Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Tur suresi By: armi Date: 03 Nisan 2010, 18:53:15

TÛR SÛRESÝ




Kur´an-ý Kerîm´in elliikinci suresi. Kýrkdokuz ayet, üçyüzoniki kelime ve binbeþyüz harften ibarettir. Basralýlar kýrksekiz, Hicazlýlar ise kýrkyedi ayet olduðu görüþündedirler. Mekkî surelerden olup, Secde suresinden sonra nâzil olmuþtur. Adýný, ilk ayetini oluþturan ve Musa (a.s)´ýn Allah Teâlâ´dan vahiy aldýðý Medyen´deki bir daðýn adý olan Tûr kelimesinden almýþtýr.

Surenin üslûbundan nâzil olduðu zamanýn, Ýslâm´a karþý itirazlarýn yapýldýðý, Peygamber (s.a.s)´e karþý yoðun iftira kampanyalarýnýn yürütüldüðü, ancak iþkence ile yýldýrma gayretlerinin henüz yoðun bir hal almadýðý bir dönem olduðu anlaþýlmaktadýr.

Ahirette tekrar dirilmenin mutlaka vuku bulacaðý, bir önceki sure olan Zâriyât suresinde delillendirilerek ortaya konmuþ idi. Bundan dolayý deliller tekrar zikredilmeden, bir kaç gerçeðe ve varlýða kasem edilerek, ahiretin varlýðý bütün çýplaklýðý ile gözler önüne serilmektedir: "Tûr daðýna, açýlmýþ sayfalar üzerine yazýlmýþ kitaba, ma´mur olan ve, tavan gibi yükseltilmiþ semaya, kabarýp taþan denize yemin olsun ki, Rabbinin azabý mutlaka gerçekleþecektir" (1-7).

Allah Teâlâ´nýn azabýnýn inkârcýlar için gerçekleþeceði kat´i bir þekilde beyan edildikten sonra, Allah´ýn güç ve kudretinin her þeyin üstünde olduðu ve O´nun takdirini hiç kimsenin bozamayacaðý gerçeði: "O´na karþý koyacak hiç bir kuvvet yoktur" (8) ayetiyle dile getirilmektedir.

Bunun hemen peþinden gelen ayetlerde, kýyâmet anýnýn dehþet veren korkunçluðu tasvir edilir ve o günün kâfirler için büyük bir azap günü olacaðý, dünyada yalanlayýp durduklarý cehennem azabýnýn içine sürüklenecekleri sarsýcý bir üslûpla gözler önüne serilir: "Göðün þiddetle sarsýlýp çalkalandýðý, daðlarýn süratle yüdüdüðü gün. Evet, iþte o gün, bâtýlla oyalanan, yalanlayanlarýn vay haline! O gün onlar cehennem ateþine sürülüp itileceklerdir" (9-13).

Cehenneme atýlan inkârcýlar topluluðuna, bulunduklarý durumun dünyada yalanlayýp durduklarý þeyden baþkasý olmadýðý ve gördükleri bu muamelenin sadece yaptýklarý kötülüklerin karþýlýðý olduðu hatýrlatýlacak ve onlara; "Girin cehenneme! Sabredin veya sabretmeyin. Sizin için deðiþen bir þey olmayacaktýr. Siz, sadece yaptýklarýnýzýn cezasýný göreceksiniz" (16) denilecektir.

Bundan sonra, müttakîlerin durumu, onlar için hazýrlanan ahiret nimetleri ve bu nimetleri hak ediþlerinin sebebleri dile getirilmektedir.

Allah´tan korkup O´nun emirlerini yerine getirerek, dinini hakim kýlmaya çalýþan kimselerin göreceði mükâfatlar hakkýnda hiç bir þüphe yoktur: "Þüphesiz müttakîler, cennetler ve nimetler içindedir" (17). Allah Teâlâ, müteakip ayetlerde müttakîlerin girmesi mutlak olan cennetteki nimetlerin ve onlarý hakedenlere tattýrilacak zevklerin bir kýsmýnýn tasvirini yapmaktadýr.

Cennette, tarifi mümkün olmayan güzelliklerle mükâfatlandýrýlan kimseler, kendilerine verilen bu nimetlerin sebebi hakkýnda þuurludurlar: "Birbirlerine þöyle derler: Bizler dünyada ailemiz arasýnda bulunurken Allah´ýn azabýndan korkardýk? (26).

Ýnkârcýlar ve iman edenlerin, ahiretteki durumlarý net bir þekilde canlandýrýldýktan sonra hitap, Resulullah (s.a.s)´e yönelmekte; Mekkeli müþrikler tarafýndan yöneltilen iftira ve ithamlara aldýrýþ etmeden Ýslâm´ý tebliðe devam etmesi emredilmektedir; "Ey Muhammed, sen hatýrlat ve öðüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne bir kâhin, ne de delisin" (29).

Resulullah (s.a.s) ne zaman, kýyamet, haþr-neþir, hesap-kitap, cennet-cehennem ile ilgili bir þeyler söylese, müþrikler hemen, onun okuduðu ayetlerin tesirini yok etmek için iftira kampanyalarýna giriþir ve olur olmaz sözler sarfederlerdi. Ýþte onlarýn bu akýldýþý tutumlarý tenkid ediliyor, Kur´an´da deðiþik þekillerde defalarca yapýlan meydan okuma bir kere daha tekrar edilerek Kur´an ayetlerine benzer bir söz söylemeleri isteniyor, onlarýn acziyet ve sapýklýklarý dile getiriliyor: "Yoksa, "onu kendisi uydurdu" mu diyorlar. Hayýr onlar iman etmezler. Þayet iddialarýnda doðru iseler Kur´an´ýn benzeri bir söz meydana getirsinler" (33-34).

Daha sonra, inkârcýlarýn tutum ve davranýþlarýnýn sebebleri sorgulanarak, onlarýn bu inkâr ve karþý çýkýþlarýnda ne kadar büyük bir sapýklýk içinde olduklarý ortaya konulmaktadýr. Peygamber (s.a.s) onlarý, herþeyi Allah Teâlâ´nýn yarattýðýna iman etmeye ve O´ndan baþkasýna tapýnmaktan kaçýnmaya çaðýrýyordu. Ancak onlar, mantýksýz ve dayanaksýz þeylerle buna karþý çýkýp, kýzgýnlýklarýný izhar ediyorlardý. Allah Teâlâ, bu akýldýþý tutumlarýnýn tutarsýzlýðýný, "Onlar, bir yaratýcýlarý olmadan mý yaratýldýlar, yoksa kendi kendilerini mi yarattýlar? Kesin bir bilgiye sahip deðillerdir. Yoksa gaybýn ilmi yanlarýnda da istediklerini ordan mý alýp yazýyorlar?? (35, 36, 41) gibi ifadelerle gözler önüne seriyor. Kâfirlerin, inkârlarýnda ne kadar inatçý olduklarý, baþlarýna açýkça bir belanýn geliþini gözleriyle görseler dahi her çaðda olduðu gibi onun, iþledikleri kötülüklere karþý ilâhî bir musibet olduðunu bir türlü kabul etmeyecekleri ve deðiþik yorumlar getirerek son ana kadar sapýklýklarýný sürdürecekleri þu ayet-i kerîme ile ortaya konmaktadýr: "Üzerlerine azap olarak gökten bir parça düþer görseler: Üst üste yýðýlmýþ buluttur" derler" (44).

Surenin sonunda, Peygamber (s.a.s)´in þahsýnda bütün iman edenlere seslenilerek, Allah Teâlâ´nýn çizdiði yolda yürürken karþýlaþýlan zorluklara sabredilmesi emredilmektedir, endiþe ve korkunun yersizliði, Allah´ýn korumasýnýn bütün iman edenlerin üzerinde olduðu, "(Ey Muhammed!) Sen Rabbinin hükmüne sabret. Þüphesiz sen bizim himayemiz altýndasýn. Kalktýðýn zaman Rabbini hamd ile tesbih et" (49) ifadesiyle bildirilmektedir.

Sure, akþam, yatsý, teheccüd ve sabah namazlarýný ve güneþin batýþýndan doðuþuna kadar olan zamanýn bir bölümünde Allah Teâlâ´yý tesbih etmeyi iþaret eden ayetle son bulmaktadýr: "Gecenin bir bölümünde de, yýldýzlarýn batýþýnda da O´nu tesbih et" (49).


radyobeyan