Tenasuh By: armi Date: 31 Mart 2010, 15:59:53
TENASUH
Bir þeyin diðerini takib ederek yok etmesi, bir þeyi elden ele dolaþtýrmak, bir þeyin dolaþarak diðerinin yerini almasý .
Dinler tarihinde, ölen insanlarýn ruhunun bir hayvan ya da bir insan bedenine girmesi inancýný dile getirir.
Türkçe´de ruh göçü denilir. Batý dillerinde bunun karþýlýðý, "Reincarnation ve Tranmigratýon" dur. Tenasuhe inananlara da "Tenasuhiyye" denilir.
Tenasuh inancý, Hindistan´da Hinduizm´den doðmuþ ve buradan Hint Adalarý, Tibet, Çin, Kore, Japonya, ve eski Yunan´a yayýlmýþtýr. Bu inanç, Hinduizm (Brahmanizm) ile beraber, Budizm, Taoizm, Caynizm, Maniheizm gibi Asya´nýn eski dinlerinde de görülür. Tenasüh´ün en eski yazýlý kaynaðý, Hinduizmin kutsal metinleri olan Upaniþad´lardýr (M.Ö. 7-6 yy). Tenasüh inancýnda manevi mükâfat ya da ceza, yaptýðý kötülük veya iyiliklerin karþýlýðý olarak ruhunun bir hayvan veya bir insan cesedine girerek alçalmasý ya da yükselmesidir. Hinduizm´de ruhlarýn bir bedenden diðer bedene göçüne Samsara adý verilir. Hindulara göre bir insanýn ruh göçünün baþlangýcý belli deðildir. Ruh, daha önce bir bedendeki durumuna göre bir hayvan veya bir insan veyahud da bir tanrý olarak dünyaya gelebilir. Hindulara göre, tenasüh yalnýzca insana mahsus deðildir. Tanrýlar da ölür ve yeniden baþka bir kalýpta doðabilir.
Tenasüh inancý Hinduizm´in esasýdýr. Ruhunun kalýbdan kalýba dolaþmasý insaný kemâle erdirebilir. Ýnsan ruhu, hayvan veya beþer bedenlerine girerek pek çok sayýda varoluþlar yaþadýktan sonra saflaþýrsa (temizlenirse) bu dünyadan giderek saadete ulaþýr ve yaratýcý tanrý olan Brahma´ya ulaþabilir. Veya Hinduizm´in bazý kollarýna göre kâinatýn ruhuna karýþýr. Budizm´e göre, bir ruh intikali en küçük böcekten insana varýncaya kadar bütün canlýlara þamil olur. Kurtuluþ (Nirvana), insan varlýðý safhasýnda ruhun bütün arzularýný yenerek dünya ile alakasýný kesince meydana gelir.
Tenasuh inancý, eski Yunan´da M.Ö. 6. asýrda ortaya çýkan Orfizm (Orfik dini) mezhebinde de görülür. Tenasüh fikri M.Ö 6. asýrda yaþamýþ Pythagoras (M.Ö. 580-500) ve Eflâtun (M.Ö.427-347) tarafýndan da benimsenmiþ ve geliþtirilmiþtir. Tenasuh inancý, Kelt ve Ýskandinav dinlerinde ve Yahudiliðin bazý batýnî mezheblerinde de görülür.
Müslümanlar arasýndan çýkýp da Ýslâm dini ile alakasý kesilmiþ gulât-ý þî´a (müfrit þiîler) gibi bazý mezhebler de tenasuh inancým almýþlardýr.
Mutezile´den Ahmed b. Hâbýt, Ahmed b. Eyyûb, Ahmet b. Muhammed el-Kahtî, tenasuh inancýný eski Yunan´dan alýp kabul etmiþlerdir.
Ahmed b. Hâbýt´a göre, Allah insanlarýn hepsini nimet yurdunda eþit olarak yaratmýþ, kendisine itaat edeni burada býrakmýþ, hiç itaat etmeyeni Cehennem´e atmýþtýr. Emrettiklerinin bir kýsmýnda itaat edip bir kýsmýna uymayanlarý günahlarýnýn miktarýna göre böcek, kuþ, ehli hayvan ve yýrtýcý hayvan suretlerinde dünyaya göndererek imtihan eder. Bunlarýn ruhlarý, isyan ve itaatlarýna göre hayvan ve insan kalýblarýna girer. Bu þekilde onlarýn mükellef tutulmasý, muhtelif hayvan suretleri içerisinde devam eder. Ahmed b. Hâbýt, Allah´ýn hayvanlara da peygamber gönderdiðini iddia eder. Ona göre canlýlarýn hepsi tek bir cinstir. Hayvan kalýblarý içerisinde günahlarýndan temizlenenler nimet yurduna, temizlenmeyenler ise Cehennem´e gider. Meþhur Abbâsî komutaný Ebû Müslim el-Horasanî´nin de tenasuhe inandýðý rivayet edilir (el-Baðdadi, a.g.e., 273, 276; Þehristânî, el-Milel ve´n-Nihal, Kum 1394, 61-62).
Karmatiler, batýnîlerin bir kýsmý, Nusayriyye ve Dürzîler de tenâsuhe inanýrlar. Nusayrîlere göre, Müslüman, Hristiyan ve Yahûdiler gibi Nusayrî olmayanlarýn ruhlarý, eþek ve köpek gibi hayvanlarýn cesedlerine girer. Ali´ye inanan gerçek Nusayrîlerin ruhlarý hareket yoluyla yýldýzlar haline dönüþerek nurlar âlemine yükselirler. Dürzîler ahiretle ilgili cezâ, mükafât, cennet ve cehennemin bu dünyada olduðuna inanýrlar (E. Ruhi Fýðlalý, Çaðýmýzda Ýtikadî Ýslâm Mezhebleri, Ýstanbul 1986, 186, 200).
Dürzîlere göre akýl ile nefs cevherdir; cesed bir araz ve gömlektir. Nefsler, bir gömlekten diðer bir gömleðe intikat eder. Ölmek, gömlek deðiþtirmek ve kalýbtan diðer bir kalýba girmektir. Ölmek yok, göçmek var. Ýnsan gömlek deðiþtirir durur. Mahlukatýn sayýsý her zamanda, her mekânda birdir, ne artar ne eksilir... (Ýzmirli Ýsmail Hakký, Dürzî Mezhebi, Daru´l Fûnün Ýlahiyat Fak. Mecmuasý, Ýstanbul 1926 Aðustos, 180).
Mutezile´den Tenasuhiyye ve diðer bazýlarý tenasuhu isbat etmek için Kur´an-ý Kerim´den þu ayeti delil getirmek istemiþlerdir: "Yerde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadýyla uçan hiçbir kuþ hariç olmamak üzere hepsi sizin emsalinizi (benzerleriniz) olan ümmetlerdir..." (el-En´âm, 6/38). Bu sapýk fýrkalar bu ayeti delil getirirken þöyle demiþlerdir: "Ýnsanlar temiz ahlâk, doðru bilgi gibi özelliklere sahip iseler, ruhlarý meleklerin bedenlerine kadar nakledilir. Bazen de meleklere karýþýrlar. Ama þakî, câhil ve âsî olurlarsa, günahlarýna göre çeþitli hayvanlarýn bedenlerine naklonulurlar. Çünkü ayetteki "emsal" sözü zatî (öze aid) sýfatlarýn hepsinde musâvatýn (eþitliðin) husülünü gerektirir. Musavatýn husülünde, gelip geçici (arazî) sýfatlarýn varlýðýna itibar edilmez. Sonra, hayvanlarýn ruhlarýnýn Rab´lerini bildiklerini, kendilerinde meydana gelen saadet ve þekavetlerini tanýdýklarýný ve Allah´ýn da onlara kendi cinslerinden peygamberler gönderdiðini iddia etmiþler ve þöyle demiþlerdir:
"Madem ki onlar da bizim gibi ümmetlerdir. Allah da "Hiç bir ümmet yok ki aralarýnda bir nezîr (peygamber) gelip geçmemiþ olsun" (Fâtýr, 35/24) buyuruyor."
Tenasuhun aksini savunanlar ise þöyle derler: "el-En´âm, 38. ayette geçen "sizin benzerleriniz" (emsâlüküm), hayvanlar, yaratýlýþta, beslenme, rýzýklarýný arama, nesillerini devam ettirme, tehlikelerden korunma ve ölümde size benzerler demektir. Yani onlar da can (ve nefs) sahibi olup hayatlarýný ve cinslerini devam ettirmede insanlara benzerler demektir. Tenasühcülerin zikrettiklerini isbata delâlet eden bir þey yoktur" (Fahreddirý Razî, Mefâtihu´l-gayb, Ýstanbul 1307-1308, IV, 57).
Hayvanlara, insana verilen ruh (nefs-i natýka) verilmiþtir. Sorumluluk hissi taþýyan bu ruh yalnýz insana verilmiþtir. Hayvanlar mükellef tutulmamýþlardýr. "Sonra onu düzeltip tamamladý ve ona (Âdem´e) ruhundan üfürdü" (es-Secde, 34/9).
Tenasuhiyyeden olan eski filozoflara göre, ruhlar kemale eriþip cismânî alakalarýn hepsinden temizlenince, bedenlerden sýyrýlmýþ olarak kalýr, kurtulur ve kudsî âleme varýrlar. Fakat bilkuvve kemâlâtý eksik kalan ruhlar, insanlýk bedenlerini dolaþýrlar, ahlakî ve ilmî hususta kemâle varýp nihayete eriþinceye kadar bir bedenden diðer bir bedene intikal ederler. Kemalini tamamlayýnca da bedenlere taalluk etmekten mücerred kalýrlar. Ruhlarýn bu intikaline nesh derler. Buna göre ruh, bazen insan bedeninden vasýflarýna münasib hayvan bedenine iner. Þücâ (cesur) kimsenin ruhunun aslarý bedenine, korkak kimsenin ruhunun tavþan bedenine girmesi gibi. Ruhun bu þekilde intikaline mesh denir. Ruhlar bazan da bitkilerin cisimlerine girerler, buna da resh derler. Ruhlar bazen maden ve basit þeyler gibi cemadata (cansýz maddelere) aid kalýplara girerler. Buna da fesh denir.
Ruhlarýn kalýblara inerek girmesi (tenâzülâtý) onlara verilen ukubât (cezalar) mertebeleridir. Ýnsan ruhu, bir mertebeden daha kâmil mertebeye çýkýnca, sýfatlarýnýn hepsinde kemâle erdiðinden dolayý bedenlerden kurtulur, akýllar âlemi ile birleþir. Ruhlardan tam kâmil olmayýp mutevassýt olanlar, kemâle ermeye ihtiyaçlarý kaldýðý için semâvi varlýklar ile bitiþir: Nakýs olan ruhlar da karanlýk ve kirlerden kurtuluncaya kadar, kendi durumlarý ile münasih hayvan bedenlerine intikal eder dururlar (Tehânevî, Keþþâfü Ýstilahâti´l-Fünün. Kalkuta 1862; Seyyid Þerif Cûrcâni, Þerhu´l- Mevakýf, Ýstanbul 1239, 1239, 583).
Bütün semavî dinlere göre tenasuh inancý batýldýr. Genellikle Tenasuh ehli cismanî meâdi ve ba´si inkâr ederler. Tenasuhe inanmak imanla ve özellikle ahiret inancý ile baðdaþmaz. Bir insan bu dünyada yaptýklarýndan sorumludur. Sorumlulukta ruhun bedeninin de payý vardýr. Her bir insan bedeninin bir ruhu ve bir ruhunda tek bir bedeni vardýr. Bir insanýn ruhu sadece kendisine mahsus bedenini ve nefsini idare edip yönlendirir. Ruh sadece kendisine mahsus tek bir beden ve bedenin caný (nefsi) ile iyi vasýflar (kemâlât) veya kötü vasýflar kazanýr. Tenasuhe inanýlmakla tek bir insan ayrý ayrý pek çok sayýda hayvan ve insan olarak kabul edilmiþ olunur ki bu da muhaldir. Bu inanca göre bir insan ruhunun yüzlerce bedeni olmuþ olur. Halbuki ahirette her bir insanýn bedeni diriltilecek ve ruhu buna iade edilecektir. Meselâ bir insan ruhu 100 tane insan cesedine girmiþ olsa, gerçekte bu cesedlerin tek bir ruhu bulunur, diðerleri ruhsuz kalmýþ olduklarý için diriltilmez. Hepsi diriltilse, biri ruhlu olarak diðerleri ruhsuz olarak diriltilmiþ olur. Ruhsuz beden ise insan deðildir. Ýnsan kendisine aid ruhuyla insandýr. Tenasüh inancýna göre bir insanýn bedeni dünyada iken yüzlerce defa diriltilmiþ sayýlýr. Halbuki ayrý ayrý insanlarýn bedenleri hiçbirisi eksik býrakýlmaksýzýn ahirette diriltilecek ve ruhlarý bunlara iade olunacaktýr. Ahirette insan bedenlerinin aynen dünyadakilerinin tam benzeri olarak diriltilmiþ ve ruhlarý bunlara iade edilmesi gerçeði, ruhun beden ve nefsiyle beraber tekliðine delildir.
Gerçek þudur ki, bir insanýn bedeni, dünyada hücrelerinin yenilenmesiyle deðiþse de yine ayný o insanýn ruhuna aid beden olarak kalacak, öldükten sonra aâhirette ilm-i ilahîde bütün özellikleriyle mahfuz planýna göre (DNA=Deoksiribonükleik asidine göre) bu beden aynen iade edilecektir. Cesedlerin de sorumluluktan payý olduðu için bunun planý olan DNA´sý daðýlmýþ bile olsa, Allah bunu aynen iade edecek ve bundan eski bedeni aynen yaratacaktýr (bkz. Maad mad.) Ahirette hiç bir kimse, "Ýade edilen bu beden benim bedenim deðildir, veya o suçu iþleyen falan kimse ve bedenidir" diyerek imanla baðdaþmayan bir söz söylemeyecektir. Hayvanlarda can (nefs) vardýr ve nefsi natýka denilen insaný ruh yoktur. Ýnsan ruhu, bir hayvan bedenine nakledilmek þöyle dursun, baþka bir insanýn bedenine de nakledilemez. Hatta ileride bir insanýn beynini baþka bir insanýn kafatasýna nakletmek mümkün olsa, ruhunu nakletmek imkansýzdýr.
Ayrýca tenasüh inancý, ruhlarýn ezeli olduðunu kabul etmek gibi bir yanlýþlýða götürür. Halbuki Cenab-ý Allah´tan baþka her þey hâdistir (sonradan yaratýlmýþtýr).
Ýnsanlar ölünce iyi kimselerin ruhlarý illiyîn´e kötü kimselerin ruhlarý ise Siccîn´e gidecektir. insan ölünce, sevap ve günah kazanma ameli kesilecektir. Ancak ölenlerin kabir de azablandýrýlmalarý veya nimetlendirilmeleri için ruhlarýnýn cesedlerinin aslý cüzlerine bir çeþit taaluku olacaktýr.
Tenasuhün batýl olduðuna kat´î olarak delalet eden naklî delillerden birisi de su ayetlerdir: "Nihâyet onlardan her birine (her bir insana) ölüm gelip çatýnca þöyle diyecektir: ´Rabb´im beni dünyaya geri gönder. Taki ben kaybettiðim ömrüm karþýlýðýnda iyi amel ve hareketlerde bulunayým. ´ Hayýr, aslâ. Onun söylediði bu söz Þüphesiz boþ laftan ibarettir. Önlerinde ise diriltilip kaldýrýlacaklarý güne kadar, (dünyaya döndürülmelerine) bir engel vardýr" (el-Mü´minûn, 23/99- 100).
Tenasuh, feraizde de kullanýlan bir tabirdir. Fýkýh ve feraiz ilimlerinde tenasüh, miras taksimi yapýlmadan önce vârislerden birinin ölmesiyle ölenin mirasýnýn doðrudan doðruya buna mirascý olarak kimselere nakledilmesidir. Buna münaseha da denilir. Münaseha yoluyla miras taksimi iþleminin nasýl yapýlacaðý feraiz kitaplarýnda anlatýlmýþtýr. Ayrýca bununla ilgili olarak bk. Miras maddesi.
radyobeyan