Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Ucb By: armi Date: 03 Nisan 2010, 18:56:02

UCB





Bir insanýn kendisini üstün ve faziletli sanýp baþkalarýný daha aþaðýda görmesine "kendini beðenme" ya da dinî tabirle "ucb" denir. Çok kötü bir huy olan kendini beðenme, kibir ve gururun sonucudur; sahip olduðu nimetlerin Allah´tan geldiðini ve yine bir gün yok olup gidebileceðini düþünmemektir; insanýn, aciz ve zayýf bir kul olduðunu unutmasýdýr.

Kendini beðenenler, diðer insanlarýn aklýný, fikir ve düþüncelerini, davranýþlarýný, hatta giyim ve kuþamlarýný beðenmez, nefislerinden baþka bir þey düþünmez, inatçýlýktan da geri kalmaz. Onlara göre kendileri deðerli, baþkalarý deðersizdir. Her yaptýklarý iyi, her eksiklikleri fazilettir. Her yüksek makama onlar layýktýr.

Kendini beðenmek, kibirle ayný anlamda gibi görünüyorsa da aralarýnda bir fark vardýr. Mesela, bir adam dünyada tek baþýna kalsa, bu kiþinin kibirlenmesi düþünülemez, ancak kendini beðenmesi düþünülebilir.

Kendini beðenme ilk defa þeytanýn yaptýðý bir iþtir. Bu yüzden cennetten kovulmuþ ve rahmetten uzaklaþtýrýlmýþtýr. Halbuki Hz. Âdem (a.s) tövbesi ve tevazuu sebebiyle Allah Teâla´nýn merhametine nail olmuþ ve övgüsünü kazanmýþtýr.

Kendini beðenenlerin yaptýklarý akýl dýþý davranýþlardan biri de, bol bol öðünmeleridir. Böyle bir huya yakalananlarýn, bu durumdan kurtulmalar için, faziletli ve ahlaklý kiþiler ile düþüp kalkmalarý gerekir. Öyle kiþileri kendilerine ayna edinerek, kusurlarýný görmek ve güzel huylar kazanmaya çalýþmak zorundadýr: Kendi kusurlarýný görmeyen bir kiþinin, olgun bir ahlaka sahip olmasý çok zordur. Bu durumu ifade eden þöyle bir söz söylenmiþtir: "Kiþi noksanýný bilmek gibi irfan olmaz."

Kur´an-ý Kerim´de bu konuyla ilgili olarak þöyle bir olay anlatýlmaktadýr: "And olsun ki Allah size birçok yerlerde ve çokluðunuzun sizi böbürlendirdiði fakat bir faydasý da olmadýðý, yeryüzünün geniþ olmasýna raðmen size dar gelip de boðularak arkanýza, döndüðünüz Huneyn gününde yardým etmiþti. Bozgundan sonra Allah, peygamberine, müminlere güvenlik verdi ve görmediðiniz askerler indirdi; inkar edenleri azaba uðrattý. Ýnkarcýlarýn cezasý budur "(Tevbe, 9/25-26)

Bu ayetlerde anlaþan olay, þu þekilde geçekleþmiþtir: Hz. Peygâmber (a.s), Mekke´yi fethettikten sonra, bazý Arap kabileleri duyduklarý, endiþe ve korkudan dolayý kýpýrdanmaya baþlamýþlar ve birleþerek güçlü bir ordu kurmaya teþebbüs etmiþlerdi. Bunun üzerine Resulullah (a.s) 12.000 kiþilik bir ordu hazýrlamýþ ve düþmana karþý yola çýkýlmýþtý. Ordu içinde bulunan bazý kiþiler, düþmanlarýn teþkil ettikleri sayýlarýn azlýðý ve kendilerinin çokluðu sebebiyle böbürlenmiþler, yani kendilerini beðenmiþler ve gerçek kudret ve kuvvetin Allah´ýn olduðunu bir an unutmuþlardý. Bu düþüncelerle savaþa giriþen Ýslâm ordusu, ilk anda yenilgiye uðramýþ, ancak Hz. Peygamber (a.s)´in duasý ve askerî dehasý kýsa sürede, daðýlan Ýslâm ordusunu toparlamaya yetmiþti. Ýlk anlarda maðlub olan ordu, kýsa zamanda savaþýn kaderini deðiþtirmiþ ve üstünlük saðlamýþtý. Bu arada Allah, peygamberi ve müminler üzerine sükunet, güven, kalp yatýþkanlýðý indirmiþti.

Ahlâk kitaplarýnýn birinde, kendini beðenme ile ilgili þöyle bir olay anlatýlýr: Hükümdarlardan Muizüddevle Ahmed b. Tüveyh´in veziri Mihleb, bir gün güzel bir elbise giymiþ ve kendini beðenmiþlik edasý içinde iki tarafý süzerek yoluna devam ederken, bir kiþi yanýna gelip: "Allah ve Resulunun sevmediði biçimde yaptýðýn bu yürüyüþ, nasýl bir yürüyüþtür?" diye sorunca Mihleb "Sen benim kim olduðumu biliyor musun?" demiþtir. Bunun üzerine diðeri "Bilirim, senin evvelin (yani yaratýlýþýn) bir damla bulanýk su, sonun ise bedeninin kurtlara gýda olmasýdýr" diye cevap vermiþtir. Mihleb, bir söz bulamayýp çeker gider.

Kendini beðenmenin bir takým sebepleri vardýr. Bunlardan en önemlisi, kiþinin münafýklýðý âdet haline getirmiþ olmasý ve etrafýndakilerin övgüleri ile þiþirilip uçurulmasýdýr. Ýnsan; kendini beðenmeyi terkederse ve onun sebeplerinden uzak durursa, onun yerine tevazu gönlüne yerleþtirir. Bu ise, insanlarýn sevgisine ve samimi teveccühlerine en kuvvetli vesiledir.


radyobeyan