefatýnýn yaklaþtýðýný ima ettiði, sonraki gelen günler de onun bu sözlerini doðruladýðý için bu hacca Veda Haccý, bu hac esnasýnda irad ettiði hutbeye de Veda Hutbesi adý verildi. Veda Hutbesi her ne kadar tek bir hutbe imiþ gibi kabul edilmekteyse de, gerçekte bu hutbe, Arafat ta, Mina da ve bir gün sonra yine Mina´da olmak üzere arafe günü ile bayramýn birinci ve ikinci günlerinde parça parça irad edilmiþtir (Tecrid-i Sarih, Terc. X, 396). Deðiþik yer ve zamanda irada buyurulduðu için de hutbe, birçok kiþi tarafýndan birbirinden farh þekillerde rivâyet edilmiþ; kiþinin ya da grubun duyduðunu diðerleri iþitmediðinden, hutbenin tamamýnýn biraya toplanmasýnda bu farklý rivâyetlerden yararlanýlmýþ ve daha sonraki yýllarda bu üç ayn yer ve zamanda buyurulan hutbe tek bir hutbe olarak biraraya getirilmiþtir.

Rasûlüllah´ýn bu son haccýndan bir yýl önce nâzil olan Tevbe sûresinde, müþriklerin pis olduðu ve bu yýldan sonra Mescid-i Haram´a yaklaþmamalarý (et-Tevbe, 9/28) emredildiði için, Veda Haccý´nda Mekke´de sadece Müslümanlar vardý, hutbeyi de yalnýzca Müslümanlar dinlemiþti. Zaten Mekke´in fethinden sonra müþriklerin sayýsý parmakla sayýlacak kadar azalmýþtý. Rasûlüllah, Medine´den kendisiyle birlikte yola çýkan yüzbin civarýndaki ashâbýyla Mekke´ye haccetmek için geldiklerinde bir yýl önceki uyarý sebebiyle Mekke´de müþrik kalmamýþtý; çoðunluk Müslüman olurken Mekke´yi terkedenler de vardý. Rasûlüllah, haccýn bütün erkâmýn bizzat kendisi yaparak Müslümanlara öðretmiþ, Ýslâm´ýn hac konusundaki emirleri de böylece tamamlanmýþtý. Ýslâm´ýn tamamlandýðýný bildiren bazý âyetler de bu Veda Haccý´nda nâzil oldu.

Cahiliye döneminde dýþarýdan gelen hacýlar Arafat´ta vakfeye dururken, Kureyþ eþrafý diðer insanlardan üstün olduklarýný belli edercesine Arafat yerine Müzdelife´de vakfeye dururlardý. Rasûlüllah cahiliye döneminin bu sýnýf üstünlüðüne dayalý âdetini ortadan kaldýrdý ve bütün hacýlar gibi Arafat´ta vakfeye durdu. Rasûlüllah´a orada bu dinin tamamlandýðý þu âyet-i kerimeyle müjdelendi: "Ey Mü´minler, þu küfreden müþrikler bugün dininizi söndürmekten ümidlerini kesmiþlerdir. Artýk bundan böyle onlardan korkmayýnýz; ancak benden korkunuz. Bugün dininizi kemale erdirdim; ve size ihsan ettiðim nimetimi tamamladým. Din olarak da size Ýslâm´ý seçtim"(el-Mâide, 5/3). Dinin kemale erdirilmesine bütün Müslümanlar sevinirken yalnýzca Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer, bunun, Hz. Peygamber´in vefatýnýn yaklaþtýðýna delalet ettiðini anlamýþlar ve gözlerinden yaþlar akmýþtý. Gerçekten de bundan sonra Rasûlüllah seksen iki gün yaþamýþ ve vefat etmiþtir.

Arafat´ta yüz binin üzerindeki hacýya hitaben bir hutbe irad eden Rasûlüllah sesinin bütün hacýlar tarafýndan iþitilmesi için belli mesafelerde gür sesli sahabilerden bazýlarýný görevlendirdi. Rasulüllah´ýn sözlerini tekrar eden bu kiþiler hutbenin bütün hacýlar tarafýndan duyulmasýný saðlýyorlardý. Devesi Kusva´nýn sýrtýnda olduðu halde Rasûlüllah þu hutbeyi irac etti:

"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha buluþamayacaðým. Ey Ýnsanlar bu günleriniz nasýl mukaddes bir gün ise, bu aylarýnýz nasýl mukaddes bir ay ise, bu þehriniz nasýl mübarek bir þehir ise; canlarýnýz, mallarýnýz, ýrzlarýnýz da öyle mukaddestir, her türlü saldýrýdan emindir. Ashabým! Yarýn Rabbinize kavuþacaksýnýz ve bugünkü her hal ve hareketinizden sorulacaksýnýz. Sakýn benden sonra eski dalâletlere dönüp birbirinizin boynunu vurmayýn. Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup da iþitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiþ olur.

Ey ashabým! Kimin yanýnda bir emanet varsa onu sahibine versin. Fa izin her çeþidi kaldýrýlmýþtýr, ayaðýmýz altýndadýr. Lakin borcunuzun aslýn vermek gerekir. Ne zulmediniz ne de zulme uðrayýnýz. Allah´ýn emriyle faizcilik artýk yasaktýr. Cahiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayaðýmýn altýndadýr. Ýlk kaldýrdýðým faiz de Abdulmuttalib´in oðlu (amcam) Abbas´ýn faizidir.

Ashabým! Cahiliyet devrinde güdülen kan davalarý da tamamen ortadan kaldýrýlmýþtýr,´ ilk kaldýrdýðým kan davasý da Abdulmuttalib´in torunu (yeðenim) Rebîa´nýn kan davasýdýr.

Ey Ýnsanlar! Bugün þeytan sizin þu topraklarýnýzda yeniden nüfuz ve saltanat gücünü ebedi surette kaybetmiþtir. Fakat bu kaldýrdýðým þeyler haricinde küçük gördüðünüz iþlerde de ona uyarsanýz bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan sakýnýnýz.

Ey Ýnsanlar! Kadýnlarýn haklarýna riayet etmenizi ve bu hususta Allah´ tan korkmanýzý tavsiye ederim. Siz kadýnlarý Allah´ýn emaneti olarak aldýnýz. Ve onlarýn namuslarýný ve ismetlerini Allah adýna söz vererek helal edindiniz. Sizin kadýnlar üzerindeki hakkýnýz; onlarýn, aile þerefini koru mallarý ve evlerinizi sizin hoþlanmadýðýnýz hiç kimseye açmamalarý, çiðnenmemeleridir. Eðer onlar, razý olmadýðýnýz herhangi bir kimseyi evinize alýrlarsa onlarý hafif bir þekilde dövebilir, azarlayabilirsiniz. Kadýlarýn da sizin üzerinizdeki haklarý; örfe göre her türlü giyim ve yiyeceklerini temin etmenizdir. Ey mü´minler, size bir emanet býrakýyorum ki siz ona sýmsýký sarýldýkça yolunuzu hiçbir zaman þaþýrmazsýnýz. O emanet Allah´ýn kitabý Kur´ândýr.

Ey mü´minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza ediniz. Müslüman müslümanýn kardeþidir ve bütün Müslümanlar kardeþtir. Din kardeþinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz, baþkasýna helal deðildir. Ancak gönül hoþluðuyla verilen baþka. Ashabým! Nefsinize de zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakký vardýr:

Ey insanlar! Cenab-ý Hak her hak sahibine hakkýný vermiþtir. Varis için vasiyete gerek yoktur. Çocuk kimin döþeðinde doðmuþsa ona aittir. Zinakâr için mahrumiyet cezasý vardýr. Babasýndan baþkasýna nesep iddia eden soysuz yahut efendisinden baþkasýna uymaya kalkan nankör, Allah´ýn gazabýna, meleklerin lanetine ve bütün Müslümanlarýn düþmanlýðýna uðrasýn. Cenab-ý Hak bu insanlarýn ne tevbelerini ne de þehadetlerini kabul eder."

Rasûlüllah sözlerinin burasýnda dinleyenlere sordu: "Ey insanlar! Yarýn beni sizden soracaklar. Ne dersiniz?" Ashab-ý Kiram cevap verdi:

"Allah´ýn risâletini teblið ettin; risalet görevini yerine getirdin, bize vasiyyet ve nasihatte bulundun diye þehadet ederiz." Rasûlullah þehadet parmaðýný göðe kaldýrarak üç kez "Þahit o! ya Rab! Þahit o! ya Rab! Þahit ol ya Rab!" buyurarak Arafat´taki hutbesini bitirdi.

Hz. Peygamber güneþ batýncaya kadar vakfede durdu. Tam buradan inmeye karar vereceði bir anda yukarýda zikredilen Mâide sûresinin üçüncü âyeti nazil oldu. Daha sonra devesine binen Rasûlüllah yavaþ adýmlarla Arafat´tan inerek Müzdelife´ye geldi. Burada bir ezan iki kamet ile akþam ve yatsý namazlarýný birleþtirerek kýldý. Ve istirahata çekildi. Sabah olunca cemaatle birlikte sabah namazýný kaldý ve ortalýk iyice aðardýktan sonra Müzdelife´den Cemretü´l Akabe mevkiine geldi. Þeytan taþlamadan sonra Mina´ya geçen Rasûlüllah burada da Veda Hutbesi´nin diðer bölümünü irad etti. Allah´a hamdü senadan sonra devamla:

"Ey insanlar! Sizi Allah´ýn kitabýna baðlayan peygamberinizin sözlerini iyi dinleyiniz, ona itaat ediniz. Hac ibadetinizin bütün hareketlerini benden gördüðünüz gibi ifa ediniz. Öyle sanýyorum ki, ben bu seneden sonra bir daha haccedemem. " Rasûlüllah bundan sonra halkla sorulu cevaplý sürdürdüðü hutbesini: "Ey insanlar! Aylarýn yerini deðiþtirerek geri býrakmak inkârda aþýrý gitmektir. Kafirler böyle yapmakla doðru yoldan saptýlar. Allah´ýn haram kýldýðý aylarýn sayýsýný uygun yapmak için, bir yýl haram ayýný helal, diðer yýl onu haram sayarlar. Böylece Allah´ýn haram kýldýðýný helal kabul ederler. Zaman, Allah´ýn gökleri ve yeri yarattýðý gün gibi ayný duruma döndü. Allah´ýn katýnda aylarýn sayýsý on ikidir. Bunlarýn dördü mukaddes (haram) aylardýr ki üçü arka arkaya gelen Zilkade, Zilhicce ve Muharrem, dördüncüsü de Cemaziyelahir ile Þaban´ýn arasýndaki Receb´tir. Ey mü´minler! Bu ay hangi aydýr?"

-Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.

"-Zilhicce ayý deðil midir?"

-Evet Zilhiccedir.

"-Bu içinde bulunduðumuz belde hangi beldedir?"

-Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.

-Mekke Þehri deðil midir?"

-Evet Mekke´dir.

"-Bugün hangi gündür?

-Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.

"Yevmü´nnahr (kurban kesme günü) deðil midir?"

-Evet yevmünahr´dýr. Bu diyalogdan sonra Rasûlüllah sahabelere dönerek "Þu halde iyi bilin ki; bu þehrinizde, bu beldenizde, bu gününüzün mukaddes (haram) olduðu gibi birbirinize kanlarýnýzý dökmek, mallarýnýzý haksýz yere olmak, namuslarýnýzý kirletmek de haramdýr, her türlü saldýrýdan masumdur. Muhakkak ki, siz Rabbinize kavuþacaksýnýz, o zaman bütün bu iþlerden sorulacaksýnýz.

Ey Ýnsanlar! Aklýnýzý baþýnýza alýnda benden sonra birbirinizin boynunu vuracak þekilde dalâlete, vahþete düþerek cahiliye devrine dönmeyin. Ey insanlar! Bu nasihatlerime kulak verip bunlarý burada hazýr bulunanlarýnýz burada bulunmayanlara teblið etsin. Olabilir ki, kendisine tebliði edilen kimse burada bulunup iþiten bir kýsým kimseden daha iyi anlayýp bellemiþ olur" ardýndan Rasûlüllah iki kez:

"- Teblið ettim mi?" buyurdu.

Sahabîler:

-Evet ettin, deyince O;

"Þahit ol ya Rab!" dedi ve tekrar hatýrlattý: "Burada bulunanlar bulunmayanlara teblið etsin. "

Rasulüllah Mina´daki bu hutbesinden sonra kurban kesim yerine gelerek önceden hazýrlanan yüz devenin altmýþ üçünü bizzat kendi kurban etti diðerlerini de Hz. Ali kestikten sonra her deveden birer parça et alýnarak piþirilip yenildi. Daha sonra traþ olan Hz. Peygamber ihramdan çýktý ve Kabe´yi tavaf etti. Öðle namazýný da orada kýldýktan sonra Zemzem suyunun yanýna gitti ve kendisine sunulan bir bardak suyu içtikten sonra tekrar Mina´ya döndü. Rasûlüllah Mina´da geçirdiði teþrik günlerinde þeytan taþlama görevini yerine getirmiþ, bu arada çevresinde bulunan insanlara hutbeler irad buyurmuþtu.

"Allah´ýn yardýmý ve fetih geldiði ve insanlarýn dalga dalga Allah´ýn dirine girdiklerini gördüðün zaman Rabbini överek tesbih et. O´ndan maðfiret dile. Çünkü o tevbeleri çok kabul edendir" (en-Nasr, 110/1-3) mealindeki Nasr sûresinin nâzil olduðunu duyan Müslümanlara, hem yeni nâzil olan bu sûreyi okumuþ hem de kendilerine nasihat ettiði hutbelerinden birini irad buyurmuþtur. Bu hutbesinde de yine Müslümanlarýn mal, can, namus emniyetinden bahseden Rasûlüllah insan haklarýnýn temelini oluþturan bu üç hakký tekrar tekrar ümmetine hatýrlatmýþtý. Deðiþik yer ve zamanda irade edilen bu hutbeler, tek bir hutbe þeklinde bütünleþtirilmiþtir.

Hutbenin toplum hayatýna getirdiði prensipler:

Ýncelendiði zaman Veda Hutbe´sinde Peygamber (s.a.s)´in baþlýca þu noktalara deðindiði görülür:

1- Her iþte daima Allah´a hamd-ü sena etmek gerekir.

2- Nefis, insaný her zaman þerre yöneltmek ister. Bu sebeple nefislerin þer-inden de Allah´a sýðýnmak lâzýmdýr.

3- Can, mal ve ýrz kutsaldýr. Yaþama hakký tabii bir haktýr. Irz, þeref, haysiyet, hürriyet ve mülkiyet saldýrýdan korunmuþ haklardýr.

4- Cahiliye gelenekleri kaldýrýlmýþtýr. Ýnsanlar alýþa geldikleri kötü þeyleri körü körüne yapmaktan vazgeçmelidirler.

5- Faiz haramdýr.

6-Kan davasý gütmek haramdýr.

7- Emânetler yerlerine verilmelidir. Emânete hýyanet

edilmemelidir.

8- Küçük büyük önemli-önemsiz her iþte þeytana uymaktan sakýnýlmalýdýr.

9- Kadýnlarýn ve erkeklerin karþýlýklý hak, vazife ve sorumluluklarý vardýr. Kadýnlara nezâketle davranýlacaktýr.

10- Hem kadýn hem de erkekler zinadan þiddetle kaçýnacaklardýr.

11- Köle ve hizmetçilere iyi davranýlacaktýr.

12- Bütün Müslümanlar kardeþtir. Her türlü sýnýf farklarý ve ayrýcalýklar kaldýrýlmýþtýr. Üstünlük fazilet iledir.

13- Zulümden sakýnmak gerekir, halkýn malý haksýz yere yenemez, birine ait bir þey sahibinin izni olmadýkça baþkasý için helâl olmaz.

14- Müslümanlar birbirleriyle savaþmaktan sakýnacaklardýr.

15- Allah´ýn Kitâb´ýna ve Peygamber´in sünnetine uyanlar asla sapýklýða düþmezler.

16- Ýslâm sadeliðinden ayrýlmamak, aþýrýlýklara sapmamak gerekir.

17-Hak Teâlâ´ya ibadet olunacak; beþ vakit namaz kýlýnacak, oruç ayýnda oruç tutulacak, Hz. Peygamber´in tavsiyelerine uyulacaktýr. Bunlarý hakkýyla yerine getirenlerin mükâfatý cennettir.


radyobeyan