Timar By: armi Date: 01 Nisan 2010, 14:36:10
TÝMAR
Osmanlý devletinde, belirli görev ve hizmet karþýlýðýnda kiþilere tahsis edilen ve defter yazýlarýndaki senelik geliri 20 bin akçaya kadar olan askerî dirlikler. Kendisine böyle bir imkân tanýnan kiþiye de timar sahibi veya sipahî denir.
Timar sistemi, Osmanlý devletinde topraðýn iþlenmesi, devletin büyük bir masrafa girmeden askerî kuvvet saðlamasý ve ekonomik hayatýn geliþmesinde büyük faydalar saðladý. Devletin ekonomik ve askerî gücünü ortaya koymasý bakýmýndan önem taþýyan bu sistem bilinmeden bazý konularda doðru ve saðlam fikir sahibi olmak mümkün deðildir.
Bir beylik olarak ortaya çýkýþýndan itibaren, bünyesinde gerektirdiði deðiþiklikleri yapmaktan çekinmeyen Osmanlý Devleti, kendisinden önceki Müslüman devletler ile komþu diðer Müslüman devletlerin müessese ve teþkilâtlarýndan da istifade etmiþti. Nitekim, "Anadolu Selçuklu Devletinin enkazý üzerinde ve onun bir devamý olarak teþekkül ve inkiþaf etmiþ bulunan Osmanlý Ýmparatorluðunun, bu devletin ve onun vâsýtasý ile daha eski diðer Türk ve Ýslâm devletlerinin veya Ýran Moðollarýnýn çok zengin teþkilât ve müesseselerinden de geniþ ölçüde faydalanmak imkânlarýna sahip bulunduðu tarihî bir hakikattir. Bu sebeple bazý tarihçilerin, Osmanlý týmarýnýn ilk örneklerinin özellikle son dönem Bizans Ýmparatorluðunda aranmasý gerektiði þeklindeki görüþleri gerçeklere uygun bir temayül sayýlmaz. Nitekim, bilhassa vezir Nizâmü´lMülk´ün, Büyük Selçuklu Ýmparatorluðunda yapmýþ olduðu idarî ýslâhattan sonra, bu imparatorlukta askerî hizmet mukabili daðýtýlmýþ olan "Ýkta"lar, Anadolu Selçuklularýna ve dolayýsýyla Osmanlýlara, anahatlarý ile bir timar örneði teþkil edebilecek bazý hususiyetler taþýmakta idi" (Ö. Lütfi Barkan, Ýslâm Ansiklopedisi, Timar maddesi).
Yukarýdaki ifadelerden de anlaþýlacaðý gibi timar sistemi, Osmanlýlardan önceki Müslüman devletlerde de bulunmakta idi. Osmanlýlar, bu sistemi onlardan aldýlar. Bu sebeple daha devletin kuruluþ yýllarýnda timar sistemi ve bununla ilgili uygulamalarý görmekteyiz. Nitekim Osman Gazi (1299-1326), fethedilen yerleri dirlik (timar) olarak daðýtmýþ ve bunlarla ilgili bazý hükümler koymuþtur. Âþýkpaþazâde´nin ifâdesine göre o, "Her kime kim bir timar virem âný sebepsiz elinden almayalar ve hem ol öldüðü vakitte oðluna ve eðer küçücük dahi olsa vireler. Hizmetkârlarý sefer vakti olacak sefere varalar. Ta ol sefere yarayýnca" demiþtir (Aþýkpaþazade, Tarih, Ýstanbul 1332, 20). Bu ifadelerden þu sonuçlar çýkmaktadýr:
1. Sebepsiz yere hiç kimsenin týmarý elinden alýnamaz.
2. Timar sahibinin ölümü halinde timar oðluna intikal eder.
3. Oðul küçükse, sefere gidecek yaþa gelinceye kadar onun yerine hizmetkârlarýnýn sefere gitmesi gerekmektedir. Bundan da anlaþýldýðý gibi, Osmanlý Devletinde timar sistemi, mîrî arazi rejiminin sonucu olarak ortaya çýktý. Osman Gazinin fetihleri ile baþlayan bu sistem, Sultan I. Murad devrinde tam teþkilâtlý bir müessese haline geldi.
Devlette önemli bir fonksiyonu bulunan timar sistemi, Osmanlý toprak rejiminin temelini teþkil eder. Zira bu toplumda ekonomik, sosyal, askerî ve idarî teþkilâtlarýn tamamý büyük ölçüde toprak ekonomisine dayanýyordu. Toplum hayatýnda en küçük vazife sahibinden devlet baþkanýna (hükümdar) kadar hemen hemen bütün sosyal gruplar, geçimini toprak ürünleri ile temin ediyorlardý. Bu sistem sayesinde devletin güçlendiði tarihçiler tarafýndan açýkça ortaya konmaktadýr. Nitekim Alman tarihçiler tarafýndan açýkça ortaya konmaktadýr. Nitekim Alman tarihçisi Leopold Von Ranke "XVII. Asýrda Osmanlýlar ve ispanya" adlý eserinde Osmanlý devletinin kudretini teþkil eden üç unsurdan birinin timar (dirlik) sistemi olduðunu kaydeder (Halil Cin, Osmanlý Toprak Düzeni ve Bu Düzenin Bozulmasý, Ankara 1978, 85).
Toprak taksimatýnýn en küçük bölümü olan timar, senelik geliri 3-20 bin akça arasýnda deðiþen askerî dirliklere verilen bir isimdir. Devrin imkânlarý gözönünde bulundurularak bir kýsým asker ve memurlara geçimlerini temin hususunda böyle bir kaynak saðlanýyordu. Nitekim bu mânâda kanun-nâmelerde "Zeâmet ve timar ki def-i a´da için tâyin olunan mal-ý mukateledir ve asker dahi bunlarý tasarruf edenlerdir" denilmektedir (Kavanîn-i Âl-i Osman Der Mezâmin-i Defteri Divân, vr. 15a, Süleymaniye Ktb. (Fatih) nr. 3497).
Kanun-nâmenin bu ifadesinden hareketle Barkan, timarý þöyle tarif eder: "Osmanlý Ýmparatorluðunda geçimlerini veya hizmetlerine ait masraflarý karþýlamak üzere bir kýsým asker ve memurlara, muayyn bölgelerden kendi nâm ve hesaplarýna tahsil salâhiyeti ile birlikte tahsis edilmiþ olan vergi kaynaklarýna ve bu arada bilhassa defter yazýlarýndaki senelik geliri 20 bin akçaya kadar olan askerî dirliklere verilen isimdir" (Barkan, Ýslâm Ansiklopedisi, Timar md.). Kendisine böyle bir imkân tanýnan kiþi (timar sahibi, sipahi), buna karþýlýk bazý vazifelerle mükellef tutulmaktadýr. O, Batý´daki toprak sahiplerinin, "serf"lerine karþý takýndýklarý tavýr gibi bir pozisyonda bulunamaz. Keza týmarý içinde meydana gelen olaylara toprak sahibi sýfatýyla müdahalede bulunamaz.
Sipahi, reâyadan (mirî araziyi ekip biçen, tasarruf eden) miktar ve cinsleri kanunlarla tesbit edilmiþ olan vergiden fazlasýný tahsil edemezdi. Selahiyetini aþandan dirliði (timarý), bir daha geri verilmemek þartýyla alýnýrdý. Kendisi de baþka bir bölgeye reâyâ olarak gönderilirdi. Çünkü devletin kendisine verdiði selâhiyeti tecavüz etmiþ, güveni kötüye kullanmýþ ve halka haksýzlýk etmiþ oluyordu. 14 Muharrem 973 (12 Aðustos 1565)´ de Sivas Beylerbeyi, Sivas ve Arapkir kadýlarýna yazýlan bir hükümde, Divriði Beyi Kasým´ýn þeriat ve kanuna aykýrý olarak reâyâya haksýzlýk ettiðinin mahkeme tarafýndan tesbit edilmiþ olmasý cihetiyle sancaðýnýn tebdiline karar verildiði bildirilmektedir (Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi, Mühimme Defteri, nr. 5, 34). Ayný Þekilde 973 (1565) senesinde Avlonya kadýsýna yazýlan bir hükümde de adý geçen kazaya baðlý Aspurokilise adýndaki köyde timar sahibi olan Burhan oðlu Ahmed´in, gerek ehl-i þenaattan olmasý, gerekse reâyâya haksýzlýk etmesi sebebiyle timarý elinden alýnýp hapsedilmesine karar verilmiþtir. Böylece, farklý din, ýrk, milliyet ve mezheplere sahip insanlarý sýnýrlarý içinde barýndýran Osmanlý Devleti, sipahînin yapabileceði haksýzlýðýn önünü almaya gayret ediyordu.
Osmanlý toprak rejiminde sipahi (timar sahibi), topraðýn gerçek sahibi deðildi. O, mirî arazinin halka daðýtýlmasýnda devletin bir temsilcisi durumundaydý. Bunun içindir ki devlet, timarlarýn kapalý bir sistem halinde çalýþmasýný engellemek, onlarý devamlý kontrol etmek ve gerektiðinde müdahalede bulunmak için devamlý olarak buralara memurlar gönderiyordu. Bu manada "Toprak Kadýsý"nýn varlýðýný zikredebiliriz.
Osmanlý Devletinde, Osman Gazi ile baþlayan timar sistemi, Sultan I. Murad zamanýnda Rumeli bölgesinde de uygulanmaya baþladý. 1402 yýlýnda Timur´la yapýlan savaþtan sonra Osmanlý Devletinin teþkilatlanmasýnda bir duraklama görüldü. Bu hal, kendisini toprak sisteminde de hissettirdi. Buna karþýlýk Fatih Sultan Mehmed,devletin artan ihtiyaçlarý yanýnda timar sistemini geliþtirmek için kanunlar çýkardý. II. Bâyezid (1481/1512) zamanýnda timar teþkilatýnda önemli bir deðiþiklik göze çarpmaz. Buna karþýlýk Yavuz Sultan Selim (1512- 1520) devrinde timar sistemi mükemmel bir þekilde iþlemiþ, sipahî ve "cebelî"lerin (timar sahiplerinin yanlarýnda harbe götürmek zorunda olduðu kimseler, askerler) miktarý artýþ göstermiþti. 1514 yýlýnda bunlarýn sayýsý 140 bin kiþiyi bulmuþtu (Cin, a.g.e., 101). Bu teþkilât, Kanunî Sultan Süleyman döneminde tekâmülünün zirvesine çýktý. Kanunî´nin konu ile ilgili fermanlarý ve kanunnâmesi, bu hususta önemli birer delil olmaktadýr. Bu dönemde irili ufaklý 37521 timar vardý. Bunlardan 9654´ü kale muhafýz timarý, geriye kalan 27867´si ise tamamýyla "eþkinci" timarý idi.
Osmanlý toprak rejiminde her dirliðin çekirdeðini teþkil eden ve "kýlýç" adý verilen bir kýsým vardýr. Timarlar, kýlýç tabir edilen ve hiç deðiþmeyen bir çekirdek kýsmý ile zamanla bu kýsma ilave edilen hisselerden meydana geliyordu. Timarlarýn bulunduðu bölge ve durumlarýna göre farklýlýk arz eden her "kýlýc"a bir timar sahibi tayin edilir, bir kýlýç yerine iki kiþi tayin edilemezdi (KavanÎn-i Âl-i Osman Der Mezâmin, vr. 7 b, 8 a-b). Rumeli´de bulunan Budin, Bosna, Týmaþvar Beylerbeyliklerindeki 6000´lik "Tezkireli Timar"larýn kýlýçlarý 3´er bindi. Anadolu, Karaman, Maras, Rum, Diyarbekir, Erzurum, Haleb, Þam, Baðdad ve Kýbrýs eyâletlerindeki tezkireli timarlarýn kýlýçlarý ise 2 bindi. Buna göre kýlýç hakkýnýn dýþýnda kalan her üçbin akça gelir için timar sahibi bir "cebelî" yetiþtirmek zorundaydý. (Mustafa Nuri Paþa, Netâyicü´l-Vukuât, Ýstanbul 1294, I, 143-144).
Osmanlý toprak düzeninde timarlar bir kaç kýsma ayrýlýyordu
a-Timar arazisinin mülk olarak verilip verilmemesi açýsýndan
1 ) Mülk timarlar: Anadolu´nun bazý vilâyetlerinde mevcud olan bu neviden timar sahipleri sefer esnasýnda yerlerine "cebelî"lerini gönderebiliyorlardý. Bu mükellefiyetini yerine getirmeyen timar sahibinin bir yýllýk geliri hazine tarafýndan alýnýyordu. Ölümü halinde timar oðluna, oðlu yoksa diðer mirasçýlarýna kalýyordu.
2) Mülk olmayan timarlar: Bunlar hizmet karþýlýðý varidatýn bir kýsmýnýn tahsisi suretiyle verilen timarlardý. Osmanlý timarlarýnýn çoðu bu nevidendir.
b- Timar sahiplerinin gördüðü iþlere göre
1 ) Eþkinci timarlarý: Bunlarýn sahipleri alaybeyinin sancaðý altýnda sefere eþerler (giderler). Cebelîleri ile birlikte sefere gitmek zorunda olan bu tip timarlarýn mutasarrýflarý, sefere gitmedikleri zaman timarlarý ellerinden alýnýrdý.
2) Mustahfýz timarlarý: Bu timarlarýn sahipleri, baðlý bulunduklarý kalelerin muhafýzlarý idiler. Hizmetleri devam ettiði müddetçe timarlarý da devam ederdi.
3) Hizmet timarlarý: Hudud boylarýnda bulunan câmilerin imamet ve hitâbetinde bulunanlar ile saraya hizmet edenlere verilen timarlardýr.
c- Veriliþ þekillerine göre
Timarlarýn, Beylerbeyi tarafýndan veya devlet merkezinden verilmesine göre sýnýflandýrýlmasý ile ilgilidir. Buna göre de timarlar ikiye ayrýlýyordu:
1) Tezkireli timar: Beylerbeyilerin, bir tezkire ile devlet merkezine teklif ettikleri timarlardý.
2) Tezkiresiz timar: Beylerbeylerin kendi beratlarý ile verdikleri timarlardý.
Küçük timarlarýn daðýtýlmasýnda beylerin selahiyetleri büyüktü. Muhtelif eyâletlerde deðiþik baremlerde olmak üzere defter yazýlarý belirli bir rakamýn altýnda olan timarlarýn sahiplerini beylerbeyleri kendi tuðralarýný taþýyan beratlarla tayin edebiliyorlardý. Daha büyük gelir saðlayan timarlarda ise beylerbeyi o timara hak kazanmýþ olan sipahinin eline bir "tezkire" vererek tayin iþini devlet merkezine teklif ederdi. Beylerbeyinden böyle bir tezkire alan sipahi, Ýstanbul´a gelip altý ay içinde beratýný almak zorunda idi.
d- Malî durumlarýna göre:
1) Serbest timarlar: Timar sahibinin, "resm-i erûs", "resm-i tapu", "kýþlak", "yaylak", "cürüm, cinayet" vs. gibi vergileri alma hakkýna sahip bulunduðu timarlardý.
2) Serbest olmayan timarlar: Böyle bir timarý tasarruf eden sipahinin serbest timar sahipleri gibi yetkileri yoktu.
Kanunî Sultan Süleyman döneminde tekâmülünün zirvesine eriþen timar sistemi, bu hükümdarýn ölümünden sonra bozulma temayülü göstermeye baþladý. III. Sultan Murad (1574-1595) devrinde bozulma belirtileri açýkça ortaya çýktý. Zira bu dönemde eski kanunlara riayet edilmeyerek çeþitli yollardan timar sahibi olan kimseler türedi. Koçi Bey, bu konuda eski kanun ve þer´-i þerife uyulmadýðýný (Koçi Mustafa Bey, Risâle, Nþr. Zuhuri Danýþman, ist. 1972, 32) anlatýr.
Kuruluþundan beri, Osmanlý Devleti tarihinde büyük bir rol oynamýþ bulunan týmar rejimi, birkaç asýrdan beri buhranlar içinde geçen hayatýnýn son safhasýnda sessiz sedasýz bir þekilde ve herhangi bir sarsýntýya sebep olmadan ortadan kalktý. Tarihe mal olmasý çeþitli safhalar geçiren bu sistemin kaldýrýlýþ esnasýndaki ilk tatbikatý, 1703 tarihinde Girit Adasý´nda baþladý. Ülkenin diðer mýntýkalarýndaki týmarlar ise 1812 tarihinden itibaren mahlul oldukça (boþaldýkça) baþkalarýna verilmemeye baþlandý. Nihayet Yeniçeri ocaðýnýn laðvedilerek muntazam bir askerî sýnýf vücuda getirildikten sonra intizam ve disiplinlerini büsbütün kaybetmiþ olan týmar sahiplerinin de eskiden olduðu gibi býrakýlmalarý uygun görülmeyerek H. 1263 (M. 1848 senesinde bütün týmar sahipleri kayd-ý hayat þartýyla ve yarým týmar bedeli ile emekliye sevk edilerek týmar sistemine son verildi.
radyobeyan