Teknoloji By: armi Date: 31 Mart 2010, 15:51:27
TEKNOLOJÝ
Bilimin, insanýn dünya hayatýný ilgilendiren ihtiyaç ve faaliyetlerini daha kolay, rahat ve pratik karþýlamaya yönelik olarak geliþtirdiði uygulama usulleri ve ayný gayeye hizmet için geliþtirilen araç ve gereçlerin bilgisi. Grekçe, sanat, zenaat anlamlarýna gelen "tekhne" ve söz, kelime anlamlarýna gelen "logos"un birleþmesiyle meydana getirilimiþ olan teknoloji kelimesi eski Yunan´da "sanatlar üzerine konuþma" anlamýný dile getiriyordu. Sonralarý, bilimlerin uygulamaya yönelik sonuçlarýný ve bilimsel araþtýrma sonucu geliþtirilen metod ve alet bilgilerini ifade eden bir kavram haline geldi.
Ýnsanoðlu baþlangýçtan itibaren alet yapan ve alet kullanarak sonuç alan bir mahluk olmuþtur. Aðaç ve taþ gibi materyaller ilk aletlerin baþlýca malzemeleriydi. Ateþ yakmanýn öðrenilmesi, kilin piþirilme tekniðinin icadý, tekerleðin, ok ve yayýn ortaya çýkýþý, taþtan yapýlma el deðirmeninin ve daha sonralarý maden iþleme sanatýnýn devreye girmesi, denizlerde yelken kullanýmýnýn öðrenilmesi, cam imali, vida, makara ve kaldýracýn icadý ilkçaðlarýn belli baþlý teknolojik geliþme merhalelerini temsil eder. Orta çaðda ipek iþleme sanatý, demir döküm sanatý, barutun öðrenilmesi, porselen sanatý, pusulanýn kullanýlmaya baþlamasý; XIV. asýrda ilk saatlerin ortaya çýkýþý ve XV. asýrda matbaanýn icadý baþlýca geliþmelerdir. 1712´de buhar makinesinin icadý önemli bir dönüm noktasý teþkil etmiþtir. Kol gücü, hayvan, su ve rüzgar gibi enerji kaynaklarýnýn yanýsýra buhar enerjisi, sanayinin temel mekanik kaynaðý haline gelmiþtir. Buharlý gemi (1807) ve buharlý lokomotif (1825) ulaþým sektöründe devasa geliþmelerin baþlangýcý oldu. Faraday´ýn 1831´de elektrik ile magnetizma arasýnda münasebetleri ortaya çýkarmasý, dinamonun ve elektrik motorunun icadýný hazýrladý. Daha sonralarý benzin ve dizel motorlarýnýn geliþtirilmesiyle otomobil (1860- 1900) projeleri gerçekleþti. Demir-çelik ve pamuklu mensucat sanayilerindeki büyük geliþmeler ile 1827´defotografýn, 1837´de elektirikli telgrafýn, 1876´da telefonun icadý sanayi devrimi süresince gerçekleþen icadlar zinciri içindeki yerlerini aldý.
XX. yüzyýl teknolojide çok hýzlý ve yoðun geliþmelere sahne oldu. 1901´de radyonun, 1907´de elektronik lambanýn icadý, daha sonra televizyonun geliþtirilmesi içinde bulunduðumuz yüzyýlýn olaylarýdýr. Bu asýrda bir tarafta týp ve farmakoloji sahasýnda önemli geliþmeler ortaya çýktý. Vitaminler belirlendi, penisilin ve antibiyotikler icat edildi, radyo-terapi teknikleri geliþtirildi. Diðer taraftan termo-nükleer ve konvansiyonel silahlar sahasýnda dehþet verici sonuçlar alýndý. 1947´de transistörün bulunmasýyla elektroniðin her branþýnda önemli bir yoðun geliþmeler oldu. Bu ayný zamanda bilgisayar konusundaki büyük ilerlemenin de baþlangýcýný oluþturdu. Ýnsanlý ve insansýz uzay uçuþlarý, Ay´a insan gönderilmesi (1969) içinde bulunduðumuz asrýn olaylarýdýr. Gene bu asýrda, genetik mühendisliði sahasýnda pek çok tartýþmalara yol açan önemli adýmlar atýldýðý gözlenmektedir.
Teknolojinin geliþmesi, mal ve hizmet üretiminin yeni usul ve araçlara kavuþmasý ve netice itibariyle sanayide ilerleme demektir. Bu ise, üretimin yeniden organize olmasýný, tüketimde yeni ürünlere uygun ihtiyaç anlayýþlarýnýn teþekkülünü ve sosyal iliþkilerin bu modellere göre yeniden ifade edilmesini doðurur. Ýnsan için ihtiyaç kavramý esasen deðiþken ve göreceli bir kavramdýr. Medenî ve kültürel bir ortamýn varlýðý olan insan için en hayati ve zarurî olan ihtiyaç konularý bile sürekli deðiþebilen fantazilere mazurdur. Söz geliþi, gýda, temel beþerî ihtiyaçlardandýr. Ancak gýdalanmanýn insan için söz olan medenî ve kültürel bir boyutu vardýr. Doðada mevcut meyve, sebze ve et insan tarafýndan mutfak kültüründen geçirildikten sonra bir de sofra kültürüne konu edinilerek tüketilir. Gene, barýnma temel ihtiyaçtýr; ama, insan için bu, ihtiyaç mimar ve dekoratif unsurlarý kapsayan teknik ve estetik bir yýðýn komplike mülahazalarla þekillenebilen sosyal ve ekonomik bir çözüme baðlanmýþtýr.
Hemen bütün medenî ve kültürel olgularýn bir teknolojik boyutu vardýr. Ýþin bu cephesi her zaman deðiþmeye ve yeniden yapýlanmaya maruz kalabilmektedir. Bu fiilî bir realitedir; her zaman canlý olan bir fenomendir. Müminin de, kâfirin de þu veya bu þekilde katýldýðý; bütün beþeriyeti ilgilendiren global bir olaydýr.
Temelinde insanýn akýl ve bilgi ile donatýlmýþ olmasý vardýr. Tabiat, ona teþhir edilmiþtir. Çevresine hakim olma, ona biçim verme ve deðiþtirme yeteneði ile mücehhez kýlýnmýþtýr. Bazen rahmanî, bazen de nefsanî ve þeytanî saiklerle bu yolda hep çabalamýþ; hemen hemen sürekli keþiflere nail kýlýnmýþ ve hep yeni yeni icadlarda bulunmuþtur. Taþ üstüne taþ koyarak medeniyet kültürünü inþa etmiþ ve bugünkü düzeyine ulaþtýrmýþtýr.
Ýnsan, davranýþlarýnýn sonuçlarýný bir noktadan sonra hesap edemez. Tahminlerde bulunsa bile yanýlabilir. Kaldý ki, bütün sonuçlarýný aklýnca hesaba kattýðý teþebbüs ve davranýþlarý zaten azdýr. Sonuçlarý kontrol edebildiði haller ise çok nadirdir. Meselâ, çevre kirliliði, sanayinin ve teknolojinin bir sonucudur. Bu konuda uzun yýllar tedbir alýnmasýný akla dahi getirmeyen sinsi bir birikimle bugünün çýkmazlarýna gelinmiþtir. Bunun gibi, bütün dünyayý elektronik serpintiye maruz býrakan, millî hudutlarý tanýmayan, hiç bir hukuk ilkesi ve devlet gücü ile kontrolü yapýlamayan uydu yolu ile yayýncýlýk vakýasý da bugün adeta evrensel bir ifsad kaynaðý haline gelmiþtir. Gene, teknolojinin eseri olan çaðdaþ harb sayaninin ve Hiroþima ve Nagazaki´de yaþanan termonükleer facialarýn çok daha dehþetlisinin halen dünya gündeminde aktüalitesini koruyor olmasýný da ayrýca hatýrlamak gerekir.
Ýnsanoðlu, bütün sosyal, ekonomik ve medeni konularý olduðu kadar ve ayný öncelikle, teknoloji ve sanayi vakýasýný da insan hayatý ve toplum açýsýndan bir deðerlendirmeye tabi tutmak ve global bir vakýa olan bir süreci Ýslâm´ýn itikadî ve amelî deðerler bütünü açýsýndan yorumlamak durumandadýr. Bu vadide þöyle düþünmek mümkündür: Teknoloji iki kenarý da keskin olan kýlýç gibidir. Ýnsan elinde hayra da, þerre de hizmet edebilen bir araçtýr. Netice itibariyle dünya hayatýnýn bir türevi; onun bütün yapýsal özelliklerini, hayra da þerre de kullanabilecek yatkýnlýkta olan bünye hususiyetlerini bir baþka düzeyde yansýtan ve sürdüren bir vakýadýr. Þu halde bu yapýsal hüviyetiyle o, insanlýðýn önünde baþlý baþýna bir gaye ve bir deðer olarak algýlanmamak gerekir. Gaye edinilmesi gereken ve deðer ifade eden husus, her þey gibi, teknoloji ve sanayinin de "maruf" üzere kullanýlmasý ve "münker"e alet edilmemesi olmalýdýr. Sanayiinin organizasyonunda firma rekabetlerine ve reklamlara, ürün ve hizmetlerin kalitesinden israfa meydan verilmemesine; fýtrata ve doðal dengelere son derece saygý esasýnýn gözetlenmesinden, çevreye zarar vermemek hususunda azamî titizliðin gösterilmesine kadar.
Ýnsan hayatýnda iman, ibadet ve salih amel esastýr. Teknolojik ve sýnaî geliþmeler bu esasý unutturur veya gölgeler de ön plana çýkýp baþlý baþýna bir gaye hüviyetinde beþerî yönleniþin ana konusu haline gelirse küfre, þirke, nifaka ve ahlâkî redaete hizmet etmekten baþka bir fonksiyon icra etmiþ olmaz. O zaman, onun meydana getireceði tahribatýn haddi ve hesabý düþünülemez. Ýnsan ilgisinin dünyaya yönelmesi ve ona saplanýp kalmasý ile sonuçlanan; insan dünya hayatýný hiç bir zaman bir sonu ve hududu olmayan bir yýðýn fantazi ve teferruatla dolduran ve suni ihtiyaçlar icad eden bir teknoloji aslýnda onun hayatýný güçleþtirmekten baþka bir iþe yaramamaktadýr. Oysa, Ýslâm, insanýn iman ve teslimiyet yoluyla dünyaya dönük ilkel alâkalarýný aþmasýný ve onu sürekli denetim altýnda tutmasýný telkin etmekte; ibadetler bu espri içinde anlam taþýmaktadýr. O, teferruata ve sunî ilgilere deðil, basit fakat temel ihtiyaçlara önem verir; fantazileri deðil sadeliði tavsiye ve telkin eder. Manevî kültürün zenginliðini hedef aldýðý için maddeye olan baðýmlýlýðý da açýkça kýnar. Tarih boyunca, mümin ve muvahhid insanlarýn ve onlarýn ümmetlerinin genel bir eðilim olarak teknolojik hamleler ve geliþmeler karþýsýnda bir parça çekimser ve muhafazakâr temayüllü oluþlarý bir vakýa teþkil ediyorsa; bunun sebebini manevî kültüre öncelik veren bu ana tavýrda aramak lazýmdýr. Onlar bu konuda tarihî süreç içinde belki fazla aktif gözükmeyen, fakat denetleyici ve deðerlendirici çok önemli bir misyonu yerine getirmiþlerdi.
Þu gerçeðe dikkat etmek lazýmdýr: Dünyaya gelen her insan, medenî ve teknolojik birikimin belirli bir noktasýnda yaratýlmakta ve o noktada mevcut medenî ve teknolojik sonuçlarý reel birer veri olarak algýlamak ve devralmak durumunda bulunmaktadýr. Bunun da ötesinde, onun hayatý süresince olgun insan olarak bizzat þekillenmesine katýlmadýðý pek çok teknolojik geliþmeler vuku bulmakta; fakat o, bütün bu geliþmelerin sonuçlarýndan da haliyle etkilenebilmektedir. Þu halde, teknolojik ve sýna birikim, onun kendi dýþýnda, hayatý için mizansen teþkil eden bir ortam; mukadder bir zemin oluþturur. Týpký, dünyaya geldiði zaman kendisini içinde bulduðu doðal (coðrafi) çevre ve kendisini kuþatan ekonomik, sosyal ve tarihî þartlar gibi. Ýman þuuruna kavuþtuktan sonra nasýl onlarý yorumluyor, deðerlendirmeler yapýyor, seçiyor ve tercihlerini ortaya koyma gayretine giriþiyorsa, ayný þeyi teknoloji ve sanayi konusunda da yapacaktýr. Çünkü o, yaratýlýþta kendisine verilmiþ olan yetenekleri ile sadece teknolojiyi üreten bir mahluk deðil, muhakkak ki, ondan daha önemli bir vasýf itibariyle, itikadî ve fýkhî anlamda tavýr alma kabiliyeti ile de mücehhez kýlýnmýþ olan bir yapýnýn sahibidir.
radyobeyan