Tesbih By: armi Date: 31 Mart 2010, 16:55:45
TESBÝH
Allah´ý noksan sýfatlardan tenzih etme, ululama, Allah´a seri bir þekilde ibâdet ve "sübhânellah" deme. "Sebbehe? fiilinin masdarýdýr. Ýsim olarak tesbih, Allah´ýn sýfatlarýný tesbih ederken, sayý saymak için kullanýlan ve otuzüç veya katlarý kadar tanenin ipe dizilmesiyle meydana gelen halka demektir.
Tesbih´in çoðulu tesâbihtir. Tesbih, subbûh ve subhan gibi kelimelerle ayný kökten gelmektedir. Bu kelimelerin kökü, "sebeha"dýr. O da, havada veya suda hýzlý hareket etmek, geçip gitmek demektir (el-Ýsfahanî, el-Müfredât, Ýstanbul 1986, 324, sebeha mad.).
Tesbih kelimesi türkçede tespih þeklinde de kullanýlýr. Namazdan sonra 33 defa sübhanellah, 33 defa elhamdülillah ve 33 defa Allahuekber dualarýný okumaya da tesbih denir. Bunlarýn ilki subhanellah olduðu için, hepsine birden bu isim verilmiþtir.
Tesbih kelimesinin kökünden gelen ve Yüce Allah´ý tesbih eden, ululayan kelimeler Kur´an´da yüze yakýn yerde geçmektedir.
Yüce Allah Kur´an-ý Kerim´de, tesbihi zikirle berâber anmýþtýr: "Ey inananlar! Allah´ý çok zikredin (anýn) ve O´nu sabah akþam tesbih edin" (el-Ahzab, 33/41, 42).
Bu ayette Yüce Allah, imân sahibi olan insanlardan hem Allah´ý zikretmelerini ve hem de tesbihte bulunmalarýný taleb etmiþtir. Zikir ve tesbih, berâber iþlenmiþtir. Zaten tesbih, zikrin bir çeþididir. Zikir kelimesi, çeþitli tasavvufi kavramlarý kapsamaktadýr. Bunlardan biri de tesbihtir. Bu ayette geçen tesbih için, alimlerin çeþitli açýklamalarý vardýr. Bazý alimler bunu, esas manasý olan Allah´ý her türlü noksanlýklardan berî kýlma diye yorumlamýþlardýr. Bunu namaz ve dua manalarýnda kabul eden alimler de vardýr (el-Maverdî, en-Nuketu ve´l-Uyûnu, Beyrut 1992, IV, 409).
Yine Kur´an´da, yerde ve gökte bulunan her þeyin Allah´ý tesbih ettiði haber verilmiþtir: "Göklerde ve yerde bulunan her þey Allah´ý tesbih etmiþtir. O, Aziz´dir, Hakîm´dir" (el-Hadîd, 57/1 ).
Bu ayet, Kur´an´da iki yerde daha olduðu gibi tekrar edilmiþtir. (el-Haþr, 59/1; es-Saf, 61/1). Her üç yerde de, surelerin ilk ayetidir.
Ayetteki "Her þey Allah´ý tesbih etmiþtir" ifâdesi, çeþitli þekillerde yorumlanmýþtýr. Canlý varlýklarýn Allah´ý tesbih etmeleri, O´nun her çeþit noksanlýklardan ve yüce þanýna yakýþmayan þeylerden berî olduðunu dil ile ifade etmeleridir. Bütün alimler, canlý varlýklarýn Allah´ý bu þekilde tesbih ettiklerini söylemiþlerdir. Fakat, canlý olmayan varlýklarýn Allah´ý tesbih etmeleri hususunda farklý görüþler ileri sürülmüþtür. Bazý alimlere göre, canlý olmayan varlýklarýn Allah´ý tesbih etmeleri, O´nun yaratýcýlýðýna, gücünün her þeye yettiðine delil olarak gösterilmeleridir. Bu þeylerin varlýðý, Allah´ýn yüceliðini göstermektedir. Onlarýn bu hali, tesbihleridir. Bazý alimler de, cansýz varlýklarýn canlý varlýklar gibi Allah´ý zikrettiklerini söylemiþler ve bu hususta delil olarak da þu ayeti göstermiþlerdir:
"Yedi gök, arz ve bunlarýn içinde bulunanlar, O´nu tesbih ederler. O´nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir þey yoktur, ama siz onlarýn tesbihlerini anlamazsýnýz. O, Halîm´dir, çok baðýþlayandýr" (el-Ýsrâ, 17/44) .
Bu görüþü savunan alimlere göre, cansýz sanýlan her þeyde, insanlarýn fark edemedikleri bir canlýlýk vardýr. Bütün eþya, atomlardan meydana gelmiþtir. Atomun çekirdeði etrafýndaki elektronlar, akla þaþkýnlýk verecek bir hýzla dönmektedir.
Diðer bazý âlimlere göre, ise, kâinattaki her þey, canlý ve cansýz bütün varlýklar, Allah´ýn emrindedirler. Yüce Allah, dilediði gibi bu varlýklarda tasarrufta bulunur. Her þey onun emrinin karþýsýnda teslimiyet içerisindedir. Onlarýn tesbihleri, bu teslimiyetleridir (Muhammed Ali es-Sabûný, Safvetü´t-Tefâsîr, Ýstanbul 1987, III, 319 vd.).
Bir de yukarýdaki ayette, "her þey Allah ´ý tesbih etmiþtir? derken, mazi fiil kullanýlmýþtýr. Yani geçmiþ zaman ifâdesi ile anlatýlmýþtýr. Baþka birkaç ayette ayný mana dile getirilmiþ; ancak muzari fiil kullanýlmýþtýr. Bu durumda mana: "Her þey Allah´ý tesbih eder" (el-Haþr 59/24; el-Cuma 62/1; et-Teðâbun 64/1) þeklinde olur. Kur´an´da, bu gibi durumlarda fiil mazi olarak kullanýlsa da, muzari manasýnda kabul edilir ve ayný mana ile yorumlanýr. Buna göre, Her þey Allah´ý tesbih etmiþtir" ve "Her þey Allah´ý tesbih eder" ayetinin manasý aynýdýr (ez-Zemahþerî, el-Keþþâf, Mýsýr 1977, VI, 81).
Tesbih ile ilgili diðer bazý ayetlerin meâli þöyledir:
Sen Rabb´ini hamd ile tesbih et (O´nu övecek sözlerle an, subhânellâhi velhamdulillâhi de) ve secde edenlerden ol" (el-Hicr, 15/98).
Melekleri görürsün ki, arþýn etrafýný çevirmiþ olarak Rabb´lerini övgü ile tesbih ederler, anarlar. (O gün) aralarýnda hak ile hükmedilmiþ ve Hamd âlemlerin Rabb´ine mahsustur denmiþtir" (ez-Zümer, 39/75).
"(Ey Muhammed, sen) sabret. Allah´ýn va´di mutlaka gerçektir. Günahýna da istiðfar et ve akþam sabah Rabb´ini överek tesbih et. (O´nun þanýnýn yüceliðini an)" (el-Mü´min, 40/55)
"Rabb ´inin yüce adýný tesbih et (O ´nun eksikliklerden uzak olduðunu an)" (el-A´lâ 87/1).
Hz. Muhammed (s.a.s) de, her hususta olduðu gibi tesbih konusunda da ümmetine tavsiyelerde bulunmuþ, onlara örnek olmuþtur. Tesbih hakkýnda söylediði bazý hadisler þöyledir:
"Dile hafif, mizanda aðýr ve Rahman´a sevimli iki cümle (vardýr): Allah´ý noksan sýfatlardan tenzih ve hamd ile tesbih ederim. Büyük olan Allah´ý tesbih ederim, O´nun þaný ne yücedir!" (Muhammed b. Allan Deilü´l-Fâlihîn, Mýsýr 1971, IV, 210).
"Allah´a göre sözlerin en sevimlisini sana haber vereyim mi? Allah´a göre sözlerin en sevimlisi, þüphesiz ki: Sübhânellâhi ve bihamdihi cümlesidir"(Muhammed b. Allan, a.g.e., IV, 214).
Ebu Hüreyre (r.a)´dan nakledildiðine göre, Muhacirlerin fakirleri Hz. Muhammed (s.a.s)´e gelerek þöyle dediler:
"Mal sahipleri yüksek derecelere, sonsuz nimetlere eriþip gittiler. Bizim gibi namaz kýlýyor ve oruç tutuyorlar. Onlarýn fazla mallarý var. Ýstedikleri zaman haccediyor ve umre yapýyorlar; cihat ediyor ve sadaka veriyorlar". Bunun üzerine Hz. Muhammed(s.a.s):
"Ben size, sizi geçenlere eriþebileceðiniz, sizden sonrakileri geride býrakacaðýnýz ve sizin yaptýðýnýzý yapandan baþka hiçbir kimsenin sizden daha üstün olamayacaðý bir þeyi öðreteyim mi?" diye buyurdu. Ashap:
"Evet, ey Allah´ýn Resulu (öðretiniz)" dediler. Hz. Muhammed (s.a.s):
"Her namazýn peþinden otuz üçer defa tesbih, hamd ve tekbir okursunuz" buyurdu (Ebû Dâvud, Ýmâre, 20; Ahmed b. Hanbel, V, 196).
Yine Ebu Hureyre (r.a)´ýn anlattýðýna göre, Hz. Muhammed (s.a.s) þöyle buyurmuþtur:
"Kim her namazýn peþinden otuz üç defa Allah´ý tesbih eder, otuz üç defa Allah ´a hamd eder ve otuz üç defa da Allah ´ý tekbir eder, yüzü tamamlamak için de: Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ þerike leh, lehülmülkü ve lehülhamd ve huve ala külli þeyin kadîr, derse, hata ve günahlarý deniz köpüðü kadar çok olsa bile baðýþlanýr" (Müslim, Mesacid, 144, 145, 146).
Bir de Hz. Muhammed (s.a.s) uyumadan önce tesbihte bulunurdu (Ebu Davud, Edeb, 98). Ayný zamanda, "Her tesbih sadakadýr" (Müslim, Musâfirûn, 84, Zekât, 53; Ahmed b. Hanbel, V, 167, 168) diyerek, tavsiyede bulunmuþtur. Özel olarak tesbih namazý vardýr. Bu namazda çok tesbih okunduðu için, Tesbih namazý denmiþtir.
Tesbih ederken, sayý saymak için kullanýlan ipe dizili bulunan halka halindeki tesbihe gelince, ya doksan dokuzluk veya otuzüç taneden oluþur. Namazýn sonunda tesbih çekmek namazla beraber baþladýðýna göre, sayý için kullanýlan tesbihin yapýlýþý da, o zamanlarda baþlamýþ olmasý gerekir. Tesbihlerin baþýnda, diðer tanelerden farký olarak uzun bir tane bulunur. Bu taneye imâme adý verilir. Doksan dokuzluk tesbihlerde, her otuz üç tanenin arasýnda konulan farklý yapýda birer tane daha bulunur ki, bunlara da nifane denir. Her iki çeþit tesbihlerin ucunda uzun ince bir süs bulunur. Bu süse püskül veya kamçý adý verilir.
Tesbihler çeþitli maddelerden, türlü þekillerde yapýlýr ve þekillerine göre ad alýrlar. Tesbihlerin bir sanat eseri sayýlacak derecede güzel olanlarý vardýr
radyobeyan