Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Teklif By: armi Date: 31 Mart 2010, 15:49:28

TEKLÝF




Zor olaný istemek. Fýkýh usulü ýstýlahýnda, Þari´in bir fiilin yapýlýp yapýlmamasýný talep etmesi. Eðer bir þeyin yapýlmasýný isteyiþ kesin olursa, teklifî hüküm "vacip", kesin olmazsa "mendup" olur. Bir þeyin yapýlmamasýný isteyiþ kesin olursa, teklifî hükmün muhtevasý "haram"; kesin olmazsa "mekruh" olur. Bir de tahyir´in hükmü vardýr ki, bu da "mubahtýr". Buna göre teklifî hükümler: 1-Vacip, 2- Mendup, 3- Haram, 4- Mekruh, 5- Mübah olmak üzere beþ kýsma ayrýlýr.

Bu taksim fakihlerin çoðunluðuna göredir. Hanefiler ise, teklifi hükümleri yedi kýsma ayýrýrlar: 1- Farz, 2-Vacip, 3- Mendup, 4- Haram, 5- Tahrimen mekruh, 6- Tenzihen mekruh, 7- Mübah (Muhammed Þakir Garbal, el-Mevsûâtü´l-Arabiyye el-Müyessere, teklif maddesi; Muhammed Ebû Zehra, Ýslâm Hukuk Metodolojisi, terc. Prof. Dr. Abdülkadir Þener, Ankara, 1973, 42).

Teklifin esasýný akýl ve idrak teþkil eder; yani akýl ve idrak, teklifin temel þartýdýr. Bu konuda el-Âmidî þöyle diyor: "Akýl erbabý mükellefin akýl ve kavrayýþ sahibi olmasý gerektiðinde ittifak etmiþtir; çünkü teklif, bir hitaptýr. Hayvan ve cansýz madde gibi akýl ve idraki olmayana hitabta bulunmak muhaldýr. Deli ile, temyiz kudretine sahip olmayan çocuk gibi hitabýn aslýný anlama potansiyeline sahip olan; fakat onun emir, nehiy, sevap ve ceza ile ilgili bulunduðunu, onu emredenin Allah olduðunu ve O´na itaat gerektiðini tafsilatýyla bilmeyen kimse de, hitabýn aslýný tafsilatlý olarak anlamama bakýmýndan hayvan ve cansýz madde mesabesinde olduðu için, teklife muhatab olamaz. Çünkü teklif ile kasd edilen þey, hitabýn aslýný anlamaya dayandýðý gibi, onun tafsilatýný da idrak etmeye dayanmaktadýr. Temyiz kudretine sahip olan çocuða gelince; bu, her ne kadar temyiz kudretine sahip olmayan çocuðun anlamadýðý þeyleri idrak ederse de, tam akýllý kimse gibi Allah´ýn varlýðýný, kullara hitapta bulunacaðýný, Allah´tan gelen buyruklarý teblið eden gerçek Peygamberin bulunduðunu gereði kadar kavrayamaz. Oysa teklif ile kasd edilen þey, bunlara baðlýdýr. Gerçi arada çok kýsa bir zaman kalacak þekilde erginlik caðýna yaklaþýnca, onu bu andaki idraki, biraz sonra teklifi gerektiren þeyi idrakinden farklý olmayabilir; ancak akýl ve idrak birer gizli vasýf olup yavaþ yavaþ ortaya çýktýðýndan ve bunlarý gösteren belli bir ölçü bulunmadýðýndan Þari´, bunlar için buluð çaðýna girmeyi bir sýnýr olarak koymuþ ve bu çaða ermeyenlerden teklifi kaldýrmýþtýr. Bunun delili de, Hz. Peygamber´in (s.a.s), "Üç kimseden kalem kaldýrýldý (yani onlar tekliften muaf tutuldu); buluða erene dek çocuktan, uyanýncaya kadar uykudakinden ve ayýlýncaya kadar mecnundan" hadisidir (Buharî, Hudûd, 22, Talak, 11; el-Âmidî, el-Ýhkâm fi Usuli´l-Ahkâm, I, 199, 200).

Bu ifadeden þu üç husus anlaþýlmaktadýr:

1- Teklifin direði akýldýr; çünkü teklif Allah´ýn hitabýdýr. Buna da ancak aklýyla idrak eden kimse muhatap olabilir.

2- Akýl yavaþ yavaþ geliþmekte, çocukluktan itibaren olgunlaþma seyrine devam etmektedir. O, teklif haddine ancak geliþmesini tamamladýktan sonra ulaþmaktadýr.

3- Aklýn yavaþ yavaþ geliþmesi gözle görülmeyen bir husustur; çünkü o, bir zaman süreci içerisinde adým adým kemâl noktasýna ulaþmaktadýr. Elbette bu noktayý gösteren maddi bir ölçünün bulunmasý gerekir. O da buluð çaðýdýr. Ýþte bu çað, aklýn noksanlýk ve kemali arasýndaki sýnýrý teþkil etmektedir. Kiþi bu çaða ulaþýnca ona teklif terettüb etmektedir.

Hatýra gelebilir ki mecnun (deli) ve mümeyyiz olmayan çocuðun temyiz kudreti bulunmadýðý halde, malî tekliflere muhatab olduðunu görüyoruz. Bunlar, baþkasýna ait bir þeyi telef ederlerse tazmin etmeleri, bir cinayet iþlerlerse diyet vermeleri gerekmektedir. Fakihlerin cumhuruna göre bunlarýn, mallarýndan zekât vermeleri gerekir. Meyve ve tahýl gibi toprak ürünleri için öþür vermeleri icap ettiðini de fakihler icma ile kabul etmiþlerdir. Ýþte bunlar birer tekliftir. Bu durumda onlarýn tekliften muaf tutulduklarý nasýl düþünülebilir?

Buna, usul bilginleri þöyle cevap verirler: Her ne kadar deli ve mümeyyiz olmayan çocuk, temyiz kudretleri bulunmadýðý için teklifi hükümlere muhatap deðil iseler de, onlar da insandýrlar ve bu insanlýk kendileri için bir kýsým haklar saðlamýþ ve bu haklarý taþýyacak bir zimmet tanýmýþtýr. Meselâ, onlarýn mülkiyet haklarý vardýr; bu teklifler de, kendilerinin mal ve mülkiyetleriyle ilgili vecibelerdir.

Bundan anlaþýlýyor ki, deli ile mümeyyiz olmayan çocuk, insan olmalarý hasebiyle bir kýsým haklara ve bu yüzden bir kýsým da vecîbelere sahiptirler. Bu konunun daha iyi anlaþýlmasý için sýrf insanlýk icabý olarak sâbit bulunan ehliyet ile aklýn eseri olarak sâbit bulunan ehliyet konusu da incelenmelidir (Prof. Dr. Abdülkadir Þener, a.g.e., 320-321).

Teklif konusu her ne kadar doðrudan doðruya fýkýh usulünü ilgilendiren bir mesele ise de kelam ilminin de incelediði konular arasýna girmiþ ve insanýn fiillerinin bir parçasý sayýlmýþtýr. Kelam mezheplerin deðiþik teklif anlayýþlarý vardýr. Biz burada kelâmcýlarýn teklifi nasýl tarif ettiklerine temas ederek mezhepler arasýnda sadece muturidiliðin görüþü ile yetineceðiz:

Seyyid Þerif Cürcanî´ye göre, teklif, muhataba külfet yüklemektir (Ta´rifât, 58). el-Baðdadî´ye göre teklif külfetten (güçlük, zorluk, zahmet) alýnmýþtýr. Bu da yorgunluk ve meþakkattir. Þeriatta emre ve neyhe ýtla kolunmuþtur. O halde teklif hitabýn emir ve nehiy olarak muhataba yönelmesidir (Usulü´d-Din, Ýstanbul, 1928, s. 270).

Maturidî´nin teklif anlayýþýna gelince, þöyle özetlemek mümkündür: Teklif, ancak vukuu kudret dahilinde olana baðlýdýr ve bu þekilde bir emrin ifadesi olur. Teklif yerine getirilirse, mükafatý gerektirir; yerine getirilmezse, cezayý davet eder. Fakat teklifin bu tarzda icraya konmasý insanýn irade ve gücü ile olur (el-Beyadî, Ýþaratü´l-Merâm, Kahire, 1368, 250).

Matüridî kelâm okulunda önemli olan, teklifin insanýn irade ve gücüyle ilgili oluþudur. Eðer insan fizik anlamda sakat ise bu insanýn fizik yönünden istitaa´ya, güce sahip olmadýðý ortadadýr. Dolayýsýyla böyle insana teklif akýl haricidir. Her yönden saðlam olan insanýn teklife muhatab olmasý ve bu teklife göre fiillerini yapmasý insanýn iradesi ile ilgilidir. Bu takdirde insan, fiillerinin nitelik kazanýþýnda sorumlu olur ve böylece teklif anlam taþýr (Prof. Dr. Þerafettin Gölcük, Kelâm, Konya 1988, 222).

Matüridî okulunda güç yetmeyen iþte teklif kabul edilmemektedir (Ebû Mansur el-Matüridî, Kitabü´t-Tevhid, Beyrut 1970, 266). Bu konuda okulun dayandýðý mesned "Allah bir kimseye ancak gücü yettiði kadar teklif eder" (Bakara, 2/286) ayetidir. Çünkü Allah hikmete uygun olaný yapar; hikmet de kendisinde güzellik, iyilik olaný düþünmeyi gerektirir.

Matüridîlikte mesele, insanýn gücü ve bu gücün imkânlarýnýn Allah´ýn ezelî ve mutlak ilmince bilinmesi açýsýndan ortaya konmaktadýr (el-Beyadî, a.g.e., 250). Ýnsan teklif edilenden birini kendi gücü, meyli ve ihtiyarýný kullanarak seçer (Matüridî, a.g.e., 266). Ýnsanýn bu tür hareketini Allah bilir. Teklifin ceza ve mükafat haline gelmesi, insana ahlâki nitelikte bir fiil olmasý ve neticede insanýn yaptýðýndan sorumlu olmasý böylece vuku´ bulmaktadýr (Prof. Dr. Þerafettin Gölcük ve Doç. Dr. S. Toprak, Kelâm, 222).

Allah´ýn insanlara yapmalarý mümkün olmayaný teklif etmesi ve gücü yetmeyene teklif, caiz ve mümkün deðildir (Nurettin es-Sabunî, el-Bidâye fi Usuli´d-Dîn, Tah. Bekir Topaloðlu, Dimaþk 1979, 118).


radyobeyan